Bu Blogda Ara

26 Haziran 2012 Salı

Pırlanta atölyesinin kapıları herkese açık...

15:01

Pırlanta Sarrafı- Pırlanta Hakkında Herşey-

Pırlanta atölyesinin kapıları herkese açık

Türkiye'nin en büyük pırlantalı mücevher üreticisi Jasabi, bu durumu tüketiciye fiyat avantajı olarak yansıtmak için Kuyumcukent'teki showroom'unun kapılarını herkese açtı. Jasabi'nin atölyesine önce biz girdik ve pırlantanın hikayesini adım, adım izledik.
pirlantaAKŞAM-Hangi kadın sevmez pırlantayı? Son yıllarda özellikle dizi aralarında o kadar çok pırlanta reklamı izlettirdiler ki, pırlanta istemeyen kadın kalmadı. Üzerine şarkı bile yazılan tektaş pırlantalar, sunulan 12 taksit imkanıyla hemen her kadına ulaştırılmaya çalışılıyor.
Kadınlar bu kadar pırlanta düşkünü olunca, bu pırlanta hangi aşamalardan geçerek nasıl üretiliyor merakıyla fotoğrafçı arkadaşım Mustafa Seven'le birlikte tuttuk Kuyumcukent'in yolunu. Adresimiz, Türkiye'nin en büyük toptan pırlanta alıcısı olan ve şimdilerde bu avantajını tüketiciye yansıtmak isteyen Jasabi. Atatürk Havaalanı'na giderken yolun sağında bulanan kocaman bir tesis olan Kuyumcukent, herkesin dikkatini çekmiştir. Giriş kapısını bulmakta biraz zorlansak da güvenlik önlemleri hayli sıkı tutulan tesise girmeyi başarıyoruz. Atölyeler Bölümü        3. Kat, 5. Sokak derken sonunda bu devasa tesiste Jasabi'yi buluyoruz. 
Ana kapıdan şifreyle içeri giriyoruz. Sadece birkaç kişinin şifresi var. Atölyede çalışanlar öyle elini kolunu sallaya sallaya sabahları giremiyorlar atölyeye. Herkes aynı saatte ve beraberce girebiliyormuş. Tabii çıkış da aynı şekilde.
Sadece pırlantalı mücevher üreten Jasabi, pırlanta sektörünün ilk halkası. Yani toptancıların toptancısı. Toptancılar Jasabi'den alıyor, kuyumcular da toptancılardan. Jasabi Genel Koordinatörü Lale Tüzün, bir taraftan kendileri hakkında bilgi verirken diğer taraftan da atölyeyi geziyoruz.

KARA KALEMLE BAŞLIYORPırlantanın hikayesi, hayal edilen objenin karakalem çizimle kağıda dökülüp görselliğe kavuşmasıyla başlıyor. Önce gümüşten bir provası yapılıyor. 3 boyuta dönüştürülmüş bu tasarım, ön sunumda üzerinde görüşler ve yorumlar yapıldıktan sonra kalıp haline getiriliyor, ki bu o kadar da kolay bir aşama değil. Dökümhaneye gönderilen bu kalıbın özel kauçuklara modeli çıkarılıyor. Bu kauçukların içine eritilmiş özel karışımlı mumların, püskürtme tekniği ile doldurulmasıyla kalıp mum haline dönüşmüş oluyor. Ardından kalıp, ağaç diye tabir edilen bir sisteme diziliyor ve fanus içinde sır alçıyla doldurulup donması sağlanıyor. Kuruyan alçı yüksek ısılı bir fırına veriliyor ve içindeki mumların erimesiyle kalan boşluklar döküm makinelerinde eritilen altınla dolduruluyor. Altın da donduktan sonra kalıp ağacından kesilen altın objeler, tesviyeye gidiyor. Şunu söylemeliyim ki alçıdan çıkan ham haldeki altın, hiç altına benzemiyor, mat bir şey çıkıyor karşınıza. Yolda görseniz altın deyip yüzüne bakmazsınız. 
Ancak o mat görünen kolyeler, yüzükler tesviyede öyle parlıyor ki gözlerime inanamıyorum. Tesviye aşaması bildiğimiz tırnak törpüsüne benzer bir törpüyle yapılıyor; fazlalıklar alınıyor ve parlatılıyor. Altını törpüleyen ustaların dizlerinin üstünde deriden önlükler var ki altın tozları dağılmasın. Yere düşen tozların ayaklara yapışıp dışarı çıkmaması için de atölyenin zemini plastik ızgaralarla döşenmiş. Yerdeki altın tozları, hafta da bir kez görevli kişiler tarafından süpürülüp toplanıp geri dönüştürülüyormuş. Dönüştürülen tozlar bununla da sınırlı değil, çalışanların giydiği önlükler de yine görevliler tarafından yıkanıyormuş. Ve havaya karışan tozlar. Evet, onlar da filtrelerden toplanıp tekrar altın haline getiriliyor. Eee, materyal çok değerli olunca tozunun tozu bile değerlendiriliyor.

TAŞLAR MIHLANIYORPırlantanın yolculuğuna dönersek... Evet, törpülenen altın, taşları takılmak yani onların diliyle mıhlanmak üzere maharetli ustaların ellerine teslim ediliyor. Bazı takılar, öyle minik minik taşlarla süsleniyor ki büyük bir özveri ve sabır istiyor. Mıhlama ustalarının küçücük bir kolye ucuyla bile ne kadar uğraştıklarını görünce, 'işçilik için alınan paraya artık çok demeyeceğim' diyorum kendi kendime. Kuyum sektöründe her ne kadar eskiye göre makineler kullanılsa da üretimin her aşamasında hala el emeği, göz nuru var. 
Taşları takılan mücevherler, son rötuşları yapılmak üzere cila tezgahına gönderiliyor. Burada sürekli dönen ucunda küçük kıllar olan bir fırça ile altın parlatılıyor. Ve yıkama aşamasından sonra da mücevherler müşterilerin beğenisine hazır hale geliyor.
Kalıpların bulunduğu odaya da giriyoruz. Pırlantayla aklınıza gelecek her şeyi yapmışlar, bebek emziğinden gözlük sapına kadar arşivlerinde 136 bin kalıp olduğunu söylüyor koordinatör Lale Tüzün. '0,20'den 8 karat'a kadar her şeyi yapıyoruz' diyor. 22 ayar altın ve sentetik taşlar dışında pırlanta, zümrüt, yakut, safir, elmas gibi değerli; mavi topaz ve amatis gibi yarı değerli taşlarla birbirinden güzel mücevherler üretiyorlar.

YARI FİYATINA SATILIYORAtölyesin kapılarını çekim için bize açan Jasabi'nin kapıları artık herkese açık. Zira toptancıların toptancısı olmalarının avantajlarını sadece kendi eşleri dostları değil tüm nihai tüketicinin yaşamasını istiyorlar. 'Mağazalar açıp, maliyetleri yükseltmek yerine, pırlatalı mücevheri aracı olmadan tüketiciye ulaştırmak istiyoruz' diyen Tüzün, çok ciddi fiyat avantajı sağladıklarını açıklıyor: '0,50 karatlık tek taş bizde 3 bin lirayken bu dışarıda 5.600-6.500 lira arasında değişiyor.' Dışarıda fantezi ürün diye tabir edilen pırlantalı tasarımların kar marjının çok daha yüksek olduğunu da belirtmeden geçemiyor Tüzün. Kişiye özel stil danışmanlığı hizmeti de sunan Jasabi'de, istediğiniz model çizilerek, hemen üretime geçirilebiliyor. İnternetten de satış yapan Jasabi pırlantaları, uluslararası akreditasyona sahip International Diamond Laboratories (IDL) tarafından sertifikalandırılıyor.
Büyüklüğü değil, berraklığı ve temizliği önemli
Jasabi'nin Genel Müdürü ve 15 yaşından beri pırlanta ustası olan Varujan Keşikcioğlu'nun pırlanta konusunda ilk dikkat çektiği nokta pırlantanın büyüklüğündün ziyade berraklığının ve temizliğinin önemli olduğu. İlerde değiştirilmek istendiğinde para kaybetmemek açısından uluslararası bir sertifikaya sahip olmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Keşikçioğlu, son dönemde yarı değerli taşlarla birlikte kombinlenen pırlantalı tasarımların kadınlar tarafından çok ilgi gördüğünü anlatıyor. Tek renk olarak tanıdığımız pırlantanın siyahtan maviye her rengi varmış ancak lazerle renklendirilmişlerin değil de doğal renge sahip olanların çok pahalı olduğunu söylüyor Varujan usta.

AYSUN  ÖZ KAŞİ

0 yorum

26 Haziran 2012 Salı

Pırlanta atölyesinin kapıları herkese açık...

Pırlanta Sarrafı- Pırlanta Hakkında Herşey-

Pırlanta atölyesinin kapıları herkese açık

Türkiye'nin en büyük pırlantalı mücevher üreticisi Jasabi, bu durumu tüketiciye fiyat avantajı olarak yansıtmak için Kuyumcukent'teki showroom'unun kapılarını herkese açtı. Jasabi'nin atölyesine önce biz girdik ve pırlantanın hikayesini adım, adım izledik.
pirlantaAKŞAM-Hangi kadın sevmez pırlantayı? Son yıllarda özellikle dizi aralarında o kadar çok pırlanta reklamı izlettirdiler ki, pırlanta istemeyen kadın kalmadı. Üzerine şarkı bile yazılan tektaş pırlantalar, sunulan 12 taksit imkanıyla hemen her kadına ulaştırılmaya çalışılıyor.
Kadınlar bu kadar pırlanta düşkünü olunca, bu pırlanta hangi aşamalardan geçerek nasıl üretiliyor merakıyla fotoğrafçı arkadaşım Mustafa Seven'le birlikte tuttuk Kuyumcukent'in yolunu. Adresimiz, Türkiye'nin en büyük toptan pırlanta alıcısı olan ve şimdilerde bu avantajını tüketiciye yansıtmak isteyen Jasabi. Atatürk Havaalanı'na giderken yolun sağında bulanan kocaman bir tesis olan Kuyumcukent, herkesin dikkatini çekmiştir. Giriş kapısını bulmakta biraz zorlansak da güvenlik önlemleri hayli sıkı tutulan tesise girmeyi başarıyoruz. Atölyeler Bölümü        3. Kat, 5. Sokak derken sonunda bu devasa tesiste Jasabi'yi buluyoruz. 
Ana kapıdan şifreyle içeri giriyoruz. Sadece birkaç kişinin şifresi var. Atölyede çalışanlar öyle elini kolunu sallaya sallaya sabahları giremiyorlar atölyeye. Herkes aynı saatte ve beraberce girebiliyormuş. Tabii çıkış da aynı şekilde.
Sadece pırlantalı mücevher üreten Jasabi, pırlanta sektörünün ilk halkası. Yani toptancıların toptancısı. Toptancılar Jasabi'den alıyor, kuyumcular da toptancılardan. Jasabi Genel Koordinatörü Lale Tüzün, bir taraftan kendileri hakkında bilgi verirken diğer taraftan da atölyeyi geziyoruz.

KARA KALEMLE BAŞLIYORPırlantanın hikayesi, hayal edilen objenin karakalem çizimle kağıda dökülüp görselliğe kavuşmasıyla başlıyor. Önce gümüşten bir provası yapılıyor. 3 boyuta dönüştürülmüş bu tasarım, ön sunumda üzerinde görüşler ve yorumlar yapıldıktan sonra kalıp haline getiriliyor, ki bu o kadar da kolay bir aşama değil. Dökümhaneye gönderilen bu kalıbın özel kauçuklara modeli çıkarılıyor. Bu kauçukların içine eritilmiş özel karışımlı mumların, püskürtme tekniği ile doldurulmasıyla kalıp mum haline dönüşmüş oluyor. Ardından kalıp, ağaç diye tabir edilen bir sisteme diziliyor ve fanus içinde sır alçıyla doldurulup donması sağlanıyor. Kuruyan alçı yüksek ısılı bir fırına veriliyor ve içindeki mumların erimesiyle kalan boşluklar döküm makinelerinde eritilen altınla dolduruluyor. Altın da donduktan sonra kalıp ağacından kesilen altın objeler, tesviyeye gidiyor. Şunu söylemeliyim ki alçıdan çıkan ham haldeki altın, hiç altına benzemiyor, mat bir şey çıkıyor karşınıza. Yolda görseniz altın deyip yüzüne bakmazsınız. 
Ancak o mat görünen kolyeler, yüzükler tesviyede öyle parlıyor ki gözlerime inanamıyorum. Tesviye aşaması bildiğimiz tırnak törpüsüne benzer bir törpüyle yapılıyor; fazlalıklar alınıyor ve parlatılıyor. Altını törpüleyen ustaların dizlerinin üstünde deriden önlükler var ki altın tozları dağılmasın. Yere düşen tozların ayaklara yapışıp dışarı çıkmaması için de atölyenin zemini plastik ızgaralarla döşenmiş. Yerdeki altın tozları, hafta da bir kez görevli kişiler tarafından süpürülüp toplanıp geri dönüştürülüyormuş. Dönüştürülen tozlar bununla da sınırlı değil, çalışanların giydiği önlükler de yine görevliler tarafından yıkanıyormuş. Ve havaya karışan tozlar. Evet, onlar da filtrelerden toplanıp tekrar altın haline getiriliyor. Eee, materyal çok değerli olunca tozunun tozu bile değerlendiriliyor.

TAŞLAR MIHLANIYORPırlantanın yolculuğuna dönersek... Evet, törpülenen altın, taşları takılmak yani onların diliyle mıhlanmak üzere maharetli ustaların ellerine teslim ediliyor. Bazı takılar, öyle minik minik taşlarla süsleniyor ki büyük bir özveri ve sabır istiyor. Mıhlama ustalarının küçücük bir kolye ucuyla bile ne kadar uğraştıklarını görünce, 'işçilik için alınan paraya artık çok demeyeceğim' diyorum kendi kendime. Kuyum sektöründe her ne kadar eskiye göre makineler kullanılsa da üretimin her aşamasında hala el emeği, göz nuru var. 
Taşları takılan mücevherler, son rötuşları yapılmak üzere cila tezgahına gönderiliyor. Burada sürekli dönen ucunda küçük kıllar olan bir fırça ile altın parlatılıyor. Ve yıkama aşamasından sonra da mücevherler müşterilerin beğenisine hazır hale geliyor.
Kalıpların bulunduğu odaya da giriyoruz. Pırlantayla aklınıza gelecek her şeyi yapmışlar, bebek emziğinden gözlük sapına kadar arşivlerinde 136 bin kalıp olduğunu söylüyor koordinatör Lale Tüzün. '0,20'den 8 karat'a kadar her şeyi yapıyoruz' diyor. 22 ayar altın ve sentetik taşlar dışında pırlanta, zümrüt, yakut, safir, elmas gibi değerli; mavi topaz ve amatis gibi yarı değerli taşlarla birbirinden güzel mücevherler üretiyorlar.

YARI FİYATINA SATILIYORAtölyesin kapılarını çekim için bize açan Jasabi'nin kapıları artık herkese açık. Zira toptancıların toptancısı olmalarının avantajlarını sadece kendi eşleri dostları değil tüm nihai tüketicinin yaşamasını istiyorlar. 'Mağazalar açıp, maliyetleri yükseltmek yerine, pırlatalı mücevheri aracı olmadan tüketiciye ulaştırmak istiyoruz' diyen Tüzün, çok ciddi fiyat avantajı sağladıklarını açıklıyor: '0,50 karatlık tek taş bizde 3 bin lirayken bu dışarıda 5.600-6.500 lira arasında değişiyor.' Dışarıda fantezi ürün diye tabir edilen pırlantalı tasarımların kar marjının çok daha yüksek olduğunu da belirtmeden geçemiyor Tüzün. Kişiye özel stil danışmanlığı hizmeti de sunan Jasabi'de, istediğiniz model çizilerek, hemen üretime geçirilebiliyor. İnternetten de satış yapan Jasabi pırlantaları, uluslararası akreditasyona sahip International Diamond Laboratories (IDL) tarafından sertifikalandırılıyor.
Büyüklüğü değil, berraklığı ve temizliği önemli
Jasabi'nin Genel Müdürü ve 15 yaşından beri pırlanta ustası olan Varujan Keşikcioğlu'nun pırlanta konusunda ilk dikkat çektiği nokta pırlantanın büyüklüğündün ziyade berraklığının ve temizliğinin önemli olduğu. İlerde değiştirilmek istendiğinde para kaybetmemek açısından uluslararası bir sertifikaya sahip olmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Keşikçioğlu, son dönemde yarı değerli taşlarla birlikte kombinlenen pırlantalı tasarımların kadınlar tarafından çok ilgi gördüğünü anlatıyor. Tek renk olarak tanıdığımız pırlantanın siyahtan maviye her rengi varmış ancak lazerle renklendirilmişlerin değil de doğal renge sahip olanların çok pahalı olduğunu söylüyor Varujan usta.

AYSUN  ÖZ KAŞİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Archive

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler