Bu Blogda Ara

Kuyumculuk sektörü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kuyumculuk sektörü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2013 Cuma

Mucevher ve degerli taşlarin fiyatlari ucusa gecti.

Mücevherlere yönelen kuyumculuk sektöründe değerli taşların fiyatları uçuşa geçti.


SABAH-Altın fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle pırlantalı ve taşlı mücevherlere yönelen kuyumculuk sektöründe değerli taşların fiyatları da son bir yılda önemli miktarda arttı.

Madenlerden çıkan ham taşların miktarında azalma olmamasına karşın altın, gümüş ve benzeri ürünlerin fiyatındaki yükseliş ile doların diğer para birimleri karşısında değer kazanmamasından dolayı pırlanta ve diğer mücevher taşlarının fiyatlarında özellikle son 6 ay içinde büyük artışlar yaşandı.

Mücevher taşlarının özellikle küçük boy ve iyi kalitelerinde fiyat artışı daha yüksek olurken, sentetik ya da taklit taşlarda ise yüzde 20-30'a ulaştı. İyi kalite zümrüt, safir, yakut ile boy ve kalitesine göre pırlantada ciddi fiyat artışları yaşanırken, Türkiye'de de kuyumcuların ellerindeki stokları eritmesiyle mücevher taşları fiyatlarındaki artışın önümüzdeki dönemde tüketiciye yansıması bekleniyor.

Merkezi New York'ta bulunan Uluslararası Mücevher Taşçıları Derneği'nin Türkiye Başkanı Fazıl Özen, dünyada yaklaşık 100 farklı mücevher taşı bulunduğunu ifade ederek, yakut, zümrüt, safir ve pırlantanın değerli taşlar, bunun dışında kalan renkli ametist, sitrin, akuvamarin, topaz ve garnet gibi taşların yarı değerli taşlar, nefrit ve akik gibi süs eşyası ve obje yapılabilen, diğerlerine göre daha büyük boylarda ve fiyat olarak da daha uygun olan taşların süs taşları, bunların dışında kalan ve laboratuvarlarda üretilen, doğal olmayan taşların ise sentetik ya da taklit, imitasyon olarak adlandırıldığını söyledi.

''Bir mücevher taşının gerçek fiyatı bin dolar ise bunun sentetiği sadece 5-10 dolar, taklidi ise 1 dolar civarında olabiliyor'' diyen Özen, geçen 2 yılda altın ve gümüş madenleriyle ilgili sıkıntılar yaşanmamasına karşın fiyatlarının tarihi seviyelere ulaştığını, mücevher taşlarında ise söz konusu dönemde fazla artış olmadığını, şu anda yaşanan yükselişin ise birçok kaynağa göre altın, gümüş ve benzeri ürünlerdeki fiyat artışı ile doların diğer para birimleri karşısında değer kazanmamasından kaynaklı olduğunu vurguladı.

Özen, iyi kalite zümrütte yüzde 30-50, safir ve yakutta boy ve kalitesine göre yüzde 20-40, orta boy pırlantalarda yüzde 30-80 arasında, küçük boy taşlarda yüzde 100'e varan fiyat artışları olduğunu, son yıllarda iyi kalitesinin madenlerde çok bulunamaması ve talebin de geçmişten yüksek olması nedeniyle turmalin ailesinden rubelit taşında son 3 yılda yüzde 200-300 arasında fiyat artışı yaşandığını, sentetik ya da taklit taşlarda dahi fiyat artışlarının yüzde 20-30'u bulduğunu, fiyatların yurt içi piyasaya da yansımaya başladığını ifade etti.

Türkiye'de eskiden zümrüt, yakut ve safir haricinde renkli mücevher taşı satışının pek olmadığını, 20 yıl öncesine göre satışların onlarca kat artış gösterdiğini kaydeden Özen, Türkiye'de pırlanta tüketiminin 10 yılda yaklaşık 10 kat arttığını, fiyatların yüksekliği nedeniyle son bir yılda ise fazla bir değişim yaşanmadığını, buradaki mücevher satıcılarının küresel krizi ''yüzeysel bir düşüş yaşayarak'' atlattığını söyledi.

''TÜRKİYE'DE EN ÇOK PIRLANTA, ZÜMRÜT, SAFİR VE YAKUT SATILIYOR''

Fazıl Özen, Türkiye'de en çok pırlantanın satıldığını, pırlantayı, zümrüt, safir ve yakutun takip ettiğini, yarı değerli taş grubunda ise en çok ametist, mavi topaz, sitrin, garnet, akik, turmalin ve firuzenin tercih edildiğini belirtirken, altın ürünlerinde kullanılan iyi kalite taşlarda hem talep hem de uluslararası piyasalara bağlı olarak fiyat artışı olduğunu, orta ve düşük kalitelerde ise talep azalması meydana geldiğini anlattı.

Sentetik ve taklit dahil tüm taşların yurt dışından ithal edildiğini hatırlatan Özen, şu anda Türkiye'de birçok kuyumcunun elindeki eski fiyatlardan olan stokları erittiğini, artan fiyatlar nedeniyle sıkıntıların yeni başladığını, özellikle bundan sonra pırlantalı mücevherlerin fiyatlarının daha yüksek olacağını söyledi.

TÜRK DİZİLERİ SATIŞLARI ARTIRDI

Uluslararası Mücevher Taşçıları Derneği Türkiye Başkanı Özen, televizyon dizilerinde bazı oyuncuların kullandığı taşlı takıların satışları artırdığını, en çok tercih edilen ''Hürrem yüzüğü'' ve ''Bihter kolyesinden'' gücü yetenin hakikisini, yetmeyenin ise taklidini satın aldığını bildirdi.

Özen, değerli ya da yarı değerli mücevher taşlarını dünyada en çok ABD'lilerin satın aldığını, ABD'yi Japonya ve gelişmiş Avrupa ülkelerinin takip ettiğini belirterek, ''ABD'li taşı bilerek, bilinçli alıyor, taşı tanıyor. Almanlar ve İtalyanlar başta olmak üzere Avrupalılar da mücevher taşları konusunda diğer ülkelere göre daha bilgili. Türkiye'de ise 'o pahalı taşa sahip olmalıyım' fikrinin yanı sıra insan sağlığına olan etkisi ve yerli diziler nedeniyle de mücevher taşları satışları artıyor'' şeklinde konuştu.

Türkiye'nin Batı tarafında değerli taş tüketiminin daha fazla olduğuna işaret eden Özen, ''Buna karşın Hürrem'in yüzüğü İstanbul'da ne kadar modaysa Van ve Rize'de de o kadar tanınıyor ve isteniyor. Hatta büyük şehirlerden uzak köylerde yaşayan bayanların bile bir tek taş sevdası var'' dedi.


İHA

17 Haziran 2013 Pazartesi

Kuyumculuk Sektoru Sorunlari ve Çozum Onerileri



Prof. Dr. Hilmi KIRLIOĞLU
Sakarya Üniversitesi, İİBF Öğretim Üyesi
Meral Erol FİDAN
SAÜ Kütüphane ve Dökümantasyon Dairesi

Kuyumculuk Sektörü Sorunları ve 
Çözüm Önerileri 

Kuyumculuk sektörünün önemli problemleri arasında mali mevzuatın yetersizliği, finansal yetersizlikler, kalifiye eleman yetersizliği, ayar problemleri, teknoloji yetersizliği, pazarlama ve tanıtım problemleri gelmektedir. Sektör hala küçük
atölyeler şeklinde varlığını devam ettirmeye çalışmakla birlikte, son yıllarda ihracata yönelmelerdeki artış neticesinde şirketleşme çalışmaları hız kazanmış olup,
sektörde kurumsallaşma eğilimleri de
yoğunlaşmıştır.

Sektörün kısa ve uzun vadeli finansman
ihtiyacının en uygun maliyetle karşılanabilmesi, girdi maliyetlerinden kaynaklanan
sorunların giderilmesi amacıyla İAB tarafından 1999 yılında başlanan çalışmalar
sonunda 23.03.2000 tarihinde Kıymetli Madenler Ödünç Piyasası faaliyete geçirilmiştir. Böylece kıymetli madenlere dayalı

ödünç işlemlerinin kurumsal bir yapı
altında yapılması sağlanmıştır. Bu piyasasında 2004 yılı sonu itibariyle toplam 100
kg işlem miktarıyla 5 işlem
gerçekleşmiştir.
1961 yılında yürürlüğe girmiş olan 213
Sayılı VUK’nun “İktisadi İşletmelere Dahil
Kıymetleri Değerleme” bölümünde özel bir
hüküm olmadığı için altın, herhangi bir
emtia gibi değerlendirilmektedir. Bu nedenle emtianın değerlemesine ilişkin 274.
maddenin “satın alınan veya imal edilen
emtia, maliyet bedeli ile değerlenir…”

hükmü gereği kuyumcuların stoğunda yıl
sonunda bulunan altın maliyet bedeli ile,
yani ilk alındığı günde geçerli olan fatura
fiyatı ile değerlenmek zorundaydı. Bu da
ülkemizdeki yüksek fiyat artışlarından
dolayı altının maliyet ve borsa fiyatı
arasında yüksek farklar oluşmasına neden
olmakta ve işletmelerin stoklarında birkaç
ay kalmış olan altının, satışı sırasında ma-
Yabancı sermayenin özellikle Avrupa Birliği tam üyeliğinin netleşeceği Aralık ayındaki AB zirvesinden sonra yatırım yapı-
lacak ülkeler listesine Türkiye’yi de eklemesi beklenmektedir (Akın, 2004b). 
Kuyumculuk sektörünün bankalarla 
olan ilişkileri çok kısıtlı, altın kredisi kullanımı çok düşük hatta yok denecek dü-
zeydeyken İAB’nın açtığı piyasalarla sektörde yarattığı rahatlama önemli oranda 
sektörde canlanma sağlamıştır. Ayrıca sektörde yurtdışı altın kredi oranlarının düşük
olduğu bilinmesine karşın, ülkemizdeki 
bankaların talep ettikleri altın kredisi faiz 
oranlarının yüksek bulunması, İAB’nın 
ödünç piyasasını faaliyete geçirmesi ile 
makul seviyelere inmesini sağlayarak 
sektörde önemli bir rahatlama sağlamıştır 
(İAB, 2004 : 6). 
Sektörün en önemli sorunlarından biri
de ucuz finansman kaynakları temin edilememesidir. Dünyada uygulanmakta olan 
altın kiralama sisteminin ülkemizde yerleşmesi gerekmektedir. Altın kiralama, 
yurtdışındaki altın kaynaklarının çok
ucuza sektöre kazandırılması ve altınların 
doğrudan ithal edilmesi halinde yüksek 
döviz faturalarından kurtulmak anlamını
taşımaktadır (Kaplan, 2003 : 37). 
Uzmanlar Türkiye’de altın bankacı-
lığının tam anlamıyla uygulanabilmesi için 
bir altın ihtisas bankasının kurulması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Türkiye’de 
kurulması düşünülen altın ihtisas bankasının altın işini iyi bilen bir kadro tarafından kurulması gerekmektedir. Aynı zamanda altın konusunda ihtisas yapacak
olan bu bankanın yurtiçindeki finans kurumlarının yanı sıra, Londra ve İsviçre’de 
altın bankacılığı yapan bankaların da en az 
% 25’ine ortak olması gerektiği düşünülmektedir. Böylece, yerli ve yabancı güçlü 
ortaklarla yola çıkacak bir bankanın, 
uluslararası arenada kredi sorunu da
aşılmış olacaktır (Akın, 2005). 
Kuyumculuk sektörü tüm dünyada gelenekçi yapısından uzaklaşmaktadır. Günü-
müzde, yatırım amacıyla altın takı alınması
yerine döviz, hisse senetleri, banka 
hesapları ve benzeri yatırım araçları ile
değerlendirme yöntemleri kabul görmek

tedir. Ancak mücevherat, güzel görünümü
ve onu taşıyan insana kattığı değer için 
satın alınmaktadır. Bu ise diğer yatırım 
malları ile arasında yoğun bir rekabetin 
doğmasına neden olmakta, çağdaş Pazarlama tekniklerinin kuyumculuk sektö-
ründe uygulanmasını kaçınılmaz kılmaktadır (Kaplan, 2003:37). 
Altın mücevher perakendeciliğinde yeni 
deneyimlerle alışveriş düzeni oluşturulacaktır. Hayat tarzını esas alan, geçici 
modaya ve lüks tüketime öncülük eden 
perakendeciler daha davetkar ortamlar,
daha eğitimli satış elemanları ve daha etkileyici satış teknikleri ve müşteri hizmetleri sunabilmektedir. Bu konudaki ba-
şarının ise, daha şeffaf fiyatlandırma ile 
mümkün olabileceği düşünülmektedir. Altın modasının tanıtılması için kataloglar 
hazırlanması, bunların tüketiciye kolayca 
ulaştırılacak ortamlara; örneğin kuaför 
salonlarında sunulması hatta altın modasının, para atarak makineden ürün alınan
türde yeni nesile tanıtılmasının faydalı
olacağı düşünülmektedir (“Altın Sektörü
İçin Tahminler”, 2003). 
Dünya altın üretiminin yüzde 80'inden 
fazlası mücevher yapımında kullanılmaktadır. Bu açıdan, altın ticaretini canlandırmak için mücevher ve diğer alanlarda
talebi arttırmak gerekmektedir. Kuyumculuk ve mücevherat satışındaki klasik yöntemler revize edilerek, yeni stratejiler ve 
tekniklerle mücevherat talebinin arttırılması gerekmektedir. 
Kuyumculuk sektörü için de İşlenmiş
Altın ve Gümüş Ürünlerinin Geliştirilmesi 
İçin Odalararası Koordinasyon Merkezi
(ASSICOR) markaların, tasarımların yasal
işlemler yolu ile, taklidinin engellenebilmesi için çalışmalara başlamıştır. Sektörün 
daha ileriye gidebilmesi için üniversitelerle
sanayinin işbirliğine gitmesi, takı tasarımı
konusunda uzmanlar yetiştirmesi, yeni 
üretim teknikleri geliştirerek daha önce 
görülmemiş tasarımlar ortaya çıkarması
gerekmektedir (Karayiğit, 2004b: 19). 
Ülkemiz kuyumculuk sektörü ihracatta 
hızlı bir yükseliş trendine girmiştir. Bu
yükselişi devam ettirebilmesi için ise ihracatına önem vermesi gerekmektedir. İhracatta ise önemli noktalardan biri markalaş-
maktır. Çünkü ancak markalaşmış ürünlerle uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek mümkündür. Marka yaratabilmek 
için ise özgün tasarımlar yapabilmek gerekmektedir. Kuyumculuk sektörümüz 
uzun yıllar tasarım konusunda yetersiz
kaldıklarından ve taklit ürünlerle uluslararası pazarlara girdiklerinden dolayı
olması gereken yere gelememiştir.
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO), sektör mensubu kişi ve firmaların ürettikleri 
modelleri korumak için Türk Patent Enstitüsü Bünyesinde gerçekleştirdikleri endüstriyel tasarım tescil başvurularını, İKO 
Patent adı altında internet üzerinden sektörün kullanımına sunmuştur. İKO Patent 
kuyumculuk ürünleri, değerli taşlar, saat
kuyumcu malzeme ve makineleri vitrin 
dekorasyonu v.b sektörü ilgilendiren tüm 
alanları kapsamaktadır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) de 
uluslararası pazarlara daha rekabetçi
ürünlerle girebilmek amacıyla Türkiye Tasarım Konseyi’ni oluşturmuştur. Konsey’in
amacı, tasarım konusunda devlet politikası
oluşturabilmek, tasarım alanındaki faaliyetleri teşvik edebilmek, her kesimden 
sanayici ve ihracatçının tasarımdan yararlanmasını sağlamak, tasarım faaliyetlerini 
ve tasarımcı kalitesini arttırmak için 
girişimlerde bulunmaktır (“Markalaşmada
Yol Gösterecek Tim Tasarım Konseyi
Oluşturuldu”: 2005). 
Kuyumculuk sektörümüzün son yıllarda 
yakaladığı başarının devam edebilmesini 
sağlamak için sektörün güncel gelişmeleri
takip etmesi, dış pazarlarda Türk kuyumculuğunun daha iyi tanıtılması ve markalaşması gerekmektedir. Fuarlar bu üç 
amacın tek çatı altında gerçekleşmesini
sağlayan en önemli araçtır (Karayiğit, 
2004a :2).
18-22 Eylül 2004 tarihinde TÜYAP tarafından düzenlenen ikinci fuar da başarıyla gerçekleştirilmiş olmakla birlikte, 
İtalya Vicenza fuarının henüz bitmiş olması ve Honkong fuarının da Gold
İstanbul fuarı ile çalışması yüzünden bu 
fuara beklenenden az ziyaretçi katılmıştır. 
Sek-törün gelişimi ve tanıtımı için, bu gibi önemli fuarlarımızın zamanlarının iyi tespit
edilmesi gerekmektedir (a.g.e.:4). 
Ülkemizde kuyumculuk sektörü yapısı
itibariyle küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır ve çoğunlukla iç 
piyasaya hitap etmektedirler. Bu işletmelerin yapıları itibariyle dış pazarda tek 
başlarına varlık göstermeleri çok zordur. 
Genelde düşük kapasiteyle çalışmakta olan
bu işletmelerin talebin düştüğü kış aylarında, özellikle turistik yörede faaliyet gösterenler kapanmak zorunda kalabilmektedirler. Dış pazara açılmak isteyen firmaların, ihracata yönelik olarak birleşip organize edileceği bir kuruluşa ihtiyaç vardır. 
Kuyumculuk sektörü için, uzunca bir
süredir kurulması gerekli olan İstanbul 
Değerli Maden ve Mücevherat İhracat-çıları
Birliği (İMMİB), 2003 yılı Temmuz ayında,
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı kuruluşu 
olarak faaliyete geçmiştir. 600 üyesi 
bulunan birlik, üyelerinin menfaat-lerini
korumak ve değerli maden ve mücevherat 
ihracatımızı arttırarak sektö-rün yeni 
pazarlara ulaşmasını sağlamak amacıyla 
ihracatçılarımıza yardımcı olmayı
hedeflemişlerdir. 
Son yıllarda takılarda moda olgusunun 
ön plana çıkması sonucunda, sektörde 
tasarım daha önemli bir unsur olmaya
başlamıştır. İnsanlar daha önce altın değeri
yüksek, pahalı takılara yönelirlerken, 
günümüzde altın değeri düşük, günün her
saatinde rahat olarak kullanılabilecek, 
estetik, modaya uyumlu, özgün tasarımlı
takılara yönelmeye başlamışlardır. 
Kuyumculuk sektöründe tasarımı sadece sanatsal anlamda madenin üzerine 
estetik birtakım kompozisyonlar yaratmak 
düşünülmemelidir. Ülkemizde kendi kültü-
rümüzü yansıtan tasarımlar ortaya çıkarabilmek için yeterli bir eğitimden geçmiş
elemanlara ihtiyaç vardır. Sektörde Türkiye’ye özgü geleneksel tekniklere yönelik 
çalışmalar yeni yeni gündeme gelmektedir. 
Örneğin; Atasay Kuyumculuk, Nisan 
2004’te “Atasay Yaşayan Anadolu Takıları
Koleksiyonu’’ kapsamında, 2 yıl süren çalışmanın sonucunda Erzurum’dan Eski-şehir’e, Gaziantep’ten Trabzon’a, Beypazarı’ndan Mardin’e kadar 12 farklı bölgedeki eski ustaya ulaşarak, unutulmak 
üzere olan geleneksel takı üretim tekniklerini araştırdı. Atasay’ın profesyonel tasarım ekibi, bu eski teknikleri yeniden 
yorumlayarak günümüz modern kadınının 
beğenisine hitap eden özel bir koleksiyon
ortaya çıkarmıştır. 
Kendi ülkelerine dönerken yanlarında
gezdikleri ülkeyi hatırlatacak birtakım objeler almak isteyen turistlere yönelik hediyelik eşyalar önemli bir gelir kaynağı olmaktadır. Ülkemizde ise altın sektörü-
müzde bu gibi hediyelik altın eşyalara 
yönelik çalışmalar çok azdır. Pakistan, 
Hindistan gibi ülkelerde kendi ülkelerinin 
kültürünü yansıtan altın hediyelik eşya 
pazarı önemli bir yer tutmaktadır. Sektö-
rümüzde bu alanda çalışmalar yapabilecek 
eğitimli çalışanlara ihtiyaç vardır. 
Satabilmek için maliyetlerin düşük
olması gereklidir. Kuyumculuk sektöründe
en önemli maliyet unsurları işçilik ücretleri
ve devlete ödenen vergi, sigorta primi gibi
unsurlardır. İşçilik ücretleri konusunda 
devletin vergi vb. yüklerini sektör üzerinde 
azaltması gerekmektedir. Bu sektörde
yatırım yapacakların teşvik edilmesi 
gerekmektedir.
Kuyumculuk sektörü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kuyumculuk sektörü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2013 Cuma

Mucevher ve degerli taşlarin fiyatlari ucusa gecti.

Mücevherlere yönelen kuyumculuk sektöründe değerli taşların fiyatları uçuşa geçti.


SABAH-Altın fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle pırlantalı ve taşlı mücevherlere yönelen kuyumculuk sektöründe değerli taşların fiyatları da son bir yılda önemli miktarda arttı.

Madenlerden çıkan ham taşların miktarında azalma olmamasına karşın altın, gümüş ve benzeri ürünlerin fiyatındaki yükseliş ile doların diğer para birimleri karşısında değer kazanmamasından dolayı pırlanta ve diğer mücevher taşlarının fiyatlarında özellikle son 6 ay içinde büyük artışlar yaşandı.

Mücevher taşlarının özellikle küçük boy ve iyi kalitelerinde fiyat artışı daha yüksek olurken, sentetik ya da taklit taşlarda ise yüzde 20-30'a ulaştı. İyi kalite zümrüt, safir, yakut ile boy ve kalitesine göre pırlantada ciddi fiyat artışları yaşanırken, Türkiye'de de kuyumcuların ellerindeki stokları eritmesiyle mücevher taşları fiyatlarındaki artışın önümüzdeki dönemde tüketiciye yansıması bekleniyor.

Merkezi New York'ta bulunan Uluslararası Mücevher Taşçıları Derneği'nin Türkiye Başkanı Fazıl Özen, dünyada yaklaşık 100 farklı mücevher taşı bulunduğunu ifade ederek, yakut, zümrüt, safir ve pırlantanın değerli taşlar, bunun dışında kalan renkli ametist, sitrin, akuvamarin, topaz ve garnet gibi taşların yarı değerli taşlar, nefrit ve akik gibi süs eşyası ve obje yapılabilen, diğerlerine göre daha büyük boylarda ve fiyat olarak da daha uygun olan taşların süs taşları, bunların dışında kalan ve laboratuvarlarda üretilen, doğal olmayan taşların ise sentetik ya da taklit, imitasyon olarak adlandırıldığını söyledi.

''Bir mücevher taşının gerçek fiyatı bin dolar ise bunun sentetiği sadece 5-10 dolar, taklidi ise 1 dolar civarında olabiliyor'' diyen Özen, geçen 2 yılda altın ve gümüş madenleriyle ilgili sıkıntılar yaşanmamasına karşın fiyatlarının tarihi seviyelere ulaştığını, mücevher taşlarında ise söz konusu dönemde fazla artış olmadığını, şu anda yaşanan yükselişin ise birçok kaynağa göre altın, gümüş ve benzeri ürünlerdeki fiyat artışı ile doların diğer para birimleri karşısında değer kazanmamasından kaynaklı olduğunu vurguladı.

Özen, iyi kalite zümrütte yüzde 30-50, safir ve yakutta boy ve kalitesine göre yüzde 20-40, orta boy pırlantalarda yüzde 30-80 arasında, küçük boy taşlarda yüzde 100'e varan fiyat artışları olduğunu, son yıllarda iyi kalitesinin madenlerde çok bulunamaması ve talebin de geçmişten yüksek olması nedeniyle turmalin ailesinden rubelit taşında son 3 yılda yüzde 200-300 arasında fiyat artışı yaşandığını, sentetik ya da taklit taşlarda dahi fiyat artışlarının yüzde 20-30'u bulduğunu, fiyatların yurt içi piyasaya da yansımaya başladığını ifade etti.

Türkiye'de eskiden zümrüt, yakut ve safir haricinde renkli mücevher taşı satışının pek olmadığını, 20 yıl öncesine göre satışların onlarca kat artış gösterdiğini kaydeden Özen, Türkiye'de pırlanta tüketiminin 10 yılda yaklaşık 10 kat arttığını, fiyatların yüksekliği nedeniyle son bir yılda ise fazla bir değişim yaşanmadığını, buradaki mücevher satıcılarının küresel krizi ''yüzeysel bir düşüş yaşayarak'' atlattığını söyledi.

''TÜRKİYE'DE EN ÇOK PIRLANTA, ZÜMRÜT, SAFİR VE YAKUT SATILIYOR''

Fazıl Özen, Türkiye'de en çok pırlantanın satıldığını, pırlantayı, zümrüt, safir ve yakutun takip ettiğini, yarı değerli taş grubunda ise en çok ametist, mavi topaz, sitrin, garnet, akik, turmalin ve firuzenin tercih edildiğini belirtirken, altın ürünlerinde kullanılan iyi kalite taşlarda hem talep hem de uluslararası piyasalara bağlı olarak fiyat artışı olduğunu, orta ve düşük kalitelerde ise talep azalması meydana geldiğini anlattı.

Sentetik ve taklit dahil tüm taşların yurt dışından ithal edildiğini hatırlatan Özen, şu anda Türkiye'de birçok kuyumcunun elindeki eski fiyatlardan olan stokları erittiğini, artan fiyatlar nedeniyle sıkıntıların yeni başladığını, özellikle bundan sonra pırlantalı mücevherlerin fiyatlarının daha yüksek olacağını söyledi.

TÜRK DİZİLERİ SATIŞLARI ARTIRDI

Uluslararası Mücevher Taşçıları Derneği Türkiye Başkanı Özen, televizyon dizilerinde bazı oyuncuların kullandığı taşlı takıların satışları artırdığını, en çok tercih edilen ''Hürrem yüzüğü'' ve ''Bihter kolyesinden'' gücü yetenin hakikisini, yetmeyenin ise taklidini satın aldığını bildirdi.

Özen, değerli ya da yarı değerli mücevher taşlarını dünyada en çok ABD'lilerin satın aldığını, ABD'yi Japonya ve gelişmiş Avrupa ülkelerinin takip ettiğini belirterek, ''ABD'li taşı bilerek, bilinçli alıyor, taşı tanıyor. Almanlar ve İtalyanlar başta olmak üzere Avrupalılar da mücevher taşları konusunda diğer ülkelere göre daha bilgili. Türkiye'de ise 'o pahalı taşa sahip olmalıyım' fikrinin yanı sıra insan sağlığına olan etkisi ve yerli diziler nedeniyle de mücevher taşları satışları artıyor'' şeklinde konuştu.

Türkiye'nin Batı tarafında değerli taş tüketiminin daha fazla olduğuna işaret eden Özen, ''Buna karşın Hürrem'in yüzüğü İstanbul'da ne kadar modaysa Van ve Rize'de de o kadar tanınıyor ve isteniyor. Hatta büyük şehirlerden uzak köylerde yaşayan bayanların bile bir tek taş sevdası var'' dedi.


İHA

17 Haziran 2013 Pazartesi

Kuyumculuk Sektoru Sorunlari ve Çozum Onerileri



Prof. Dr. Hilmi KIRLIOĞLU
Sakarya Üniversitesi, İİBF Öğretim Üyesi
Meral Erol FİDAN
SAÜ Kütüphane ve Dökümantasyon Dairesi

Kuyumculuk Sektörü Sorunları ve 
Çözüm Önerileri 

Kuyumculuk sektörünün önemli problemleri arasında mali mevzuatın yetersizliği, finansal yetersizlikler, kalifiye eleman yetersizliği, ayar problemleri, teknoloji yetersizliği, pazarlama ve tanıtım problemleri gelmektedir. Sektör hala küçük
atölyeler şeklinde varlığını devam ettirmeye çalışmakla birlikte, son yıllarda ihracata yönelmelerdeki artış neticesinde şirketleşme çalışmaları hız kazanmış olup,
sektörde kurumsallaşma eğilimleri de
yoğunlaşmıştır.

Sektörün kısa ve uzun vadeli finansman
ihtiyacının en uygun maliyetle karşılanabilmesi, girdi maliyetlerinden kaynaklanan
sorunların giderilmesi amacıyla İAB tarafından 1999 yılında başlanan çalışmalar
sonunda 23.03.2000 tarihinde Kıymetli Madenler Ödünç Piyasası faaliyete geçirilmiştir. Böylece kıymetli madenlere dayalı

ödünç işlemlerinin kurumsal bir yapı
altında yapılması sağlanmıştır. Bu piyasasında 2004 yılı sonu itibariyle toplam 100
kg işlem miktarıyla 5 işlem
gerçekleşmiştir.
1961 yılında yürürlüğe girmiş olan 213
Sayılı VUK’nun “İktisadi İşletmelere Dahil
Kıymetleri Değerleme” bölümünde özel bir
hüküm olmadığı için altın, herhangi bir
emtia gibi değerlendirilmektedir. Bu nedenle emtianın değerlemesine ilişkin 274.
maddenin “satın alınan veya imal edilen
emtia, maliyet bedeli ile değerlenir…”

hükmü gereği kuyumcuların stoğunda yıl
sonunda bulunan altın maliyet bedeli ile,
yani ilk alındığı günde geçerli olan fatura
fiyatı ile değerlenmek zorundaydı. Bu da
ülkemizdeki yüksek fiyat artışlarından
dolayı altının maliyet ve borsa fiyatı
arasında yüksek farklar oluşmasına neden
olmakta ve işletmelerin stoklarında birkaç
ay kalmış olan altının, satışı sırasında ma-
Yabancı sermayenin özellikle Avrupa Birliği tam üyeliğinin netleşeceği Aralık ayındaki AB zirvesinden sonra yatırım yapı-
lacak ülkeler listesine Türkiye’yi de eklemesi beklenmektedir (Akın, 2004b). 
Kuyumculuk sektörünün bankalarla 
olan ilişkileri çok kısıtlı, altın kredisi kullanımı çok düşük hatta yok denecek dü-
zeydeyken İAB’nın açtığı piyasalarla sektörde yarattığı rahatlama önemli oranda 
sektörde canlanma sağlamıştır. Ayrıca sektörde yurtdışı altın kredi oranlarının düşük
olduğu bilinmesine karşın, ülkemizdeki 
bankaların talep ettikleri altın kredisi faiz 
oranlarının yüksek bulunması, İAB’nın 
ödünç piyasasını faaliyete geçirmesi ile 
makul seviyelere inmesini sağlayarak 
sektörde önemli bir rahatlama sağlamıştır 
(İAB, 2004 : 6). 
Sektörün en önemli sorunlarından biri
de ucuz finansman kaynakları temin edilememesidir. Dünyada uygulanmakta olan 
altın kiralama sisteminin ülkemizde yerleşmesi gerekmektedir. Altın kiralama, 
yurtdışındaki altın kaynaklarının çok
ucuza sektöre kazandırılması ve altınların 
doğrudan ithal edilmesi halinde yüksek 
döviz faturalarından kurtulmak anlamını
taşımaktadır (Kaplan, 2003 : 37). 
Uzmanlar Türkiye’de altın bankacı-
lığının tam anlamıyla uygulanabilmesi için 
bir altın ihtisas bankasının kurulması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Türkiye’de 
kurulması düşünülen altın ihtisas bankasının altın işini iyi bilen bir kadro tarafından kurulması gerekmektedir. Aynı zamanda altın konusunda ihtisas yapacak
olan bu bankanın yurtiçindeki finans kurumlarının yanı sıra, Londra ve İsviçre’de 
altın bankacılığı yapan bankaların da en az 
% 25’ine ortak olması gerektiği düşünülmektedir. Böylece, yerli ve yabancı güçlü 
ortaklarla yola çıkacak bir bankanın, 
uluslararası arenada kredi sorunu da
aşılmış olacaktır (Akın, 2005). 
Kuyumculuk sektörü tüm dünyada gelenekçi yapısından uzaklaşmaktadır. Günü-
müzde, yatırım amacıyla altın takı alınması
yerine döviz, hisse senetleri, banka 
hesapları ve benzeri yatırım araçları ile
değerlendirme yöntemleri kabul görmek

tedir. Ancak mücevherat, güzel görünümü
ve onu taşıyan insana kattığı değer için 
satın alınmaktadır. Bu ise diğer yatırım 
malları ile arasında yoğun bir rekabetin 
doğmasına neden olmakta, çağdaş Pazarlama tekniklerinin kuyumculuk sektö-
ründe uygulanmasını kaçınılmaz kılmaktadır (Kaplan, 2003:37). 
Altın mücevher perakendeciliğinde yeni 
deneyimlerle alışveriş düzeni oluşturulacaktır. Hayat tarzını esas alan, geçici 
modaya ve lüks tüketime öncülük eden 
perakendeciler daha davetkar ortamlar,
daha eğitimli satış elemanları ve daha etkileyici satış teknikleri ve müşteri hizmetleri sunabilmektedir. Bu konudaki ba-
şarının ise, daha şeffaf fiyatlandırma ile 
mümkün olabileceği düşünülmektedir. Altın modasının tanıtılması için kataloglar 
hazırlanması, bunların tüketiciye kolayca 
ulaştırılacak ortamlara; örneğin kuaför 
salonlarında sunulması hatta altın modasının, para atarak makineden ürün alınan
türde yeni nesile tanıtılmasının faydalı
olacağı düşünülmektedir (“Altın Sektörü
İçin Tahminler”, 2003). 
Dünya altın üretiminin yüzde 80'inden 
fazlası mücevher yapımında kullanılmaktadır. Bu açıdan, altın ticaretini canlandırmak için mücevher ve diğer alanlarda
talebi arttırmak gerekmektedir. Kuyumculuk ve mücevherat satışındaki klasik yöntemler revize edilerek, yeni stratejiler ve 
tekniklerle mücevherat talebinin arttırılması gerekmektedir. 
Kuyumculuk sektörü için de İşlenmiş
Altın ve Gümüş Ürünlerinin Geliştirilmesi 
İçin Odalararası Koordinasyon Merkezi
(ASSICOR) markaların, tasarımların yasal
işlemler yolu ile, taklidinin engellenebilmesi için çalışmalara başlamıştır. Sektörün 
daha ileriye gidebilmesi için üniversitelerle
sanayinin işbirliğine gitmesi, takı tasarımı
konusunda uzmanlar yetiştirmesi, yeni 
üretim teknikleri geliştirerek daha önce 
görülmemiş tasarımlar ortaya çıkarması
gerekmektedir (Karayiğit, 2004b: 19). 
Ülkemiz kuyumculuk sektörü ihracatta 
hızlı bir yükseliş trendine girmiştir. Bu
yükselişi devam ettirebilmesi için ise ihracatına önem vermesi gerekmektedir. İhracatta ise önemli noktalardan biri markalaş-
maktır. Çünkü ancak markalaşmış ürünlerle uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek mümkündür. Marka yaratabilmek 
için ise özgün tasarımlar yapabilmek gerekmektedir. Kuyumculuk sektörümüz 
uzun yıllar tasarım konusunda yetersiz
kaldıklarından ve taklit ürünlerle uluslararası pazarlara girdiklerinden dolayı
olması gereken yere gelememiştir.
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO), sektör mensubu kişi ve firmaların ürettikleri 
modelleri korumak için Türk Patent Enstitüsü Bünyesinde gerçekleştirdikleri endüstriyel tasarım tescil başvurularını, İKO 
Patent adı altında internet üzerinden sektörün kullanımına sunmuştur. İKO Patent 
kuyumculuk ürünleri, değerli taşlar, saat
kuyumcu malzeme ve makineleri vitrin 
dekorasyonu v.b sektörü ilgilendiren tüm 
alanları kapsamaktadır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) de 
uluslararası pazarlara daha rekabetçi
ürünlerle girebilmek amacıyla Türkiye Tasarım Konseyi’ni oluşturmuştur. Konsey’in
amacı, tasarım konusunda devlet politikası
oluşturabilmek, tasarım alanındaki faaliyetleri teşvik edebilmek, her kesimden 
sanayici ve ihracatçının tasarımdan yararlanmasını sağlamak, tasarım faaliyetlerini 
ve tasarımcı kalitesini arttırmak için 
girişimlerde bulunmaktır (“Markalaşmada
Yol Gösterecek Tim Tasarım Konseyi
Oluşturuldu”: 2005). 
Kuyumculuk sektörümüzün son yıllarda 
yakaladığı başarının devam edebilmesini 
sağlamak için sektörün güncel gelişmeleri
takip etmesi, dış pazarlarda Türk kuyumculuğunun daha iyi tanıtılması ve markalaşması gerekmektedir. Fuarlar bu üç 
amacın tek çatı altında gerçekleşmesini
sağlayan en önemli araçtır (Karayiğit, 
2004a :2).
18-22 Eylül 2004 tarihinde TÜYAP tarafından düzenlenen ikinci fuar da başarıyla gerçekleştirilmiş olmakla birlikte, 
İtalya Vicenza fuarının henüz bitmiş olması ve Honkong fuarının da Gold
İstanbul fuarı ile çalışması yüzünden bu 
fuara beklenenden az ziyaretçi katılmıştır. 
Sek-törün gelişimi ve tanıtımı için, bu gibi önemli fuarlarımızın zamanlarının iyi tespit
edilmesi gerekmektedir (a.g.e.:4). 
Ülkemizde kuyumculuk sektörü yapısı
itibariyle küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır ve çoğunlukla iç 
piyasaya hitap etmektedirler. Bu işletmelerin yapıları itibariyle dış pazarda tek 
başlarına varlık göstermeleri çok zordur. 
Genelde düşük kapasiteyle çalışmakta olan
bu işletmelerin talebin düştüğü kış aylarında, özellikle turistik yörede faaliyet gösterenler kapanmak zorunda kalabilmektedirler. Dış pazara açılmak isteyen firmaların, ihracata yönelik olarak birleşip organize edileceği bir kuruluşa ihtiyaç vardır. 
Kuyumculuk sektörü için, uzunca bir
süredir kurulması gerekli olan İstanbul 
Değerli Maden ve Mücevherat İhracat-çıları
Birliği (İMMİB), 2003 yılı Temmuz ayında,
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı kuruluşu 
olarak faaliyete geçmiştir. 600 üyesi 
bulunan birlik, üyelerinin menfaat-lerini
korumak ve değerli maden ve mücevherat 
ihracatımızı arttırarak sektö-rün yeni 
pazarlara ulaşmasını sağlamak amacıyla 
ihracatçılarımıza yardımcı olmayı
hedeflemişlerdir. 
Son yıllarda takılarda moda olgusunun 
ön plana çıkması sonucunda, sektörde 
tasarım daha önemli bir unsur olmaya
başlamıştır. İnsanlar daha önce altın değeri
yüksek, pahalı takılara yönelirlerken, 
günümüzde altın değeri düşük, günün her
saatinde rahat olarak kullanılabilecek, 
estetik, modaya uyumlu, özgün tasarımlı
takılara yönelmeye başlamışlardır. 
Kuyumculuk sektöründe tasarımı sadece sanatsal anlamda madenin üzerine 
estetik birtakım kompozisyonlar yaratmak 
düşünülmemelidir. Ülkemizde kendi kültü-
rümüzü yansıtan tasarımlar ortaya çıkarabilmek için yeterli bir eğitimden geçmiş
elemanlara ihtiyaç vardır. Sektörde Türkiye’ye özgü geleneksel tekniklere yönelik 
çalışmalar yeni yeni gündeme gelmektedir. 
Örneğin; Atasay Kuyumculuk, Nisan 
2004’te “Atasay Yaşayan Anadolu Takıları
Koleksiyonu’’ kapsamında, 2 yıl süren çalışmanın sonucunda Erzurum’dan Eski-şehir’e, Gaziantep’ten Trabzon’a, Beypazarı’ndan Mardin’e kadar 12 farklı bölgedeki eski ustaya ulaşarak, unutulmak 
üzere olan geleneksel takı üretim tekniklerini araştırdı. Atasay’ın profesyonel tasarım ekibi, bu eski teknikleri yeniden 
yorumlayarak günümüz modern kadınının 
beğenisine hitap eden özel bir koleksiyon
ortaya çıkarmıştır. 
Kendi ülkelerine dönerken yanlarında
gezdikleri ülkeyi hatırlatacak birtakım objeler almak isteyen turistlere yönelik hediyelik eşyalar önemli bir gelir kaynağı olmaktadır. Ülkemizde ise altın sektörü-
müzde bu gibi hediyelik altın eşyalara 
yönelik çalışmalar çok azdır. Pakistan, 
Hindistan gibi ülkelerde kendi ülkelerinin 
kültürünü yansıtan altın hediyelik eşya 
pazarı önemli bir yer tutmaktadır. Sektö-
rümüzde bu alanda çalışmalar yapabilecek 
eğitimli çalışanlara ihtiyaç vardır. 
Satabilmek için maliyetlerin düşük
olması gereklidir. Kuyumculuk sektöründe
en önemli maliyet unsurları işçilik ücretleri
ve devlete ödenen vergi, sigorta primi gibi
unsurlardır. İşçilik ücretleri konusunda 
devletin vergi vb. yüklerini sektör üzerinde 
azaltması gerekmektedir. Bu sektörde
yatırım yapacakların teşvik edilmesi 
gerekmektedir.

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler