Bu Blogda Ara

25 Haziran 2012 Pazartesi

Pırlanta siyasetinde gizlenen olaylar

19:13



Pırlanta ve elmas gibi değerli taşlar sektöründe KDV ve ÖTV tartışmaları, "ekmek, süt" gibi temel ihtiyaç maddelerinin vergileriyle kıyaslanıp siyaset malzemesi olunca gerçekler gölgede kaldı.
Pırlanta siyasetinde gizlenen gerçekler Hakan GÖKSEL'in haberi

Elmas ve pırlanta gibi değerli taşlardaki KDV ve ÖTV tartışmaları bir döneme damga vurdu. Değerli taşların KDV’den müstesna tutulması ve sektörün talep ettiği ekonomi yönetiminin de onayladığı ÖTV’yi sıfırlama gayreti CHP’li Kılıçdaroğlu’nun sert muhalefeti ile karşılaştı ve siyasi söylemler basın ve kamuoyunda da destek buldu.

1 Ağustos 2004 tarihinde KDV yasası değiştirilmiş elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, virconia gibi değerli taşların KDV'si yüzde 18'den sıfıra indirildi ve KDV’den müstesna tutulmuştu. Hemen 8 ay sonrasında ise 26 Nisan 2005 tarihinden itibaren ise pırlanta, inci ve yakut gibi değerli taşların yüzde 6,7 olan ÖTV oranı, yüzde 20'ye yükseltilmişti.

Kılıçdaroğlu; AK Parti'nin iktidara geldiğinde pırlantaya uygulanan ÖTV'yi kaldırdığını, bunun kimin işine yaradığını düşünmek gerektiğini söyleyerek: ''Sizin işinize yaradı mı? Ben sizi biliyorum, siz de akşam evinize giderken Sevgililer Günü'dür diye pırlanta aldınız değil mi? Bunların adı pırlanta adaleti” diyerek durumu dramatize etmişti. ‘Ekmeğe, süte, peynire KDV var elmasa yok’ diyerek de durumu farklı bir boyuta çekti.  

"YALNIZCA MUTLU AZINLIĞI İLGİLENDİRMİYOR"

İstanbul Altın Borsası Başkanı Osman Saraç’a pırlantadaki ÖTV’nin ‘makul seviyeye çekilmesi ya da sıfırlanması’nın neden gerekli olduğunu Haber 7 Ekonomi Editörü Hakan Göksel’e anlattı. Saraç vergi uygulamasının dünyada benzeri olmadığını ve gerçeklerin saptırıldığını iddia etti. 

Saraç, ÖTV’de indirim talebinin yalnızca mutlu bir azınlığı ilgilendirmediğini söyledi ve “Herkes kendi derdini söyleyecek, ben de ilişkide bulunduğum sektörün ülke ekonomisine katma değer katabilmesi için elimden gelen çabayı gösteriyorum. Tabi kuyum sektörü bu anlamda en bahtsız olan sektördür çünkü kuyum talebini parası olan yapar algısı var! Ekmek herkesin talep edeceği bir ürün ama altın herkes için zorunlu ihtiyaç değil. Zorunlu ihtiyaç olmadığı için sektörde küçük bir mutlu azınlığa tekabül ettiğini düşünmek hata olur! Kuyum sektörü reel sektörün bir parçasıdır. Aşağı yukarı 25.000 kişiyi istihdam eden ve 5.000 civarında işletmenin olduğu bir sektördür. “ dedi. 

İhracat boyutuna bakıldığı zaman sektörün yerinde saymakla beraber ağırlıklı olarak pazarlardaki gelir kaybı sebebiyle yıllık 1,5 milyar dolarlık mücevherat ihracatı olduğunu aktaran Saraç, “ Bu rakamla Türkiye dünyada ilk 5’e girmektedir. Bu rakam küçük bir rakam değil, Türkiye’nin ihracatı daha yeni yeni 100 milyar dolarları geçti. Dolayısıyla bu 1,5 milyar dolar önemli bir rakam. Bu sektör için 2023 hedefi 12 milyar dolardır”dedi. 

"KAPALIÇARŞI’NIN ÇEYREĞİ OLAMAZ"

Saraç, sektörün hedeflenen rakama ulaşabilecek bir potansiyele sahip olduğunu belirttikten sonra Türkiye’nin işçiliğinin yüksek kalitede ve İtalya’dan sonra işçiliği en çok talep gören ülke olduğunu aktardı. 

Saraç “Sektör estetik olarak çok üst seviyeye ulaştı. Bu alanda alaylı olan seviye, eğitime yöneldi, takı tasarımı eğitimi veren okullarımız oluşmaya başladı. 600 yıllık bir Kapalıçarşı geleneğimiz var ki bünyesinde 2000’i aşkın sadece kuyum ticareti ile meşgul olan işletme var, bunun dünyada eşi benzeri yok. En yakın örnek Hindistan’daki Zaveri Bazaar’dır ki bizim Kapalıçarşı’nın çeyreği olamaz. Bir turistik yönü de var, reel sektörle ilgili yönü var, ihracat ile ilgili yönü var” dedi…. 

ALTIN DOYUM NOKTASINA GELDİ

Saraç altının artık doyum noktalarına geldiğini, dünyadaki mücevheratta altın talebi belli bir seviyeye dayandığı bilgisini verdikten sonra gelir seviyesinin ve refahın artması neticesinde kıymetli taşlar içerisinde ağırlıklı olarak pırlantanın talep gördüğünü aktardı.  

Saraç “Türkiye yaklaşık rakamlar çok çelişkili çünkü -maalesef yüksek vergileme sebebiyle- resmi girişler son derece az olduğu için rakamlar çok çelişkili ama dünya pırlanta piyasasının %70'ine sahip "De Beer's” dünya devinin verdiği rakamlar 1 milyar dolar ile 3 milyar dolar arasında değişiyor. Türkiye’ye intikal eden pırlantanın toplam tutarı 1 milyar dolar ile 3 milyar dolar arasında değişiyor. Minimum rakamı ile aldığınızda bile ki bu taş daha ham durumdayken böyle bir de işçiliği eklenince ne kadarlık bir rakamla pazarlanacağını siz düşünün. O bir milyar dolarlık taş asgari bir iki gramlık altın üzerinde 5-10 katı bir ürüne dönüşebiliyor” dedi   

Bütün bu kaynak  ve zenginliğin Türkiye’ye kalacağını aktaran Saraç “Fakat siz sistemi yüksek vergileme ile kontrol altına almaya çalıştığınız zaman sonuç almanız mümkün değil. Bu ürün otomobil gibi metal özelliği olan, kontrol edebileceğiniz belli bir büyüklükte ve hacmi olan bir ürün değil. Bir hayli küçük, karbonun en üst seviyesi, hiç bir kontrol cihazının tespit etmesi mümkün olmayan, hacim olarak da fevkalede küçük olan bir şeyden bahsediyoruz. Dolayısıyla kaçak, kayıtdışı ve vergi dışı olması açısından en üst seviyede olan üründen bahsediyoruz” dedi.

'BU VERGİLENDİRMENİN DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK'

Yüzde 20 ÖTV’nin sektördeki karlılık rakamları ile ilişkilendirilmeyecek kadar yüksek bir oran olduğunu anlatan Saraç “Bu vergilemenin dünyada örneği yok. İkincisi bu vergileme ağırlıklı olarak üreticinin üzerine kalan bir vergileme, tüketiciye yansıtılamayacak bir vergileme... Diğer mallarda her türlü vergileme ağırlıklı olarak tüketicinin üzerindedir. ÖTV, KDV,ÖİV'de nihai olarak tüketici üzerinedir ama elmas ve pırlantada bunu tüketici üzerine bırakmak mümkün değildir. Dolayısıyla hem sistem hem de oran olarak bunu kim talep ediyorsa vergisini o vermeli” de diyor.

Kayıtdışı nedeniyle vergilemenin düşmesi sonucu vatandaşın ya da bütçenin muhtemel kaybı konusunda da bilgi veren Saraç “Hali hazırda beyan edilen tutar, yıllık 10 milyon dolar seviyesindedir. Yüzde 20 ÖTV uyguladığınızda, 2 milyon dolar Maliye bütçesine para giriyor. 2 milyon dolar Türkiye'nin bütçesi için çok küçük bir rakamdır.. Bütçe büyüklüğünü düşündüğünüz zaman 2 milyon dolar bütçe için sıradan bir paradır” dedi.

"VERGİLENDİRME ANLAMSIZ"

Ürünün kendisinden dolayı zaten alınamayan bir verginin var olduğunu öne süren Saraç “Ürün büyük bir hacimde olsa metal alaşım gibi bir takım özellikleri olsa gümrüklerden kaçıramayacağınız bir ürün olurdu. Kontrolü daha sağlıklı yapılabilirdi fakat ürün öyle bir ürün değil her türlü kaçağa çok müsait. Dünya ile rekabet ediyorsunuz... Yani bir ürün dünyada 10 liraya satılırken siz 100 liraya satamazsınız! Aıcısı 200-300 avroluk bir uçak biletiyle dünyanın istediği ülkesinden o ürünün bir benzerini rahatlıkla alır... 50 bin dolara pırlanta ağırlıklı bir kolye almayı düşünüyorsanız bugün 50 avroya uçak bileti var. Avrupanın herhangi bir ülkesine gider alırsınız.. Dolayısıyla bu vergileme sektöre darbe vuruyor” dedi.

Saraç, dünyadaki bütün vergilemenin tüketici üzerine olduğunu üreticinin üzerine kalan bir vergileme olmadığı bilgisini verdi. Saraç “Biz bu durumu İstanbul Kuyumcular Odası, İstanbul Madenciler Odası, Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği, kuyumcular odaları, TOBB'un sektör meclisini bir çatı altında toplanarak bir rapor hazırlayarak ilgili bakanlara ilettik. Konuya ilgi var ama işin kötü tarafı bazı siyasiler tarafından siyasetin bir aracı olarak kullanılması, vatandaşın bu tür konulara duyarlı olması (asgari ihtiyaçlarda vergileme var pırlantada, elmasta niye olmasın) gibi yanlış ifadeler kullanılarak çarpıtılıyor” dedi.

TÜRKİYE'DEKİ PAZAR HİNDİSTAN VE ÇİN'E KAYABİLİR

Saraç istenenin sadece makul oranlar olduğunu söyledikten sonra sözlerini şöyle tamamladı; “Şu an yüzde 20 ÖTV var. Burada istenen sadece vergi oranının makul bir seviyeye çekilmesi ve tüketicinin üzerine yansıtılması... Bunlar gerçekleştiğini zaman Türkiye'nin ciddi bir potansiyeli var. Türkiye'deki girişimci kadar kimsede sağlam bir potansiyel yok! Nereye giderseniz gidin bir Çinli bir de Türk bulursunuz! Bu girişimcilerimiz aracılığıyla da bu ürünlerimizin pazarlanması da mümkün. Her refah ortamının oluştuğu yerde bu ürünler talep edilir.. Dünyada standart alyans dediğimiz ürün dışında bütün ürünler taşlı ürünlere doğru döndü. Estetik ve talep oraya doğru gidiyor ülke olarak bizim de oraya yönelmemiz gerekir. Bizde diğer taraftan taş işleme alanında ihtisas sahibi olabilecek bir potansiyel var. Bizdeki bu alandaki iş gücü çok nitelikli ama sistem bu şekilde devam ederse bu işgücüne olan talep Hindistan ve Çin'e kayacak... Büyük oranda potansiyelleri var bu ülkelerin böyle giderse sistem tamamen oraya kayacak...” dedi

hakan.goksel@haber7.com

Haber7

0 yorum

25 Haziran 2012 Pazartesi

Pırlanta siyasetinde gizlenen olaylar



Pırlanta ve elmas gibi değerli taşlar sektöründe KDV ve ÖTV tartışmaları, "ekmek, süt" gibi temel ihtiyaç maddelerinin vergileriyle kıyaslanıp siyaset malzemesi olunca gerçekler gölgede kaldı.
Pırlanta siyasetinde gizlenen gerçekler Hakan GÖKSEL'in haberi

Elmas ve pırlanta gibi değerli taşlardaki KDV ve ÖTV tartışmaları bir döneme damga vurdu. Değerli taşların KDV’den müstesna tutulması ve sektörün talep ettiği ekonomi yönetiminin de onayladığı ÖTV’yi sıfırlama gayreti CHP’li Kılıçdaroğlu’nun sert muhalefeti ile karşılaştı ve siyasi söylemler basın ve kamuoyunda da destek buldu.

1 Ağustos 2004 tarihinde KDV yasası değiştirilmiş elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, virconia gibi değerli taşların KDV'si yüzde 18'den sıfıra indirildi ve KDV’den müstesna tutulmuştu. Hemen 8 ay sonrasında ise 26 Nisan 2005 tarihinden itibaren ise pırlanta, inci ve yakut gibi değerli taşların yüzde 6,7 olan ÖTV oranı, yüzde 20'ye yükseltilmişti.

Kılıçdaroğlu; AK Parti'nin iktidara geldiğinde pırlantaya uygulanan ÖTV'yi kaldırdığını, bunun kimin işine yaradığını düşünmek gerektiğini söyleyerek: ''Sizin işinize yaradı mı? Ben sizi biliyorum, siz de akşam evinize giderken Sevgililer Günü'dür diye pırlanta aldınız değil mi? Bunların adı pırlanta adaleti” diyerek durumu dramatize etmişti. ‘Ekmeğe, süte, peynire KDV var elmasa yok’ diyerek de durumu farklı bir boyuta çekti.  

"YALNIZCA MUTLU AZINLIĞI İLGİLENDİRMİYOR"

İstanbul Altın Borsası Başkanı Osman Saraç’a pırlantadaki ÖTV’nin ‘makul seviyeye çekilmesi ya da sıfırlanması’nın neden gerekli olduğunu Haber 7 Ekonomi Editörü Hakan Göksel’e anlattı. Saraç vergi uygulamasının dünyada benzeri olmadığını ve gerçeklerin saptırıldığını iddia etti. 

Saraç, ÖTV’de indirim talebinin yalnızca mutlu bir azınlığı ilgilendirmediğini söyledi ve “Herkes kendi derdini söyleyecek, ben de ilişkide bulunduğum sektörün ülke ekonomisine katma değer katabilmesi için elimden gelen çabayı gösteriyorum. Tabi kuyum sektörü bu anlamda en bahtsız olan sektördür çünkü kuyum talebini parası olan yapar algısı var! Ekmek herkesin talep edeceği bir ürün ama altın herkes için zorunlu ihtiyaç değil. Zorunlu ihtiyaç olmadığı için sektörde küçük bir mutlu azınlığa tekabül ettiğini düşünmek hata olur! Kuyum sektörü reel sektörün bir parçasıdır. Aşağı yukarı 25.000 kişiyi istihdam eden ve 5.000 civarında işletmenin olduğu bir sektördür. “ dedi. 

İhracat boyutuna bakıldığı zaman sektörün yerinde saymakla beraber ağırlıklı olarak pazarlardaki gelir kaybı sebebiyle yıllık 1,5 milyar dolarlık mücevherat ihracatı olduğunu aktaran Saraç, “ Bu rakamla Türkiye dünyada ilk 5’e girmektedir. Bu rakam küçük bir rakam değil, Türkiye’nin ihracatı daha yeni yeni 100 milyar dolarları geçti. Dolayısıyla bu 1,5 milyar dolar önemli bir rakam. Bu sektör için 2023 hedefi 12 milyar dolardır”dedi. 

"KAPALIÇARŞI’NIN ÇEYREĞİ OLAMAZ"

Saraç, sektörün hedeflenen rakama ulaşabilecek bir potansiyele sahip olduğunu belirttikten sonra Türkiye’nin işçiliğinin yüksek kalitede ve İtalya’dan sonra işçiliği en çok talep gören ülke olduğunu aktardı. 

Saraç “Sektör estetik olarak çok üst seviyeye ulaştı. Bu alanda alaylı olan seviye, eğitime yöneldi, takı tasarımı eğitimi veren okullarımız oluşmaya başladı. 600 yıllık bir Kapalıçarşı geleneğimiz var ki bünyesinde 2000’i aşkın sadece kuyum ticareti ile meşgul olan işletme var, bunun dünyada eşi benzeri yok. En yakın örnek Hindistan’daki Zaveri Bazaar’dır ki bizim Kapalıçarşı’nın çeyreği olamaz. Bir turistik yönü de var, reel sektörle ilgili yönü var, ihracat ile ilgili yönü var” dedi…. 

ALTIN DOYUM NOKTASINA GELDİ

Saraç altının artık doyum noktalarına geldiğini, dünyadaki mücevheratta altın talebi belli bir seviyeye dayandığı bilgisini verdikten sonra gelir seviyesinin ve refahın artması neticesinde kıymetli taşlar içerisinde ağırlıklı olarak pırlantanın talep gördüğünü aktardı.  

Saraç “Türkiye yaklaşık rakamlar çok çelişkili çünkü -maalesef yüksek vergileme sebebiyle- resmi girişler son derece az olduğu için rakamlar çok çelişkili ama dünya pırlanta piyasasının %70'ine sahip "De Beer's” dünya devinin verdiği rakamlar 1 milyar dolar ile 3 milyar dolar arasında değişiyor. Türkiye’ye intikal eden pırlantanın toplam tutarı 1 milyar dolar ile 3 milyar dolar arasında değişiyor. Minimum rakamı ile aldığınızda bile ki bu taş daha ham durumdayken böyle bir de işçiliği eklenince ne kadarlık bir rakamla pazarlanacağını siz düşünün. O bir milyar dolarlık taş asgari bir iki gramlık altın üzerinde 5-10 katı bir ürüne dönüşebiliyor” dedi   

Bütün bu kaynak  ve zenginliğin Türkiye’ye kalacağını aktaran Saraç “Fakat siz sistemi yüksek vergileme ile kontrol altına almaya çalıştığınız zaman sonuç almanız mümkün değil. Bu ürün otomobil gibi metal özelliği olan, kontrol edebileceğiniz belli bir büyüklükte ve hacmi olan bir ürün değil. Bir hayli küçük, karbonun en üst seviyesi, hiç bir kontrol cihazının tespit etmesi mümkün olmayan, hacim olarak da fevkalede küçük olan bir şeyden bahsediyoruz. Dolayısıyla kaçak, kayıtdışı ve vergi dışı olması açısından en üst seviyede olan üründen bahsediyoruz” dedi.

'BU VERGİLENDİRMENİN DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK'

Yüzde 20 ÖTV’nin sektördeki karlılık rakamları ile ilişkilendirilmeyecek kadar yüksek bir oran olduğunu anlatan Saraç “Bu vergilemenin dünyada örneği yok. İkincisi bu vergileme ağırlıklı olarak üreticinin üzerine kalan bir vergileme, tüketiciye yansıtılamayacak bir vergileme... Diğer mallarda her türlü vergileme ağırlıklı olarak tüketicinin üzerindedir. ÖTV, KDV,ÖİV'de nihai olarak tüketici üzerinedir ama elmas ve pırlantada bunu tüketici üzerine bırakmak mümkün değildir. Dolayısıyla hem sistem hem de oran olarak bunu kim talep ediyorsa vergisini o vermeli” de diyor.

Kayıtdışı nedeniyle vergilemenin düşmesi sonucu vatandaşın ya da bütçenin muhtemel kaybı konusunda da bilgi veren Saraç “Hali hazırda beyan edilen tutar, yıllık 10 milyon dolar seviyesindedir. Yüzde 20 ÖTV uyguladığınızda, 2 milyon dolar Maliye bütçesine para giriyor. 2 milyon dolar Türkiye'nin bütçesi için çok küçük bir rakamdır.. Bütçe büyüklüğünü düşündüğünüz zaman 2 milyon dolar bütçe için sıradan bir paradır” dedi.

"VERGİLENDİRME ANLAMSIZ"

Ürünün kendisinden dolayı zaten alınamayan bir verginin var olduğunu öne süren Saraç “Ürün büyük bir hacimde olsa metal alaşım gibi bir takım özellikleri olsa gümrüklerden kaçıramayacağınız bir ürün olurdu. Kontrolü daha sağlıklı yapılabilirdi fakat ürün öyle bir ürün değil her türlü kaçağa çok müsait. Dünya ile rekabet ediyorsunuz... Yani bir ürün dünyada 10 liraya satılırken siz 100 liraya satamazsınız! Aıcısı 200-300 avroluk bir uçak biletiyle dünyanın istediği ülkesinden o ürünün bir benzerini rahatlıkla alır... 50 bin dolara pırlanta ağırlıklı bir kolye almayı düşünüyorsanız bugün 50 avroya uçak bileti var. Avrupanın herhangi bir ülkesine gider alırsınız.. Dolayısıyla bu vergileme sektöre darbe vuruyor” dedi.

Saraç, dünyadaki bütün vergilemenin tüketici üzerine olduğunu üreticinin üzerine kalan bir vergileme olmadığı bilgisini verdi. Saraç “Biz bu durumu İstanbul Kuyumcular Odası, İstanbul Madenciler Odası, Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği, kuyumcular odaları, TOBB'un sektör meclisini bir çatı altında toplanarak bir rapor hazırlayarak ilgili bakanlara ilettik. Konuya ilgi var ama işin kötü tarafı bazı siyasiler tarafından siyasetin bir aracı olarak kullanılması, vatandaşın bu tür konulara duyarlı olması (asgari ihtiyaçlarda vergileme var pırlantada, elmasta niye olmasın) gibi yanlış ifadeler kullanılarak çarpıtılıyor” dedi.

TÜRKİYE'DEKİ PAZAR HİNDİSTAN VE ÇİN'E KAYABİLİR

Saraç istenenin sadece makul oranlar olduğunu söyledikten sonra sözlerini şöyle tamamladı; “Şu an yüzde 20 ÖTV var. Burada istenen sadece vergi oranının makul bir seviyeye çekilmesi ve tüketicinin üzerine yansıtılması... Bunlar gerçekleştiğini zaman Türkiye'nin ciddi bir potansiyeli var. Türkiye'deki girişimci kadar kimsede sağlam bir potansiyel yok! Nereye giderseniz gidin bir Çinli bir de Türk bulursunuz! Bu girişimcilerimiz aracılığıyla da bu ürünlerimizin pazarlanması da mümkün. Her refah ortamının oluştuğu yerde bu ürünler talep edilir.. Dünyada standart alyans dediğimiz ürün dışında bütün ürünler taşlı ürünlere doğru döndü. Estetik ve talep oraya doğru gidiyor ülke olarak bizim de oraya yönelmemiz gerekir. Bizde diğer taraftan taş işleme alanında ihtisas sahibi olabilecek bir potansiyel var. Bizdeki bu alandaki iş gücü çok nitelikli ama sistem bu şekilde devam ederse bu işgücüne olan talep Hindistan ve Çin'e kayacak... Büyük oranda potansiyelleri var bu ülkelerin böyle giderse sistem tamamen oraya kayacak...” dedi

hakan.goksel@haber7.com

Haber7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Archive

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler