Bu Blogda Ara

Rusya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rusya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ağustos 2013 Cumartesi

Rus Mucevherat ve Kuyumculuk Pazari

Rus kuyum üretiminin yerel talebi karşılamaya yeterli olduğu konusunda çelişkili görüşler dile 
getiriliyor. Rus kuyum pazarı yerel kuyum talebinde pek çok farklı akım var. 



 Uzmanlar tarafından bahsedildiği gibi satılan ve üretilen ürün arasındaki denge yaklaşık 9/10. 
(1/10’u uzun bir satış çemberinde satılabilecek mücevherattan oluşuyor.) İmal edilen malların 
büyük bir kısmı yerel pazarda satılıyor.Yerel talebin eldeki malı aştığı söylenebilir. (İthal mallar 
bu boşluğu dolduruyor.)

 Aynı zamanda yerel imalatçıların fazla imalata olan hafif eğilimi, son yıllarda çerçeve içine 
alındı.  

 Tüketici sayısı tutarlı değil. Günümüzde Rus tüketicilerin önemli bir kısmı Avrupa veya batıya 
yöneliyor. Netice olarak bu grup, kuyum ürünlerinde Avrupa konseptini, stil tasarım ve 
malzemesini (İtalyan, Fransız) tercih ediyor. 

 Rus üreticiler (özel Rus renklendirmesi ve nüanslarıyla) daha “etnik” ve geleneksel bir tarza 
sahip ve bu tarz Rusya’da çok gözde (özellikle dini pazarlarda daha yaşlı ve Rus kökenli 
tüketiciler arasında).

 Yerel üreticilerin karşılaştığı güçlüklerden biri modern donanım eksikliği ve ağır vergiler (ham 
altın alım vergisi, donanım ithalatı, KDV gibi). Bu durum, yeni tip seri üretim kuyum ürünleri 
imalatında modernizasyon ve tanıtım hızını azaltıyor. (Tek kopya olarak, yüksek maliyetle 
tasarlanan seçkin, lüks ürünlerin tam tersi olarak.)

 
Rus mücevherat pazarında, ürün ve ürün segmentlerinin genel tanımı:
1. Ürünlerin amaçları/işlevleri
 Kişisel mücevherat (zincirler,yüzükler, taçlar, alyanslar, küpeler, kolyeler vs…)
 Hediye ve hatıra eşyalar (gümüş tabaklı yemek takımları, kaplama silahlar, kol ve duvar saatleri)  
 Dini mücevherat (çerçeveler, hançerler vs…)
 İç mekan ve dekoratif mücevherat
2. Kullanma zamanı
 Lüks mücevherat (özel durumlarda)
 Günlük mücevherat
3. Fiyat
 Nispeten ucuz ürünler (100 dolara kadar)
 Orta fiyatlı ürünler (300 - 500 dolar)
 Lüks (500 dolar ve üstü)
4. Değerli taşlar
 Değerli taşı olmayan mücevherat

 Değerli taşlı mücevherat

Confidential & Proprietary ● Copyright © 2006 ACNielsen ● a VNU business

29 Haziran 2013 Cumartesi

Dunya Turk isini tercih ediyor! HT





Dünya Türk işini tercih ediyor!

Türkiye'nin mücevher ihracatı, bu yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 47 artarak 1 milyar doların üzerine çıktı

HABERTÜRK-Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, mücevher ihracatı geçen yıl bir önceki yıl sonuna göre yüzde 23 civarında artarak 1,2 milyar dolardan yaklaşık 1,5 milyar dolara ulaştı.
İhracat bu yılın ilk 6 ayı sonunda ise geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 47 arttı ve 1 milyar 22 milyon dolara ulaştı.



PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ
Bu yılın ilk 6 aylık döneminde gerçekleşen 1 milyar 22 milyon dolarlık mücevher ihracatının 2012'de 2011 yıl sonu ihracat rakamını geçmesi bekleniyor. İhracattaki artışın yanında mücevher sektöründe pazar çeşitliliğinde önemli gelişme kaydedildi. Son yıllarda dünyanın dört bir yanına ürünlerini satan mücevher ihracatçısı için Birleşik Arap Emirlikleri, İsviçre ve Irak bu yılın ilk 6 ayı itibarıyla ihracatta en fazla ön plana çıkan ülkeler oldu.

Haziran sonu itibarıyla Birleşik Arap Emirlikleri'ne 188,3, İsviçre'ye 117, Irak'a da 90 milyon dolar civarında ihracat yapıldı. Almanya, ABD, İngiltere, Rusya, Fransa gibi ülkeler ihracatta dikkati çeken diğer ülkeler arasında yer aldı.


BU YIL 2 MİLYAR DOLARIN ÜSTÜNE ÇIKARIZ
Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güner, küresel kriz nedeniyle ABD ve AB ülkelerinden gelen talebin düşmesi nedeniyle ihracatçıların Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi yeni pazarlara yöneldiğini belirterek, ''Buralarda yüksek ayarlarda mücevher kullanıldığından ve altın fiyatları yükseldiğinden ihracatımız arttı'' dedi. 

Ham madde çıplak taş pırlantanın ithalatında uygulanan ''çarpık'' vergilendirme sistemi düzeltildiğinde, bitmiş pırlantalı ürün ithalatının sektörün ihtiyaçlarına uygun bir şekilde vergilendirileceğini belirten Güner, böylece yerli imalatçıların korunacağını dile getirdi.

Gereken düzenlemeler yapıldığı takdirde vergi ödenmeden ithal edilen pırlantalar ile pırlantalı ürünlerin iç pazarda nihai tüketicilere sektörün ihtiyaçlarına uygun seviyelerde vergilendirilerek satılacağını ve böylece vergi kaybının önleneceğini kaydeden Güner, ''Yurt dışından gelen mala vergi yok. Yurt içinde üretilen ürüne imalatçı ham madde üzerinden yüzde 20 vergi ödemek zorunda. Yurt içindeki üreticinin korunması lazım ama mevcut vergilendirme sisteminde yurt dışındaki üretici korunuyor'' diye konuştu. 

Güner, geçen yıl sonu itibarıyla 1,5 milyar dolar civarında gerçekleşen toplam ihracatın da bu yıl sonu itibarıyla 2 milyar doların çok üzerine çıkacağını öngördüklerini ifade etti. 




"TÜRKİYE AVRUPA'NIN EN BÜYÜK MÜCEVHER ÜRETİM ÜSSÜDÜR"

Türk mücevherini yabancılar için cazip kılan özelliklerin neler olduğuna ilişkin de görüşlerini paylaşan Güner, Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük mücevher üretim üssü olduğunu söyledi.

Mücevher imalatının Anadolu topraklarında geçmişi milattan önce 6000 yılına kadar uzanan tarihi ve kültürel birikimi olan bir sektör olduğunu dile getiren Güner, ''Türkiye'nin takı tasarımına alt yapı oluşturan, hem batı ülkelerine, hem doğu ülkelerine, hem de komşu ülkelere hitap eden motifler içeren, muhteşem bir kültürel mirası vardır'' dedi.

İhracatçıların gece gündüz demeden, Dünya'nın en ücra köşelerine giderek Türk mücevherini satmaya çalıştığını kaydeden Güner, Türkiye'nin bu agresif pazarlama yönteminin yabancılara cazip geldiğini belirtti.

Türkiye'nin takı tasarımı konusunda çok büyük bir zenginlik, çeşitlilik ve model seçeneğine sahip olduğuna dikkate çeken Güner, altın takı ve mücevher sektörünün ihracattaki rekabetçi fiyatlandırma yapısını korumaya ve sürdürmeye büyük çaba gösterdiğini sözlerine ekledi.

AA

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Elmas Savaslari- Ferhat L. SAVLI





ELMAS SAVAŞLARI 
Ferhat L. ŞAVL1
Maden Mühendisi (ODTÜ
TKİ Genel Müdürlüğü
1988)

National Geographie dergisinin Türkiye baskısının
2002 yılı Mart sayısını okuyana kadar, kadınların
takılarında gördüğümüz o gizemli taş "Elmas"
hakkında bildiklerim oldukça sınırlıydı. Kimberlit,
Güney Afrika, De Beers ve elmaslı matkap uçları gibi
birkaç sözcük. Yazıyı okumaya başlayınca bu
sözcüklerin aslında konuyu özetleyen anahtar
sözcüklerden bazıları olduğunu gördüm. Bu
sözcüklere sonradan " Savaş " sözcüğünü de eklemek
zorunda kalacaktım. Çünkü elmas savaşları çok eski
dönemlere dayanıyordu.
Uzun zaman öncesinde ( bilinen ilk elmas üretimi
M.Ö. 800 ) , Hindistan' m güneyindeki güçlü
krallıkların elmas için yaptıkları savaşlar, 1970' 1er ve
1980' lerdeki Lübnan iç savaşında tarafların Sierra
Leone' deki elmas madenlerinden nemalanan tüccarlar
ve kaçakçılar tarafından finanse edilmesiyle devam
etmiş; Angola ve diğer Afrika ülkelerinde elmas
gelirinin paylaşım kavgası iç savaşları körüklemiş;
1990' lı yıllarda ise Sierra Leone' de elmas maden­
lerinin kanlı bir örgütün eline geçmesi ve bu örgütün
halk üzerinde etkinlik sağlamak için çoluk çocuk
demeden insanların kollarını, bacaklarını kesmeleriyle
vahşet boyutuna ulaşmıştı.
Sierra Leone' deki bu olaylar üzerine, Küresel Tanık
örgütünün " Ölümcül Ticaret " adıyla 1999 yılı Noel
döneminde, birçok örgütün katılımıyla, başlattığı
kampanya , mücevher müşterilerini elmas işinin kanlı
yanı hakkında uyarmayı hedefliyordu. Kasım 1999' da
New York Post " O özel biri için , Beşinci Cadde'deki
şık kuyumcudan aldığınız göz kamaştırıcı elmas kolye,
Sierra Leone' deki bir yamyam çetenin faaliyetlerini
besliyor olabilir." diyordu. Diğer yandan "Eğer bir
elmas boykotu olursa diyordu Nelson Mandela,
Botsvana ve Namibya ekonomileri çöker." 1967' de
ilk kimberlit bacası bulunana kadar neredeyse hiçbir
kaynağı olmayan Botsvana' ya bugün , elmas, Afrika'
daki en yüksek yaşam standartlarından birini
sağlamakta.
Bu noktada biraz da, birçok savaşlara neden olan
elmas hakkında, oluşum teorisinden pazarlanmasma
kadar bazı kaynaklardan derlediğim kısa ve teknik
bilgiler vermek istiyorum.
Sertlik ölçeğinde en üstte yeralan elmasın oluşumu
için yaklaşık 3000 MPa basınç ve 800 C° sıcaklığa
ihtiyaç olduğu belirlenmiş olup, bu da kıtasal
alanlarda en az 100 km derinliğe karşılık gelmektedir.
Kabul gören bir teoriye göre, elmaslar yerin yukarıda
belirtilen şartlarını sağlayan derinliklerinde eklogitler
ve peridotitler içinde oluşmakta ve daha sonra
akışkanca zengin kimberlit ve lamproitler tarafından
yüzeye taşınmaktadır. Taşınma sırasında da elmaslar
ayrışarak kimberlit yada lamproitin parçası olmaktadır.
Birçok elmas oluşumunu yeryüzüne taşıyan kimberlit,
ismini 1870 yılında ilk defa bulunduğu Güney Afrika'
nm Kimberley şehrinden almıştır. Yüzeye yakın
yerlere küçük volkan bacaları, dayk ve siller halinde
yerleşen kimberlit " hibrit, akışkan ve potasyumca
zengin, esas olarak olivin, daha az miktarlarda
phlogopite, diopsit, serpantin, kalsit, gamet, ilmenit,
spinel ve diğer minerallerden oluşan bir kayaç" olarak
tanımlanmakta olup, her kimberlit oluşumu elmas
içermemektedir.
Kimberlitler tipik olarak derine gidildikçe daralan,
dondurma külahı şeklinde oluşumlar meydana
getirmiş olup, bilinen en büyük kimberlit bacasının
çapı 1 km' den azdır. Daha önce belirtildiği gibi
kimberlit oluşumlarından sadece bazıları elmas içer­
mekte ve ticari değer taşımaktadır. Kimberlit
bacalarında elmas miktarı derine inildikçe azalmakta
olup, Güney Afrika' da yüzeye yakın yerlerde 1 karat /
ton' dan fazla (1 met. karat « 0,2 gram), derinlerde
34 Madencilik Bülteni 0.4 - 0.2 karat / ton yada daha az olduğu ve ekonomik
sınırın da 0.20 - 0.25 karat / ton olduğu
belirtilmektedir.
Kimberlit bacaları jeolojik yaş olarak aralarında
farklılıklar göstermektedirler. Güney Afrika' da
prekambriyen , Avustralya' da oligosen , Brezilya ' da
mesozoyik ve Rusya' da permiyen gibi.
Taşıma yatakların oluşumuna baktığımızda yüksek
miktarda yağış ve sıcaklığın olduğu jeolojik
dönemlere rastladığım görmekteyiz. Bu dönemlerde,
elmas içeren kayaçlar şiddetli erozyona maruz kalmış
ve o zamanki akarsu sistemlerinde nehir kenarlarına,
deltalara ve kıyılara birikmiştir. Kimberlit ve lamproit
oluşumlarının olduğu yerlerde genellikle taşıma
yataklara rastlanmakta olup kaynağa yaklaşıldıkça
elmas içerikleri de artmaktadır.
Elmas sahalarının aranması havadan ve yerden
yapılmaktadır. Yerden yapılan aramalarda, kimberlit
oluşumlarının yan kayaçlara göre yüksek oranda
manyetik mineraller içeriği nedeniyle manyetik
yöntemler kullanılmaktadır. Aramalarda, ana kaynağın
tespiti için, akarsular ve derelerde taşıma malzemeler
incelenerek prope garnet, ilmenit, krom, ve spinel gibi
belirteç minerallerin varlığı araştırılmaktadır. Bu
noktada, ilginç bir örnek olarak, Botsvana' mn
Kalahari Çölü kıyısında Jwaneng' de şu an çalışılan
kimberlit bacasının 1973 yılında De Beers' m maden
arayıcıları tarafından yerin 40 metre altından elmas
tanelerine bağlı garnet ve ilmenit minerallerini yüzeye
taşıyan " termitler " sayesinde bulunduğunu aktarmak
isterim.
Elmas madenciliği kimberlit oluşumlarının olduğu
yerlerde koşullara bağlı olarak açık ocak yada yeraltı
olarak yapılmaktadır. Örneğin, Güney Afrika' daki
Premier Madeni başta açık ocak yöntemiyle başlamış,
fakat sonradan bir gabro siline rastlanınca yeraltı
olarak devam etmiştir. 2000' li yılların başında
kapatılmadan önce, Rusya' daki Mir Madeni'nde açık
ocak yaklaşık 600 derinliğe ulaşmıştı ve kamyonlar
ocağın dibinden yukarıya ancak 90 dakikada
çıkabiliyorlardı.
Taşıma yataklarda ise, madencilik, sahanın durumuna
bağlı olarak kazı-yükleme-taşıma çerçevesinde
gerçekleşmekte ve buldozer/ekskavatör, yükleyici ve
kamyon kombinasyonları kullanılmaktadır. Namibya'
kıyılarında olduğu gibi bazı yerlerde ise dredging
yapılarak okyanus tabanı taranmaktadır. Özel olarak
hazırlanan gemilerle taranan deniz tabanı güverteye
emilerek konsantrasyona tabi tutulmaktadır.
Bu noktada, modern madencilik yöntemleri dışında bir
sonraki sayfadaki fotoğraftan da görüleceği gibi
Afrika' da çok ilkel koşullarda madencilik yapıldığını
belirtmek isterim.
Elmasın konsantrasyonunda esas olarak j iğler, döner
yıkama tavaları, ağır ortam ayırıcıları ve yoğun ortam
siklonları gibi gravite konsantrasyon sistemleri
kullanılmaktadır. Örneğin, ilk konsantre jiglerde
yıkama ile elde edilmekte, sonra ağır ortam yıkama
bölümüne gönderilmekte ve genellikle öğütülmüş
ferrosikondan hazırlanmış ortamda da kayaç oluşturan
mineraller ayrılmaktadır. Bu işlemden sonra,
konsantre elektromanyetik ayrıma tabi tutularak
ilmenit ve garnet ayrılmakta ve ardından gres kaplı
masalara beslenmektedir. Daha sonrasında masaların
üzerindeki gresm yakaladığı elmaslar elle
toplanmaktadır.
Elmasın yapay olarak ilk defa üretimi , 1950 yılma
kadar inmekte olup, bugün toplam dünya üretiminin
yarısından fazlasına karşılık gelmektedir. Yapay
elmas, grafitin metal katalizörlerle birlikte yüksek
sıcaklık ve basınç altında işleme tabi tutulması ile elde
edilmektedir.ABD, Güney Afrika, İrlanda, İsveç,
Rusya ve Japonya' da üretimi yapılan yapay elmas
küçük taneli olduğundan endüstriyel amaçh
kullanılmaktadır. Rekabetin artması ve teknolojinin
gelişmesiyle birlikte son 20 yıl içerisinde yapay elmas
fiyatları düşüş eğilimine girmiş olup, gelecekte iri
taneli elmas üretiminin yapılabilmesi ile piyasadaki
payı da artacaktır.
Elmas üretiminin geçmişine kısaca bir baktığımızda,
M.Ö. 800 ve M.S. 1725 yıllan arasında dünya elmas
üretimin Sri Lanka ve Hindistan' daki ocaklardan
yapıldığı görülmektedir. 18. ve 19. yüzyıllarda
Brezilya' nın ana üretici olduğu , 20. yüzyılda ise
ağırlıklı olarak Güney Afrika, Zaire ve Rusya'da
üretim yapıldığı görülmektedir. 1980' li yıllarda büyük
çaplı üretimiyle Avustralya' da bu listeye katılmıştır.
Günümüzde ise mücevher kalitesinde elmas
Madencilik Bülteni 35 üretiminde 1995 yılı rakamlarıyla Avustralya başı
çekmekte (18.312.000 karat) , Botsvana, Rusya,
Güney Afrika, Zaire, Namibya, Brezilya ve Angola'da
onu takip etmekte olup toplam dünya üretimi 53
milyon karattır.
Endüstriyel kalitede elmas üretiminde yine Avustralya
ilk sırayı almakta (22.381.000 karat) Zaire, Rusya,
Güney Afrika, Botsvana, Brezilya ve Çin onu takip
etmektedir.Dünya toplam üretimi ise 58 milyon
karattır.
2000 yıldan daha uzun bir süreden beri devam eden
dünya elmas üretimi toplam 400 ton 'dan az bir miktara
karşılık gelmektedir.
Dünyada Rusya, Avustralya ve bazı küçük üreticiler
dışında, "De Beers" adı elmasla birlikte anılmaktadır.
Üretim üzerindeki etkisi kısıtlı olmakla birlikte , De
Beers, elindeki stoklarla ve kendi bünyesindeki
Merkezi Satış Organizasyonu tarafından yapılan
kontrollü satışlarla piyasayı istediği gibi
yönlendirebilmektedir. Yıllık satış cirosu yaklaşık 4.5
milyar ABD Doları olan De Beers' in, mücevher elmas
piyasasının % 80' ini elinde tuttuğu söylenmektedir.
Arz - talep dengesinin korunması ile elmas, stratejik
bir yatırım haline gelmektedir. İran devriminde olduğu
gibi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan bazı
muhalifler, servetlerini elmasa çevirerek yurtdışına
çıkarma yolunu seçmektedirler.
Dünya elmas pazarının kalbi sayılan Belçika' nın
Anvers kentinde mücevher kalitesindeki ham
elmasların % 80' inin alınıp satıldığı söylenmektedir.
Bu kentin dünyanın birçok noktalarına uzantıları var :
New York' un batı yakasındaki 47. Cadde ,
Londra'daki Hatton Garden , Tel Aviv'de Ramat Gan'
daki çok katlı ofisler ve buna ek olarak Bombay' daki
Opera Binası bölgesi ve Hindistan' m diğer "elmas
kentleri ". Hindistan' in bu elmas kentlerinde, modern
teknoloji ile ucuz emeğin bir karışımıyla, yaklaşık
800.000 işçinin haftada ortalama 80 ABD Doları ücret
karşılığında bir karattan daha az ağırlıktaki taşlan
işleyip, parlatılmış mücevhere dönüştürmektedir.
Mücevher kalitesindeki elmasların işlendiği dünya
merkezlerini sıraladığımızda en öne çıkanlar; New
York - ABD , Tel Aviv - İSRAİL , Anvers - BELÇİKA
, Bombay - HİNDİSTAN , Bankok - TAYLAND ve
36 _ — —
diğer bazı Güney Afrika ve Asya kentleridir. Bütün bu
merkezlerde işler gizlilik içinde, kişisel bağlantılarla
yürütülmekte ve milyonlarca dolarlık anlaşmalar bir
tokalaşma ve İbranice'de " iyi şanslar " anlamına gelen
mazal sözcüğüyle gerçekleşmektir.
Bu noktada, elmas ticaretine örnek oluşturacak bir
öyküyü kısaca aktarmak istiyorum. 2000 yılı ilkbaharı
sonlarında Kongo Demokratik Cumhuriyeti' nin elmas
bölgesinin kalbindeki Mbuji - Mayi kenti
yakınlarındaki bir ocakta, balpeteğini andıran
mezardan biraz büyük kuyulardan, bir gurup maden
işçisi iplere bağlı kovalarla çamuru yüzeye çekip
yıkayıp, eleyip , ayıklıyorlardı. Derken Mayıs sonun­
da, çamurun içerisinden inanılmaz boyutta tam 265,82
karat çeken bir taş bulup çıkardılar. Sıkıntıları en
azından bir süreliğine bitmişti.
Kısa sürede, elması bulan ekip yerel bir tüccarla
anlaşıp taşı sattı. Taşın 3 milyon dolara satıldığı
söylendi ama, belki de kazıcılardan bazıları hak
- Madencilik Bülteni ettikleri payı alamadıkları için gerçek rakam öğre­
nilemedi.
Taşı satın alan tüccar onu 20 milyon dolara
satabileceğini düşünüyordu. Ama, 2000 yılı
Ağustos'una gelindiğinde , isyancıları bastırmak için
deli gibi silah arayan Kongo' nun o dönemki başkanı,
ülkedeki elmas alım imtiyazını 20 milyon dolara bir
İsrail fımıasına satmıştı. Diğerleri gibi elindeki o
meşhur taşı yurt dışına kaçıramayan tüccar, İsrail
firmasının talimatıyla Anvers yerine Tel Aviv' e gitti
ve karşılığında yalnızca 8 milyon dolar alabildi.
Hindistan'ın elmas piyasasındaki rolü, Hint
madenlerinin tüketilmesinden çok uzun zaman
geçmesine rağmen halen devam etmektedir. Her yıl
dünya elmas madenlerinden çıkarılan 800 milyon taşın
çoğu küçük , bir karattan hafif taşlar olup, 30 yıl
öncesine kadar yalnızca endüstriyel amaçlı
kullanılabileceği düşünülüyordu. New York , Anvers
yada Tel Aviv' deki geleneksel kesim merkezlerindeki
emek maliyeti bu taşların mücevhere
dönüştürülmesini pahalı kılıyordu. Ama, 1970' lerde
bir gurup Caynacı , ( Hindistan' da İ.Ö. 6. yy.' da
kurulan bir dinin mensupları) Bombay' da bir dükkan
açtı ve çok küçük elmasları kesip parlatmaya başladı.
Zamanla üretim işlerini Surat' a ve diğer birkaç eyalet
kentine de kaydırdılar. Zayıf bir para birimi , vergi
indirimleri , ucuz emek , birbirine bağlı aile şebekesi ,
hep birlikte Caynacı' ların yararına çalışıyordu.
Böylelikle bol bulunan bir kaynak açığa çıkmış oldu.
De Beers' la birlikte ABD yönetimi de Hint malları
olarak anılmaya başlayan küçük taş stokunu
boşaltmaya başladı. 1979' da Avustralya' mn
kuzeybatısında keşfedilen Aryle madeninden elde
edilen taşların hemen hemen tamamı küçük taşlardan
oluşuyordu. 1996' da Boris Yeltsin, ikinci kez aday
olduğu seçimleri finanse etmek için Rus stoklarının bir
kısmını satınca yeni bir kaynak daha açılmış oldu. Bu
elmasların pahalı olmayan tasarımlarda kullanılmaya
başlanması küçük taş pazarını Hindistan'a kaydırdı.
Afrika' da bir yanda elmastan başka geliri olmayan
ülkeler, diğer yanda elmastan kazandığı paraları silah
için harcayan, iç savaşın batağına
düşmüş - düşürülmüş ülkeler. Arka planda her yıl
elmas reklamlarına yaklaşık 200 milyon dolar
harcayan ve piyasadaki tekel görüntüsünü silmeye
çalışan bir firma, De Beers. Aynı film, aynı senaryo;
başrollerde zengin uluslararası tekeller ve kıt
kaynakları iç savaşlarla tüketilen fakir ülkeler.
Kaynakça :
(1) "Elmaslar", A. COCKBURN, National
Geographic Türkiye, Mart 2002
(2) " Global Geology ", P.W. HARBEN & M. KUZVART, sayfa 150-160 , 1996

31 Mart 2013 Pazar

Rusya Büyük Elmas Rezervlerine Sahip



Uzmanlara göre Çin ve Hindistan, 2020 yılına doğru dünyanın başlıca elmas tüketicileri duruma gelecekler. Bu iki ülke, bu alanda mevcut lider ABD’yi geride bırakacak. Nedeni ise Amerikalıların pırlantalı süs eşya takma geleneğinin taklit edilmesi. Elmas üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerden biri olan Rusya ise bu eğilimden etkilenmedi.

ABD, geleneksek olarak, en büyük elmas tüketimi pazarı olarak kabul ediliyor. Amerikalılar arasında geline pırlantalı yüzük hediye etme ve sosyete toplantılarında herkesin karşısına pırlantalı süs eşyalarla çıkma geleneği var. Fakat ülkede yaşanan mali kriz, mücevher satışının azalmasına sebep oldu.
Çin ve Hindistan’da ise pırlantalı süs eşyaya talebin artışı kaydediliyor. İnvestkafe Ajansı analisti Andrey Şenk, bu iki ülkedeki pırlantaya talebin artışını, halkın yaşam düzeyinin yükselmesine ve Batı kültürüne olan ilginin artmasına bağlıyor. Uzman bu konuda şöyle dedi:
“Çin ve Hindistan, gerçekten de bu alanda hızlı büyüyecek. Çünkü ekonomilerinin büyüme temposu yüksek. En önemlisi de halkın gelirlerinin ve satın alma gücünün artıyor olması. Bu ülkelerde süs eşyalara olan talep hep yüksekti, bu nedenle 2020 yılına doğru elmas tüketiminde ABD’yi geride bırakmaları tahmini çok doğal karşılanmalı. En doğal nedeni ise bu ülkelerin daha büyük nüfusa sahip olması, yani elmas satın alabilecek kişi sayısı da daha fazla.”
Ham elmas üretiminde dünya liderlerinden biri olan Rusya, piyasadaki bu mevzilerini kimseye bırakmak niyetinde değil. Örneğin, Rus “Alrosa” şirketinin elmas rezervleri, 970 milyon kırattan fazla olduğu biliniyor. Üretimin şimdiki düzeyde kalması durumunda şirketin hammadde kaynakları 25-30 yıla yetecek. Şirketin ürettiği elmasların yüzde 25’i iç, geriye kalanı dış piyasaya sürülüyor. Cartier, Tiffany ve önde gelen diğer ünlü şirketler, lüks mücevherat üretimi için Rusya yapımı pırlanta kullanıyor.
Rusya’nın iç piyasasında pırlanta üzerine talep az. ABD, Hindistan ve Çin’den farklı olarak Rusya’da pırlantalı süs geleneği yaygın değil.
Rusya piyasasında pırlantalı süse olan düşük talep, Rusyalıların Avrupa kültürüne olan bağlılığıyla izah ediliyor. Avrupa’da pırlantalı süs eşyaları, yalnızca gece saatlerinde yapılan törenler sırasında kullanılıyor. Rusya’da basit altın ve gümüş süsler daha büyük rağbet görüyor. Rusyalı bayanların diğer değerli taşları, bazılarının da bijuteriyi tercih ettiğini kaydeden modacı Natalya Melnikova, konuyla ilgili şunu söyledi:
“Bijuteri kadına güzellik kazandırır. Zevkle yapılmış güzel bijuterinin, bazı durumlarda, değerli süs eşyalarından daha çok kadınlara yakıştığı oluyor. Gördüğüm gibi safirli süs eşyaları, diğerlerinden daha sıkça kullanılıyor. Nedeni bilmiyorum; daha fazla satıldığı, ya da birçokları tarafından beğenildiği için olabilir. Ancak bu tür süs eşyalarını kullanan bayanlara daha sık rastlıyorum. Mavi topaz kapsayan süs eşyaları kullananların sayısı daha da çok.”
Buna rağmen, Rusyalı bayanların yüzde 90’ının pırlantalı süs eşyaya sahip olduğu tahmin ediliyor. Mücevherlerin çoğu yaş günü, düğün töreni, evlilik yıldönümü ya da önemi büyük olan diğer tarihlerde hediye olarak alınıyor. Yani pırlantalar, Rusyalı bayanların da en iyi dostu olarak kabul edilebilir.
Döviz Dergisi

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Emerald (Zümrüt)


Nerelerden Çıkarılır ?
Afganistan, Brezilya, Colombiya, Pakistan, Rusya, Zambiya, Zimbabve
Sertlik Oranları
Sertlik                     Mohs ölçeğine göre 7% 8
Dayanıklılık               İyi ile kötü arası
Sağlamlık
Çevresel faktör                    Tepki
Isı                    Kırıklar oluşabilir
Işık                  Doldurulmuş yarıklar kuruyabilir yada yoğun ışık altında değişebilir
Kimya               Doldurulmuş yarıklar  her türlü kimyasaldan etkilenebilir, zümrüt
hidroflorik asit dışındaki tüm asitlere tepki gösterir
Tedaviler
Yarık Doldurma Tedavisi
Açıklama: Yüzeye yakın yarıklar renksiz yağ veya reçine ile doldurulur. Ticarette yağlama olarak geçer.
Amaç: Berraklığı ve rengi iyileştirmek.
Dayanıklılık:  Kalıcı değil
Yaygınlık: Rutin
Boyama Tedavisi
Açıklama: Reçinelerin ve yağların içine renklerndirici katılarak boyama yapılır.
Amaç: Zümrüt rengini iyileştirmek, açık renkli ve berillere zümrüt rengi vermek
Dayanıklılık: Kalıcı değil
Yaygınlık: Nadir
Kaplama Tedavisi
Açıklama: Açık renkli beriller yeşil plastikle kaplanır
Amaç:  İmitasyon zümrüt yapma
Dayanıklılık: Kalıcı Değil
Yaygınlık: Nadir
Bakım ve  Temizlik
Temizleme Türü                           Tavsiye
Ultrasonik temizleme                         Asla
Buharlı temizleme                             Asla
Sıcak, sabunlu su                     Genelde güvenli, sert fırçalar kullanılmamalı
Taklitleri
Yeşil cam, Sentetik üçlü spinel
Benzerleri
Aleksandrit, demontoit garnet, jadeite, peridot, safir, turmalin, zirkon
Rusya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rusya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ağustos 2013 Cumartesi

Rus Mucevherat ve Kuyumculuk Pazari

Rus kuyum üretiminin yerel talebi karşılamaya yeterli olduğu konusunda çelişkili görüşler dile 
getiriliyor. Rus kuyum pazarı yerel kuyum talebinde pek çok farklı akım var. 



 Uzmanlar tarafından bahsedildiği gibi satılan ve üretilen ürün arasındaki denge yaklaşık 9/10. 
(1/10’u uzun bir satış çemberinde satılabilecek mücevherattan oluşuyor.) İmal edilen malların 
büyük bir kısmı yerel pazarda satılıyor.Yerel talebin eldeki malı aştığı söylenebilir. (İthal mallar 
bu boşluğu dolduruyor.)

 Aynı zamanda yerel imalatçıların fazla imalata olan hafif eğilimi, son yıllarda çerçeve içine 
alındı.  

 Tüketici sayısı tutarlı değil. Günümüzde Rus tüketicilerin önemli bir kısmı Avrupa veya batıya 
yöneliyor. Netice olarak bu grup, kuyum ürünlerinde Avrupa konseptini, stil tasarım ve 
malzemesini (İtalyan, Fransız) tercih ediyor. 

 Rus üreticiler (özel Rus renklendirmesi ve nüanslarıyla) daha “etnik” ve geleneksel bir tarza 
sahip ve bu tarz Rusya’da çok gözde (özellikle dini pazarlarda daha yaşlı ve Rus kökenli 
tüketiciler arasında).

 Yerel üreticilerin karşılaştığı güçlüklerden biri modern donanım eksikliği ve ağır vergiler (ham 
altın alım vergisi, donanım ithalatı, KDV gibi). Bu durum, yeni tip seri üretim kuyum ürünleri 
imalatında modernizasyon ve tanıtım hızını azaltıyor. (Tek kopya olarak, yüksek maliyetle 
tasarlanan seçkin, lüks ürünlerin tam tersi olarak.)

 
Rus mücevherat pazarında, ürün ve ürün segmentlerinin genel tanımı:
1. Ürünlerin amaçları/işlevleri
 Kişisel mücevherat (zincirler,yüzükler, taçlar, alyanslar, küpeler, kolyeler vs…)
 Hediye ve hatıra eşyalar (gümüş tabaklı yemek takımları, kaplama silahlar, kol ve duvar saatleri)  
 Dini mücevherat (çerçeveler, hançerler vs…)
 İç mekan ve dekoratif mücevherat
2. Kullanma zamanı
 Lüks mücevherat (özel durumlarda)
 Günlük mücevherat
3. Fiyat
 Nispeten ucuz ürünler (100 dolara kadar)
 Orta fiyatlı ürünler (300 - 500 dolar)
 Lüks (500 dolar ve üstü)
4. Değerli taşlar
 Değerli taşı olmayan mücevherat

 Değerli taşlı mücevherat

Confidential & Proprietary ● Copyright © 2006 ACNielsen ● a VNU business

29 Haziran 2013 Cumartesi

Dunya Turk isini tercih ediyor! HT





Dünya Türk işini tercih ediyor!

Türkiye'nin mücevher ihracatı, bu yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 47 artarak 1 milyar doların üzerine çıktı

HABERTÜRK-Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, mücevher ihracatı geçen yıl bir önceki yıl sonuna göre yüzde 23 civarında artarak 1,2 milyar dolardan yaklaşık 1,5 milyar dolara ulaştı.
İhracat bu yılın ilk 6 ayı sonunda ise geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 47 arttı ve 1 milyar 22 milyon dolara ulaştı.



PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ
Bu yılın ilk 6 aylık döneminde gerçekleşen 1 milyar 22 milyon dolarlık mücevher ihracatının 2012'de 2011 yıl sonu ihracat rakamını geçmesi bekleniyor. İhracattaki artışın yanında mücevher sektöründe pazar çeşitliliğinde önemli gelişme kaydedildi. Son yıllarda dünyanın dört bir yanına ürünlerini satan mücevher ihracatçısı için Birleşik Arap Emirlikleri, İsviçre ve Irak bu yılın ilk 6 ayı itibarıyla ihracatta en fazla ön plana çıkan ülkeler oldu.

Haziran sonu itibarıyla Birleşik Arap Emirlikleri'ne 188,3, İsviçre'ye 117, Irak'a da 90 milyon dolar civarında ihracat yapıldı. Almanya, ABD, İngiltere, Rusya, Fransa gibi ülkeler ihracatta dikkati çeken diğer ülkeler arasında yer aldı.


BU YIL 2 MİLYAR DOLARIN ÜSTÜNE ÇIKARIZ
Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güner, küresel kriz nedeniyle ABD ve AB ülkelerinden gelen talebin düşmesi nedeniyle ihracatçıların Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi yeni pazarlara yöneldiğini belirterek, ''Buralarda yüksek ayarlarda mücevher kullanıldığından ve altın fiyatları yükseldiğinden ihracatımız arttı'' dedi. 

Ham madde çıplak taş pırlantanın ithalatında uygulanan ''çarpık'' vergilendirme sistemi düzeltildiğinde, bitmiş pırlantalı ürün ithalatının sektörün ihtiyaçlarına uygun bir şekilde vergilendirileceğini belirten Güner, böylece yerli imalatçıların korunacağını dile getirdi.

Gereken düzenlemeler yapıldığı takdirde vergi ödenmeden ithal edilen pırlantalar ile pırlantalı ürünlerin iç pazarda nihai tüketicilere sektörün ihtiyaçlarına uygun seviyelerde vergilendirilerek satılacağını ve böylece vergi kaybının önleneceğini kaydeden Güner, ''Yurt dışından gelen mala vergi yok. Yurt içinde üretilen ürüne imalatçı ham madde üzerinden yüzde 20 vergi ödemek zorunda. Yurt içindeki üreticinin korunması lazım ama mevcut vergilendirme sisteminde yurt dışındaki üretici korunuyor'' diye konuştu. 

Güner, geçen yıl sonu itibarıyla 1,5 milyar dolar civarında gerçekleşen toplam ihracatın da bu yıl sonu itibarıyla 2 milyar doların çok üzerine çıkacağını öngördüklerini ifade etti. 




"TÜRKİYE AVRUPA'NIN EN BÜYÜK MÜCEVHER ÜRETİM ÜSSÜDÜR"

Türk mücevherini yabancılar için cazip kılan özelliklerin neler olduğuna ilişkin de görüşlerini paylaşan Güner, Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük mücevher üretim üssü olduğunu söyledi.

Mücevher imalatının Anadolu topraklarında geçmişi milattan önce 6000 yılına kadar uzanan tarihi ve kültürel birikimi olan bir sektör olduğunu dile getiren Güner, ''Türkiye'nin takı tasarımına alt yapı oluşturan, hem batı ülkelerine, hem doğu ülkelerine, hem de komşu ülkelere hitap eden motifler içeren, muhteşem bir kültürel mirası vardır'' dedi.

İhracatçıların gece gündüz demeden, Dünya'nın en ücra köşelerine giderek Türk mücevherini satmaya çalıştığını kaydeden Güner, Türkiye'nin bu agresif pazarlama yönteminin yabancılara cazip geldiğini belirtti.

Türkiye'nin takı tasarımı konusunda çok büyük bir zenginlik, çeşitlilik ve model seçeneğine sahip olduğuna dikkate çeken Güner, altın takı ve mücevher sektörünün ihracattaki rekabetçi fiyatlandırma yapısını korumaya ve sürdürmeye büyük çaba gösterdiğini sözlerine ekledi.

AA

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Elmas Savaslari- Ferhat L. SAVLI





ELMAS SAVAŞLARI 
Ferhat L. ŞAVL1
Maden Mühendisi (ODTÜ
TKİ Genel Müdürlüğü
1988)

National Geographie dergisinin Türkiye baskısının
2002 yılı Mart sayısını okuyana kadar, kadınların
takılarında gördüğümüz o gizemli taş "Elmas"
hakkında bildiklerim oldukça sınırlıydı. Kimberlit,
Güney Afrika, De Beers ve elmaslı matkap uçları gibi
birkaç sözcük. Yazıyı okumaya başlayınca bu
sözcüklerin aslında konuyu özetleyen anahtar
sözcüklerden bazıları olduğunu gördüm. Bu
sözcüklere sonradan " Savaş " sözcüğünü de eklemek
zorunda kalacaktım. Çünkü elmas savaşları çok eski
dönemlere dayanıyordu.
Uzun zaman öncesinde ( bilinen ilk elmas üretimi
M.Ö. 800 ) , Hindistan' m güneyindeki güçlü
krallıkların elmas için yaptıkları savaşlar, 1970' 1er ve
1980' lerdeki Lübnan iç savaşında tarafların Sierra
Leone' deki elmas madenlerinden nemalanan tüccarlar
ve kaçakçılar tarafından finanse edilmesiyle devam
etmiş; Angola ve diğer Afrika ülkelerinde elmas
gelirinin paylaşım kavgası iç savaşları körüklemiş;
1990' lı yıllarda ise Sierra Leone' de elmas maden­
lerinin kanlı bir örgütün eline geçmesi ve bu örgütün
halk üzerinde etkinlik sağlamak için çoluk çocuk
demeden insanların kollarını, bacaklarını kesmeleriyle
vahşet boyutuna ulaşmıştı.
Sierra Leone' deki bu olaylar üzerine, Küresel Tanık
örgütünün " Ölümcül Ticaret " adıyla 1999 yılı Noel
döneminde, birçok örgütün katılımıyla, başlattığı
kampanya , mücevher müşterilerini elmas işinin kanlı
yanı hakkında uyarmayı hedefliyordu. Kasım 1999' da
New York Post " O özel biri için , Beşinci Cadde'deki
şık kuyumcudan aldığınız göz kamaştırıcı elmas kolye,
Sierra Leone' deki bir yamyam çetenin faaliyetlerini
besliyor olabilir." diyordu. Diğer yandan "Eğer bir
elmas boykotu olursa diyordu Nelson Mandela,
Botsvana ve Namibya ekonomileri çöker." 1967' de
ilk kimberlit bacası bulunana kadar neredeyse hiçbir
kaynağı olmayan Botsvana' ya bugün , elmas, Afrika'
daki en yüksek yaşam standartlarından birini
sağlamakta.
Bu noktada biraz da, birçok savaşlara neden olan
elmas hakkında, oluşum teorisinden pazarlanmasma
kadar bazı kaynaklardan derlediğim kısa ve teknik
bilgiler vermek istiyorum.
Sertlik ölçeğinde en üstte yeralan elmasın oluşumu
için yaklaşık 3000 MPa basınç ve 800 C° sıcaklığa
ihtiyaç olduğu belirlenmiş olup, bu da kıtasal
alanlarda en az 100 km derinliğe karşılık gelmektedir.
Kabul gören bir teoriye göre, elmaslar yerin yukarıda
belirtilen şartlarını sağlayan derinliklerinde eklogitler
ve peridotitler içinde oluşmakta ve daha sonra
akışkanca zengin kimberlit ve lamproitler tarafından
yüzeye taşınmaktadır. Taşınma sırasında da elmaslar
ayrışarak kimberlit yada lamproitin parçası olmaktadır.
Birçok elmas oluşumunu yeryüzüne taşıyan kimberlit,
ismini 1870 yılında ilk defa bulunduğu Güney Afrika'
nm Kimberley şehrinden almıştır. Yüzeye yakın
yerlere küçük volkan bacaları, dayk ve siller halinde
yerleşen kimberlit " hibrit, akışkan ve potasyumca
zengin, esas olarak olivin, daha az miktarlarda
phlogopite, diopsit, serpantin, kalsit, gamet, ilmenit,
spinel ve diğer minerallerden oluşan bir kayaç" olarak
tanımlanmakta olup, her kimberlit oluşumu elmas
içermemektedir.
Kimberlitler tipik olarak derine gidildikçe daralan,
dondurma külahı şeklinde oluşumlar meydana
getirmiş olup, bilinen en büyük kimberlit bacasının
çapı 1 km' den azdır. Daha önce belirtildiği gibi
kimberlit oluşumlarından sadece bazıları elmas içer­
mekte ve ticari değer taşımaktadır. Kimberlit
bacalarında elmas miktarı derine inildikçe azalmakta
olup, Güney Afrika' da yüzeye yakın yerlerde 1 karat /
ton' dan fazla (1 met. karat « 0,2 gram), derinlerde
34 Madencilik Bülteni 0.4 - 0.2 karat / ton yada daha az olduğu ve ekonomik
sınırın da 0.20 - 0.25 karat / ton olduğu
belirtilmektedir.
Kimberlit bacaları jeolojik yaş olarak aralarında
farklılıklar göstermektedirler. Güney Afrika' da
prekambriyen , Avustralya' da oligosen , Brezilya ' da
mesozoyik ve Rusya' da permiyen gibi.
Taşıma yatakların oluşumuna baktığımızda yüksek
miktarda yağış ve sıcaklığın olduğu jeolojik
dönemlere rastladığım görmekteyiz. Bu dönemlerde,
elmas içeren kayaçlar şiddetli erozyona maruz kalmış
ve o zamanki akarsu sistemlerinde nehir kenarlarına,
deltalara ve kıyılara birikmiştir. Kimberlit ve lamproit
oluşumlarının olduğu yerlerde genellikle taşıma
yataklara rastlanmakta olup kaynağa yaklaşıldıkça
elmas içerikleri de artmaktadır.
Elmas sahalarının aranması havadan ve yerden
yapılmaktadır. Yerden yapılan aramalarda, kimberlit
oluşumlarının yan kayaçlara göre yüksek oranda
manyetik mineraller içeriği nedeniyle manyetik
yöntemler kullanılmaktadır. Aramalarda, ana kaynağın
tespiti için, akarsular ve derelerde taşıma malzemeler
incelenerek prope garnet, ilmenit, krom, ve spinel gibi
belirteç minerallerin varlığı araştırılmaktadır. Bu
noktada, ilginç bir örnek olarak, Botsvana' mn
Kalahari Çölü kıyısında Jwaneng' de şu an çalışılan
kimberlit bacasının 1973 yılında De Beers' m maden
arayıcıları tarafından yerin 40 metre altından elmas
tanelerine bağlı garnet ve ilmenit minerallerini yüzeye
taşıyan " termitler " sayesinde bulunduğunu aktarmak
isterim.
Elmas madenciliği kimberlit oluşumlarının olduğu
yerlerde koşullara bağlı olarak açık ocak yada yeraltı
olarak yapılmaktadır. Örneğin, Güney Afrika' daki
Premier Madeni başta açık ocak yöntemiyle başlamış,
fakat sonradan bir gabro siline rastlanınca yeraltı
olarak devam etmiştir. 2000' li yılların başında
kapatılmadan önce, Rusya' daki Mir Madeni'nde açık
ocak yaklaşık 600 derinliğe ulaşmıştı ve kamyonlar
ocağın dibinden yukarıya ancak 90 dakikada
çıkabiliyorlardı.
Taşıma yataklarda ise, madencilik, sahanın durumuna
bağlı olarak kazı-yükleme-taşıma çerçevesinde
gerçekleşmekte ve buldozer/ekskavatör, yükleyici ve
kamyon kombinasyonları kullanılmaktadır. Namibya'
kıyılarında olduğu gibi bazı yerlerde ise dredging
yapılarak okyanus tabanı taranmaktadır. Özel olarak
hazırlanan gemilerle taranan deniz tabanı güverteye
emilerek konsantrasyona tabi tutulmaktadır.
Bu noktada, modern madencilik yöntemleri dışında bir
sonraki sayfadaki fotoğraftan da görüleceği gibi
Afrika' da çok ilkel koşullarda madencilik yapıldığını
belirtmek isterim.
Elmasın konsantrasyonunda esas olarak j iğler, döner
yıkama tavaları, ağır ortam ayırıcıları ve yoğun ortam
siklonları gibi gravite konsantrasyon sistemleri
kullanılmaktadır. Örneğin, ilk konsantre jiglerde
yıkama ile elde edilmekte, sonra ağır ortam yıkama
bölümüne gönderilmekte ve genellikle öğütülmüş
ferrosikondan hazırlanmış ortamda da kayaç oluşturan
mineraller ayrılmaktadır. Bu işlemden sonra,
konsantre elektromanyetik ayrıma tabi tutularak
ilmenit ve garnet ayrılmakta ve ardından gres kaplı
masalara beslenmektedir. Daha sonrasında masaların
üzerindeki gresm yakaladığı elmaslar elle
toplanmaktadır.
Elmasın yapay olarak ilk defa üretimi , 1950 yılma
kadar inmekte olup, bugün toplam dünya üretiminin
yarısından fazlasına karşılık gelmektedir. Yapay
elmas, grafitin metal katalizörlerle birlikte yüksek
sıcaklık ve basınç altında işleme tabi tutulması ile elde
edilmektedir.ABD, Güney Afrika, İrlanda, İsveç,
Rusya ve Japonya' da üretimi yapılan yapay elmas
küçük taneli olduğundan endüstriyel amaçh
kullanılmaktadır. Rekabetin artması ve teknolojinin
gelişmesiyle birlikte son 20 yıl içerisinde yapay elmas
fiyatları düşüş eğilimine girmiş olup, gelecekte iri
taneli elmas üretiminin yapılabilmesi ile piyasadaki
payı da artacaktır.
Elmas üretiminin geçmişine kısaca bir baktığımızda,
M.Ö. 800 ve M.S. 1725 yıllan arasında dünya elmas
üretimin Sri Lanka ve Hindistan' daki ocaklardan
yapıldığı görülmektedir. 18. ve 19. yüzyıllarda
Brezilya' nın ana üretici olduğu , 20. yüzyılda ise
ağırlıklı olarak Güney Afrika, Zaire ve Rusya'da
üretim yapıldığı görülmektedir. 1980' li yıllarda büyük
çaplı üretimiyle Avustralya' da bu listeye katılmıştır.
Günümüzde ise mücevher kalitesinde elmas
Madencilik Bülteni 35 üretiminde 1995 yılı rakamlarıyla Avustralya başı
çekmekte (18.312.000 karat) , Botsvana, Rusya,
Güney Afrika, Zaire, Namibya, Brezilya ve Angola'da
onu takip etmekte olup toplam dünya üretimi 53
milyon karattır.
Endüstriyel kalitede elmas üretiminde yine Avustralya
ilk sırayı almakta (22.381.000 karat) Zaire, Rusya,
Güney Afrika, Botsvana, Brezilya ve Çin onu takip
etmektedir.Dünya toplam üretimi ise 58 milyon
karattır.
2000 yıldan daha uzun bir süreden beri devam eden
dünya elmas üretimi toplam 400 ton 'dan az bir miktara
karşılık gelmektedir.
Dünyada Rusya, Avustralya ve bazı küçük üreticiler
dışında, "De Beers" adı elmasla birlikte anılmaktadır.
Üretim üzerindeki etkisi kısıtlı olmakla birlikte , De
Beers, elindeki stoklarla ve kendi bünyesindeki
Merkezi Satış Organizasyonu tarafından yapılan
kontrollü satışlarla piyasayı istediği gibi
yönlendirebilmektedir. Yıllık satış cirosu yaklaşık 4.5
milyar ABD Doları olan De Beers' in, mücevher elmas
piyasasının % 80' ini elinde tuttuğu söylenmektedir.
Arz - talep dengesinin korunması ile elmas, stratejik
bir yatırım haline gelmektedir. İran devriminde olduğu
gibi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan bazı
muhalifler, servetlerini elmasa çevirerek yurtdışına
çıkarma yolunu seçmektedirler.
Dünya elmas pazarının kalbi sayılan Belçika' nın
Anvers kentinde mücevher kalitesindeki ham
elmasların % 80' inin alınıp satıldığı söylenmektedir.
Bu kentin dünyanın birçok noktalarına uzantıları var :
New York' un batı yakasındaki 47. Cadde ,
Londra'daki Hatton Garden , Tel Aviv'de Ramat Gan'
daki çok katlı ofisler ve buna ek olarak Bombay' daki
Opera Binası bölgesi ve Hindistan' m diğer "elmas
kentleri ". Hindistan' in bu elmas kentlerinde, modern
teknoloji ile ucuz emeğin bir karışımıyla, yaklaşık
800.000 işçinin haftada ortalama 80 ABD Doları ücret
karşılığında bir karattan daha az ağırlıktaki taşlan
işleyip, parlatılmış mücevhere dönüştürmektedir.
Mücevher kalitesindeki elmasların işlendiği dünya
merkezlerini sıraladığımızda en öne çıkanlar; New
York - ABD , Tel Aviv - İSRAİL , Anvers - BELÇİKA
, Bombay - HİNDİSTAN , Bankok - TAYLAND ve
36 _ — —
diğer bazı Güney Afrika ve Asya kentleridir. Bütün bu
merkezlerde işler gizlilik içinde, kişisel bağlantılarla
yürütülmekte ve milyonlarca dolarlık anlaşmalar bir
tokalaşma ve İbranice'de " iyi şanslar " anlamına gelen
mazal sözcüğüyle gerçekleşmektir.
Bu noktada, elmas ticaretine örnek oluşturacak bir
öyküyü kısaca aktarmak istiyorum. 2000 yılı ilkbaharı
sonlarında Kongo Demokratik Cumhuriyeti' nin elmas
bölgesinin kalbindeki Mbuji - Mayi kenti
yakınlarındaki bir ocakta, balpeteğini andıran
mezardan biraz büyük kuyulardan, bir gurup maden
işçisi iplere bağlı kovalarla çamuru yüzeye çekip
yıkayıp, eleyip , ayıklıyorlardı. Derken Mayıs sonun­
da, çamurun içerisinden inanılmaz boyutta tam 265,82
karat çeken bir taş bulup çıkardılar. Sıkıntıları en
azından bir süreliğine bitmişti.
Kısa sürede, elması bulan ekip yerel bir tüccarla
anlaşıp taşı sattı. Taşın 3 milyon dolara satıldığı
söylendi ama, belki de kazıcılardan bazıları hak
- Madencilik Bülteni ettikleri payı alamadıkları için gerçek rakam öğre­
nilemedi.
Taşı satın alan tüccar onu 20 milyon dolara
satabileceğini düşünüyordu. Ama, 2000 yılı
Ağustos'una gelindiğinde , isyancıları bastırmak için
deli gibi silah arayan Kongo' nun o dönemki başkanı,
ülkedeki elmas alım imtiyazını 20 milyon dolara bir
İsrail fımıasına satmıştı. Diğerleri gibi elindeki o
meşhur taşı yurt dışına kaçıramayan tüccar, İsrail
firmasının talimatıyla Anvers yerine Tel Aviv' e gitti
ve karşılığında yalnızca 8 milyon dolar alabildi.
Hindistan'ın elmas piyasasındaki rolü, Hint
madenlerinin tüketilmesinden çok uzun zaman
geçmesine rağmen halen devam etmektedir. Her yıl
dünya elmas madenlerinden çıkarılan 800 milyon taşın
çoğu küçük , bir karattan hafif taşlar olup, 30 yıl
öncesine kadar yalnızca endüstriyel amaçlı
kullanılabileceği düşünülüyordu. New York , Anvers
yada Tel Aviv' deki geleneksel kesim merkezlerindeki
emek maliyeti bu taşların mücevhere
dönüştürülmesini pahalı kılıyordu. Ama, 1970' lerde
bir gurup Caynacı , ( Hindistan' da İ.Ö. 6. yy.' da
kurulan bir dinin mensupları) Bombay' da bir dükkan
açtı ve çok küçük elmasları kesip parlatmaya başladı.
Zamanla üretim işlerini Surat' a ve diğer birkaç eyalet
kentine de kaydırdılar. Zayıf bir para birimi , vergi
indirimleri , ucuz emek , birbirine bağlı aile şebekesi ,
hep birlikte Caynacı' ların yararına çalışıyordu.
Böylelikle bol bulunan bir kaynak açığa çıkmış oldu.
De Beers' la birlikte ABD yönetimi de Hint malları
olarak anılmaya başlayan küçük taş stokunu
boşaltmaya başladı. 1979' da Avustralya' mn
kuzeybatısında keşfedilen Aryle madeninden elde
edilen taşların hemen hemen tamamı küçük taşlardan
oluşuyordu. 1996' da Boris Yeltsin, ikinci kez aday
olduğu seçimleri finanse etmek için Rus stoklarının bir
kısmını satınca yeni bir kaynak daha açılmış oldu. Bu
elmasların pahalı olmayan tasarımlarda kullanılmaya
başlanması küçük taş pazarını Hindistan'a kaydırdı.
Afrika' da bir yanda elmastan başka geliri olmayan
ülkeler, diğer yanda elmastan kazandığı paraları silah
için harcayan, iç savaşın batağına
düşmüş - düşürülmüş ülkeler. Arka planda her yıl
elmas reklamlarına yaklaşık 200 milyon dolar
harcayan ve piyasadaki tekel görüntüsünü silmeye
çalışan bir firma, De Beers. Aynı film, aynı senaryo;
başrollerde zengin uluslararası tekeller ve kıt
kaynakları iç savaşlarla tüketilen fakir ülkeler.
Kaynakça :
(1) "Elmaslar", A. COCKBURN, National
Geographic Türkiye, Mart 2002
(2) " Global Geology ", P.W. HARBEN & M. KUZVART, sayfa 150-160 , 1996

31 Mart 2013 Pazar

Rusya Büyük Elmas Rezervlerine Sahip



Uzmanlara göre Çin ve Hindistan, 2020 yılına doğru dünyanın başlıca elmas tüketicileri duruma gelecekler. Bu iki ülke, bu alanda mevcut lider ABD’yi geride bırakacak. Nedeni ise Amerikalıların pırlantalı süs eşya takma geleneğinin taklit edilmesi. Elmas üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerden biri olan Rusya ise bu eğilimden etkilenmedi.

ABD, geleneksek olarak, en büyük elmas tüketimi pazarı olarak kabul ediliyor. Amerikalılar arasında geline pırlantalı yüzük hediye etme ve sosyete toplantılarında herkesin karşısına pırlantalı süs eşyalarla çıkma geleneği var. Fakat ülkede yaşanan mali kriz, mücevher satışının azalmasına sebep oldu.
Çin ve Hindistan’da ise pırlantalı süs eşyaya talebin artışı kaydediliyor. İnvestkafe Ajansı analisti Andrey Şenk, bu iki ülkedeki pırlantaya talebin artışını, halkın yaşam düzeyinin yükselmesine ve Batı kültürüne olan ilginin artmasına bağlıyor. Uzman bu konuda şöyle dedi:
“Çin ve Hindistan, gerçekten de bu alanda hızlı büyüyecek. Çünkü ekonomilerinin büyüme temposu yüksek. En önemlisi de halkın gelirlerinin ve satın alma gücünün artıyor olması. Bu ülkelerde süs eşyalara olan talep hep yüksekti, bu nedenle 2020 yılına doğru elmas tüketiminde ABD’yi geride bırakmaları tahmini çok doğal karşılanmalı. En doğal nedeni ise bu ülkelerin daha büyük nüfusa sahip olması, yani elmas satın alabilecek kişi sayısı da daha fazla.”
Ham elmas üretiminde dünya liderlerinden biri olan Rusya, piyasadaki bu mevzilerini kimseye bırakmak niyetinde değil. Örneğin, Rus “Alrosa” şirketinin elmas rezervleri, 970 milyon kırattan fazla olduğu biliniyor. Üretimin şimdiki düzeyde kalması durumunda şirketin hammadde kaynakları 25-30 yıla yetecek. Şirketin ürettiği elmasların yüzde 25’i iç, geriye kalanı dış piyasaya sürülüyor. Cartier, Tiffany ve önde gelen diğer ünlü şirketler, lüks mücevherat üretimi için Rusya yapımı pırlanta kullanıyor.
Rusya’nın iç piyasasında pırlanta üzerine talep az. ABD, Hindistan ve Çin’den farklı olarak Rusya’da pırlantalı süs geleneği yaygın değil.
Rusya piyasasında pırlantalı süse olan düşük talep, Rusyalıların Avrupa kültürüne olan bağlılığıyla izah ediliyor. Avrupa’da pırlantalı süs eşyaları, yalnızca gece saatlerinde yapılan törenler sırasında kullanılıyor. Rusya’da basit altın ve gümüş süsler daha büyük rağbet görüyor. Rusyalı bayanların diğer değerli taşları, bazılarının da bijuteriyi tercih ettiğini kaydeden modacı Natalya Melnikova, konuyla ilgili şunu söyledi:
“Bijuteri kadına güzellik kazandırır. Zevkle yapılmış güzel bijuterinin, bazı durumlarda, değerli süs eşyalarından daha çok kadınlara yakıştığı oluyor. Gördüğüm gibi safirli süs eşyaları, diğerlerinden daha sıkça kullanılıyor. Nedeni bilmiyorum; daha fazla satıldığı, ya da birçokları tarafından beğenildiği için olabilir. Ancak bu tür süs eşyalarını kullanan bayanlara daha sık rastlıyorum. Mavi topaz kapsayan süs eşyaları kullananların sayısı daha da çok.”
Buna rağmen, Rusyalı bayanların yüzde 90’ının pırlantalı süs eşyaya sahip olduğu tahmin ediliyor. Mücevherlerin çoğu yaş günü, düğün töreni, evlilik yıldönümü ya da önemi büyük olan diğer tarihlerde hediye olarak alınıyor. Yani pırlantalar, Rusyalı bayanların da en iyi dostu olarak kabul edilebilir.
Döviz Dergisi

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Emerald (Zümrüt)


Nerelerden Çıkarılır ?
Afganistan, Brezilya, Colombiya, Pakistan, Rusya, Zambiya, Zimbabve
Sertlik Oranları
Sertlik                     Mohs ölçeğine göre 7% 8
Dayanıklılık               İyi ile kötü arası
Sağlamlık
Çevresel faktör                    Tepki
Isı                    Kırıklar oluşabilir
Işık                  Doldurulmuş yarıklar kuruyabilir yada yoğun ışık altında değişebilir
Kimya               Doldurulmuş yarıklar  her türlü kimyasaldan etkilenebilir, zümrüt
hidroflorik asit dışındaki tüm asitlere tepki gösterir
Tedaviler
Yarık Doldurma Tedavisi
Açıklama: Yüzeye yakın yarıklar renksiz yağ veya reçine ile doldurulur. Ticarette yağlama olarak geçer.
Amaç: Berraklığı ve rengi iyileştirmek.
Dayanıklılık:  Kalıcı değil
Yaygınlık: Rutin
Boyama Tedavisi
Açıklama: Reçinelerin ve yağların içine renklerndirici katılarak boyama yapılır.
Amaç: Zümrüt rengini iyileştirmek, açık renkli ve berillere zümrüt rengi vermek
Dayanıklılık: Kalıcı değil
Yaygınlık: Nadir
Kaplama Tedavisi
Açıklama: Açık renkli beriller yeşil plastikle kaplanır
Amaç:  İmitasyon zümrüt yapma
Dayanıklılık: Kalıcı Değil
Yaygınlık: Nadir
Bakım ve  Temizlik
Temizleme Türü                           Tavsiye
Ultrasonik temizleme                         Asla
Buharlı temizleme                             Asla
Sıcak, sabunlu su                     Genelde güvenli, sert fırçalar kullanılmamalı
Taklitleri
Yeşil cam, Sentetik üçlü spinel
Benzerleri
Aleksandrit, demontoit garnet, jadeite, peridot, safir, turmalin, zirkon

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler