Bu Blogda Ara

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Elmas Savaslari- Ferhat L. SAVLI

15:13





ELMAS SAVAŞLARI 
Ferhat L. ŞAVL1
Maden Mühendisi (ODTÜ
TKİ Genel Müdürlüğü
1988)

National Geographie dergisinin Türkiye baskısının
2002 yılı Mart sayısını okuyana kadar, kadınların
takılarında gördüğümüz o gizemli taş "Elmas"
hakkında bildiklerim oldukça sınırlıydı. Kimberlit,
Güney Afrika, De Beers ve elmaslı matkap uçları gibi
birkaç sözcük. Yazıyı okumaya başlayınca bu
sözcüklerin aslında konuyu özetleyen anahtar
sözcüklerden bazıları olduğunu gördüm. Bu
sözcüklere sonradan " Savaş " sözcüğünü de eklemek
zorunda kalacaktım. Çünkü elmas savaşları çok eski
dönemlere dayanıyordu.
Uzun zaman öncesinde ( bilinen ilk elmas üretimi
M.Ö. 800 ) , Hindistan' m güneyindeki güçlü
krallıkların elmas için yaptıkları savaşlar, 1970' 1er ve
1980' lerdeki Lübnan iç savaşında tarafların Sierra
Leone' deki elmas madenlerinden nemalanan tüccarlar
ve kaçakçılar tarafından finanse edilmesiyle devam
etmiş; Angola ve diğer Afrika ülkelerinde elmas
gelirinin paylaşım kavgası iç savaşları körüklemiş;
1990' lı yıllarda ise Sierra Leone' de elmas maden­
lerinin kanlı bir örgütün eline geçmesi ve bu örgütün
halk üzerinde etkinlik sağlamak için çoluk çocuk
demeden insanların kollarını, bacaklarını kesmeleriyle
vahşet boyutuna ulaşmıştı.
Sierra Leone' deki bu olaylar üzerine, Küresel Tanık
örgütünün " Ölümcül Ticaret " adıyla 1999 yılı Noel
döneminde, birçok örgütün katılımıyla, başlattığı
kampanya , mücevher müşterilerini elmas işinin kanlı
yanı hakkında uyarmayı hedefliyordu. Kasım 1999' da
New York Post " O özel biri için , Beşinci Cadde'deki
şık kuyumcudan aldığınız göz kamaştırıcı elmas kolye,
Sierra Leone' deki bir yamyam çetenin faaliyetlerini
besliyor olabilir." diyordu. Diğer yandan "Eğer bir
elmas boykotu olursa diyordu Nelson Mandela,
Botsvana ve Namibya ekonomileri çöker." 1967' de
ilk kimberlit bacası bulunana kadar neredeyse hiçbir
kaynağı olmayan Botsvana' ya bugün , elmas, Afrika'
daki en yüksek yaşam standartlarından birini
sağlamakta.
Bu noktada biraz da, birçok savaşlara neden olan
elmas hakkında, oluşum teorisinden pazarlanmasma
kadar bazı kaynaklardan derlediğim kısa ve teknik
bilgiler vermek istiyorum.
Sertlik ölçeğinde en üstte yeralan elmasın oluşumu
için yaklaşık 3000 MPa basınç ve 800 C° sıcaklığa
ihtiyaç olduğu belirlenmiş olup, bu da kıtasal
alanlarda en az 100 km derinliğe karşılık gelmektedir.
Kabul gören bir teoriye göre, elmaslar yerin yukarıda
belirtilen şartlarını sağlayan derinliklerinde eklogitler
ve peridotitler içinde oluşmakta ve daha sonra
akışkanca zengin kimberlit ve lamproitler tarafından
yüzeye taşınmaktadır. Taşınma sırasında da elmaslar
ayrışarak kimberlit yada lamproitin parçası olmaktadır.
Birçok elmas oluşumunu yeryüzüne taşıyan kimberlit,
ismini 1870 yılında ilk defa bulunduğu Güney Afrika'
nm Kimberley şehrinden almıştır. Yüzeye yakın
yerlere küçük volkan bacaları, dayk ve siller halinde
yerleşen kimberlit " hibrit, akışkan ve potasyumca
zengin, esas olarak olivin, daha az miktarlarda
phlogopite, diopsit, serpantin, kalsit, gamet, ilmenit,
spinel ve diğer minerallerden oluşan bir kayaç" olarak
tanımlanmakta olup, her kimberlit oluşumu elmas
içermemektedir.
Kimberlitler tipik olarak derine gidildikçe daralan,
dondurma külahı şeklinde oluşumlar meydana
getirmiş olup, bilinen en büyük kimberlit bacasının
çapı 1 km' den azdır. Daha önce belirtildiği gibi
kimberlit oluşumlarından sadece bazıları elmas içer­
mekte ve ticari değer taşımaktadır. Kimberlit
bacalarında elmas miktarı derine inildikçe azalmakta
olup, Güney Afrika' da yüzeye yakın yerlerde 1 karat /
ton' dan fazla (1 met. karat « 0,2 gram), derinlerde
34 Madencilik Bülteni 0.4 - 0.2 karat / ton yada daha az olduğu ve ekonomik
sınırın da 0.20 - 0.25 karat / ton olduğu
belirtilmektedir.
Kimberlit bacaları jeolojik yaş olarak aralarında
farklılıklar göstermektedirler. Güney Afrika' da
prekambriyen , Avustralya' da oligosen , Brezilya ' da
mesozoyik ve Rusya' da permiyen gibi.
Taşıma yatakların oluşumuna baktığımızda yüksek
miktarda yağış ve sıcaklığın olduğu jeolojik
dönemlere rastladığım görmekteyiz. Bu dönemlerde,
elmas içeren kayaçlar şiddetli erozyona maruz kalmış
ve o zamanki akarsu sistemlerinde nehir kenarlarına,
deltalara ve kıyılara birikmiştir. Kimberlit ve lamproit
oluşumlarının olduğu yerlerde genellikle taşıma
yataklara rastlanmakta olup kaynağa yaklaşıldıkça
elmas içerikleri de artmaktadır.
Elmas sahalarının aranması havadan ve yerden
yapılmaktadır. Yerden yapılan aramalarda, kimberlit
oluşumlarının yan kayaçlara göre yüksek oranda
manyetik mineraller içeriği nedeniyle manyetik
yöntemler kullanılmaktadır. Aramalarda, ana kaynağın
tespiti için, akarsular ve derelerde taşıma malzemeler
incelenerek prope garnet, ilmenit, krom, ve spinel gibi
belirteç minerallerin varlığı araştırılmaktadır. Bu
noktada, ilginç bir örnek olarak, Botsvana' mn
Kalahari Çölü kıyısında Jwaneng' de şu an çalışılan
kimberlit bacasının 1973 yılında De Beers' m maden
arayıcıları tarafından yerin 40 metre altından elmas
tanelerine bağlı garnet ve ilmenit minerallerini yüzeye
taşıyan " termitler " sayesinde bulunduğunu aktarmak
isterim.
Elmas madenciliği kimberlit oluşumlarının olduğu
yerlerde koşullara bağlı olarak açık ocak yada yeraltı
olarak yapılmaktadır. Örneğin, Güney Afrika' daki
Premier Madeni başta açık ocak yöntemiyle başlamış,
fakat sonradan bir gabro siline rastlanınca yeraltı
olarak devam etmiştir. 2000' li yılların başında
kapatılmadan önce, Rusya' daki Mir Madeni'nde açık
ocak yaklaşık 600 derinliğe ulaşmıştı ve kamyonlar
ocağın dibinden yukarıya ancak 90 dakikada
çıkabiliyorlardı.
Taşıma yataklarda ise, madencilik, sahanın durumuna
bağlı olarak kazı-yükleme-taşıma çerçevesinde
gerçekleşmekte ve buldozer/ekskavatör, yükleyici ve
kamyon kombinasyonları kullanılmaktadır. Namibya'
kıyılarında olduğu gibi bazı yerlerde ise dredging
yapılarak okyanus tabanı taranmaktadır. Özel olarak
hazırlanan gemilerle taranan deniz tabanı güverteye
emilerek konsantrasyona tabi tutulmaktadır.
Bu noktada, modern madencilik yöntemleri dışında bir
sonraki sayfadaki fotoğraftan da görüleceği gibi
Afrika' da çok ilkel koşullarda madencilik yapıldığını
belirtmek isterim.
Elmasın konsantrasyonunda esas olarak j iğler, döner
yıkama tavaları, ağır ortam ayırıcıları ve yoğun ortam
siklonları gibi gravite konsantrasyon sistemleri
kullanılmaktadır. Örneğin, ilk konsantre jiglerde
yıkama ile elde edilmekte, sonra ağır ortam yıkama
bölümüne gönderilmekte ve genellikle öğütülmüş
ferrosikondan hazırlanmış ortamda da kayaç oluşturan
mineraller ayrılmaktadır. Bu işlemden sonra,
konsantre elektromanyetik ayrıma tabi tutularak
ilmenit ve garnet ayrılmakta ve ardından gres kaplı
masalara beslenmektedir. Daha sonrasında masaların
üzerindeki gresm yakaladığı elmaslar elle
toplanmaktadır.
Elmasın yapay olarak ilk defa üretimi , 1950 yılma
kadar inmekte olup, bugün toplam dünya üretiminin
yarısından fazlasına karşılık gelmektedir. Yapay
elmas, grafitin metal katalizörlerle birlikte yüksek
sıcaklık ve basınç altında işleme tabi tutulması ile elde
edilmektedir.ABD, Güney Afrika, İrlanda, İsveç,
Rusya ve Japonya' da üretimi yapılan yapay elmas
küçük taneli olduğundan endüstriyel amaçh
kullanılmaktadır. Rekabetin artması ve teknolojinin
gelişmesiyle birlikte son 20 yıl içerisinde yapay elmas
fiyatları düşüş eğilimine girmiş olup, gelecekte iri
taneli elmas üretiminin yapılabilmesi ile piyasadaki
payı da artacaktır.
Elmas üretiminin geçmişine kısaca bir baktığımızda,
M.Ö. 800 ve M.S. 1725 yıllan arasında dünya elmas
üretimin Sri Lanka ve Hindistan' daki ocaklardan
yapıldığı görülmektedir. 18. ve 19. yüzyıllarda
Brezilya' nın ana üretici olduğu , 20. yüzyılda ise
ağırlıklı olarak Güney Afrika, Zaire ve Rusya'da
üretim yapıldığı görülmektedir. 1980' li yıllarda büyük
çaplı üretimiyle Avustralya' da bu listeye katılmıştır.
Günümüzde ise mücevher kalitesinde elmas
Madencilik Bülteni 35 üretiminde 1995 yılı rakamlarıyla Avustralya başı
çekmekte (18.312.000 karat) , Botsvana, Rusya,
Güney Afrika, Zaire, Namibya, Brezilya ve Angola'da
onu takip etmekte olup toplam dünya üretimi 53
milyon karattır.
Endüstriyel kalitede elmas üretiminde yine Avustralya
ilk sırayı almakta (22.381.000 karat) Zaire, Rusya,
Güney Afrika, Botsvana, Brezilya ve Çin onu takip
etmektedir.Dünya toplam üretimi ise 58 milyon
karattır.
2000 yıldan daha uzun bir süreden beri devam eden
dünya elmas üretimi toplam 400 ton 'dan az bir miktara
karşılık gelmektedir.
Dünyada Rusya, Avustralya ve bazı küçük üreticiler
dışında, "De Beers" adı elmasla birlikte anılmaktadır.
Üretim üzerindeki etkisi kısıtlı olmakla birlikte , De
Beers, elindeki stoklarla ve kendi bünyesindeki
Merkezi Satış Organizasyonu tarafından yapılan
kontrollü satışlarla piyasayı istediği gibi
yönlendirebilmektedir. Yıllık satış cirosu yaklaşık 4.5
milyar ABD Doları olan De Beers' in, mücevher elmas
piyasasının % 80' ini elinde tuttuğu söylenmektedir.
Arz - talep dengesinin korunması ile elmas, stratejik
bir yatırım haline gelmektedir. İran devriminde olduğu
gibi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan bazı
muhalifler, servetlerini elmasa çevirerek yurtdışına
çıkarma yolunu seçmektedirler.
Dünya elmas pazarının kalbi sayılan Belçika' nın
Anvers kentinde mücevher kalitesindeki ham
elmasların % 80' inin alınıp satıldığı söylenmektedir.
Bu kentin dünyanın birçok noktalarına uzantıları var :
New York' un batı yakasındaki 47. Cadde ,
Londra'daki Hatton Garden , Tel Aviv'de Ramat Gan'
daki çok katlı ofisler ve buna ek olarak Bombay' daki
Opera Binası bölgesi ve Hindistan' m diğer "elmas
kentleri ". Hindistan' in bu elmas kentlerinde, modern
teknoloji ile ucuz emeğin bir karışımıyla, yaklaşık
800.000 işçinin haftada ortalama 80 ABD Doları ücret
karşılığında bir karattan daha az ağırlıktaki taşlan
işleyip, parlatılmış mücevhere dönüştürmektedir.
Mücevher kalitesindeki elmasların işlendiği dünya
merkezlerini sıraladığımızda en öne çıkanlar; New
York - ABD , Tel Aviv - İSRAİL , Anvers - BELÇİKA
, Bombay - HİNDİSTAN , Bankok - TAYLAND ve
36 _ — —
diğer bazı Güney Afrika ve Asya kentleridir. Bütün bu
merkezlerde işler gizlilik içinde, kişisel bağlantılarla
yürütülmekte ve milyonlarca dolarlık anlaşmalar bir
tokalaşma ve İbranice'de " iyi şanslar " anlamına gelen
mazal sözcüğüyle gerçekleşmektir.
Bu noktada, elmas ticaretine örnek oluşturacak bir
öyküyü kısaca aktarmak istiyorum. 2000 yılı ilkbaharı
sonlarında Kongo Demokratik Cumhuriyeti' nin elmas
bölgesinin kalbindeki Mbuji - Mayi kenti
yakınlarındaki bir ocakta, balpeteğini andıran
mezardan biraz büyük kuyulardan, bir gurup maden
işçisi iplere bağlı kovalarla çamuru yüzeye çekip
yıkayıp, eleyip , ayıklıyorlardı. Derken Mayıs sonun­
da, çamurun içerisinden inanılmaz boyutta tam 265,82
karat çeken bir taş bulup çıkardılar. Sıkıntıları en
azından bir süreliğine bitmişti.
Kısa sürede, elması bulan ekip yerel bir tüccarla
anlaşıp taşı sattı. Taşın 3 milyon dolara satıldığı
söylendi ama, belki de kazıcılardan bazıları hak
- Madencilik Bülteni ettikleri payı alamadıkları için gerçek rakam öğre­
nilemedi.
Taşı satın alan tüccar onu 20 milyon dolara
satabileceğini düşünüyordu. Ama, 2000 yılı
Ağustos'una gelindiğinde , isyancıları bastırmak için
deli gibi silah arayan Kongo' nun o dönemki başkanı,
ülkedeki elmas alım imtiyazını 20 milyon dolara bir
İsrail fımıasına satmıştı. Diğerleri gibi elindeki o
meşhur taşı yurt dışına kaçıramayan tüccar, İsrail
firmasının talimatıyla Anvers yerine Tel Aviv' e gitti
ve karşılığında yalnızca 8 milyon dolar alabildi.
Hindistan'ın elmas piyasasındaki rolü, Hint
madenlerinin tüketilmesinden çok uzun zaman
geçmesine rağmen halen devam etmektedir. Her yıl
dünya elmas madenlerinden çıkarılan 800 milyon taşın
çoğu küçük , bir karattan hafif taşlar olup, 30 yıl
öncesine kadar yalnızca endüstriyel amaçlı
kullanılabileceği düşünülüyordu. New York , Anvers
yada Tel Aviv' deki geleneksel kesim merkezlerindeki
emek maliyeti bu taşların mücevhere
dönüştürülmesini pahalı kılıyordu. Ama, 1970' lerde
bir gurup Caynacı , ( Hindistan' da İ.Ö. 6. yy.' da
kurulan bir dinin mensupları) Bombay' da bir dükkan
açtı ve çok küçük elmasları kesip parlatmaya başladı.
Zamanla üretim işlerini Surat' a ve diğer birkaç eyalet
kentine de kaydırdılar. Zayıf bir para birimi , vergi
indirimleri , ucuz emek , birbirine bağlı aile şebekesi ,
hep birlikte Caynacı' ların yararına çalışıyordu.
Böylelikle bol bulunan bir kaynak açığa çıkmış oldu.
De Beers' la birlikte ABD yönetimi de Hint malları
olarak anılmaya başlayan küçük taş stokunu
boşaltmaya başladı. 1979' da Avustralya' mn
kuzeybatısında keşfedilen Aryle madeninden elde
edilen taşların hemen hemen tamamı küçük taşlardan
oluşuyordu. 1996' da Boris Yeltsin, ikinci kez aday
olduğu seçimleri finanse etmek için Rus stoklarının bir
kısmını satınca yeni bir kaynak daha açılmış oldu. Bu
elmasların pahalı olmayan tasarımlarda kullanılmaya
başlanması küçük taş pazarını Hindistan'a kaydırdı.
Afrika' da bir yanda elmastan başka geliri olmayan
ülkeler, diğer yanda elmastan kazandığı paraları silah
için harcayan, iç savaşın batağına
düşmüş - düşürülmüş ülkeler. Arka planda her yıl
elmas reklamlarına yaklaşık 200 milyon dolar
harcayan ve piyasadaki tekel görüntüsünü silmeye
çalışan bir firma, De Beers. Aynı film, aynı senaryo;
başrollerde zengin uluslararası tekeller ve kıt
kaynakları iç savaşlarla tüketilen fakir ülkeler.
Kaynakça :
(1) "Elmaslar", A. COCKBURN, National
Geographic Türkiye, Mart 2002
(2) " Global Geology ", P.W. HARBEN & M. KUZVART, sayfa 150-160 , 1996

0 yorum

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Elmas Savaslari- Ferhat L. SAVLI





ELMAS SAVAŞLARI 
Ferhat L. ŞAVL1
Maden Mühendisi (ODTÜ
TKİ Genel Müdürlüğü
1988)

National Geographie dergisinin Türkiye baskısının
2002 yılı Mart sayısını okuyana kadar, kadınların
takılarında gördüğümüz o gizemli taş "Elmas"
hakkında bildiklerim oldukça sınırlıydı. Kimberlit,
Güney Afrika, De Beers ve elmaslı matkap uçları gibi
birkaç sözcük. Yazıyı okumaya başlayınca bu
sözcüklerin aslında konuyu özetleyen anahtar
sözcüklerden bazıları olduğunu gördüm. Bu
sözcüklere sonradan " Savaş " sözcüğünü de eklemek
zorunda kalacaktım. Çünkü elmas savaşları çok eski
dönemlere dayanıyordu.
Uzun zaman öncesinde ( bilinen ilk elmas üretimi
M.Ö. 800 ) , Hindistan' m güneyindeki güçlü
krallıkların elmas için yaptıkları savaşlar, 1970' 1er ve
1980' lerdeki Lübnan iç savaşında tarafların Sierra
Leone' deki elmas madenlerinden nemalanan tüccarlar
ve kaçakçılar tarafından finanse edilmesiyle devam
etmiş; Angola ve diğer Afrika ülkelerinde elmas
gelirinin paylaşım kavgası iç savaşları körüklemiş;
1990' lı yıllarda ise Sierra Leone' de elmas maden­
lerinin kanlı bir örgütün eline geçmesi ve bu örgütün
halk üzerinde etkinlik sağlamak için çoluk çocuk
demeden insanların kollarını, bacaklarını kesmeleriyle
vahşet boyutuna ulaşmıştı.
Sierra Leone' deki bu olaylar üzerine, Küresel Tanık
örgütünün " Ölümcül Ticaret " adıyla 1999 yılı Noel
döneminde, birçok örgütün katılımıyla, başlattığı
kampanya , mücevher müşterilerini elmas işinin kanlı
yanı hakkında uyarmayı hedefliyordu. Kasım 1999' da
New York Post " O özel biri için , Beşinci Cadde'deki
şık kuyumcudan aldığınız göz kamaştırıcı elmas kolye,
Sierra Leone' deki bir yamyam çetenin faaliyetlerini
besliyor olabilir." diyordu. Diğer yandan "Eğer bir
elmas boykotu olursa diyordu Nelson Mandela,
Botsvana ve Namibya ekonomileri çöker." 1967' de
ilk kimberlit bacası bulunana kadar neredeyse hiçbir
kaynağı olmayan Botsvana' ya bugün , elmas, Afrika'
daki en yüksek yaşam standartlarından birini
sağlamakta.
Bu noktada biraz da, birçok savaşlara neden olan
elmas hakkında, oluşum teorisinden pazarlanmasma
kadar bazı kaynaklardan derlediğim kısa ve teknik
bilgiler vermek istiyorum.
Sertlik ölçeğinde en üstte yeralan elmasın oluşumu
için yaklaşık 3000 MPa basınç ve 800 C° sıcaklığa
ihtiyaç olduğu belirlenmiş olup, bu da kıtasal
alanlarda en az 100 km derinliğe karşılık gelmektedir.
Kabul gören bir teoriye göre, elmaslar yerin yukarıda
belirtilen şartlarını sağlayan derinliklerinde eklogitler
ve peridotitler içinde oluşmakta ve daha sonra
akışkanca zengin kimberlit ve lamproitler tarafından
yüzeye taşınmaktadır. Taşınma sırasında da elmaslar
ayrışarak kimberlit yada lamproitin parçası olmaktadır.
Birçok elmas oluşumunu yeryüzüne taşıyan kimberlit,
ismini 1870 yılında ilk defa bulunduğu Güney Afrika'
nm Kimberley şehrinden almıştır. Yüzeye yakın
yerlere küçük volkan bacaları, dayk ve siller halinde
yerleşen kimberlit " hibrit, akışkan ve potasyumca
zengin, esas olarak olivin, daha az miktarlarda
phlogopite, diopsit, serpantin, kalsit, gamet, ilmenit,
spinel ve diğer minerallerden oluşan bir kayaç" olarak
tanımlanmakta olup, her kimberlit oluşumu elmas
içermemektedir.
Kimberlitler tipik olarak derine gidildikçe daralan,
dondurma külahı şeklinde oluşumlar meydana
getirmiş olup, bilinen en büyük kimberlit bacasının
çapı 1 km' den azdır. Daha önce belirtildiği gibi
kimberlit oluşumlarından sadece bazıları elmas içer­
mekte ve ticari değer taşımaktadır. Kimberlit
bacalarında elmas miktarı derine inildikçe azalmakta
olup, Güney Afrika' da yüzeye yakın yerlerde 1 karat /
ton' dan fazla (1 met. karat « 0,2 gram), derinlerde
34 Madencilik Bülteni 0.4 - 0.2 karat / ton yada daha az olduğu ve ekonomik
sınırın da 0.20 - 0.25 karat / ton olduğu
belirtilmektedir.
Kimberlit bacaları jeolojik yaş olarak aralarında
farklılıklar göstermektedirler. Güney Afrika' da
prekambriyen , Avustralya' da oligosen , Brezilya ' da
mesozoyik ve Rusya' da permiyen gibi.
Taşıma yatakların oluşumuna baktığımızda yüksek
miktarda yağış ve sıcaklığın olduğu jeolojik
dönemlere rastladığım görmekteyiz. Bu dönemlerde,
elmas içeren kayaçlar şiddetli erozyona maruz kalmış
ve o zamanki akarsu sistemlerinde nehir kenarlarına,
deltalara ve kıyılara birikmiştir. Kimberlit ve lamproit
oluşumlarının olduğu yerlerde genellikle taşıma
yataklara rastlanmakta olup kaynağa yaklaşıldıkça
elmas içerikleri de artmaktadır.
Elmas sahalarının aranması havadan ve yerden
yapılmaktadır. Yerden yapılan aramalarda, kimberlit
oluşumlarının yan kayaçlara göre yüksek oranda
manyetik mineraller içeriği nedeniyle manyetik
yöntemler kullanılmaktadır. Aramalarda, ana kaynağın
tespiti için, akarsular ve derelerde taşıma malzemeler
incelenerek prope garnet, ilmenit, krom, ve spinel gibi
belirteç minerallerin varlığı araştırılmaktadır. Bu
noktada, ilginç bir örnek olarak, Botsvana' mn
Kalahari Çölü kıyısında Jwaneng' de şu an çalışılan
kimberlit bacasının 1973 yılında De Beers' m maden
arayıcıları tarafından yerin 40 metre altından elmas
tanelerine bağlı garnet ve ilmenit minerallerini yüzeye
taşıyan " termitler " sayesinde bulunduğunu aktarmak
isterim.
Elmas madenciliği kimberlit oluşumlarının olduğu
yerlerde koşullara bağlı olarak açık ocak yada yeraltı
olarak yapılmaktadır. Örneğin, Güney Afrika' daki
Premier Madeni başta açık ocak yöntemiyle başlamış,
fakat sonradan bir gabro siline rastlanınca yeraltı
olarak devam etmiştir. 2000' li yılların başında
kapatılmadan önce, Rusya' daki Mir Madeni'nde açık
ocak yaklaşık 600 derinliğe ulaşmıştı ve kamyonlar
ocağın dibinden yukarıya ancak 90 dakikada
çıkabiliyorlardı.
Taşıma yataklarda ise, madencilik, sahanın durumuna
bağlı olarak kazı-yükleme-taşıma çerçevesinde
gerçekleşmekte ve buldozer/ekskavatör, yükleyici ve
kamyon kombinasyonları kullanılmaktadır. Namibya'
kıyılarında olduğu gibi bazı yerlerde ise dredging
yapılarak okyanus tabanı taranmaktadır. Özel olarak
hazırlanan gemilerle taranan deniz tabanı güverteye
emilerek konsantrasyona tabi tutulmaktadır.
Bu noktada, modern madencilik yöntemleri dışında bir
sonraki sayfadaki fotoğraftan da görüleceği gibi
Afrika' da çok ilkel koşullarda madencilik yapıldığını
belirtmek isterim.
Elmasın konsantrasyonunda esas olarak j iğler, döner
yıkama tavaları, ağır ortam ayırıcıları ve yoğun ortam
siklonları gibi gravite konsantrasyon sistemleri
kullanılmaktadır. Örneğin, ilk konsantre jiglerde
yıkama ile elde edilmekte, sonra ağır ortam yıkama
bölümüne gönderilmekte ve genellikle öğütülmüş
ferrosikondan hazırlanmış ortamda da kayaç oluşturan
mineraller ayrılmaktadır. Bu işlemden sonra,
konsantre elektromanyetik ayrıma tabi tutularak
ilmenit ve garnet ayrılmakta ve ardından gres kaplı
masalara beslenmektedir. Daha sonrasında masaların
üzerindeki gresm yakaladığı elmaslar elle
toplanmaktadır.
Elmasın yapay olarak ilk defa üretimi , 1950 yılma
kadar inmekte olup, bugün toplam dünya üretiminin
yarısından fazlasına karşılık gelmektedir. Yapay
elmas, grafitin metal katalizörlerle birlikte yüksek
sıcaklık ve basınç altında işleme tabi tutulması ile elde
edilmektedir.ABD, Güney Afrika, İrlanda, İsveç,
Rusya ve Japonya' da üretimi yapılan yapay elmas
küçük taneli olduğundan endüstriyel amaçh
kullanılmaktadır. Rekabetin artması ve teknolojinin
gelişmesiyle birlikte son 20 yıl içerisinde yapay elmas
fiyatları düşüş eğilimine girmiş olup, gelecekte iri
taneli elmas üretiminin yapılabilmesi ile piyasadaki
payı da artacaktır.
Elmas üretiminin geçmişine kısaca bir baktığımızda,
M.Ö. 800 ve M.S. 1725 yıllan arasında dünya elmas
üretimin Sri Lanka ve Hindistan' daki ocaklardan
yapıldığı görülmektedir. 18. ve 19. yüzyıllarda
Brezilya' nın ana üretici olduğu , 20. yüzyılda ise
ağırlıklı olarak Güney Afrika, Zaire ve Rusya'da
üretim yapıldığı görülmektedir. 1980' li yıllarda büyük
çaplı üretimiyle Avustralya' da bu listeye katılmıştır.
Günümüzde ise mücevher kalitesinde elmas
Madencilik Bülteni 35 üretiminde 1995 yılı rakamlarıyla Avustralya başı
çekmekte (18.312.000 karat) , Botsvana, Rusya,
Güney Afrika, Zaire, Namibya, Brezilya ve Angola'da
onu takip etmekte olup toplam dünya üretimi 53
milyon karattır.
Endüstriyel kalitede elmas üretiminde yine Avustralya
ilk sırayı almakta (22.381.000 karat) Zaire, Rusya,
Güney Afrika, Botsvana, Brezilya ve Çin onu takip
etmektedir.Dünya toplam üretimi ise 58 milyon
karattır.
2000 yıldan daha uzun bir süreden beri devam eden
dünya elmas üretimi toplam 400 ton 'dan az bir miktara
karşılık gelmektedir.
Dünyada Rusya, Avustralya ve bazı küçük üreticiler
dışında, "De Beers" adı elmasla birlikte anılmaktadır.
Üretim üzerindeki etkisi kısıtlı olmakla birlikte , De
Beers, elindeki stoklarla ve kendi bünyesindeki
Merkezi Satış Organizasyonu tarafından yapılan
kontrollü satışlarla piyasayı istediği gibi
yönlendirebilmektedir. Yıllık satış cirosu yaklaşık 4.5
milyar ABD Doları olan De Beers' in, mücevher elmas
piyasasının % 80' ini elinde tuttuğu söylenmektedir.
Arz - talep dengesinin korunması ile elmas, stratejik
bir yatırım haline gelmektedir. İran devriminde olduğu
gibi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan bazı
muhalifler, servetlerini elmasa çevirerek yurtdışına
çıkarma yolunu seçmektedirler.
Dünya elmas pazarının kalbi sayılan Belçika' nın
Anvers kentinde mücevher kalitesindeki ham
elmasların % 80' inin alınıp satıldığı söylenmektedir.
Bu kentin dünyanın birçok noktalarına uzantıları var :
New York' un batı yakasındaki 47. Cadde ,
Londra'daki Hatton Garden , Tel Aviv'de Ramat Gan'
daki çok katlı ofisler ve buna ek olarak Bombay' daki
Opera Binası bölgesi ve Hindistan' m diğer "elmas
kentleri ". Hindistan' in bu elmas kentlerinde, modern
teknoloji ile ucuz emeğin bir karışımıyla, yaklaşık
800.000 işçinin haftada ortalama 80 ABD Doları ücret
karşılığında bir karattan daha az ağırlıktaki taşlan
işleyip, parlatılmış mücevhere dönüştürmektedir.
Mücevher kalitesindeki elmasların işlendiği dünya
merkezlerini sıraladığımızda en öne çıkanlar; New
York - ABD , Tel Aviv - İSRAİL , Anvers - BELÇİKA
, Bombay - HİNDİSTAN , Bankok - TAYLAND ve
36 _ — —
diğer bazı Güney Afrika ve Asya kentleridir. Bütün bu
merkezlerde işler gizlilik içinde, kişisel bağlantılarla
yürütülmekte ve milyonlarca dolarlık anlaşmalar bir
tokalaşma ve İbranice'de " iyi şanslar " anlamına gelen
mazal sözcüğüyle gerçekleşmektir.
Bu noktada, elmas ticaretine örnek oluşturacak bir
öyküyü kısaca aktarmak istiyorum. 2000 yılı ilkbaharı
sonlarında Kongo Demokratik Cumhuriyeti' nin elmas
bölgesinin kalbindeki Mbuji - Mayi kenti
yakınlarındaki bir ocakta, balpeteğini andıran
mezardan biraz büyük kuyulardan, bir gurup maden
işçisi iplere bağlı kovalarla çamuru yüzeye çekip
yıkayıp, eleyip , ayıklıyorlardı. Derken Mayıs sonun­
da, çamurun içerisinden inanılmaz boyutta tam 265,82
karat çeken bir taş bulup çıkardılar. Sıkıntıları en
azından bir süreliğine bitmişti.
Kısa sürede, elması bulan ekip yerel bir tüccarla
anlaşıp taşı sattı. Taşın 3 milyon dolara satıldığı
söylendi ama, belki de kazıcılardan bazıları hak
- Madencilik Bülteni ettikleri payı alamadıkları için gerçek rakam öğre­
nilemedi.
Taşı satın alan tüccar onu 20 milyon dolara
satabileceğini düşünüyordu. Ama, 2000 yılı
Ağustos'una gelindiğinde , isyancıları bastırmak için
deli gibi silah arayan Kongo' nun o dönemki başkanı,
ülkedeki elmas alım imtiyazını 20 milyon dolara bir
İsrail fımıasına satmıştı. Diğerleri gibi elindeki o
meşhur taşı yurt dışına kaçıramayan tüccar, İsrail
firmasının talimatıyla Anvers yerine Tel Aviv' e gitti
ve karşılığında yalnızca 8 milyon dolar alabildi.
Hindistan'ın elmas piyasasındaki rolü, Hint
madenlerinin tüketilmesinden çok uzun zaman
geçmesine rağmen halen devam etmektedir. Her yıl
dünya elmas madenlerinden çıkarılan 800 milyon taşın
çoğu küçük , bir karattan hafif taşlar olup, 30 yıl
öncesine kadar yalnızca endüstriyel amaçlı
kullanılabileceği düşünülüyordu. New York , Anvers
yada Tel Aviv' deki geleneksel kesim merkezlerindeki
emek maliyeti bu taşların mücevhere
dönüştürülmesini pahalı kılıyordu. Ama, 1970' lerde
bir gurup Caynacı , ( Hindistan' da İ.Ö. 6. yy.' da
kurulan bir dinin mensupları) Bombay' da bir dükkan
açtı ve çok küçük elmasları kesip parlatmaya başladı.
Zamanla üretim işlerini Surat' a ve diğer birkaç eyalet
kentine de kaydırdılar. Zayıf bir para birimi , vergi
indirimleri , ucuz emek , birbirine bağlı aile şebekesi ,
hep birlikte Caynacı' ların yararına çalışıyordu.
Böylelikle bol bulunan bir kaynak açığa çıkmış oldu.
De Beers' la birlikte ABD yönetimi de Hint malları
olarak anılmaya başlayan küçük taş stokunu
boşaltmaya başladı. 1979' da Avustralya' mn
kuzeybatısında keşfedilen Aryle madeninden elde
edilen taşların hemen hemen tamamı küçük taşlardan
oluşuyordu. 1996' da Boris Yeltsin, ikinci kez aday
olduğu seçimleri finanse etmek için Rus stoklarının bir
kısmını satınca yeni bir kaynak daha açılmış oldu. Bu
elmasların pahalı olmayan tasarımlarda kullanılmaya
başlanması küçük taş pazarını Hindistan'a kaydırdı.
Afrika' da bir yanda elmastan başka geliri olmayan
ülkeler, diğer yanda elmastan kazandığı paraları silah
için harcayan, iç savaşın batağına
düşmüş - düşürülmüş ülkeler. Arka planda her yıl
elmas reklamlarına yaklaşık 200 milyon dolar
harcayan ve piyasadaki tekel görüntüsünü silmeye
çalışan bir firma, De Beers. Aynı film, aynı senaryo;
başrollerde zengin uluslararası tekeller ve kıt
kaynakları iç savaşlarla tüketilen fakir ülkeler.
Kaynakça :
(1) "Elmaslar", A. COCKBURN, National
Geographic Türkiye, Mart 2002
(2) " Global Geology ", P.W. HARBEN & M. KUZVART, sayfa 150-160 , 1996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Archive

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler