Bu Blogda Ara

pırlanta 2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pırlanta 2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Eylül 2013 Çarşamba

Pirlanta yuzuk veya pirlanta almadan once bu yaziyi okuyunuz!..

 Pırlanta yüzük veya pırlanta almadan önce bu yazıyı okuyunuz!..

Pırlantalar hakkındaki bu yazı sizlere tam bir bakış açısı kazandıracaktır. Pırlanta yüzük veya pırlanta almadan önce, bu değerli madenleri iyi tanımak gerekir. İşte bilmeniz gerekenler…


Pırlanta satın alırken bilmeniz gereken en önemli terim de 4C olarak belirtilen özellikler, yani Kesim (Cut), Berraklık (Clarity), Renk (Colour) ve Karat Ağırlığı’dır (Carat). Bunların dışında yine kemer, taban, bakım gibi konular hakkında da bilgi sahibi olmak gerekiyor. Bu yazımızda pırlantaya dair öğrenmek istediklerinizi bulabilir, böylece kendiniz ve sevdikleriniz için doğru tercihi yapabilirsiniz.

Kesim
Pırlantanın kesimi onun gerek estetiği gerek kıvılcım olarak tabir ettiğimiz ışıltısını artırmak açısından oldukça önemlidir. Pırlanta almak isteyenlerin yaptığı hatalardan biri şekil ve kesimi aynı zannetmeleridir. Kesim; simetri, açı ve oranın dikkatli olarak hesaplanarak, pırlantaya kıvılcımını veren bir özellikken, şekil kişisel tercihlere bağlıdır. Pırlantanın kesimi, ışıltısını ve fiyatını belirleyen en önemli unsurlardan biridir.
Profesyonel bir pırlanta kesimcisi, ışıltıyı maksimum oranda verecek şekilde kesimi yapar. Pırlantalar genelde her biri ışığı yansıtma özelliğine sahip 58 fasetli olarak hazırlanır. Kesimi iyi olmayan bir pırlanta, ışıltıya da sahip olmayacaktır.
1) Doğru oranlarda kesilmiş pırlantanın bir yüzeyinden giren ışık diğer yüzeyinden yansır ve dağılarak “taç” denilen üst kısmından yayılır.
2 ) Kesim çok derinse, ışığın bir kısmı pırlantanın “külah” olarak adlandırılan alt kısmından kaçar.
3 ) Kesimin yeterince derin olmaması da ışığın külahtan kaçmasına yol açar ve pırlantanın yeterince parlamamasına neden olur.
Renk
Pırlantanın 4C’lerinden biri olan Renk de (Colour) belirleyici bir özelliğe sahip. Renk, pırlantanın kalitesini de belirlendiğinden oldukça önemlidir. Pırlanta almadan önce, temel renk bilgilerini öğrenmek, doğru seçimi yapmak açısından faydalı olacaktır. Yapısıyla oynanmamış ve kesimi iyi yapılmış pırlanta, arada renk geçişleri olmadan tamamen renksiz olacaktır.
Pırlantanın renk skalası renksizden açık sarıya doğru gider. Bir pırlantayla diğeri arasında renk olarak belli belirsiniz bir fark vardır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki pırlantanın rengi oluşumdan kaynaklanır ve doğal yapısından ileri gelen kusurlar rengi etkiler. Yeraltından çıkarılan pırlantaların çoğu, renk skalasında normal olarak kabul edebileceğimiz ya sarı ya kahverengiye çalar. Sarı ve kahverengiye çalma durumu en yüksek olan pırlantalar “Fantazi” olarak adlandırılır. Bu tarz etkiler taşımayan ve tamamen renksiz olan pırlantalar son derece pahalıdır. Aşağıda pırlantaların renk tanımlamalarını görebilirsiniz.
D-F: Renksiz aralıktaki pırlantalardan olup en nadir ve tüm renkler içinde en değerli olanlarıdır.
G-J: Renksize yakın pırlantalardır. Bunlar beyaz ve sarı platin üzerine monte edildiklerinde tamamen renksiz görünürler.
K-M: Belirgin olarak sarı veya kahverengimsi renkte olan pırlantalardır. Bunlar, özellikle nişan yüzüğü olarak tercih edilmemelidir.
Berraklık
İnklüzyon ve leke olarak bilinen ve pırlanta’ya görüntüsünü kazandıran karakteristik özellikleri, pırlantanın berraklığını oluşturur. Berraklık, 4C’nin yapı taşlarından biridir. Pırlantadaki inklüzyonlar ya dış etmenler tarafından oluşur, ya da ufak çatlaklar gibi doğal yapısından gelen kusurlardır. Doğada çok az kusursuz pırlanta bulunur ve diğerlerine göre oldukça pahalıdır.
Pırlantanın berraklığı, inklüzyonlarının sayısı, büyüklüğü, rengi, taşın neresinde olduğu ve görünürlülüğüne göre belirlenmektedir. Lekeler ve kirlilik de berraklığı etkileyen unsurlardır. Üzerinde leke ve büyük ölçüde inklüzyonu bulunmayan pırlantalar, ışığı en iyi şekilde yansıtacağı için kusursuz olarak nitelendirilir. Pırlantanın berraklığına 10x büyütmeli mercek altında bakılarak karar verilir. Aşağıdaki tabloda berraklık dereceleri belirtilmiştir:
Katmersiz: İçte veya dışta kusuru bulunmayan pırlanta durumu.
İçte katmersiz: Pırlantanın iç kısmında kusuru bulunmama durumu. Bu tip pırlantaların bulunması oldukça zordur ve fiyatları yüksektir.
VVS1, VVS2 : Yok denecek kadar az inklüzyonlu pırlantalar. İnklüzyonların, 10x büyütmeli mercek altında bile görünmesi oldukça zordur.. Bu tip pırlantalar da oldukça değerlidir.
VS1, VS2: Çok az inklüzyonlu pırlantalar. İnklüzyonları çıplak gözle görülemez. VVS1 ve VVS2′lere göre daha ucuzdur.
SI1, SI2: Hafif inklüzyonlu pırlantalar.Bu inklüzyonlar, 10x büyütmeli mercek altında görülebilir düzeydedir. SI dereceli pırlantalar, satın almak için uygundurlar çünkü inklüzyonlar çıplak gözle fark edilmezler. Ayrıca VS2 ve üstü dereceli pırlantalar göre fiyatları daha uygundur.
SI3: Hafif inklüzyonlu pırlantalar. SI3, bir EGL derecesi olup GIA veya başka bir gemolojik enstitü tarafından tasdiklenmezler.GIA bu pırlantalara SI2 veya I1 sertifikası verir. SI3 pırlantalarının çıplak gözle görülemeyen siyah inklüzyonları veya çatlakları yoktur, fakat çıplak gözle seçilebilen beyaz ufak inklüzyonları olabilir.
I1: İnklüzyonlu pırlantalar. I1 berraklığındaki pırlantaların çıplak gözle görülebilen belirgin kusurları vardır. Eğer bütçeniz sadece I1 veya SI3 sertifikalı pırlanta almaya yetiyorsa, alacağınız ürünü çok iyi incelemenizi tavsiye ederiz.
I2, I3: İnklüzyonlu pırlantalar. Bu tür pırlantalardaki inklüzyonlar çıplak gözle görülebilir durumdadır. Ayrıca üzerlerinde siyah noktalar bulunan bu pırlantalar beyaz inklüzyolar ve çatlaklar arasından bulutlu bir görünüm sergilerler
Karat Ağırlığı
Karat, pırlantanın ağırlığını gösteren ölçüdür. Alacağınız pırlantanın kesim, renk ve berraklığına karar verdikten sonra karat ağırlığına karar vermeniz gerekir. Elbette buna karar verirken bütçenizi göz önünde bulundurmalısınız. Pırlantalar, doğanın hediyesi olarak kabul edilirler ve büyüklük arttıkça fiyat da artmaktadır. Pırlantanın değeri karat ağırlına bağlı olarak artar. Buna göre, bir karat ağırlığındaki büyük parça pırlanta yüzük, daha küçük parça pırlantalardan yapılmış aynı karat ağırlığındaki bir pırlanta yüzükten daha pahalı olacaktır. Aşağıdaki tablo karat ağırlığının bir yüzük setinde nasıl farklılık gösterdiğini açıklamaktadır.
Karat ağırlığına doğru karar vermek için bazı ipuçları
Doğru karat ağırlığındaki yüzüğü seçerken, karşınızdaki kişinin parmak yapısını, beğenisini, yüzüğün tarzını ve belki de en önemlisi bütçeyi göz önünde bulundurmak gerekir.
Öncelikle bütçenizi net olarak belirleyip, o fiyat aralığındaki pırlantalara bakmalısınız.
İkinci olarak, yüzüğü takacak kişinin parmak yapısı dikkate alınmalıdır. Eğer parmaklar uzunsa, karat ağırlığı küçük olan yüzük hoş durmayabilir, ya da kısa parmakta karat ağırlığı büyük bir yüzük uygun durmayacaktır.
Pırlanta yüzüğün dizimi de karat ağırlığıyla orantılı olarak seçilmelidir. Bu bağlamda uyumsuz tasarımlar, yüzüğün görünümünü kötü yönde etkileyecektir. Ayrıca, pırlantanın hangi dizim şeklinde daha iyi korunacağına bakmak gerekir.
Yüzüğü kullanacak kişinin günlük hayattaki aktiviteleri de yüzük seçimini etkileyen unsurlardır. Kişi, yoğun bir iş temposunda çalışıyor ve ağırlık içeren işler yapıyorsa yüzüğün darbe alma ihtimali olabilir.
Diğer bir önemli konu da yüzüğü kullanacak kişinin zevk ve tercihleridir. Doğru seçim yapabilmek için karşınızdakinin zevklerini anlamaya çalışmakta fayda var.
Pırlanta İyileştirmeleri
Pırlanta iyileştirmesi, kesimi ve cilası yapılmış taşın gemolojik özelliklerini iyileştirmek için uygulanan işlemler bütünüdür. Kimi mücevheratçılar, berraklığını arttırmak ve diğer bazı özelliklerini iyileştirmek için lazer delme yöntemiyle pırlantalara işlem uygularlar ve bunun sonucunda o pırlantaları daha yüksek fiyata satarlar. Bu yüzden Amerikan Federal Ticaret Komisyonu, mücevheratçıların müşterilerine mücevher üzerinde yapılan her türlü işlemi bildirmeleri gerektiği kuralını getirmiştir.
Üzerinde iyileştirme yapılmış pırlantalar, doğal ve iyileştirme yapılmamış pırlantalar kadar değerli olmadığı için, büyük indirimler üzerinden ticaretleri yapılmaktadır. Bu yüzden, eğer yüksek kalitede bir mücevher istiyorsanız, %100 doğal olan pırlantalara yönelmeli ve iyileştirme yapılmamış pırlanta istediğinizi belirtmelisiniz. Mücevharatçıların pırlantalar üzerinde yaptığı bazı işlemleri aşağıda sizin için belirtmeye çalıştık.
Beyazlatma: Pırlantalara yapılan beyazlatma işlemi, taşın parlak bir renk almasını sağlar. Bu işlemle, taş renksiz pırlantaların görünümüne bir nebze de olsa kavuşturulur.
Gamma / Elektron Işınlama: Bu işlemde, pırlantalar gamma ışınları veya elektrona tabi tutulurlar. Bu işlem pırlantanın renk kalitesini değiştirmek için yapılır.
Isıtma: Pırlanta yüksek ısıya maruz tutularak ısıtma işlemi yapılır. Bu teknikle taşın renk ve berraklık özelliklerinin iyileştirilmesi hedeflenir.
Dolgu: Pırlantaların çoğunun, çeşitli sebeplere bağlı olarak yüzeylerinde çatlaklar olabilir. Dolgu tekniğinde, bu çatlak ve boşluklar plastic veya camla doldurulur. Bu işlem ayrıca pırlantanın dayanıklılık gücünü artırmayı sağlar. Ama elbette profesyonel bir taşbilimci ışık vurduğunda bu dolguları çok rahat fark edebilir.
Lazer: Lazer, en sert cisimlere bile nüfuz edebilen güçlü bir ışındır. Lazer tekniğiyle, pırlantanın kalitesini düşüren inklüzyonlara müdahele edilir. Özellikle belirgin siyah inklüzyonlar söz konusu olduğunda bu işlem yapılır.
Yağlama / Reçine İnfüzyonu: Bu işlemle pırlantanın en kaliteli görüntüye kavuşması hedeflenir. İnfüzyon tekniğiyle, pırlantanın yüzeyindeki oyuklar paraffin, reçine, yağ gibi renksiz maddelerle doldurulur.
Işınlama: Işınlama yöntemiyle, taşın renginin değiştirilmesi amaçlanır ve taş renksize yakın veya renksiz taş görüntüsüne kavuşturulur. Bunun için pırlantaya nötron tatbik edilir. Buna ilaveten ısıtma yöntemiyle de renk açma işlemi daha da güçlendirilebilir.
Pırlanta & Floresan
Bazı pırlantalar, üzerlerine ultraviyole ışığı düştüğünde renk değiştirirler. Bu ışık, güneş ışığı veya elektrik ampülünün ışığı olabilir. Pırlantanın da başka bir ışıkla etkileşime girdiğindeki ışımasına floresan denir. Bu yüzden pırlanta aldığınız yerden, taşın floresan ışıma özelliğini ve kalitesini gösteren sertifikayı istemelisiniz. Çünkü bu floresan ışıma özelliği fiyatının belirlenmesinde etkilidir. Sertifikada, taşın floresansının mavi, beyaz veya sarı olup olmadığı belirtilir. Ayrıca sertifikalarda floresan ışımasının güçlü veya zayıf olup olmadığı da belirtilmektedir.
Floresan fiyatı belirler
Aldığınız pırlantanın fiyatının belirlenmesinde floresan ışıma özelliği önemli bir etkendir. Daha önce de belirttiğimiz gibi sarımtırak pırlantalar fiyat skalasının en aşağısında bulunur. Bu durum, floresan ışımalı pırlantalar için de geçerlidir. Ultraviyole ışınına tutulduğunda floresan ışıması sarıya dönük olan taşlar düşük kaliteli olarak kabul edilir ve fiyat da bununla doğru orantılı olarak düşer. Diğer yandan, mavi floresan ışımalı pırlantalar, beyaza çalan mavi görünümde oldukları ve renksize yakın pırlantalarla kombine edilebilecği için yüksek kaliteli olarak kabul edilirler.
Bu etkilere rağmen, bazı pırlantalarda floresan ışıma belirgin değildir ve bu pırlantalar parlak oldukları için florean ışımadan negatif olarak etkilenmezler.
Aşağıdaki tabloda floresan ışımalı pırlanta fiyatlarının renk ve berraklığına göre nasıl karşılaştırıldığını görebilirsiniz.
D – H Renk Aralığı IF – VS dereceleri SI1 – I3 dereceleri
Çok güçlü floresan -8% to -12% -3% to 0%
Güçlü floresan -5% to – 7% -1% to 0%
Orta floresan -2% to – 4% 0%
I – N Renk Aralığı IF – VS dereceleri SI1 – I3 dereceleri
Çok güçlü floresan 0% to +4% 0% to +4%
Güçlü floresan 0% to +4% 0% to +4%
Orta floresan 0% to +3% 0% to +3%
Belli Belirsiz floresan 0% to +1% 0%
Pırlantanızın tarafsız bir laboratuardan alınmış sertifikalı olması elbette oldukça faydalı ve değerlidir. Ancak, karat ağırlığı, şekli, rengi ve berraklığı aynı olan pırlantaların fiyatlarının farklı olabildiği gerçeğini de göz önünde bulundurmanız gerekir. Renk ve berraklık dereceleri Amerikan Gemoloji Enstitüsü tarafından belirlenmiştir. Tüm laboratuarlar bu birimi kullansa da standartlar farklı olabilir.Laboratuarların bir pırlanta için belirleyeceği renk ve berraklık derecesi birbirinden farklı olabilir. Bunun için aynı sertifikaya sahip pırlantaların fiyatlarını karşılaştırmanızı tavsiye ederiz. Pırlantaya değer biçimi esasen göreceli bir iştir ve değeri biçenin takdirindedir. Fiyat doğrudan renk, berraklık ve kesime bağlı olarak belirlendiği için doğru ve dürüst derecelendirme önemlidir.
Pırlanta sertifikası ne anlama gelir?
Pırlanta sertifikası, o pırlantayla ilgili her şeyi belirtir. Pırlanta sicili ve derece raporu olarak da bilinen sertifika, pırlantanın 4C’si olarak belirttiğimiz özelliklerin tümünü gösterir. Pırlantanın kalite parametrelerini müşterilere daha belirgin kılmak ve anlaşılır kılmak için genellikle sertifikalara o pırlantayı ve iç özelliklerini gösteren bir diyagram da eklenir.
Pırlanta sertifikası ve derece raporu veren bağımsız laboraturlar
Günümüzde, az sayıda taşbilimi laboratuvarı bulunmaktadır. Aşağıda listesini bulabilirsiniz
GCAL: Değerli Taş Sertifika ve Teminat. Laboratuvarı GCAL derecelendirme standartları konusunda oldukçta titizdir. Laboratuar, kullandığı standartlardan o kadar emindir ki, onay verdiği pırlantalar üzerinde kusur bulan müşterilere paralarını geri verme sözü sunar.
Web adresi: http://www.gemfacts.com/
GIA: Amerikan Taşbilimi Enstitüsü, dünya çapında bir pırlanta derecelendirme çizelgesi oluşturmasıyla bilinir. Bu enstitünün verdiği sertifika kendi alanının en eski ve iyisi olarak kabul edildiği için mücevharatçılar tarafından önem verilir.
Web adresi: http://www.gia.edu/
IGI – Uluslararası Taşbilimi Enstitüsü 1975 yılında Antwerp’te kurulmuştur. Enstitü, New York, Mumbai, Tokyo ve Bangkok’ta kurduğu laboratuarlarındaki sıkı derecelendirme kurallarıyla bilinir.
Web adresi: http://www.igiworldwide.com/
AGS: Merkezi, Amerika- Nevada’da olan Amerikan Mücevher Kurumu, katı derecelendirme standartları olan kuruluşlardan biridir.
Web adresi: http://www.americangemsociety.org/
EGL: Avrupa Taşbilim Laboratuarı, Johannesburg, New York, Antwerp, Paris, Londra, Seul ve daha birçok şehirde laboratuvarları bulunan bir kurumdur.
Web adresi: http://www.eglusa.com/
HRD (Hodge Raad Voor Diamant): İsmi “Pırlanta Yüksek Kurulu” anlamına gelen kurumun merkezi Antwerp’tedir. Kurum, Belçika’nın pırlanta pazarının bir nevi temsilcisi rolündedir.
Web adresi: http://www.hrd.be/
Pırlanta Bakımı
Pırlantalar, sürekli alınabilecek ucuz mücevherler değildir. Bu yüzden, gerek yatırım amaçlı, gerek yüzük veya kolye olarak takı amaçlı aldığınız pırlantalarınıza maksimum özeni göstermeniz gerekir. Pırlanta, sadece başka bir pırlanta tarafından zarar verilebilir sert bir yapıda olsa da bazı durumlarda hasar görebilir. Elbette iki parçaya ayrılma gibi bir durumu söz konusu değildir ama üzerine sert bir baskı uygulandığında hafif çatlamalar oluşabilir. Bu yüzden pırlanta kullanımında dikkatli olunmalıdır.
Pırlanta yüzük alırken de, pırlantanın maksimum korumada olduğu bir taş dizilimli yüzük alınması tavsiye edilir. Özellikle çalışan kadınlar için bu tarz bir yüzük almak pırlantayı korumak açısından önemlidir.
Ayrıca, pırlantayı gündelik hayatın içinde kullanılabilen saç spreyi ve klor gibi maddelerden uzak tutmak gerekir. Bu maddeler pırlantanın üzerinde birikerek renk üzerinde olumsuz etki yapabilirler.
Pırlantanızı temizlemenin doğru yolu
Pırlantanızı sıradan bir bezle ovmamalısınız. Bu tarz bir ovma işlemi taşa zarar verecektir. Uygun bir temizleme tekniği 1 çay kaşığı amonyak ve 6 çay kaşığı su ile hazırladığınız solüsyonu kullanarak ovma işlemidir. Bu şekilde pırlantanız parlaklık ve ışıltısını koruyacaktır.
Pırlantayı Saklama Koşulları
Temizliğin yanı sıra pırlanta mücevherleri saklama koşulları da önemlidir. Tavsiyemiz, yumuşak bir kumaş, hatta kese içerisinde saklamaktır. Bu şekilde pırlantanın, diğer mücevherlerle sürtünmeden dolayı oluşan çizikleri olmayacağı için parlaklığını uzun süre koruyacaktır.
RehberÖğretmen BİZ

4 Temmuz 2013 Perşembe

Pirlanta Satin Alirken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Pırlanta; evlilik teklifi, nişan gibi bir sebeple ihtiyaç duyulana kadar bihaber olunan bir konu. Araştırdığınız mücevher tektaş, alyans yüzük yahut küpe vb. bir takı ise haberdar olmanız icap eden birkaç temel konu şunlardır:






Pırlanta Mücevher Işıltısı
Öncelikle kuyumcularda gördüğünüz ışıklandırmalar oldukça yanıltıcı olabilmektedir. Seçtiğiniz pırlanta mücevheri spot ışığın altından kurtararak dikkatle inceleyin. Pırlantanın içi lekesiz mi? Gün ışığında parlıyor mu? Bunu teyit etmek çok önemlidir, çünkü pırlanta değerinin birinci önem taşıyan özellik parlaklığıdır. Renk ve pırlanta berraklığı gibi çok bilinen kalite özelliklerinden önce, pırlanta kesiminin kalitesine odaklanmanız salık verilir.



Pırlanta Laboratuar Sertifikası
Pırlanta kalitesini bilmenin en kolay, güvenli metodu, bahsi geçen tek taş, pırlanta alyans, küpe ya da mücevheratın, uluslararası bir pırlanta laboratuarının hazırladığı bağımsız pırlanta sertifikasına sahip olmasıdır. Özellikle pırlanta başına ağırlığı 0.35 carat’ın üstündeki pırlantalar söz konusu olduğunda sertifika elzemdir, zira pırlanta fiyatındaki değişimler ciddi büyüklükler oluşturmaya yüz tutar. Bunun yanı sıra, söz konusu tek taş veya pırlanta yüzük kesim kalitesine sertifikada pırlanta ile ilgili söz konusu bilgi de verilir. Sertifikada “Cut Quality” (Kesim Kalitesi) olarak belirtilen bu özelliğin iyi (good) ve üstü olmasına dikkat etmenizi öneriyoruz. Özel laboratuar belgesinin birinci kazanımı, pırlanta pazarlamasından para kazanmayan bir pırlanta uzmanının seçtiğiniz pırlanta mücevheri incelemesidir. 2. bir kazanım, söz konusu pırlanta mücevherin pırlanta konusunda son derece bilgili bir kişi tarafından değerlendirilmesi, sertifikanın düzenlenmesidir. Ayrıca, özel laboratuar kalite belgesi, tüm dünyada tanınır. Bu geçerlilik derecesi pırlanta laboratuarının ünü ile doğru orantılıdır. Dünyadaki en prestijli laboratuarlar, GIA (Gemology Institute of America) ve HRD (Hoge Raad voor Diamant) laboratuarlarıdır.



Pırlanta Fiyatları
Serbest pazar ekonomilerinde fiyat bazında rekabet birçok alanda aktif olduğu halde, pırlantanın pahalı bir mücevher olarak algılanması sebebiyle inanılmaz fiyat farkları oluşabilmektedir. İki ürünü karşılaştırırken iki mücevherin aynı tipte olduğuna, ikisinin de özel bir pırlanta laboratuar sertifikası olduğundan emin olduğunuz sürece zarar etme olasılığınız nerdeyse sıfırdır. Örnek olarak, 0.50 carat ağırlığa sahip, benzer özelliklere sahip pırlanta tektaş bir yüzüğü, bir kuyum mağazasında 3000 TL’ye, bir alışveriş merkezinde yer alan bir mücevher dükkanında 5.800TL’ye, ünlü bir markanın mağazasında 8.500TL’ye görmeniz olasıdır. Ümidimiz odur ki, okumuş olduğunuz bu yazı, pırlanta mücevher ile ilgili hazırlık seviyesinde ön bilgiye haiz olmanız için kafidir.

Celal Karaman

14 Haziran 2013 Cuma

Pirlanta Satin Alirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Pırlanta Satın Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?


     Pırlanta hakkında bilgi vermeye öncelikle pırlantanın geçmişine inerek başlamak istiyorum. İlk ham elmas 2500 yıl önce Hindistan’da çıkarılmış. Modern elmas endüstrisi ise 19. yüzyılın sonlarına doğru Güney Afrika madenlerinin bulunmasıyla başlamış. Şu anda ham elmas üretiminin en büyük payına sahip olan ülkeler Botsvana, Rusya, Güney Afrika, Angola, Namibya, Avustralya ve Zaire’dir. Bunların yanı sıra ham elmas çıkarılan diğer ülkeler arasında Brezilya, Venezüella, Gine, Gana, Tanzanya, Çin, Endonezya ve Hindistan’da sayılabilir. Elmas kesimi pek çok yerde gerçekleştiriliyor. Bunların başlıca merkezleri Belçika, New York, İsrail ve Hindistan’dır.
Dünyadaki hammadde elmasların sınıflandırılması, değerlendirmesi ve satışa sunulması eski ismiyle De Beers yeni ismiyle DTC firması tarafından gerçekleştiriliyor. Bu firma ham elmasları tüketicilere değil, taşı işleyerek pırlantaya dönüştüren kesim merkezlerine ve üreticilere satmaktadır. Hiçbir pırlanta satıcısı benim taşlarım bu markadır gibi bir şey söyleyemez. Zira ham elmaslar kesime girip pırlanta şekline dönüştürüldükten ve satışa sunulduktan sonra o taşların ham halinin hangi firmaya ait olduğunu kimse bilemez.
Pırlantanın özelliklerine geldiğinizde ilk akla 4C özelliğini bilmemizde fayda vardır.
Cut: Kesim
Colour: Renk
Clarity: Berraklık
Carat Weight: Karat Ağırlığı

Cut (Kesim): Kesim 4C özelliklerinin en önemlisi çünkü pırlantanın verdiği ışık ve pırıltı tamamen tamamen kesiminin iyi olup olmadığı ile ilgilidir. Diğer özellikleri doğadan kaynaklanırken kesim özelliği pırlanta üzerinde insan eliyle yaratılan tek özelliğidir. Şekil kişinin zevkine bağlıdır. Yuvarlak kesimler, kesimler arasında en popüler olanıdır. Diğer kesimler arasında dikdörtgen zümrüt kesimi, damla, markiz, prenses, oval ve kalp kesim sayılabilir.
Colour (Renk): Pırlanta renkleri beyazın çeşitli tonlarından oluşur. Bir pırlanta ne kadar beyazsa o kadar değerlidir. Tabi ki bu değerleri belirleyecek olan tek faktör renk değildir. En nadir bulunan ve en beyaz olanlar D, E, F, ve G’dir, ancak pırlantaların büyük çoğunluğu beyaz ve çok hafif renkli beyaz olarak adlandırılan H-L renkleri arasındadır. M rengi ve altındakilerde gözle görülebilir sarımtırak bir renk tonu vardır. Ayrıca çok nadir bulunan pembe, mavi, yeşil, sarı ve diğer renkte görülebilir. Bunlara da Fantezi adı verilir.
Clarity (Berraklık): Bir pırlantanın berraklığı lekelerine bakılarak belirlenir. Hemen hemen her pırlantanın içinde pırlantayı oluşturan karbon kristalinin küçük izlerine rastlanır, ancak çıplak gözle görülemezler. Lekeler ancak çok kuvvetli mercek altında seçilebilir. Bir pırlantanın lekeleri ne denli az ise, taş da o kadar nadir bulunur.
Carat Weight (Karat Ağırlığı): Karat bir pırlantanın ağırlık ölçüsüdür. Bir karat 100 eşit puana bölünür. Yarım karat 50 puandır ve 0,50 ct şeklinde yazılır. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatı kesim, renk ve berraklık özelliklerinin farklı bileşimi nedeniyle aynı olmayabilir.
4C özelliklerini tek tek tanımladıktan sonra esas önemli olan, bir pırlantayı satın alırken en çok nelere dikkat etmeliyiz?
    Mücevher işi doktorluk mesleği kadar özel bir meslektir. Bir insan doktoruna nasıl güveniyorsa mücevher aldığı kişiye de o kadar güvenmelidir. Çünkü insanlar bu mağazalara milyarlarca liralık mücevherlerini teslim ediyorlar.
    İkinci önemli konu ise bu mesleği gerçekten bilen, bu işi anlayarak ve bilerek yapan kişilerden alışveriş yapılmalıdır. Çünkü maalesef ülkemizde herhangi bir toptancıdan 100 – 150 adet muhtelif pırlantalı mal satın alan herkes bir mücevher mağazası açabiliyor hatta bilgisayardan çıkartılan bir takım sertifikalarla da göz boyayabiliyorlar.
    Dolayısıyla mücevher satın almadan önce malı satın alacağınız firmayı, o firmanın geçmişini, dürüstlüğünü ve bu işi ne kadar profesyonel yaptığından emin olmanız gerekir.



Moda Pırlanta

6 Haziran 2013 Perşembe

Pirlanta, yatirim araci olur mu?


Pırlanta, yatırım aracı olur mu?

Fuarlar, sektörden birçok firmanın yeni ürünlerini sergilediği kısa süreli büyük pazarlardır. Ayrıca, fuarlar eski müşterilerle buluşma, yeni müşterilerle de tanışma ve vizyon genişletici platformlardır.
Fuarların kalitesi, düzenleyici firmanın organizasyon başarısı ve katılımcı firmaların gelişmişliğiyle ölçülür. Otomobil, yat, mücevher, takı ve son yıllarda bilişim fuarlarının düzenlendiği ülkemizde ve dünyada ses getiren fuarlar oldu.
Rotaforte Fuarcılık'ın 30 yıldan beri yılda iki kez düzenlediği mücevher, takı ve saat sektöründen birçok firmanın katılımıyla "32. İstanbul Jewelry Show" adındaki, bu yılın ilk fuarı, Yeşilköy CNR Expo Fuar Merkezi'nde önceki gün kapılarını açmıştı. 33 ülkeden bin 150'nin üzerinde firmanın katıldığı fuarda, 5 gün boyunca 87 ülkeden toplamda 50 bin ziyaretçi bekleniyor. Fuarda sergilenen ürünler arasında altın ve pırlanta mücevherat, değerli ve yarı değerli taşlar, inci, gümüş takı, saat, makine, kuyumculuk malzemeleri ve ekipmanlar, vitrin malzemeleri ve güvenlik gereçleri bulunuyor. Uluslararası nitelikteki ve sadece sektör temsilcilerinin ziyaretine açık olan, yerli ve yabancı birçok firma ürünlerinin sergilendiği ve yılda 400 ton altın ve 300 ton gümüş işlemenin gerçekleştiği Türk kuyum pazarında alıcı ve satıcıları söz konusu fuar bir araya getiriyor.
Mücevher ve takı sektörünün en büyük fuarı niteliğindeki "32. İstanbul Jewelry Show" fuar, bu yıl sektör için ayrı bir önem taşıyor. Global finansal krizle birlikte son üç yılda sürekli yükselen altın fiyatı, sektörde iş hacminin daralmasına ve üretimin düşmesine neden oldu. Ayrıca, dış pazar daralması, ihracatçı firmaları yeni pazar arayışına itti. İç pazarda ise özel günlerde firmalar, indirim kampanyalarıyla satışlarını artırma yoluna gittiler. Son bir aydır Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde yönetime karşı halk ayaklanması altın fiyatını yeniden tetikledi. Diğer taraftan son aylarda pırlanta ve elmas gibi kıymetli taş fiyatlarında dolar bazında yüzde 35'e varan yükselişler olduğu söyleniyor. Fiyat yükselişinin talep oluşturma amaçlı spekülatif işlemlerden kaynaklandığı belirtiliyor. Son dönemde altın ve kıymetli taş fiyatlarındaki yükseliş, sektörü tedirgin ediyor. Ancak, İstanbul Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Can Özkök, fuarın açılışında yaptığı konuşmada, 2009'daki küresel krizden etkilenen sektör ihracatının 2010 yılında yeniden yükselişe geçerek 1,2 milyar dolara ulaştığını söyledi. Can Özkök, 2023 yılı ihracat stratejileri çerçevesinde, Cumhuriyet'in 100. yılında 12 milyar dolar ihracata ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi. Bu ifadeler güzel ve sektörü motive edici temenniler. Bu yazıyı hazırladığımda fuarın henüz ikinci günüydü. Fuarla ilgili performans ve ciro belirlemek zor. Ancak, ilk iki gün fuarda bir miktar hareketlilik oldu.

Altın fiyatı yüksek olduğundan döviz kurunun düşük olduğu dönemde sektör ve tüketiciler pırlantalı takılara yöneldiler. Atasay Kuyumculuk Yönetim Kurulu Üyesi Atasay Kamer'e göre, altın fiyatlarının artmasıyla birlikte insanlar pırlantaya doğru kayış yaptı. Geçen sene ile bu sene arasında pırlantada yüzde 40 fiyat artışı var. İnsanlar pırlantaya da bir yatırım aracı olarak bakıyor. Pırlanta yatırım aracı olur mu tartışılır. Pırlanta çıplak taş ve sertifikalı olarak alınıp satılabiliyor. Bu haliyle yatırım aracı olabilir. Ancak, bu ticareti piyasa profesyonelleri yapabilir. Halkın kullanma amaçlı aldığı mücevherlerin yatırım aracı olabilmesi için halen en az yüzde 40'taki alım satım farkının yüzde 5-10'lara inmesi gerekir. Fuarın kuyumculuk sektörüne ivme kazandırması dileklerimle.
ZAMAN
M. Ali Yıldırımtürk
a.yildirimturk@zaman.com.tr

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Yuzuk Uretimi


Yüzük Üretimi 


  • Üretimde gerekli olan araç-gereçler hazırlayınız. 
  •  Önceden hazırlanan kalıp yardımıyla modele uygun desen aktarma işlemini 

(çizim, isleme vb.) yapınız. (Şekil 3.6)




 
(T.C.MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI 


MEGEP  
(MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN  
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) 

KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ  -


YÜZÜK ÇİZİMİ VE YAPIMI -ANKARA 2006



Kaynağı yapılan yüzük kolunun yan ve üst yüzeylerinin tesviyesini yapınız.
Yüzüğün üst yüzeyi kullanılacak taşa uygun şekilde düzeltiniz (yuvarlak veya
oval olacak şekilde düşününüz).

¾  2 nu. lu taş yuvası için 100 mikronluk teli tavlayınız ve silindir makinesinde 50
mikrona düşürünüz. Elde ettiğiniz telden kullanılacak taşın çevresine uygun
olarak kesiniz (Şekil 3.8).



(T.C.MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI 

MEGEP  
(MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN  
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) 


KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ  -


YÜZÜK ÇİZİMİ VE YAPIMI -ANKARA 2006



21 Mayıs 2013 Salı

Turkiye'nin Taki Ihracati


TÜRKIYE’NIN TAKI IHRACATI
 Türkiye altin taki sektöründe 1990’li yillarin basindan itibaren, gerek
yurt içi piyasada, gerekse ihracat piyasalarinda çok büyük bir gelisme
göstermistir.


Halen 32 sayili Türk Parasi Kiymetini Koruma Hakkinda 32 sayili
Karar’a göre kiymetli madenler, taslar ve esyalarin Dis Ticaret Rejimi
esaslari dahilinde Türkiye’ye ithali ve ihraci serbesttir.Ancak, islenmemis
kiymetli madenlerin ithal ve ihracinda gümrük idarelerine beyan verilmesi
esas olup, ithalat ve ihracat Rejim, Karar ve Yönetmelikleri
uygulanmamaktadir. Islenmemis kiymetli madenlerin ithali, Merkez
Bankasi ile kendi mevzuatlarindaki hükümler sakli kalmak kaydiyla
Kiymetli Madenler Borsasi üyesi Kiymetli Maden Araci Kuruluslari
tarafindan yapilmaktadir.
Istanbul Degerli Maden ve Mücevherat Ihracatçilari Birligi’nin
verilerine göre kuyumculuk sektörümüz 2004 yilinda yaklasik 847 milyon
dolar degerinde 105 ton’luk altindan mamul mücevherci ve kuyumcu
esyasi ihraç etmistir. 2005 yilinda ise anilan türde % 18’lik artisla 1
milyar dolar degerinde 110 ton’luk ihracat gerçeklestirilmistir.
Gümüsten mamul mücevherci ve kuyumcu esyasinin 2004 yilinda
yaklasik 27 milyon dolar ve 75 ton olan ihracati, 2005 yilinda % 23’lük
artisla 33 milyon dolar ve 96 ton olmustur. 2005 yilinda yaklasik 5 milyon
dolarlik taklit mücevherci esyasi ihraç edilmistir.
Dünyanin en büyük degerli maden ve mücevherat ihracatçisi ülkesi
Italya’yi Türkiye izlemektedir. Dünya altin taki üretiminde ise Türkiye yine
Italya’yi ve Hindistan’i izlemektedir.
Türkiye’nin altindan mamul mücevherci ve kuyumcu esyasi sattigi
baslica ülkeler sunlardir: Amerika Birlesik Devletleri (ABD), Birlesik Arap
Emirlikleri (BAE), Italya, Rusya Federasyonu, Ispanya, Almanya,
Litvanya, Libya, Letonya, Israil, Ingiltere ve Kazakistan.
 Gümüsten mamul mücevherci ve kuyumcu esyalarimiz ise en çok
Romanya, ABD, Almanya, Polonya, Italya, Rusya Federasyonu, Ispanya,
Macaristan, Litvanya, Ingiltere, Bulgaristan, BAE, Cezayir, Yunanistan ve
Israil’e ihraç edilmektedir. Taklit mücevherci esyasi ihraç ettigimiz baslica ülkeler de Almanya,
Italya, Yunanistan, Hollanda, ABD, Kanada, Ispanya, Romanya, Rusya
Federasyonu, Irak ve Fransa’dir.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Taki malzemesi ve tasarim


TAKI MALZEMESI VE TASARIM

Ortaçag’dan itibaren astroloji ve burçlarin da etkisiyle, mistik
inançlarin insan ve degerli taslar arasinda güçlü bir bag yarattigina,
taslarin yaydigi enerji ile sifa ve güç verici özellikleri bulunduguna inanan
insanlar, süs taslarini takilarin vazgeçilmez malzemesi olarak tercih
etmislerdir.Genelde taki malzemesi olarak kemik, deniz kabuklari, abanoz,
mercan gibi dogal malzemeler, bakir, ahsap ve deri, tekstil malzemeleri,
boncuk, tüy ve zincir gibi çesitli maddeler, yari kiymetli taslar, altin ve
gümüs gibi kiymetli maden ve taslar kullanilmaktadir.
Eski medeniyetlerden günümüze halkin yasam biçimi, yasadigi
cografya, iklim, geçim kaynaklari, beslenme aliskanliklari, anane, din ve
dil, müzik ve folklor yapisindaki degisimle, geleneksel çizgilerin disinda
dünya modasinda esen rüzgarlarin da etkisiyle modern formda takilar da
hizla piyasadaki yerlerini almislardir.


Bilim ve teknolojinin gelismesiyle birlikte, artik çok daha saf hale
getirilen ve ilginç tekniklerle islenen degerli tas ve madenlerden
günümüzdeki yeni ifadesiyle “insanoglunun evrensel süsü” ve “ sahibini
anlatan” takilar yaratilmaktadir.
 Dünya trendlerini yakindan takip eden ve rakiplerine göre piyasada
fark yaratmak isteyen firmalar, tasarimin etkin bir güç oldugunu
gördükten sonra, kendi tarzlarini yaratmak amaciyla tasarima ve
tasarimciya önem vermeye baslamislardir.


Taki sanatinin içinde yer alan mühendis, ressam ve endüstri
tasarimcilarinin da katkilariyla çesitli teknikler ve alisilmadik malzemeler
kullanilarak simgesel motifler ortaya konmaktadir.
 Dünya ülkeleri arasinda taki tasarimi ve ticaret açisindan Italya basta
gelmektedir. Yaklasik 10 bin altin taki üreticisine sahip olan Italya, altin
mücevher alaninda en yüksek katma degeri elde edebilen ülke
konumundadir.

Dünyanin tüm üretim ve tüketim noktalari için Italya
daima referans ülke olmaktadir. Trendler ve yeni teknikleri agirlikli olarak
Italya belirlemekte, diger ülkeler Italya’dan makine alarak veya
modellerinden esinlenerek üretim yapmaktadirlar. Dünyanin her yerinde
Italyan ürünlerinin taklitleri bile ürünlerin aslini yasatmaya yardimci
olmakta, Italya’ya her yil 4.5 milyar Euro girmektedir. 50 yillik geçmise
sahip Vicenzaoro Fuari’nin yapildigi Vicenza, altin sektörünün baskenti
durumundadir. Bölgede üretilen altin takilarin yüzde 90’i ihraç
edilmektedir. Italya’nin toplam ihracatinin yarisi bu bölgeden
yapilmaktadir. Italya, bu sektörde Dünya Altin Konseyi tarafindan da
destek görmektedir.


ISTANBUL TICARET ODASI 
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
 Hazirlayan
 MUALLA BILGIN
Aralik 2006

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Pirlantanın Ekonomi Politigi



Yerkabuğunun 150 km. kadar derinliklerinde sıcak ve basınçla kristalleşen karbon atomlarından oluşan ve volkanik patlamalarla yeryüzüne çıkan taş, kesim ve biçimine göre elmas ya da pırlantaya dönüşmektedir. Pırlanta daha parlak, daha zor yani daha çok yüzey kesimli ve alt kısmı kubbe gibidir. Elmasın alt kısmı düz, yüzey sayısı ise 12 ile 37 adet arasında değişmektedir. Elmasın değeri ile, pırlantanın değeri kıyaslandığında, pırlantanın işçiliği daha ince olması nedeniyle daha değerlidir. Taşların yüzde 95’i renksiz, diğer kısmı renkli olup fantezi olarak adlandırılır, örneğin kıt olan Avustralya pembe pırlantası.  

PIRLANTANIN ÖLÇÜLERİ

Pırlanta 4C ile ölçülür.  Pırlantanın ağırlığını gösteren karat (ilk elmasın bulunduğu Hindistan´da keçiboynuzunun çekirdeği ölçü olarak alınırdı ve bir karat eşittir bir gramın beşte biri ya da 200 miligramdı). Pırlantalı mücevherlerin ticaretinde kullanılan diğer üç C ise,   kesim (cut), berraklık (clarity) ve renk (color) olarak tanımlanır. Elmasın en beyazına D-color deniyor. En koyusuna doğru Z’ye dek gidiyor. Türkiye piyasasında daha çok G, H, I renk pırlanta bulunuyor. Uzakdoğu’da daha çok K, L, M renkleri gidiyor. Berraklık konusu da önemli. ABD’de en beyaz taşlar gidiyor ama en az berrak dört tip daha yaygın. Uzakdoğu’da ise berraklık önemli. Türkiye’deki tüketiciler de berraklığa büyük önem veriyorlar. Pırlantanın esas değeri kesimden kaynaklanıyor.

PIRLANTA VE ELMASIN ÇIKARILMASI

Elmas bulmak için büyük sınai faaliyet yürütülebileceği gibi, gibi küçük ölçekli yöntemler de mevcuttur.  Bir karat pırlanta için 250 ton kaya, kum ve çakılın çıkarılması gerekir. Dünyadaki yıllık üretim 100 milyon karata eşittir ki, bunun sadece yüzde 50´si mücevher kalitesindedir. Bir karatlık pırlantanın pahalı olmasının nedeni burada yatmaktadır. Kıtlık, çıkarmanın aşırı maliyeti, bir de üstüne çok ince işleme işçiliği.
Bir de yapay pırlantalar da pazara sunuluyor ve Rusya bu konuda oldukça iddialı. 

PIRLANTA VE ELMASIN KULLANIM ALANI YALNIZCA TAKI KESİMİ Mİ?

Hayır. Elmas, kesici özelliğiyle, sanayide de, cerrahide de kullanılıyor. 

PIRLANTANIN TARİHSEL GELİŞİMİ

M.Ö. 800’de Hindistan’da bulunan ilk elmas taşı, daha sonra Brezilya’da (18.yy), Güney Afrika’da (1866), Rusya’da (1948), Avustralya (1979) ve Kanada’da(1990)  bulunur.   
Bu taş, Romalılar tarafından 'tanrının gözyaşları', Yunanlılar tarafından Eros'un okunun ucundaki taş, Hindistan kralları güç ve iktidar olarak algılanmıştır. Eski çağlarda, yenilmezlik ve sihrin bir parçası olarak, elmas sahibi olabilmek, yalnızca kral ve toplum liderlerinin tekelindeydi. Ayrıca elmas çıkarılan yerlerin sınırlı olması (yalnız Hindistan) ve madencilik tekniklerinin ilkelliği hem elmas miktarı hem de kalitesini olumsuz etkilemekteydi. Buna rağmen özellikle Hint Kralları sahip oldukları bazı eşsiz elmaslarla (İdol Gözü, Kaplan Gözü, Goncolde Kraliçesi,Cennetin Aynası) kendi tahtlarını ve 'bahtlarını' korumuşlardır.
İlk elmas mücevher örneğini 11. yy' da Macar bir prensin tacında görüyoruz. Kesilmemiş bir parça elmas kudretin ve gücün simgesi olarak belirmiştir. Böylece kraliyet taçlarına elmas koyma geleneği kök salar.
1330' da ilk elmas kesimi, 20.yy.ın başına dek elmasın başkenti unvanını koruyan Venedik'te gelişir; 14.yy da Hindistan´da elmas cilalama bulunur; bu işlem elmasın tozları kullanılarak yapılır. 
15. yy' la gelindiğinde elmas yeni bir anlam kazanır; Avusturya arşidükü Maximillian ilk nişan yüzüğünü Burgundy' li Mary' e verir ve böylece elmas artık bir anlamda gücün paylaşımını ve sonsuz aşkı simgelemeye başlar. 16. yy' da Antwerp´te pembe elmas keşfedilince, elmas esneklik kazanır. 17. yy' da elmas 58 yüzeyli kesimle pırlanta halini alır, ve daha değerli bir mücevher haline gelir.
20. yüzyılda ise ilerleyen teknoloji ve yayılan sermayenin işbirliği tam olarak bir elmas 'çılgınlığı' yaşanmasına sebep oldu. Günümüzde markiz kesim, damla kesim gibi türleri de mevcuttur.
Bu arada Koh-l Noor’dan söz etmemek olmaz. Dünyanın en ünlü elmaslarından biri olan ve Işık Dağı anlamına gelen bu elmas, uzun süre dünyanın en büyük elması idi. Anavatanı Hindistan’dı. Moğollar, Persler, Afganlar bu elması ele geçirmek için savaşanlardan. Derken birileri bu elması Hint prensinden çaldı. Sonra 1870’lerde İngilizlerin eline geçen elmas şu anada İngiliz Kraliyet Hazinesi’nin malı. Kadınlara iyi, erkeklere kötü geldiği savlanıyor.

PIRLANTANIN AŞK-SEVGİ SİMGESİ HALİNE GELMESİ

İlk olarak Avrupa feodalitesinde egemen aristokratlar tarafından, evlilik ve bağlanmanın simgesi olarak görülmüş ve değerli bir hediye olarak atfedilmiştir. Fakat pırlantanın yalnızca kısıtlı bir kesim tarafından elde edilebilmesi bu kültürün de sınırlı yayılımını beraberinde getirmiştir. XIX. yüzyılın sonunda Cecil Rhodes tarafından kurulan De Beers ise elmasın geniş kitlelere yayılma görevini üstlenmiş ve maden yataklarının %90'ını ele geçirerek tekel haline gelmiştir. Tekel olmanın gücünü kullanarak pırlantaya anlamlar yükleyen şirket, bunları tarihsel mirasla gerçeklerle harmanlayıp sunmuştur. Özellikle elmasın eşsiz, sonsuz ve aşkın simgesi olmasına vurgular yapılmış ve bu her pırlantanın tek ve eşsiz olmasıyla ilişkilendirilmiştir. Bilinen en dayanıklı madenlerden biri olan elmas; ışıkla olan muhteşem dansı ve her pırlantanın kendine özgü estetik yapısıyla bu sömürüyü destekleyen maddi bir alt yapı sunmaktadır.

PIRLANTA FİLMLERE ŞARKILARA KONU OLMAYA DEVAM EDİYOR!


Titanic filminde ‘‘okyanusun kalbi´´olarak ve sonsuz aşkın simgesi olarak sunulan mavi bir elması filmi izleyenler bilir. Hatta sonradan bu elmasın II.Abdülhamit’e ait olduğu ve kara elmas denildiği savlanmıştı.  Bir de müzik parçası analım: Nil Karaibrahimgil’in pırlanta adlı parçası. Bu çizelgeyi uzatmak olanaklıdır.
Bir de tekellerin elmas madenciliğinin kanlı ve karanlık yüzünü anlatan filmler var, örneğin, 2006 ABD yapımı olup, 2007’de Türkiye’de de vizyona giren Edward Zwick’in yönettiği Kanlı Elmas filmi. 1990’ların Sierra Leone’sinin iç savaş ortamının konu alındığı filmde kaçak elmas ve silah ticareti arasındaki korkunç bağlantı net bir biçimde anlatılıyor.   

DÜNYA’DA PIRLANTA ÇIKARIMI VE TİCARETİ 


Afrikada uluslararası şirketlerin denetimindeki çeteler ham elmasları insanlık dışı yöntemler ile çıkarıyor ve yasadışı yollarla dünyaya satıyor. Burada bir şirket ortaya çıkıyor: De Beers.  Belçika merkezli dev şirket şu anda ham elmas tedarikinde dünyanın bir numarası. De Beers kendi madenlerinden çıkan ham elmasları kendine bağlı 70’e yakın şirkete satıyor. Bütün dünyaya dağıtımı bu şirketler yapıyor. Her ne kadar 2004’de hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarının çabasıyla  Kimberley süreci denilen bir çalışma kapsamında elmas arzının Afrika içi çatışmaların dışındaki kaynaktan geldiğine ilişkin setifikalandırma başladıysa da bu kimilerine pek inandırıcı gelmiyor. Afrika’daki iç çatışmaların finansmanının ham elmas madenlerinden sağlandığı uzun süredir biliniyor.  Dünyada geçerli iki sertifika var. Biri ABD merkezli GIA sertifikası. GIA’nın Türkiye’de ofisi yok. İkincisi ise Belçika merkezli Dünya Elmas Konseyi (HRD). 

Dünya genelinde ham taş tedarikinde Belçika bir numara.  Pırlanta işleyiciliğinde ise İsrail ve Hindistan başı çekiyor. Dünyada yıllık pırlantalı mücevher satışı son 25 yılda üç kat artarak 72 milyar dolara ulaşmış.  Dünya dışsatım liginde İtalya ve Hindistan’dan sonra Türkiye’nin üçüncü sırada yer aldığı belirtiliyor.  

Bu arada belirtilmesi gereken bir bilgi daha, dünyada değerli taş ticaretinin hala Anvers ve Rotterdam’daki bazı Yahudi ailelerin elinde olduğu ve onlarla iyi geçinmeyen, onlardan “onay” almayan “girişimciler”in dünya piyasalarında iş yapamayacağı!

TÜRKİYE’DE PIRLANTA SEKTÖRÜ

Son yıllarda Türk şirketleri, elmas / pırlanta taşı ithal edip, burada yüzük ve kolye gibi ürünlere işleyip satmaktadırlar. Dışalımda Belçika, İsrail, Dubai, 
Hindistan, Rusya ve Çin başı çekiyor.  Ham elmas fiyatları 2011’de 2010’a göre ikiye katlandı. Buna karşın sektör hız kesmiyor. İşten asıl parayı kazananların elmas kesme işin en iyi bilenler. Türkiye’de elmas kesimi yapılmıyor. 
Örnekse Kapalıçarşı’daki taş işçiliği ustaları yavaş yavaş bu dünyadan göçerken yerlerine yenileri yetişmediğinden bu işten Türkiye’ye ekmek kalması da pek olası gözükmüyor. Çin’in buradaki rekabeti işi götürüyor. Sektörde el işçiliğinin yerini makineleşme almaya başlamış. 
Jival Yönetim Kurulu Başkanı Naim Gençoğlu ‘Türkiye’de kaliteli ve markalı pırlanta işinin 2000’den sonra esasen başladığını’ söylüyor. 
Türkiye’deki elmas-pırlanta sektöründeki aşırı büyümeye koşut olarak, HRD dünya genelindeki ikinci büyük laboratuarını geçtiğimiz aylarda Türkiye’de açtı. HRD Türkiye üst düzey yöneticisi (CEO) Mehmet Can Özdemir, Türkiye’de mücevhere ilginin çok büyük olduğunu söylüyor. 
Elmas devi De Beers Türkiye’yi son 10 yıldır yakın markaja almış durumda. Bu yakın ilginin toptan elmas tedarikçileri üzerinden TV dizilerine (örneğin, Adını Feriha Koydum vb.) ve reklam aralarına dek uzanıyor. Dizide esas kızın ağabeyi 45 bin dolarlık elmas yüzüğü denize atıyor. Ertesi gün insanlar o yüzüğü aramak için mücevhercilere akın ediyor. 

Bir şirketin reklamı aşağıya alınmıştır: 
‘Pırlantayla aşkınız biraz renklendirmeye ne dersiniz?....11 adet sarı, 9 adet konyak, 2 adet pembe ve 135 adet pırlantayla tasarlanan, toplam 4,27 karatlık bu çok özel tasarımda sunduğumuz ışıltı çok özel’.
Bir başkası ise pırlanta ile parfümü birleştirmiş, pırlantayı alana parfüm de veriyor. Reklam sözleri ise şöyle: ‘Aşkın kokusu’. Maşukun yani aşık olunan kişinin kokusunu anladık da aşkın kokusun ne oluyor?    
Türkiye’de işçilik ucuz olduğu için pırlanta fiyatları da ucuz olmaktadır, bu ucuzluk oranı, yüzde 100’den başlıyor, yüzde 300-400’lere dek çıkıyor. Örneğin, işte bu nedenle, Türkiye’ye gelen turistlere, pırlanta satın alabilmeleri için pırlanta turları da düzenleniyor. 

 Yenilikçi pazarlama teknikleri de kullanılıyor. Örneğin Atasay, pırlanta satışları için ‘çadır satışları’ da düzenliyor. Şirket 2001 Aralık ayında düzenlediği etkinliğin ilk gününde 3870 altın ve pırlantalı ürün sattı. Çadır’ın en pahalı 3 karat tek taş pırlanta yüzüğü 30 bin liraya yakın bir fiyattan alıcı buldu.  Sektördeki kampanyaların ardı arkası kesilmiyor: bir alana bir bedava, sektörün en avantajlı taksit olanağı vb. Örneğin, her yıl yüzde 100’ün üzerinde büyüyen Divas Diamond, tanesi 69 liradan başlayan fiyatlarla pırlanta takı satıyor. Şirket yetkilileri, Türkiye’nin her yanından her gelir grubundan sipariş aldıklarını söylüyor. Yukarıda da değindiğimiz üzere Türkiye piyasasında daha çok G, H, I renk pırlanta bulunuyor. Türkiye’deki tüketiciler berraklığa da büyük önem veriyorlar. 
Dünya Elmas devi De Beers’e bağlı Diamond Trading Company (DTC) verilerine göre (ve ayrıca İstanbul Altın Borsası verilerine göre de) Türkiye’deki pırlantalı mücevherat pazarı 1,5 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu rakkam 2003 yılına göre üç kat artışı ifade ediyor. Dünya ortalamasının 25 yılda kat ettiği yüzde 300’lük artış, bizde 8 yılda kat edilmiş!  Yukarıda da değindiğimiz gibi dünyada pırlantalı mücevherat dışsatım liginde dünya üçüncüsü olan Türkiye’de pazarın yüze 35’i iç pazara kalanı ise yurtdışına gidiyor. 

Sıfır KDV desteğiyle doymak bilmeyen sektör şirketleri pırlantadaki yüzde 20’lik Özel Tüketim Vergisi’nin de kalkmasını istiyorlar. Üstelik bir kısmını da iade almalarına rağmen! Bununla da bitmiyor, hammadde ithalatı yahut mamül pırlantanın ithalatındaki vergi düzenlemeleri, işi kitabına uydurmayı bilen vergi kaçırıcılar için tam bir altın yumurtlayan tavuk. Hele de önüne yem konup, kalkınca altından yumurtası kolayca alınan tüketiciler de mevcutsa. Sektör şirketlerinin bir çoğu cemaate yakın ve/veya iktidara yakın. Hatta iktidar yetkililerini yargıdan kurtaranlar, onlarla ortak olanlar bile var.    
Son tahlilde Türkiye bir pırlanta üreticisi değil, bir pırlanta tüketicisi.
Özel günler ekonomisi pazarlaması ve pırlanta Kapitalizmin pazarlama –satış pompalaması tekniklerinden biri olan özel günler pazarlamacılığı olarak anılan araç üzerinden, “sevgililer günü”nde pırlanta, en yaygın armağanlardan biri durumuna getiriliyor, tamamen duygusal! nedenlerle. 

Doç. Dr. Melih Baş

ulusalkanal.com.tr
pırlanta 2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pırlanta 2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Eylül 2013 Çarşamba

Pirlanta yuzuk veya pirlanta almadan once bu yaziyi okuyunuz!..

 Pırlanta yüzük veya pırlanta almadan önce bu yazıyı okuyunuz!..

Pırlantalar hakkındaki bu yazı sizlere tam bir bakış açısı kazandıracaktır. Pırlanta yüzük veya pırlanta almadan önce, bu değerli madenleri iyi tanımak gerekir. İşte bilmeniz gerekenler…


Pırlanta satın alırken bilmeniz gereken en önemli terim de 4C olarak belirtilen özellikler, yani Kesim (Cut), Berraklık (Clarity), Renk (Colour) ve Karat Ağırlığı’dır (Carat). Bunların dışında yine kemer, taban, bakım gibi konular hakkında da bilgi sahibi olmak gerekiyor. Bu yazımızda pırlantaya dair öğrenmek istediklerinizi bulabilir, böylece kendiniz ve sevdikleriniz için doğru tercihi yapabilirsiniz.

Kesim
Pırlantanın kesimi onun gerek estetiği gerek kıvılcım olarak tabir ettiğimiz ışıltısını artırmak açısından oldukça önemlidir. Pırlanta almak isteyenlerin yaptığı hatalardan biri şekil ve kesimi aynı zannetmeleridir. Kesim; simetri, açı ve oranın dikkatli olarak hesaplanarak, pırlantaya kıvılcımını veren bir özellikken, şekil kişisel tercihlere bağlıdır. Pırlantanın kesimi, ışıltısını ve fiyatını belirleyen en önemli unsurlardan biridir.
Profesyonel bir pırlanta kesimcisi, ışıltıyı maksimum oranda verecek şekilde kesimi yapar. Pırlantalar genelde her biri ışığı yansıtma özelliğine sahip 58 fasetli olarak hazırlanır. Kesimi iyi olmayan bir pırlanta, ışıltıya da sahip olmayacaktır.
1) Doğru oranlarda kesilmiş pırlantanın bir yüzeyinden giren ışık diğer yüzeyinden yansır ve dağılarak “taç” denilen üst kısmından yayılır.
2 ) Kesim çok derinse, ışığın bir kısmı pırlantanın “külah” olarak adlandırılan alt kısmından kaçar.
3 ) Kesimin yeterince derin olmaması da ışığın külahtan kaçmasına yol açar ve pırlantanın yeterince parlamamasına neden olur.
Renk
Pırlantanın 4C’lerinden biri olan Renk de (Colour) belirleyici bir özelliğe sahip. Renk, pırlantanın kalitesini de belirlendiğinden oldukça önemlidir. Pırlanta almadan önce, temel renk bilgilerini öğrenmek, doğru seçimi yapmak açısından faydalı olacaktır. Yapısıyla oynanmamış ve kesimi iyi yapılmış pırlanta, arada renk geçişleri olmadan tamamen renksiz olacaktır.
Pırlantanın renk skalası renksizden açık sarıya doğru gider. Bir pırlantayla diğeri arasında renk olarak belli belirsiniz bir fark vardır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki pırlantanın rengi oluşumdan kaynaklanır ve doğal yapısından ileri gelen kusurlar rengi etkiler. Yeraltından çıkarılan pırlantaların çoğu, renk skalasında normal olarak kabul edebileceğimiz ya sarı ya kahverengiye çalar. Sarı ve kahverengiye çalma durumu en yüksek olan pırlantalar “Fantazi” olarak adlandırılır. Bu tarz etkiler taşımayan ve tamamen renksiz olan pırlantalar son derece pahalıdır. Aşağıda pırlantaların renk tanımlamalarını görebilirsiniz.
D-F: Renksiz aralıktaki pırlantalardan olup en nadir ve tüm renkler içinde en değerli olanlarıdır.
G-J: Renksize yakın pırlantalardır. Bunlar beyaz ve sarı platin üzerine monte edildiklerinde tamamen renksiz görünürler.
K-M: Belirgin olarak sarı veya kahverengimsi renkte olan pırlantalardır. Bunlar, özellikle nişan yüzüğü olarak tercih edilmemelidir.
Berraklık
İnklüzyon ve leke olarak bilinen ve pırlanta’ya görüntüsünü kazandıran karakteristik özellikleri, pırlantanın berraklığını oluşturur. Berraklık, 4C’nin yapı taşlarından biridir. Pırlantadaki inklüzyonlar ya dış etmenler tarafından oluşur, ya da ufak çatlaklar gibi doğal yapısından gelen kusurlardır. Doğada çok az kusursuz pırlanta bulunur ve diğerlerine göre oldukça pahalıdır.
Pırlantanın berraklığı, inklüzyonlarının sayısı, büyüklüğü, rengi, taşın neresinde olduğu ve görünürlülüğüne göre belirlenmektedir. Lekeler ve kirlilik de berraklığı etkileyen unsurlardır. Üzerinde leke ve büyük ölçüde inklüzyonu bulunmayan pırlantalar, ışığı en iyi şekilde yansıtacağı için kusursuz olarak nitelendirilir. Pırlantanın berraklığına 10x büyütmeli mercek altında bakılarak karar verilir. Aşağıdaki tabloda berraklık dereceleri belirtilmiştir:
Katmersiz: İçte veya dışta kusuru bulunmayan pırlanta durumu.
İçte katmersiz: Pırlantanın iç kısmında kusuru bulunmama durumu. Bu tip pırlantaların bulunması oldukça zordur ve fiyatları yüksektir.
VVS1, VVS2 : Yok denecek kadar az inklüzyonlu pırlantalar. İnklüzyonların, 10x büyütmeli mercek altında bile görünmesi oldukça zordur.. Bu tip pırlantalar da oldukça değerlidir.
VS1, VS2: Çok az inklüzyonlu pırlantalar. İnklüzyonları çıplak gözle görülemez. VVS1 ve VVS2′lere göre daha ucuzdur.
SI1, SI2: Hafif inklüzyonlu pırlantalar.Bu inklüzyonlar, 10x büyütmeli mercek altında görülebilir düzeydedir. SI dereceli pırlantalar, satın almak için uygundurlar çünkü inklüzyonlar çıplak gözle fark edilmezler. Ayrıca VS2 ve üstü dereceli pırlantalar göre fiyatları daha uygundur.
SI3: Hafif inklüzyonlu pırlantalar. SI3, bir EGL derecesi olup GIA veya başka bir gemolojik enstitü tarafından tasdiklenmezler.GIA bu pırlantalara SI2 veya I1 sertifikası verir. SI3 pırlantalarının çıplak gözle görülemeyen siyah inklüzyonları veya çatlakları yoktur, fakat çıplak gözle seçilebilen beyaz ufak inklüzyonları olabilir.
I1: İnklüzyonlu pırlantalar. I1 berraklığındaki pırlantaların çıplak gözle görülebilen belirgin kusurları vardır. Eğer bütçeniz sadece I1 veya SI3 sertifikalı pırlanta almaya yetiyorsa, alacağınız ürünü çok iyi incelemenizi tavsiye ederiz.
I2, I3: İnklüzyonlu pırlantalar. Bu tür pırlantalardaki inklüzyonlar çıplak gözle görülebilir durumdadır. Ayrıca üzerlerinde siyah noktalar bulunan bu pırlantalar beyaz inklüzyolar ve çatlaklar arasından bulutlu bir görünüm sergilerler
Karat Ağırlığı
Karat, pırlantanın ağırlığını gösteren ölçüdür. Alacağınız pırlantanın kesim, renk ve berraklığına karar verdikten sonra karat ağırlığına karar vermeniz gerekir. Elbette buna karar verirken bütçenizi göz önünde bulundurmalısınız. Pırlantalar, doğanın hediyesi olarak kabul edilirler ve büyüklük arttıkça fiyat da artmaktadır. Pırlantanın değeri karat ağırlına bağlı olarak artar. Buna göre, bir karat ağırlığındaki büyük parça pırlanta yüzük, daha küçük parça pırlantalardan yapılmış aynı karat ağırlığındaki bir pırlanta yüzükten daha pahalı olacaktır. Aşağıdaki tablo karat ağırlığının bir yüzük setinde nasıl farklılık gösterdiğini açıklamaktadır.
Karat ağırlığına doğru karar vermek için bazı ipuçları
Doğru karat ağırlığındaki yüzüğü seçerken, karşınızdaki kişinin parmak yapısını, beğenisini, yüzüğün tarzını ve belki de en önemlisi bütçeyi göz önünde bulundurmak gerekir.
Öncelikle bütçenizi net olarak belirleyip, o fiyat aralığındaki pırlantalara bakmalısınız.
İkinci olarak, yüzüğü takacak kişinin parmak yapısı dikkate alınmalıdır. Eğer parmaklar uzunsa, karat ağırlığı küçük olan yüzük hoş durmayabilir, ya da kısa parmakta karat ağırlığı büyük bir yüzük uygun durmayacaktır.
Pırlanta yüzüğün dizimi de karat ağırlığıyla orantılı olarak seçilmelidir. Bu bağlamda uyumsuz tasarımlar, yüzüğün görünümünü kötü yönde etkileyecektir. Ayrıca, pırlantanın hangi dizim şeklinde daha iyi korunacağına bakmak gerekir.
Yüzüğü kullanacak kişinin günlük hayattaki aktiviteleri de yüzük seçimini etkileyen unsurlardır. Kişi, yoğun bir iş temposunda çalışıyor ve ağırlık içeren işler yapıyorsa yüzüğün darbe alma ihtimali olabilir.
Diğer bir önemli konu da yüzüğü kullanacak kişinin zevk ve tercihleridir. Doğru seçim yapabilmek için karşınızdakinin zevklerini anlamaya çalışmakta fayda var.
Pırlanta İyileştirmeleri
Pırlanta iyileştirmesi, kesimi ve cilası yapılmış taşın gemolojik özelliklerini iyileştirmek için uygulanan işlemler bütünüdür. Kimi mücevheratçılar, berraklığını arttırmak ve diğer bazı özelliklerini iyileştirmek için lazer delme yöntemiyle pırlantalara işlem uygularlar ve bunun sonucunda o pırlantaları daha yüksek fiyata satarlar. Bu yüzden Amerikan Federal Ticaret Komisyonu, mücevheratçıların müşterilerine mücevher üzerinde yapılan her türlü işlemi bildirmeleri gerektiği kuralını getirmiştir.
Üzerinde iyileştirme yapılmış pırlantalar, doğal ve iyileştirme yapılmamış pırlantalar kadar değerli olmadığı için, büyük indirimler üzerinden ticaretleri yapılmaktadır. Bu yüzden, eğer yüksek kalitede bir mücevher istiyorsanız, %100 doğal olan pırlantalara yönelmeli ve iyileştirme yapılmamış pırlanta istediğinizi belirtmelisiniz. Mücevharatçıların pırlantalar üzerinde yaptığı bazı işlemleri aşağıda sizin için belirtmeye çalıştık.
Beyazlatma: Pırlantalara yapılan beyazlatma işlemi, taşın parlak bir renk almasını sağlar. Bu işlemle, taş renksiz pırlantaların görünümüne bir nebze de olsa kavuşturulur.
Gamma / Elektron Işınlama: Bu işlemde, pırlantalar gamma ışınları veya elektrona tabi tutulurlar. Bu işlem pırlantanın renk kalitesini değiştirmek için yapılır.
Isıtma: Pırlanta yüksek ısıya maruz tutularak ısıtma işlemi yapılır. Bu teknikle taşın renk ve berraklık özelliklerinin iyileştirilmesi hedeflenir.
Dolgu: Pırlantaların çoğunun, çeşitli sebeplere bağlı olarak yüzeylerinde çatlaklar olabilir. Dolgu tekniğinde, bu çatlak ve boşluklar plastic veya camla doldurulur. Bu işlem ayrıca pırlantanın dayanıklılık gücünü artırmayı sağlar. Ama elbette profesyonel bir taşbilimci ışık vurduğunda bu dolguları çok rahat fark edebilir.
Lazer: Lazer, en sert cisimlere bile nüfuz edebilen güçlü bir ışındır. Lazer tekniğiyle, pırlantanın kalitesini düşüren inklüzyonlara müdahele edilir. Özellikle belirgin siyah inklüzyonlar söz konusu olduğunda bu işlem yapılır.
Yağlama / Reçine İnfüzyonu: Bu işlemle pırlantanın en kaliteli görüntüye kavuşması hedeflenir. İnfüzyon tekniğiyle, pırlantanın yüzeyindeki oyuklar paraffin, reçine, yağ gibi renksiz maddelerle doldurulur.
Işınlama: Işınlama yöntemiyle, taşın renginin değiştirilmesi amaçlanır ve taş renksize yakın veya renksiz taş görüntüsüne kavuşturulur. Bunun için pırlantaya nötron tatbik edilir. Buna ilaveten ısıtma yöntemiyle de renk açma işlemi daha da güçlendirilebilir.
Pırlanta & Floresan
Bazı pırlantalar, üzerlerine ultraviyole ışığı düştüğünde renk değiştirirler. Bu ışık, güneş ışığı veya elektrik ampülünün ışığı olabilir. Pırlantanın da başka bir ışıkla etkileşime girdiğindeki ışımasına floresan denir. Bu yüzden pırlanta aldığınız yerden, taşın floresan ışıma özelliğini ve kalitesini gösteren sertifikayı istemelisiniz. Çünkü bu floresan ışıma özelliği fiyatının belirlenmesinde etkilidir. Sertifikada, taşın floresansının mavi, beyaz veya sarı olup olmadığı belirtilir. Ayrıca sertifikalarda floresan ışımasının güçlü veya zayıf olup olmadığı da belirtilmektedir.
Floresan fiyatı belirler
Aldığınız pırlantanın fiyatının belirlenmesinde floresan ışıma özelliği önemli bir etkendir. Daha önce de belirttiğimiz gibi sarımtırak pırlantalar fiyat skalasının en aşağısında bulunur. Bu durum, floresan ışımalı pırlantalar için de geçerlidir. Ultraviyole ışınına tutulduğunda floresan ışıması sarıya dönük olan taşlar düşük kaliteli olarak kabul edilir ve fiyat da bununla doğru orantılı olarak düşer. Diğer yandan, mavi floresan ışımalı pırlantalar, beyaza çalan mavi görünümde oldukları ve renksize yakın pırlantalarla kombine edilebilecği için yüksek kaliteli olarak kabul edilirler.
Bu etkilere rağmen, bazı pırlantalarda floresan ışıma belirgin değildir ve bu pırlantalar parlak oldukları için florean ışımadan negatif olarak etkilenmezler.
Aşağıdaki tabloda floresan ışımalı pırlanta fiyatlarının renk ve berraklığına göre nasıl karşılaştırıldığını görebilirsiniz.
D – H Renk Aralığı IF – VS dereceleri SI1 – I3 dereceleri
Çok güçlü floresan -8% to -12% -3% to 0%
Güçlü floresan -5% to – 7% -1% to 0%
Orta floresan -2% to – 4% 0%
I – N Renk Aralığı IF – VS dereceleri SI1 – I3 dereceleri
Çok güçlü floresan 0% to +4% 0% to +4%
Güçlü floresan 0% to +4% 0% to +4%
Orta floresan 0% to +3% 0% to +3%
Belli Belirsiz floresan 0% to +1% 0%
Pırlantanızın tarafsız bir laboratuardan alınmış sertifikalı olması elbette oldukça faydalı ve değerlidir. Ancak, karat ağırlığı, şekli, rengi ve berraklığı aynı olan pırlantaların fiyatlarının farklı olabildiği gerçeğini de göz önünde bulundurmanız gerekir. Renk ve berraklık dereceleri Amerikan Gemoloji Enstitüsü tarafından belirlenmiştir. Tüm laboratuarlar bu birimi kullansa da standartlar farklı olabilir.Laboratuarların bir pırlanta için belirleyeceği renk ve berraklık derecesi birbirinden farklı olabilir. Bunun için aynı sertifikaya sahip pırlantaların fiyatlarını karşılaştırmanızı tavsiye ederiz. Pırlantaya değer biçimi esasen göreceli bir iştir ve değeri biçenin takdirindedir. Fiyat doğrudan renk, berraklık ve kesime bağlı olarak belirlendiği için doğru ve dürüst derecelendirme önemlidir.
Pırlanta sertifikası ne anlama gelir?
Pırlanta sertifikası, o pırlantayla ilgili her şeyi belirtir. Pırlanta sicili ve derece raporu olarak da bilinen sertifika, pırlantanın 4C’si olarak belirttiğimiz özelliklerin tümünü gösterir. Pırlantanın kalite parametrelerini müşterilere daha belirgin kılmak ve anlaşılır kılmak için genellikle sertifikalara o pırlantayı ve iç özelliklerini gösteren bir diyagram da eklenir.
Pırlanta sertifikası ve derece raporu veren bağımsız laboraturlar
Günümüzde, az sayıda taşbilimi laboratuvarı bulunmaktadır. Aşağıda listesini bulabilirsiniz
GCAL: Değerli Taş Sertifika ve Teminat. Laboratuvarı GCAL derecelendirme standartları konusunda oldukçta titizdir. Laboratuar, kullandığı standartlardan o kadar emindir ki, onay verdiği pırlantalar üzerinde kusur bulan müşterilere paralarını geri verme sözü sunar.
Web adresi: http://www.gemfacts.com/
GIA: Amerikan Taşbilimi Enstitüsü, dünya çapında bir pırlanta derecelendirme çizelgesi oluşturmasıyla bilinir. Bu enstitünün verdiği sertifika kendi alanının en eski ve iyisi olarak kabul edildiği için mücevharatçılar tarafından önem verilir.
Web adresi: http://www.gia.edu/
IGI – Uluslararası Taşbilimi Enstitüsü 1975 yılında Antwerp’te kurulmuştur. Enstitü, New York, Mumbai, Tokyo ve Bangkok’ta kurduğu laboratuarlarındaki sıkı derecelendirme kurallarıyla bilinir.
Web adresi: http://www.igiworldwide.com/
AGS: Merkezi, Amerika- Nevada’da olan Amerikan Mücevher Kurumu, katı derecelendirme standartları olan kuruluşlardan biridir.
Web adresi: http://www.americangemsociety.org/
EGL: Avrupa Taşbilim Laboratuarı, Johannesburg, New York, Antwerp, Paris, Londra, Seul ve daha birçok şehirde laboratuvarları bulunan bir kurumdur.
Web adresi: http://www.eglusa.com/
HRD (Hodge Raad Voor Diamant): İsmi “Pırlanta Yüksek Kurulu” anlamına gelen kurumun merkezi Antwerp’tedir. Kurum, Belçika’nın pırlanta pazarının bir nevi temsilcisi rolündedir.
Web adresi: http://www.hrd.be/
Pırlanta Bakımı
Pırlantalar, sürekli alınabilecek ucuz mücevherler değildir. Bu yüzden, gerek yatırım amaçlı, gerek yüzük veya kolye olarak takı amaçlı aldığınız pırlantalarınıza maksimum özeni göstermeniz gerekir. Pırlanta, sadece başka bir pırlanta tarafından zarar verilebilir sert bir yapıda olsa da bazı durumlarda hasar görebilir. Elbette iki parçaya ayrılma gibi bir durumu söz konusu değildir ama üzerine sert bir baskı uygulandığında hafif çatlamalar oluşabilir. Bu yüzden pırlanta kullanımında dikkatli olunmalıdır.
Pırlanta yüzük alırken de, pırlantanın maksimum korumada olduğu bir taş dizilimli yüzük alınması tavsiye edilir. Özellikle çalışan kadınlar için bu tarz bir yüzük almak pırlantayı korumak açısından önemlidir.
Ayrıca, pırlantayı gündelik hayatın içinde kullanılabilen saç spreyi ve klor gibi maddelerden uzak tutmak gerekir. Bu maddeler pırlantanın üzerinde birikerek renk üzerinde olumsuz etki yapabilirler.
Pırlantanızı temizlemenin doğru yolu
Pırlantanızı sıradan bir bezle ovmamalısınız. Bu tarz bir ovma işlemi taşa zarar verecektir. Uygun bir temizleme tekniği 1 çay kaşığı amonyak ve 6 çay kaşığı su ile hazırladığınız solüsyonu kullanarak ovma işlemidir. Bu şekilde pırlantanız parlaklık ve ışıltısını koruyacaktır.
Pırlantayı Saklama Koşulları
Temizliğin yanı sıra pırlanta mücevherleri saklama koşulları da önemlidir. Tavsiyemiz, yumuşak bir kumaş, hatta kese içerisinde saklamaktır. Bu şekilde pırlantanın, diğer mücevherlerle sürtünmeden dolayı oluşan çizikleri olmayacağı için parlaklığını uzun süre koruyacaktır.
RehberÖğretmen BİZ

4 Temmuz 2013 Perşembe

Pirlanta Satin Alirken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Pırlanta; evlilik teklifi, nişan gibi bir sebeple ihtiyaç duyulana kadar bihaber olunan bir konu. Araştırdığınız mücevher tektaş, alyans yüzük yahut küpe vb. bir takı ise haberdar olmanız icap eden birkaç temel konu şunlardır:






Pırlanta Mücevher Işıltısı
Öncelikle kuyumcularda gördüğünüz ışıklandırmalar oldukça yanıltıcı olabilmektedir. Seçtiğiniz pırlanta mücevheri spot ışığın altından kurtararak dikkatle inceleyin. Pırlantanın içi lekesiz mi? Gün ışığında parlıyor mu? Bunu teyit etmek çok önemlidir, çünkü pırlanta değerinin birinci önem taşıyan özellik parlaklığıdır. Renk ve pırlanta berraklığı gibi çok bilinen kalite özelliklerinden önce, pırlanta kesiminin kalitesine odaklanmanız salık verilir.



Pırlanta Laboratuar Sertifikası
Pırlanta kalitesini bilmenin en kolay, güvenli metodu, bahsi geçen tek taş, pırlanta alyans, küpe ya da mücevheratın, uluslararası bir pırlanta laboratuarının hazırladığı bağımsız pırlanta sertifikasına sahip olmasıdır. Özellikle pırlanta başına ağırlığı 0.35 carat’ın üstündeki pırlantalar söz konusu olduğunda sertifika elzemdir, zira pırlanta fiyatındaki değişimler ciddi büyüklükler oluşturmaya yüz tutar. Bunun yanı sıra, söz konusu tek taş veya pırlanta yüzük kesim kalitesine sertifikada pırlanta ile ilgili söz konusu bilgi de verilir. Sertifikada “Cut Quality” (Kesim Kalitesi) olarak belirtilen bu özelliğin iyi (good) ve üstü olmasına dikkat etmenizi öneriyoruz. Özel laboratuar belgesinin birinci kazanımı, pırlanta pazarlamasından para kazanmayan bir pırlanta uzmanının seçtiğiniz pırlanta mücevheri incelemesidir. 2. bir kazanım, söz konusu pırlanta mücevherin pırlanta konusunda son derece bilgili bir kişi tarafından değerlendirilmesi, sertifikanın düzenlenmesidir. Ayrıca, özel laboratuar kalite belgesi, tüm dünyada tanınır. Bu geçerlilik derecesi pırlanta laboratuarının ünü ile doğru orantılıdır. Dünyadaki en prestijli laboratuarlar, GIA (Gemology Institute of America) ve HRD (Hoge Raad voor Diamant) laboratuarlarıdır.



Pırlanta Fiyatları
Serbest pazar ekonomilerinde fiyat bazında rekabet birçok alanda aktif olduğu halde, pırlantanın pahalı bir mücevher olarak algılanması sebebiyle inanılmaz fiyat farkları oluşabilmektedir. İki ürünü karşılaştırırken iki mücevherin aynı tipte olduğuna, ikisinin de özel bir pırlanta laboratuar sertifikası olduğundan emin olduğunuz sürece zarar etme olasılığınız nerdeyse sıfırdır. Örnek olarak, 0.50 carat ağırlığa sahip, benzer özelliklere sahip pırlanta tektaş bir yüzüğü, bir kuyum mağazasında 3000 TL’ye, bir alışveriş merkezinde yer alan bir mücevher dükkanında 5.800TL’ye, ünlü bir markanın mağazasında 8.500TL’ye görmeniz olasıdır. Ümidimiz odur ki, okumuş olduğunuz bu yazı, pırlanta mücevher ile ilgili hazırlık seviyesinde ön bilgiye haiz olmanız için kafidir.

Celal Karaman

14 Haziran 2013 Cuma

Pirlanta Satin Alirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Pırlanta Satın Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?


     Pırlanta hakkında bilgi vermeye öncelikle pırlantanın geçmişine inerek başlamak istiyorum. İlk ham elmas 2500 yıl önce Hindistan’da çıkarılmış. Modern elmas endüstrisi ise 19. yüzyılın sonlarına doğru Güney Afrika madenlerinin bulunmasıyla başlamış. Şu anda ham elmas üretiminin en büyük payına sahip olan ülkeler Botsvana, Rusya, Güney Afrika, Angola, Namibya, Avustralya ve Zaire’dir. Bunların yanı sıra ham elmas çıkarılan diğer ülkeler arasında Brezilya, Venezüella, Gine, Gana, Tanzanya, Çin, Endonezya ve Hindistan’da sayılabilir. Elmas kesimi pek çok yerde gerçekleştiriliyor. Bunların başlıca merkezleri Belçika, New York, İsrail ve Hindistan’dır.
Dünyadaki hammadde elmasların sınıflandırılması, değerlendirmesi ve satışa sunulması eski ismiyle De Beers yeni ismiyle DTC firması tarafından gerçekleştiriliyor. Bu firma ham elmasları tüketicilere değil, taşı işleyerek pırlantaya dönüştüren kesim merkezlerine ve üreticilere satmaktadır. Hiçbir pırlanta satıcısı benim taşlarım bu markadır gibi bir şey söyleyemez. Zira ham elmaslar kesime girip pırlanta şekline dönüştürüldükten ve satışa sunulduktan sonra o taşların ham halinin hangi firmaya ait olduğunu kimse bilemez.
Pırlantanın özelliklerine geldiğinizde ilk akla 4C özelliğini bilmemizde fayda vardır.
Cut: Kesim
Colour: Renk
Clarity: Berraklık
Carat Weight: Karat Ağırlığı

Cut (Kesim): Kesim 4C özelliklerinin en önemlisi çünkü pırlantanın verdiği ışık ve pırıltı tamamen tamamen kesiminin iyi olup olmadığı ile ilgilidir. Diğer özellikleri doğadan kaynaklanırken kesim özelliği pırlanta üzerinde insan eliyle yaratılan tek özelliğidir. Şekil kişinin zevkine bağlıdır. Yuvarlak kesimler, kesimler arasında en popüler olanıdır. Diğer kesimler arasında dikdörtgen zümrüt kesimi, damla, markiz, prenses, oval ve kalp kesim sayılabilir.
Colour (Renk): Pırlanta renkleri beyazın çeşitli tonlarından oluşur. Bir pırlanta ne kadar beyazsa o kadar değerlidir. Tabi ki bu değerleri belirleyecek olan tek faktör renk değildir. En nadir bulunan ve en beyaz olanlar D, E, F, ve G’dir, ancak pırlantaların büyük çoğunluğu beyaz ve çok hafif renkli beyaz olarak adlandırılan H-L renkleri arasındadır. M rengi ve altındakilerde gözle görülebilir sarımtırak bir renk tonu vardır. Ayrıca çok nadir bulunan pembe, mavi, yeşil, sarı ve diğer renkte görülebilir. Bunlara da Fantezi adı verilir.
Clarity (Berraklık): Bir pırlantanın berraklığı lekelerine bakılarak belirlenir. Hemen hemen her pırlantanın içinde pırlantayı oluşturan karbon kristalinin küçük izlerine rastlanır, ancak çıplak gözle görülemezler. Lekeler ancak çok kuvvetli mercek altında seçilebilir. Bir pırlantanın lekeleri ne denli az ise, taş da o kadar nadir bulunur.
Carat Weight (Karat Ağırlığı): Karat bir pırlantanın ağırlık ölçüsüdür. Bir karat 100 eşit puana bölünür. Yarım karat 50 puandır ve 0,50 ct şeklinde yazılır. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatı kesim, renk ve berraklık özelliklerinin farklı bileşimi nedeniyle aynı olmayabilir.
4C özelliklerini tek tek tanımladıktan sonra esas önemli olan, bir pırlantayı satın alırken en çok nelere dikkat etmeliyiz?
    Mücevher işi doktorluk mesleği kadar özel bir meslektir. Bir insan doktoruna nasıl güveniyorsa mücevher aldığı kişiye de o kadar güvenmelidir. Çünkü insanlar bu mağazalara milyarlarca liralık mücevherlerini teslim ediyorlar.
    İkinci önemli konu ise bu mesleği gerçekten bilen, bu işi anlayarak ve bilerek yapan kişilerden alışveriş yapılmalıdır. Çünkü maalesef ülkemizde herhangi bir toptancıdan 100 – 150 adet muhtelif pırlantalı mal satın alan herkes bir mücevher mağazası açabiliyor hatta bilgisayardan çıkartılan bir takım sertifikalarla da göz boyayabiliyorlar.
    Dolayısıyla mücevher satın almadan önce malı satın alacağınız firmayı, o firmanın geçmişini, dürüstlüğünü ve bu işi ne kadar profesyonel yaptığından emin olmanız gerekir.



Moda Pırlanta

6 Haziran 2013 Perşembe

Pirlanta, yatirim araci olur mu?


Pırlanta, yatırım aracı olur mu?

Fuarlar, sektörden birçok firmanın yeni ürünlerini sergilediği kısa süreli büyük pazarlardır. Ayrıca, fuarlar eski müşterilerle buluşma, yeni müşterilerle de tanışma ve vizyon genişletici platformlardır.
Fuarların kalitesi, düzenleyici firmanın organizasyon başarısı ve katılımcı firmaların gelişmişliğiyle ölçülür. Otomobil, yat, mücevher, takı ve son yıllarda bilişim fuarlarının düzenlendiği ülkemizde ve dünyada ses getiren fuarlar oldu.
Rotaforte Fuarcılık'ın 30 yıldan beri yılda iki kez düzenlediği mücevher, takı ve saat sektöründen birçok firmanın katılımıyla "32. İstanbul Jewelry Show" adındaki, bu yılın ilk fuarı, Yeşilköy CNR Expo Fuar Merkezi'nde önceki gün kapılarını açmıştı. 33 ülkeden bin 150'nin üzerinde firmanın katıldığı fuarda, 5 gün boyunca 87 ülkeden toplamda 50 bin ziyaretçi bekleniyor. Fuarda sergilenen ürünler arasında altın ve pırlanta mücevherat, değerli ve yarı değerli taşlar, inci, gümüş takı, saat, makine, kuyumculuk malzemeleri ve ekipmanlar, vitrin malzemeleri ve güvenlik gereçleri bulunuyor. Uluslararası nitelikteki ve sadece sektör temsilcilerinin ziyaretine açık olan, yerli ve yabancı birçok firma ürünlerinin sergilendiği ve yılda 400 ton altın ve 300 ton gümüş işlemenin gerçekleştiği Türk kuyum pazarında alıcı ve satıcıları söz konusu fuar bir araya getiriyor.
Mücevher ve takı sektörünün en büyük fuarı niteliğindeki "32. İstanbul Jewelry Show" fuar, bu yıl sektör için ayrı bir önem taşıyor. Global finansal krizle birlikte son üç yılda sürekli yükselen altın fiyatı, sektörde iş hacminin daralmasına ve üretimin düşmesine neden oldu. Ayrıca, dış pazar daralması, ihracatçı firmaları yeni pazar arayışına itti. İç pazarda ise özel günlerde firmalar, indirim kampanyalarıyla satışlarını artırma yoluna gittiler. Son bir aydır Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde yönetime karşı halk ayaklanması altın fiyatını yeniden tetikledi. Diğer taraftan son aylarda pırlanta ve elmas gibi kıymetli taş fiyatlarında dolar bazında yüzde 35'e varan yükselişler olduğu söyleniyor. Fiyat yükselişinin talep oluşturma amaçlı spekülatif işlemlerden kaynaklandığı belirtiliyor. Son dönemde altın ve kıymetli taş fiyatlarındaki yükseliş, sektörü tedirgin ediyor. Ancak, İstanbul Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Can Özkök, fuarın açılışında yaptığı konuşmada, 2009'daki küresel krizden etkilenen sektör ihracatının 2010 yılında yeniden yükselişe geçerek 1,2 milyar dolara ulaştığını söyledi. Can Özkök, 2023 yılı ihracat stratejileri çerçevesinde, Cumhuriyet'in 100. yılında 12 milyar dolar ihracata ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi. Bu ifadeler güzel ve sektörü motive edici temenniler. Bu yazıyı hazırladığımda fuarın henüz ikinci günüydü. Fuarla ilgili performans ve ciro belirlemek zor. Ancak, ilk iki gün fuarda bir miktar hareketlilik oldu.

Altın fiyatı yüksek olduğundan döviz kurunun düşük olduğu dönemde sektör ve tüketiciler pırlantalı takılara yöneldiler. Atasay Kuyumculuk Yönetim Kurulu Üyesi Atasay Kamer'e göre, altın fiyatlarının artmasıyla birlikte insanlar pırlantaya doğru kayış yaptı. Geçen sene ile bu sene arasında pırlantada yüzde 40 fiyat artışı var. İnsanlar pırlantaya da bir yatırım aracı olarak bakıyor. Pırlanta yatırım aracı olur mu tartışılır. Pırlanta çıplak taş ve sertifikalı olarak alınıp satılabiliyor. Bu haliyle yatırım aracı olabilir. Ancak, bu ticareti piyasa profesyonelleri yapabilir. Halkın kullanma amaçlı aldığı mücevherlerin yatırım aracı olabilmesi için halen en az yüzde 40'taki alım satım farkının yüzde 5-10'lara inmesi gerekir. Fuarın kuyumculuk sektörüne ivme kazandırması dileklerimle.
ZAMAN
M. Ali Yıldırımtürk
a.yildirimturk@zaman.com.tr

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Yuzuk Uretimi


Yüzük Üretimi 


  • Üretimde gerekli olan araç-gereçler hazırlayınız. 
  •  Önceden hazırlanan kalıp yardımıyla modele uygun desen aktarma işlemini 

(çizim, isleme vb.) yapınız. (Şekil 3.6)




 
(T.C.MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI 


MEGEP  
(MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN  
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) 

KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ  -


YÜZÜK ÇİZİMİ VE YAPIMI -ANKARA 2006



Kaynağı yapılan yüzük kolunun yan ve üst yüzeylerinin tesviyesini yapınız.
Yüzüğün üst yüzeyi kullanılacak taşa uygun şekilde düzeltiniz (yuvarlak veya
oval olacak şekilde düşününüz).

¾  2 nu. lu taş yuvası için 100 mikronluk teli tavlayınız ve silindir makinesinde 50
mikrona düşürünüz. Elde ettiğiniz telden kullanılacak taşın çevresine uygun
olarak kesiniz (Şekil 3.8).



(T.C.MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI 

MEGEP  
(MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN  
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) 


KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ  -


YÜZÜK ÇİZİMİ VE YAPIMI -ANKARA 2006



21 Mayıs 2013 Salı

Turkiye'nin Taki Ihracati


TÜRKIYE’NIN TAKI IHRACATI
 Türkiye altin taki sektöründe 1990’li yillarin basindan itibaren, gerek
yurt içi piyasada, gerekse ihracat piyasalarinda çok büyük bir gelisme
göstermistir.


Halen 32 sayili Türk Parasi Kiymetini Koruma Hakkinda 32 sayili
Karar’a göre kiymetli madenler, taslar ve esyalarin Dis Ticaret Rejimi
esaslari dahilinde Türkiye’ye ithali ve ihraci serbesttir.Ancak, islenmemis
kiymetli madenlerin ithal ve ihracinda gümrük idarelerine beyan verilmesi
esas olup, ithalat ve ihracat Rejim, Karar ve Yönetmelikleri
uygulanmamaktadir. Islenmemis kiymetli madenlerin ithali, Merkez
Bankasi ile kendi mevzuatlarindaki hükümler sakli kalmak kaydiyla
Kiymetli Madenler Borsasi üyesi Kiymetli Maden Araci Kuruluslari
tarafindan yapilmaktadir.
Istanbul Degerli Maden ve Mücevherat Ihracatçilari Birligi’nin
verilerine göre kuyumculuk sektörümüz 2004 yilinda yaklasik 847 milyon
dolar degerinde 105 ton’luk altindan mamul mücevherci ve kuyumcu
esyasi ihraç etmistir. 2005 yilinda ise anilan türde % 18’lik artisla 1
milyar dolar degerinde 110 ton’luk ihracat gerçeklestirilmistir.
Gümüsten mamul mücevherci ve kuyumcu esyasinin 2004 yilinda
yaklasik 27 milyon dolar ve 75 ton olan ihracati, 2005 yilinda % 23’lük
artisla 33 milyon dolar ve 96 ton olmustur. 2005 yilinda yaklasik 5 milyon
dolarlik taklit mücevherci esyasi ihraç edilmistir.
Dünyanin en büyük degerli maden ve mücevherat ihracatçisi ülkesi
Italya’yi Türkiye izlemektedir. Dünya altin taki üretiminde ise Türkiye yine
Italya’yi ve Hindistan’i izlemektedir.
Türkiye’nin altindan mamul mücevherci ve kuyumcu esyasi sattigi
baslica ülkeler sunlardir: Amerika Birlesik Devletleri (ABD), Birlesik Arap
Emirlikleri (BAE), Italya, Rusya Federasyonu, Ispanya, Almanya,
Litvanya, Libya, Letonya, Israil, Ingiltere ve Kazakistan.
 Gümüsten mamul mücevherci ve kuyumcu esyalarimiz ise en çok
Romanya, ABD, Almanya, Polonya, Italya, Rusya Federasyonu, Ispanya,
Macaristan, Litvanya, Ingiltere, Bulgaristan, BAE, Cezayir, Yunanistan ve
Israil’e ihraç edilmektedir. Taklit mücevherci esyasi ihraç ettigimiz baslica ülkeler de Almanya,
Italya, Yunanistan, Hollanda, ABD, Kanada, Ispanya, Romanya, Rusya
Federasyonu, Irak ve Fransa’dir.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Taki malzemesi ve tasarim


TAKI MALZEMESI VE TASARIM

Ortaçag’dan itibaren astroloji ve burçlarin da etkisiyle, mistik
inançlarin insan ve degerli taslar arasinda güçlü bir bag yarattigina,
taslarin yaydigi enerji ile sifa ve güç verici özellikleri bulunduguna inanan
insanlar, süs taslarini takilarin vazgeçilmez malzemesi olarak tercih
etmislerdir.Genelde taki malzemesi olarak kemik, deniz kabuklari, abanoz,
mercan gibi dogal malzemeler, bakir, ahsap ve deri, tekstil malzemeleri,
boncuk, tüy ve zincir gibi çesitli maddeler, yari kiymetli taslar, altin ve
gümüs gibi kiymetli maden ve taslar kullanilmaktadir.
Eski medeniyetlerden günümüze halkin yasam biçimi, yasadigi
cografya, iklim, geçim kaynaklari, beslenme aliskanliklari, anane, din ve
dil, müzik ve folklor yapisindaki degisimle, geleneksel çizgilerin disinda
dünya modasinda esen rüzgarlarin da etkisiyle modern formda takilar da
hizla piyasadaki yerlerini almislardir.


Bilim ve teknolojinin gelismesiyle birlikte, artik çok daha saf hale
getirilen ve ilginç tekniklerle islenen degerli tas ve madenlerden
günümüzdeki yeni ifadesiyle “insanoglunun evrensel süsü” ve “ sahibini
anlatan” takilar yaratilmaktadir.
 Dünya trendlerini yakindan takip eden ve rakiplerine göre piyasada
fark yaratmak isteyen firmalar, tasarimin etkin bir güç oldugunu
gördükten sonra, kendi tarzlarini yaratmak amaciyla tasarima ve
tasarimciya önem vermeye baslamislardir.


Taki sanatinin içinde yer alan mühendis, ressam ve endüstri
tasarimcilarinin da katkilariyla çesitli teknikler ve alisilmadik malzemeler
kullanilarak simgesel motifler ortaya konmaktadir.
 Dünya ülkeleri arasinda taki tasarimi ve ticaret açisindan Italya basta
gelmektedir. Yaklasik 10 bin altin taki üreticisine sahip olan Italya, altin
mücevher alaninda en yüksek katma degeri elde edebilen ülke
konumundadir.

Dünyanin tüm üretim ve tüketim noktalari için Italya
daima referans ülke olmaktadir. Trendler ve yeni teknikleri agirlikli olarak
Italya belirlemekte, diger ülkeler Italya’dan makine alarak veya
modellerinden esinlenerek üretim yapmaktadirlar. Dünyanin her yerinde
Italyan ürünlerinin taklitleri bile ürünlerin aslini yasatmaya yardimci
olmakta, Italya’ya her yil 4.5 milyar Euro girmektedir. 50 yillik geçmise
sahip Vicenzaoro Fuari’nin yapildigi Vicenza, altin sektörünün baskenti
durumundadir. Bölgede üretilen altin takilarin yüzde 90’i ihraç
edilmektedir. Italya’nin toplam ihracatinin yarisi bu bölgeden
yapilmaktadir. Italya, bu sektörde Dünya Altin Konseyi tarafindan da
destek görmektedir.


ISTANBUL TICARET ODASI 
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
 Hazirlayan
 MUALLA BILGIN
Aralik 2006

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Pirlantanın Ekonomi Politigi



Yerkabuğunun 150 km. kadar derinliklerinde sıcak ve basınçla kristalleşen karbon atomlarından oluşan ve volkanik patlamalarla yeryüzüne çıkan taş, kesim ve biçimine göre elmas ya da pırlantaya dönüşmektedir. Pırlanta daha parlak, daha zor yani daha çok yüzey kesimli ve alt kısmı kubbe gibidir. Elmasın alt kısmı düz, yüzey sayısı ise 12 ile 37 adet arasında değişmektedir. Elmasın değeri ile, pırlantanın değeri kıyaslandığında, pırlantanın işçiliği daha ince olması nedeniyle daha değerlidir. Taşların yüzde 95’i renksiz, diğer kısmı renkli olup fantezi olarak adlandırılır, örneğin kıt olan Avustralya pembe pırlantası.  

PIRLANTANIN ÖLÇÜLERİ

Pırlanta 4C ile ölçülür.  Pırlantanın ağırlığını gösteren karat (ilk elmasın bulunduğu Hindistan´da keçiboynuzunun çekirdeği ölçü olarak alınırdı ve bir karat eşittir bir gramın beşte biri ya da 200 miligramdı). Pırlantalı mücevherlerin ticaretinde kullanılan diğer üç C ise,   kesim (cut), berraklık (clarity) ve renk (color) olarak tanımlanır. Elmasın en beyazına D-color deniyor. En koyusuna doğru Z’ye dek gidiyor. Türkiye piyasasında daha çok G, H, I renk pırlanta bulunuyor. Uzakdoğu’da daha çok K, L, M renkleri gidiyor. Berraklık konusu da önemli. ABD’de en beyaz taşlar gidiyor ama en az berrak dört tip daha yaygın. Uzakdoğu’da ise berraklık önemli. Türkiye’deki tüketiciler de berraklığa büyük önem veriyorlar. Pırlantanın esas değeri kesimden kaynaklanıyor.

PIRLANTA VE ELMASIN ÇIKARILMASI

Elmas bulmak için büyük sınai faaliyet yürütülebileceği gibi, gibi küçük ölçekli yöntemler de mevcuttur.  Bir karat pırlanta için 250 ton kaya, kum ve çakılın çıkarılması gerekir. Dünyadaki yıllık üretim 100 milyon karata eşittir ki, bunun sadece yüzde 50´si mücevher kalitesindedir. Bir karatlık pırlantanın pahalı olmasının nedeni burada yatmaktadır. Kıtlık, çıkarmanın aşırı maliyeti, bir de üstüne çok ince işleme işçiliği.
Bir de yapay pırlantalar da pazara sunuluyor ve Rusya bu konuda oldukça iddialı. 

PIRLANTA VE ELMASIN KULLANIM ALANI YALNIZCA TAKI KESİMİ Mİ?

Hayır. Elmas, kesici özelliğiyle, sanayide de, cerrahide de kullanılıyor. 

PIRLANTANIN TARİHSEL GELİŞİMİ

M.Ö. 800’de Hindistan’da bulunan ilk elmas taşı, daha sonra Brezilya’da (18.yy), Güney Afrika’da (1866), Rusya’da (1948), Avustralya (1979) ve Kanada’da(1990)  bulunur.   
Bu taş, Romalılar tarafından 'tanrının gözyaşları', Yunanlılar tarafından Eros'un okunun ucundaki taş, Hindistan kralları güç ve iktidar olarak algılanmıştır. Eski çağlarda, yenilmezlik ve sihrin bir parçası olarak, elmas sahibi olabilmek, yalnızca kral ve toplum liderlerinin tekelindeydi. Ayrıca elmas çıkarılan yerlerin sınırlı olması (yalnız Hindistan) ve madencilik tekniklerinin ilkelliği hem elmas miktarı hem de kalitesini olumsuz etkilemekteydi. Buna rağmen özellikle Hint Kralları sahip oldukları bazı eşsiz elmaslarla (İdol Gözü, Kaplan Gözü, Goncolde Kraliçesi,Cennetin Aynası) kendi tahtlarını ve 'bahtlarını' korumuşlardır.
İlk elmas mücevher örneğini 11. yy' da Macar bir prensin tacında görüyoruz. Kesilmemiş bir parça elmas kudretin ve gücün simgesi olarak belirmiştir. Böylece kraliyet taçlarına elmas koyma geleneği kök salar.
1330' da ilk elmas kesimi, 20.yy.ın başına dek elmasın başkenti unvanını koruyan Venedik'te gelişir; 14.yy da Hindistan´da elmas cilalama bulunur; bu işlem elmasın tozları kullanılarak yapılır. 
15. yy' la gelindiğinde elmas yeni bir anlam kazanır; Avusturya arşidükü Maximillian ilk nişan yüzüğünü Burgundy' li Mary' e verir ve böylece elmas artık bir anlamda gücün paylaşımını ve sonsuz aşkı simgelemeye başlar. 16. yy' da Antwerp´te pembe elmas keşfedilince, elmas esneklik kazanır. 17. yy' da elmas 58 yüzeyli kesimle pırlanta halini alır, ve daha değerli bir mücevher haline gelir.
20. yüzyılda ise ilerleyen teknoloji ve yayılan sermayenin işbirliği tam olarak bir elmas 'çılgınlığı' yaşanmasına sebep oldu. Günümüzde markiz kesim, damla kesim gibi türleri de mevcuttur.
Bu arada Koh-l Noor’dan söz etmemek olmaz. Dünyanın en ünlü elmaslarından biri olan ve Işık Dağı anlamına gelen bu elmas, uzun süre dünyanın en büyük elması idi. Anavatanı Hindistan’dı. Moğollar, Persler, Afganlar bu elması ele geçirmek için savaşanlardan. Derken birileri bu elması Hint prensinden çaldı. Sonra 1870’lerde İngilizlerin eline geçen elmas şu anada İngiliz Kraliyet Hazinesi’nin malı. Kadınlara iyi, erkeklere kötü geldiği savlanıyor.

PIRLANTANIN AŞK-SEVGİ SİMGESİ HALİNE GELMESİ

İlk olarak Avrupa feodalitesinde egemen aristokratlar tarafından, evlilik ve bağlanmanın simgesi olarak görülmüş ve değerli bir hediye olarak atfedilmiştir. Fakat pırlantanın yalnızca kısıtlı bir kesim tarafından elde edilebilmesi bu kültürün de sınırlı yayılımını beraberinde getirmiştir. XIX. yüzyılın sonunda Cecil Rhodes tarafından kurulan De Beers ise elmasın geniş kitlelere yayılma görevini üstlenmiş ve maden yataklarının %90'ını ele geçirerek tekel haline gelmiştir. Tekel olmanın gücünü kullanarak pırlantaya anlamlar yükleyen şirket, bunları tarihsel mirasla gerçeklerle harmanlayıp sunmuştur. Özellikle elmasın eşsiz, sonsuz ve aşkın simgesi olmasına vurgular yapılmış ve bu her pırlantanın tek ve eşsiz olmasıyla ilişkilendirilmiştir. Bilinen en dayanıklı madenlerden biri olan elmas; ışıkla olan muhteşem dansı ve her pırlantanın kendine özgü estetik yapısıyla bu sömürüyü destekleyen maddi bir alt yapı sunmaktadır.

PIRLANTA FİLMLERE ŞARKILARA KONU OLMAYA DEVAM EDİYOR!


Titanic filminde ‘‘okyanusun kalbi´´olarak ve sonsuz aşkın simgesi olarak sunulan mavi bir elması filmi izleyenler bilir. Hatta sonradan bu elmasın II.Abdülhamit’e ait olduğu ve kara elmas denildiği savlanmıştı.  Bir de müzik parçası analım: Nil Karaibrahimgil’in pırlanta adlı parçası. Bu çizelgeyi uzatmak olanaklıdır.
Bir de tekellerin elmas madenciliğinin kanlı ve karanlık yüzünü anlatan filmler var, örneğin, 2006 ABD yapımı olup, 2007’de Türkiye’de de vizyona giren Edward Zwick’in yönettiği Kanlı Elmas filmi. 1990’ların Sierra Leone’sinin iç savaş ortamının konu alındığı filmde kaçak elmas ve silah ticareti arasındaki korkunç bağlantı net bir biçimde anlatılıyor.   

DÜNYA’DA PIRLANTA ÇIKARIMI VE TİCARETİ 


Afrikada uluslararası şirketlerin denetimindeki çeteler ham elmasları insanlık dışı yöntemler ile çıkarıyor ve yasadışı yollarla dünyaya satıyor. Burada bir şirket ortaya çıkıyor: De Beers.  Belçika merkezli dev şirket şu anda ham elmas tedarikinde dünyanın bir numarası. De Beers kendi madenlerinden çıkan ham elmasları kendine bağlı 70’e yakın şirkete satıyor. Bütün dünyaya dağıtımı bu şirketler yapıyor. Her ne kadar 2004’de hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarının çabasıyla  Kimberley süreci denilen bir çalışma kapsamında elmas arzının Afrika içi çatışmaların dışındaki kaynaktan geldiğine ilişkin setifikalandırma başladıysa da bu kimilerine pek inandırıcı gelmiyor. Afrika’daki iç çatışmaların finansmanının ham elmas madenlerinden sağlandığı uzun süredir biliniyor.  Dünyada geçerli iki sertifika var. Biri ABD merkezli GIA sertifikası. GIA’nın Türkiye’de ofisi yok. İkincisi ise Belçika merkezli Dünya Elmas Konseyi (HRD). 

Dünya genelinde ham taş tedarikinde Belçika bir numara.  Pırlanta işleyiciliğinde ise İsrail ve Hindistan başı çekiyor. Dünyada yıllık pırlantalı mücevher satışı son 25 yılda üç kat artarak 72 milyar dolara ulaşmış.  Dünya dışsatım liginde İtalya ve Hindistan’dan sonra Türkiye’nin üçüncü sırada yer aldığı belirtiliyor.  

Bu arada belirtilmesi gereken bir bilgi daha, dünyada değerli taş ticaretinin hala Anvers ve Rotterdam’daki bazı Yahudi ailelerin elinde olduğu ve onlarla iyi geçinmeyen, onlardan “onay” almayan “girişimciler”in dünya piyasalarında iş yapamayacağı!

TÜRKİYE’DE PIRLANTA SEKTÖRÜ

Son yıllarda Türk şirketleri, elmas / pırlanta taşı ithal edip, burada yüzük ve kolye gibi ürünlere işleyip satmaktadırlar. Dışalımda Belçika, İsrail, Dubai, 
Hindistan, Rusya ve Çin başı çekiyor.  Ham elmas fiyatları 2011’de 2010’a göre ikiye katlandı. Buna karşın sektör hız kesmiyor. İşten asıl parayı kazananların elmas kesme işin en iyi bilenler. Türkiye’de elmas kesimi yapılmıyor. 
Örnekse Kapalıçarşı’daki taş işçiliği ustaları yavaş yavaş bu dünyadan göçerken yerlerine yenileri yetişmediğinden bu işten Türkiye’ye ekmek kalması da pek olası gözükmüyor. Çin’in buradaki rekabeti işi götürüyor. Sektörde el işçiliğinin yerini makineleşme almaya başlamış. 
Jival Yönetim Kurulu Başkanı Naim Gençoğlu ‘Türkiye’de kaliteli ve markalı pırlanta işinin 2000’den sonra esasen başladığını’ söylüyor. 
Türkiye’deki elmas-pırlanta sektöründeki aşırı büyümeye koşut olarak, HRD dünya genelindeki ikinci büyük laboratuarını geçtiğimiz aylarda Türkiye’de açtı. HRD Türkiye üst düzey yöneticisi (CEO) Mehmet Can Özdemir, Türkiye’de mücevhere ilginin çok büyük olduğunu söylüyor. 
Elmas devi De Beers Türkiye’yi son 10 yıldır yakın markaja almış durumda. Bu yakın ilginin toptan elmas tedarikçileri üzerinden TV dizilerine (örneğin, Adını Feriha Koydum vb.) ve reklam aralarına dek uzanıyor. Dizide esas kızın ağabeyi 45 bin dolarlık elmas yüzüğü denize atıyor. Ertesi gün insanlar o yüzüğü aramak için mücevhercilere akın ediyor. 

Bir şirketin reklamı aşağıya alınmıştır: 
‘Pırlantayla aşkınız biraz renklendirmeye ne dersiniz?....11 adet sarı, 9 adet konyak, 2 adet pembe ve 135 adet pırlantayla tasarlanan, toplam 4,27 karatlık bu çok özel tasarımda sunduğumuz ışıltı çok özel’.
Bir başkası ise pırlanta ile parfümü birleştirmiş, pırlantayı alana parfüm de veriyor. Reklam sözleri ise şöyle: ‘Aşkın kokusu’. Maşukun yani aşık olunan kişinin kokusunu anladık da aşkın kokusun ne oluyor?    
Türkiye’de işçilik ucuz olduğu için pırlanta fiyatları da ucuz olmaktadır, bu ucuzluk oranı, yüzde 100’den başlıyor, yüzde 300-400’lere dek çıkıyor. Örneğin, işte bu nedenle, Türkiye’ye gelen turistlere, pırlanta satın alabilmeleri için pırlanta turları da düzenleniyor. 

 Yenilikçi pazarlama teknikleri de kullanılıyor. Örneğin Atasay, pırlanta satışları için ‘çadır satışları’ da düzenliyor. Şirket 2001 Aralık ayında düzenlediği etkinliğin ilk gününde 3870 altın ve pırlantalı ürün sattı. Çadır’ın en pahalı 3 karat tek taş pırlanta yüzüğü 30 bin liraya yakın bir fiyattan alıcı buldu.  Sektördeki kampanyaların ardı arkası kesilmiyor: bir alana bir bedava, sektörün en avantajlı taksit olanağı vb. Örneğin, her yıl yüzde 100’ün üzerinde büyüyen Divas Diamond, tanesi 69 liradan başlayan fiyatlarla pırlanta takı satıyor. Şirket yetkilileri, Türkiye’nin her yanından her gelir grubundan sipariş aldıklarını söylüyor. Yukarıda da değindiğimiz üzere Türkiye piyasasında daha çok G, H, I renk pırlanta bulunuyor. Türkiye’deki tüketiciler berraklığa da büyük önem veriyorlar. 
Dünya Elmas devi De Beers’e bağlı Diamond Trading Company (DTC) verilerine göre (ve ayrıca İstanbul Altın Borsası verilerine göre de) Türkiye’deki pırlantalı mücevherat pazarı 1,5 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu rakkam 2003 yılına göre üç kat artışı ifade ediyor. Dünya ortalamasının 25 yılda kat ettiği yüzde 300’lük artış, bizde 8 yılda kat edilmiş!  Yukarıda da değindiğimiz gibi dünyada pırlantalı mücevherat dışsatım liginde dünya üçüncüsü olan Türkiye’de pazarın yüze 35’i iç pazara kalanı ise yurtdışına gidiyor. 

Sıfır KDV desteğiyle doymak bilmeyen sektör şirketleri pırlantadaki yüzde 20’lik Özel Tüketim Vergisi’nin de kalkmasını istiyorlar. Üstelik bir kısmını da iade almalarına rağmen! Bununla da bitmiyor, hammadde ithalatı yahut mamül pırlantanın ithalatındaki vergi düzenlemeleri, işi kitabına uydurmayı bilen vergi kaçırıcılar için tam bir altın yumurtlayan tavuk. Hele de önüne yem konup, kalkınca altından yumurtası kolayca alınan tüketiciler de mevcutsa. Sektör şirketlerinin bir çoğu cemaate yakın ve/veya iktidara yakın. Hatta iktidar yetkililerini yargıdan kurtaranlar, onlarla ortak olanlar bile var.    
Son tahlilde Türkiye bir pırlanta üreticisi değil, bir pırlanta tüketicisi.
Özel günler ekonomisi pazarlaması ve pırlanta Kapitalizmin pazarlama –satış pompalaması tekniklerinden biri olan özel günler pazarlamacılığı olarak anılan araç üzerinden, “sevgililer günü”nde pırlanta, en yaygın armağanlardan biri durumuna getiriliyor, tamamen duygusal! nedenlerle. 

Doç. Dr. Melih Baş

ulusalkanal.com.tr

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler