Bu Blogda Ara

12 Temmuz 2013 Cuma

Turk kadinlarinin mucevherle arası nasil? Minyon bir kadınsaniz buyuk mucevherler takmayin...

14:12





Ayşe Kucuroğlu


VATAN-O bir lüks marka ve stratejik iletişim danışmanı... 
Özlem Güsar geçen hafta Türkiye’den tek özel davetli olarak gittiği en büyük mücevher fuarı Vicenza’dan döndü ve tüm merak ettiklerimi, trendleri ilk benimle paylaştı. 


Kadınlarla mücevherler arasında nasıl bir bağ var sizce?

Kadınlarla mücevher arasında binlerce yıla dayanan bir aşk ilişkisi var. Bu nedenle gelecekte de hep var olacak; ekonomik krizlerden, dünya değişiminden etkilense de kadınlar kendini güzelleştirdiğine ve tılsımına inandığı mücevheri farklı biçimlerde kullanmaya devam edecek. Kadınların bu tutkusu o kadar önemli ki Louis Vuitton, Hermes, Gucci, Prada gibi dünyanın en iyi moda markaları mücevher koleksiyonları çıkarmaya başladılar. 

Bir parça seçerken kalıcı, klasik olmasını neye göre seçmeliyiz?

Evladiyelik diyebileceğimiz yani kızımızın da keyifle takacağı bir mücevher seçerken en önemli iki konu; taş kalitesi ve tasarım özelliği, tabii iyi bir markanın ürünü olması da çok ciddi dikkat edilmesi gereken şeylerden. Doğru marka seçimi her şeyin iyi olduğunun güvencelerinden biri.




Pırlantanın uluslararası sertifikası olsun

Türk kadınlarının mücevherle 
arası nasıl?


Türk kadınlarının mücevher zevki gerçekten çok iyi, genlerimize işlemiş bir mücevher tutkumuz var. Mücevher zevkimiz pozitif olarak değişiyor son senelerde. Annelerimizin ‘aman ilerde satınca değer kazansın’ mantığı yerini, gerçekten kendi zevkimize hitap eden mücevherlere bırakıyor. Bu da klasikten biraz daha uzak, daha modern ve cüretkar tasarımlar demek oluyor. 

Bir taşın kalitesini nasıl anlarız? Sertifikası olması yeterli mi?

Pırlantadan bahsediyorsak bu çok kolay, 1 karat üstü sertifika alırken mutlaka uluslararası geçerliliği olan sertifikalar istenmeli. Bu sertifikalarda 

4 C dediğimiz (karatı, rengi, temizliği, ve kesimi) yer alıyor. Renkli taşlar alırken ise çok daha dikkatli olunması gerek; sertifikası pek olmadığı için kandırılma ihtimali çok yüksek. Mutlaka çok güvenilen bir yerden almak gerek.



Mücevher seçiminde artık daha özgürüz


Türk kadınlarının tercihleri genel olarak ne oluyor?

Ülke genelinden bahsedersek sarı altını çok seviyoruz, pırlantaya rağbet gittikçe artıyor. Su bilezik denilen bilezikler hep popüler. Tabii tektaş ve sonrasında beştaş denilen alyanslar ve de tamturlar her daim gözde. Eskiden çok takım mücevher takma tercihi vardı. Şükürler olsun bu konuda çok daha özgür davranıyor hanımlar. Vicenza Mücevher Fuarı’ndaydın; neler gördün?

Dünyadaki diğer fuarlardan, kendine ait ‘geleceğin trend analizleri’ni içeren bir kitabı olması ile ayrılan Vicenza Mücevher Fuarı tartışmasız dünyanın en önemli mücevher fuarlarından biri. Bu tarz fuarlar markalar için adeta bir gövde gösterisi. Vicenza fuarı senede 3 kez yapılıyor ve bu seferkine 30 ülkeden 1400 marka katılmış ve 12 bin kişi gezmiş. Ben son iki senedir Vicenzaoro’nun özel davetli olarak katılıyorum Türkiye’den. 



Bu fuarların önemi nedir peki?

Mücevher gerçekten çok enteresan bir dünya; her şeyin dijitalleştiği bir dünyada hala sözün senet olduğu belki de son sektör. O nedenle birebir görüşmeler gerçekten çok önemli. Geçen sene markalarımızın bulunduğu yer beni bir Türk olarak üzmüştü, bu sene biraz daha iyi bir noktaydık. Mücevherde tasarıma ve markalaşmaya daha çok önem verirsek muhteşem sonuçlar elde edebiliriz.

Cartier ve Van Cleef & Arpels en beğendiklerim. Bu iki markanın yeni tasarımlarını herkesten önce görmek için kapılarında yatabilirim. Fransız Lorenz Baumer, Brezilya’dan Carla Amorim, Hint asıllı Sutra, Amerika’dan Ward Kelvin yakından takip ettiğim isimler. Tabii bir de Sevan Bıçakçı. 

Çok kullanımlı modeller gözde




Bu yılın trendlerinden bahsetmek gerekirse üç ana başlıktan bahsedebilirim. Öncelikle mücevher tutkunları hariç kimsenin adını duymadığı renkli taşlar çok moda; mesela malahit, spinel, agat gibi. Çok ünlü bir markanın CEO’su ile bu konuyu konuştuk ve renkli taşların geleceği ne olacak diye sordum. Çok hoş bir cevap verdi “kimse renkli TV çıktıktan sonra dönüp siyah beyaz TV seyretmez” dedi. Bu taşlarda fiyatların da pırlantalı takılara göre daha ucuz olması tercih edilmesinin önemli bir sebebi. İkincisi, çok kullanımlı mücevherler gözde. Yani bir kolyenin ucu çıkarılarak ayrı bir broş olarak kullanılabiliyor ya da iki bilezik birleştirilerek muhteşem bir gerdanlığa dönüşebiliyor. Son olarak doğa, çiçekler ve hayvanlar mücevher dünyasını ele geçirmiş durumda. Bu ana trendlerin yanında taşların ham olarak kesilip, parlatılmadan kullanılması son senelerin önemli bir trendi. 

‘Osmanlı etkisi sürüyor’


Neyi nasıl kombinlemeliyiz?

Ben bu konuda şirketlerin isteği ile özel workshoplar düzenliyorum. Bazı önerilerim var tabii. Aynı zamanda kolye, yüzük, küpe ve bilezik takıp yakıştırabilen çok az kadın var, o nedenle ben pek önermiyorum. Vücut ölçüleriniz, en az modada olduğu kadar mücevher kullanma konusunda da önemli. Örneğin ancak uzun bir boynunuz varsa uzun küpeler takabilirsiniz. Eğer minyon tipliyseniz ana kural, büyük parçalardan kaçınmanız. Kısa ve uzun farklı kolyelerin bir arada kombinlenmesini de çok öneriyorum. Eğer göğüsleriniz iriyse gösterişli kolyeler takarak bu bölgeye olan ilgiyi daha artırmanın anlamı yok, zarif kolyeleri tercih etmek akıllıca. Tam tersi göğüsleriniz küçük ise taşlı ya da uzun kolyelerden birkaç sıra takmak en doğrusu.

Hiç büyülü bir hikayesi olan bir tasarım var mı aklında?

İngiltere Kralı Edward aşkı uğruna tahtından feragat etmiş. Evlilik yıldönümleri için Windsor Düşesi Wallis’e Cartier tarafından hazırlanan bir kalp broş hediye etmiş. Üzerinde her ikisinin adının baş harfleri olan aynı zamanda İngilizce’de biz anlamına gelen “WE” yazıyor. Kalbin üzerinde ise yakutlarla süslenmiş taç var ve bu taç bizim aşkımız krallıktan daha önemli demekmiş. Söylesene dünyada mücevherden başka bu kadar romantik ne olabilir. 

Osmanlıdan ilham hep var değil mi? 

Ayşecim Osmanlı 700 yıllık bir dünya imparatorluğu, ilham almamak mümkün mü? Keşke daha çok ilham alsak, keşke tasarımcılarımız bu esinlenmeyi modern tarzlarla birleştirip dünyaya tanıtsa. Bizim elmas kesimli gül küpelerimiz, divanhane çivilerinden esinlenilen yüzüklerimiz dünyaya bedeldir. 

Muhteşem Yüzyıl dizisinden sonra genel olarak birçok firmada Osmanlı esintileri var...

Son iki yıldır Muhteşem Yüzyıl Türk mücevherinde ciddi bir hareket getirdi ve umarım bu etki kalıcı olur. Muhteşem Gatsby filmi de dünya mücevherini çok etkiledi.

ElizabethTaylor geliyor aklıma... Nasıl sence?

Elizabeth Taylor denince mücevher dünyasında akan sular durur. Ölümünden sonra müzayedeye çıkarılan mücevherlerini görmeye davetliydim hepsini bir arada görebildim.


GAZETE VATAN

0 yorum

12 Temmuz 2013 Cuma

Turk kadinlarinin mucevherle arası nasil? Minyon bir kadınsaniz buyuk mucevherler takmayin...





Ayşe Kucuroğlu


VATAN-O bir lüks marka ve stratejik iletişim danışmanı... 
Özlem Güsar geçen hafta Türkiye’den tek özel davetli olarak gittiği en büyük mücevher fuarı Vicenza’dan döndü ve tüm merak ettiklerimi, trendleri ilk benimle paylaştı. 


Kadınlarla mücevherler arasında nasıl bir bağ var sizce?

Kadınlarla mücevher arasında binlerce yıla dayanan bir aşk ilişkisi var. Bu nedenle gelecekte de hep var olacak; ekonomik krizlerden, dünya değişiminden etkilense de kadınlar kendini güzelleştirdiğine ve tılsımına inandığı mücevheri farklı biçimlerde kullanmaya devam edecek. Kadınların bu tutkusu o kadar önemli ki Louis Vuitton, Hermes, Gucci, Prada gibi dünyanın en iyi moda markaları mücevher koleksiyonları çıkarmaya başladılar. 

Bir parça seçerken kalıcı, klasik olmasını neye göre seçmeliyiz?

Evladiyelik diyebileceğimiz yani kızımızın da keyifle takacağı bir mücevher seçerken en önemli iki konu; taş kalitesi ve tasarım özelliği, tabii iyi bir markanın ürünü olması da çok ciddi dikkat edilmesi gereken şeylerden. Doğru marka seçimi her şeyin iyi olduğunun güvencelerinden biri.




Pırlantanın uluslararası sertifikası olsun

Türk kadınlarının mücevherle 
arası nasıl?


Türk kadınlarının mücevher zevki gerçekten çok iyi, genlerimize işlemiş bir mücevher tutkumuz var. Mücevher zevkimiz pozitif olarak değişiyor son senelerde. Annelerimizin ‘aman ilerde satınca değer kazansın’ mantığı yerini, gerçekten kendi zevkimize hitap eden mücevherlere bırakıyor. Bu da klasikten biraz daha uzak, daha modern ve cüretkar tasarımlar demek oluyor. 

Bir taşın kalitesini nasıl anlarız? Sertifikası olması yeterli mi?

Pırlantadan bahsediyorsak bu çok kolay, 1 karat üstü sertifika alırken mutlaka uluslararası geçerliliği olan sertifikalar istenmeli. Bu sertifikalarda 

4 C dediğimiz (karatı, rengi, temizliği, ve kesimi) yer alıyor. Renkli taşlar alırken ise çok daha dikkatli olunması gerek; sertifikası pek olmadığı için kandırılma ihtimali çok yüksek. Mutlaka çok güvenilen bir yerden almak gerek.



Mücevher seçiminde artık daha özgürüz


Türk kadınlarının tercihleri genel olarak ne oluyor?

Ülke genelinden bahsedersek sarı altını çok seviyoruz, pırlantaya rağbet gittikçe artıyor. Su bilezik denilen bilezikler hep popüler. Tabii tektaş ve sonrasında beştaş denilen alyanslar ve de tamturlar her daim gözde. Eskiden çok takım mücevher takma tercihi vardı. Şükürler olsun bu konuda çok daha özgür davranıyor hanımlar. Vicenza Mücevher Fuarı’ndaydın; neler gördün?

Dünyadaki diğer fuarlardan, kendine ait ‘geleceğin trend analizleri’ni içeren bir kitabı olması ile ayrılan Vicenza Mücevher Fuarı tartışmasız dünyanın en önemli mücevher fuarlarından biri. Bu tarz fuarlar markalar için adeta bir gövde gösterisi. Vicenza fuarı senede 3 kez yapılıyor ve bu seferkine 30 ülkeden 1400 marka katılmış ve 12 bin kişi gezmiş. Ben son iki senedir Vicenzaoro’nun özel davetli olarak katılıyorum Türkiye’den. 



Bu fuarların önemi nedir peki?

Mücevher gerçekten çok enteresan bir dünya; her şeyin dijitalleştiği bir dünyada hala sözün senet olduğu belki de son sektör. O nedenle birebir görüşmeler gerçekten çok önemli. Geçen sene markalarımızın bulunduğu yer beni bir Türk olarak üzmüştü, bu sene biraz daha iyi bir noktaydık. Mücevherde tasarıma ve markalaşmaya daha çok önem verirsek muhteşem sonuçlar elde edebiliriz.

Cartier ve Van Cleef & Arpels en beğendiklerim. Bu iki markanın yeni tasarımlarını herkesten önce görmek için kapılarında yatabilirim. Fransız Lorenz Baumer, Brezilya’dan Carla Amorim, Hint asıllı Sutra, Amerika’dan Ward Kelvin yakından takip ettiğim isimler. Tabii bir de Sevan Bıçakçı. 

Çok kullanımlı modeller gözde




Bu yılın trendlerinden bahsetmek gerekirse üç ana başlıktan bahsedebilirim. Öncelikle mücevher tutkunları hariç kimsenin adını duymadığı renkli taşlar çok moda; mesela malahit, spinel, agat gibi. Çok ünlü bir markanın CEO’su ile bu konuyu konuştuk ve renkli taşların geleceği ne olacak diye sordum. Çok hoş bir cevap verdi “kimse renkli TV çıktıktan sonra dönüp siyah beyaz TV seyretmez” dedi. Bu taşlarda fiyatların da pırlantalı takılara göre daha ucuz olması tercih edilmesinin önemli bir sebebi. İkincisi, çok kullanımlı mücevherler gözde. Yani bir kolyenin ucu çıkarılarak ayrı bir broş olarak kullanılabiliyor ya da iki bilezik birleştirilerek muhteşem bir gerdanlığa dönüşebiliyor. Son olarak doğa, çiçekler ve hayvanlar mücevher dünyasını ele geçirmiş durumda. Bu ana trendlerin yanında taşların ham olarak kesilip, parlatılmadan kullanılması son senelerin önemli bir trendi. 

‘Osmanlı etkisi sürüyor’


Neyi nasıl kombinlemeliyiz?

Ben bu konuda şirketlerin isteği ile özel workshoplar düzenliyorum. Bazı önerilerim var tabii. Aynı zamanda kolye, yüzük, küpe ve bilezik takıp yakıştırabilen çok az kadın var, o nedenle ben pek önermiyorum. Vücut ölçüleriniz, en az modada olduğu kadar mücevher kullanma konusunda da önemli. Örneğin ancak uzun bir boynunuz varsa uzun küpeler takabilirsiniz. Eğer minyon tipliyseniz ana kural, büyük parçalardan kaçınmanız. Kısa ve uzun farklı kolyelerin bir arada kombinlenmesini de çok öneriyorum. Eğer göğüsleriniz iriyse gösterişli kolyeler takarak bu bölgeye olan ilgiyi daha artırmanın anlamı yok, zarif kolyeleri tercih etmek akıllıca. Tam tersi göğüsleriniz küçük ise taşlı ya da uzun kolyelerden birkaç sıra takmak en doğrusu.

Hiç büyülü bir hikayesi olan bir tasarım var mı aklında?

İngiltere Kralı Edward aşkı uğruna tahtından feragat etmiş. Evlilik yıldönümleri için Windsor Düşesi Wallis’e Cartier tarafından hazırlanan bir kalp broş hediye etmiş. Üzerinde her ikisinin adının baş harfleri olan aynı zamanda İngilizce’de biz anlamına gelen “WE” yazıyor. Kalbin üzerinde ise yakutlarla süslenmiş taç var ve bu taç bizim aşkımız krallıktan daha önemli demekmiş. Söylesene dünyada mücevherden başka bu kadar romantik ne olabilir. 

Osmanlıdan ilham hep var değil mi? 

Ayşecim Osmanlı 700 yıllık bir dünya imparatorluğu, ilham almamak mümkün mü? Keşke daha çok ilham alsak, keşke tasarımcılarımız bu esinlenmeyi modern tarzlarla birleştirip dünyaya tanıtsa. Bizim elmas kesimli gül küpelerimiz, divanhane çivilerinden esinlenilen yüzüklerimiz dünyaya bedeldir. 

Muhteşem Yüzyıl dizisinden sonra genel olarak birçok firmada Osmanlı esintileri var...

Son iki yıldır Muhteşem Yüzyıl Türk mücevherinde ciddi bir hareket getirdi ve umarım bu etki kalıcı olur. Muhteşem Gatsby filmi de dünya mücevherini çok etkiledi.

ElizabethTaylor geliyor aklıma... Nasıl sence?

Elizabeth Taylor denince mücevher dünyasında akan sular durur. Ölümünden sonra müzayedeye çıkarılan mücevherlerini görmeye davetliydim hepsini bir arada görebildim.


GAZETE VATAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Archive

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler