16 Temmuz 2013 Salı
Gwyneth Paltrow mucevher reklami icin soyundu
Ünlü yıldız Gwyneth Paltrow, 38 yaşında ve iki çocuk annesi ama geçip giden yıllara meydan okumayı sürdürüyor.
Vanity Fair dergisi için üstsüz poz veren Paltrow, en az 10 yaş genç görünen vücuduyla beğeni topladı.
Osmanlı saray mucevherlerinin gizemli seruvenleri
Hattab
Istanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Sayın Doç. Arzu Terzi’nin bir kitabı çıktı. “ Saray Mücevher İktidar ” Osmanlı saray mücevherleri...
Osmanli icin mucevher
Hürriyet- Saray mücevherlerini siz de merak ediyorsunuz değil mi? Müzelerde, fotoğraflarda, dizilerde gördünüz ama özelliklerini ne kadar biliyorsunuz? Bunların ve benzeri soruları Gül İrepoğlu’nun kitabında
Gül İrepoğlu’nun Osmanlı Saray Mücevherleri kitabını okurken, onun bilgileri ışığında mücevher ışıltısının bir imparatorluğu, padişahını, saray erkânını nasıl etkilediğini görüyoruz. Kitabın alt adı ‘Mücevher Üzerinden Tarihi Okumak’.
Gül İrepoğlu’nun çalışması tek tek mücevherlere dair soruları detaylı cevaplıyor.
İlk ve belki de en önemli soru; mücevherler sarayda ne zaman önem kazandı? İrepoğlu’nun kitabındaki bilgileri ve sunduğu belgeleri özetlemek gerekirse; imparatorluğun yükseliş döneminde mücevher zevkinin, kullanımın ve ustalığın da arttığını fark edeceksiniz.
Kitapta mücevher kavramının armağanlar bazında taşıdığı değerle birlikte, padişahların ve saray insanlarının gündelik kullanımında taşıdığı önemi de kitaptan öğreneceksiniz.
Padişahın Hazinesi bölümü Topkapı Sarayı’nın yerini belirliyor. “Topkapı Sarayı 15. yüzyıldan başlayarak hem padişahların konutu, hem de devletin yönetildiği yer olarak imparatorluğun kalbidir. Dolayısıyla Enderûn Hazinesi veya İç Hazine de denen Hazine-i Hümayun, imparatorluk hazinesi her zaman burada korunmuş ve zaman içinde herhangi bir yağmaya maruz kalmamış olduğu için en büyük İslam hazinesi olarak günümüze erişmiştir.”
SARAY ATÖLYESİ
Osmanlı mücevherleri hangi malzemelerden oluşuyordu? Altın, gümüş, bağa, fildişi, sedef gibi pek çeşitli malzemelerin elmas, inci, yakut, zümrüt, firuze gibi en sevilenlerin yanı sıra lâl, zebercet, safir, yeşim, mercan, akik, necef gibi taşlarla bezenmesiyle yapılan mücevherler genellikle saray atölyelerinde üretilmiştir.
Kuyumculuğa ve kuyumculara verilen önem neydi? “Kuyumculuk, padişahlar tarafından sevilmiş ve desteklenmiş bir sanat dalıdır ve yüzyıllar boyunca en saygın meslekler arasında yer almıştır. Evliya Çelebi, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadelik zamanlarında kuyumculuk eğitimi almış olduklarını söyler. Kanuni kuyumcuları koruyup kollamasıyla dikkat çekmiştir.”
Mücevherlerin edebiyattaki izdüşümünü dönemin ustaları eserlerinde işlemiştir. Evliya Çelebi ne yazmıştı mesela? “Bu esnafların dükkânlarında olan lâ’l, yakut, zeberced, elmas, firuze ışıltısından insanın gözbebekleri kamaşıp insan hayran olur.”
Saraydaki mücevherler, saklamak için değil, aynı zamanda kullanmak içindir. Mücevherlerin gündelik hayattaki yeri de yadsınamaz bir yaygınlıktadır. Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eşyalar yalnızca biriktirmek amacıyla değil, bazıları törenlerde, bazıları da gündelik yaşam için tasarlanmıştır. Hepsi saray geleneğinin, padişahın yaşamının doğal parçasıdır.
HANÇER TAŞLARI
Topkapı Sarayı müzeye dönüştüğü günden beri bir mücevher parçası eksikler arasındadır. Ta ki 1963’te müze müdürü Hayrullah Örs, Kutsal Emanetler Dairesi’nin önündeki kuyuyu temizletene kadar. İçinden bir ses o kuyuyu temizlemek gerektiğini söyler ona. Neticede, III. Murad Divânı cildinin kayıp paftası bulunur.
Hançeri biliriz, tanırız ama onu süsleyen mücevherleri yeterince biliyor muyuz? Sorgucu biliyoruz, ama ayrıntısını ne kadar biliyoruz?
Siz de merak ediyorsunuz değil mi? Müzelerde, fotoğraflarda, dizilerde gördünüz ama özelliklerini ne kadar biliyorsunuz? Bu ve benzeri soruların hepsi bu kitapta. Kitabın alt başlığının, ‘Mücevher üzerinden tarihi okumak’ olduğunu anmıştım. Bu aslında kitabın içireğinin de özeti sayılabilir.
İrepoğlu’nun kitabı takı ekseninde Osmanlı tarihini yeniden okumamızı sağlıyor. Ayrıca takı tasarımcıları için de bir esin kaynağı. Sanırım mücevher meraklısı hanımlar için de yararlı bir örnekler toplamı.
Doğan Hızlan’ın seçtikleri
Y. Hakan Erdem
Torosyan’ın Acayip Hikâyesi
Doğan Kitap
Hasan Özkılıç
Zahit
Can Yayınları
Pierre Vidal-Naquet
Homeros’un Dünyası
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Arthur Nersesian
Unutulmuş Ada’nın Kararsız Seçmeni
Ayrıntı
Doğan HIZLAN HÜRRİYET
Osmanlı için mücevher neydi? Hürriyet- Saray mücevherlerini siz de merak ediyorsunuz değil mi? Müzelerde, fotoğraflarda, dizilerde g...
15 Temmuz 2013 Pazartesi
Pirlantada uluslararası gecerlilikte sertifikanin onemi
her pırlanta müşterisinin araştırdığı üzere, pırlantalar gerek renk olarak gerek berraklık olarak ve diğer özellikleri ile çeşitli gruplara ayrılmaktadır. bu gruplar fiyat kalite konusunda çok büyük farklar doğurabilmektedir .
bu özelliklerin sınıflamasını ufak bir resimle belirteyim
işte bu sınıflandırmanın net bir biçimde yapılabilmesi ancak laboratuvar ortamında sağlanabilmektedir , renk konusunda sadece laboratuvarlarda kullanılan rehber taşlar eşliğinde uygun ışık altında renk sınıfının belirlenmesi ve uygun merceklerle berraklığının belirlenmesi mümkün olmaktadır . onun dışında bir pırlantanın özelliklerinin tam olarak tespiti kesinlikle mümkün değildir.
şimdi ülkemizdeki sertifikasyon uygulamalarına dönersek, gerek marka olsun gerek olmasın (bu hiçbir önem arzetmemektedir) verilen sertifikalar işletme adı ile bastırılan kredi kartı, broşür gibi şeyler üzerine doğru varsayılan taş özellikleri yazılarak tüketiciye sunulmaktan ibarettir. fakat bu uygulamaların hiçbiri gerçek sertifika özelliği taşımamaktadır sadece setifika vermiş olmak için verilen kağıt parçalarıdır
senelerdir müşterilerimden duyduğum bir konu var, o da şu ki alınan “pırlanta ile verilen belgenin doğru olduğunu farzedelim peki bu taşın bu sertifikaya sahip olduğunu nereden bileceğiz” işte bu söz gerçekten doğru, diyelim bir belge aldık pırlantamızla, verilen taşa ait olma durumu nedir . cevap koca bir hiç.
işte tamda burada sertifikanın geçerliği doğruluğu konusu ortaya çıkıyor yani ülkemizde verilen sertifikaların hiç bir geçerliliği yok. peki bu durum dünyada nasıl olur , dünyada izlenen yol taşın kesilmesi laboratuvara gitmesi sınıflandırılması ve elde edilen bilgilerin özel bir kod numarası ile lazer yardımıyla taşa yazılması şeklindedir işte bu şekilde alacağınız bir taş uluslararası geçerliliğe sahip doğruluğundan büyük oranda emin olabileceğiniz ve gönül rahatlığı ile alabileceğiniz bir pırlanta olur
örneğin
işte GİA tarafından sınıflanmış bir sertifika ve bu sertifika ile birlikte verilen numaranın (yandaki GİA REPORT) taşa işlenmesi ile uluslar arası geçerlilik kazanmaktadır . örneğin ,
taşımıza hemen her ülkede geçerli ve doğru bir sınıflandırma sağlayan bu numarayı nasıl göreceğiz nasıl bakacağız diyebilirsiniz çok doğru , şöyleki bu yazı taşın kemer kısmına yazılmaktadır,ve hiç bir şekilde silinmemektedir . 20x veya daha fazla yakınlaştırma ile net bir şekilde okunmaktadır.
bu numara aşağıdaki linkten de kontrol edilebilir ve taşın (türkçe adı amerikan taş enstitüsü) olan GİA laboratuvarı tarafından incelendiğini belirtilen özelliklerde olduğunu kanıtlar
http://www.gia.edu/report-check-landing
bu konu hem tüketicinin hemde satıcının gözden kaçırabileceği çok ince ve çok detaylı bir konu olduğu için, gerek art niyetle olsun gerek fark etmeksizin olsun yanılma aldanma olayları maalesef olmaktadır. biz firma olarak özellikle bu şekilde uluslar arası geçerlilikte sertifikasyon işlemine tabi olmuş taşları özellikle tercih ve tavsiye ediyoruz ki, ne aldanalım ne de aldatan olalım.
peki bu şekilde olan taşlar sertifikasız gelen taşlara oranla pahalı mı , diğer bir soru da bu oluyor genelde. cevap hayır, genelde piyasada söylenilen özelliklerde taşlar pazarlanmadığı için, gerçek özelliklerine sahip taşlar pahalı gibi gözükmekte ama aslında fiyat farkı taşın kalitesinden ileri gelmektedir sertifikasız taşlar 1-2 sınıf daha iyi özellikler yazılarak fiyatları aşağı çekilmektedir.
biz firma olarak türk tüketicisinin aldanmaması için elimizden geleni yapmak için gayret gösteriyoruz, sizde tüketiciler olarak pırlanta alırken taşın üzerindeki bilgileri görmek için talepte bulunun ve kesinlikle uluslararası bir laboratuvarda sınıflandırılmış doğru özellikleri taşıyan bir pırlanta talep edin .
özellikle ülkemizde markaya güvenmek gibi bir yanlış var, ve bu durum taşın normal piyasasına göre 2-4 kat daha fazla para vermek anlamını taşıyor yani tüketici taştan değilse bile fiyattan aldanmış oluyor. bu şekilde taşa lazerlenmiş bilgilerle alacağınız bir pırlantaya (özellikle GİA) , türkiyede herhangi bir isim altında faaliyet gösteren x bir firmadan kesinlikle çok daha fazla güvenebilirsiniz .
sözün özü, pırlanta taş uluslararası güveninirlikte bir laboratuvar tarafından sınıflandırılıp bu sertifikasyon bilgileri taşa silinmeyecek şekilde yazılmadıkça. taşın yanında verilen bütün belgeler hikayeden ibarettir.
Fahri Kuyumculuk
Pırlanta alırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus sertifikasyonu her pırlanta müşterisinin araştırdığı üzere, pırlantalar gere...
14 Temmuz 2013 Pazar
Gumus ve Platin Revacta
Gümüş ve platin revaçta
Özellikleri nedeniyle kullanım alanını genişleten platin, yüksek aşınma, kararma direnci özelliklikleriyle kuyumculukta pırlantalı ürünlerde, korozyona dayanıklılığı ve katalitik özellikleri dolayısıyla otomobillerin egzost sistemlerinde, laboratuvar cihazlarında, dirençli termometrelerde, dişçilikte ve DNA yapısı arasına girme kabiliyetlerinden ötürü de tıpta kullanılıyor.
Dünya platin arzının yaklaşık yüzde 80'i Güney Afrika ve Zimbabwe'den sağlanırken, platin ticari anlamda Kanada Sudbury bölgesi cevher yataklarındaki nikel cevherlerinin işlenmesi sırasında yan ürün olarak elde ediliyor. Bu cevherlerde platinin yalnızca 0,5 ppm (1 ppm = milyonda bir) oranında bulunması, platinin kıymetini ortaya koyuyor.
Platin
Simgesi..................................:Pt
Atom Numarası.....................:78
Atom Ağırlığı.......................:195,66
Yoğunluğu.............................:21,45 gr/cm3
Ergime Derecesi...................:1796oC
Kaynama Derecesi................:3830oC
Esmer beyaz renkte, parlak çok yoğun ve iletken soy bir metaldir. Platin sert ve
yüksek ısılara karşı dayanıklıdır
Önümüzdeki dönemde Çin'in platin mücevher tüketicisi olmaya devam edeceğini öngören uzmanlar, Hindistan'da da platine olan talebin arttığına işaret ediyor. Platinin altına kıyasla daha nadir bulunması, ince işçiliğe daha elverişli olması da platin mücevher talebinin artmasını sağlıyor.
Geçen yıl brüt platin talebi yüzde 2 artarak yaklaşık 8 milyon onsa yükselirken, küresel platin arzı ise 7 milyon 202 bin ons olarak gerçekleşti. 2010 yılında platin, en çok 3 milyon 75 bin ons ile otomotiv sektöründe, 2 milyon 420 bin ons ile mücevheratta, 1 milyon 755 bin ons ile endüstriyel ve 655 bin ons ile yatırım amaçlı talep edildi. 2011 yılında sıralama değişmezken, 2012 yılında da dünyadaki gelişmeler paralelinde otomotiv sektörü ağırlığında taleplerin artması bekleniyor.
Uluslararası piyasalarda geçen yılı 1.399 dolar seviyesinde kapatan platin, bu yıl en yüksek 1.737 dolara kadar çıkarken, en düşük 1.389,50 doları test etti. Platin bugünlerde 1.643 dolardan işlem görürken, platin fiyatı sene başına göre yüzde 17,49 artış gösterdi. Platin bu artışla altını geride bırakırken, gümüşten sonra fiyatı en fazla artan maden oldu.
Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, platindeki fiyat artışına ilişkin, şu görüşleri paylaştı:
''Platin uzun yıllardan bu yana fiyat olarak altının önünde seyretmiştir. Son dönemlerde altının gerisinde kalmıştır. Dünyadaki spekülatörler zaman zaman ucuz olan platini hareketlendiriyor. Platinin işlem gören miktarı ile altının işlem gören miktarı arasında çok büyük fark var. Platin kuyumculuk sektöründe fazla kullanılmadığı için platindeki fiyat hareketleri kalıcı olmayabilir. Kıymetli madenlerde altın ve gümüşte aşağı yönlü hareket olduğunda platin de bu paralelde seyir izleyecektir.''
-İlk çeyreğin en fazla artan madeni gümüş oldu-
Geçen yılı 27,843 dolardan tamamlayan gümüş ise, sene başından bu yana yüzde 17,81 yükseliş ile uluslararası piyasada fiyatı en fazla artan maden oldu. 2012 yılında en yüksek 37,512 doları gören gümüş, en düşük olarak 27,665 dolara geriledi. Yıllık bazda bakıldığında ise yüzde 12,16 değer yitiren gümüş, bugünlerde 32,80 dolardan işlem görüyor.
Uluslararası piyasalarda değerli madenlerde 2011 Mart-2012 Mart döneminde yıllık bazda fiyatı en çok gerileyen maden ise yüzde 39,30 ile rodyum oldu.
BLOOMBERG HT-27.03.2012
Gümüş ve platin revaçta Özellikleri nedeniyle kullanım alanını genişleten platin , yüksek aşınma, kararma direnci özelliklikleri...
Pırlanta almak kolayda, ya seçmesi
MERVE TUNÇEL- Feza Gazetecilik Ⓒ ZAMAN
MERVE TUNÇEL- Feza Gazetecilik Ⓒ ZAMAN Pırlanta her geçen gün halka karışıyor. Hatta altını bile tahtından etmek üzere. Hal böyle...
13 Temmuz 2013 Cumartesi
En guzel sevgililer gunu hediyesi!..
Romantizmi yakalayın
Sevgililer gününde sevgilinize hangi hediyeyi verdiğinizden
Parmak izinizi bırakın
Özellikle sevgililer gününde verilen hediyelerin en itici yanı
İhtiyaçları gözönünde bulundurun
Romantizmden hoşlanmıyorum diyenlerdenseniz, sevgiliniz
Zaman ayırın
Sevgililer günü sevgdiği kişiye buynu her zamankinden farklı
Sadelik her zaman daha samimidir. Sevgilinize uzun
Sevgililer gününü son anda hatırlamış veya son anda bir sevgiliye sahip olmuş olabilirsiniz. Hazırlıksız yakalandığınızı düşü...
Dantel Mucevher Olur mu ?
AKTÜEL/MODA
Dantel mücevherle buluştu.
Geçmişin esintilerinde günümüz modernliğini taşıyan tasarımlar stilinize ışık katacak. AKTÜEL/MODA Dantel mücevherle buluştu. ...
12 Temmuz 2013 Cuma
SPK Baskani Dr. Vahdettin Ertas'in Istanbul Altın ve Mucevher Zirvesi'nde yaptigi konusma
4. Uluslararası İstanbul Altın Zirvesinin Değerli Katılımcıları, Kıymetli Basın Mensupları, sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yakın geçmişe kadar dünya parasal sisteminin merkezinde yer alan altın, hem mücevher, hem rezerv, hem de değişim aracı olarak az bulunurluğu, üstün fiziksel ve kimyasal özellikleri nedeniyle kıymetli madenler içinde bugün de önemli bir yere sahiptir.
Doların 1960'lı yıllarda altın ile bağının kopmasına rağmen, altın, uluslararası piyasalarda bir yatırım aracı olarak da işlem görmektedir.
2008 krizinin küresel finans sistemine olan güveni sarsması ile gelişmiş ülkelerde de altına olan talebin yükseldiğini görüyoruz. Ancak, bu talep gelişmekte olan ülkelerin aksine fiziksel olmayıp, çoğunlukla altına yatırım yapan yatırım fonlarına yönelim şeklindedir.
Altın fiyatları pek çok dışsal faktörden etkilenmekte ve dalgalı bir seyir izlemektedir. 1983 yılından günümüze, altın fiyatlarının ons başına ortalama 400 doların üzerinde seyrettiğini görüyoruz. 1998-2001 dönemindeki düşüşle birlikte, ons başına ortalama 200 dolara gerileyen altın fiyatları 2002 yılından başlayarak yükseliş trendine girmiş, 2006-2007 yıllarında 600 dolar, 2010 yılında 1200 dolar seviyelerini görmüştür. 2011 yılında ortalama 1572 dolara, 2012 yılında ise ortalama 1668 dolara kadar yükselmiştir.
Altın fiyatlarının 2000’li yılların başından itibaren büyük yükseliş göstermesinde ABD ve Japonya Merkez Bankalarının izlediği para politikaları sonucu artan küresel likiditenin etkili olduğu tahmin edilmektedir.
2012 yılından itibaren ise altın fiyatları güç kaybetmeye başladı. İçinde bulunduğumuz 2013 yılında da fiyatlarda sürpriz düşüşler yaşandı ve 1300’lü dolarlara geriledi.
Bu düşüşün ardında ise, yaşanan tüm parasal genişlemeye rağmen enflasyonda artış gerçekleşmemesinin ve özellikle ABD ekonomik verilerinde yaşanan iyileşme çerçevesinde Fed’in tahvil alımlarını önümüzdeki dönemlerde yavaşlatacağı beklentisinin rol oynadığı tahmin edilmektedir.
- En büyük altın rezervine sahip ülke 8.100 ton ile ABD, ABD tüm merkez bankası altın rezervlerinin %25’ine sahip
- Almanya 3.400 bin ton ile ikinci sırada. 2 bin tonun üzerindeki rezervlerle onu IMF, İtalya ve Fransa izliyor.
- ABD, Almanya, İtalya ve Fransa gibi ülkeler merkez bankası rezervlerinin %70’inden fazlasını altın olarak tutuyor.
- Çin 1.000 tonluk altın rezervi ile 6. sırada yer alıyor. Ayrıca, altın stokunun toplam merkez bankası rezervleri içindeki payı sadece %1,6.
- Türkiye ise 409 tonluk altın rezervi ile dünyada altın rezervleri açısından 14. sırada yer alıyor.
İstanbul Altın Borsası'nın kurulduğu 1995 yılından bugüne kadar geçen yaklaşık 19 yılda Türkiye’ye ithal edilen altın miktarı 2.829 tondur. Ülkemiz yılda ortalama 150 ton altın ithal etmekte. Son yıllarda ülkemizde altın üretimi de artmakta; 2011 yılında 23,9 ton geçen yıl da 27,3 ton altın üretimi gerçekleştirdik. Önümüzdeki yıllarda bu rakamın daha da artmasını bekliyoruz.
Son dönemde hükümetimizin yastık altı altının ekonomiye kazandırılması politikası çerçevesinde, Merkez Bankamızın aldığı teşvik edici kararlar meyvesini vermeye başlamış ve ticari bankalarımız İstanbul Altın Rafinerisi ile birlikte hareket ederek vatandaşlarımızın elinde bulunan altınları toplayarak bunları altın hesabında değerlendirmeye başlamışlardır.
Bankalar müşterileri adına sakladıkları altınları Merkez Bankası’ndaki zorunlu karşılık yükümlülüklerinde de kullanabiliyorlar. Merkez Bankamızın altın rezervleri 2011 yılına kadar uzun süre 116 tonda sabit kaldıktan sonra Rezerv Opsiyon Katsayısı uygulamaya başlamasıyla yükseliş eğilimini sürdürmektedir.
Bu çerçevede, 2012 yılında 300 tonu geçen Merkez Bankası altın stoku, 2013 yılının Mayıs ayına gelindiğinde 409 tona ulaştı. Merkez Bankamızın altın rezervleri iki sene içinde 2,5 katına çıktı.
Ülkemiz mücevherat sektöründe de dünya çapında söz sahibi bir ülke. Sektör aynı zamanda ihracatımız için de önemli bir aktör konumundadır.
Ülkemiz altın mücevherat pazar büyüklüğü açısından Hindistan, Çin, ABD ve Rusya ile birlikte dünyanın en büyük beş pazarı arasındadır. Üretimde ise Hindistan ve İtalya ile birlikte ilk üç ülke arasındayız.
İstanbul Mücevher İhracatçıları Birliği istatistiklerine göre mücevherat ihracatımız 2010 yılında 1,2 milyar dolar, 2011'de 1,5 milyar dolar, 2012 yılında da 2,1 milyar dolar. Oldukça önemli bir rakam. Geçen yıl ilk defa 2 milyar dolarlık baraj aşılmıştır.
Mücevherat sektörümüzde 5 bin üretici ve 35 bin perakende satış mağazası var. Buradan yaklaşık 250 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Üretimin %30-40’ı doğrudan ihraç edilirken, geri kalanı yerli tüketicilere, turistlere ve bavul ticareti yapanlara satılıyor.
Merkez Bankamız ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumumuzun düzenlemeleri bankaları altın cinsi mevduat toplamaya yönlendirdi. BDDK verilerine göre altın kaynaklı kıymetli maden hesapları 2013 yılının ilk çeyreğinde %9,4 artarak 11,9 milyar dolara ulaştı. Kıymetli maden hesaplarının toplam içindeki payı da %2,6’ya yükseldi.
Değerli Konuklar,
Biz de SPK olarak vatandaşlarımızın yastık altı altın birikimlerinin finansal sisteme kazandırılmasını destekliyoruz. Bildiğiniz gibi, İstanbul Altın Borsası, 30 Aralık 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yeni Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca 5 Nisan 2013’ten itibaren İMKB ile birleşerek faaliyetlerini “Borsa İstanbul A.Ş.” tüzel kişiliği altında yürütmeye başladı.
Bu düzenlemenin anlamı altının bizim için önemli bir araç olduğudur.
Ayrıca, geçen ay kamuoyunun görüşüne açtığımız Tebliğ taslağı ile sermaye piyasası araçlarının kredili alım, açığa satış ve ödünç alma ve verme işlemlerinde aracı kurumların yatırımcılardan özkaynak olarak sermaye piyasası araçlarının yanı sıra altın da kabul edebileceklerini belirttik.
Bu ay içinde taslağımız mevzuata dönüşecek ve artık altın, sermaye piyasası alım satım işlemlerinde de aktif olarak kullanılabilecek.
Bu düşüncelerle toplantının sektörde çalışan tüm kişi, kurum ve ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyor, toplantının düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
SPK Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş'ın İstanbul Altın ve Mücevher Zirvesi'nde yaptığı konuşma Sayın Başbakan Yardımcım, 4. Ulus...
16 Temmuz 2013 Salı
Gwyneth Paltrow mucevher reklami icin soyundu
MÜCEVHERSİZ ÇIKMAM
Ünlü yıldız Gwyneth Paltrow, 38 yaşında ve iki çocuk annesi ama geçip giden yıllara meydan okumayı sürdürüyor.
Vanity Fair dergisi için üstsüz poz veren Paltrow, en az 10 yaş genç görünen vücuduyla beğeni topladı.
Louis Vuitton tasarımı mücevherleri ve ağ şeklindeki taytıyla objektif karşısına geçen Paltrow formda kalma sırlarını da paylaştı. kelebek-HÜRRİYET
Paltrow, güzellik sırlarını da açıkladı.
Paltrow, yoga yapmanın da bedenini sağlıklı ve zinde tuttuğunu söyledi.
Coldplay grubunun solisti Chris Martin ile evli olan Paltrow'un 7 yaşında Apple adlı bir kızı 5 yaşında Moses adlı bir oğlu var.
Osmanlı saray mucevherlerinin gizemli seruvenleri
Hattab
Osmanli icin mucevher
Hürriyet- Saray mücevherlerini siz de merak ediyorsunuz değil mi? Müzelerde, fotoğraflarda, dizilerde gördünüz ama özelliklerini ne kadar biliyorsunuz? Bunların ve benzeri soruları Gül İrepoğlu’nun kitabında
Gül İrepoğlu’nun Osmanlı Saray Mücevherleri kitabını okurken, onun bilgileri ışığında mücevher ışıltısının bir imparatorluğu, padişahını, saray erkânını nasıl etkilediğini görüyoruz. Kitabın alt adı ‘Mücevher Üzerinden Tarihi Okumak’.
Gül İrepoğlu’nun çalışması tek tek mücevherlere dair soruları detaylı cevaplıyor.
İlk ve belki de en önemli soru; mücevherler sarayda ne zaman önem kazandı? İrepoğlu’nun kitabındaki bilgileri ve sunduğu belgeleri özetlemek gerekirse; imparatorluğun yükseliş döneminde mücevher zevkinin, kullanımın ve ustalığın da arttığını fark edeceksiniz.
Kitapta mücevher kavramının armağanlar bazında taşıdığı değerle birlikte, padişahların ve saray insanlarının gündelik kullanımında taşıdığı önemi de kitaptan öğreneceksiniz.
Padişahın Hazinesi bölümü Topkapı Sarayı’nın yerini belirliyor. “Topkapı Sarayı 15. yüzyıldan başlayarak hem padişahların konutu, hem de devletin yönetildiği yer olarak imparatorluğun kalbidir. Dolayısıyla Enderûn Hazinesi veya İç Hazine de denen Hazine-i Hümayun, imparatorluk hazinesi her zaman burada korunmuş ve zaman içinde herhangi bir yağmaya maruz kalmamış olduğu için en büyük İslam hazinesi olarak günümüze erişmiştir.”
SARAY ATÖLYESİ
Osmanlı mücevherleri hangi malzemelerden oluşuyordu? Altın, gümüş, bağa, fildişi, sedef gibi pek çeşitli malzemelerin elmas, inci, yakut, zümrüt, firuze gibi en sevilenlerin yanı sıra lâl, zebercet, safir, yeşim, mercan, akik, necef gibi taşlarla bezenmesiyle yapılan mücevherler genellikle saray atölyelerinde üretilmiştir.
Kuyumculuğa ve kuyumculara verilen önem neydi? “Kuyumculuk, padişahlar tarafından sevilmiş ve desteklenmiş bir sanat dalıdır ve yüzyıllar boyunca en saygın meslekler arasında yer almıştır. Evliya Çelebi, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadelik zamanlarında kuyumculuk eğitimi almış olduklarını söyler. Kanuni kuyumcuları koruyup kollamasıyla dikkat çekmiştir.”
Mücevherlerin edebiyattaki izdüşümünü dönemin ustaları eserlerinde işlemiştir. Evliya Çelebi ne yazmıştı mesela? “Bu esnafların dükkânlarında olan lâ’l, yakut, zeberced, elmas, firuze ışıltısından insanın gözbebekleri kamaşıp insan hayran olur.”
Saraydaki mücevherler, saklamak için değil, aynı zamanda kullanmak içindir. Mücevherlerin gündelik hayattaki yeri de yadsınamaz bir yaygınlıktadır. Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eşyalar yalnızca biriktirmek amacıyla değil, bazıları törenlerde, bazıları da gündelik yaşam için tasarlanmıştır. Hepsi saray geleneğinin, padişahın yaşamının doğal parçasıdır.
HANÇER TAŞLARI
Topkapı Sarayı müzeye dönüştüğü günden beri bir mücevher parçası eksikler arasındadır. Ta ki 1963’te müze müdürü Hayrullah Örs, Kutsal Emanetler Dairesi’nin önündeki kuyuyu temizletene kadar. İçinden bir ses o kuyuyu temizlemek gerektiğini söyler ona. Neticede, III. Murad Divânı cildinin kayıp paftası bulunur.
Hançeri biliriz, tanırız ama onu süsleyen mücevherleri yeterince biliyor muyuz? Sorgucu biliyoruz, ama ayrıntısını ne kadar biliyoruz?
Siz de merak ediyorsunuz değil mi? Müzelerde, fotoğraflarda, dizilerde gördünüz ama özelliklerini ne kadar biliyorsunuz? Bu ve benzeri soruların hepsi bu kitapta. Kitabın alt başlığının, ‘Mücevher üzerinden tarihi okumak’ olduğunu anmıştım. Bu aslında kitabın içireğinin de özeti sayılabilir.
İrepoğlu’nun kitabı takı ekseninde Osmanlı tarihini yeniden okumamızı sağlıyor. Ayrıca takı tasarımcıları için de bir esin kaynağı. Sanırım mücevher meraklısı hanımlar için de yararlı bir örnekler toplamı.
Doğan Hızlan’ın seçtikleri
Y. Hakan Erdem
Torosyan’ın Acayip Hikâyesi
Doğan Kitap
Hasan Özkılıç
Zahit
Can Yayınları
Pierre Vidal-Naquet
Homeros’un Dünyası
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Arthur Nersesian
Unutulmuş Ada’nın Kararsız Seçmeni
Ayrıntı
Doğan HIZLAN HÜRRİYET
15 Temmuz 2013 Pazartesi
Pirlantada uluslararası gecerlilikte sertifikanin onemi
her pırlanta müşterisinin araştırdığı üzere, pırlantalar gerek renk olarak gerek berraklık olarak ve diğer özellikleri ile çeşitli gruplara ayrılmaktadır. bu gruplar fiyat kalite konusunda çok büyük farklar doğurabilmektedir .
bu özelliklerin sınıflamasını ufak bir resimle belirteyim
işte bu sınıflandırmanın net bir biçimde yapılabilmesi ancak laboratuvar ortamında sağlanabilmektedir , renk konusunda sadece laboratuvarlarda kullanılan rehber taşlar eşliğinde uygun ışık altında renk sınıfının belirlenmesi ve uygun merceklerle berraklığının belirlenmesi mümkün olmaktadır . onun dışında bir pırlantanın özelliklerinin tam olarak tespiti kesinlikle mümkün değildir.
şimdi ülkemizdeki sertifikasyon uygulamalarına dönersek, gerek marka olsun gerek olmasın (bu hiçbir önem arzetmemektedir) verilen sertifikalar işletme adı ile bastırılan kredi kartı, broşür gibi şeyler üzerine doğru varsayılan taş özellikleri yazılarak tüketiciye sunulmaktan ibarettir. fakat bu uygulamaların hiçbiri gerçek sertifika özelliği taşımamaktadır sadece setifika vermiş olmak için verilen kağıt parçalarıdır
senelerdir müşterilerimden duyduğum bir konu var, o da şu ki alınan “pırlanta ile verilen belgenin doğru olduğunu farzedelim peki bu taşın bu sertifikaya sahip olduğunu nereden bileceğiz” işte bu söz gerçekten doğru, diyelim bir belge aldık pırlantamızla, verilen taşa ait olma durumu nedir . cevap koca bir hiç.
işte tamda burada sertifikanın geçerliği doğruluğu konusu ortaya çıkıyor yani ülkemizde verilen sertifikaların hiç bir geçerliliği yok. peki bu durum dünyada nasıl olur , dünyada izlenen yol taşın kesilmesi laboratuvara gitmesi sınıflandırılması ve elde edilen bilgilerin özel bir kod numarası ile lazer yardımıyla taşa yazılması şeklindedir işte bu şekilde alacağınız bir taş uluslararası geçerliliğe sahip doğruluğundan büyük oranda emin olabileceğiniz ve gönül rahatlığı ile alabileceğiniz bir pırlanta olur
örneğin
işte GİA tarafından sınıflanmış bir sertifika ve bu sertifika ile birlikte verilen numaranın (yandaki GİA REPORT) taşa işlenmesi ile uluslar arası geçerlilik kazanmaktadır . örneğin ,
taşımıza hemen her ülkede geçerli ve doğru bir sınıflandırma sağlayan bu numarayı nasıl göreceğiz nasıl bakacağız diyebilirsiniz çok doğru , şöyleki bu yazı taşın kemer kısmına yazılmaktadır,ve hiç bir şekilde silinmemektedir . 20x veya daha fazla yakınlaştırma ile net bir şekilde okunmaktadır.
bu numara aşağıdaki linkten de kontrol edilebilir ve taşın (türkçe adı amerikan taş enstitüsü) olan GİA laboratuvarı tarafından incelendiğini belirtilen özelliklerde olduğunu kanıtlar
http://www.gia.edu/report-check-landing
bu konu hem tüketicinin hemde satıcının gözden kaçırabileceği çok ince ve çok detaylı bir konu olduğu için, gerek art niyetle olsun gerek fark etmeksizin olsun yanılma aldanma olayları maalesef olmaktadır. biz firma olarak özellikle bu şekilde uluslar arası geçerlilikte sertifikasyon işlemine tabi olmuş taşları özellikle tercih ve tavsiye ediyoruz ki, ne aldanalım ne de aldatan olalım.
peki bu şekilde olan taşlar sertifikasız gelen taşlara oranla pahalı mı , diğer bir soru da bu oluyor genelde. cevap hayır, genelde piyasada söylenilen özelliklerde taşlar pazarlanmadığı için, gerçek özelliklerine sahip taşlar pahalı gibi gözükmekte ama aslında fiyat farkı taşın kalitesinden ileri gelmektedir sertifikasız taşlar 1-2 sınıf daha iyi özellikler yazılarak fiyatları aşağı çekilmektedir.
biz firma olarak türk tüketicisinin aldanmaması için elimizden geleni yapmak için gayret gösteriyoruz, sizde tüketiciler olarak pırlanta alırken taşın üzerindeki bilgileri görmek için talepte bulunun ve kesinlikle uluslararası bir laboratuvarda sınıflandırılmış doğru özellikleri taşıyan bir pırlanta talep edin .
özellikle ülkemizde markaya güvenmek gibi bir yanlış var, ve bu durum taşın normal piyasasına göre 2-4 kat daha fazla para vermek anlamını taşıyor yani tüketici taştan değilse bile fiyattan aldanmış oluyor. bu şekilde taşa lazerlenmiş bilgilerle alacağınız bir pırlantaya (özellikle GİA) , türkiyede herhangi bir isim altında faaliyet gösteren x bir firmadan kesinlikle çok daha fazla güvenebilirsiniz .
sözün özü, pırlanta taş uluslararası güveninirlikte bir laboratuvar tarafından sınıflandırılıp bu sertifikasyon bilgileri taşa silinmeyecek şekilde yazılmadıkça. taşın yanında verilen bütün belgeler hikayeden ibarettir.
Fahri Kuyumculuk
14 Temmuz 2013 Pazar
Gumus ve Platin Revacta
Gümüş ve platin revaçta
Özellikleri nedeniyle kullanım alanını genişleten platin, yüksek aşınma, kararma direnci özelliklikleriyle kuyumculukta pırlantalı ürünlerde, korozyona dayanıklılığı ve katalitik özellikleri dolayısıyla otomobillerin egzost sistemlerinde, laboratuvar cihazlarında, dirençli termometrelerde, dişçilikte ve DNA yapısı arasına girme kabiliyetlerinden ötürü de tıpta kullanılıyor.
Dünya platin arzının yaklaşık yüzde 80'i Güney Afrika ve Zimbabwe'den sağlanırken, platin ticari anlamda Kanada Sudbury bölgesi cevher yataklarındaki nikel cevherlerinin işlenmesi sırasında yan ürün olarak elde ediliyor. Bu cevherlerde platinin yalnızca 0,5 ppm (1 ppm = milyonda bir) oranında bulunması, platinin kıymetini ortaya koyuyor.
Platin
Simgesi..................................:Pt
Atom Numarası.....................:78
Atom Ağırlığı.......................:195,66
Yoğunluğu.............................:21,45 gr/cm3
Ergime Derecesi...................:1796oC
Kaynama Derecesi................:3830oC
Esmer beyaz renkte, parlak çok yoğun ve iletken soy bir metaldir. Platin sert ve
yüksek ısılara karşı dayanıklıdır
Önümüzdeki dönemde Çin'in platin mücevher tüketicisi olmaya devam edeceğini öngören uzmanlar, Hindistan'da da platine olan talebin arttığına işaret ediyor. Platinin altına kıyasla daha nadir bulunması, ince işçiliğe daha elverişli olması da platin mücevher talebinin artmasını sağlıyor.
Geçen yıl brüt platin talebi yüzde 2 artarak yaklaşık 8 milyon onsa yükselirken, küresel platin arzı ise 7 milyon 202 bin ons olarak gerçekleşti. 2010 yılında platin, en çok 3 milyon 75 bin ons ile otomotiv sektöründe, 2 milyon 420 bin ons ile mücevheratta, 1 milyon 755 bin ons ile endüstriyel ve 655 bin ons ile yatırım amaçlı talep edildi. 2011 yılında sıralama değişmezken, 2012 yılında da dünyadaki gelişmeler paralelinde otomotiv sektörü ağırlığında taleplerin artması bekleniyor.
Uluslararası piyasalarda geçen yılı 1.399 dolar seviyesinde kapatan platin, bu yıl en yüksek 1.737 dolara kadar çıkarken, en düşük 1.389,50 doları test etti. Platin bugünlerde 1.643 dolardan işlem görürken, platin fiyatı sene başına göre yüzde 17,49 artış gösterdi. Platin bu artışla altını geride bırakırken, gümüşten sonra fiyatı en fazla artan maden oldu.
Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, platindeki fiyat artışına ilişkin, şu görüşleri paylaştı:
''Platin uzun yıllardan bu yana fiyat olarak altının önünde seyretmiştir. Son dönemlerde altının gerisinde kalmıştır. Dünyadaki spekülatörler zaman zaman ucuz olan platini hareketlendiriyor. Platinin işlem gören miktarı ile altının işlem gören miktarı arasında çok büyük fark var. Platin kuyumculuk sektöründe fazla kullanılmadığı için platindeki fiyat hareketleri kalıcı olmayabilir. Kıymetli madenlerde altın ve gümüşte aşağı yönlü hareket olduğunda platin de bu paralelde seyir izleyecektir.''
-İlk çeyreğin en fazla artan madeni gümüş oldu-
Geçen yılı 27,843 dolardan tamamlayan gümüş ise, sene başından bu yana yüzde 17,81 yükseliş ile uluslararası piyasada fiyatı en fazla artan maden oldu. 2012 yılında en yüksek 37,512 doları gören gümüş, en düşük olarak 27,665 dolara geriledi. Yıllık bazda bakıldığında ise yüzde 12,16 değer yitiren gümüş, bugünlerde 32,80 dolardan işlem görüyor.
Uluslararası piyasalarda değerli madenlerde 2011 Mart-2012 Mart döneminde yıllık bazda fiyatı en çok gerileyen maden ise yüzde 39,30 ile rodyum oldu.
BLOOMBERG HT-27.03.2012
Pırlanta almak kolayda, ya seçmesi
MERVE TUNÇEL- Feza Gazetecilik Ⓒ ZAMAN
13 Temmuz 2013 Cumartesi
En guzel sevgililer gunu hediyesi!..
Romantizmi yakalayın
Sevgililer gününde sevgilinize hangi hediyeyi verdiğinizden
Parmak izinizi bırakın
Özellikle sevgililer gününde verilen hediyelerin en itici yanı
İhtiyaçları gözönünde bulundurun
Romantizmden hoşlanmıyorum diyenlerdenseniz, sevgiliniz
Zaman ayırın
Sevgililer günü sevgdiği kişiye buynu her zamankinden farklı
Sadelik her zaman daha samimidir. Sevgilinize uzun
Dantel Mucevher Olur mu ?
AKTÜEL/MODA
Dantel mücevherle buluştu.
12 Temmuz 2013 Cuma
SPK Baskani Dr. Vahdettin Ertas'in Istanbul Altın ve Mucevher Zirvesi'nde yaptigi konusma
4. Uluslararası İstanbul Altın Zirvesinin Değerli Katılımcıları, Kıymetli Basın Mensupları, sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yakın geçmişe kadar dünya parasal sisteminin merkezinde yer alan altın, hem mücevher, hem rezerv, hem de değişim aracı olarak az bulunurluğu, üstün fiziksel ve kimyasal özellikleri nedeniyle kıymetli madenler içinde bugün de önemli bir yere sahiptir.
Doların 1960'lı yıllarda altın ile bağının kopmasına rağmen, altın, uluslararası piyasalarda bir yatırım aracı olarak da işlem görmektedir.
2008 krizinin küresel finans sistemine olan güveni sarsması ile gelişmiş ülkelerde de altına olan talebin yükseldiğini görüyoruz. Ancak, bu talep gelişmekte olan ülkelerin aksine fiziksel olmayıp, çoğunlukla altına yatırım yapan yatırım fonlarına yönelim şeklindedir.
Altın fiyatları pek çok dışsal faktörden etkilenmekte ve dalgalı bir seyir izlemektedir. 1983 yılından günümüze, altın fiyatlarının ons başına ortalama 400 doların üzerinde seyrettiğini görüyoruz. 1998-2001 dönemindeki düşüşle birlikte, ons başına ortalama 200 dolara gerileyen altın fiyatları 2002 yılından başlayarak yükseliş trendine girmiş, 2006-2007 yıllarında 600 dolar, 2010 yılında 1200 dolar seviyelerini görmüştür. 2011 yılında ortalama 1572 dolara, 2012 yılında ise ortalama 1668 dolara kadar yükselmiştir.
Altın fiyatlarının 2000’li yılların başından itibaren büyük yükseliş göstermesinde ABD ve Japonya Merkez Bankalarının izlediği para politikaları sonucu artan küresel likiditenin etkili olduğu tahmin edilmektedir.
2012 yılından itibaren ise altın fiyatları güç kaybetmeye başladı. İçinde bulunduğumuz 2013 yılında da fiyatlarda sürpriz düşüşler yaşandı ve 1300’lü dolarlara geriledi.
Bu düşüşün ardında ise, yaşanan tüm parasal genişlemeye rağmen enflasyonda artış gerçekleşmemesinin ve özellikle ABD ekonomik verilerinde yaşanan iyileşme çerçevesinde Fed’in tahvil alımlarını önümüzdeki dönemlerde yavaşlatacağı beklentisinin rol oynadığı tahmin edilmektedir.
- En büyük altın rezervine sahip ülke 8.100 ton ile ABD, ABD tüm merkez bankası altın rezervlerinin %25’ine sahip
- Almanya 3.400 bin ton ile ikinci sırada. 2 bin tonun üzerindeki rezervlerle onu IMF, İtalya ve Fransa izliyor.
- ABD, Almanya, İtalya ve Fransa gibi ülkeler merkez bankası rezervlerinin %70’inden fazlasını altın olarak tutuyor.
- Çin 1.000 tonluk altın rezervi ile 6. sırada yer alıyor. Ayrıca, altın stokunun toplam merkez bankası rezervleri içindeki payı sadece %1,6.
- Türkiye ise 409 tonluk altın rezervi ile dünyada altın rezervleri açısından 14. sırada yer alıyor.
İstanbul Altın Borsası'nın kurulduğu 1995 yılından bugüne kadar geçen yaklaşık 19 yılda Türkiye’ye ithal edilen altın miktarı 2.829 tondur. Ülkemiz yılda ortalama 150 ton altın ithal etmekte. Son yıllarda ülkemizde altın üretimi de artmakta; 2011 yılında 23,9 ton geçen yıl da 27,3 ton altın üretimi gerçekleştirdik. Önümüzdeki yıllarda bu rakamın daha da artmasını bekliyoruz.
Son dönemde hükümetimizin yastık altı altının ekonomiye kazandırılması politikası çerçevesinde, Merkez Bankamızın aldığı teşvik edici kararlar meyvesini vermeye başlamış ve ticari bankalarımız İstanbul Altın Rafinerisi ile birlikte hareket ederek vatandaşlarımızın elinde bulunan altınları toplayarak bunları altın hesabında değerlendirmeye başlamışlardır.
Bankalar müşterileri adına sakladıkları altınları Merkez Bankası’ndaki zorunlu karşılık yükümlülüklerinde de kullanabiliyorlar. Merkez Bankamızın altın rezervleri 2011 yılına kadar uzun süre 116 tonda sabit kaldıktan sonra Rezerv Opsiyon Katsayısı uygulamaya başlamasıyla yükseliş eğilimini sürdürmektedir.
Bu çerçevede, 2012 yılında 300 tonu geçen Merkez Bankası altın stoku, 2013 yılının Mayıs ayına gelindiğinde 409 tona ulaştı. Merkez Bankamızın altın rezervleri iki sene içinde 2,5 katına çıktı.
Ülkemiz mücevherat sektöründe de dünya çapında söz sahibi bir ülke. Sektör aynı zamanda ihracatımız için de önemli bir aktör konumundadır.
Ülkemiz altın mücevherat pazar büyüklüğü açısından Hindistan, Çin, ABD ve Rusya ile birlikte dünyanın en büyük beş pazarı arasındadır. Üretimde ise Hindistan ve İtalya ile birlikte ilk üç ülke arasındayız.
İstanbul Mücevher İhracatçıları Birliği istatistiklerine göre mücevherat ihracatımız 2010 yılında 1,2 milyar dolar, 2011'de 1,5 milyar dolar, 2012 yılında da 2,1 milyar dolar. Oldukça önemli bir rakam. Geçen yıl ilk defa 2 milyar dolarlık baraj aşılmıştır.
Mücevherat sektörümüzde 5 bin üretici ve 35 bin perakende satış mağazası var. Buradan yaklaşık 250 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Üretimin %30-40’ı doğrudan ihraç edilirken, geri kalanı yerli tüketicilere, turistlere ve bavul ticareti yapanlara satılıyor.
Merkez Bankamız ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumumuzun düzenlemeleri bankaları altın cinsi mevduat toplamaya yönlendirdi. BDDK verilerine göre altın kaynaklı kıymetli maden hesapları 2013 yılının ilk çeyreğinde %9,4 artarak 11,9 milyar dolara ulaştı. Kıymetli maden hesaplarının toplam içindeki payı da %2,6’ya yükseldi.
Değerli Konuklar,
Biz de SPK olarak vatandaşlarımızın yastık altı altın birikimlerinin finansal sisteme kazandırılmasını destekliyoruz. Bildiğiniz gibi, İstanbul Altın Borsası, 30 Aralık 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yeni Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca 5 Nisan 2013’ten itibaren İMKB ile birleşerek faaliyetlerini “Borsa İstanbul A.Ş.” tüzel kişiliği altında yürütmeye başladı.
Bu düzenlemenin anlamı altının bizim için önemli bir araç olduğudur.
Ayrıca, geçen ay kamuoyunun görüşüne açtığımız Tebliğ taslağı ile sermaye piyasası araçlarının kredili alım, açığa satış ve ödünç alma ve verme işlemlerinde aracı kurumların yatırımcılardan özkaynak olarak sermaye piyasası araçlarının yanı sıra altın da kabul edebileceklerini belirttik.
Bu ay içinde taslağımız mevzuata dönüşecek ve artık altın, sermaye piyasası alım satım işlemlerinde de aktif olarak kullanılabilecek.
Bu düşüncelerle toplantının sektörde çalışan tüm kişi, kurum ve ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyor, toplantının düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Top Ad 728x90
Video
Visitors
Bu Blogda Ara
Vertical2
Pırlanta Hakkında Herşey
Pages - Menu
Popüler Yayınlar
-
Pırlanta Sarrafı- Pırlanta Hakkında Herşey-Titanik Filminde adı geçen “Okyanus’un Kalbi: Mavi Elmas” II Abdülhamit hana aitti. Yıllarca sa...
-
Türk mücevherciler taş için ne diyor? SABAH- METE BOYBEYİ (Boybeyi Mücevherleri Yön. Kur. Bşk.) KALİTELİSİ NADİRDİR Siyah pırlant...
-
Mozanit pırlanta taklidi midir yoksa pırlantaya eşdeğermidir? 1. Mozanit pırlanta taklidi midir yoksa pırlantayı temsil mi eder? Ce...
-
En Saf Altin Nedir ? Ayar ve Milyem Hesabi AYAR VE MİLYEM Ayar ve Milyem Hesapları Kuyumculukta kıymetli metaller saf hâlde ...