Bu Blogda Ara

pırlanta karat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pırlanta karat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2013 Cuma

Aşkınız kaç karat? Sabanur Kıraç- Hürriyet

 
Fotoğraf

Aşkınız kaç karat?

 Sabanur Kıraç- Hürriyet

Uzanamadığı ciğere murdar diyenleri saymazsak her kadın bayılır pırlantaya.

 

 Peki ama kadının böyle hissetmesi için illa ki pırlantaya mı ihtiyacı var? Maalesef ki var! İşin özünde her kadın aşkının reklamını yapmak istiyor. Sadece başkalarına değil, kendine de “Bak sevgilim beni ne kadar seviyor” demek istiyor. Ve bunu da en iyi pırlanta ile yapabiliyor. Böyle olunca da insan sormadan geçemiyor, “Sizin aşkınız kaç karat ediyor?!”

Hürriyet- Marilyn Monroe’nun dediği gibi pırlanta bir kızın en iyi arkadaşı olduğu için mi? Yoksa Elizabeth Taylor’ın dediği gibi her erkekten daha sadık olduğundan mı? Yoksa komşu kızının dediği gibi “Herkeste var benim neyim eksik” mantığından mı? Emin değilim. Bence her kadının kendince farklı bir ilişkisi var pırlantayla… Ve bu ilişki elmas piyasasını elinde tutanların pompaladığı mesajlarla git gide güçleniyor.

Bilmeyenler için elmas pırlantanın işlenmeden önceki ham hali olarak tanımlanabilir. Pırlanta ise elmasın bir kesimi. Bilinen ilk elmasın izine 3.000 yıl öncesinde Hindistan’da rastlanıyor. Kimi kaynağa göre Yunanlılar elması Tanrı’nın gözyaşları olarak nitelendiriyor kimine göreyse Aşk Tanrısı Eros’un okunun ucunda bulunduğuna inanıyor. 





Bilmeyenler için elmas pırlantanın işlenmeden önceki ham hali olarak tanımlanabilir. Pırlanta ise elmasın bir kesimi. Bilinen ilk elmasın izine 3.000 yıl öncesinde Hindistan’da rastlanıyor. Kimi kaynağa göre Yunanlılar elması Tanrı’nın gözyaşları olarak nitelendiriyor kimine göreyse Aşk Tanrısı Eros’un okunun ucunda bulunduğuna inanıyor.




Yüz yıllar boyunca her kültürde ayrı bir değere sahip oluyor elmas. Hatta kimileri elmasın çeşitli doğaüstü güçlere sahip olduğuna bile inanıyor. Bu inançların başında da sol kolunda pırlanta taşıyan birinin düşmanları karşısında zafer kazanacağına olan inanç geliyor. (Tıpkı bugün sol yüzük parmağına pırlantayı geçirebilen kadının evde kalmış kız kurularına karşı büyük bir zafer kazanacağını hissetmesi gibi...)


Sol yüzük parmağı demişken… Eski Mısırlılar sol elin yüzük parmağında doğrudan kalbe giden bir damar olduğuna bu yüzden de evlilik yüzüğünün buraya takılması gerektiğine inanırlarmış. Alyansı sol yüzük parmağına takılması geleneği bu inanca dayanırken elmasın aşkın simgesi olması ise 15. yüzyıllara dayanıyor. Bazı kaynaklara göre bilinen ilk pırlanta nişan yüzüğü Avusturya Arşidükü Maximilian,  Burgonya düşesi Mary’e hediye ediyor. Ve evlilik tekliflerinde pırlanta yüzüğün hikayesi o günden bugüne artarak ve yayılarak geliyor.



Bugün hangi ekonomik statüde olursa olsun her kadının gönlünde pırlanta yatıyor. (Aylık ortalama geliri 2.500TL civarında olan çiftlerin %90’ınında aylık geliri 2.500TL’nin altında olanlarınsa %20’sinde en az bir tane pırlanta takı bulunuyor.)


Elmas piyasasının ne kadar kanlı ne kadar acımasız ve kirli bir dünya olduğunu bilenler bile ona hayır diyemiyor. Ve kadın bir kez pırlanta sahibi oldu mu arkası geliyor. Daha önce hiç kuyumcu vitrini kesmeyenler bile bir anda kendini pırlanta kolyelere bakarken yakalıyor. Çünkü pırlanta bağımlılık yaratıyor. Bir kere onun büyüsüne kapılan kadın ondan sonra diğer mücevherlerle tatmin olamıyor. Ve kim ne derse desin her kadın gizliden gizliye pırlanta sahibi olacağı günleri sayıyor…


Pırlantayı, az bulunması, değerli olması ve göz alıcı parlaklığının dışında bir kadın için değerli kılan pek çok sebep var aslında. En başta aşkın, asaletin, zenginliğin simgesi olması mesela.

Düşünsenize kimi kaynaklara göre en genç elmas bile en az 100 milyon kimine göreyse 1 milyar yaşında. Yani karbonun elmasa dönüşmesi, bulunması ve parmaklarımıza kadar gelmesi için geçen süre hayal edebileceğimizden bile daha fazla. Sırf bu özelliğiyle bile aşkın simgesi olmayı hak ediyor aslında elmas. Düşünsenize sevgiliniz bugün dünyadaki birçok şeyden daha önce var olmuş ve nadir bulunan bir şeyi alıyor ve aşkınızın simgesi olarak parmağınıza takıyor...


Ayrıca her ne kadar bir pazarlama mottosu olsa da “Diamonds are forever” yani “Pırlanta sonsuza kadardır” sözü de kadına ümit veriyor. Bu bağlamda her zaman hayalini kurduğu sonsuz aşkı simgeliyor pırlanta. Ve kadın tıpkı pırlanta gibi sadece bugün değil gelecekte de değerli olacağını bilmek istiyor.

Siz deyin kültürel miras ben diyeyim muhteşem pazarlama teknikleri, öyle ya da böyle kadınlar günümüzde pırlantaya hak ettiğinden çok daha büyük bir anlam yüklüyor. Sevildiğinin, istenildiğinin ve değer verildiğinin bir işareti olarak görmek istiyor pırlantayı

 Peki ama kadının böyle hissetmesi için illa ki pırlantaya mı ihtiyacı var? Maalesef ki var! İşin özünde her kadın aşkının reklamını yapmak istiyor. Sadece başkalarına değil, kendine de “Bak sevgilim beni ne kadar seviyor” demek istiyor. Ve bunu da en iyi pırlanta ile yapabiliyor. Böyle olunca da insan sormadan geçemiyor, “Sizin aşkınız kaç karat ediyor?!”

Erkekgiller

Erkekleri pırlantaya bakış açıları bakımından 9’a ayırmak gerekirse:

1. Sevgilisine taksitle pırlanta yüzük alıp ayrıldıktan sonra hala o yüzüğün taksitini ödemek zorunda kalanlar. Sevgilisine pırlanta yüzük “Saçmalık” deyip anneler gününde annesine pırlanta yüzük alanlar…

2. Sevgilisine “Kanlı Elmas” filmini izletip tek taştan soğutmaya çalışanlar…

3. İlişki durumu sorulduğunda “Tek taşa dönüyorum” diyenler…

4. “Bildiğim tek taş sensin aşkım, taş gibi karısın” tipi cümlelerle konuyu değiştirmeye çalışanlar…

5. Sevgilisinin nefesi kesilsin de çenesi de kesilsin diye pırlanta hediye edenler…

6. İçinden evlenme anlamı çıkmasın diye yüzüklerin yanından geçmeyip kolye/küpe ile oyalayanlar…

7. Sevgilisine pırlanta almayı bırak, bir demet çiçek alacak incelikten bile yoksun olanlar…

8. Karısına pırlanta alışverişi yaparken kendi küçük parmağına da pırlantalı yüzük alanlar

9. Reklamlardan örnek verip “Bunlar hep tuzak” diyerek pırlanta almamasını cimrilik değil de tercihmiş gibi göstermeye çalışan ve kendisinden başka kimseyi kandıramayan erkekler…

PASAJ ARŞİVİ
Sabanur Kıraç
Hürriyet

10 Haziran 2013 Pazartesi

Karat(Carat)

 Karat(Carat) 

Pırlantaların ağırlığını ifade etmek için karat kelimesi kullanılır. 1 Karat gramın 5’ de 1’ine
eşittir  (1  karat  = 0.2  gram).  1  karat  100  puandan oluşur ve  Türkçe’ de  bu puanların  her
birine  santim  denir.  O  halde  0.20  ct’lık  bir  taş  20  santim  olarak  ifade  edilir.  Karat
yükseldikçe  fiyat  artar,  fakat  karatın  artım  oranı  ile  fiyattaki  artım  oranı  doğru  orantılı
değildir. Örneğin; 0,50 ct elmasın fiyatı aynı kalitedeki 1,00 ct lik taşın yarısı değildir. 0,99
ct'den 1,00 ct'ye geçtiğimizde fiyat birim karat fiyatından yaklaşık %30 artar. Bu durumda
bir taşın fiyatı bilinerek, başka ağırlıktaki bir taşın fiyatı basit denklemle çözülemez.
Elmasa benzer diğer mücevher taşları ile elması ayırmak için basit bir matematiksel hesap
yapılabilir. Bu hesabın formülü:
Maksimum Çap x Minimum Çap x Yükseklik x 0,0062 = ct
(Bu formülde en fazla %10 oynama olabilir.) Bu formül sayesinde pırlanta benzerlerinden
ayrılabilir.


Elmasların Optik Özelliklerinin İncelenmesi 
 Cem UĞUZ  Y.T.Ü

24 Mayıs 2013 Cuma

Turk altin mucevherat



ALTIN MÜCEVHERAT 
Türk  altın  mücevherat  üretim  geleneği  çok  eskilere  dayanmaktadır.  Anadolu'da  yaşamış
olan tüm uygarlıklar dini ve estetik amaçlı olmak üzere pek çok takı yaratmıştır. Anadolu'da
hüküm  sürmüş  olan  Hititler,  Urartular,  Frigyalılar,  İyonyalılar,  Lidyalılar,  Romalılar,
Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar, hepsi kendi takı sitillerini geliştirmiştir.

Pek  çok  değişik  mücevherat  tarzı  arasında,  en  önemli  mücevherat  stilini  Anadolu'ya
getirenler  Selçuklular  olmuştur.  Türk  mücevherat  tekniği  üzerindeki  etkileri,  Orta  Asya
çıkışlı olan Türkmen mücevheratı ile kendini göstermektedir.


Bu  mücevherat  halen  Türkmen  göçebe  kabileleri  tarafından  üretilmekte  ve
kullanılmaktadır.  Bu  takılar,  geleneksel  aletlerle üretilmesine  karşın,  mükemmel  işçilikleri
açısından  modern  teknoloji  ile  boy  ölçüşebilecek  niteliktedir.  Gümüş  ve  altının  yanında,
renkli taşlar ve sembolik anlamları olan cam objelerin de kullanıldığı bu mücevherat hala
Türkiye'de  üretilmekte  ve  kullanılmaktadır.  Geçmişte  kullanılan  üretim  teknolojisi,  ham
madde  ve  formlar  günümüzde  de  geçerliliğini  korumaktadır.  Bu  mücevheratın  taşıdığı
sosyal, ekonomik ve antropolojik mesajlar bugün için de geçerlidir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun büyümesi ve refaha ulaşması ile birlikte takı sanatı İstanbul'da
önem kazanmıştır. Muhteşem Süleyman'ın saltanatı sırasında İstanbul dünyanın en önemli
mücevherat  merkezleri  arasına  girmiştir.  Bu dönemde  İstanbul'da  mücevherat  fuarlarının
düzenlendiği tarihi kaynaklarda belirtmektedir.
Bugün Türk mücevherat sanayii modern tasarım ve teknolojilerle birleşmiş, zengin kültürel
bir mirası yansıtmaktadır.


Hazırlayan 
Banu Bektaş 2007 T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

pırlanta karat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pırlanta karat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2013 Cuma

Aşkınız kaç karat? Sabanur Kıraç- Hürriyet

 
Fotoğraf

Aşkınız kaç karat?

 Sabanur Kıraç- Hürriyet

Uzanamadığı ciğere murdar diyenleri saymazsak her kadın bayılır pırlantaya.

 

 Peki ama kadının böyle hissetmesi için illa ki pırlantaya mı ihtiyacı var? Maalesef ki var! İşin özünde her kadın aşkının reklamını yapmak istiyor. Sadece başkalarına değil, kendine de “Bak sevgilim beni ne kadar seviyor” demek istiyor. Ve bunu da en iyi pırlanta ile yapabiliyor. Böyle olunca da insan sormadan geçemiyor, “Sizin aşkınız kaç karat ediyor?!”

Hürriyet- Marilyn Monroe’nun dediği gibi pırlanta bir kızın en iyi arkadaşı olduğu için mi? Yoksa Elizabeth Taylor’ın dediği gibi her erkekten daha sadık olduğundan mı? Yoksa komşu kızının dediği gibi “Herkeste var benim neyim eksik” mantığından mı? Emin değilim. Bence her kadının kendince farklı bir ilişkisi var pırlantayla… Ve bu ilişki elmas piyasasını elinde tutanların pompaladığı mesajlarla git gide güçleniyor.

Bilmeyenler için elmas pırlantanın işlenmeden önceki ham hali olarak tanımlanabilir. Pırlanta ise elmasın bir kesimi. Bilinen ilk elmasın izine 3.000 yıl öncesinde Hindistan’da rastlanıyor. Kimi kaynağa göre Yunanlılar elması Tanrı’nın gözyaşları olarak nitelendiriyor kimine göreyse Aşk Tanrısı Eros’un okunun ucunda bulunduğuna inanıyor. 





Bilmeyenler için elmas pırlantanın işlenmeden önceki ham hali olarak tanımlanabilir. Pırlanta ise elmasın bir kesimi. Bilinen ilk elmasın izine 3.000 yıl öncesinde Hindistan’da rastlanıyor. Kimi kaynağa göre Yunanlılar elması Tanrı’nın gözyaşları olarak nitelendiriyor kimine göreyse Aşk Tanrısı Eros’un okunun ucunda bulunduğuna inanıyor.




Yüz yıllar boyunca her kültürde ayrı bir değere sahip oluyor elmas. Hatta kimileri elmasın çeşitli doğaüstü güçlere sahip olduğuna bile inanıyor. Bu inançların başında da sol kolunda pırlanta taşıyan birinin düşmanları karşısında zafer kazanacağına olan inanç geliyor. (Tıpkı bugün sol yüzük parmağına pırlantayı geçirebilen kadının evde kalmış kız kurularına karşı büyük bir zafer kazanacağını hissetmesi gibi...)


Sol yüzük parmağı demişken… Eski Mısırlılar sol elin yüzük parmağında doğrudan kalbe giden bir damar olduğuna bu yüzden de evlilik yüzüğünün buraya takılması gerektiğine inanırlarmış. Alyansı sol yüzük parmağına takılması geleneği bu inanca dayanırken elmasın aşkın simgesi olması ise 15. yüzyıllara dayanıyor. Bazı kaynaklara göre bilinen ilk pırlanta nişan yüzüğü Avusturya Arşidükü Maximilian,  Burgonya düşesi Mary’e hediye ediyor. Ve evlilik tekliflerinde pırlanta yüzüğün hikayesi o günden bugüne artarak ve yayılarak geliyor.



Bugün hangi ekonomik statüde olursa olsun her kadının gönlünde pırlanta yatıyor. (Aylık ortalama geliri 2.500TL civarında olan çiftlerin %90’ınında aylık geliri 2.500TL’nin altında olanlarınsa %20’sinde en az bir tane pırlanta takı bulunuyor.)


Elmas piyasasının ne kadar kanlı ne kadar acımasız ve kirli bir dünya olduğunu bilenler bile ona hayır diyemiyor. Ve kadın bir kez pırlanta sahibi oldu mu arkası geliyor. Daha önce hiç kuyumcu vitrini kesmeyenler bile bir anda kendini pırlanta kolyelere bakarken yakalıyor. Çünkü pırlanta bağımlılık yaratıyor. Bir kere onun büyüsüne kapılan kadın ondan sonra diğer mücevherlerle tatmin olamıyor. Ve kim ne derse desin her kadın gizliden gizliye pırlanta sahibi olacağı günleri sayıyor…


Pırlantayı, az bulunması, değerli olması ve göz alıcı parlaklığının dışında bir kadın için değerli kılan pek çok sebep var aslında. En başta aşkın, asaletin, zenginliğin simgesi olması mesela.

Düşünsenize kimi kaynaklara göre en genç elmas bile en az 100 milyon kimine göreyse 1 milyar yaşında. Yani karbonun elmasa dönüşmesi, bulunması ve parmaklarımıza kadar gelmesi için geçen süre hayal edebileceğimizden bile daha fazla. Sırf bu özelliğiyle bile aşkın simgesi olmayı hak ediyor aslında elmas. Düşünsenize sevgiliniz bugün dünyadaki birçok şeyden daha önce var olmuş ve nadir bulunan bir şeyi alıyor ve aşkınızın simgesi olarak parmağınıza takıyor...


Ayrıca her ne kadar bir pazarlama mottosu olsa da “Diamonds are forever” yani “Pırlanta sonsuza kadardır” sözü de kadına ümit veriyor. Bu bağlamda her zaman hayalini kurduğu sonsuz aşkı simgeliyor pırlanta. Ve kadın tıpkı pırlanta gibi sadece bugün değil gelecekte de değerli olacağını bilmek istiyor.

Siz deyin kültürel miras ben diyeyim muhteşem pazarlama teknikleri, öyle ya da böyle kadınlar günümüzde pırlantaya hak ettiğinden çok daha büyük bir anlam yüklüyor. Sevildiğinin, istenildiğinin ve değer verildiğinin bir işareti olarak görmek istiyor pırlantayı

 Peki ama kadının böyle hissetmesi için illa ki pırlantaya mı ihtiyacı var? Maalesef ki var! İşin özünde her kadın aşkının reklamını yapmak istiyor. Sadece başkalarına değil, kendine de “Bak sevgilim beni ne kadar seviyor” demek istiyor. Ve bunu da en iyi pırlanta ile yapabiliyor. Böyle olunca da insan sormadan geçemiyor, “Sizin aşkınız kaç karat ediyor?!”

Erkekgiller

Erkekleri pırlantaya bakış açıları bakımından 9’a ayırmak gerekirse:

1. Sevgilisine taksitle pırlanta yüzük alıp ayrıldıktan sonra hala o yüzüğün taksitini ödemek zorunda kalanlar. Sevgilisine pırlanta yüzük “Saçmalık” deyip anneler gününde annesine pırlanta yüzük alanlar…

2. Sevgilisine “Kanlı Elmas” filmini izletip tek taştan soğutmaya çalışanlar…

3. İlişki durumu sorulduğunda “Tek taşa dönüyorum” diyenler…

4. “Bildiğim tek taş sensin aşkım, taş gibi karısın” tipi cümlelerle konuyu değiştirmeye çalışanlar…

5. Sevgilisinin nefesi kesilsin de çenesi de kesilsin diye pırlanta hediye edenler…

6. İçinden evlenme anlamı çıkmasın diye yüzüklerin yanından geçmeyip kolye/küpe ile oyalayanlar…

7. Sevgilisine pırlanta almayı bırak, bir demet çiçek alacak incelikten bile yoksun olanlar…

8. Karısına pırlanta alışverişi yaparken kendi küçük parmağına da pırlantalı yüzük alanlar

9. Reklamlardan örnek verip “Bunlar hep tuzak” diyerek pırlanta almamasını cimrilik değil de tercihmiş gibi göstermeye çalışan ve kendisinden başka kimseyi kandıramayan erkekler…

PASAJ ARŞİVİ
Sabanur Kıraç
Hürriyet

10 Haziran 2013 Pazartesi

Karat(Carat)

 Karat(Carat) 

Pırlantaların ağırlığını ifade etmek için karat kelimesi kullanılır. 1 Karat gramın 5’ de 1’ine
eşittir  (1  karat  = 0.2  gram).  1  karat  100  puandan oluşur ve  Türkçe’ de  bu puanların  her
birine  santim  denir.  O  halde  0.20  ct’lık  bir  taş  20  santim  olarak  ifade  edilir.  Karat
yükseldikçe  fiyat  artar,  fakat  karatın  artım  oranı  ile  fiyattaki  artım  oranı  doğru  orantılı
değildir. Örneğin; 0,50 ct elmasın fiyatı aynı kalitedeki 1,00 ct lik taşın yarısı değildir. 0,99
ct'den 1,00 ct'ye geçtiğimizde fiyat birim karat fiyatından yaklaşık %30 artar. Bu durumda
bir taşın fiyatı bilinerek, başka ağırlıktaki bir taşın fiyatı basit denklemle çözülemez.
Elmasa benzer diğer mücevher taşları ile elması ayırmak için basit bir matematiksel hesap
yapılabilir. Bu hesabın formülü:
Maksimum Çap x Minimum Çap x Yükseklik x 0,0062 = ct
(Bu formülde en fazla %10 oynama olabilir.) Bu formül sayesinde pırlanta benzerlerinden
ayrılabilir.


Elmasların Optik Özelliklerinin İncelenmesi 
 Cem UĞUZ  Y.T.Ü

24 Mayıs 2013 Cuma

Turk altin mucevherat



ALTIN MÜCEVHERAT 
Türk  altın  mücevherat  üretim  geleneği  çok  eskilere  dayanmaktadır.  Anadolu'da  yaşamış
olan tüm uygarlıklar dini ve estetik amaçlı olmak üzere pek çok takı yaratmıştır. Anadolu'da
hüküm  sürmüş  olan  Hititler,  Urartular,  Frigyalılar,  İyonyalılar,  Lidyalılar,  Romalılar,
Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar, hepsi kendi takı sitillerini geliştirmiştir.

Pek  çok  değişik  mücevherat  tarzı  arasında,  en  önemli  mücevherat  stilini  Anadolu'ya
getirenler  Selçuklular  olmuştur.  Türk  mücevherat  tekniği  üzerindeki  etkileri,  Orta  Asya
çıkışlı olan Türkmen mücevheratı ile kendini göstermektedir.


Bu  mücevherat  halen  Türkmen  göçebe  kabileleri  tarafından  üretilmekte  ve
kullanılmaktadır.  Bu  takılar,  geleneksel  aletlerle üretilmesine  karşın,  mükemmel  işçilikleri
açısından  modern  teknoloji  ile  boy  ölçüşebilecek  niteliktedir.  Gümüş  ve  altının  yanında,
renkli taşlar ve sembolik anlamları olan cam objelerin de kullanıldığı bu mücevherat hala
Türkiye'de  üretilmekte  ve  kullanılmaktadır.  Geçmişte  kullanılan  üretim  teknolojisi,  ham
madde  ve  formlar  günümüzde  de  geçerliliğini  korumaktadır.  Bu  mücevheratın  taşıdığı
sosyal, ekonomik ve antropolojik mesajlar bugün için de geçerlidir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun büyümesi ve refaha ulaşması ile birlikte takı sanatı İstanbul'da
önem kazanmıştır. Muhteşem Süleyman'ın saltanatı sırasında İstanbul dünyanın en önemli
mücevherat  merkezleri  arasına  girmiştir.  Bu dönemde  İstanbul'da  mücevherat  fuarlarının
düzenlendiği tarihi kaynaklarda belirtmektedir.
Bugün Türk mücevherat sanayii modern tasarım ve teknolojilerle birleşmiş, zengin kültürel
bir mirası yansıtmaktadır.


Hazırlayan 
Banu Bektaş 2007 T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler