Fransızlar İtalyan mücevherlerine göz dikti
Fransa'nın dünyaca ünlü moda markası Louis Vuitton, Grup son olarak Mart 2011'de 3.7 milyar dolara Bvlgari'yi satın aldı.
SABAH- Valentino ve Gucci'den sonra ünlü İtalyan mücevher markası
Bulgari de Fransız LVMH şirketinin eline geçti. Egoları sarsılan
İtalyanlar, bir sonraki kurbanın kim olacağını merak ediyor
Sophıa Loren'den Elizabeth Taylor'a kadar dünyanın en
güzel aktrislerini değerli mücevherlerle donatan Bulgari'nin
Fransızlara satılması, moda ve lüks âleminde dünyanın en büyük
markalarına sahip İtalyanların milli egosuna yeni bir darbe indirdi.
Valentino ve Gucci'den sonra ünlü mücevher markası da Fransız Moet
Hennessy Louis Vuitton (LVMH) şirketinin eline geçti. İtalyan
mükemmeliyetçiliğinin en üst düzeyde temsilcisi olarak kabul edilen
markaların bir bir elden çıkarılması, bu ekonomik kriz döneminde
sefalete düşen bir ailenin mücevherlerini satmasına benziyor. Bulgari
ailesinin, 4 bin çalışanıyla birlikte bu büyük markanın geleceğini
Fransız LVMH'ye teslim etmesini, şirketin başkanı Paolo Bulgari şöyle
açıklıyor: "Aile olarak çok büyüdük. Tam beş yıl boyunca bir İtalyan
ortak aradık. Hatta azınlıkta kalmaya bile razı olduk, ama maalesef
Bulgari'yi alacak bir İtalyan firma bulamadık." Bulgari ailesi, ün ve
servetlerini, dedeleri Yunan gümüş ustası Sotirios Bulgaris'e borçlu.
Yunanistan'dan gelip Roma sokaklarında gümüş satarak hayatını kazanan ve
1884'te Via Sistina'da ilk dükkanıyla işe başlayan Bulgaris
(Voulgaris), 1905'te de iki oğlu Costantino ve Giorgio ile meşhur Via
Condotti'de ünlü merkezini açtı. İlk 20 yılda değerli taş, mücevher ve
saatler üzerine çalışan Bulgari kardeşler, asıl tarzlarını II. Dünya
Savaşı'ndan sonra buldu. Bulgari mağazalarının dünyanın belli başlı
şehirlerinde açılması ise 1970'li yıllara denk düşüyor. 1990'lı
yıllardan itibaren parfüm ve gözlük sektörüne giren Bulgari'nin,
2000'lerde otel ve resort zincirleri kuruluyor.Dünya starlarının mücevher markası
Bugün dünyada 360 mağazası bulunan Bulgari, 1995'ten beri de Milano borsasında. Ünlü müşterileri arasında pek çok isim var: Ingrid Bergman, Sharon Stone, Claudia Cardinale, Monica Vitti, Romy Schneider'dan, Anna Magnani, Sophia Loren, Elizabeth Taylor, Audrey Hepburn, Meryl Streep, Nicole Kidman, Anne Hathaway, Keira Knightley, Julianne Moore ve Jennifer Aniston'ın tercih ettiği bir marka. Madonna ve Tina Turner gibi pop yıldızlarının yanı sıra, Bulgari'nin müşteri portfoyü son yıllarda özellikle Ortadoğu ve Asya'ya doğru genişledi.
Lüksün Kökenine Yolculuk: BVLGARI
Bvlgari markasının kurucusu 1857 doğumlu, Yunanlı
Sotirio Boulgaris’dir. Yunan seyyar gümüşçülüğünden kalma bilinen tek
varis olan Sotirio, Yunanistan’da yaşanan eşkiyalık ve şiddet
olaylarından kaçarak ailesiyle Corfu’ya yerleşir. 1870’lerin sonunda
burada kendilerine bir dükkân açarlar ve Bvlgari’nin marka öyküsünün
filizleri de böylelikle atılır.
Corfu’da ailesiyle birlikte hayatını sürdüren Bvlgari’nin kurucusu genç metal işçisi Sotirio Boulgaris, 1880’lerde kendi yolunu çizmeye karar verdi ve Roma’ya taşındı. Kısa süreli bir ortaklık girişimi deneyiminden sonra , 1884’te “Sotorio” ismiyle kendi dükkânını açtı. Burada gümüş kemerlerden, tokalara, bileziklere, düğmelere, sofra takımlarına ve antikalara varan ürünler satışa sundu. 1800’lerin sonralarına doğru bu girişimci iş adamı, St. Moritz, San Remo, Naples, Bellagio ve Sorrento’da da satış noktaları açaçak güce ulaştı.
1880 yılında Sotirio Boulgaris aile ismini, Romanvari bir isimle, Bulgari ile değiştirdi. Bu değişiklikten kısa bir süre sonra ise Bulgari soyismini vereceği Eleni ile evlendi ve 1889-1890 yıllarında sırasıyla Constantino ve Giorgio adında iki de oğlu oldu.
Sotirio Bulgari bu arada işleri iyice ilerletmişti. Gitgide büyüyen dükkân zincirlerini, konsantrasyonunu tek bir işe, yani mücevherat ve gümüş sektörüne, ayırmak istediği için sattı. 1905 yılında Roma’da, 20. yüzyıl boyunca Bulgari’ye merkezlik yapacak olan dükkânı satın aldı. Yani No: 10’daki Via Condotti’yi. Bu yeni mağazada, kabartmalı ve işlemeli gümüş ürünlerden seramik dekorasyon malzemelerine; altın ve gümüş mücevherattan taşlı setlere kadar çok geniş yelpazeden ürünler satışa çıkardı. 20. yüzyılın ilk 20 yılına gelindiğinde ise Bulgari artık kozmopolit bir hava kazanmıştı. Sotirio’nun oğulları Constantino ve Giorgio kardeşler de bu süre içinde ilk iş deneyimlerini yaşadılar.
1. Dünya Savaşı, aynı Bulgari de olduğu gibi tüm şirketler ve markalar üzerinde olumsuz etkisini gösteriyordu. Ancak Bulgari savaştan sonra ortam biraz daha düzelmeye başladığında gümüşten mücevherat parçalarına geçiş yapma kararı aldı. Ve bu kararla lüks markalar kervanına bir adım daha yaklaştı.
1930’larda Dümeni İkinci Jenerasyon Alıyor. Sotirio Bulgari’nin 1932 yılında vefatının ardından , oğulları iç ve dış ilişkilerde yeni atılımlara girişti. Constantino ve Giorgio kardeşler markayı yeniden modellendirdiler. Via Condotti mağazasının ismini resmi olarak ve Roman alfabesine uygun olarak “BVLGARI” ile değiştirdiler. Markanın diğer perakendeci mağazalarında da kullanılacak olan pembe ve bej “hallmark”ını oluşturdular. Giorgio’nun mücevher satın almak için gerçekleştirdiği geziler onu Paris orijinli mücevher endüstrisine yönlendirirken; Constantino’nun antika gümüşlere olan tutkusu daha sonraları şirketin klasik temalı ürünlerinin ilham kaynağı olacaktı.
19. yüzyılın ilk yarısında Bvlgari, hem Paris etkisiyle şekillenen moda ürünlerine bağlı kaldı hem de dünyada hakim olan mücevher eğilimlerini takip etti. Marka bu bağlamda ,1920’lerde, Art Deco temasını benimsedi.
1930’larda Bvlgari, elmaslı platin setlere yöneldi. Refahın yavaş yavaş sağlanmaya başladığı savaş sonrası yıllarda mücevher evleri bol mücevherli elmas, zümrüt, safir setler üretmeye başladılar. Çiçek motifleri bu periyotta en popüler olan tasarımlar arasındaydı.
Bvlgari Ünlülerin Gözdesi. Bvlgari’nin ünü giderek yayılmıştı. Savaş sonrası dönemlerde Bvlgari mağazasının mermer katlı façe kısmı dünyanın çeşitli yerinden gelen ünlülerin paparazilere poz verdikleri bir yer haline haline geldi. Genişleyen müşteri profilindeki, 1960’lar İtalyan sosyetesi; Güney Amerika’nın ünlü politik figürü Evita Peron; Amerikan işadamı Nelson Rockefeller ve Woolworth’un kurucusu Samuel Henry Kress; İtalya’daki Amerikan büyükelçisi Clare Boothe Luce gibi isimler Bvlgari’nin mücevher dünyasındaki ününün artmasını ve gelişmesini sağladı.
Bvlgari Stili 1960’larda Doğdu. 1960’lı yıllarda İtalyan kuyumculuğu ve mücevherciliği yavaş yavaş Fransız etkisinden kurtulmaya, Bvlgari kardeşlerin stili de artık kendi özgün tarzlarını bulmaya başladı. Artık ürünler Fransız stilinden belli başlı noktalarda ayrılıyordu. Elmaslar daha çok renk oyunlarını destekleyici bir malzeme haline gelmeye başladı.Taşları seçerken kuyumcular geleneksel zümrüt-yakut-safir üçlüsü yerine üreticilerin artistik yeteneklerini sergilemeyi sağlayacak taş parçaları kullanmayı yeğlediler. Sonuç olarak düz, hoş ana hatlar üzerine işlenmiş ve stilize edilmiş sarı altın Bvlgari’nin klasik görünümünü tamamladı.
1967’de dümeni, ailenin üçüncü jenerasyonu, Giorgio’nun 3 oğlu, Paolo, Gianni ve Nicola devraldı. En büyük oğul Gianni hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra “playboy” tarzı bir yaşamı tercih etti. Otomobil yarışçısı olarak bir süre hayatına devam eden Gianni, 1980 yılında Bvlgari CEO’su oldu. Üçlemenin yaratıcısı olarak da bilinen Paolo ise dünyanın en önde gelen kuyumcusu olarak bilinmektedir. Nicola kardeşlerin en genci olduğu halde ailedeki en işadamı kişilik olarak bilinir. Kendisi ayrıca tasarım kısmıyla da ilgillidir. Nicola, antika konusunda da gözü doymaz bir madeni para koleksiyoncusudur. Hatta bu yüzden 1960’ların sonunda madeni para kullanımını Bvlgari’de yeniden canlandırmıştır.
Uluslararası Genişleme 1970’lerde Başlıyor. Bvlgari kardeşler ilk uluslararası mağazalarını 1970’te New York Fifth Avenue ‘deki Pierre Otel’de açtılar. 1970’li yılların sonunda Geneva’da, Monte Carlo’da ve Paris’ te üç mağazaları daha oldu. Bvlgari’nin bu dönemdeki tasarımlarında belirgin bir şekilde Tutankhamen ve antik Mısır etkisi hakimdi. Yine bu dönemde Hint motifleri, özellikle de yaprak motifleri 1970’lerde tasarımlarında yaygın şekilde kullanılmaktaydı.
Bvlgari tarihi boyunca cüzdan, broş benzeri ürünler ve kol saatleri yapmış olmasına rağmen 1970’lerin sonuna kadar piyasaya büyük bir saat koleksiyonu sunmamıştı. Klasik tasarımıyla “BVLGARİ BVLGARİ” kol saati, siyah yuvarlak yüzü çevreleyen sarı altından oluşan modeli en çok bilinen ve yüksek satış rakamına ulaşan saati oldu. Diğer önemli tasarım ise Bvlgari’nin yılan-kıvrımlı saatiydi.
1970’ler şirket için oldukça başarılı ve parlak geçmiştir. Bu yıllar boyunca Bvlgari, çıtasını dünyanın en iyi mücevherat markasından yenilikçi ve innovatif bir marka olarak yükseltmiştir. Müşteri portföyü genişlemiş ve aralarında Sophia Loren, Audrey Hepburn, Kirk Douglas ve Elizabeth Taylor gibi ünlülerin yer aldığı prestijli bir müşteri yelpazesi oluşmuştur. Müşteri sadakati artmıştır. Bu onyılın sonunda Bvlgari’nin yıllık satış geliri 50 milyon dolara ulaşmıştır.
Bvlgari’de 1980’li Yıllar. 1980’ler Bvlgari’nin büyümede durağanlık yaşadığı yıllardı. Öyle ki şirket 1980’lerin son yarısına kadar yeni bir mağaza dahi açamadı. Bazı kaynaklara göre bu durgunluğun sebebi 3 kardeş arasındaki sürtüşmeler olarak gösterilir. Hatta kardeşlerden Gianni 1985 yılında CEO’luk görevinden istifa eder. Bu olaydan iki yıl sonra Nicola ve Paolo kardeşlerinin üçte birlik hissesini satın alırlar ve Gianni’nin Bvlgari markasını kullanmasına yasak getirirler. Bu arada kardeşler yeğenleri Francesco Trapani’ye CEO’luk teklifinde bulunurlar. 1981 yılında CEO olan Trapani göreve gelir gelmez, büyüme için agresif bir strateji uygular. İlk olarak Milano, Tokyo, Hong Kong, Osaka, Singapur, ve Londra’da mağazalar açar. 80’ler henüz bitmeden Münih ve New York’a da yeni mağazalar açılır.
Şirket her ne kadar kuyumculuk sektörünün üst sıralarında yer alıyor olsa da, Bvlgari’nin ‘’takılabilirlik’’ alanındaki ilerleme ve gelişiminde dikkate değer rol oynayan, 1980 yılı tasarımlarıydı. Gianni Bulgari şirketten ayrılmadan önce, 1981’deki International Daily News röportajında: “Kaliteyi sevmek ve onu istemek için zengin olmak zorunda değilsiniz.” diyordu. Bu iki konsept Bvlgari’nin var olan hedef kitlesini daha da genişletirken bir yandan da yüksek kaliteli ürünler ve tasarımlar yapan marka misyonunu da devam ettirmesini sağlamıştır.
Bvlgari 1982 yılında oldukça modüler tasarıma sahip “Parentesi” adını verdikleri bir seri üretti. Bireysel öğeler ile istenildiği şekilde kombine edilebilen sonsuz çeşitliliğe sahip yüzük, küpe, saat, bilezik, kolyeler üretildi. 1980’lerde “Docio Cuore” , ‘’Boules’’, “Gancio” , ve “Alveare” adlı tasarımlar Bvlgari’nin satışlarını üçe katladı ve 1989’da Bvlgari’nin satış rakamı 150 milyon dolara kadar ulaştı.
1990’larda Diğer Lüks Ürünler Kategorisinde de Çeşitliliğe Gidiliyor. Bvlgari, 1990’larda da modüler takı koleksiyonu lansmanlarına devam etti. Bu dönemde piyasaya çıkan “Saetta”, “Naturilia”, “Celtica”, “Doppio Passo”, “Chandra” ve “Trika” adlı koleksiyonlara ait desenler ve motifler zamanın önemli Bvlgari parçası olarak bilinen önemli statü sembolleriydi.
Bvlgari her ne kadar saat ve takı sektörüne ait ürünler piyasaya sürse de, gümüş sofra takımları ve hediyelik ürünler gibi kategorilere de giriş yaptı. 2 yıl süren araştırmalar sonunda, ilk kokuları olan ‘’ Eau Perfumme’’ adlı, yeşil çay özlü, unisex parfümü piyasaya sundu.
Bunu, 1994’te BVLGARI pour Femme ve 1995’te de BVLGARI pour Homme adlı parfümler takip etti. 1996 yılının sonunda parfüm kategorisi Bulgari’nin yıllık satışlarını %14 arttırdı ve 40 milyon dolar katkı sağladı.
1996’da ipek eşarp ve kravat üretimine başladı. Aynı yıl, güneş gözlüğü ve diğer optik ürünlerinde kullanmak üzere İtalyan şirketi Luxottica’nın hallmark haklarını satın aldı. Bvlgari koleksiyonuna ait deri ürünler (çantalar ve diğer aksesuarlar) de 1997’de satışa sunuldu.
Yeni açılan şubelerin artmasıyla, bugün eski Sovyetler olarak bilinen ülkelerde, Avrupa’da, ABD’de, Asya’da çok iyi bir perakende zinciri oluşturan Bvlgari, coğrafi ağını Orta Doğu’dan Avustralya’ya kadar genişletti. 1990 yılından 1996’ya kadar şirket iki yüzden fazla mağaza açtı. Temmuz 1995’te, Milan Borsası’nda halka arzı gerçekleşen şirket, iki günde %32.1 hissesini sattı. Hisse senetlerinin performansı, tabanındaki hızlı genişlemenin bir göstergesiydi.
Şirketin CEO’su Trapani, bu dönemin tartışılmaz lideriydi. Bu zeki stratejist, aile şirketine yaptığı büyük katkılardan dolayı ortaklıktan özel bir payla ödüllendirildi.1997’de henüz 39 yaşındayken, şirketin en önemli pozisyonundaki yerine sahip olacağına emin gözüyle bakılıyordu. Nitekim öyle de oldu.
İtalya’nın efsanevi markalarından Bvlgari, 1995 yılında her ne kadar halka arz edilse de, Paolo kardeşler ve Nicola Bulgari şirketin %61.8 oranındaki payına sahipti. Ancak tarihler Mart 2011’i gösterdiğinde LVMH (Louis Vuitton Moet Hennessy) grubu ünlü mücevher ve lüks tüketim markası Bvlgari’de büyük hisse sahibi oldu. LVMH yöneticilerinin 6 Mart 2011’de ilan ettikleri bu satış, New York Times’a göre yaklaşık 3,7 milyar Euro veya 5 milyar Dolar’ın üzerinde.
thebrandage
Corfu’da ailesiyle birlikte hayatını sürdüren Bvlgari’nin kurucusu genç metal işçisi Sotirio Boulgaris, 1880’lerde kendi yolunu çizmeye karar verdi ve Roma’ya taşındı. Kısa süreli bir ortaklık girişimi deneyiminden sonra , 1884’te “Sotorio” ismiyle kendi dükkânını açtı. Burada gümüş kemerlerden, tokalara, bileziklere, düğmelere, sofra takımlarına ve antikalara varan ürünler satışa sundu. 1800’lerin sonralarına doğru bu girişimci iş adamı, St. Moritz, San Remo, Naples, Bellagio ve Sorrento’da da satış noktaları açaçak güce ulaştı.
1880 yılında Sotirio Boulgaris aile ismini, Romanvari bir isimle, Bulgari ile değiştirdi. Bu değişiklikten kısa bir süre sonra ise Bulgari soyismini vereceği Eleni ile evlendi ve 1889-1890 yıllarında sırasıyla Constantino ve Giorgio adında iki de oğlu oldu.
Sotirio Bulgari bu arada işleri iyice ilerletmişti. Gitgide büyüyen dükkân zincirlerini, konsantrasyonunu tek bir işe, yani mücevherat ve gümüş sektörüne, ayırmak istediği için sattı. 1905 yılında Roma’da, 20. yüzyıl boyunca Bulgari’ye merkezlik yapacak olan dükkânı satın aldı. Yani No: 10’daki Via Condotti’yi. Bu yeni mağazada, kabartmalı ve işlemeli gümüş ürünlerden seramik dekorasyon malzemelerine; altın ve gümüş mücevherattan taşlı setlere kadar çok geniş yelpazeden ürünler satışa çıkardı. 20. yüzyılın ilk 20 yılına gelindiğinde ise Bulgari artık kozmopolit bir hava kazanmıştı. Sotirio’nun oğulları Constantino ve Giorgio kardeşler de bu süre içinde ilk iş deneyimlerini yaşadılar.
1. Dünya Savaşı, aynı Bulgari de olduğu gibi tüm şirketler ve markalar üzerinde olumsuz etkisini gösteriyordu. Ancak Bulgari savaştan sonra ortam biraz daha düzelmeye başladığında gümüşten mücevherat parçalarına geçiş yapma kararı aldı. Ve bu kararla lüks markalar kervanına bir adım daha yaklaştı.
1930’larda Dümeni İkinci Jenerasyon Alıyor. Sotirio Bulgari’nin 1932 yılında vefatının ardından , oğulları iç ve dış ilişkilerde yeni atılımlara girişti. Constantino ve Giorgio kardeşler markayı yeniden modellendirdiler. Via Condotti mağazasının ismini resmi olarak ve Roman alfabesine uygun olarak “BVLGARI” ile değiştirdiler. Markanın diğer perakendeci mağazalarında da kullanılacak olan pembe ve bej “hallmark”ını oluşturdular. Giorgio’nun mücevher satın almak için gerçekleştirdiği geziler onu Paris orijinli mücevher endüstrisine yönlendirirken; Constantino’nun antika gümüşlere olan tutkusu daha sonraları şirketin klasik temalı ürünlerinin ilham kaynağı olacaktı.
19. yüzyılın ilk yarısında Bvlgari, hem Paris etkisiyle şekillenen moda ürünlerine bağlı kaldı hem de dünyada hakim olan mücevher eğilimlerini takip etti. Marka bu bağlamda ,1920’lerde, Art Deco temasını benimsedi.
1930’larda Bvlgari, elmaslı platin setlere yöneldi. Refahın yavaş yavaş sağlanmaya başladığı savaş sonrası yıllarda mücevher evleri bol mücevherli elmas, zümrüt, safir setler üretmeye başladılar. Çiçek motifleri bu periyotta en popüler olan tasarımlar arasındaydı.
Bvlgari Ünlülerin Gözdesi. Bvlgari’nin ünü giderek yayılmıştı. Savaş sonrası dönemlerde Bvlgari mağazasının mermer katlı façe kısmı dünyanın çeşitli yerinden gelen ünlülerin paparazilere poz verdikleri bir yer haline haline geldi. Genişleyen müşteri profilindeki, 1960’lar İtalyan sosyetesi; Güney Amerika’nın ünlü politik figürü Evita Peron; Amerikan işadamı Nelson Rockefeller ve Woolworth’un kurucusu Samuel Henry Kress; İtalya’daki Amerikan büyükelçisi Clare Boothe Luce gibi isimler Bvlgari’nin mücevher dünyasındaki ününün artmasını ve gelişmesini sağladı.
Bvlgari Stili 1960’larda Doğdu. 1960’lı yıllarda İtalyan kuyumculuğu ve mücevherciliği yavaş yavaş Fransız etkisinden kurtulmaya, Bvlgari kardeşlerin stili de artık kendi özgün tarzlarını bulmaya başladı. Artık ürünler Fransız stilinden belli başlı noktalarda ayrılıyordu. Elmaslar daha çok renk oyunlarını destekleyici bir malzeme haline gelmeye başladı.Taşları seçerken kuyumcular geleneksel zümrüt-yakut-safir üçlüsü yerine üreticilerin artistik yeteneklerini sergilemeyi sağlayacak taş parçaları kullanmayı yeğlediler. Sonuç olarak düz, hoş ana hatlar üzerine işlenmiş ve stilize edilmiş sarı altın Bvlgari’nin klasik görünümünü tamamladı.
1967’de dümeni, ailenin üçüncü jenerasyonu, Giorgio’nun 3 oğlu, Paolo, Gianni ve Nicola devraldı. En büyük oğul Gianni hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra “playboy” tarzı bir yaşamı tercih etti. Otomobil yarışçısı olarak bir süre hayatına devam eden Gianni, 1980 yılında Bvlgari CEO’su oldu. Üçlemenin yaratıcısı olarak da bilinen Paolo ise dünyanın en önde gelen kuyumcusu olarak bilinmektedir. Nicola kardeşlerin en genci olduğu halde ailedeki en işadamı kişilik olarak bilinir. Kendisi ayrıca tasarım kısmıyla da ilgillidir. Nicola, antika konusunda da gözü doymaz bir madeni para koleksiyoncusudur. Hatta bu yüzden 1960’ların sonunda madeni para kullanımını Bvlgari’de yeniden canlandırmıştır.
Uluslararası Genişleme 1970’lerde Başlıyor. Bvlgari kardeşler ilk uluslararası mağazalarını 1970’te New York Fifth Avenue ‘deki Pierre Otel’de açtılar. 1970’li yılların sonunda Geneva’da, Monte Carlo’da ve Paris’ te üç mağazaları daha oldu. Bvlgari’nin bu dönemdeki tasarımlarında belirgin bir şekilde Tutankhamen ve antik Mısır etkisi hakimdi. Yine bu dönemde Hint motifleri, özellikle de yaprak motifleri 1970’lerde tasarımlarında yaygın şekilde kullanılmaktaydı.
Bvlgari tarihi boyunca cüzdan, broş benzeri ürünler ve kol saatleri yapmış olmasına rağmen 1970’lerin sonuna kadar piyasaya büyük bir saat koleksiyonu sunmamıştı. Klasik tasarımıyla “BVLGARİ BVLGARİ” kol saati, siyah yuvarlak yüzü çevreleyen sarı altından oluşan modeli en çok bilinen ve yüksek satış rakamına ulaşan saati oldu. Diğer önemli tasarım ise Bvlgari’nin yılan-kıvrımlı saatiydi.
1970’ler şirket için oldukça başarılı ve parlak geçmiştir. Bu yıllar boyunca Bvlgari, çıtasını dünyanın en iyi mücevherat markasından yenilikçi ve innovatif bir marka olarak yükseltmiştir. Müşteri portföyü genişlemiş ve aralarında Sophia Loren, Audrey Hepburn, Kirk Douglas ve Elizabeth Taylor gibi ünlülerin yer aldığı prestijli bir müşteri yelpazesi oluşmuştur. Müşteri sadakati artmıştır. Bu onyılın sonunda Bvlgari’nin yıllık satış geliri 50 milyon dolara ulaşmıştır.
Bvlgari’de 1980’li Yıllar. 1980’ler Bvlgari’nin büyümede durağanlık yaşadığı yıllardı. Öyle ki şirket 1980’lerin son yarısına kadar yeni bir mağaza dahi açamadı. Bazı kaynaklara göre bu durgunluğun sebebi 3 kardeş arasındaki sürtüşmeler olarak gösterilir. Hatta kardeşlerden Gianni 1985 yılında CEO’luk görevinden istifa eder. Bu olaydan iki yıl sonra Nicola ve Paolo kardeşlerinin üçte birlik hissesini satın alırlar ve Gianni’nin Bvlgari markasını kullanmasına yasak getirirler. Bu arada kardeşler yeğenleri Francesco Trapani’ye CEO’luk teklifinde bulunurlar. 1981 yılında CEO olan Trapani göreve gelir gelmez, büyüme için agresif bir strateji uygular. İlk olarak Milano, Tokyo, Hong Kong, Osaka, Singapur, ve Londra’da mağazalar açar. 80’ler henüz bitmeden Münih ve New York’a da yeni mağazalar açılır.
Şirket her ne kadar kuyumculuk sektörünün üst sıralarında yer alıyor olsa da, Bvlgari’nin ‘’takılabilirlik’’ alanındaki ilerleme ve gelişiminde dikkate değer rol oynayan, 1980 yılı tasarımlarıydı. Gianni Bulgari şirketten ayrılmadan önce, 1981’deki International Daily News röportajında: “Kaliteyi sevmek ve onu istemek için zengin olmak zorunda değilsiniz.” diyordu. Bu iki konsept Bvlgari’nin var olan hedef kitlesini daha da genişletirken bir yandan da yüksek kaliteli ürünler ve tasarımlar yapan marka misyonunu da devam ettirmesini sağlamıştır.
Bvlgari 1982 yılında oldukça modüler tasarıma sahip “Parentesi” adını verdikleri bir seri üretti. Bireysel öğeler ile istenildiği şekilde kombine edilebilen sonsuz çeşitliliğe sahip yüzük, küpe, saat, bilezik, kolyeler üretildi. 1980’lerde “Docio Cuore” , ‘’Boules’’, “Gancio” , ve “Alveare” adlı tasarımlar Bvlgari’nin satışlarını üçe katladı ve 1989’da Bvlgari’nin satış rakamı 150 milyon dolara kadar ulaştı.
1990’larda Diğer Lüks Ürünler Kategorisinde de Çeşitliliğe Gidiliyor. Bvlgari, 1990’larda da modüler takı koleksiyonu lansmanlarına devam etti. Bu dönemde piyasaya çıkan “Saetta”, “Naturilia”, “Celtica”, “Doppio Passo”, “Chandra” ve “Trika” adlı koleksiyonlara ait desenler ve motifler zamanın önemli Bvlgari parçası olarak bilinen önemli statü sembolleriydi.
Bvlgari her ne kadar saat ve takı sektörüne ait ürünler piyasaya sürse de, gümüş sofra takımları ve hediyelik ürünler gibi kategorilere de giriş yaptı. 2 yıl süren araştırmalar sonunda, ilk kokuları olan ‘’ Eau Perfumme’’ adlı, yeşil çay özlü, unisex parfümü piyasaya sundu.
Bunu, 1994’te BVLGARI pour Femme ve 1995’te de BVLGARI pour Homme adlı parfümler takip etti. 1996 yılının sonunda parfüm kategorisi Bulgari’nin yıllık satışlarını %14 arttırdı ve 40 milyon dolar katkı sağladı.
1996’da ipek eşarp ve kravat üretimine başladı. Aynı yıl, güneş gözlüğü ve diğer optik ürünlerinde kullanmak üzere İtalyan şirketi Luxottica’nın hallmark haklarını satın aldı. Bvlgari koleksiyonuna ait deri ürünler (çantalar ve diğer aksesuarlar) de 1997’de satışa sunuldu.
Yeni açılan şubelerin artmasıyla, bugün eski Sovyetler olarak bilinen ülkelerde, Avrupa’da, ABD’de, Asya’da çok iyi bir perakende zinciri oluşturan Bvlgari, coğrafi ağını Orta Doğu’dan Avustralya’ya kadar genişletti. 1990 yılından 1996’ya kadar şirket iki yüzden fazla mağaza açtı. Temmuz 1995’te, Milan Borsası’nda halka arzı gerçekleşen şirket, iki günde %32.1 hissesini sattı. Hisse senetlerinin performansı, tabanındaki hızlı genişlemenin bir göstergesiydi.
Şirketin CEO’su Trapani, bu dönemin tartışılmaz lideriydi. Bu zeki stratejist, aile şirketine yaptığı büyük katkılardan dolayı ortaklıktan özel bir payla ödüllendirildi.1997’de henüz 39 yaşındayken, şirketin en önemli pozisyonundaki yerine sahip olacağına emin gözüyle bakılıyordu. Nitekim öyle de oldu.
İtalya’nın efsanevi markalarından Bvlgari, 1995 yılında her ne kadar halka arz edilse de, Paolo kardeşler ve Nicola Bulgari şirketin %61.8 oranındaki payına sahipti. Ancak tarihler Mart 2011’i gösterdiğinde LVMH (Louis Vuitton Moet Hennessy) grubu ünlü mücevher ve lüks tüketim markası Bvlgari’de büyük hisse sahibi oldu. LVMH yöneticilerinin 6 Mart 2011’de ilan ettikleri bu satış, New York Times’a göre yaklaşık 3,7 milyar Euro veya 5 milyar Dolar’ın üzerinde.
thebrandage