Taklit Süstaşları
Kıymetli taşları taklit etme gayreti uzun zamandan
beri mevcuttur. Taklit süstaşları için yüksek kırılma
indisine sahip kurşun yada silis camından
yararlanılmıştır. Bütün bu taklitlerin renkleri
süstaşlarınınkine benzemesine karşın, diğer
fiziksel özellikleri özellikle sertlik ve parlaklığı
yeterli derecede taklit edilememiştir.
Dünya süstaşları piyasasında elmas, zümrüt,
yakut ve safir türü taşlar kıymetli, bunların
dışında kalanlar ise yarı kıymetli olarak kabul
edilmektedir. Ayrıca kıymetli ve yarıkıymetli taşlar
bilimsel anlamda;
Ø Mineral türü süstaşları
Ø Taş türü süstaşları
Ø Taş ve mineral dışı süstaşları olmak üzere üç
sınıfta incelenirler.
Mineral türü süstaşları, kıymetli ve yarıkıymetli
taşların büyük çoğunluğunu oluşturur ve değer
açısından en önemlilerini içerir. Bunlar bağlı
bulundukları minerolojik-kimyasal gruplara
dayandırılarak kendi aralarında sınıflandırılırlar.
Mineral türü süstaşları; elmas,zümrüt,yakut, safir
gibi kıymetli taşların yanı sıra granat, spodümen,
feldispat, silika, beril, krizoberil, turmalin, spinel,
piroksen-amfibol gruplarına dahil olan tüm
mineral esaslı taşları da kapsamaktadır. Ayrıca
herhangi bir gruba dahil olmayan peridot,
tanzanit, topaz ve zirkon gibi kristallerde mineral
türü süstaşı sayılmaktadır.
Taş türü süstaşları ise kayaç tanımına giren veya
birden fazla mineral içerenlerin grubudur. Lapis
lazuli, sodalit ve aventürin bu grubun en önemli
örnekleridir.
Taş ve mineral dışı süstaşları ise organik kökenli
olup inci, kehribar, ve mercan çeşitlerini içerir.
Kıymetli ve yarıkıymetli taşların yukarıda
belirttiğimiz esaslara dayalı detaylı bir
sınıflandırılması, Türk Standartları Enstitüsünce
1988 yılı Aralık ayında “TS 6173” olarak
yayınlanmıştır. Ancak burada bu sınıflama
yerine, kıymetli ve yarıkıymetli taşların ad/grup,
bileşim, renk, doğada bulunuş boyutu, dünya
piyasalarındaki yaklaşık değeri (maliyeti), sertliği
ve özgül ağırlığı gibi önemli özelliklerini de içeren
kolay anlaşılır ve uluslar arası kabul görmüş bir
sınıflama tablo halinde verilmiştir (Çizelge 1)
(Türeli ve diğ.,2000).
SDUGEO
e-dergi
SEMİNER
süs taşları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
süs taşları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Haziran 2013 Pazartesi
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Taki malzemesi ve tasarim
TAKI MALZEMESI VE TASARIM
Ortaçag’dan itibaren astroloji ve burçlarin da etkisiyle, mistik
inançlarin insan ve degerli taslar arasinda güçlü bir bag yarattigina,
taslarin yaydigi enerji ile sifa ve güç verici özellikleri bulunduguna inanan
insanlar, süs taslarini takilarin vazgeçilmez malzemesi olarak tercih
etmislerdir.Genelde taki malzemesi olarak kemik, deniz kabuklari, abanoz,
mercan gibi dogal malzemeler, bakir, ahsap ve deri, tekstil malzemeleri,
boncuk, tüy ve zincir gibi çesitli maddeler, yari kiymetli taslar, altin ve
gümüs gibi kiymetli maden ve taslar kullanilmaktadir.
Eski medeniyetlerden günümüze halkin yasam biçimi, yasadigi
cografya, iklim, geçim kaynaklari, beslenme aliskanliklari, anane, din ve
dil, müzik ve folklor yapisindaki degisimle, geleneksel çizgilerin disinda
dünya modasinda esen rüzgarlarin da etkisiyle modern formda takilar da
hizla piyasadaki yerlerini almislardir.
Bilim ve teknolojinin gelismesiyle birlikte, artik çok daha saf hale
getirilen ve ilginç tekniklerle islenen degerli tas ve madenlerden
günümüzdeki yeni ifadesiyle “insanoglunun evrensel süsü” ve “ sahibini
anlatan” takilar yaratilmaktadir.
Dünya trendlerini yakindan takip eden ve rakiplerine göre piyasada
fark yaratmak isteyen firmalar, tasarimin etkin bir güç oldugunu
gördükten sonra, kendi tarzlarini yaratmak amaciyla tasarima ve
tasarimciya önem vermeye baslamislardir.
Taki sanatinin içinde yer alan mühendis, ressam ve endüstri
tasarimcilarinin da katkilariyla çesitli teknikler ve alisilmadik malzemeler
kullanilarak simgesel motifler ortaya konmaktadir.
Dünya ülkeleri arasinda taki tasarimi ve ticaret açisindan Italya basta
gelmektedir. Yaklasik 10 bin altin taki üreticisine sahip olan Italya, altin
mücevher alaninda en yüksek katma degeri elde edebilen ülke
konumundadir.
Dünyanin tüm üretim ve tüketim noktalari için Italya
daima referans ülke olmaktadir. Trendler ve yeni teknikleri agirlikli olarak
Italya belirlemekte, diger ülkeler Italya’dan makine alarak veya
modellerinden esinlenerek üretim yapmaktadirlar. Dünyanin her yerinde
Italyan ürünlerinin taklitleri bile ürünlerin aslini yasatmaya yardimci
olmakta, Italya’ya her yil 4.5 milyar Euro girmektedir. 50 yillik geçmise
sahip Vicenzaoro Fuari’nin yapildigi Vicenza, altin sektörünün baskenti
durumundadir. Bölgede üretilen altin takilarin yüzde 90’i ihraç
edilmektedir. Italya’nin toplam ihracatinin yarisi bu bölgeden
yapilmaktadir. Italya, bu sektörde Dünya Altin Konseyi tarafindan da
destek görmektedir.
ISTANBUL TICARET ODASI
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
Hazirlayan
MUALLA BILGIN
Aralik 2006
TAKI MALZEMESI VE TASARIM Ortaçag’dan itibaren astroloji ve burçlarin da etkisiyle, mistik inançlarin insan ve degerli taslar arasinda...
Ülkemizde son yıllarda sus taslarinin bilimsel anlamda degerlendirilmesi
Bugüne kadar yapılan çalışmalara göre Türkiye, Dünya piyasasında diğer ülkelerle rekabet
edebilecek kıymetli taş yataklarına sahip değildir.
Buna rağmen kıymetli taşların varlığı ile ilgili her türlü iddia ve spekülasyonlar, bilimsel bir
süzgeçten geçirilerek dikkatle incelenmelidir.Bu bağlamda Osmanlı döneminde işletildiği resmi
belgelerde kayıtlı olan zümrüt ve benzeri beril grubu minerallerle, renkli turmalinler öncelikle
pegmatitli sahalar hedef seçilerek ve literatürdeki gelişmeler dikkate alınarak yeni yöntemlerle
(jeofizik gibi) tekrar taranmalıdır.
Türkiye’den başka dünyanın hiç bir yerinde bulunmayan iri şeffaf kristal diasporlarının ,
ülkemiz süs taşları arasında özel bir önemi vardır.Bundan 25-30 yıl önce gerçek değerleri
bilinmeden bir nevi yağmalanarak büyükçe bir bölümü yurt dışına çıkarılan bu minerallerin
yerinde korunması gerekmektedir.Bulunduğu yerdeki (Muğla-Milas) konumu da dikkate alınarak
turizm bağlantılı Türkiye’nin ilk yerinde kristal müzesi haline dönüştürülmesi acilen gereklidir.
Bu amaçla bir proje hazırlanmalı (Uluslararası doğal varlıkları koruma örgütleriyle de işbirliği
yaparak ve desteklerini sağlayarak) ve öncelikle yeni, iri şeffaf diaspor kristalleri şu anda terk
edilmiş bulunan boksit galerilerinde özenle araştırılıp bulunmalıdır. Jeolojik şartlar ve öncel
çalışmalar bunun mümkün olabileceğini göstermektedir.Daha sonra Avrupa ve A.B.D.
örneklerinde olduğu gibi galeriler düzenlenerek yerli halkın ve yabancı turistlerin doğal ortamda
ziyaret edebilecekleri mekanlara dönüştürülmelidir. Ayrıca pasalardan ve ezik zonlardan basit
eleme yöntemleri ile elde edilebilecek ufak ve kırık kristaller yörede kurulabilecek bir süstaşı
atölyesinde işlenerek değerlendirilebilir ve satışa sunulabilir.Bu proje gerçekleştirilebilirse
diaspor kristallerinin çıktığı bölge ,Milas,Bodrum, Bafa gölü,Didim gibi turizm merkezlerinin
arasında bulunması avantajını da kullanarak doğayla ve çevresiyle barışık alternatif bir çekim
merkezi haline gelebilir.
Türkiye Lüle taşı, Oltu taşı gibi kendine has süs taşlarının yanısıra kalsedon, agat, ametist, opal
gibi yarı kıymetli taşlar konusunda gerek çeşitlilik, gerekse kalite bakımından oldukça şanslıdır.
Ancak bir örnek olarak alırsak, işlenmemiş ham kalsedonun kilogram fiyatı 10-20 dolarken
işlenmiş kalsedonun fiyatı bunun yüz katı olabilmektedir. Bu nedenle taş kesimi ve işlemeciliği
konusuna önem verilmelidir. Bu tür taş rezervlerinin yoğunlaştığı yörelerde kurulacak küçük ve
orta ölçekli atölyeler teşvik edilmelidir.
Dünyada taş kesimi ve işlemeciliğinde gelişmiş olan ülkelerden bazılarının (İsrail, Almanya,
Hong-Kong gibi) süs taşı rezervlerine sahip olmadıkları bilinmektedir. Buna rağmen bu ülkeler
taş kesme ve işlemeciliği sayesinde büyük iş olanakları ve döviz gelirleri sağlamaktadırlar.
Geleneksel olarak altın ve gümüş işlemeciliğinde dünyada söz sahibi olan Türkiye’nin taş kesimi
ve işlemeciliğinde de atılım yapması gerekmektedir. Bunu sağlamak için kuyumculuk sektörüyle
işbirliği halinde, konunun Kültür ve Turizm Bakanlıkları bünyesinde teşvik edilen el sanatlarını
geliştirme ve destekleme projeleri kapsamına alınmasında yarar görmekteyiz.
Yurt dışından ithal edilen veya yurt dışına çıkarılan süs taşlarının gemolojik anlamda
değerlendirmesini yapabilecek uzmanlara ve ekipmana sahip bir kuruluşun, M.T.A, Üniversiteler,
taş ithalatı ve ihracatı yapanlar ve kuyumcuların işbirliği ile oluşturulması gerekmektedir.
Ülkemizde son yıllarda süs taşlarının bilimsel anlamda değerlendirilmesine yönelik çalışmalarda
bir artış gözlenmektedir. Bu tür çalışmalar; taş üreticisi, ithalatçısı, kesimcisi ve işlemecisini de
içine alacak şekilde koordineli olarak yürütülebilirse önümüzdeki dönemde bu sektörde olumlu
gelişmeler beklenebilir.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Madencilik ÖİK Raporu Endüstriyel Hammaddeler Alt Komisyonu Genel Endüstri Mineralleri III
(Nadir Toprak Elementleri-Kıymetli ve Yarı Kıymetli Taşlar) Çalışma Grubu Raporu
Bugüne kadar yapılan çalışmalara göre Türkiye, Dünya piyasasında diğer ülkelerle rekabet edebilecek kıymetli taş yataklarına sa...
29 Nisan 2013 Pazartesi
Yatırım sürprizi :Süs Taşları Madenciliği- pirlanta
Türkiye yepyeni, pırıltılı bir girişim sahası ile tanışıyor. Süs taşları cenneti Türkiye, bu alanda maden işletmesi kuracak yatırımcıları, taş kesimi yapacak atölyeleri ve bu işlenmiş taşları yurt içi ve yurt dışına pazarlayacak ihracatçıları bekliyor. Süs taşları konusundaki potansiyelin kullanılmasıyla birlikte birkaç yılda en az 1 milyar dolarlık bir eko sistemin ortaya çıkması mümkün. Sektörün orta vadede istihdam potansiyeli ise yaklaşık 120 bin kişi olarak tahmin ediliyor.
Daha çok kömür, bor, mermer gibi madenleri ile gündeme gelsede, az kişi tarafından biliniyor olsa da aslında Türkiye, tam anlamıyla bir doğal taş cenneti…
Yarı kıymetli taşlar diğer bir ifadeyle süs taşları açısından Türkiye oldukça büyük bir potansiyele sahip olmasına karşın, elindeki bu potansiyeli ne yazık ki yeterince girişime dönüştürebilmiş değiliz. Özellikle mücevher yapımında kullanılan süs taşları, artık güzellik sektöründen sağlık turizmine kadar geniş bir kullanım alanına sahip.
Bugün spa’larda rahatlama amacıyla kullanılan bu taşlar, aynı şekilde şifalı taş olarak da biliniyor ve pek çok alternatif tıp yönteminde tercih ediliyor. Yapılan araştırmalar minerallerin, doğal taşların, sanayi, kuyumculuk ve dekoratif olarak kullanımının dünyada her yıl yüzde 15 ile yüzde 35 arasında arttığını gösteriyor.
EL DEĞMEMİŞ BİR VAHA
Çoğu ülke için önemli bir iş sahası olan süs taşı işletmeciliği ve işlemeciliği, girişimciler için henüz el atılmamış bir vaha gibi. Zira süs taşı madenciliğinin yeterince gelişmediği Türkiye’de, şu anda kayıtlı resmi olarak çalışan Balıkesir, Eskişehir, Muğla ve Erzurum’da olmak üzere dört adet işletme bulunuyor.
Bu sayı göz önüne alındığında potansiyelin henüz yüzde l’inin bile kullanılmadığını söylemek mümkün. Türkiye’nin hemen her bölgesinde bir süs taşına rastlanabiliyor. Türkiye genelinde yaklaşık 72 çeşit taş olduğu ve ticari olarak işlenebilecek taşların sayısının ise yaklaşık 15 adet olduğu ifade ediliyor.
TAŞI ALTIN GİBİ İLLER
Bu taşların hemen hepsi ocaklarla işlenebilecek boyutta. Süs taşları açısından ise en zengin iller Eskişehir, Ankara, Erzurum ve Balıkesir. Ankara’da agat, Balıkesir’de ametist, Erzurum’da oltu, Yozgat’ta morganit, topaz, Eskişehir’de ise kalsedon taşı en fazla bulunan taşlar arasında yer alıyor.
Hindistan’da yalnızca taş kesme işinde 1.2 milyon kişi istihdam edilirken, Türkiye’de henüz bu rakamın 100’lerle ifade edildiği belirtiliyor.
Türkiye’nin değerli ve yarı değerli taş ithalatı 30 milyon dolar civarında. Yarı değerli taş ihracatının ise 1 milyon dolar olduğu ifade ediliyor. Türkiye’nin oturduğu yerin altında tam anlamıyla işlenmemiş bir cevher yatıyor. Zira süs taşı çıkarabilecek işletmelerin, bu konuda işleme yapacak atölyelerin kurulmasıyla birlikte 1 miyar dolarlık yeni bir ekonomi yaratılabileceği ifade ediliyor. Bu ekonominin en az 120 bin yeni istihdam yaratma potansiyeli var.
ÖNCÜ ÜLKELER
İstanbul Değerli Maden ve Mücevher ihracatçıları Birliği Başkanı Ayhan Güner, süs taşları pa-zannın en büyük oyunculanndan biri olan Brezilya’nın süs taşı işlemeciliğinde oldukça ileri noktada olduğunu belirtiyor. Türkiye’den işlenmeden ihraç edilen süs taşının kilogram fiyatının yaklaşık bin dolar olduğunu söyleyen Güner, “Brezilya ise bu taşları işleyerek, 15-20 bin dolardan satıyor” diyor. Hindistan’ın sadece bir kentinde 700 bin kişinin taş kestiğine, ülke genelinde toplam 1 milyon 200 bin kişinin bu sektörde istihdam edildiğine dikkat çeken Güner, şöyle devam ediyor:
“iki bin kişinin bir arada çalıştığı atölyeler var. Türkiye’de maalesef böyle bir sektör oluşmadı. Türkiye’nin yaptığı süs taşı ihracatı 1 milyon doları bile bulmuyor. Süs taşında dünyada belli bir standart var. Üreticilerin bu konuda bilinçlendirilmesi çok önemli.”
BİLGİ BİRİKİMİ ÇOK AZ
Türkiye’de pek çok yerden taş çıksa da bunların çoğunun Madencilik Kanunu’na aykırı olarak yapıldığına dikkat çeken Türkiye Gemoloji Derneği Başkanı Vejdi Ziyansız, ormanın içinde kazı yapıp, hiçbir bilimsel veriye dayanmadan taş çıkaran kayıt dışı işletmelerin olduğunu ifade ediyor.
Aydın’ın Çine ilçesinde kuvarsit ocaklarının olduğunu söyleyen Ziyansız, bu ocaklardan çıkarılan kuvarsitin tonunun 200 dolar olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor:
“Bu ocakların içindeki çatlaklardan kristaller çıkıyor. Bu kristallerin kilogramı afaki fiyatlardan satılıyor. Çünkü işletmeler fiyat konusunda bilgi sahibi değil. Türkiye’deki süs taşı madenciliğinin ciddi bir gelir olduğunu bilen Brezilya gibi bu konuda ciddi girdiler yaratabilecek madencimiz ve yatırımcımız yok. Bu sektöre oldukça uzak kalmışız. Osmanlı, bir zamanlar Avrupa’nın süs taşı işleme merkeziydi. Taşlara isim verecek kadar bu konuya hakimmiş. Bu taşlar işleyen ustaların bu ülkeden gitmesiyle, bu pazar yavaş yavaş yok olmuş.”
BU ‘TAŞ’IN ALTINA ELİNİZİ NASIL SOKACAKSINIZ?
İLK ADIM: Bir süs taşı madeni işletmek için öncelikle Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğtfnden arama ruhsatı almak gerekiyor. Bunun için müdürlüğe buna dair bir dilekçe yazılıyor.
RUHSAT DURUMU: Müdürlük kısa bir süre sonra o arazinin ruhsatlı olup olmadığına dair yanıt veriyor.
RUHSATIN BEDELİ: Jeoloji mühendisleri tarafından arama ruhsatı hazırlanıyor. Bakanlıktan üç yıllık arama ruhsatı alınıyor, işletme hektarına göre hektar başına
500 lira ödeniyor.
BAŞLAYABİLİRSİNİZ: Bu ruhsatla birlikte yıllık üç ton taşı arama, inceleme, analiz etme hakkına sahip olunuyor.
REZERV YETERLİ Mİ?: Rezerv yeterli görüldüğü anda, işletme ruhsatı için başvuru yapılıyor.
BAKANLIĞA KATKI PAYI: İşletme ruhsatı için bakanlığa her yıl üretimin binde 51 kadar katkı payı ödeniyor.
ÇED RAPORU: Süs taşı arama, çevreye en az zarar veren maden sınıfına girdiği için ÇED raporu rahatlıkla hazırlanabiliyor. Raporun bin ile 2 bin TL arasında masrafı bulunuyor.
TAŞ TOPLAMAK KOLAY: Türkiye’deki çoğu süs taşı yüzeyde bulunduğu için genelde taş toplamada civar köylerdeki işçiler tercih ediliyor. Bir işçi günde ortalama 200 kilogram taş toplayabiliyor.
YERİNDE YATIRIM: Ancak daha derinlerde yapılacak araştırmalar için kazıcı ve kinci makinelere ihtiyaç var. Bu makineler İzmirli bir firma tarafından satışa sunuluyor. Makinelerin fiyatı ise ortalama 250 bin dolar.
HAM VE İŞLENMİŞ TAŞ: Süs taşlarının ham haliyle işlenmiş hali arasındaki maliyet farkı oldukça fazla. Örneğin, kalsedon taşının ham halinin kilogramı 25 ile 50 dolar arasında satılıyor. Aynı taşın işlenmiş haldeki kilogram başına satış fiyatı ise bin ile 2 bin 500 dolar arasında değişiyor. 3 kilogram ham taştan bir kilogram işlenmiş taş elde edilebiliyor.
YATIRIM MALİYETİ: Bu nedenle için işleme atölyesi kurulması gerekiyor. Bu ”Z£~ atölyenin yatırım maliyeti üretmek istediğiniz taş miktarına göre değişiyor. Bir işçi ve bir makineyle kurulabilecek bir atölyenin ortalama maliyeti 15 bin dolar. Bu yatırım maliyeti kurulacak işletmenin boyutuna göre 200 bin TLye kadar çıkıyor. En mikro boyutta kurulacak bir atölye yıllık ortalama 60 bin TL ciro elde edebileceği ifade ediliyor.
KÜMELENME ÖNERİLİYOR
Bu konuda yapılabilecek girişimin ilk adımını atölye kurmak oluşturuyor. Kars Valiliği ve Sarıkamış Kaymakamlığı’nın ayrı ayrı atölyeler kurduğunu söyleyen Ziyansız, şu an kalibrasyon yapabilen ve saatte 300 adet istenilen formda taş kopyalayabilen ve bunları parlatan, bunların üzerinde figür işleyen iki adet atölye olduğunu belirtiyor. Ziyansız, bu atölyelerin 250 bin lira civarında kurulum, yaklaşık 10 bin dolar da makine yatırımı maliyeti olduğunu ifade ederek ancak bu atölyelerin en büyük eksikliğinin nitelikli eleman bulma konusunda yaşanan sorunlar noktasında çıktığını kaydediyor.
Bu konuda bir kümelenme modelinin oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Ziyansız, aynı Çin’deki gibi, bir köyde 10 küçük ve bir adet mastır atölye ile üretici köyler kunı-labileceğini belirtiyor.
YENİ BİR EKO SİSTEM
Hindistan’ın süs taşı ve pırlanta taş konusunda yıllık 28 milyar dolar ihracatı olduğunu söyleyen Ayhan Güner, Türkiye’nin potansiyelini kullanması halinde sadece süs taşlarından yıllık en az 1 milyar dolarlık ekonomi yaratacağını ve bu sektörde 120 bin kişinin istihdam edileceğini bildiriyor. Güner, Hindistan’ın hammaddeyi dışarıdan temin ettiğini, Türkiye’nin ise kendisinin hammaddeye sahip olduğunu ifade ediyor.
Türkiye’de yapılan kazı çalışmaları sonucunda yakut taşı, pembe zümrüt, elmas gibi taşların bulgularına rastlandığını ifade eden Ziyansız ise şunları söylüyor:
“Yozgat Sorgun’da morganit yani pembe zümrüt bulunuyor. Bu taş oldukça değerlidir. Birkaç ay önce Malatya’da yakut taşı bulundu, MTA’nın yapmış olduğu çalışmalarda ise Antakya, Manavgat ve Uşak’ta elmas bulgulan var. De Beers 9 Eylül Üniversitesi ile ortak bir çalışma yaptı. Yaklaşık 1,5 yıldır Türkiye’de elmas arama çalışmaları yapıyorlar. Bizim bu konuya daha fazla eğilmemiz gerekiyor.”
İHRACAT POTANSİYELİ
ABD kıymetli ve yarı kıymetli taş tüketicisi olarak dünyanın en büyük pazarı konumunda. Bunu başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ile Japonya ve İsrail takip ediyor. Süs taşları en fazla Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkelerinden hammadde şeklinde ithal ediliyor.
Kıymetli ve yarı kıymetli doğal taşları üretip genellikle ham olarak ihraç eden belli başlı ülkeler ise Botsvana, Kongo, Angola, Namibya, Afganistan, Hindistan, Rusya, Sri Lanka, Burma, Brezilya, Kolombiya ve Meksika. Hindistan dünyanın en büyük taş işleyicisi konumunda. İtalya’da ise süs taşları özellikle aksesuar ve bijuteri alanında kullanılıyor.
Türkiye’de, kuyumculukta kullanılan kesilmiş ve parlatılmış taşların tamamı yurt dışından temin ediliyor. Elmas ve kıymetli taşları kesme ve parlatma işlemleri, dünyada Belçika, İsrail, ABD, Hindistan, Tayland, Çin, Rusya gibi belli başlı merkezlerde yapılıyor.
Vejdi Ziyansız, Türkiye’de bulunmayan taşların da ülkeye getirilip işlendikten sonra tekrar satışının da mümkün olduğunu söylüyor.
HİNDİSTAN NASIL BAŞARDI?
Değerli taş işletme ve işlemeciliğinde özellikle Hindistan bir başarı örneği olarak karşımıza çıkıyor. Hindistan, 15 yıl öncesine kadar, dünya elmas pazarında, küçük bir kesim merkezi olmaktan öteye geçememişken, hükümetin sektörü destekleme kararı almasından sonra, ülkenin işlenmiş taş ihracatı yılda 4.2 milyar dolardan, 28.2 milyar dolara ulaşma başarısını gösterdi.
Hindistan hükümeti, işlenmiş elmas ihracatı yapan üreticilerin, ham elmas stoklarını yenilemek amacıyla yaptıkları ithalatları, gümrük ve diğer vergilerden muaf tuttu. Bu alanda büyüyen şirketlere finansman sağlaması için bankaları cesaretlendirdi, bu şirketlerin ihracat satışlarından elde ettikleri kazançları vergiden muaf tuttu. Ülkenin mücevher ve kıymetli taş ihracatı, toplam ihracatının yüzde 17sine yaklaştı.
OBSİDYEN CENNETİ KARS
Son yıllarda süs taşı işlemeciliğine yönelik olarak özellikle yerel yönetimler tarafından eğitim seferberliği başlatılmış durumda. Zira sektörün en büyük sorununun nitelikli eleman bulma konusunda yaşandığı ifade ediliyor.
Bu anlamda Kars Valiliği ve Kars Kültür ve Turizm Altyapı Hizmet Birliği, ortaklaşa başlattıkları kurslarda özellikle kadınlara yönelik olarak obsidyen taşının işlenmesi üzerine eğitimler veriyor. Bugüne kadar 45 kadına bu konuda eğitim verildi. Eğitimlerin tamamlanmasının ardından mikro kredi ile kadınlara kendi atölyelerini kurma imkânı verilecek ve bu atölyelerde işlenen taşların takı, hediyelik eşya gibi alanlarda satışı sağlanacak.
Kars Valiliği yetkilileri, yarı kıymetli taş olarak bilinen obsidyenin, özellikle gümüş ile işlendiğinde mücevher olarak kullanılabileceğini ve bu taşın ormanlık alanlarda çok kolay bulunabileceğini belirtiyor. Obsidyen taşı Kars’ta, Kars Kaymakamlığı tarafından çıkarılıyor. Şu an için bölgede herhangi bir taş çıkarma konusunda faaliyet gösteren bir işletme bulunmuyor. Bölgede en az 100 yıllık obsidyen taşı rezervi bulunduğu ifade ediliyor.
ALTINOVA’NIN BEKLENTİSİ
Ayvalık’ın Altınova beldesi ise doğal taşlar açısından en zengin bölgelerden biri. Bölgede ağırlıklı olarak, kalsedon, helyotrop, jasper, akik (agat) ve Opel taşları bulunuyor. Bu taşların işlenmesi konusunda eğitim çalışmalarına başladıklarını söyleyen Altınova Belediye Başkanı Asım Sürer, bu taşların belediye tarafından çıkarıldığını ve daha sonra atölyelerde işlendiğini ifade ediyor. Ardından bu taşların satışa sunulduğunu belirten Sürer, şöyle devam ediyor:
“Bu atölyelerde daha çok kadınlara yönelik eğitimler veriyoruz. Ancak imkanlar çok yetersiz. Gemoloji Derneği’nin yaptığı çalışmalara göre, bu taşlar konusunda bölge neredeyse sınırsız bir rezerve sahip. Ancak yılda çıkarılan taş tonajı bir ton bile değil. Belediye olarak yeni makineler alarak taş arama ve işleme çalışmalarına başlayacağız. Bu taşlar gümüş ile işlendiğinde 40 ile 70 lira arasında alıcı bulabiliyor. Maalesef henüz bir ihracatımız yok. Bölgeye yatırımcı bekliyoruz.”
HER EV BİR ATÖLYE
Bu konuda diğer bir girişim yapan ilçelerden biri de Ankara’nın Çubuk ilçesi. Çubuk ilçesinde bol miktarda akik taşı olarak da bilinen agat çıkıyor. Bu konuda Çubuk Belediyesi ve Çubuk Platformu ortaklaşa bir proje başlatmış durumda. Agat taşının işlenmesi konusunda tŞ-KUR ile bir proje başlattıklarını belirten Çubuk Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yalçın, “Bedensel engelli vatandaşlarımıza yönelik başlattığımız bu projede agat taşının işlenmesine yönelik eğitimler veriliyor” diyor.
Agat taşının en değerli cinslerinden birinin Çubuk Ilçesi’nde çıktığına dikkat çeken Yalçın, genelde yüzeyde bulunan bu taşın çıkarılmasının da son derece kolay olduğunu ifade ediyor. Taşın yağmurlarla birlikte tekrar yüzeye çıktığını belirten Yalçın, bu konuda yatırım beklediklerini de sözlerine ekliyor. ‘Her ev bir atölye’ adıyla bir proje başlattıklarını söyleyen Yalçın, şöyle devam ediyor:
“Biz süs taşlarını bir sektör haline getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için kesme, işleme ve parlatma makineleri alacağız. Yoksul ailelere bu makineleri dağıtacağız. Onlar da bu makinelerle taşları işleyecek. Bu taş işlenmemiş haliyle kilogramı 10-15 dolara satıyor. Ancak gümüşle birleştikten sonra 400 dolara kadar çıkabiliyor. Hedefimiz ihracat yapmak.”
OLTU’YA RAKİP ÇIKTI
Erzurum’un Oltu ilçesinde 1975 yılından beri çıkarılan Oltu taşı, özellikle süs eşyalarl, takı ve tespih yapımında kullanılıyor.
O zamandan bu yana da bölge insanına oltu taşı konusunda eğitim veren Erzurum Halk Eğitim Merkezi’nin Genel Müdürü Nuri Alkan, yaklaşık 18 kişilik sınıflarda verilen 744 saatlik bir eğitimle Oltu taşının ekonomik değere dönüştüğünü söylüyor. Bölge insanı için ciddi bir geçim kaynağı olduğunu belirten Alkan, bu taşın ince damarlı madenlerden çıktığını bu nedenle şirketlerin bu alana girmediklerini ifade ediyor.
ilçede dört ustanın bu taşı ilkel yöntemlerle çıkarmaya çalıştığını aktaran Alkan, “Rezervde problem yok ama şirketler ince damarlı bu madenin çıkarılmasına yanaşmıyor. Maliyet hesabı nedeniyle ilgi göstermiyorlar fakat işlendiğinde ciddi bir alıcı kitlesi olduğu ise kesin” diyor.
Bir süre önce değerli maden kategorisine alındığını ifade eden Alkan, mevcut atölyelere eleman sağladıklarını dile getiriyor. Oltu taşının insanlara pozitif enerji ve mutluluk verdiğini, strese iyi geldiğini anlatan Alkan, şu an en büyük sıkıntının Gürcistan’dan gelen Oltu taşı benzeri taşlar olduğunu aktarıyor. Oltu taşıyla yapılan bir tespihin 60 liraya işlendiğini fakat Gürcistan’dan gelen taşın dizili olarak 3 liraya geldiğini aktaran Alkan, bunun Oltu taşı atölyeleri için ciddi bir sıkıntılar yaratacağını söylüyor.
Burcu Tuvay
KAYNAK: My Fikirler
Türkiye yepyeni, pırıltılı bir girişim sahası ile tanışıyor. Süs taşları cenneti Türkiye, bu alanda maden işletmesi kuracak yatırımcı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
süs taşları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
süs taşları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Haziran 2013 Pazartesi
Taklit Sustaslari
Taklit Süstaşları
Kıymetli taşları taklit etme gayreti uzun zamandan
beri mevcuttur. Taklit süstaşları için yüksek kırılma
indisine sahip kurşun yada silis camından
yararlanılmıştır. Bütün bu taklitlerin renkleri
süstaşlarınınkine benzemesine karşın, diğer
fiziksel özellikleri özellikle sertlik ve parlaklığı
yeterli derecede taklit edilememiştir.
Dünya süstaşları piyasasında elmas, zümrüt,
yakut ve safir türü taşlar kıymetli, bunların
dışında kalanlar ise yarı kıymetli olarak kabul
edilmektedir. Ayrıca kıymetli ve yarıkıymetli taşlar
bilimsel anlamda;
Ø Mineral türü süstaşları
Ø Taş türü süstaşları
Ø Taş ve mineral dışı süstaşları olmak üzere üç
sınıfta incelenirler.
Mineral türü süstaşları, kıymetli ve yarıkıymetli
taşların büyük çoğunluğunu oluşturur ve değer
açısından en önemlilerini içerir. Bunlar bağlı
bulundukları minerolojik-kimyasal gruplara
dayandırılarak kendi aralarında sınıflandırılırlar.
Mineral türü süstaşları; elmas,zümrüt,yakut, safir
gibi kıymetli taşların yanı sıra granat, spodümen,
feldispat, silika, beril, krizoberil, turmalin, spinel,
piroksen-amfibol gruplarına dahil olan tüm
mineral esaslı taşları da kapsamaktadır. Ayrıca
herhangi bir gruba dahil olmayan peridot,
tanzanit, topaz ve zirkon gibi kristallerde mineral
türü süstaşı sayılmaktadır.
Taş türü süstaşları ise kayaç tanımına giren veya
birden fazla mineral içerenlerin grubudur. Lapis
lazuli, sodalit ve aventürin bu grubun en önemli
örnekleridir.
Taş ve mineral dışı süstaşları ise organik kökenli
olup inci, kehribar, ve mercan çeşitlerini içerir.
Kıymetli ve yarıkıymetli taşların yukarıda
belirttiğimiz esaslara dayalı detaylı bir
sınıflandırılması, Türk Standartları Enstitüsünce
1988 yılı Aralık ayında “TS 6173” olarak
yayınlanmıştır. Ancak burada bu sınıflama
yerine, kıymetli ve yarıkıymetli taşların ad/grup,
bileşim, renk, doğada bulunuş boyutu, dünya
piyasalarındaki yaklaşık değeri (maliyeti), sertliği
ve özgül ağırlığı gibi önemli özelliklerini de içeren
kolay anlaşılır ve uluslar arası kabul görmüş bir
sınıflama tablo halinde verilmiştir (Çizelge 1)
(Türeli ve diğ.,2000).
SDUGEO
e-dergi
SEMİNER
Kıymetli taşları taklit etme gayreti uzun zamandan
beri mevcuttur. Taklit süstaşları için yüksek kırılma
indisine sahip kurşun yada silis camından
yararlanılmıştır. Bütün bu taklitlerin renkleri
süstaşlarınınkine benzemesine karşın, diğer
fiziksel özellikleri özellikle sertlik ve parlaklığı
yeterli derecede taklit edilememiştir.
Dünya süstaşları piyasasında elmas, zümrüt,
yakut ve safir türü taşlar kıymetli, bunların
dışında kalanlar ise yarı kıymetli olarak kabul
edilmektedir. Ayrıca kıymetli ve yarıkıymetli taşlar
bilimsel anlamda;
Ø Mineral türü süstaşları
Ø Taş türü süstaşları
Ø Taş ve mineral dışı süstaşları olmak üzere üç
sınıfta incelenirler.
Mineral türü süstaşları, kıymetli ve yarıkıymetli
taşların büyük çoğunluğunu oluşturur ve değer
açısından en önemlilerini içerir. Bunlar bağlı
bulundukları minerolojik-kimyasal gruplara
dayandırılarak kendi aralarında sınıflandırılırlar.
Mineral türü süstaşları; elmas,zümrüt,yakut, safir
gibi kıymetli taşların yanı sıra granat, spodümen,
feldispat, silika, beril, krizoberil, turmalin, spinel,
piroksen-amfibol gruplarına dahil olan tüm
mineral esaslı taşları da kapsamaktadır. Ayrıca
herhangi bir gruba dahil olmayan peridot,
tanzanit, topaz ve zirkon gibi kristallerde mineral
türü süstaşı sayılmaktadır.
Taş türü süstaşları ise kayaç tanımına giren veya
birden fazla mineral içerenlerin grubudur. Lapis
lazuli, sodalit ve aventürin bu grubun en önemli
örnekleridir.
Taş ve mineral dışı süstaşları ise organik kökenli
olup inci, kehribar, ve mercan çeşitlerini içerir.
Kıymetli ve yarıkıymetli taşların yukarıda
belirttiğimiz esaslara dayalı detaylı bir
sınıflandırılması, Türk Standartları Enstitüsünce
1988 yılı Aralık ayında “TS 6173” olarak
yayınlanmıştır. Ancak burada bu sınıflama
yerine, kıymetli ve yarıkıymetli taşların ad/grup,
bileşim, renk, doğada bulunuş boyutu, dünya
piyasalarındaki yaklaşık değeri (maliyeti), sertliği
ve özgül ağırlığı gibi önemli özelliklerini de içeren
kolay anlaşılır ve uluslar arası kabul görmüş bir
sınıflama tablo halinde verilmiştir (Çizelge 1)
(Türeli ve diğ.,2000).
SDUGEO
e-dergi
SEMİNER
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Taki malzemesi ve tasarim
TAKI MALZEMESI VE TASARIM
Ortaçag’dan itibaren astroloji ve burçlarin da etkisiyle, mistik
inançlarin insan ve degerli taslar arasinda güçlü bir bag yarattigina,
taslarin yaydigi enerji ile sifa ve güç verici özellikleri bulunduguna inanan
insanlar, süs taslarini takilarin vazgeçilmez malzemesi olarak tercih
etmislerdir.Genelde taki malzemesi olarak kemik, deniz kabuklari, abanoz,
mercan gibi dogal malzemeler, bakir, ahsap ve deri, tekstil malzemeleri,
boncuk, tüy ve zincir gibi çesitli maddeler, yari kiymetli taslar, altin ve
gümüs gibi kiymetli maden ve taslar kullanilmaktadir.
Eski medeniyetlerden günümüze halkin yasam biçimi, yasadigi
cografya, iklim, geçim kaynaklari, beslenme aliskanliklari, anane, din ve
dil, müzik ve folklor yapisindaki degisimle, geleneksel çizgilerin disinda
dünya modasinda esen rüzgarlarin da etkisiyle modern formda takilar da
hizla piyasadaki yerlerini almislardir.
Bilim ve teknolojinin gelismesiyle birlikte, artik çok daha saf hale
getirilen ve ilginç tekniklerle islenen degerli tas ve madenlerden
günümüzdeki yeni ifadesiyle “insanoglunun evrensel süsü” ve “ sahibini
anlatan” takilar yaratilmaktadir.
Dünya trendlerini yakindan takip eden ve rakiplerine göre piyasada
fark yaratmak isteyen firmalar, tasarimin etkin bir güç oldugunu
gördükten sonra, kendi tarzlarini yaratmak amaciyla tasarima ve
tasarimciya önem vermeye baslamislardir.
Taki sanatinin içinde yer alan mühendis, ressam ve endüstri
tasarimcilarinin da katkilariyla çesitli teknikler ve alisilmadik malzemeler
kullanilarak simgesel motifler ortaya konmaktadir.
Dünya ülkeleri arasinda taki tasarimi ve ticaret açisindan Italya basta
gelmektedir. Yaklasik 10 bin altin taki üreticisine sahip olan Italya, altin
mücevher alaninda en yüksek katma degeri elde edebilen ülke
konumundadir.
Dünyanin tüm üretim ve tüketim noktalari için Italya
daima referans ülke olmaktadir. Trendler ve yeni teknikleri agirlikli olarak
Italya belirlemekte, diger ülkeler Italya’dan makine alarak veya
modellerinden esinlenerek üretim yapmaktadirlar. Dünyanin her yerinde
Italyan ürünlerinin taklitleri bile ürünlerin aslini yasatmaya yardimci
olmakta, Italya’ya her yil 4.5 milyar Euro girmektedir. 50 yillik geçmise
sahip Vicenzaoro Fuari’nin yapildigi Vicenza, altin sektörünün baskenti
durumundadir. Bölgede üretilen altin takilarin yüzde 90’i ihraç
edilmektedir. Italya’nin toplam ihracatinin yarisi bu bölgeden
yapilmaktadir. Italya, bu sektörde Dünya Altin Konseyi tarafindan da
destek görmektedir.
ISTANBUL TICARET ODASI
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
Hazirlayan
MUALLA BILGIN
Aralik 2006
Ülkemizde son yıllarda sus taslarinin bilimsel anlamda degerlendirilmesi
Bugüne kadar yapılan çalışmalara göre Türkiye, Dünya piyasasında diğer ülkelerle rekabet
edebilecek kıymetli taş yataklarına sahip değildir.
Buna rağmen kıymetli taşların varlığı ile ilgili her türlü iddia ve spekülasyonlar, bilimsel bir
süzgeçten geçirilerek dikkatle incelenmelidir.Bu bağlamda Osmanlı döneminde işletildiği resmi
belgelerde kayıtlı olan zümrüt ve benzeri beril grubu minerallerle, renkli turmalinler öncelikle
pegmatitli sahalar hedef seçilerek ve literatürdeki gelişmeler dikkate alınarak yeni yöntemlerle
(jeofizik gibi) tekrar taranmalıdır.
Türkiye’den başka dünyanın hiç bir yerinde bulunmayan iri şeffaf kristal diasporlarının ,
ülkemiz süs taşları arasında özel bir önemi vardır.Bundan 25-30 yıl önce gerçek değerleri
bilinmeden bir nevi yağmalanarak büyükçe bir bölümü yurt dışına çıkarılan bu minerallerin
yerinde korunması gerekmektedir.Bulunduğu yerdeki (Muğla-Milas) konumu da dikkate alınarak
turizm bağlantılı Türkiye’nin ilk yerinde kristal müzesi haline dönüştürülmesi acilen gereklidir.
Bu amaçla bir proje hazırlanmalı (Uluslararası doğal varlıkları koruma örgütleriyle de işbirliği
yaparak ve desteklerini sağlayarak) ve öncelikle yeni, iri şeffaf diaspor kristalleri şu anda terk
edilmiş bulunan boksit galerilerinde özenle araştırılıp bulunmalıdır. Jeolojik şartlar ve öncel
çalışmalar bunun mümkün olabileceğini göstermektedir.Daha sonra Avrupa ve A.B.D.
örneklerinde olduğu gibi galeriler düzenlenerek yerli halkın ve yabancı turistlerin doğal ortamda
ziyaret edebilecekleri mekanlara dönüştürülmelidir. Ayrıca pasalardan ve ezik zonlardan basit
eleme yöntemleri ile elde edilebilecek ufak ve kırık kristaller yörede kurulabilecek bir süstaşı
atölyesinde işlenerek değerlendirilebilir ve satışa sunulabilir.Bu proje gerçekleştirilebilirse
diaspor kristallerinin çıktığı bölge ,Milas,Bodrum, Bafa gölü,Didim gibi turizm merkezlerinin
arasında bulunması avantajını da kullanarak doğayla ve çevresiyle barışık alternatif bir çekim
merkezi haline gelebilir.
Türkiye Lüle taşı, Oltu taşı gibi kendine has süs taşlarının yanısıra kalsedon, agat, ametist, opal
gibi yarı kıymetli taşlar konusunda gerek çeşitlilik, gerekse kalite bakımından oldukça şanslıdır.
Ancak bir örnek olarak alırsak, işlenmemiş ham kalsedonun kilogram fiyatı 10-20 dolarken
işlenmiş kalsedonun fiyatı bunun yüz katı olabilmektedir. Bu nedenle taş kesimi ve işlemeciliği
konusuna önem verilmelidir. Bu tür taş rezervlerinin yoğunlaştığı yörelerde kurulacak küçük ve
orta ölçekli atölyeler teşvik edilmelidir.
Dünyada taş kesimi ve işlemeciliğinde gelişmiş olan ülkelerden bazılarının (İsrail, Almanya,
Hong-Kong gibi) süs taşı rezervlerine sahip olmadıkları bilinmektedir. Buna rağmen bu ülkeler
taş kesme ve işlemeciliği sayesinde büyük iş olanakları ve döviz gelirleri sağlamaktadırlar.
Geleneksel olarak altın ve gümüş işlemeciliğinde dünyada söz sahibi olan Türkiye’nin taş kesimi
ve işlemeciliğinde de atılım yapması gerekmektedir. Bunu sağlamak için kuyumculuk sektörüyle
işbirliği halinde, konunun Kültür ve Turizm Bakanlıkları bünyesinde teşvik edilen el sanatlarını
geliştirme ve destekleme projeleri kapsamına alınmasında yarar görmekteyiz.
Yurt dışından ithal edilen veya yurt dışına çıkarılan süs taşlarının gemolojik anlamda
değerlendirmesini yapabilecek uzmanlara ve ekipmana sahip bir kuruluşun, M.T.A, Üniversiteler,
taş ithalatı ve ihracatı yapanlar ve kuyumcuların işbirliği ile oluşturulması gerekmektedir.
Ülkemizde son yıllarda süs taşlarının bilimsel anlamda değerlendirilmesine yönelik çalışmalarda
bir artış gözlenmektedir. Bu tür çalışmalar; taş üreticisi, ithalatçısı, kesimcisi ve işlemecisini de
içine alacak şekilde koordineli olarak yürütülebilirse önümüzdeki dönemde bu sektörde olumlu
gelişmeler beklenebilir.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Madencilik ÖİK Raporu Endüstriyel Hammaddeler Alt Komisyonu Genel Endüstri Mineralleri III
(Nadir Toprak Elementleri-Kıymetli ve Yarı Kıymetli Taşlar) Çalışma Grubu Raporu
29 Nisan 2013 Pazartesi
Yatırım sürprizi :Süs Taşları Madenciliği- pirlanta
Türkiye yepyeni, pırıltılı bir girişim sahası ile tanışıyor. Süs taşları cenneti Türkiye, bu alanda maden işletmesi kuracak yatırımcıları, taş kesimi yapacak atölyeleri ve bu işlenmiş taşları yurt içi ve yurt dışına pazarlayacak ihracatçıları bekliyor. Süs taşları konusundaki potansiyelin kullanılmasıyla birlikte birkaç yılda en az 1 milyar dolarlık bir eko sistemin ortaya çıkması mümkün. Sektörün orta vadede istihdam potansiyeli ise yaklaşık 120 bin kişi olarak tahmin ediliyor.
Daha çok kömür, bor, mermer gibi madenleri ile gündeme gelsede, az kişi tarafından biliniyor olsa da aslında Türkiye, tam anlamıyla bir doğal taş cenneti…
Yarı kıymetli taşlar diğer bir ifadeyle süs taşları açısından Türkiye oldukça büyük bir potansiyele sahip olmasına karşın, elindeki bu potansiyeli ne yazık ki yeterince girişime dönüştürebilmiş değiliz. Özellikle mücevher yapımında kullanılan süs taşları, artık güzellik sektöründen sağlık turizmine kadar geniş bir kullanım alanına sahip.
Bugün spa’larda rahatlama amacıyla kullanılan bu taşlar, aynı şekilde şifalı taş olarak da biliniyor ve pek çok alternatif tıp yönteminde tercih ediliyor. Yapılan araştırmalar minerallerin, doğal taşların, sanayi, kuyumculuk ve dekoratif olarak kullanımının dünyada her yıl yüzde 15 ile yüzde 35 arasında arttığını gösteriyor.
EL DEĞMEMİŞ BİR VAHA
Çoğu ülke için önemli bir iş sahası olan süs taşı işletmeciliği ve işlemeciliği, girişimciler için henüz el atılmamış bir vaha gibi. Zira süs taşı madenciliğinin yeterince gelişmediği Türkiye’de, şu anda kayıtlı resmi olarak çalışan Balıkesir, Eskişehir, Muğla ve Erzurum’da olmak üzere dört adet işletme bulunuyor.
Bu sayı göz önüne alındığında potansiyelin henüz yüzde l’inin bile kullanılmadığını söylemek mümkün. Türkiye’nin hemen her bölgesinde bir süs taşına rastlanabiliyor. Türkiye genelinde yaklaşık 72 çeşit taş olduğu ve ticari olarak işlenebilecek taşların sayısının ise yaklaşık 15 adet olduğu ifade ediliyor.
TAŞI ALTIN GİBİ İLLER
Bu taşların hemen hepsi ocaklarla işlenebilecek boyutta. Süs taşları açısından ise en zengin iller Eskişehir, Ankara, Erzurum ve Balıkesir. Ankara’da agat, Balıkesir’de ametist, Erzurum’da oltu, Yozgat’ta morganit, topaz, Eskişehir’de ise kalsedon taşı en fazla bulunan taşlar arasında yer alıyor.
Hindistan’da yalnızca taş kesme işinde 1.2 milyon kişi istihdam edilirken, Türkiye’de henüz bu rakamın 100’lerle ifade edildiği belirtiliyor.
Türkiye’nin değerli ve yarı değerli taş ithalatı 30 milyon dolar civarında. Yarı değerli taş ihracatının ise 1 milyon dolar olduğu ifade ediliyor. Türkiye’nin oturduğu yerin altında tam anlamıyla işlenmemiş bir cevher yatıyor. Zira süs taşı çıkarabilecek işletmelerin, bu konuda işleme yapacak atölyelerin kurulmasıyla birlikte 1 miyar dolarlık yeni bir ekonomi yaratılabileceği ifade ediliyor. Bu ekonominin en az 120 bin yeni istihdam yaratma potansiyeli var.
ÖNCÜ ÜLKELER
İstanbul Değerli Maden ve Mücevher ihracatçıları Birliği Başkanı Ayhan Güner, süs taşları pa-zannın en büyük oyunculanndan biri olan Brezilya’nın süs taşı işlemeciliğinde oldukça ileri noktada olduğunu belirtiyor. Türkiye’den işlenmeden ihraç edilen süs taşının kilogram fiyatının yaklaşık bin dolar olduğunu söyleyen Güner, “Brezilya ise bu taşları işleyerek, 15-20 bin dolardan satıyor” diyor. Hindistan’ın sadece bir kentinde 700 bin kişinin taş kestiğine, ülke genelinde toplam 1 milyon 200 bin kişinin bu sektörde istihdam edildiğine dikkat çeken Güner, şöyle devam ediyor:
“iki bin kişinin bir arada çalıştığı atölyeler var. Türkiye’de maalesef böyle bir sektör oluşmadı. Türkiye’nin yaptığı süs taşı ihracatı 1 milyon doları bile bulmuyor. Süs taşında dünyada belli bir standart var. Üreticilerin bu konuda bilinçlendirilmesi çok önemli.”
BİLGİ BİRİKİMİ ÇOK AZ
Türkiye’de pek çok yerden taş çıksa da bunların çoğunun Madencilik Kanunu’na aykırı olarak yapıldığına dikkat çeken Türkiye Gemoloji Derneği Başkanı Vejdi Ziyansız, ormanın içinde kazı yapıp, hiçbir bilimsel veriye dayanmadan taş çıkaran kayıt dışı işletmelerin olduğunu ifade ediyor.
Aydın’ın Çine ilçesinde kuvarsit ocaklarının olduğunu söyleyen Ziyansız, bu ocaklardan çıkarılan kuvarsitin tonunun 200 dolar olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor:
“Bu ocakların içindeki çatlaklardan kristaller çıkıyor. Bu kristallerin kilogramı afaki fiyatlardan satılıyor. Çünkü işletmeler fiyat konusunda bilgi sahibi değil. Türkiye’deki süs taşı madenciliğinin ciddi bir gelir olduğunu bilen Brezilya gibi bu konuda ciddi girdiler yaratabilecek madencimiz ve yatırımcımız yok. Bu sektöre oldukça uzak kalmışız. Osmanlı, bir zamanlar Avrupa’nın süs taşı işleme merkeziydi. Taşlara isim verecek kadar bu konuya hakimmiş. Bu taşlar işleyen ustaların bu ülkeden gitmesiyle, bu pazar yavaş yavaş yok olmuş.”
BU ‘TAŞ’IN ALTINA ELİNİZİ NASIL SOKACAKSINIZ?
İLK ADIM: Bir süs taşı madeni işletmek için öncelikle Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğtfnden arama ruhsatı almak gerekiyor. Bunun için müdürlüğe buna dair bir dilekçe yazılıyor.
RUHSAT DURUMU: Müdürlük kısa bir süre sonra o arazinin ruhsatlı olup olmadığına dair yanıt veriyor.
RUHSATIN BEDELİ: Jeoloji mühendisleri tarafından arama ruhsatı hazırlanıyor. Bakanlıktan üç yıllık arama ruhsatı alınıyor, işletme hektarına göre hektar başına
500 lira ödeniyor.
BAŞLAYABİLİRSİNİZ: Bu ruhsatla birlikte yıllık üç ton taşı arama, inceleme, analiz etme hakkına sahip olunuyor.
REZERV YETERLİ Mİ?: Rezerv yeterli görüldüğü anda, işletme ruhsatı için başvuru yapılıyor.
BAKANLIĞA KATKI PAYI: İşletme ruhsatı için bakanlığa her yıl üretimin binde 51 kadar katkı payı ödeniyor.
ÇED RAPORU: Süs taşı arama, çevreye en az zarar veren maden sınıfına girdiği için ÇED raporu rahatlıkla hazırlanabiliyor. Raporun bin ile 2 bin TL arasında masrafı bulunuyor.
TAŞ TOPLAMAK KOLAY: Türkiye’deki çoğu süs taşı yüzeyde bulunduğu için genelde taş toplamada civar köylerdeki işçiler tercih ediliyor. Bir işçi günde ortalama 200 kilogram taş toplayabiliyor.
YERİNDE YATIRIM: Ancak daha derinlerde yapılacak araştırmalar için kazıcı ve kinci makinelere ihtiyaç var. Bu makineler İzmirli bir firma tarafından satışa sunuluyor. Makinelerin fiyatı ise ortalama 250 bin dolar.
HAM VE İŞLENMİŞ TAŞ: Süs taşlarının ham haliyle işlenmiş hali arasındaki maliyet farkı oldukça fazla. Örneğin, kalsedon taşının ham halinin kilogramı 25 ile 50 dolar arasında satılıyor. Aynı taşın işlenmiş haldeki kilogram başına satış fiyatı ise bin ile 2 bin 500 dolar arasında değişiyor. 3 kilogram ham taştan bir kilogram işlenmiş taş elde edilebiliyor.
YATIRIM MALİYETİ: Bu nedenle için işleme atölyesi kurulması gerekiyor. Bu ”Z£~ atölyenin yatırım maliyeti üretmek istediğiniz taş miktarına göre değişiyor. Bir işçi ve bir makineyle kurulabilecek bir atölyenin ortalama maliyeti 15 bin dolar. Bu yatırım maliyeti kurulacak işletmenin boyutuna göre 200 bin TLye kadar çıkıyor. En mikro boyutta kurulacak bir atölye yıllık ortalama 60 bin TL ciro elde edebileceği ifade ediliyor.
KÜMELENME ÖNERİLİYOR
Bu konuda yapılabilecek girişimin ilk adımını atölye kurmak oluşturuyor. Kars Valiliği ve Sarıkamış Kaymakamlığı’nın ayrı ayrı atölyeler kurduğunu söyleyen Ziyansız, şu an kalibrasyon yapabilen ve saatte 300 adet istenilen formda taş kopyalayabilen ve bunları parlatan, bunların üzerinde figür işleyen iki adet atölye olduğunu belirtiyor. Ziyansız, bu atölyelerin 250 bin lira civarında kurulum, yaklaşık 10 bin dolar da makine yatırımı maliyeti olduğunu ifade ederek ancak bu atölyelerin en büyük eksikliğinin nitelikli eleman bulma konusunda yaşanan sorunlar noktasında çıktığını kaydediyor.
Bu konuda bir kümelenme modelinin oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Ziyansız, aynı Çin’deki gibi, bir köyde 10 küçük ve bir adet mastır atölye ile üretici köyler kunı-labileceğini belirtiyor.
YENİ BİR EKO SİSTEM
Hindistan’ın süs taşı ve pırlanta taş konusunda yıllık 28 milyar dolar ihracatı olduğunu söyleyen Ayhan Güner, Türkiye’nin potansiyelini kullanması halinde sadece süs taşlarından yıllık en az 1 milyar dolarlık ekonomi yaratacağını ve bu sektörde 120 bin kişinin istihdam edileceğini bildiriyor. Güner, Hindistan’ın hammaddeyi dışarıdan temin ettiğini, Türkiye’nin ise kendisinin hammaddeye sahip olduğunu ifade ediyor.
Türkiye’de yapılan kazı çalışmaları sonucunda yakut taşı, pembe zümrüt, elmas gibi taşların bulgularına rastlandığını ifade eden Ziyansız ise şunları söylüyor:
“Yozgat Sorgun’da morganit yani pembe zümrüt bulunuyor. Bu taş oldukça değerlidir. Birkaç ay önce Malatya’da yakut taşı bulundu, MTA’nın yapmış olduğu çalışmalarda ise Antakya, Manavgat ve Uşak’ta elmas bulgulan var. De Beers 9 Eylül Üniversitesi ile ortak bir çalışma yaptı. Yaklaşık 1,5 yıldır Türkiye’de elmas arama çalışmaları yapıyorlar. Bizim bu konuya daha fazla eğilmemiz gerekiyor.”
İHRACAT POTANSİYELİ
ABD kıymetli ve yarı kıymetli taş tüketicisi olarak dünyanın en büyük pazarı konumunda. Bunu başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ile Japonya ve İsrail takip ediyor. Süs taşları en fazla Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkelerinden hammadde şeklinde ithal ediliyor.
Kıymetli ve yarı kıymetli doğal taşları üretip genellikle ham olarak ihraç eden belli başlı ülkeler ise Botsvana, Kongo, Angola, Namibya, Afganistan, Hindistan, Rusya, Sri Lanka, Burma, Brezilya, Kolombiya ve Meksika. Hindistan dünyanın en büyük taş işleyicisi konumunda. İtalya’da ise süs taşları özellikle aksesuar ve bijuteri alanında kullanılıyor.
Türkiye’de, kuyumculukta kullanılan kesilmiş ve parlatılmış taşların tamamı yurt dışından temin ediliyor. Elmas ve kıymetli taşları kesme ve parlatma işlemleri, dünyada Belçika, İsrail, ABD, Hindistan, Tayland, Çin, Rusya gibi belli başlı merkezlerde yapılıyor.
Vejdi Ziyansız, Türkiye’de bulunmayan taşların da ülkeye getirilip işlendikten sonra tekrar satışının da mümkün olduğunu söylüyor.
HİNDİSTAN NASIL BAŞARDI?
Değerli taş işletme ve işlemeciliğinde özellikle Hindistan bir başarı örneği olarak karşımıza çıkıyor. Hindistan, 15 yıl öncesine kadar, dünya elmas pazarında, küçük bir kesim merkezi olmaktan öteye geçememişken, hükümetin sektörü destekleme kararı almasından sonra, ülkenin işlenmiş taş ihracatı yılda 4.2 milyar dolardan, 28.2 milyar dolara ulaşma başarısını gösterdi.
Hindistan hükümeti, işlenmiş elmas ihracatı yapan üreticilerin, ham elmas stoklarını yenilemek amacıyla yaptıkları ithalatları, gümrük ve diğer vergilerden muaf tuttu. Bu alanda büyüyen şirketlere finansman sağlaması için bankaları cesaretlendirdi, bu şirketlerin ihracat satışlarından elde ettikleri kazançları vergiden muaf tuttu. Ülkenin mücevher ve kıymetli taş ihracatı, toplam ihracatının yüzde 17sine yaklaştı.
OBSİDYEN CENNETİ KARS
Son yıllarda süs taşı işlemeciliğine yönelik olarak özellikle yerel yönetimler tarafından eğitim seferberliği başlatılmış durumda. Zira sektörün en büyük sorununun nitelikli eleman bulma konusunda yaşandığı ifade ediliyor.
Bu anlamda Kars Valiliği ve Kars Kültür ve Turizm Altyapı Hizmet Birliği, ortaklaşa başlattıkları kurslarda özellikle kadınlara yönelik olarak obsidyen taşının işlenmesi üzerine eğitimler veriyor. Bugüne kadar 45 kadına bu konuda eğitim verildi. Eğitimlerin tamamlanmasının ardından mikro kredi ile kadınlara kendi atölyelerini kurma imkânı verilecek ve bu atölyelerde işlenen taşların takı, hediyelik eşya gibi alanlarda satışı sağlanacak.
Kars Valiliği yetkilileri, yarı kıymetli taş olarak bilinen obsidyenin, özellikle gümüş ile işlendiğinde mücevher olarak kullanılabileceğini ve bu taşın ormanlık alanlarda çok kolay bulunabileceğini belirtiyor. Obsidyen taşı Kars’ta, Kars Kaymakamlığı tarafından çıkarılıyor. Şu an için bölgede herhangi bir taş çıkarma konusunda faaliyet gösteren bir işletme bulunmuyor. Bölgede en az 100 yıllık obsidyen taşı rezervi bulunduğu ifade ediliyor.
ALTINOVA’NIN BEKLENTİSİ
Ayvalık’ın Altınova beldesi ise doğal taşlar açısından en zengin bölgelerden biri. Bölgede ağırlıklı olarak, kalsedon, helyotrop, jasper, akik (agat) ve Opel taşları bulunuyor. Bu taşların işlenmesi konusunda eğitim çalışmalarına başladıklarını söyleyen Altınova Belediye Başkanı Asım Sürer, bu taşların belediye tarafından çıkarıldığını ve daha sonra atölyelerde işlendiğini ifade ediyor. Ardından bu taşların satışa sunulduğunu belirten Sürer, şöyle devam ediyor:
“Bu atölyelerde daha çok kadınlara yönelik eğitimler veriyoruz. Ancak imkanlar çok yetersiz. Gemoloji Derneği’nin yaptığı çalışmalara göre, bu taşlar konusunda bölge neredeyse sınırsız bir rezerve sahip. Ancak yılda çıkarılan taş tonajı bir ton bile değil. Belediye olarak yeni makineler alarak taş arama ve işleme çalışmalarına başlayacağız. Bu taşlar gümüş ile işlendiğinde 40 ile 70 lira arasında alıcı bulabiliyor. Maalesef henüz bir ihracatımız yok. Bölgeye yatırımcı bekliyoruz.”
HER EV BİR ATÖLYE
Bu konuda diğer bir girişim yapan ilçelerden biri de Ankara’nın Çubuk ilçesi. Çubuk ilçesinde bol miktarda akik taşı olarak da bilinen agat çıkıyor. Bu konuda Çubuk Belediyesi ve Çubuk Platformu ortaklaşa bir proje başlatmış durumda. Agat taşının işlenmesi konusunda tŞ-KUR ile bir proje başlattıklarını belirten Çubuk Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yalçın, “Bedensel engelli vatandaşlarımıza yönelik başlattığımız bu projede agat taşının işlenmesine yönelik eğitimler veriliyor” diyor.
Agat taşının en değerli cinslerinden birinin Çubuk Ilçesi’nde çıktığına dikkat çeken Yalçın, genelde yüzeyde bulunan bu taşın çıkarılmasının da son derece kolay olduğunu ifade ediyor. Taşın yağmurlarla birlikte tekrar yüzeye çıktığını belirten Yalçın, bu konuda yatırım beklediklerini de sözlerine ekliyor. ‘Her ev bir atölye’ adıyla bir proje başlattıklarını söyleyen Yalçın, şöyle devam ediyor:
“Biz süs taşlarını bir sektör haline getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için kesme, işleme ve parlatma makineleri alacağız. Yoksul ailelere bu makineleri dağıtacağız. Onlar da bu makinelerle taşları işleyecek. Bu taş işlenmemiş haliyle kilogramı 10-15 dolara satıyor. Ancak gümüşle birleştikten sonra 400 dolara kadar çıkabiliyor. Hedefimiz ihracat yapmak.”
OLTU’YA RAKİP ÇIKTI
Erzurum’un Oltu ilçesinde 1975 yılından beri çıkarılan Oltu taşı, özellikle süs eşyalarl, takı ve tespih yapımında kullanılıyor.
O zamandan bu yana da bölge insanına oltu taşı konusunda eğitim veren Erzurum Halk Eğitim Merkezi’nin Genel Müdürü Nuri Alkan, yaklaşık 18 kişilik sınıflarda verilen 744 saatlik bir eğitimle Oltu taşının ekonomik değere dönüştüğünü söylüyor. Bölge insanı için ciddi bir geçim kaynağı olduğunu belirten Alkan, bu taşın ince damarlı madenlerden çıktığını bu nedenle şirketlerin bu alana girmediklerini ifade ediyor.
ilçede dört ustanın bu taşı ilkel yöntemlerle çıkarmaya çalıştığını aktaran Alkan, “Rezervde problem yok ama şirketler ince damarlı bu madenin çıkarılmasına yanaşmıyor. Maliyet hesabı nedeniyle ilgi göstermiyorlar fakat işlendiğinde ciddi bir alıcı kitlesi olduğu ise kesin” diyor.
Bir süre önce değerli maden kategorisine alındığını ifade eden Alkan, mevcut atölyelere eleman sağladıklarını dile getiriyor. Oltu taşının insanlara pozitif enerji ve mutluluk verdiğini, strese iyi geldiğini anlatan Alkan, şu an en büyük sıkıntının Gürcistan’dan gelen Oltu taşı benzeri taşlar olduğunu aktarıyor. Oltu taşıyla yapılan bir tespihin 60 liraya işlendiğini fakat Gürcistan’dan gelen taşın dizili olarak 3 liraya geldiğini aktaran Alkan, bunun Oltu taşı atölyeleri için ciddi bir sıkıntılar yaratacağını söylüyor.
Burcu Tuvay
KAYNAK: My Fikirler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.
Top Ad 728x90
Video
Visitors
Bu Blogda Ara
Vertical2
Pırlanta Hakkında Herşey
script type="text/javascript">
//form tags to omit in NS6+:
var omitformtags=["input", "textarea", "select"]
omitformtags=omitformtags.join("|")
function disableselect(e){
if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1)
return false
}
function reEnable(){
return true
}
if (typeof document.onselectstart!="undefined")
document.onselectstart=new Function ("return false")
else{
document.onmousedown=disableselect
document.onmouseup=reEnable
}
Pages - Menu
Popüler Yayınlar
-
Pırlanta Sarrafı- Pırlanta Hakkında Herşey-Titanik Filminde adı geçen “Okyanus’un Kalbi: Mavi Elmas” II Abdülhamit hana aitti. Yıllarca sa...
-
Türk mücevherciler taş için ne diyor? SABAH- METE BOYBEYİ (Boybeyi Mücevherleri Yön. Kur. Bşk.) KALİTELİSİ NADİRDİR Siyah pırlant...
-
Mozanit pırlanta taklidi midir yoksa pırlantaya eşdeğermidir? 1. Mozanit pırlanta taklidi midir yoksa pırlantayı temsil mi eder? Ce...
-
En Saf Altin Nedir ? Ayar ve Milyem Hesabi AYAR VE MİLYEM Ayar ve Milyem Hesapları Kuyumculukta kıymetli metaller saf hâlde ...