Bu Blogda Ara

17 Haziran 2013 Pazartesi

Kuyumculuk Sektoru Sorunlari ve Çozum Onerileri



Prof. Dr. Hilmi KIRLIOĞLU
Sakarya Üniversitesi, İİBF Öğretim Üyesi
Meral Erol FİDAN
SAÜ Kütüphane ve Dökümantasyon Dairesi

Kuyumculuk Sektörü Sorunları ve 
Çözüm Önerileri 

Kuyumculuk sektörünün önemli problemleri arasında mali mevzuatın yetersizliği, finansal yetersizlikler, kalifiye eleman yetersizliği, ayar problemleri, teknoloji yetersizliği, pazarlama ve tanıtım problemleri gelmektedir. Sektör hala küçük
atölyeler şeklinde varlığını devam ettirmeye çalışmakla birlikte, son yıllarda ihracata yönelmelerdeki artış neticesinde şirketleşme çalışmaları hız kazanmış olup,
sektörde kurumsallaşma eğilimleri de
yoğunlaşmıştır.

Sektörün kısa ve uzun vadeli finansman
ihtiyacının en uygun maliyetle karşılanabilmesi, girdi maliyetlerinden kaynaklanan
sorunların giderilmesi amacıyla İAB tarafından 1999 yılında başlanan çalışmalar
sonunda 23.03.2000 tarihinde Kıymetli Madenler Ödünç Piyasası faaliyete geçirilmiştir. Böylece kıymetli madenlere dayalı

ödünç işlemlerinin kurumsal bir yapı
altında yapılması sağlanmıştır. Bu piyasasında 2004 yılı sonu itibariyle toplam 100
kg işlem miktarıyla 5 işlem
gerçekleşmiştir.
1961 yılında yürürlüğe girmiş olan 213
Sayılı VUK’nun “İktisadi İşletmelere Dahil
Kıymetleri Değerleme” bölümünde özel bir
hüküm olmadığı için altın, herhangi bir
emtia gibi değerlendirilmektedir. Bu nedenle emtianın değerlemesine ilişkin 274.
maddenin “satın alınan veya imal edilen
emtia, maliyet bedeli ile değerlenir…”

hükmü gereği kuyumcuların stoğunda yıl
sonunda bulunan altın maliyet bedeli ile,
yani ilk alındığı günde geçerli olan fatura
fiyatı ile değerlenmek zorundaydı. Bu da
ülkemizdeki yüksek fiyat artışlarından
dolayı altının maliyet ve borsa fiyatı
arasında yüksek farklar oluşmasına neden
olmakta ve işletmelerin stoklarında birkaç
ay kalmış olan altının, satışı sırasında ma-
Yabancı sermayenin özellikle Avrupa Birliği tam üyeliğinin netleşeceği Aralık ayındaki AB zirvesinden sonra yatırım yapı-
lacak ülkeler listesine Türkiye’yi de eklemesi beklenmektedir (Akın, 2004b). 
Kuyumculuk sektörünün bankalarla 
olan ilişkileri çok kısıtlı, altın kredisi kullanımı çok düşük hatta yok denecek dü-
zeydeyken İAB’nın açtığı piyasalarla sektörde yarattığı rahatlama önemli oranda 
sektörde canlanma sağlamıştır. Ayrıca sektörde yurtdışı altın kredi oranlarının düşük
olduğu bilinmesine karşın, ülkemizdeki 
bankaların talep ettikleri altın kredisi faiz 
oranlarının yüksek bulunması, İAB’nın 
ödünç piyasasını faaliyete geçirmesi ile 
makul seviyelere inmesini sağlayarak 
sektörde önemli bir rahatlama sağlamıştır 
(İAB, 2004 : 6). 
Sektörün en önemli sorunlarından biri
de ucuz finansman kaynakları temin edilememesidir. Dünyada uygulanmakta olan 
altın kiralama sisteminin ülkemizde yerleşmesi gerekmektedir. Altın kiralama, 
yurtdışındaki altın kaynaklarının çok
ucuza sektöre kazandırılması ve altınların 
doğrudan ithal edilmesi halinde yüksek 
döviz faturalarından kurtulmak anlamını
taşımaktadır (Kaplan, 2003 : 37). 
Uzmanlar Türkiye’de altın bankacı-
lığının tam anlamıyla uygulanabilmesi için 
bir altın ihtisas bankasının kurulması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Türkiye’de 
kurulması düşünülen altın ihtisas bankasının altın işini iyi bilen bir kadro tarafından kurulması gerekmektedir. Aynı zamanda altın konusunda ihtisas yapacak
olan bu bankanın yurtiçindeki finans kurumlarının yanı sıra, Londra ve İsviçre’de 
altın bankacılığı yapan bankaların da en az 
% 25’ine ortak olması gerektiği düşünülmektedir. Böylece, yerli ve yabancı güçlü 
ortaklarla yola çıkacak bir bankanın, 
uluslararası arenada kredi sorunu da
aşılmış olacaktır (Akın, 2005). 
Kuyumculuk sektörü tüm dünyada gelenekçi yapısından uzaklaşmaktadır. Günü-
müzde, yatırım amacıyla altın takı alınması
yerine döviz, hisse senetleri, banka 
hesapları ve benzeri yatırım araçları ile
değerlendirme yöntemleri kabul görmek

tedir. Ancak mücevherat, güzel görünümü
ve onu taşıyan insana kattığı değer için 
satın alınmaktadır. Bu ise diğer yatırım 
malları ile arasında yoğun bir rekabetin 
doğmasına neden olmakta, çağdaş Pazarlama tekniklerinin kuyumculuk sektö-
ründe uygulanmasını kaçınılmaz kılmaktadır (Kaplan, 2003:37). 
Altın mücevher perakendeciliğinde yeni 
deneyimlerle alışveriş düzeni oluşturulacaktır. Hayat tarzını esas alan, geçici 
modaya ve lüks tüketime öncülük eden 
perakendeciler daha davetkar ortamlar,
daha eğitimli satış elemanları ve daha etkileyici satış teknikleri ve müşteri hizmetleri sunabilmektedir. Bu konudaki ba-
şarının ise, daha şeffaf fiyatlandırma ile 
mümkün olabileceği düşünülmektedir. Altın modasının tanıtılması için kataloglar 
hazırlanması, bunların tüketiciye kolayca 
ulaştırılacak ortamlara; örneğin kuaför 
salonlarında sunulması hatta altın modasının, para atarak makineden ürün alınan
türde yeni nesile tanıtılmasının faydalı
olacağı düşünülmektedir (“Altın Sektörü
İçin Tahminler”, 2003). 
Dünya altın üretiminin yüzde 80'inden 
fazlası mücevher yapımında kullanılmaktadır. Bu açıdan, altın ticaretini canlandırmak için mücevher ve diğer alanlarda
talebi arttırmak gerekmektedir. Kuyumculuk ve mücevherat satışındaki klasik yöntemler revize edilerek, yeni stratejiler ve 
tekniklerle mücevherat talebinin arttırılması gerekmektedir. 
Kuyumculuk sektörü için de İşlenmiş
Altın ve Gümüş Ürünlerinin Geliştirilmesi 
İçin Odalararası Koordinasyon Merkezi
(ASSICOR) markaların, tasarımların yasal
işlemler yolu ile, taklidinin engellenebilmesi için çalışmalara başlamıştır. Sektörün 
daha ileriye gidebilmesi için üniversitelerle
sanayinin işbirliğine gitmesi, takı tasarımı
konusunda uzmanlar yetiştirmesi, yeni 
üretim teknikleri geliştirerek daha önce 
görülmemiş tasarımlar ortaya çıkarması
gerekmektedir (Karayiğit, 2004b: 19). 
Ülkemiz kuyumculuk sektörü ihracatta 
hızlı bir yükseliş trendine girmiştir. Bu
yükselişi devam ettirebilmesi için ise ihracatına önem vermesi gerekmektedir. İhracatta ise önemli noktalardan biri markalaş-
maktır. Çünkü ancak markalaşmış ürünlerle uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek mümkündür. Marka yaratabilmek 
için ise özgün tasarımlar yapabilmek gerekmektedir. Kuyumculuk sektörümüz 
uzun yıllar tasarım konusunda yetersiz
kaldıklarından ve taklit ürünlerle uluslararası pazarlara girdiklerinden dolayı
olması gereken yere gelememiştir.
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO), sektör mensubu kişi ve firmaların ürettikleri 
modelleri korumak için Türk Patent Enstitüsü Bünyesinde gerçekleştirdikleri endüstriyel tasarım tescil başvurularını, İKO 
Patent adı altında internet üzerinden sektörün kullanımına sunmuştur. İKO Patent 
kuyumculuk ürünleri, değerli taşlar, saat
kuyumcu malzeme ve makineleri vitrin 
dekorasyonu v.b sektörü ilgilendiren tüm 
alanları kapsamaktadır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) de 
uluslararası pazarlara daha rekabetçi
ürünlerle girebilmek amacıyla Türkiye Tasarım Konseyi’ni oluşturmuştur. Konsey’in
amacı, tasarım konusunda devlet politikası
oluşturabilmek, tasarım alanındaki faaliyetleri teşvik edebilmek, her kesimden 
sanayici ve ihracatçının tasarımdan yararlanmasını sağlamak, tasarım faaliyetlerini 
ve tasarımcı kalitesini arttırmak için 
girişimlerde bulunmaktır (“Markalaşmada
Yol Gösterecek Tim Tasarım Konseyi
Oluşturuldu”: 2005). 
Kuyumculuk sektörümüzün son yıllarda 
yakaladığı başarının devam edebilmesini 
sağlamak için sektörün güncel gelişmeleri
takip etmesi, dış pazarlarda Türk kuyumculuğunun daha iyi tanıtılması ve markalaşması gerekmektedir. Fuarlar bu üç 
amacın tek çatı altında gerçekleşmesini
sağlayan en önemli araçtır (Karayiğit, 
2004a :2).
18-22 Eylül 2004 tarihinde TÜYAP tarafından düzenlenen ikinci fuar da başarıyla gerçekleştirilmiş olmakla birlikte, 
İtalya Vicenza fuarının henüz bitmiş olması ve Honkong fuarının da Gold
İstanbul fuarı ile çalışması yüzünden bu 
fuara beklenenden az ziyaretçi katılmıştır. 
Sek-törün gelişimi ve tanıtımı için, bu gibi önemli fuarlarımızın zamanlarının iyi tespit
edilmesi gerekmektedir (a.g.e.:4). 
Ülkemizde kuyumculuk sektörü yapısı
itibariyle küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır ve çoğunlukla iç 
piyasaya hitap etmektedirler. Bu işletmelerin yapıları itibariyle dış pazarda tek 
başlarına varlık göstermeleri çok zordur. 
Genelde düşük kapasiteyle çalışmakta olan
bu işletmelerin talebin düştüğü kış aylarında, özellikle turistik yörede faaliyet gösterenler kapanmak zorunda kalabilmektedirler. Dış pazara açılmak isteyen firmaların, ihracata yönelik olarak birleşip organize edileceği bir kuruluşa ihtiyaç vardır. 
Kuyumculuk sektörü için, uzunca bir
süredir kurulması gerekli olan İstanbul 
Değerli Maden ve Mücevherat İhracat-çıları
Birliği (İMMİB), 2003 yılı Temmuz ayında,
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı kuruluşu 
olarak faaliyete geçmiştir. 600 üyesi 
bulunan birlik, üyelerinin menfaat-lerini
korumak ve değerli maden ve mücevherat 
ihracatımızı arttırarak sektö-rün yeni 
pazarlara ulaşmasını sağlamak amacıyla 
ihracatçılarımıza yardımcı olmayı
hedeflemişlerdir. 
Son yıllarda takılarda moda olgusunun 
ön plana çıkması sonucunda, sektörde 
tasarım daha önemli bir unsur olmaya
başlamıştır. İnsanlar daha önce altın değeri
yüksek, pahalı takılara yönelirlerken, 
günümüzde altın değeri düşük, günün her
saatinde rahat olarak kullanılabilecek, 
estetik, modaya uyumlu, özgün tasarımlı
takılara yönelmeye başlamışlardır. 
Kuyumculuk sektöründe tasarımı sadece sanatsal anlamda madenin üzerine 
estetik birtakım kompozisyonlar yaratmak 
düşünülmemelidir. Ülkemizde kendi kültü-
rümüzü yansıtan tasarımlar ortaya çıkarabilmek için yeterli bir eğitimden geçmiş
elemanlara ihtiyaç vardır. Sektörde Türkiye’ye özgü geleneksel tekniklere yönelik 
çalışmalar yeni yeni gündeme gelmektedir. 
Örneğin; Atasay Kuyumculuk, Nisan 
2004’te “Atasay Yaşayan Anadolu Takıları
Koleksiyonu’’ kapsamında, 2 yıl süren çalışmanın sonucunda Erzurum’dan Eski-şehir’e, Gaziantep’ten Trabzon’a, Beypazarı’ndan Mardin’e kadar 12 farklı bölgedeki eski ustaya ulaşarak, unutulmak 
üzere olan geleneksel takı üretim tekniklerini araştırdı. Atasay’ın profesyonel tasarım ekibi, bu eski teknikleri yeniden 
yorumlayarak günümüz modern kadınının 
beğenisine hitap eden özel bir koleksiyon
ortaya çıkarmıştır. 
Kendi ülkelerine dönerken yanlarında
gezdikleri ülkeyi hatırlatacak birtakım objeler almak isteyen turistlere yönelik hediyelik eşyalar önemli bir gelir kaynağı olmaktadır. Ülkemizde ise altın sektörü-
müzde bu gibi hediyelik altın eşyalara 
yönelik çalışmalar çok azdır. Pakistan, 
Hindistan gibi ülkelerde kendi ülkelerinin 
kültürünü yansıtan altın hediyelik eşya 
pazarı önemli bir yer tutmaktadır. Sektö-
rümüzde bu alanda çalışmalar yapabilecek 
eğitimli çalışanlara ihtiyaç vardır. 
Satabilmek için maliyetlerin düşük
olması gereklidir. Kuyumculuk sektöründe
en önemli maliyet unsurları işçilik ücretleri
ve devlete ödenen vergi, sigorta primi gibi
unsurlardır. İşçilik ücretleri konusunda 
devletin vergi vb. yüklerini sektör üzerinde 
azaltması gerekmektedir. Bu sektörde
yatırım yapacakların teşvik edilmesi 
gerekmektedir.

15 Haziran 2013 Cumartesi

Kiev’de Dunyanın En Pahalı Abiyesi

Kiev’de Dünyanın En Pahalı Abiyesi Sergilendi

Ukrayna’nın başkenti Kiev’de otellerin birinde kapalı kapılar ardında gerçekleşen tanıtımda sadece üç saatliğine getirilen dünyanın en pahalı abiyesi


Kiev’de dünyanın en pahalı abiyesi sergilendi

Ukrayna’nın başkenti Kiev’de otellerin birinde kapalı kapılar ardında gerçekleşen tanıtımda sadece üç saatliğine getirilen dünyanın en pahalı abiyesi sergilendi.

Abiye sergileneceği otele silahlı muhafızlar eşliğinde zırhlı bir araç içerisinde getirildi.

İngiliz tasarımcı Debbie Vinghem tarafından yarım yıl içinde yapılan, Şaheser Abiye’nin üzerinde 50 bin dikiş bulunuyor.

Yaptığı elbiseyi çok sevdiğini belirten Debbie Vinghem, 13 kilo ağırlığındaki abiyenin değerinin 5,5 milyon dolar olduğu belirtti.

Ukraynalı kadınların hayran kaldığı elbisenin yapımında her biri 2 karat 50 siyah elmasın yanı sıra çok sayıda beyaz elmas kullanıldı.

İkinci defa görücüye çıkan giysi ilk olarak altı ay önce Monte Carlo’da sergilendiği bildirildi.


CİHAN

Kiev’de dünyanın en pahalı abiyesi sergilendi



Haberimport

Kirmizi Altin, Yesil Altin, Normal Altin Rengi Nedir?

Kirmizi Altin, Yesil Altin, Normal Altin Rengi Nedir?


Ayar ve Milyem Düşürme Hesapları

Yapılacak alaşımda ayara göre has altına katılacak olan katkı miktarları hesaplanır.
Katılacak katkı miktarları alaşımın rengine tesir eder. Katkı metalleri genellikle gümüş ve
bakırdır. Bu metaller eşit oranlarda katıldıklarında altının rengine tesir etmez. Ancak gümüş
oranı artırıldığında renk tonlarının yavaş yavaş yeşile döndüğü, bakır oranının artırıldığında
kırmızıya döndüğü gözlenir.

Tam yeşil ve tam kırmızının katkı oranları aşağıdaki gibidir.

Kırmızı altın alaşımı için katkının %75 bakır, %25 gümüş olmalıdır.

Yeşil altın alaşımı için katkının %75 gümüş, %25 bakır olmalıdır.

Normal altın rengi için katkının %50 bakır, %50 gümüş olmalıdır.

Firmalar toplam katkı miktarına uymak zorundadır. Toplam katkı miktarını
değiştirmeyecek şekilde; çinko, kalay, paladyum, nikel vb. metallerde katabilir. Fakat bu
katkıyı oluşturacak metallerin yüzde oranlarını kendi istedikleri renk tonlarına göre
değiştirebilir. Bu durumda toplam katkı miktarına uyulduğu için milyemde bir değişme
olmayacaktır.

MEGEP

En Saf Altin Nedir ? Ayar ve Milyem Hesabi

En Saf Altin Nedir ? Ayar ve Milyem Hesabi


AYAR VE MİLYEM 






Ayar ve Milyem Hesapları
Kuyumculukta kıymetli metaller saf hâlde kullanılmaz. Kıymetli metaller yardımcı
metallerle alaşım yapılarak kullanılır. Alaşımın yapılmasında esas amaç külçe içerisindeki 
saf metal miktarının istenen oranda değiştirilmesidir. Alaşım içerisindeki saf metal 
miktarının azaltılmasıyla, ürünün daha az maliyetle üretimi sağlanır. Aynı zamanda saf 
metale bir takım özellikler (dayanım, renk, işlenebilme özelliği, verilen şekli muhafaza 
edebilme vb.) kazandırılır. 



Ayar ve Milyemin Tanımı
Alaşımların saflığı iki şekilde ifade edilir. Bunlardan biri milyem diğeri ayardır. Ayar 
ifadesi sadece ülkemizde kullanılmaktadır. Milyemse uluslararası bir ifade olarak 
kullanılmaktadır. 
Alaşım içerisinde bulunan saf metal ağırlığının toplam ağırlığa bölümüne milyem 
denir. En saf altın bin milyem olarak kabul edilir. Saflığın değeri sıfıra doğru azalır. Saflık 
değeri düştükçe içerisindeki katkı miktarı artar. Milyem ayara göre daha hassas ölçüdür. 
S M: milyem 
M= --------- .1000 S: saf miktarı
T T: toplam ağırlık 

Ayar ise altın alaşımı içerisindeki saf altın miktarının, 1/24 oranında gösterilmesine 
denir. Ayarda en saf altın 24 ayar kabul edilir. 24 ayardan aşağıya doğru saflık azalır. 
Milyemde olduğu gibi alaşımın ayarı düştükçe içerisindeki katkı miktarı artar.
Ayar ve milyem değerlerinin birbirine çevrilmesi mümkündür. Bunu yapmak için 1 
ayarın kaç milyeme eşit olduğunu bulmak gerekir. Bunun için 1000 milyem 24’ e bölünür 
ve bir ayarın milyem cinsinden karşılığı bulunur. 
1ayar =1000/24=41,66 milyeme eşittir. 



Ülkemizde ve dünyada ticarî olarak kullanılmakta olan altından mamul takıların ayar 
ve milyem olarak değerleri aşağıdaki gibidir (Tablo 1.1). 
Altının Ayar ve Milyem Değerleri 
Ayar değeri Milyem değeri 
1 ayar 41,66 
2 ayar 83,32 
3 ayar 124,98 
4 ayar 166,64 
5 ayar 208,3 
6 ayar 249,96 
7 ayar 291,62 
8 ayar 333,28 
9 ayar 374,94 
10 ayar 416,6 
11 ayar 458,26 
12 ayar 499,92 
13 ayar 541,58 
14 ayar 585 
15 ayar 624,9 
16 ayar 666,56 
17 ayar 708,22 
18 ayar 750 
19 ayar 791,54 
20 ayar 833,2 
21 ayar 874,86 
22 ayar 916 
23 ayar 958,18 
24 ayar 1000 
Tablo1.1:Milyem değerleri 
Milyem değerlerinde ± 2 milyem tolerans vardır. 
Çizelgedeki koyu renkte yazılı ayarlar TSE 7000 standartlarına uygun hazırlanan 
alaşımlardır

MEGEP

14 Haziran 2013 Cuma

Kral Suyu Nedir?

Kral Suyu 
                                                                              Foto:Vikipedia
Altını eritebilen bir karışım olduğundan dolayı bu ad verilmiştir. Uzun bir süre bu 
özelliği taşıyan tek kimyasal madde olmuştur. Bulunana kadar altın eritilemeyen bir madde 
olarak kabul ediliyordu. Günümüzde etkilenmeyen madde yoktur. Nitrik asitte hidroklorik 
asidin karışımından elde edilir. 

40oBe’lik nitrik asit ve 22oBe’lik hidroklorik asit kullanıldığında oranı 1 kg nitrik asit 
için 3 kg hidroklorik asittir. Hacim bazında bu oran 1’e 4 ile 1’e 4,2 arasında değişir. 
Hazırlanan kral suyu tamamı hemen kullanılmayacaksa, tamamı dolu olmayan ve sıkı
kapatılmış cam şişelerde mümkün olan enserin yerde muhafaza edilmelidir. Yüksek 
miktarların kullanıldığı hallerde suyun o an hazırlanmasında fayda vardır. Plastik şişeler, 
özellikle beyaz polietilenden olanlar, kral suyu için uygun değildir. 
Gri polietilen daha dayanaklı olmasına rağmen kısa süreler için kullanılmalıdır. 

Suyun 
eritilmiş olduğu altın saf olduğunda sarı renge bürünür. Altın, bakır veya nikel içerdiğinde 
ise renk yeşile çalmaktadır. Altın ne kadar çok gümüş içerirse kral suyu o kadar zorlanır ve 
arta kalan çözülemeyen kısım her zaman altın içerir. Prate PRIWOZNİK e göre altının 
eritilmesi için 200ml hidroklorik asit 45ml nitrik asit ve 200ml su içeren kral suyu karışımı
gerekmektedir. 

 DİKKAT ASİTLER ;Hidroklorik asit, sağladığı kolaylıkların yanında, zehirli bir maddedir ve insan dokuları başta olmak üzere çoğu yüzeye büyük tahribat verir. Bu nedenle bu asit ile çalışılırken güvenlik önlemleri en üst düzeyde tutulmalıdır.Asit, toksik olmasının yanında, gözler ve deri için tahriş edicidir, deride yanıklara neden olmaktadır ve solunum sistemi için tahriş edici özellik taşımaktadır.


MEGEP 
(MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN 
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) 
KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ

ALAŞIM METALLERİ VE KİMYASALLAR

Gumus Hakkinda Bilgiler Ve Ozellikleri

Gümüş







Simgesi.................:Ag
Atom Ağırlığı.......:107.868
Atom No:..............:47
Özgül Ağırlığı.......:10.5gr/cm3
ErgimeSıcaklığı....:961.oC(1235.08°K,1763.474°F)
Kaynama Noktası...:2212oC
Proton ve Elektron Sayısı :47
Nötron Sayısı : 61
Kristal Yapısı : Kübik
Yoğunluk : 10.5 g /cm3



Fiziki Özellikleri: İşlenebilir parlak beyaz bir metaldir.2,5 mikron (1 mikron metrenin
milyonda biridir) kalınlığında levhalar üretilebilmekte, arasından yeşil-mavi bir ışık
geçmektedir. Mors ölçeğine göre sertliği 2,5 ila 3 arasında olup, saf altından biraz serttir.
Altından sonra en iyi işlenebilir metal olup, genellikle alaşımları kullanılır.
Diğer değerli metallerde olduğu gibi ayarı binlik sistemde ifade edilir. Geçen yüzyıla
kadar 12’lik sistem kullanılıyordu. Alaşım halinde belli bir sesi olmaktadır. En iyi elektrik ve
ısı iletkenidir. Tüm metaller arasında ışığı en iyi yansıtanıdır. Bu ışık, görünen ışık ve
enfraruj ışığıdır. Aynaların imalinde kullanılır. Beyaz görünmesinin nedeni, ışık
spektrumunda bulunan tüm ışınları homojen şekilde yansıtmasıdır. Ültraviyole ışınlarda
gümüşün davranışı kötüleşmekte, yerine radyum gibi diğer metaller kullanılmaktadır.
Gümüşün bozulması engellenemediğinde,



yerine daha az yansıtıcı; ancak dengeli metaller 
kullanılır (alüminyum, krom, radyum gibi). 

Gümüş buharı mavimsi olup kaynama sıcaklığında ortaya çıkar. 
Doğadaki hali: Gümüş genelde Şili, Norveç, Türkiye’de ve özellikle Kanada’da 
cevher halde bulunmaktadır. Mineralleri bakir, kükürt, klor ve alüminyum karışmış halde 
mevcuttur. İtalya’da Sardunya Adası’nda %0,01 ila %0,05 arasında, nadiren %1’de bulunur. 
Çinko, kükürt ve demir madenlerinde de bulunmaktadır. 
Kimyasal özellikleri: Saf gümüş, hava ve suda soğuk ve sıcak halde bozulmaz. Binde 
bin oranında iken ısıtıldığında ve soğutulduğunda bozulma göstermez. Gümüşçülerin saflık 
kontrolü bu özelliğe dayanmaktadır. Kırmızılaşıncaya kadar ısıtılarak havada soğumaya 
bırakılır. Diş yüzeyi gri ve siyah renge dönüşürse, gümüş saf değildir. Eğer metal aynı
kalmış ise metaller içermektedir. Bu son şekilde gümüş daha değerli olabilmektedir. Soda ve 
sudkostiğe(erimiş halde olanlarına bile) dirençli olup, kimyasal ürün tesislerinde sıkça 
gümüş kazanlar kullanılmaktadır. Gümüşü en kolay eriten asit nitrik asit (kezzap) olup 
gümüş nitrat ortaya çıkarmakta, asidin bir kısmı kırmızı-kahverengi, zehirli ve tahriş edici 
dumanlar çıkarmaktadır. Nitrik asit altını eritemediğinden bu asit iki metali ayrıştırmakta 
kullanılır. Bu ayrıştırma, metaller alaşım halinde olduğunda da kullanılmaktadır. Suda 
eriyebilen siyanürler hava ve oksijenli sulu ortamlarda gümüşü kolayca eritebilmektedir. 
Endüstrinin gelişmesiyle havaya yüksek oranlarda sülfürik ürünler karışmakta, bu da 
gümüşün davranışlarını etkilemektedir. Gümüş bozuldukça elektrik akımına gösterdiği 
direnç artmakta, büyük zararlar meydana getirmektedir. 

Gümüşün Korunması İçin Aşağıda Değişik Öneriler Getirilmiştir:

Ø Hava geçirmeyen plastik poşetlerin kullanılması. 
Ø İnce bir katman parlak nikelajın üzerine galvanizli radyum. 
Ø Saydam boya tabakaları (eğer korunmayan bir taraf oksitlenmeye uğrarsa nesne 
çirkin bir hal alabilmektedir.) 
Ø Gözle görünmeyen kaplamalar sağlayan kimyasal eriyik banyoları. 
Ø Berilyum ile galvanizleme. 
Ø Sabitleştirme banyosunda galvanizleme.




MEGEP KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ
ALAŞIM METALLERİ VE KİMYASALLAR



Altin Analiz Yontemleri

Altın Analiz Yöntemleri 


Altın doğada elementler halde çok az miktarda ve gümüş, tellür, platin, bakır metalleri
ile bileşikler halinde bulunurlar. Altın bulunduğu cevherin yapısına göre değişik metotlarda
elde edilir. Bu yöntemleri şöyle sıralayabiliriz.

1-Hidrolik Yöntem: Kumlar içinde serbest halde bulunan altın özgül ağırlık farkından
faydalanılarak eğik bir zeminde kuvvetli su akımı ile yıkanır. Kum altından hafif olduğu için
akar, altın geride kalır.

2-Amalgamlaştırma Yöntemi: Amalgam yöntemi genellikle serbest halde altın
içeren cevherlere uygulanmıştır. Cevher öğütülüp, cıva ile kaplanmış eğimli bakır levhalar
üzerinde akıtılır. Katı sıvı oranı %16.7dır.Altın cıva içerisinde amalgam yaparak
çözünür.(AuHg2, Au2, Hg, Au3Hg) Altın-cıva bileşiklerinin ergime noktası 100oC nın
üzerindedir. Altının cıvadaki çözünürlüğü normal sıcaklıkta %0.2 civarındadır. Belirli
zamanlarda bu amalgamlar kazınarak çıkarılır. Yerine yeni cıva konur. Altın ihtiva eden
amalgam ayırma filtrelerde filtrelenir. Katı amalgamın dağıtılmasıyla cıva buharlaştırılır.
Külçe halindeki altın-gümüş külçesi elde edilir. Bu külçe metalürjik işlemlerle saflaştırılır.

                                                                    Resimler : Köyden İndim Şehire Sinema Filminden Alıntıdır 



3-Siyanürleştirme Yöntemi: Altın miktarı düşük olan cevherlerde bile rahatlıkla
uygulanabilir. Sülfürlü cevherlere, amalgam metodundan artan filizlere ve serbest altın
içeren cevherlere siyanürleştirme yöntemi uygulanabilir. Öğütülen cevhere alkali siyanür
çözeltisi ilave edilip havanın oksijeni ile reaksiyona sokulur. Altın, altın siyanür kompleksini
vererek çözünür. Aynı yöntem Ag içinde geçerlidir.
Elde edilen altın saf değildir. Altının yanında gümüş, kurşun platin, bakır, çinko vs.
gibi elementler vardır.


MEGEP KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ
ALAŞIM METALLERİ VE KİMYASALLAR

Altinin Tabiatta Bulunusu Ve Ozellikleri

Altının Tabiatta Bulunuşu Ve Özellikleri 


Altın ilk işlenen metal olup, en eski uygarlıklarda güç, zenginlik simgesi olarak
değerli sayılmıştır.Tarihte bilinen kayıtlara göre Mısır hükümdarları zamanında M.Ö. 3200
yıllarında, altın darphanelerde eşit boyda çubuklar halinde çekilerek para olarak kullanıldı.
Au Latince Aurum kelimesinden gelmektedir Tabiatta saf halinde bulunan doğal altın,
İ.Ö.3000 yılından önce süs eşyası yapımında kullanılmıştır. Altın doğada çok nadiren saf
olarak bulunur. Daima gümüş ve bazen de diğer metalleri ihtiva eder. Dünyadaki altının
büyük bir çoğunluğu, toprakta bulunan sarı metalik minarelden elde edilmektedir. Gümüş
oranı yüksek olduğu takdirde mineral “Elektrum”diye adlandırılır. Bu mineral sarı veya
beyaz renktedir. Çok ender sahalarda, altın cıva ile birlikte tabii amalgam halinde bulunur.
Tabiatta mevcut bulunan ikinci önemli bileşiği “KALAVERİT”(AuAg)Te2 altın tellür olup
bu bileşik %43 altın ihtiva eder.Daha az önemli bileşiği SİLVANİT ve PETZİT’dır.Altın
genellikle tabiatta alüvyonlu yataklarda kumla karışmış parçacıklar ve kuvars kayalar
içerisinde dağılmış ince damarlar arasında rastlanır.

Altının Özellikleri 
Simgesi...................................: Au
Atom ağırlığı...........................:197,2 g/mol
Atom numarası........................:79
Yoğunluğu...............................:19,3 g/cm³
Kütle özelliği..........................:20oC de 19,32 gr/cm3
Elektrik akımını iletmesi.........:%65,46
Isıyı iletmesi...........................:%53,2
Ergime derecesi.....................:1064.18 oC
Kaynama noktası...................:2856oC
Spesifik ısısı..........................:131 j/kg.k.
Tavlama ısısı.........................:300oC
Döküm sıcaklığı....................:1100-1300oC tır.
Altın bütün metotlarla şekillendirmeye müsait, akım ve ısıyı en iyi ileten metal olması,
korozyona karşı yüksek direnç ile mekanik özellikleri sebebiyle KIRMIZI-SARI-YEŞİLBEYAZ altın alaşımları halinde kuyumculukta ve saatçilik endüstrisinde kullanılır.
Oksitlenme ve sülfürlenmeye karşı yüksek dirençlidir.
Dünya Altın Üretiminin Başlıca Üretici Ülkeler Arasındaki Yüzdeleri:
Güney Afrika Birliği...............%75
Kanada....................................%3.7
A.B.D.....................................%3.4
Japonya...................................%2.7
Gana.................................... ..%1.6
Avustralya............................. %1.3
Filipinler................................ %1.
Bilinen önemli altın mineralleri şunlardır:
1. Nabit altın Au (± diğer metaller)
2. Elektrum Au - Ag alaşımı,
3. Kustelit Ag (± Au),
4. Auroküprit Au2 Cu3
5. Aurostibit Au Sb2
6. Rodit Au ( Pt, Rh, Fr, Pd)
7. Kalaverit Au (Ag) Te2
8. Silvanit (Au Ag) Te4
9. Tetsit (Au, Ag)Te
10. Nagyazit Pbn Aun (±Te, Sb, S)
11. Kennerit (Au, Ag) Te2
12. Petzit Ag3 Au Te2

Altın oluşumu bulunan sahalar şunlardır: 
A. Kuvars altın damarları
1. İzmir - Karşıyaka – Arapdağı
2. Çanakkale - Kirazlı – Kartaldağ
3. Elazığ - Baskil – Nazaruşağı
4. İzmir - Ödemiş – Küre
5. Hatay – Kisecikköy

MEGEP

Kuyumculuk Teknolojisi: Kalem Atma

KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ KALEM ATMA

Kalem atma işleminde kullanılan aletlerin başında kesici alet ve yardımcı takımlar
gelir. Farklı kalem atma yönteminde kullanılan kesici aletlerin şekli her yöntemde farklılık
göstermekte olup iş parçasının sabitlenmesinde kullanılan takım ya da yardımcı aparatlarda
değişmektedir.

Kalem atma yöntemine göre kullanılan araç gereçler farklılık gösterir.
El kalemleri işlemlerinde en önemli ve gerekli araç, çelik el kalemleridir. (Resim 1.2)
Takıların üzerine desen atabilmek için kullanılan ve uç biçimleri çeşitli şekil ve ölçüde
biçimlendirilmiş çelikten imal edilmiş kesicilerdir. Uç açılarına göre seçilerek takı üzerine
değişik ölçülerde çizgiler çizilir.
El kalemleriyle birlikte kullanılan diğer bir araç-gereç, el mengeneleridir. Küçük
parçaların üzerine kalem atılırken sabitleme işleminde kullanılır. Bazı çok küçük parçaların
sabitlenmesinde ise rokela ve pevlalar ulanılır. (Resim 1.3)

Makine kalemlerinde en önemli araç divizördür. Makine kalemleri de kendi aralarında
çeşitlilik gösterir, bunlar; iç kalem, dış kalem vb. isimler alırlar. (Resim 1.4) Bu
makinelerle birlikte kullanılmak üzere divizör (deveboynu), çelik uçlar ve bağlama pensleri
vardır.
Divizör miline pensler takılarak kalem atılacak parçalar pens yardımıyla divizöre
bağlanır. İstenilen motife göre divizöre açı verilir. Makine miline bağlanan çelik uçlarla takı
üzerine kalem çizgileri atılır.

Amerikan kalemlerinde kesicilere dönme hareketini verebilmek için kullanılan freze
motorları ve yardımcı aparatlarıyla kalem atma işini gerçekleştiren çelik uçlar kullanılır.

sabit kalması için de sabitlemenin uygun ve dikkatli yapılması gerekir. Makine kalemlerinde
ilk ayarlar örnek parça üzerinde yapılmalı, istenilen ölçü ve ayarlar elde edildikten sonra
gerçek parça üzerine tatbik edilmelidir.
Kalem atmada kullanılan çelik uçların kullanılmasına özen gösterilmelidir. Makinenin
devir sayısı kesiciye uygun ölçüde olması gerekir. Amerikan kalemlerinde derinlik ve desen
atma işlemi kişinin el becerisi ve tecrübesine dayandığı için parçanın delinmemesine özen
gösterilmelidir.

Çelik kalemler çabuk deforme olan parçalardır. Bunun için kalem atma işlemine
geçmeden önce kullanılacak kalem uçlarının bilenmiş olmasına dikkat edilmelidir.
El kalemleriyle kalem atma işleminde uygun motif için uygun kalem kullanılmalı,
parçanın sabitlenmesi uygun şekilde yapılmalıdır.

El kalemi ve amerikan kalem atma işlemi beceriye dayalı işlem olduğundan, tecrübe
zamanla kazanılacak ve yapılan uygulamalar sonrasında hatasız kalem atma işlemi
yapılabilecektir.

MEGEP-KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ
KALEM ATMA 

Pirlanta Satin Alirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Pırlanta Satın Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?


     Pırlanta hakkında bilgi vermeye öncelikle pırlantanın geçmişine inerek başlamak istiyorum. İlk ham elmas 2500 yıl önce Hindistan’da çıkarılmış. Modern elmas endüstrisi ise 19. yüzyılın sonlarına doğru Güney Afrika madenlerinin bulunmasıyla başlamış. Şu anda ham elmas üretiminin en büyük payına sahip olan ülkeler Botsvana, Rusya, Güney Afrika, Angola, Namibya, Avustralya ve Zaire’dir. Bunların yanı sıra ham elmas çıkarılan diğer ülkeler arasında Brezilya, Venezüella, Gine, Gana, Tanzanya, Çin, Endonezya ve Hindistan’da sayılabilir. Elmas kesimi pek çok yerde gerçekleştiriliyor. Bunların başlıca merkezleri Belçika, New York, İsrail ve Hindistan’dır.
Dünyadaki hammadde elmasların sınıflandırılması, değerlendirmesi ve satışa sunulması eski ismiyle De Beers yeni ismiyle DTC firması tarafından gerçekleştiriliyor. Bu firma ham elmasları tüketicilere değil, taşı işleyerek pırlantaya dönüştüren kesim merkezlerine ve üreticilere satmaktadır. Hiçbir pırlanta satıcısı benim taşlarım bu markadır gibi bir şey söyleyemez. Zira ham elmaslar kesime girip pırlanta şekline dönüştürüldükten ve satışa sunulduktan sonra o taşların ham halinin hangi firmaya ait olduğunu kimse bilemez.
Pırlantanın özelliklerine geldiğinizde ilk akla 4C özelliğini bilmemizde fayda vardır.
Cut: Kesim
Colour: Renk
Clarity: Berraklık
Carat Weight: Karat Ağırlığı

Cut (Kesim): Kesim 4C özelliklerinin en önemlisi çünkü pırlantanın verdiği ışık ve pırıltı tamamen tamamen kesiminin iyi olup olmadığı ile ilgilidir. Diğer özellikleri doğadan kaynaklanırken kesim özelliği pırlanta üzerinde insan eliyle yaratılan tek özelliğidir. Şekil kişinin zevkine bağlıdır. Yuvarlak kesimler, kesimler arasında en popüler olanıdır. Diğer kesimler arasında dikdörtgen zümrüt kesimi, damla, markiz, prenses, oval ve kalp kesim sayılabilir.
Colour (Renk): Pırlanta renkleri beyazın çeşitli tonlarından oluşur. Bir pırlanta ne kadar beyazsa o kadar değerlidir. Tabi ki bu değerleri belirleyecek olan tek faktör renk değildir. En nadir bulunan ve en beyaz olanlar D, E, F, ve G’dir, ancak pırlantaların büyük çoğunluğu beyaz ve çok hafif renkli beyaz olarak adlandırılan H-L renkleri arasındadır. M rengi ve altındakilerde gözle görülebilir sarımtırak bir renk tonu vardır. Ayrıca çok nadir bulunan pembe, mavi, yeşil, sarı ve diğer renkte görülebilir. Bunlara da Fantezi adı verilir.
Clarity (Berraklık): Bir pırlantanın berraklığı lekelerine bakılarak belirlenir. Hemen hemen her pırlantanın içinde pırlantayı oluşturan karbon kristalinin küçük izlerine rastlanır, ancak çıplak gözle görülemezler. Lekeler ancak çok kuvvetli mercek altında seçilebilir. Bir pırlantanın lekeleri ne denli az ise, taş da o kadar nadir bulunur.
Carat Weight (Karat Ağırlığı): Karat bir pırlantanın ağırlık ölçüsüdür. Bir karat 100 eşit puana bölünür. Yarım karat 50 puandır ve 0,50 ct şeklinde yazılır. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatı kesim, renk ve berraklık özelliklerinin farklı bileşimi nedeniyle aynı olmayabilir.
4C özelliklerini tek tek tanımladıktan sonra esas önemli olan, bir pırlantayı satın alırken en çok nelere dikkat etmeliyiz?
    Mücevher işi doktorluk mesleği kadar özel bir meslektir. Bir insan doktoruna nasıl güveniyorsa mücevher aldığı kişiye de o kadar güvenmelidir. Çünkü insanlar bu mağazalara milyarlarca liralık mücevherlerini teslim ediyorlar.
    İkinci önemli konu ise bu mesleği gerçekten bilen, bu işi anlayarak ve bilerek yapan kişilerden alışveriş yapılmalıdır. Çünkü maalesef ülkemizde herhangi bir toptancıdan 100 – 150 adet muhtelif pırlantalı mal satın alan herkes bir mücevher mağazası açabiliyor hatta bilgisayardan çıkartılan bir takım sertifikalarla da göz boyayabiliyorlar.
    Dolayısıyla mücevher satın almadan önce malı satın alacağınız firmayı, o firmanın geçmişini, dürüstlüğünü ve bu işi ne kadar profesyonel yaptığından emin olmanız gerekir.



Moda Pırlanta

12 Haziran 2013 Çarşamba

Elmas ile ilgili deyimler:

Elmas ile ilgili deyimler: 


- Deep Diamond: Yarışeffaf, hafif renkli Elmas.
- 4C Faktörü: Elmasın kalitesini belirleyen
özellikler. İngilizce Cut (Kesim), Carat (Karat yani
ağırlık), Color (Renk) ve Clarity (Berraklık,
duruluk) sözcüklerinin baş harflerini ifade eder.
- Fahm-i billûrî: Farsça Elmas. (Fahm: Kömür,
Billûr: Kristal, billûri: kristalize)
- Façeta, Faseta: Traşlanmış Elmasın (veya başka
bir taşın) her bir yüzeyine verilen ad.
- Fantezi Elmas: Renkli Elmas.
- Felemenk Elması: Amsterdam (Hollanda)’da
traşlanmış Elmasa verilen ad. Elmas kesme sanayii
Hollanda’da olduğu gibi İsrail’de de hayli
gelişmiştir.
- Güherpâre: Farsça “Elmas parçası” demektir.
- Gül Elmas: Gül şeklinde traşlanmış Elmas.
- İmitasyon, İmitasyon Elması: Taklit Elmas; Japon
Taşı; Rentaşı; Jargon vb.
- Japon Taşı: Parıltılı (Elmas görünümlü) cama
kuyumcuların verdiği ad. Taklit elmas.
- Kara Elmas: Carbonandum’un diğer adı.
- Karavana:İnce, yassı Elmas.
- Lup temizi Elmas: 10 def’a büyüten lupla
bakıldığında kusur görünmeyen Elmas.
- Mele: Çok fasetalı, iri Pırlanta (39)
- Parıltılı, Pırıltılı: Ani renk çakması. Kısmen
dispersiyon ile ilgili olarak parıltı daha çok Elmas,
Zirkon, Zümrüt, yakut ve Gökyakut’ta görülür.
Bunların parıltısını arttırmak için çok fasetalı kesim
tekniği (Pırlanta Kesim) uygulanır.

- Pırlanta: Traşlanmış Elmas’a verilen ad. Traşlama
tekniğine ise Elmas Kesme Tekniği denir.
- Roze: Pembe Elmas. Bk. Deep Diamond.
- Serendip Elması: Evliya Çelebi’nin
Seyahatnamesi’nde geçer. Sri Lanka’da kesilmiş
Elmas.
- Vitvit: Ufak olduğu için az fesatalı olarak
traşlanmış Elmas: fesatası az Pırlanta (39)
- Matura Elması: Zirkon bahsine bkz.
- Pave pırlanta yüzük: Elmas kırıntılarıyla kaplı
yüzük (pave, pavement inglizcedir).

Madencilik Rehberi

Turkiye’de ‘TAS’ ABD’de Pirlanta!



  • Milliyet » 
  • Ege» 
  • Haber


Türkiye’de ‘TAŞ’ ABD’de pırlanta!


Bir doğal taş cenneti olan Türkiye’de çıkan bazı taşlar, ülke içinde pek kıymetlendirilmezken ham olarak ABD’ye ihraç edilenlerin bir kısmı orada işlenip tıpkı pırlanta gibi karatla satılıyor

İZMİR AA
Ülkemizde ‘şifa’ özelliği öncelikli 
İZMİRDEKİ tarihi Kızlarağası Han’da faaliyet gösteren Pagos Gümüş Takı Atölyesi’nin sahibi Kadri Sezik, Türkiyede bazı taşların “kıymetinin” pek bilinmediğini söyledi. Sezik, Türk insanının doğal taşa; hangi rahatsızlıklara iyi geldiği ya da nasıl bir rahatlama sağladığı yönünden baktığını, yarı değerli taş denildiğinde akla önce ametistin geldiğini belirtti.

10 bin dolara alıcı buluyor
SADECE Türkiye’de çıkan ama ülkemizde pek rağbet görmeyen ateş opali (Kütahya) ve diaspor (Muğla Pınarcık) gibi taşların ABD’ye rahatlıkla satıldığını kaydeden Kadri Sezik, şöyle dedi:
 “Örneğin, ateş opali değer olarak düşük olsa da pırlantayla eşdeğer şartlarda satılıyor.Zeytinyağı yeşili renginde, şeffaf kristal bir taş olan diaspor ise 10 bin dolar karat fiyatıyla alıcı buluyor.”

Kuresel Pirlanta Endustri Raporu: Dunya elmas tuketimi


Küresel Pırlanta Endüstri Raporu: Dünya elmas tüketimi


Milliyet-Küresel Pırlanta Endüstri Raporu'na göre Dünya elmas tüketimi 2020'de 26.1 milyar
dolara ulaşacak.
Konuya ilişkin yazılı açıklama şöyleydi.
Bain& Company'nin Antwerp Dünya Pırlanta Merkezi (AWDC) işbirliği ile hazırladığı
"Küresel Pırlanta Endüstri Raporu"na göre, 2011 yılında 15,6 milyar ABD doları
olan elmas tüketimi 2020'de 26,1 milyar ABD doları seviyesine erişecek.Bu artışta
büyüyen Çin ve Hindistan orta sınıfının pırlanta tüketiminin önemli rol oynayacağı
ifade ediliyor. 
Rapor, sekiz ayrıülkeden 5 binden fazla tüketicinin yer aldığı geniş kapsamlı bir
anketinsonuçlarını ve dünyanın en büyük pırlanta pazarları olan ABD, Çin ve Hindistan'la ilgili
analizleri içeriyor. 
Pırlantada en büyük pazar Amerika
ABD, halen dünyanın açık arayla en büyük pırlanta pazarı konumunda bulunuyor.
 27 milyar dolar düzeyindeki elmas pazarı ile Çin ve Hindistan'ı neredeyse 3'e katlıyor.
Çin, 9 milyar dolara yaklaşan yıllık satışı ile dünyanın en büyük ikinci pırlanta pazarı
haline gelmiş durumda. Dünya'nın ilk elmas madenlerine sahip olan,pırlanta
kesimi ve parlatmasında bir merkez haline gelen Hindistan'ın yıllıksatışı
ise 8,5 milyar dolara yaklaştı ve hızla büyümeye de devam ediyor. 
2020'ye kadar pırlantasatışlarında %60 artış bekleniyor

KüreselPırlanta Endüstri Raporu'na göre, 2020 itibarı ile Çin ve Hindistan'ın büyüyen
ortakesiminin taleplerinin artması sonucunda dünya pırlanta tüketiminin yüzde
60'ınüzerinde artış göstereceği tahmin ediliyor. Rapora göre Çin ve Hindistan'ıntoplam
tüketiminin 2020 yılına gelindiğinde dünyanın toplam tüketiminin yüzde
36'sınıoluşturacağı öngörülüyor. Toplam ham elmas tüketiminin ise 2011 seviyesine
göreyılda yüzde 5,9 artış göstererek 2020'de 26,1 milyar dolara ulaşmasıbekleniyor.
Çin ve Hindistan'ın 2011 ve 2020 arasında pırlanta talebindekiartışın
yarısından sorumlu olacağı tahmin ediliyor.
Zevkler ve satın alma eğilimleri değişiyor 
Tüm ülkelerde pırlantayüzük, nişan, evlilik ve aşkı temsil ediyor. 2012 Küresel
Pırlanta Endüstrisi Raporu,kadınların çoğuna pırlantanın hediye olarak verildiğini
gösteriyor. Bununlabirlikte, Çinli ve Hintli kadınlar kendi pırlantalarını
seçme sürecinekatılırken, Amerikalı ve Rus kadınlar sürpriz yaşamaktan hoşlanıyorlar.
Hindistandışındaki müşteriler için pırlanta denilince akla lüks perakende
mağazalar olanCartier ve Tiffany geliyor. 
Bain Istanbul Ortağı Serhan Nadir konu ile ilgili şunları söyledi: 
"Türk elmas müşteri dinamikleri Hindistan'la yakın benzerlik gösteriyor. Pırlanta,Avrupa'da
genelde lüks markaların zincir mağazalarından satın alınırken,Türkiye'de
hala Hindistan'da olduğu gibi "aile kuyumcusu"ndan alınıyor. Türk müşterisini
Hintlilerden ayıran fark ise, pırlantaya hala altın gibi bir yatırım aracı olarak
değil, keyif için takılan bir aksesuar gözüyle bakılması.
Son on yılda eğitim
seviyesinin artması ve global oyuncuların pazardaki agresiftanıtım aktivitelerinin
de etkisiyle, Türk müşteriler de yüzde 20-30 farkvererek marka ürünleri
tercih etmeye başlıyor. Tercih edilen ürünler arasındadünya trendlerinin etkisini
Türkiye'de de görmek mümkün. Yeni düzende artıkpahalı ve tek taş pırlanta almak
yerine günlük kullanıma daha uygun, pahadançok tasarımıyla öne çıkan fiyat
açısından ulaşılabilir ürünler tercih ediliyor."
ABD'de pırlanta nişan yüzükleri artık popüler değil
Pırlanta kadınlara çekici gelmeye devam etse de, genç tüketiciler arasında pırlanta yüzükleri
tercih edenlerin sayısında bir düşüş gözleniyor. Genç kadınlar lüks harcamalarda
artık elektronik ürünleri tercih ediyor. Amerikalı ve Hintli kadınlar için
pırlanta yüzükler duygusal olduğu kadar maddi bir önem de taşıyor.
Çin'de pırlanta nişan yüzüğü adeti yaygınlaşıyor.
Yıllık geliri 15 bin doların üstünde olan ailelerin yüzde 90'ında en az bir parça,
birçoğunda ise birden çok pırlanta takı bulunuyor. Geliri 15 bin dolardan az olan
ailelerinyüzde 20'sinde ise en az bir parça pırlanta bulunuyor. 
Pırlantalarısonsuzluk ve statü simgesi olarak gören Çinli kadınlar için pırlantanın
manevive ruhsal değeri oldukça yüksek. Pırlanta nişan yüzüğü verme adeti Çin'de
gittikçeyaygınlaşıyor.
Çinli kadınlarküpe yerine, yüzük, kolye gibi daha görünür pırlantaları tercih ediyor.
En azbir karat ve üstü pırlantalar Çin'de daha popüler. Çin'de Tiffany, Cartier
ve Bulgari gibiprestijli perakendeciler pazarın büyük bölümünü elinde tutuyor.

Hindistan'da kadınlar pırlantadan iyi anlıyor
Hindistan'da pırlantaülkenin ikinci en hızlı büyüyen lüks satış ürünü konumunda
bulunuyor.Hindistan'ın yüksek gelirli kadınlarının yaklaşık yüzde 90'ında pırlantabulunuyor.
Çoğu ilk pırlantasını düğün, nişan, doğum günü ve yıldönümükutlamalarında
alıyor. Nişan yüzüğü vermek de ülkede oldukça yaygın bir adet. Düşükgelir
grubuna dahil kadınların bile birçoğunu pırlanta kolye ve bileziklere sahip.Hindistan'da
kadınlar pırlantadan iyi anlıyor. Taşın berraklığına, kesimi,boyutu
ve renginden daha fazla önem veriyorlar. 




-DirectFN Haber Merkezi-

www.directfn.com.tr 
"finans.milliyet"

17 Haziran 2013 Pazartesi

Kuyumculuk Sektoru Sorunlari ve Çozum Onerileri



Prof. Dr. Hilmi KIRLIOĞLU
Sakarya Üniversitesi, İİBF Öğretim Üyesi
Meral Erol FİDAN
SAÜ Kütüphane ve Dökümantasyon Dairesi

Kuyumculuk Sektörü Sorunları ve 
Çözüm Önerileri 

Kuyumculuk sektörünün önemli problemleri arasında mali mevzuatın yetersizliği, finansal yetersizlikler, kalifiye eleman yetersizliği, ayar problemleri, teknoloji yetersizliği, pazarlama ve tanıtım problemleri gelmektedir. Sektör hala küçük
atölyeler şeklinde varlığını devam ettirmeye çalışmakla birlikte, son yıllarda ihracata yönelmelerdeki artış neticesinde şirketleşme çalışmaları hız kazanmış olup,
sektörde kurumsallaşma eğilimleri de
yoğunlaşmıştır.

Sektörün kısa ve uzun vadeli finansman
ihtiyacının en uygun maliyetle karşılanabilmesi, girdi maliyetlerinden kaynaklanan
sorunların giderilmesi amacıyla İAB tarafından 1999 yılında başlanan çalışmalar
sonunda 23.03.2000 tarihinde Kıymetli Madenler Ödünç Piyasası faaliyete geçirilmiştir. Böylece kıymetli madenlere dayalı

ödünç işlemlerinin kurumsal bir yapı
altında yapılması sağlanmıştır. Bu piyasasında 2004 yılı sonu itibariyle toplam 100
kg işlem miktarıyla 5 işlem
gerçekleşmiştir.
1961 yılında yürürlüğe girmiş olan 213
Sayılı VUK’nun “İktisadi İşletmelere Dahil
Kıymetleri Değerleme” bölümünde özel bir
hüküm olmadığı için altın, herhangi bir
emtia gibi değerlendirilmektedir. Bu nedenle emtianın değerlemesine ilişkin 274.
maddenin “satın alınan veya imal edilen
emtia, maliyet bedeli ile değerlenir…”

hükmü gereği kuyumcuların stoğunda yıl
sonunda bulunan altın maliyet bedeli ile,
yani ilk alındığı günde geçerli olan fatura
fiyatı ile değerlenmek zorundaydı. Bu da
ülkemizdeki yüksek fiyat artışlarından
dolayı altının maliyet ve borsa fiyatı
arasında yüksek farklar oluşmasına neden
olmakta ve işletmelerin stoklarında birkaç
ay kalmış olan altının, satışı sırasında ma-
Yabancı sermayenin özellikle Avrupa Birliği tam üyeliğinin netleşeceği Aralık ayındaki AB zirvesinden sonra yatırım yapı-
lacak ülkeler listesine Türkiye’yi de eklemesi beklenmektedir (Akın, 2004b). 
Kuyumculuk sektörünün bankalarla 
olan ilişkileri çok kısıtlı, altın kredisi kullanımı çok düşük hatta yok denecek dü-
zeydeyken İAB’nın açtığı piyasalarla sektörde yarattığı rahatlama önemli oranda 
sektörde canlanma sağlamıştır. Ayrıca sektörde yurtdışı altın kredi oranlarının düşük
olduğu bilinmesine karşın, ülkemizdeki 
bankaların talep ettikleri altın kredisi faiz 
oranlarının yüksek bulunması, İAB’nın 
ödünç piyasasını faaliyete geçirmesi ile 
makul seviyelere inmesini sağlayarak 
sektörde önemli bir rahatlama sağlamıştır 
(İAB, 2004 : 6). 
Sektörün en önemli sorunlarından biri
de ucuz finansman kaynakları temin edilememesidir. Dünyada uygulanmakta olan 
altın kiralama sisteminin ülkemizde yerleşmesi gerekmektedir. Altın kiralama, 
yurtdışındaki altın kaynaklarının çok
ucuza sektöre kazandırılması ve altınların 
doğrudan ithal edilmesi halinde yüksek 
döviz faturalarından kurtulmak anlamını
taşımaktadır (Kaplan, 2003 : 37). 
Uzmanlar Türkiye’de altın bankacı-
lığının tam anlamıyla uygulanabilmesi için 
bir altın ihtisas bankasının kurulması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Türkiye’de 
kurulması düşünülen altın ihtisas bankasının altın işini iyi bilen bir kadro tarafından kurulması gerekmektedir. Aynı zamanda altın konusunda ihtisas yapacak
olan bu bankanın yurtiçindeki finans kurumlarının yanı sıra, Londra ve İsviçre’de 
altın bankacılığı yapan bankaların da en az 
% 25’ine ortak olması gerektiği düşünülmektedir. Böylece, yerli ve yabancı güçlü 
ortaklarla yola çıkacak bir bankanın, 
uluslararası arenada kredi sorunu da
aşılmış olacaktır (Akın, 2005). 
Kuyumculuk sektörü tüm dünyada gelenekçi yapısından uzaklaşmaktadır. Günü-
müzde, yatırım amacıyla altın takı alınması
yerine döviz, hisse senetleri, banka 
hesapları ve benzeri yatırım araçları ile
değerlendirme yöntemleri kabul görmek

tedir. Ancak mücevherat, güzel görünümü
ve onu taşıyan insana kattığı değer için 
satın alınmaktadır. Bu ise diğer yatırım 
malları ile arasında yoğun bir rekabetin 
doğmasına neden olmakta, çağdaş Pazarlama tekniklerinin kuyumculuk sektö-
ründe uygulanmasını kaçınılmaz kılmaktadır (Kaplan, 2003:37). 
Altın mücevher perakendeciliğinde yeni 
deneyimlerle alışveriş düzeni oluşturulacaktır. Hayat tarzını esas alan, geçici 
modaya ve lüks tüketime öncülük eden 
perakendeciler daha davetkar ortamlar,
daha eğitimli satış elemanları ve daha etkileyici satış teknikleri ve müşteri hizmetleri sunabilmektedir. Bu konudaki ba-
şarının ise, daha şeffaf fiyatlandırma ile 
mümkün olabileceği düşünülmektedir. Altın modasının tanıtılması için kataloglar 
hazırlanması, bunların tüketiciye kolayca 
ulaştırılacak ortamlara; örneğin kuaför 
salonlarında sunulması hatta altın modasının, para atarak makineden ürün alınan
türde yeni nesile tanıtılmasının faydalı
olacağı düşünülmektedir (“Altın Sektörü
İçin Tahminler”, 2003). 
Dünya altın üretiminin yüzde 80'inden 
fazlası mücevher yapımında kullanılmaktadır. Bu açıdan, altın ticaretini canlandırmak için mücevher ve diğer alanlarda
talebi arttırmak gerekmektedir. Kuyumculuk ve mücevherat satışındaki klasik yöntemler revize edilerek, yeni stratejiler ve 
tekniklerle mücevherat talebinin arttırılması gerekmektedir. 
Kuyumculuk sektörü için de İşlenmiş
Altın ve Gümüş Ürünlerinin Geliştirilmesi 
İçin Odalararası Koordinasyon Merkezi
(ASSICOR) markaların, tasarımların yasal
işlemler yolu ile, taklidinin engellenebilmesi için çalışmalara başlamıştır. Sektörün 
daha ileriye gidebilmesi için üniversitelerle
sanayinin işbirliğine gitmesi, takı tasarımı
konusunda uzmanlar yetiştirmesi, yeni 
üretim teknikleri geliştirerek daha önce 
görülmemiş tasarımlar ortaya çıkarması
gerekmektedir (Karayiğit, 2004b: 19). 
Ülkemiz kuyumculuk sektörü ihracatta 
hızlı bir yükseliş trendine girmiştir. Bu
yükselişi devam ettirebilmesi için ise ihracatına önem vermesi gerekmektedir. İhracatta ise önemli noktalardan biri markalaş-
maktır. Çünkü ancak markalaşmış ürünlerle uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek mümkündür. Marka yaratabilmek 
için ise özgün tasarımlar yapabilmek gerekmektedir. Kuyumculuk sektörümüz 
uzun yıllar tasarım konusunda yetersiz
kaldıklarından ve taklit ürünlerle uluslararası pazarlara girdiklerinden dolayı
olması gereken yere gelememiştir.
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO), sektör mensubu kişi ve firmaların ürettikleri 
modelleri korumak için Türk Patent Enstitüsü Bünyesinde gerçekleştirdikleri endüstriyel tasarım tescil başvurularını, İKO 
Patent adı altında internet üzerinden sektörün kullanımına sunmuştur. İKO Patent 
kuyumculuk ürünleri, değerli taşlar, saat
kuyumcu malzeme ve makineleri vitrin 
dekorasyonu v.b sektörü ilgilendiren tüm 
alanları kapsamaktadır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) de 
uluslararası pazarlara daha rekabetçi
ürünlerle girebilmek amacıyla Türkiye Tasarım Konseyi’ni oluşturmuştur. Konsey’in
amacı, tasarım konusunda devlet politikası
oluşturabilmek, tasarım alanındaki faaliyetleri teşvik edebilmek, her kesimden 
sanayici ve ihracatçının tasarımdan yararlanmasını sağlamak, tasarım faaliyetlerini 
ve tasarımcı kalitesini arttırmak için 
girişimlerde bulunmaktır (“Markalaşmada
Yol Gösterecek Tim Tasarım Konseyi
Oluşturuldu”: 2005). 
Kuyumculuk sektörümüzün son yıllarda 
yakaladığı başarının devam edebilmesini 
sağlamak için sektörün güncel gelişmeleri
takip etmesi, dış pazarlarda Türk kuyumculuğunun daha iyi tanıtılması ve markalaşması gerekmektedir. Fuarlar bu üç 
amacın tek çatı altında gerçekleşmesini
sağlayan en önemli araçtır (Karayiğit, 
2004a :2).
18-22 Eylül 2004 tarihinde TÜYAP tarafından düzenlenen ikinci fuar da başarıyla gerçekleştirilmiş olmakla birlikte, 
İtalya Vicenza fuarının henüz bitmiş olması ve Honkong fuarının da Gold
İstanbul fuarı ile çalışması yüzünden bu 
fuara beklenenden az ziyaretçi katılmıştır. 
Sek-törün gelişimi ve tanıtımı için, bu gibi önemli fuarlarımızın zamanlarının iyi tespit
edilmesi gerekmektedir (a.g.e.:4). 
Ülkemizde kuyumculuk sektörü yapısı
itibariyle küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır ve çoğunlukla iç 
piyasaya hitap etmektedirler. Bu işletmelerin yapıları itibariyle dış pazarda tek 
başlarına varlık göstermeleri çok zordur. 
Genelde düşük kapasiteyle çalışmakta olan
bu işletmelerin talebin düştüğü kış aylarında, özellikle turistik yörede faaliyet gösterenler kapanmak zorunda kalabilmektedirler. Dış pazara açılmak isteyen firmaların, ihracata yönelik olarak birleşip organize edileceği bir kuruluşa ihtiyaç vardır. 
Kuyumculuk sektörü için, uzunca bir
süredir kurulması gerekli olan İstanbul 
Değerli Maden ve Mücevherat İhracat-çıları
Birliği (İMMİB), 2003 yılı Temmuz ayında,
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı kuruluşu 
olarak faaliyete geçmiştir. 600 üyesi 
bulunan birlik, üyelerinin menfaat-lerini
korumak ve değerli maden ve mücevherat 
ihracatımızı arttırarak sektö-rün yeni 
pazarlara ulaşmasını sağlamak amacıyla 
ihracatçılarımıza yardımcı olmayı
hedeflemişlerdir. 
Son yıllarda takılarda moda olgusunun 
ön plana çıkması sonucunda, sektörde 
tasarım daha önemli bir unsur olmaya
başlamıştır. İnsanlar daha önce altın değeri
yüksek, pahalı takılara yönelirlerken, 
günümüzde altın değeri düşük, günün her
saatinde rahat olarak kullanılabilecek, 
estetik, modaya uyumlu, özgün tasarımlı
takılara yönelmeye başlamışlardır. 
Kuyumculuk sektöründe tasarımı sadece sanatsal anlamda madenin üzerine 
estetik birtakım kompozisyonlar yaratmak 
düşünülmemelidir. Ülkemizde kendi kültü-
rümüzü yansıtan tasarımlar ortaya çıkarabilmek için yeterli bir eğitimden geçmiş
elemanlara ihtiyaç vardır. Sektörde Türkiye’ye özgü geleneksel tekniklere yönelik 
çalışmalar yeni yeni gündeme gelmektedir. 
Örneğin; Atasay Kuyumculuk, Nisan 
2004’te “Atasay Yaşayan Anadolu Takıları
Koleksiyonu’’ kapsamında, 2 yıl süren çalışmanın sonucunda Erzurum’dan Eski-şehir’e, Gaziantep’ten Trabzon’a, Beypazarı’ndan Mardin’e kadar 12 farklı bölgedeki eski ustaya ulaşarak, unutulmak 
üzere olan geleneksel takı üretim tekniklerini araştırdı. Atasay’ın profesyonel tasarım ekibi, bu eski teknikleri yeniden 
yorumlayarak günümüz modern kadınının 
beğenisine hitap eden özel bir koleksiyon
ortaya çıkarmıştır. 
Kendi ülkelerine dönerken yanlarında
gezdikleri ülkeyi hatırlatacak birtakım objeler almak isteyen turistlere yönelik hediyelik eşyalar önemli bir gelir kaynağı olmaktadır. Ülkemizde ise altın sektörü-
müzde bu gibi hediyelik altın eşyalara 
yönelik çalışmalar çok azdır. Pakistan, 
Hindistan gibi ülkelerde kendi ülkelerinin 
kültürünü yansıtan altın hediyelik eşya 
pazarı önemli bir yer tutmaktadır. Sektö-
rümüzde bu alanda çalışmalar yapabilecek 
eğitimli çalışanlara ihtiyaç vardır. 
Satabilmek için maliyetlerin düşük
olması gereklidir. Kuyumculuk sektöründe
en önemli maliyet unsurları işçilik ücretleri
ve devlete ödenen vergi, sigorta primi gibi
unsurlardır. İşçilik ücretleri konusunda 
devletin vergi vb. yüklerini sektör üzerinde 
azaltması gerekmektedir. Bu sektörde
yatırım yapacakların teşvik edilmesi 
gerekmektedir.

15 Haziran 2013 Cumartesi

Kiev’de Dunyanın En Pahalı Abiyesi

Kiev’de Dünyanın En Pahalı Abiyesi Sergilendi

Ukrayna’nın başkenti Kiev’de otellerin birinde kapalı kapılar ardında gerçekleşen tanıtımda sadece üç saatliğine getirilen dünyanın en pahalı abiyesi


Kiev’de dünyanın en pahalı abiyesi sergilendi

Ukrayna’nın başkenti Kiev’de otellerin birinde kapalı kapılar ardında gerçekleşen tanıtımda sadece üç saatliğine getirilen dünyanın en pahalı abiyesi sergilendi.

Abiye sergileneceği otele silahlı muhafızlar eşliğinde zırhlı bir araç içerisinde getirildi.

İngiliz tasarımcı Debbie Vinghem tarafından yarım yıl içinde yapılan, Şaheser Abiye’nin üzerinde 50 bin dikiş bulunuyor.

Yaptığı elbiseyi çok sevdiğini belirten Debbie Vinghem, 13 kilo ağırlığındaki abiyenin değerinin 5,5 milyon dolar olduğu belirtti.

Ukraynalı kadınların hayran kaldığı elbisenin yapımında her biri 2 karat 50 siyah elmasın yanı sıra çok sayıda beyaz elmas kullanıldı.

İkinci defa görücüye çıkan giysi ilk olarak altı ay önce Monte Carlo’da sergilendiği bildirildi.


CİHAN

Kiev’de dünyanın en pahalı abiyesi sergilendi



Haberimport

Kirmizi Altin, Yesil Altin, Normal Altin Rengi Nedir?

Kirmizi Altin, Yesil Altin, Normal Altin Rengi Nedir?


Ayar ve Milyem Düşürme Hesapları

Yapılacak alaşımda ayara göre has altına katılacak olan katkı miktarları hesaplanır.
Katılacak katkı miktarları alaşımın rengine tesir eder. Katkı metalleri genellikle gümüş ve
bakırdır. Bu metaller eşit oranlarda katıldıklarında altının rengine tesir etmez. Ancak gümüş
oranı artırıldığında renk tonlarının yavaş yavaş yeşile döndüğü, bakır oranının artırıldığında
kırmızıya döndüğü gözlenir.

Tam yeşil ve tam kırmızının katkı oranları aşağıdaki gibidir.

Kırmızı altın alaşımı için katkının %75 bakır, %25 gümüş olmalıdır.

Yeşil altın alaşımı için katkının %75 gümüş, %25 bakır olmalıdır.

Normal altın rengi için katkının %50 bakır, %50 gümüş olmalıdır.

Firmalar toplam katkı miktarına uymak zorundadır. Toplam katkı miktarını
değiştirmeyecek şekilde; çinko, kalay, paladyum, nikel vb. metallerde katabilir. Fakat bu
katkıyı oluşturacak metallerin yüzde oranlarını kendi istedikleri renk tonlarına göre
değiştirebilir. Bu durumda toplam katkı miktarına uyulduğu için milyemde bir değişme
olmayacaktır.

MEGEP

En Saf Altin Nedir ? Ayar ve Milyem Hesabi

En Saf Altin Nedir ? Ayar ve Milyem Hesabi


AYAR VE MİLYEM 






Ayar ve Milyem Hesapları
Kuyumculukta kıymetli metaller saf hâlde kullanılmaz. Kıymetli metaller yardımcı
metallerle alaşım yapılarak kullanılır. Alaşımın yapılmasında esas amaç külçe içerisindeki 
saf metal miktarının istenen oranda değiştirilmesidir. Alaşım içerisindeki saf metal 
miktarının azaltılmasıyla, ürünün daha az maliyetle üretimi sağlanır. Aynı zamanda saf 
metale bir takım özellikler (dayanım, renk, işlenebilme özelliği, verilen şekli muhafaza 
edebilme vb.) kazandırılır. 



Ayar ve Milyemin Tanımı
Alaşımların saflığı iki şekilde ifade edilir. Bunlardan biri milyem diğeri ayardır. Ayar 
ifadesi sadece ülkemizde kullanılmaktadır. Milyemse uluslararası bir ifade olarak 
kullanılmaktadır. 
Alaşım içerisinde bulunan saf metal ağırlığının toplam ağırlığa bölümüne milyem 
denir. En saf altın bin milyem olarak kabul edilir. Saflığın değeri sıfıra doğru azalır. Saflık 
değeri düştükçe içerisindeki katkı miktarı artar. Milyem ayara göre daha hassas ölçüdür. 
S M: milyem 
M= --------- .1000 S: saf miktarı
T T: toplam ağırlık 

Ayar ise altın alaşımı içerisindeki saf altın miktarının, 1/24 oranında gösterilmesine 
denir. Ayarda en saf altın 24 ayar kabul edilir. 24 ayardan aşağıya doğru saflık azalır. 
Milyemde olduğu gibi alaşımın ayarı düştükçe içerisindeki katkı miktarı artar.
Ayar ve milyem değerlerinin birbirine çevrilmesi mümkündür. Bunu yapmak için 1 
ayarın kaç milyeme eşit olduğunu bulmak gerekir. Bunun için 1000 milyem 24’ e bölünür 
ve bir ayarın milyem cinsinden karşılığı bulunur. 
1ayar =1000/24=41,66 milyeme eşittir. 



Ülkemizde ve dünyada ticarî olarak kullanılmakta olan altından mamul takıların ayar 
ve milyem olarak değerleri aşağıdaki gibidir (Tablo 1.1). 
Altının Ayar ve Milyem Değerleri 
Ayar değeri Milyem değeri 
1 ayar 41,66 
2 ayar 83,32 
3 ayar 124,98 
4 ayar 166,64 
5 ayar 208,3 
6 ayar 249,96 
7 ayar 291,62 
8 ayar 333,28 
9 ayar 374,94 
10 ayar 416,6 
11 ayar 458,26 
12 ayar 499,92 
13 ayar 541,58 
14 ayar 585 
15 ayar 624,9 
16 ayar 666,56 
17 ayar 708,22 
18 ayar 750 
19 ayar 791,54 
20 ayar 833,2 
21 ayar 874,86 
22 ayar 916 
23 ayar 958,18 
24 ayar 1000 
Tablo1.1:Milyem değerleri 
Milyem değerlerinde ± 2 milyem tolerans vardır. 
Çizelgedeki koyu renkte yazılı ayarlar TSE 7000 standartlarına uygun hazırlanan 
alaşımlardır

MEGEP

14 Haziran 2013 Cuma

Kral Suyu Nedir?

Kral Suyu 
                                                                              Foto:Vikipedia
Altını eritebilen bir karışım olduğundan dolayı bu ad verilmiştir. Uzun bir süre bu 
özelliği taşıyan tek kimyasal madde olmuştur. Bulunana kadar altın eritilemeyen bir madde 
olarak kabul ediliyordu. Günümüzde etkilenmeyen madde yoktur. Nitrik asitte hidroklorik 
asidin karışımından elde edilir. 

40oBe’lik nitrik asit ve 22oBe’lik hidroklorik asit kullanıldığında oranı 1 kg nitrik asit 
için 3 kg hidroklorik asittir. Hacim bazında bu oran 1’e 4 ile 1’e 4,2 arasında değişir. 
Hazırlanan kral suyu tamamı hemen kullanılmayacaksa, tamamı dolu olmayan ve sıkı
kapatılmış cam şişelerde mümkün olan enserin yerde muhafaza edilmelidir. Yüksek 
miktarların kullanıldığı hallerde suyun o an hazırlanmasında fayda vardır. Plastik şişeler, 
özellikle beyaz polietilenden olanlar, kral suyu için uygun değildir. 
Gri polietilen daha dayanaklı olmasına rağmen kısa süreler için kullanılmalıdır. 

Suyun 
eritilmiş olduğu altın saf olduğunda sarı renge bürünür. Altın, bakır veya nikel içerdiğinde 
ise renk yeşile çalmaktadır. Altın ne kadar çok gümüş içerirse kral suyu o kadar zorlanır ve 
arta kalan çözülemeyen kısım her zaman altın içerir. Prate PRIWOZNİK e göre altının 
eritilmesi için 200ml hidroklorik asit 45ml nitrik asit ve 200ml su içeren kral suyu karışımı
gerekmektedir. 

 DİKKAT ASİTLER ;Hidroklorik asit, sağladığı kolaylıkların yanında, zehirli bir maddedir ve insan dokuları başta olmak üzere çoğu yüzeye büyük tahribat verir. Bu nedenle bu asit ile çalışılırken güvenlik önlemleri en üst düzeyde tutulmalıdır.Asit, toksik olmasının yanında, gözler ve deri için tahriş edicidir, deride yanıklara neden olmaktadır ve solunum sistemi için tahriş edici özellik taşımaktadır.


MEGEP 
(MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN 
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) 
KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ

ALAŞIM METALLERİ VE KİMYASALLAR

Gumus Hakkinda Bilgiler Ve Ozellikleri

Gümüş







Simgesi.................:Ag
Atom Ağırlığı.......:107.868
Atom No:..............:47
Özgül Ağırlığı.......:10.5gr/cm3
ErgimeSıcaklığı....:961.oC(1235.08°K,1763.474°F)
Kaynama Noktası...:2212oC
Proton ve Elektron Sayısı :47
Nötron Sayısı : 61
Kristal Yapısı : Kübik
Yoğunluk : 10.5 g /cm3



Fiziki Özellikleri: İşlenebilir parlak beyaz bir metaldir.2,5 mikron (1 mikron metrenin
milyonda biridir) kalınlığında levhalar üretilebilmekte, arasından yeşil-mavi bir ışık
geçmektedir. Mors ölçeğine göre sertliği 2,5 ila 3 arasında olup, saf altından biraz serttir.
Altından sonra en iyi işlenebilir metal olup, genellikle alaşımları kullanılır.
Diğer değerli metallerde olduğu gibi ayarı binlik sistemde ifade edilir. Geçen yüzyıla
kadar 12’lik sistem kullanılıyordu. Alaşım halinde belli bir sesi olmaktadır. En iyi elektrik ve
ısı iletkenidir. Tüm metaller arasında ışığı en iyi yansıtanıdır. Bu ışık, görünen ışık ve
enfraruj ışığıdır. Aynaların imalinde kullanılır. Beyaz görünmesinin nedeni, ışık
spektrumunda bulunan tüm ışınları homojen şekilde yansıtmasıdır. Ültraviyole ışınlarda
gümüşün davranışı kötüleşmekte, yerine radyum gibi diğer metaller kullanılmaktadır.
Gümüşün bozulması engellenemediğinde,



yerine daha az yansıtıcı; ancak dengeli metaller 
kullanılır (alüminyum, krom, radyum gibi). 

Gümüş buharı mavimsi olup kaynama sıcaklığında ortaya çıkar. 
Doğadaki hali: Gümüş genelde Şili, Norveç, Türkiye’de ve özellikle Kanada’da 
cevher halde bulunmaktadır. Mineralleri bakir, kükürt, klor ve alüminyum karışmış halde 
mevcuttur. İtalya’da Sardunya Adası’nda %0,01 ila %0,05 arasında, nadiren %1’de bulunur. 
Çinko, kükürt ve demir madenlerinde de bulunmaktadır. 
Kimyasal özellikleri: Saf gümüş, hava ve suda soğuk ve sıcak halde bozulmaz. Binde 
bin oranında iken ısıtıldığında ve soğutulduğunda bozulma göstermez. Gümüşçülerin saflık 
kontrolü bu özelliğe dayanmaktadır. Kırmızılaşıncaya kadar ısıtılarak havada soğumaya 
bırakılır. Diş yüzeyi gri ve siyah renge dönüşürse, gümüş saf değildir. Eğer metal aynı
kalmış ise metaller içermektedir. Bu son şekilde gümüş daha değerli olabilmektedir. Soda ve 
sudkostiğe(erimiş halde olanlarına bile) dirençli olup, kimyasal ürün tesislerinde sıkça 
gümüş kazanlar kullanılmaktadır. Gümüşü en kolay eriten asit nitrik asit (kezzap) olup 
gümüş nitrat ortaya çıkarmakta, asidin bir kısmı kırmızı-kahverengi, zehirli ve tahriş edici 
dumanlar çıkarmaktadır. Nitrik asit altını eritemediğinden bu asit iki metali ayrıştırmakta 
kullanılır. Bu ayrıştırma, metaller alaşım halinde olduğunda da kullanılmaktadır. Suda 
eriyebilen siyanürler hava ve oksijenli sulu ortamlarda gümüşü kolayca eritebilmektedir. 
Endüstrinin gelişmesiyle havaya yüksek oranlarda sülfürik ürünler karışmakta, bu da 
gümüşün davranışlarını etkilemektedir. Gümüş bozuldukça elektrik akımına gösterdiği 
direnç artmakta, büyük zararlar meydana getirmektedir. 

Gümüşün Korunması İçin Aşağıda Değişik Öneriler Getirilmiştir:

Ø Hava geçirmeyen plastik poşetlerin kullanılması. 
Ø İnce bir katman parlak nikelajın üzerine galvanizli radyum. 
Ø Saydam boya tabakaları (eğer korunmayan bir taraf oksitlenmeye uğrarsa nesne 
çirkin bir hal alabilmektedir.) 
Ø Gözle görünmeyen kaplamalar sağlayan kimyasal eriyik banyoları. 
Ø Berilyum ile galvanizleme. 
Ø Sabitleştirme banyosunda galvanizleme.




MEGEP KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ
ALAŞIM METALLERİ VE KİMYASALLAR



Altin Analiz Yontemleri

Altın Analiz Yöntemleri 


Altın doğada elementler halde çok az miktarda ve gümüş, tellür, platin, bakır metalleri
ile bileşikler halinde bulunurlar. Altın bulunduğu cevherin yapısına göre değişik metotlarda
elde edilir. Bu yöntemleri şöyle sıralayabiliriz.

1-Hidrolik Yöntem: Kumlar içinde serbest halde bulunan altın özgül ağırlık farkından
faydalanılarak eğik bir zeminde kuvvetli su akımı ile yıkanır. Kum altından hafif olduğu için
akar, altın geride kalır.

2-Amalgamlaştırma Yöntemi: Amalgam yöntemi genellikle serbest halde altın
içeren cevherlere uygulanmıştır. Cevher öğütülüp, cıva ile kaplanmış eğimli bakır levhalar
üzerinde akıtılır. Katı sıvı oranı %16.7dır.Altın cıva içerisinde amalgam yaparak
çözünür.(AuHg2, Au2, Hg, Au3Hg) Altın-cıva bileşiklerinin ergime noktası 100oC nın
üzerindedir. Altının cıvadaki çözünürlüğü normal sıcaklıkta %0.2 civarındadır. Belirli
zamanlarda bu amalgamlar kazınarak çıkarılır. Yerine yeni cıva konur. Altın ihtiva eden
amalgam ayırma filtrelerde filtrelenir. Katı amalgamın dağıtılmasıyla cıva buharlaştırılır.
Külçe halindeki altın-gümüş külçesi elde edilir. Bu külçe metalürjik işlemlerle saflaştırılır.

                                                                    Resimler : Köyden İndim Şehire Sinema Filminden Alıntıdır 



3-Siyanürleştirme Yöntemi: Altın miktarı düşük olan cevherlerde bile rahatlıkla
uygulanabilir. Sülfürlü cevherlere, amalgam metodundan artan filizlere ve serbest altın
içeren cevherlere siyanürleştirme yöntemi uygulanabilir. Öğütülen cevhere alkali siyanür
çözeltisi ilave edilip havanın oksijeni ile reaksiyona sokulur. Altın, altın siyanür kompleksini
vererek çözünür. Aynı yöntem Ag içinde geçerlidir.
Elde edilen altın saf değildir. Altının yanında gümüş, kurşun platin, bakır, çinko vs.
gibi elementler vardır.


MEGEP KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ
ALAŞIM METALLERİ VE KİMYASALLAR

Altinin Tabiatta Bulunusu Ve Ozellikleri

Altının Tabiatta Bulunuşu Ve Özellikleri 


Altın ilk işlenen metal olup, en eski uygarlıklarda güç, zenginlik simgesi olarak
değerli sayılmıştır.Tarihte bilinen kayıtlara göre Mısır hükümdarları zamanında M.Ö. 3200
yıllarında, altın darphanelerde eşit boyda çubuklar halinde çekilerek para olarak kullanıldı.
Au Latince Aurum kelimesinden gelmektedir Tabiatta saf halinde bulunan doğal altın,
İ.Ö.3000 yılından önce süs eşyası yapımında kullanılmıştır. Altın doğada çok nadiren saf
olarak bulunur. Daima gümüş ve bazen de diğer metalleri ihtiva eder. Dünyadaki altının
büyük bir çoğunluğu, toprakta bulunan sarı metalik minarelden elde edilmektedir. Gümüş
oranı yüksek olduğu takdirde mineral “Elektrum”diye adlandırılır. Bu mineral sarı veya
beyaz renktedir. Çok ender sahalarda, altın cıva ile birlikte tabii amalgam halinde bulunur.
Tabiatta mevcut bulunan ikinci önemli bileşiği “KALAVERİT”(AuAg)Te2 altın tellür olup
bu bileşik %43 altın ihtiva eder.Daha az önemli bileşiği SİLVANİT ve PETZİT’dır.Altın
genellikle tabiatta alüvyonlu yataklarda kumla karışmış parçacıklar ve kuvars kayalar
içerisinde dağılmış ince damarlar arasında rastlanır.

Altının Özellikleri 
Simgesi...................................: Au
Atom ağırlığı...........................:197,2 g/mol
Atom numarası........................:79
Yoğunluğu...............................:19,3 g/cm³
Kütle özelliği..........................:20oC de 19,32 gr/cm3
Elektrik akımını iletmesi.........:%65,46
Isıyı iletmesi...........................:%53,2
Ergime derecesi.....................:1064.18 oC
Kaynama noktası...................:2856oC
Spesifik ısısı..........................:131 j/kg.k.
Tavlama ısısı.........................:300oC
Döküm sıcaklığı....................:1100-1300oC tır.
Altın bütün metotlarla şekillendirmeye müsait, akım ve ısıyı en iyi ileten metal olması,
korozyona karşı yüksek direnç ile mekanik özellikleri sebebiyle KIRMIZI-SARI-YEŞİLBEYAZ altın alaşımları halinde kuyumculukta ve saatçilik endüstrisinde kullanılır.
Oksitlenme ve sülfürlenmeye karşı yüksek dirençlidir.
Dünya Altın Üretiminin Başlıca Üretici Ülkeler Arasındaki Yüzdeleri:
Güney Afrika Birliği...............%75
Kanada....................................%3.7
A.B.D.....................................%3.4
Japonya...................................%2.7
Gana.................................... ..%1.6
Avustralya............................. %1.3
Filipinler................................ %1.
Bilinen önemli altın mineralleri şunlardır:
1. Nabit altın Au (± diğer metaller)
2. Elektrum Au - Ag alaşımı,
3. Kustelit Ag (± Au),
4. Auroküprit Au2 Cu3
5. Aurostibit Au Sb2
6. Rodit Au ( Pt, Rh, Fr, Pd)
7. Kalaverit Au (Ag) Te2
8. Silvanit (Au Ag) Te4
9. Tetsit (Au, Ag)Te
10. Nagyazit Pbn Aun (±Te, Sb, S)
11. Kennerit (Au, Ag) Te2
12. Petzit Ag3 Au Te2

Altın oluşumu bulunan sahalar şunlardır: 
A. Kuvars altın damarları
1. İzmir - Karşıyaka – Arapdağı
2. Çanakkale - Kirazlı – Kartaldağ
3. Elazığ - Baskil – Nazaruşağı
4. İzmir - Ödemiş – Küre
5. Hatay – Kisecikköy

MEGEP

Kuyumculuk Teknolojisi: Kalem Atma

KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ KALEM ATMA

Kalem atma işleminde kullanılan aletlerin başında kesici alet ve yardımcı takımlar
gelir. Farklı kalem atma yönteminde kullanılan kesici aletlerin şekli her yöntemde farklılık
göstermekte olup iş parçasının sabitlenmesinde kullanılan takım ya da yardımcı aparatlarda
değişmektedir.

Kalem atma yöntemine göre kullanılan araç gereçler farklılık gösterir.
El kalemleri işlemlerinde en önemli ve gerekli araç, çelik el kalemleridir. (Resim 1.2)
Takıların üzerine desen atabilmek için kullanılan ve uç biçimleri çeşitli şekil ve ölçüde
biçimlendirilmiş çelikten imal edilmiş kesicilerdir. Uç açılarına göre seçilerek takı üzerine
değişik ölçülerde çizgiler çizilir.
El kalemleriyle birlikte kullanılan diğer bir araç-gereç, el mengeneleridir. Küçük
parçaların üzerine kalem atılırken sabitleme işleminde kullanılır. Bazı çok küçük parçaların
sabitlenmesinde ise rokela ve pevlalar ulanılır. (Resim 1.3)

Makine kalemlerinde en önemli araç divizördür. Makine kalemleri de kendi aralarında
çeşitlilik gösterir, bunlar; iç kalem, dış kalem vb. isimler alırlar. (Resim 1.4) Bu
makinelerle birlikte kullanılmak üzere divizör (deveboynu), çelik uçlar ve bağlama pensleri
vardır.
Divizör miline pensler takılarak kalem atılacak parçalar pens yardımıyla divizöre
bağlanır. İstenilen motife göre divizöre açı verilir. Makine miline bağlanan çelik uçlarla takı
üzerine kalem çizgileri atılır.

Amerikan kalemlerinde kesicilere dönme hareketini verebilmek için kullanılan freze
motorları ve yardımcı aparatlarıyla kalem atma işini gerçekleştiren çelik uçlar kullanılır.

sabit kalması için de sabitlemenin uygun ve dikkatli yapılması gerekir. Makine kalemlerinde
ilk ayarlar örnek parça üzerinde yapılmalı, istenilen ölçü ve ayarlar elde edildikten sonra
gerçek parça üzerine tatbik edilmelidir.
Kalem atmada kullanılan çelik uçların kullanılmasına özen gösterilmelidir. Makinenin
devir sayısı kesiciye uygun ölçüde olması gerekir. Amerikan kalemlerinde derinlik ve desen
atma işlemi kişinin el becerisi ve tecrübesine dayandığı için parçanın delinmemesine özen
gösterilmelidir.

Çelik kalemler çabuk deforme olan parçalardır. Bunun için kalem atma işlemine
geçmeden önce kullanılacak kalem uçlarının bilenmiş olmasına dikkat edilmelidir.
El kalemleriyle kalem atma işleminde uygun motif için uygun kalem kullanılmalı,
parçanın sabitlenmesi uygun şekilde yapılmalıdır.

El kalemi ve amerikan kalem atma işlemi beceriye dayalı işlem olduğundan, tecrübe
zamanla kazanılacak ve yapılan uygulamalar sonrasında hatasız kalem atma işlemi
yapılabilecektir.

MEGEP-KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ
KALEM ATMA 

Pirlanta Satin Alirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Pırlanta Satın Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?


     Pırlanta hakkında bilgi vermeye öncelikle pırlantanın geçmişine inerek başlamak istiyorum. İlk ham elmas 2500 yıl önce Hindistan’da çıkarılmış. Modern elmas endüstrisi ise 19. yüzyılın sonlarına doğru Güney Afrika madenlerinin bulunmasıyla başlamış. Şu anda ham elmas üretiminin en büyük payına sahip olan ülkeler Botsvana, Rusya, Güney Afrika, Angola, Namibya, Avustralya ve Zaire’dir. Bunların yanı sıra ham elmas çıkarılan diğer ülkeler arasında Brezilya, Venezüella, Gine, Gana, Tanzanya, Çin, Endonezya ve Hindistan’da sayılabilir. Elmas kesimi pek çok yerde gerçekleştiriliyor. Bunların başlıca merkezleri Belçika, New York, İsrail ve Hindistan’dır.
Dünyadaki hammadde elmasların sınıflandırılması, değerlendirmesi ve satışa sunulması eski ismiyle De Beers yeni ismiyle DTC firması tarafından gerçekleştiriliyor. Bu firma ham elmasları tüketicilere değil, taşı işleyerek pırlantaya dönüştüren kesim merkezlerine ve üreticilere satmaktadır. Hiçbir pırlanta satıcısı benim taşlarım bu markadır gibi bir şey söyleyemez. Zira ham elmaslar kesime girip pırlanta şekline dönüştürüldükten ve satışa sunulduktan sonra o taşların ham halinin hangi firmaya ait olduğunu kimse bilemez.
Pırlantanın özelliklerine geldiğinizde ilk akla 4C özelliğini bilmemizde fayda vardır.
Cut: Kesim
Colour: Renk
Clarity: Berraklık
Carat Weight: Karat Ağırlığı

Cut (Kesim): Kesim 4C özelliklerinin en önemlisi çünkü pırlantanın verdiği ışık ve pırıltı tamamen tamamen kesiminin iyi olup olmadığı ile ilgilidir. Diğer özellikleri doğadan kaynaklanırken kesim özelliği pırlanta üzerinde insan eliyle yaratılan tek özelliğidir. Şekil kişinin zevkine bağlıdır. Yuvarlak kesimler, kesimler arasında en popüler olanıdır. Diğer kesimler arasında dikdörtgen zümrüt kesimi, damla, markiz, prenses, oval ve kalp kesim sayılabilir.
Colour (Renk): Pırlanta renkleri beyazın çeşitli tonlarından oluşur. Bir pırlanta ne kadar beyazsa o kadar değerlidir. Tabi ki bu değerleri belirleyecek olan tek faktör renk değildir. En nadir bulunan ve en beyaz olanlar D, E, F, ve G’dir, ancak pırlantaların büyük çoğunluğu beyaz ve çok hafif renkli beyaz olarak adlandırılan H-L renkleri arasındadır. M rengi ve altındakilerde gözle görülebilir sarımtırak bir renk tonu vardır. Ayrıca çok nadir bulunan pembe, mavi, yeşil, sarı ve diğer renkte görülebilir. Bunlara da Fantezi adı verilir.
Clarity (Berraklık): Bir pırlantanın berraklığı lekelerine bakılarak belirlenir. Hemen hemen her pırlantanın içinde pırlantayı oluşturan karbon kristalinin küçük izlerine rastlanır, ancak çıplak gözle görülemezler. Lekeler ancak çok kuvvetli mercek altında seçilebilir. Bir pırlantanın lekeleri ne denli az ise, taş da o kadar nadir bulunur.
Carat Weight (Karat Ağırlığı): Karat bir pırlantanın ağırlık ölçüsüdür. Bir karat 100 eşit puana bölünür. Yarım karat 50 puandır ve 0,50 ct şeklinde yazılır. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatı kesim, renk ve berraklık özelliklerinin farklı bileşimi nedeniyle aynı olmayabilir.
4C özelliklerini tek tek tanımladıktan sonra esas önemli olan, bir pırlantayı satın alırken en çok nelere dikkat etmeliyiz?
    Mücevher işi doktorluk mesleği kadar özel bir meslektir. Bir insan doktoruna nasıl güveniyorsa mücevher aldığı kişiye de o kadar güvenmelidir. Çünkü insanlar bu mağazalara milyarlarca liralık mücevherlerini teslim ediyorlar.
    İkinci önemli konu ise bu mesleği gerçekten bilen, bu işi anlayarak ve bilerek yapan kişilerden alışveriş yapılmalıdır. Çünkü maalesef ülkemizde herhangi bir toptancıdan 100 – 150 adet muhtelif pırlantalı mal satın alan herkes bir mücevher mağazası açabiliyor hatta bilgisayardan çıkartılan bir takım sertifikalarla da göz boyayabiliyorlar.
    Dolayısıyla mücevher satın almadan önce malı satın alacağınız firmayı, o firmanın geçmişini, dürüstlüğünü ve bu işi ne kadar profesyonel yaptığından emin olmanız gerekir.



Moda Pırlanta

12 Haziran 2013 Çarşamba

Elmas ile ilgili deyimler:

Elmas ile ilgili deyimler: 


- Deep Diamond: Yarışeffaf, hafif renkli Elmas.
- 4C Faktörü: Elmasın kalitesini belirleyen
özellikler. İngilizce Cut (Kesim), Carat (Karat yani
ağırlık), Color (Renk) ve Clarity (Berraklık,
duruluk) sözcüklerinin baş harflerini ifade eder.
- Fahm-i billûrî: Farsça Elmas. (Fahm: Kömür,
Billûr: Kristal, billûri: kristalize)
- Façeta, Faseta: Traşlanmış Elmasın (veya başka
bir taşın) her bir yüzeyine verilen ad.
- Fantezi Elmas: Renkli Elmas.
- Felemenk Elması: Amsterdam (Hollanda)’da
traşlanmış Elmasa verilen ad. Elmas kesme sanayii
Hollanda’da olduğu gibi İsrail’de de hayli
gelişmiştir.
- Güherpâre: Farsça “Elmas parçası” demektir.
- Gül Elmas: Gül şeklinde traşlanmış Elmas.
- İmitasyon, İmitasyon Elması: Taklit Elmas; Japon
Taşı; Rentaşı; Jargon vb.
- Japon Taşı: Parıltılı (Elmas görünümlü) cama
kuyumcuların verdiği ad. Taklit elmas.
- Kara Elmas: Carbonandum’un diğer adı.
- Karavana:İnce, yassı Elmas.
- Lup temizi Elmas: 10 def’a büyüten lupla
bakıldığında kusur görünmeyen Elmas.
- Mele: Çok fasetalı, iri Pırlanta (39)
- Parıltılı, Pırıltılı: Ani renk çakması. Kısmen
dispersiyon ile ilgili olarak parıltı daha çok Elmas,
Zirkon, Zümrüt, yakut ve Gökyakut’ta görülür.
Bunların parıltısını arttırmak için çok fasetalı kesim
tekniği (Pırlanta Kesim) uygulanır.

- Pırlanta: Traşlanmış Elmas’a verilen ad. Traşlama
tekniğine ise Elmas Kesme Tekniği denir.
- Roze: Pembe Elmas. Bk. Deep Diamond.
- Serendip Elması: Evliya Çelebi’nin
Seyahatnamesi’nde geçer. Sri Lanka’da kesilmiş
Elmas.
- Vitvit: Ufak olduğu için az fesatalı olarak
traşlanmış Elmas: fesatası az Pırlanta (39)
- Matura Elması: Zirkon bahsine bkz.
- Pave pırlanta yüzük: Elmas kırıntılarıyla kaplı
yüzük (pave, pavement inglizcedir).

Madencilik Rehberi

Turkiye’de ‘TAS’ ABD’de Pirlanta!



  • Milliyet » 
  • Ege» 
  • Haber


Türkiye’de ‘TAŞ’ ABD’de pırlanta!


Bir doğal taş cenneti olan Türkiye’de çıkan bazı taşlar, ülke içinde pek kıymetlendirilmezken ham olarak ABD’ye ihraç edilenlerin bir kısmı orada işlenip tıpkı pırlanta gibi karatla satılıyor

İZMİR AA
Ülkemizde ‘şifa’ özelliği öncelikli 
İZMİRDEKİ tarihi Kızlarağası Han’da faaliyet gösteren Pagos Gümüş Takı Atölyesi’nin sahibi Kadri Sezik, Türkiyede bazı taşların “kıymetinin” pek bilinmediğini söyledi. Sezik, Türk insanının doğal taşa; hangi rahatsızlıklara iyi geldiği ya da nasıl bir rahatlama sağladığı yönünden baktığını, yarı değerli taş denildiğinde akla önce ametistin geldiğini belirtti.

10 bin dolara alıcı buluyor
SADECE Türkiye’de çıkan ama ülkemizde pek rağbet görmeyen ateş opali (Kütahya) ve diaspor (Muğla Pınarcık) gibi taşların ABD’ye rahatlıkla satıldığını kaydeden Kadri Sezik, şöyle dedi:
 “Örneğin, ateş opali değer olarak düşük olsa da pırlantayla eşdeğer şartlarda satılıyor.Zeytinyağı yeşili renginde, şeffaf kristal bir taş olan diaspor ise 10 bin dolar karat fiyatıyla alıcı buluyor.”

Kuresel Pirlanta Endustri Raporu: Dunya elmas tuketimi


Küresel Pırlanta Endüstri Raporu: Dünya elmas tüketimi


Milliyet-Küresel Pırlanta Endüstri Raporu'na göre Dünya elmas tüketimi 2020'de 26.1 milyar
dolara ulaşacak.
Konuya ilişkin yazılı açıklama şöyleydi.
Bain& Company'nin Antwerp Dünya Pırlanta Merkezi (AWDC) işbirliği ile hazırladığı
"Küresel Pırlanta Endüstri Raporu"na göre, 2011 yılında 15,6 milyar ABD doları
olan elmas tüketimi 2020'de 26,1 milyar ABD doları seviyesine erişecek.Bu artışta
büyüyen Çin ve Hindistan orta sınıfının pırlanta tüketiminin önemli rol oynayacağı
ifade ediliyor. 
Rapor, sekiz ayrıülkeden 5 binden fazla tüketicinin yer aldığı geniş kapsamlı bir
anketinsonuçlarını ve dünyanın en büyük pırlanta pazarları olan ABD, Çin ve Hindistan'la ilgili
analizleri içeriyor. 
Pırlantada en büyük pazar Amerika
ABD, halen dünyanın açık arayla en büyük pırlanta pazarı konumunda bulunuyor.
 27 milyar dolar düzeyindeki elmas pazarı ile Çin ve Hindistan'ı neredeyse 3'e katlıyor.
Çin, 9 milyar dolara yaklaşan yıllık satışı ile dünyanın en büyük ikinci pırlanta pazarı
haline gelmiş durumda. Dünya'nın ilk elmas madenlerine sahip olan,pırlanta
kesimi ve parlatmasında bir merkez haline gelen Hindistan'ın yıllıksatışı
ise 8,5 milyar dolara yaklaştı ve hızla büyümeye de devam ediyor. 
2020'ye kadar pırlantasatışlarında %60 artış bekleniyor

KüreselPırlanta Endüstri Raporu'na göre, 2020 itibarı ile Çin ve Hindistan'ın büyüyen
ortakesiminin taleplerinin artması sonucunda dünya pırlanta tüketiminin yüzde
60'ınüzerinde artış göstereceği tahmin ediliyor. Rapora göre Çin ve Hindistan'ıntoplam
tüketiminin 2020 yılına gelindiğinde dünyanın toplam tüketiminin yüzde
36'sınıoluşturacağı öngörülüyor. Toplam ham elmas tüketiminin ise 2011 seviyesine
göreyılda yüzde 5,9 artış göstererek 2020'de 26,1 milyar dolara ulaşmasıbekleniyor.
Çin ve Hindistan'ın 2011 ve 2020 arasında pırlanta talebindekiartışın
yarısından sorumlu olacağı tahmin ediliyor.
Zevkler ve satın alma eğilimleri değişiyor 
Tüm ülkelerde pırlantayüzük, nişan, evlilik ve aşkı temsil ediyor. 2012 Küresel
Pırlanta Endüstrisi Raporu,kadınların çoğuna pırlantanın hediye olarak verildiğini
gösteriyor. Bununlabirlikte, Çinli ve Hintli kadınlar kendi pırlantalarını
seçme sürecinekatılırken, Amerikalı ve Rus kadınlar sürpriz yaşamaktan hoşlanıyorlar.
Hindistandışındaki müşteriler için pırlanta denilince akla lüks perakende
mağazalar olanCartier ve Tiffany geliyor. 
Bain Istanbul Ortağı Serhan Nadir konu ile ilgili şunları söyledi: 
"Türk elmas müşteri dinamikleri Hindistan'la yakın benzerlik gösteriyor. Pırlanta,Avrupa'da
genelde lüks markaların zincir mağazalarından satın alınırken,Türkiye'de
hala Hindistan'da olduğu gibi "aile kuyumcusu"ndan alınıyor. Türk müşterisini
Hintlilerden ayıran fark ise, pırlantaya hala altın gibi bir yatırım aracı olarak
değil, keyif için takılan bir aksesuar gözüyle bakılması.
Son on yılda eğitim
seviyesinin artması ve global oyuncuların pazardaki agresiftanıtım aktivitelerinin
de etkisiyle, Türk müşteriler de yüzde 20-30 farkvererek marka ürünleri
tercih etmeye başlıyor. Tercih edilen ürünler arasındadünya trendlerinin etkisini
Türkiye'de de görmek mümkün. Yeni düzende artıkpahalı ve tek taş pırlanta almak
yerine günlük kullanıma daha uygun, pahadançok tasarımıyla öne çıkan fiyat
açısından ulaşılabilir ürünler tercih ediliyor."
ABD'de pırlanta nişan yüzükleri artık popüler değil
Pırlanta kadınlara çekici gelmeye devam etse de, genç tüketiciler arasında pırlanta yüzükleri
tercih edenlerin sayısında bir düşüş gözleniyor. Genç kadınlar lüks harcamalarda
artık elektronik ürünleri tercih ediyor. Amerikalı ve Hintli kadınlar için
pırlanta yüzükler duygusal olduğu kadar maddi bir önem de taşıyor.
Çin'de pırlanta nişan yüzüğü adeti yaygınlaşıyor.
Yıllık geliri 15 bin doların üstünde olan ailelerin yüzde 90'ında en az bir parça,
birçoğunda ise birden çok pırlanta takı bulunuyor. Geliri 15 bin dolardan az olan
ailelerinyüzde 20'sinde ise en az bir parça pırlanta bulunuyor. 
Pırlantalarısonsuzluk ve statü simgesi olarak gören Çinli kadınlar için pırlantanın
manevive ruhsal değeri oldukça yüksek. Pırlanta nişan yüzüğü verme adeti Çin'de
gittikçeyaygınlaşıyor.
Çinli kadınlarküpe yerine, yüzük, kolye gibi daha görünür pırlantaları tercih ediyor.
En azbir karat ve üstü pırlantalar Çin'de daha popüler. Çin'de Tiffany, Cartier
ve Bulgari gibiprestijli perakendeciler pazarın büyük bölümünü elinde tutuyor.

Hindistan'da kadınlar pırlantadan iyi anlıyor
Hindistan'da pırlantaülkenin ikinci en hızlı büyüyen lüks satış ürünü konumunda
bulunuyor.Hindistan'ın yüksek gelirli kadınlarının yaklaşık yüzde 90'ında pırlantabulunuyor.
Çoğu ilk pırlantasını düğün, nişan, doğum günü ve yıldönümükutlamalarında
alıyor. Nişan yüzüğü vermek de ülkede oldukça yaygın bir adet. Düşükgelir
grubuna dahil kadınların bile birçoğunu pırlanta kolye ve bileziklere sahip.Hindistan'da
kadınlar pırlantadan iyi anlıyor. Taşın berraklığına, kesimi,boyutu
ve renginden daha fazla önem veriyorlar. 




-DirectFN Haber Merkezi-

www.directfn.com.tr 
"finans.milliyet"

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler