Goldaş’ın marka yolculuğu neden sonlandı?
|
MİLLİYET- Ülkemizdeki mücevher sektörünün öncülerinden Goldaş uzun bir markalaşma yolculuğunun sonunda, iflas haberini duyurmak zorunda kaldı. Geçtiğimiz yıllarda ödüller kazanan, hızla büyüyen ve dünyaya açılan bir markamızın iflası ülkemiz için çok üzücü.
Sürdürülebilirlik olmazsa, başarıların ne yazık ki hiç bir kıymeti olmuyor. Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuşan Coca-Cola CEO’su Muhtar Kent, “Başarıyı elde etmek kolay, onu tekrarlamak zordur” diye bu durumu gayet güzel ifade etmişti.
Goldaş, mücevher sektöründe hem ürün tasarımna, hem de mağazacılığa büyük yatırım yapan öncü bir kuruluştu. Başarılı girişim öyküsü, 2006 yılında ona Ernst Ernst & Young Türkiye'nindüzenlediği 'Türkiye'de Yılın Girişimcisi' yarışmasını kazandırdı. Goldaş Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sedat Yalınkaya 2006 Haziran ayında Monte Carlo'da, 'Dünyada Yılın Girişimcisi Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etti.
Yalınkaya, o günlerde Goldaş'ı bir dünya markası haline getirmek istediklerini ifade ederek, "Yurtdışında borsalara kote olmak da, sokakta, mağazalarda tabelalarımızın olması da yurtdışına açılmanın bir parçası. Daha da yaygınlaşmayı hedefliyoruz. Bugün 5 kıtada 40 ülkeye ihracatyapar hale geldik" diye konuşmuştu. Goldaş’ın bu büyük açılma hedefleri, bir bakıma markanın üzücü sonunun da başlangıcı oldu.
Goldaş tasarıma, teknolojisine, insan kaynağına, markasına yatırım yaptı. Uluslararası Danışmanlık ve Denetim firması Deloitte’un hazırladığı “Tüketici Ürünleri Sektörünün Küresel Güçleri 2009” raporunda, dünyadaki 250 büyük üretici arasında yer aldı. Capital Dergisi’nin dünyanın önde gelen marka değerlendirme şirketi Brand Finance’le yaptığıı, “Türkiye’nin En Değerli Markaları 2009” araştırmasında, sektöründeki en değerli marka seçildi. Kuruluş hızla büyüdü.
Goldaş, mücevher sektöründe hem ürün tasarımna, hem de mağazacılığa büyük yatırım yapan öncü bir kuruluştu. Başarılı girişim öyküsü, 2006 yılında ona Ernst Ernst & Young Türkiye'nindüzenlediği 'Türkiye'de Yılın Girişimcisi' yarışmasını kazandırdı. Goldaş Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sedat Yalınkaya 2006 Haziran ayında Monte Carlo'da, 'Dünyada Yılın Girişimcisi Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etti.
Yalınkaya, o günlerde Goldaş'ı bir dünya markası haline getirmek istediklerini ifade ederek, "Yurtdışında borsalara kote olmak da, sokakta, mağazalarda tabelalarımızın olması da yurtdışına açılmanın bir parçası. Daha da yaygınlaşmayı hedefliyoruz. Bugün 5 kıtada 40 ülkeye ihracatyapar hale geldik" diye konuşmuştu. Goldaş’ın bu büyük açılma hedefleri, bir bakıma markanın üzücü sonunun da başlangıcı oldu.
Goldaş tasarıma, teknolojisine, insan kaynağına, markasına yatırım yaptı. Uluslararası Danışmanlık ve Denetim firması Deloitte’un hazırladığı “Tüketici Ürünleri Sektörünün Küresel Güçleri 2009” raporunda, dünyadaki 250 büyük üretici arasında yer aldı. Capital Dergisi’nin dünyanın önde gelen marka değerlendirme şirketi Brand Finance’le yaptığıı, “Türkiye’nin En Değerli Markaları 2009” araştırmasında, sektöründeki en değerli marka seçildi. Kuruluş hızla büyüdü.
Ancak, mali kriz, hızla tırmanan altın fiyatları, yatırımcılar ve finans kuruluşlarıyla olan ilişkilerindeki sorunlar Goldaş’ı zor durumda bıraktı. Yabancı bankaların başlattığı hukuki süreçlerin zorladığı yönetim, iflas haberini açıklamak durumunda kaldı. Goldaş’a temyiz yolu açık, bir çıkış yolu bulmasını dileriz.
Hayal kırıklığı olmasın
Türkiye’de devletimiz markalaşma hareketlerine büyük destek veriyor, Kuruluşlarımız dünya markası olma hayaliyle yanıp tutuşuyorlar. Ancak, borçlanan, yayılmak için yakından tanımadıkları coğrafyalarda büyük yatırım yapanlar, çoğu kez hayal kırıklığı yaşıyorlar.
Sürdürülebilirlik için adım adım ilerlemek, büyük yatırımlardan önce mutlaka uzun vadeli plan yapmak, ayrıntılar üzerinde düşünmek, nakit akışını akıllıca yönetmek, alacakları ve harcamaları sürekli bir biçimde takip etmek ve en önemlisi hesaplı risk alabilmeyi bilmek gerek. Markalaşma, emek, sabır, akıl, ince hesap, sağlam bir ekip ve doğru paydaşlarla çalışmayı gerektiriyor. Şans da hazır olana gülüyor.
Türkiye’de devletimiz markalaşma hareketlerine büyük destek veriyor, Kuruluşlarımız dünya markası olma hayaliyle yanıp tutuşuyorlar. Ancak, borçlanan, yayılmak için yakından tanımadıkları coğrafyalarda büyük yatırım yapanlar, çoğu kez hayal kırıklığı yaşıyorlar.
Sürdürülebilirlik için adım adım ilerlemek, büyük yatırımlardan önce mutlaka uzun vadeli plan yapmak, ayrıntılar üzerinde düşünmek, nakit akışını akıllıca yönetmek, alacakları ve harcamaları sürekli bir biçimde takip etmek ve en önemlisi hesaplı risk alabilmeyi bilmek gerek. Markalaşma, emek, sabır, akıl, ince hesap, sağlam bir ekip ve doğru paydaşlarla çalışmayı gerektiriyor. Şans da hazır olana gülüyor.
Fatoş Karahasan Markalar&trendlerfatos.karahasan@milliyet.com.tr
0 yorum