Bu Blogda Ara

sahte pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sahte pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2013 Cuma

Sahte Pirlanta Nasıl Anlasilir?

 
 
Pırlanta ve elmaslarda bulunan en önemli özellik aşırı derecede sert olmalarıdır. Bu taşlar o kadar serttir ki yalnızca yine bir pırlanta veya elmas tarafından çizilebilirler. Bu nedenle pırlanta veya elmaslar bir kutuya kaldırılıp saklanacakları zaman tek tek konulmalıdır. Yine bu özellik sayesinde bir pırlantanın sahte olup olmadığı anlaşılabilir.







 Fosiller kadar eski olan pırlantalar çok nadir olduklarından en değerli taşlardan biridir. Pırlantaların elmaslardan en önemli farkı kesimi olmakla birlikte aslında iki taşın birbirine benzer pek çok yanı vardır.




Günümüzde pırlanta adı altında ya gerçek pırlantalar ya da laboratuvarda üretilmiş sentetik taşlar satılmaktadır. Gerçek pırlantalar fosiller gibi çok uzun bir süreç içinde oluştuğundan içi tam olarak homojen değildir. Laboratuvar ortamında üretilen zirkon vb. isimler verilen sentetik taşlar homojen olarak üretilir. Sahte pırlanta nasıl anlaşılır derseniz,  farkı anlayabilmek için bir kâğıt üzerine bir kalemle çizgi çekin. Taşı üzerine koyduğunuzda pırlantada görüntü çok net olmayacak, ancak zirkon çizgiyi tamamen gösterecektir. Yine taşın üzerini çizmeye çalışarak gerçek pırlantayı zirkondan ayırt edebilirsiniz. Gerçek pırlantalar hiçbir şekilde başka bir metal tarafından çizilemez ve çarpma, darbe gibi etkilerden hiçbir şekilde etkilenmezler.

Pırlanta yaygın bilincin aksine doğadan sadece beyaz olarak çıkmaz. Tamamen sarı, siyah, mavi-beyaz ve kahverengi pırlantalar vardır. Bunlar en nadir pırlanta çeşitleri olup genellikle koleksiyoncular tarafından satın alınmaktadır. Üretilen sentetik taşların renkleri de birbiriyle aynı ve genellikle çok beyaz renktedirler.


Sadece pırlanta işi yapan firmalardan sahte pırlanta riskini düşünmeden güvenle alabilirsiniz. Ancak gümüş, altın vb. diğer ürünlerde satan firma ya da kuyumcular pırlanta uzmanı olmadığı için sahte pırlantayı ayırt edemeyebilirler.

Sirius Diamond

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Cam mi Pirlanta mi satin alıyorsunuz. Pirlanta'da Tehlike


CAM MI ? PIRLANTA MI ?
SATIN ALIYORSUNUZ!



PIRLANTA DA TEHLİKE

Yıllardır Kapalıçarşı’da ‘mıhlayıcılık’ yapan Canik Selimiciyan tüketiciyi uyardı: “İnsanlar vitrinde gördükleri taşları araştırmadan alıyor. Pırlanta diye cam satılıyor. Kaliteli ve hesaplı taş için mıhlayıcıya uğrayın”





İstanbul Kapalıçarşı’da 25 yıldır taşları değerli metallere işleyen Canik Selimiciyan, pırlantanın vitrinden bakıldığında anlaşılmayacak püf noktalarını BUGÜN’e anlattı.
Osmanlı’nın en önemli zanaatlerinden biri olan mıhlayıcılığın usta çırak ilişkisiyle öğrenildiğini belirten Selimiciyan, çoğu insanın pırlanta alırken kandırıldığını ifade ediyor. Canik usta, özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde insanlara ‘ucuz’ diye satılan pırlantaların gerçek taş olmadığını söyledi:

 “İnsanlar kendi keselerine göre ucuz ve kaliteli pırlanta almaya çalışıyor. Fakat mağazalarda öyle hesaplar var ki, bu ucuzluklara kanarak gerçek pırlanta aldıklarını sanarak maalesef taş yerine cam alıyorlar. Taşın kalitesini ve değerini çıplak gözle anlayamadıkları için aldatılıyorlar. Taşı almadan önce bir mıhlayıcı ustasına danışsınlar.”


İKİ KATINA SATILIYOR


Canik usta, insanlar vitrinde gördükleri pırlantaları yeterince araştırmadan aldığına dikkat çekerek şu uyarılarda bulundu: “Bu taşlar mıhlama ustasının elinden geçip vitrine gelene kadar değerinin iki katına satışa çıkıyor. Pırlanta meraklılarına tavsiyem, eğer kaliteli ve hesaplı bir taş almak istiyorlarsa mıhlamacıların yanına uğrasınlar. Çünkü vitrine gitmeden önce daha ucuza pırlantayı mal edebilirsiniz. Aynı zamanda mıhlayıcı ustasına hayalinizdeki pırlantayı tarif ederek özel tasarım bir ürün de alabilirsiniz. Mağazalarda böyle bir şansınız olmayabilir.


Yuvarlak ve berrak taşları alın


Tektaş ve benzeri pırlantalar alınırken en dikkat edilmesi gereken ayrıntının taşın berraklığı olduğunu ifade eden Selimiciyan, kaliteli taşın sırlarını şöyle anlattı: “Pırlantanın 10 farklı düzeyi bulunan renk skalası içinden daima beyazını tercih edin. Pırlanta ne kadar beyaz ve parlaksa o kadar değerli ve kalitelidir. Sarıya doğru giden renkteki pırlantalar da giderek kalitesinin düştüğünü gösterir.

Ayrıca pırlantanın içindeki natürel kabarcıkların çok olması taşın değerini ve kalitesini düşürür. Pırlanta ne kadar yuvarlak kesilmişse o kadar iyidir. Temizlemesi de aslında çok basittir. Bir kap suya bir  miktar çamaşır deterjanı koyup içine pırlantayı atarak 15 dakika kaynatmanız yeterli. Ardından normal suyla durulayıp sildiğinizde işlem bitmiş oluyor.”


Mıhlayıcı kimdir?


Mıhlama; yerleştirmek, çakmak anlamına geliyor. Pırlanta, elmas, zümrüt, yakut, safir gibi taşları, altın ve gümüş gibi metallere yerleştirerek süsleme işine ‘mıhlama sanatı’ deniyor. Bu işle uğraşan sanatkarlar da ‘mıhlayıcı’ olarak adlandırılıyor. Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman’ın dahi ilgisini çeken mıhlayıcılık sanatkarlığı, çok büyük sabır gerektiriyor.


KAMİL MAMAN - BUGÜN GAZETESİ

14 Temmuz 2013 Pazar

Pırlanta almak kolayda, ya seçmesi





 Ⓒ ZAMAN
Pırlanta her geçen gün halka karışıyor. Hatta altını bile tahtından etmek üzere. Hal böyleyken fiyat aralığı da geniş, seçenekler de. Peki pırlanta alırken dikkat etmeniz gereken noktaları biliyor musunuz?
'Gelinin halasından iki burma bilezik, dayısından bir altın kolye, yengesinden...' diye uzayıp giden takı anonslarını artık düğünlerde duymuyoruz. Bu nahoş âdetten kurtulmak güzel de olsa, sahte takıların tespiti zorlaşıyor. Hemen her düğünde arada kaynayan bir-iki sahte bileziğe rastlamak mümkün. Ama takıda öyle bir alan var ki değil sahtekârlık hata bile kaldırmaz. Pırlantalardan bahsediyoruz tabii ki... Son yıllarda evlilik tekliflerinde tek taş yüzükler, düğünlerde ise pırlanta setler tercih edilir oldu. Öyle ki, altının pabucu dama atılacak neredeyse. Dedik ya binlerce lira vererek aldığınız bu takıda, hata affedilmez. Ancak son zamanlarda özellikle internet sitelerinde dolaşan '100 liraya yüzük, 200 liraya kolye' reklamları sebebiyle damat adaylarının kafası karışık. Özellikle tektaşla evlilik teklifi yapacaksanız gözünüzü dört açın. Unutmayın ki kömür de elmas da karbondan oluşuyor. Piyasada 'pırlanta' adı altında dolaşan değersiz taşlara aldanmamak için mücevher alırken dikkat edilmesi gerekenleri Jival Pırlanta Atölyesi'nden Martin Metin'den dinledik.
İmaj hiçbir şeydir, berraklık her şey...
Bilindiği gibi pırlanta, elmas madeninin kesilmiş hali. Elmas doğada oluşurken kristalleşme sürecinde içine birçok mineral karışır. Bu maddeciklerin sayısı, rengi, yapısı, konumu ve büyüklüğü taşın doğallığını gösterir. Bu anlamda elmasın berraklığı içinde ya da yüzeyde bulunan iz, kusur ve hasarlarla ters orantılı. Tüm dünyada pırlanta seçilirken dikkat edilmesi gereken özellikler 4C (cut-kesim, clearity-berraklık, colour-renk, carat-karat) adıyla anılıyor. Berraklık bu dört kriter içerisinde belirlenmesi en zor olanı. Diğer kriterler standartlara bağlı olarak ölçülebilirken, berraklık için bu geçerli değil. Loupe denilen mercekle taşı 10 kata kadar büyüterek bakmak mümkün. Pırlantayı, çok berraktan aza doğru 5 ana başlık altında toplayabiliriz: Mercek temizi (loupe clean), çok çok hafif izli (VVS), çok hafif izli (VS), hafif izli (SI), izli (Pique).
Doğru kesim, zengin gösterir
Doğru pırlanta kesimi, ışığın maksimum derecede yansımasını sağlıyor. Pırlanta doğru oranlarda kesilmişse, bir yüzeyinden giren ışık diğer yüzeyinden yansıyor. Daha sonra dağılarak, taç denilen üst kısmından yayılıyor. Pırlantanın büyüleyici ışıltısının sırrı da burada. Ülkemizde, pırlantada ağırlıklı olarak yuvarlak kesim tercih sebebi. Kimi zaman prenses (kare), markiz (damla), oval ve kalp şeklindeki kesimler de kullanılıyor.
Pırlantanın değeri şeffaflığında yatıyor
Pırlantanızı seçerken dikkat etmeniz gerekenlerden biri de rengi. Pırlantaların çoğu renksiz gibi görünse de aralarında ton farklılıkları var. Taşın değeri, şeffaflığına bağlı. Şeffaflık azaldıkça sarı tonun hakimiyeti artıyor. Sarı dışında pırlantada, kahverengi, gri ve yeşil tonları da görülebilir. Pırlantanın tonlarını 5 gruba ayırmak mümkün. Renksiz grup en mükemmel beyaz olan D ile başlıyor, E ve F grubuyla devam ediyor. Hafif renksiz taşlar ise G, H, I, J harfleriyle tanımlanıyor. K'den itibaren taşın değerini düşüren sarı tonları başlıyor. Bu tonlar en değersiz pırlantalar olan XYZ grubuna kadar alfabetik sırayla devam ediyor.
Nedir bu karat dedikleri?

Pırlanta seçiminde titizlik gerektiren bir nokta da taşın karatı. Karat (carat) denilen şey pırlantanın ağırlığını ölçmeye yarayan birim. Bir karatın 100 puana bölünmesiyle ortaya çıkan rakamlar, pırlantanın değerinin göstergesi. Örneğin yarım karat 50 puana eşit ve "0.50 ct" ibaresiyle ifade ediliyor. Bu puanlar santim olarak da adlandırılıyor. Karat arttıkça fiyat da artıyor maalesef. Başka deyişle, yok öyle üç kuruşa beş karat! m.tuncel@zaman.com.tr

ZAMAN

6 Haziran 2013 Perşembe

Pirlanta Aldatmacasi- Hic ise yaramayan kirinti elmaslar

A. Filiz AVŞAR Yazısı
Şu Kadarcık Bir Şey” Pırlanta Aldatmacası- TurkOcagi.Org Sitesinden"



Son zamanlarda hep dillendirilen ancak durdurulamayan “tüketim çılgınlığı” aldı başını gidiyor. Tüm Türkiye’de hesapsız –sayısız, AVM adı altında alışveriş merkezleri açılıyor, buralar hafta sonu vakit geçirmek, bu arada vitrin bakmak, (ve tabii gezerken de alışveriş yaptırmak –tükettirmek), karın doyurmak ve hatta sinema seyretmek için gezinti yeri olarak seçiliyor. Bu tüketime karşılık “ne üretiyoruz” sorusunun cevabı hiç verilmedi, verilecek gibi de görünmüyor.
Alışveriş çılgınlığı için güzel vesileler(!) de kaçırılmıyor: ( Happy New Year) yeni yıl, (Saint Valentin günü) sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, karne günleri, doğum günleri…
Alışverişin son modası erkeklerin hanımlarına, sevgililerine, annelerine aldıkları hediyeye el atmak oldu. “Onlardan şu kadarcık bir şeyi esirgemeyin”. Şu kadarcık şey dedikleri pırlanta! Evet, yükte hafif ama boyutuna inat pahada ağır. Reklâmlarda da çok cazip fiyatlar var! Hiç işe yaramayan kırıntı elmaslardan (!) yapılmış 200 -500 TL arasında pırlanta takı (!) lar.
Pırlanta alırken pahalı, satarken sudan ucuz bir taş… Asla yatırım aracı değil. Kullanırken göz alıcı, statü göstergesi, hava atma vesilesi…
Dünyada alırken de satarken de en değerli yatırım aracı olan maden, altın. Ülkemizin insanı bunu yüzyıllarca çok iyi bildi ve değerlendirdi. Ülkemizin her ekonomik sıkıntıda gündemine “yastık altı sermaye” olarak altın girdi. 2. Dünya Savaşında hâlâ nerde olduğu bilinmeyen “tonlarca altın” tartışıldı. Ve bu sene ekonomik kriz dolayısı ile yurtdışına satılan ….. bin ton altın kısa bir ekonomik bilgi olarak gündeme girdi ve geri çıktı.
Yastık altından altın çıktı… Yerine pırlanta girdi. Aslında pırlanta yastık altına giremedi. Alırken verilen paranın üçte bir fiyatına, ihtiyaç hâlinde satıldı. Ve bu arada hem tüketici olan bizler, hem de Türk ekonomisi kaybetti. Peki, kim kazandı?
Dünyadaki elmas madenlerinin hemen hemen tamamı Afrika’nın güneyinde bulunuyor. Bu madenlerde milyonlarca Afrikalının kanı ve kemikleri var. Çamurun, suyun içinden çıkacak minicik taşlar uğruna insanlık Afrika’da yıllarca katledildi. Hâlâ da katledilmeye devam ediyor.
Sonra bu çıkan elmaslar Hollanda’da ( hâlâ orada mı bilmiyorum) işleniyor, pırlanta adını alıyor, sınıflandırılıyor…
Üçüncü aşamada bu pırlantalara New York’taki borsada (hâlâ orada mı bunu da bilmiyorum) değer biçilip, dünyaya pazarlanıyor.
Kara derili Afrikalının, kara kaderinden çıkan, aslı (kömür –karbon) yine kara olan bu taş, onlar ölürken ve tüketici olan bizler ( ve diğer dünya vatandaşları da) de soyulurken, kalbi kara beyaz (!) adamın cebine kâr olarak giriyor. Hatta yine siyaha dönerek, Ortadoğu’da ve hatta dünyada silaha çevrilerek, namludan çıkan kurşun vs. ile insan bedenlerinde, ruhlarında, evlerde, topraklarda kara delikler açarak, delik –deşik ederek.
Bu madenlerin ve işleyen fabrikaların (?) ve borsadaki adamların kim olduğunu mu soruyorsunuz? Yıllar önce İsrail’e gittiğimde bize, Türkiye’den – Sivas’tan göç etmiş Oktay isimli bir orta yaşlı Yahudi rehber eşlik etti. Otobüsün önünde iken, bize sık sık bazı binaları ve altlarındaki fabrika (?) – imalathane (?) leri gösterdi. Ve de iki adet dev gökdeleni de. Dedi ki: “Afrika’daki madenler bizim. Hollanda’daki imalathaneler de. Ve New York’taki elmas borsası da bizim elimizde. Düşündük ve dedik ki: Niçin New York yâda Hollanda kazansın. Oradaki borsayı da, imalathaneleri de buraya taşıyalım. Tüm kazanç İsrail’e kalsın. Ve hepsini buraya taşıdık. Gördüğünüz binalar bu işler için.”
Sonuç: Biz eşlerimize, sevgililerimize, annemize vs… “tırnak kadar bir şey” alırken, onlardan “bu kadarcık şeyi mi esirgeyeceğiz” diye düşünürken ve işe yaramayan kırıntılara 3 – 500 TL, birazcık değeri olanlara birkaç milyar, beğendiğimiz manken – şarkıcılara aldığımız elmas – pırlantalara onbinlerce dolar harcarken paralarımız aynı yere akıyor. Yastık altı gerçek sermayemiz olan, gerçek değer olan altınlarımız ise bozdurup bozdurup yurtdışına gönderiliyor, ülkenin borçlarını ödemek için.
Değerli vatandaşlarım, sevdiklerimizden tırnak kadar bir şeyi esirgemeyelim. Paralarımızı, altınlarımızı, yurtdışına, kömür- karbon kırıklarını parmaklarımıza, (dostlarımıza göstermek için) becayiş edelim. Edelim mi?

Türk Ocağı- A. Filiz AVŞAR 

1 Haziran 2013 Cumartesi

Pirlantanin gerçegini nasil anlariz?


Pırlanta yüzük, kolye ya da küpe gibi özel takıların gerçekliğinde şüphe ediliyorsa “sertifika verebilen” bir ekspere danışmak şüphesiz en doğru yol olacaktır.
Pırlanta tek taş bir yüzük her kadının hayallerini süslüyor olsa da, satın alınan bu değerli yüzüğün sahte olması ciddi bir hayal kırıklığı yaşanması ve ciddi bir meblağın da sokağa atılmasına sebep olur. Pırlanta yüzük, kolye ya da küpe gibi özel takıların gerçekliğinde şüphe ediliyorsa “sertifika verebilen” bir ekspere danışmak şüphesiz en doğru yol olacaktır. Birçok insan için oldukça ciddi bir meblağ demek olan pırlanta takıların gerçekliğinden emin olmak için bireysel olarak da uygulanabilecek birkaç yöntem vardır. Herhangi bir pırlanta ürünü satın almayı düşünenlerin ilk adımdan sahtekarlıkları önlemek için pırlantanın sertifika bilgilerini sorması, sorunun oluşmadan önlenmesini sağlayacak en mantıklı tavır olacaktır. HRD ya da GIA olarak bilinen ve uluslararası mecrada kabul gören sertifikalar, pırlantanın da gerçekliğinin ispatıdır. Şüpheye düşülmesi halinde bir pırlanta eksperine danışmak en uygun çözümdür ancak başvurulan eksperin “profesyonel bir organizasyonun üyesi olmasına” dikkat edilmesi de oldukça önemlidir.

PARLAKLIĞI ELE VERİR

İşini gerçekten de dürüst bir şekilde yapan kuyumcular bir kenara dursun, sahte pırlantalar ile rant peşinde koşan kişilere gidilmesi ve üstelik bir de bu kişilerden pırlanta eksperi tavsiyesi istenmesi, danışıklı bir dövüşün tam ortasına düşülmesine sebep olabilir. Bu tür kişiler zaten bağlantılı olduğu bağımsız eksperleri önererek, bu kişinin sahte olan pırlantayı gerçekmiş gibi onay vermesini sağlayabilir. Bu tür dolandırıcılık tuzaklarına düşmemek için gidilen eksperin mutlaka profesyonel bir organizasyona mensup olmasına dikkat edilmelidir. Yüksek bir kırılma katsayısına sahip olan yani içinden geçen ışığı çok fazla büken pırlantalar, bu sayede bilinen parlak yüzeylere sahip olur. Sahte pırlantaların parlaklığı kendilerini ele verir. Zira kuvars ya da cam gibi maddelerden yapılan sahte pırlantalarda bu yüksek kırılma katsayısı olmadığından ışık içlerinden doğrudan geçmekte ve gerçek pırlantada olan pırıltılı görünüm de oluşmamaktadır.

GERÇEK PIRLANTA IŞIĞI KIRMALI

Gerçek bir pırlantayı anlamanın en kolay yollarından biri de, taşı ya da tek taş yüzüğü ters çevirerek bir dergi ya da gazetenin üzerine koymaktır. Işığın yüksek oranda kırılmasını sağlayan gerçek bir pırlanta, dergi ya da gazete üzerine ters olarak konduğunda ve arka yüzeyden bakıldığında yazıların okunamamasına neden olur. Bu şekilde taşı ya da yüzüğü ters çevirerek arka plandaki harfleri net bir şekilde okuyabiliyorsanız, %100 olmasa da büyük ihtimalle pırlanta sahte demektir. Ancak unutulmamasında yarar var ki, “bazen gerçek pırlantalarda özel kesim teknikleri uygulanmakta ve bu da taşın ters çevrilerek arka plana bakılması halinde yazıların okunabilmesine neden olur”. Bu durum nadir de olsa mümkün olabildiğinden, eksper olmayan bir kişinin bu yöntemle bir pırlantanın %100 sahte olduğunu söylemesi mümkün değildir. Ancak yine de bu yöntem, büyük ihtimalle bir fikir verecek ya da en azından şüphe duyulmasına yeterli olacak geçerli bir neden oluşturacaktır.  
EnSonHaber

31 Mart 2013 Pazar

İyi bir pırlanta nasıl olmalı?


İyi bir pırlanta nasıl olmalı?
Sevgililer gününde ya da evlilik teklifinizde hediye ettiğiniz pırlanta ya sahteyse?Uzmanlar piyasada çok sayıda sahte pırlanta olduğu konusunda uyarıyor. Böyle bir durumla karşılaşmamak için yapılacak en iyi şey tanınmış firmaların sertifikalı ürünlerini tercih etmek.
Kadınların değerli taşlara olan düşkünlüğü, neredeyse tarih kadar eski. Hemen her kadının parmağında görmek istediği, küçük bir parçası bile hatırı sayılır fiyatlara satılan pırlanta yüzüklerde sahtecilik çok yaygın. Türkiye'nin tek Gemoloji (süstaşı bilimi) ve Mücevher Uzmanı Doç. Dr. Murat Hatipoğlu, pırlantanın mutlaka sertifikalı olması gerektiğine dikkat çekerek, elmas yerine antrasit veya grafitten kesilen 'dönme' pırlantaya karşı vatandaşları uyardı.
ÇIPLAK GÖZLE ANLAŞILMAZ
Türkiye'deki tek resmi, değerli taş analiz laboratuvarının bulunduğu Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Gemoloji ve Mücevher Uzmanı Doç. Dr. Murat Hatipoğlu, piyasada grafit ve antrasit gibi taşlardan kesilen sahte pırlantaların çok yaygın olduğunu söyledi.
Pırlanta olarak satılan bir mücevherin, gerçek mi yoksa sahte mi olduğunun çıplak gözle uzmanlar tarafından bile anlaşılamayacağını anlatan Doç. Dr. Hatipoğlu,
"Mücevheri alırken yapılması gereken, firmanın ciddi bir marka olmasına dikkat etmektir. Çünkü aldığınız pırlantada bir sorun çıkarsa karşınızda kurumsal bir firmayı görmeniz, sorunun çözümünü kolaylaştırır. Ayrıca, mutlaka aldığınız pırlantanın sertifikası olmalı. Bu sertifika o pırlantanın kimliği gibidir" diye konuştu.
İyi bir pırlanta nasıl olmalı?
Vatandaşların da pırlantanın iyi ya da kötü olduğu konusunda fikir sahibi olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Hatipoğlu, "Pırlantayı cımbız gibi bir aletle tuttuktan sonra büyüteçle tabla kısmına bakın. İç içe geçmiş iki kare görmeniz gerekiyor.
Pırlantanın en önemli özelliği bu iki karenin düzgün olup olmadığıdır. Bu bize kesimi hakkında bilgi verir. Eğer her ikisi de tam kareyse kesim mükemmeldir" dedi.
sahte pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sahte pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2013 Cuma

Sahte Pirlanta Nasıl Anlasilir?

 
 
Pırlanta ve elmaslarda bulunan en önemli özellik aşırı derecede sert olmalarıdır. Bu taşlar o kadar serttir ki yalnızca yine bir pırlanta veya elmas tarafından çizilebilirler. Bu nedenle pırlanta veya elmaslar bir kutuya kaldırılıp saklanacakları zaman tek tek konulmalıdır. Yine bu özellik sayesinde bir pırlantanın sahte olup olmadığı anlaşılabilir.







 Fosiller kadar eski olan pırlantalar çok nadir olduklarından en değerli taşlardan biridir. Pırlantaların elmaslardan en önemli farkı kesimi olmakla birlikte aslında iki taşın birbirine benzer pek çok yanı vardır.




Günümüzde pırlanta adı altında ya gerçek pırlantalar ya da laboratuvarda üretilmiş sentetik taşlar satılmaktadır. Gerçek pırlantalar fosiller gibi çok uzun bir süreç içinde oluştuğundan içi tam olarak homojen değildir. Laboratuvar ortamında üretilen zirkon vb. isimler verilen sentetik taşlar homojen olarak üretilir. Sahte pırlanta nasıl anlaşılır derseniz,  farkı anlayabilmek için bir kâğıt üzerine bir kalemle çizgi çekin. Taşı üzerine koyduğunuzda pırlantada görüntü çok net olmayacak, ancak zirkon çizgiyi tamamen gösterecektir. Yine taşın üzerini çizmeye çalışarak gerçek pırlantayı zirkondan ayırt edebilirsiniz. Gerçek pırlantalar hiçbir şekilde başka bir metal tarafından çizilemez ve çarpma, darbe gibi etkilerden hiçbir şekilde etkilenmezler.

Pırlanta yaygın bilincin aksine doğadan sadece beyaz olarak çıkmaz. Tamamen sarı, siyah, mavi-beyaz ve kahverengi pırlantalar vardır. Bunlar en nadir pırlanta çeşitleri olup genellikle koleksiyoncular tarafından satın alınmaktadır. Üretilen sentetik taşların renkleri de birbiriyle aynı ve genellikle çok beyaz renktedirler.


Sadece pırlanta işi yapan firmalardan sahte pırlanta riskini düşünmeden güvenle alabilirsiniz. Ancak gümüş, altın vb. diğer ürünlerde satan firma ya da kuyumcular pırlanta uzmanı olmadığı için sahte pırlantayı ayırt edemeyebilirler.

Sirius Diamond

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Cam mi Pirlanta mi satin alıyorsunuz. Pirlanta'da Tehlike


CAM MI ? PIRLANTA MI ?
SATIN ALIYORSUNUZ!



PIRLANTA DA TEHLİKE

Yıllardır Kapalıçarşı’da ‘mıhlayıcılık’ yapan Canik Selimiciyan tüketiciyi uyardı: “İnsanlar vitrinde gördükleri taşları araştırmadan alıyor. Pırlanta diye cam satılıyor. Kaliteli ve hesaplı taş için mıhlayıcıya uğrayın”





İstanbul Kapalıçarşı’da 25 yıldır taşları değerli metallere işleyen Canik Selimiciyan, pırlantanın vitrinden bakıldığında anlaşılmayacak püf noktalarını BUGÜN’e anlattı.
Osmanlı’nın en önemli zanaatlerinden biri olan mıhlayıcılığın usta çırak ilişkisiyle öğrenildiğini belirten Selimiciyan, çoğu insanın pırlanta alırken kandırıldığını ifade ediyor. Canik usta, özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde insanlara ‘ucuz’ diye satılan pırlantaların gerçek taş olmadığını söyledi:

 “İnsanlar kendi keselerine göre ucuz ve kaliteli pırlanta almaya çalışıyor. Fakat mağazalarda öyle hesaplar var ki, bu ucuzluklara kanarak gerçek pırlanta aldıklarını sanarak maalesef taş yerine cam alıyorlar. Taşın kalitesini ve değerini çıplak gözle anlayamadıkları için aldatılıyorlar. Taşı almadan önce bir mıhlayıcı ustasına danışsınlar.”


İKİ KATINA SATILIYOR


Canik usta, insanlar vitrinde gördükleri pırlantaları yeterince araştırmadan aldığına dikkat çekerek şu uyarılarda bulundu: “Bu taşlar mıhlama ustasının elinden geçip vitrine gelene kadar değerinin iki katına satışa çıkıyor. Pırlanta meraklılarına tavsiyem, eğer kaliteli ve hesaplı bir taş almak istiyorlarsa mıhlamacıların yanına uğrasınlar. Çünkü vitrine gitmeden önce daha ucuza pırlantayı mal edebilirsiniz. Aynı zamanda mıhlayıcı ustasına hayalinizdeki pırlantayı tarif ederek özel tasarım bir ürün de alabilirsiniz. Mağazalarda böyle bir şansınız olmayabilir.


Yuvarlak ve berrak taşları alın


Tektaş ve benzeri pırlantalar alınırken en dikkat edilmesi gereken ayrıntının taşın berraklığı olduğunu ifade eden Selimiciyan, kaliteli taşın sırlarını şöyle anlattı: “Pırlantanın 10 farklı düzeyi bulunan renk skalası içinden daima beyazını tercih edin. Pırlanta ne kadar beyaz ve parlaksa o kadar değerli ve kalitelidir. Sarıya doğru giden renkteki pırlantalar da giderek kalitesinin düştüğünü gösterir.

Ayrıca pırlantanın içindeki natürel kabarcıkların çok olması taşın değerini ve kalitesini düşürür. Pırlanta ne kadar yuvarlak kesilmişse o kadar iyidir. Temizlemesi de aslında çok basittir. Bir kap suya bir  miktar çamaşır deterjanı koyup içine pırlantayı atarak 15 dakika kaynatmanız yeterli. Ardından normal suyla durulayıp sildiğinizde işlem bitmiş oluyor.”


Mıhlayıcı kimdir?


Mıhlama; yerleştirmek, çakmak anlamına geliyor. Pırlanta, elmas, zümrüt, yakut, safir gibi taşları, altın ve gümüş gibi metallere yerleştirerek süsleme işine ‘mıhlama sanatı’ deniyor. Bu işle uğraşan sanatkarlar da ‘mıhlayıcı’ olarak adlandırılıyor. Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman’ın dahi ilgisini çeken mıhlayıcılık sanatkarlığı, çok büyük sabır gerektiriyor.


KAMİL MAMAN - BUGÜN GAZETESİ

14 Temmuz 2013 Pazar

Pırlanta almak kolayda, ya seçmesi





 Ⓒ ZAMAN
Pırlanta her geçen gün halka karışıyor. Hatta altını bile tahtından etmek üzere. Hal böyleyken fiyat aralığı da geniş, seçenekler de. Peki pırlanta alırken dikkat etmeniz gereken noktaları biliyor musunuz?
'Gelinin halasından iki burma bilezik, dayısından bir altın kolye, yengesinden...' diye uzayıp giden takı anonslarını artık düğünlerde duymuyoruz. Bu nahoş âdetten kurtulmak güzel de olsa, sahte takıların tespiti zorlaşıyor. Hemen her düğünde arada kaynayan bir-iki sahte bileziğe rastlamak mümkün. Ama takıda öyle bir alan var ki değil sahtekârlık hata bile kaldırmaz. Pırlantalardan bahsediyoruz tabii ki... Son yıllarda evlilik tekliflerinde tek taş yüzükler, düğünlerde ise pırlanta setler tercih edilir oldu. Öyle ki, altının pabucu dama atılacak neredeyse. Dedik ya binlerce lira vererek aldığınız bu takıda, hata affedilmez. Ancak son zamanlarda özellikle internet sitelerinde dolaşan '100 liraya yüzük, 200 liraya kolye' reklamları sebebiyle damat adaylarının kafası karışık. Özellikle tektaşla evlilik teklifi yapacaksanız gözünüzü dört açın. Unutmayın ki kömür de elmas da karbondan oluşuyor. Piyasada 'pırlanta' adı altında dolaşan değersiz taşlara aldanmamak için mücevher alırken dikkat edilmesi gerekenleri Jival Pırlanta Atölyesi'nden Martin Metin'den dinledik.
İmaj hiçbir şeydir, berraklık her şey...
Bilindiği gibi pırlanta, elmas madeninin kesilmiş hali. Elmas doğada oluşurken kristalleşme sürecinde içine birçok mineral karışır. Bu maddeciklerin sayısı, rengi, yapısı, konumu ve büyüklüğü taşın doğallığını gösterir. Bu anlamda elmasın berraklığı içinde ya da yüzeyde bulunan iz, kusur ve hasarlarla ters orantılı. Tüm dünyada pırlanta seçilirken dikkat edilmesi gereken özellikler 4C (cut-kesim, clearity-berraklık, colour-renk, carat-karat) adıyla anılıyor. Berraklık bu dört kriter içerisinde belirlenmesi en zor olanı. Diğer kriterler standartlara bağlı olarak ölçülebilirken, berraklık için bu geçerli değil. Loupe denilen mercekle taşı 10 kata kadar büyüterek bakmak mümkün. Pırlantayı, çok berraktan aza doğru 5 ana başlık altında toplayabiliriz: Mercek temizi (loupe clean), çok çok hafif izli (VVS), çok hafif izli (VS), hafif izli (SI), izli (Pique).
Doğru kesim, zengin gösterir
Doğru pırlanta kesimi, ışığın maksimum derecede yansımasını sağlıyor. Pırlanta doğru oranlarda kesilmişse, bir yüzeyinden giren ışık diğer yüzeyinden yansıyor. Daha sonra dağılarak, taç denilen üst kısmından yayılıyor. Pırlantanın büyüleyici ışıltısının sırrı da burada. Ülkemizde, pırlantada ağırlıklı olarak yuvarlak kesim tercih sebebi. Kimi zaman prenses (kare), markiz (damla), oval ve kalp şeklindeki kesimler de kullanılıyor.
Pırlantanın değeri şeffaflığında yatıyor
Pırlantanızı seçerken dikkat etmeniz gerekenlerden biri de rengi. Pırlantaların çoğu renksiz gibi görünse de aralarında ton farklılıkları var. Taşın değeri, şeffaflığına bağlı. Şeffaflık azaldıkça sarı tonun hakimiyeti artıyor. Sarı dışında pırlantada, kahverengi, gri ve yeşil tonları da görülebilir. Pırlantanın tonlarını 5 gruba ayırmak mümkün. Renksiz grup en mükemmel beyaz olan D ile başlıyor, E ve F grubuyla devam ediyor. Hafif renksiz taşlar ise G, H, I, J harfleriyle tanımlanıyor. K'den itibaren taşın değerini düşüren sarı tonları başlıyor. Bu tonlar en değersiz pırlantalar olan XYZ grubuna kadar alfabetik sırayla devam ediyor.
Nedir bu karat dedikleri?

Pırlanta seçiminde titizlik gerektiren bir nokta da taşın karatı. Karat (carat) denilen şey pırlantanın ağırlığını ölçmeye yarayan birim. Bir karatın 100 puana bölünmesiyle ortaya çıkan rakamlar, pırlantanın değerinin göstergesi. Örneğin yarım karat 50 puana eşit ve "0.50 ct" ibaresiyle ifade ediliyor. Bu puanlar santim olarak da adlandırılıyor. Karat arttıkça fiyat da artıyor maalesef. Başka deyişle, yok öyle üç kuruşa beş karat! m.tuncel@zaman.com.tr

ZAMAN

6 Haziran 2013 Perşembe

Pirlanta Aldatmacasi- Hic ise yaramayan kirinti elmaslar

A. Filiz AVŞAR Yazısı
Şu Kadarcık Bir Şey” Pırlanta Aldatmacası- TurkOcagi.Org Sitesinden"



Son zamanlarda hep dillendirilen ancak durdurulamayan “tüketim çılgınlığı” aldı başını gidiyor. Tüm Türkiye’de hesapsız –sayısız, AVM adı altında alışveriş merkezleri açılıyor, buralar hafta sonu vakit geçirmek, bu arada vitrin bakmak, (ve tabii gezerken de alışveriş yaptırmak –tükettirmek), karın doyurmak ve hatta sinema seyretmek için gezinti yeri olarak seçiliyor. Bu tüketime karşılık “ne üretiyoruz” sorusunun cevabı hiç verilmedi, verilecek gibi de görünmüyor.
Alışveriş çılgınlığı için güzel vesileler(!) de kaçırılmıyor: ( Happy New Year) yeni yıl, (Saint Valentin günü) sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, karne günleri, doğum günleri…
Alışverişin son modası erkeklerin hanımlarına, sevgililerine, annelerine aldıkları hediyeye el atmak oldu. “Onlardan şu kadarcık bir şeyi esirgemeyin”. Şu kadarcık şey dedikleri pırlanta! Evet, yükte hafif ama boyutuna inat pahada ağır. Reklâmlarda da çok cazip fiyatlar var! Hiç işe yaramayan kırıntı elmaslardan (!) yapılmış 200 -500 TL arasında pırlanta takı (!) lar.
Pırlanta alırken pahalı, satarken sudan ucuz bir taş… Asla yatırım aracı değil. Kullanırken göz alıcı, statü göstergesi, hava atma vesilesi…
Dünyada alırken de satarken de en değerli yatırım aracı olan maden, altın. Ülkemizin insanı bunu yüzyıllarca çok iyi bildi ve değerlendirdi. Ülkemizin her ekonomik sıkıntıda gündemine “yastık altı sermaye” olarak altın girdi. 2. Dünya Savaşında hâlâ nerde olduğu bilinmeyen “tonlarca altın” tartışıldı. Ve bu sene ekonomik kriz dolayısı ile yurtdışına satılan ….. bin ton altın kısa bir ekonomik bilgi olarak gündeme girdi ve geri çıktı.
Yastık altından altın çıktı… Yerine pırlanta girdi. Aslında pırlanta yastık altına giremedi. Alırken verilen paranın üçte bir fiyatına, ihtiyaç hâlinde satıldı. Ve bu arada hem tüketici olan bizler, hem de Türk ekonomisi kaybetti. Peki, kim kazandı?
Dünyadaki elmas madenlerinin hemen hemen tamamı Afrika’nın güneyinde bulunuyor. Bu madenlerde milyonlarca Afrikalının kanı ve kemikleri var. Çamurun, suyun içinden çıkacak minicik taşlar uğruna insanlık Afrika’da yıllarca katledildi. Hâlâ da katledilmeye devam ediyor.
Sonra bu çıkan elmaslar Hollanda’da ( hâlâ orada mı bilmiyorum) işleniyor, pırlanta adını alıyor, sınıflandırılıyor…
Üçüncü aşamada bu pırlantalara New York’taki borsada (hâlâ orada mı bunu da bilmiyorum) değer biçilip, dünyaya pazarlanıyor.
Kara derili Afrikalının, kara kaderinden çıkan, aslı (kömür –karbon) yine kara olan bu taş, onlar ölürken ve tüketici olan bizler ( ve diğer dünya vatandaşları da) de soyulurken, kalbi kara beyaz (!) adamın cebine kâr olarak giriyor. Hatta yine siyaha dönerek, Ortadoğu’da ve hatta dünyada silaha çevrilerek, namludan çıkan kurşun vs. ile insan bedenlerinde, ruhlarında, evlerde, topraklarda kara delikler açarak, delik –deşik ederek.
Bu madenlerin ve işleyen fabrikaların (?) ve borsadaki adamların kim olduğunu mu soruyorsunuz? Yıllar önce İsrail’e gittiğimde bize, Türkiye’den – Sivas’tan göç etmiş Oktay isimli bir orta yaşlı Yahudi rehber eşlik etti. Otobüsün önünde iken, bize sık sık bazı binaları ve altlarındaki fabrika (?) – imalathane (?) leri gösterdi. Ve de iki adet dev gökdeleni de. Dedi ki: “Afrika’daki madenler bizim. Hollanda’daki imalathaneler de. Ve New York’taki elmas borsası da bizim elimizde. Düşündük ve dedik ki: Niçin New York yâda Hollanda kazansın. Oradaki borsayı da, imalathaneleri de buraya taşıyalım. Tüm kazanç İsrail’e kalsın. Ve hepsini buraya taşıdık. Gördüğünüz binalar bu işler için.”
Sonuç: Biz eşlerimize, sevgililerimize, annemize vs… “tırnak kadar bir şey” alırken, onlardan “bu kadarcık şeyi mi esirgeyeceğiz” diye düşünürken ve işe yaramayan kırıntılara 3 – 500 TL, birazcık değeri olanlara birkaç milyar, beğendiğimiz manken – şarkıcılara aldığımız elmas – pırlantalara onbinlerce dolar harcarken paralarımız aynı yere akıyor. Yastık altı gerçek sermayemiz olan, gerçek değer olan altınlarımız ise bozdurup bozdurup yurtdışına gönderiliyor, ülkenin borçlarını ödemek için.
Değerli vatandaşlarım, sevdiklerimizden tırnak kadar bir şeyi esirgemeyelim. Paralarımızı, altınlarımızı, yurtdışına, kömür- karbon kırıklarını parmaklarımıza, (dostlarımıza göstermek için) becayiş edelim. Edelim mi?

Türk Ocağı- A. Filiz AVŞAR 

1 Haziran 2013 Cumartesi

Pirlantanin gerçegini nasil anlariz?


Pırlanta yüzük, kolye ya da küpe gibi özel takıların gerçekliğinde şüphe ediliyorsa “sertifika verebilen” bir ekspere danışmak şüphesiz en doğru yol olacaktır.
Pırlanta tek taş bir yüzük her kadının hayallerini süslüyor olsa da, satın alınan bu değerli yüzüğün sahte olması ciddi bir hayal kırıklığı yaşanması ve ciddi bir meblağın da sokağa atılmasına sebep olur. Pırlanta yüzük, kolye ya da küpe gibi özel takıların gerçekliğinde şüphe ediliyorsa “sertifika verebilen” bir ekspere danışmak şüphesiz en doğru yol olacaktır. Birçok insan için oldukça ciddi bir meblağ demek olan pırlanta takıların gerçekliğinden emin olmak için bireysel olarak da uygulanabilecek birkaç yöntem vardır. Herhangi bir pırlanta ürünü satın almayı düşünenlerin ilk adımdan sahtekarlıkları önlemek için pırlantanın sertifika bilgilerini sorması, sorunun oluşmadan önlenmesini sağlayacak en mantıklı tavır olacaktır. HRD ya da GIA olarak bilinen ve uluslararası mecrada kabul gören sertifikalar, pırlantanın da gerçekliğinin ispatıdır. Şüpheye düşülmesi halinde bir pırlanta eksperine danışmak en uygun çözümdür ancak başvurulan eksperin “profesyonel bir organizasyonun üyesi olmasına” dikkat edilmesi de oldukça önemlidir.

PARLAKLIĞI ELE VERİR

İşini gerçekten de dürüst bir şekilde yapan kuyumcular bir kenara dursun, sahte pırlantalar ile rant peşinde koşan kişilere gidilmesi ve üstelik bir de bu kişilerden pırlanta eksperi tavsiyesi istenmesi, danışıklı bir dövüşün tam ortasına düşülmesine sebep olabilir. Bu tür kişiler zaten bağlantılı olduğu bağımsız eksperleri önererek, bu kişinin sahte olan pırlantayı gerçekmiş gibi onay vermesini sağlayabilir. Bu tür dolandırıcılık tuzaklarına düşmemek için gidilen eksperin mutlaka profesyonel bir organizasyona mensup olmasına dikkat edilmelidir. Yüksek bir kırılma katsayısına sahip olan yani içinden geçen ışığı çok fazla büken pırlantalar, bu sayede bilinen parlak yüzeylere sahip olur. Sahte pırlantaların parlaklığı kendilerini ele verir. Zira kuvars ya da cam gibi maddelerden yapılan sahte pırlantalarda bu yüksek kırılma katsayısı olmadığından ışık içlerinden doğrudan geçmekte ve gerçek pırlantada olan pırıltılı görünüm de oluşmamaktadır.

GERÇEK PIRLANTA IŞIĞI KIRMALI

Gerçek bir pırlantayı anlamanın en kolay yollarından biri de, taşı ya da tek taş yüzüğü ters çevirerek bir dergi ya da gazetenin üzerine koymaktır. Işığın yüksek oranda kırılmasını sağlayan gerçek bir pırlanta, dergi ya da gazete üzerine ters olarak konduğunda ve arka yüzeyden bakıldığında yazıların okunamamasına neden olur. Bu şekilde taşı ya da yüzüğü ters çevirerek arka plandaki harfleri net bir şekilde okuyabiliyorsanız, %100 olmasa da büyük ihtimalle pırlanta sahte demektir. Ancak unutulmamasında yarar var ki, “bazen gerçek pırlantalarda özel kesim teknikleri uygulanmakta ve bu da taşın ters çevrilerek arka plana bakılması halinde yazıların okunabilmesine neden olur”. Bu durum nadir de olsa mümkün olabildiğinden, eksper olmayan bir kişinin bu yöntemle bir pırlantanın %100 sahte olduğunu söylemesi mümkün değildir. Ancak yine de bu yöntem, büyük ihtimalle bir fikir verecek ya da en azından şüphe duyulmasına yeterli olacak geçerli bir neden oluşturacaktır.  
EnSonHaber

31 Mart 2013 Pazar

İyi bir pırlanta nasıl olmalı?


İyi bir pırlanta nasıl olmalı?
Sevgililer gününde ya da evlilik teklifinizde hediye ettiğiniz pırlanta ya sahteyse?Uzmanlar piyasada çok sayıda sahte pırlanta olduğu konusunda uyarıyor. Böyle bir durumla karşılaşmamak için yapılacak en iyi şey tanınmış firmaların sertifikalı ürünlerini tercih etmek.
Kadınların değerli taşlara olan düşkünlüğü, neredeyse tarih kadar eski. Hemen her kadının parmağında görmek istediği, küçük bir parçası bile hatırı sayılır fiyatlara satılan pırlanta yüzüklerde sahtecilik çok yaygın. Türkiye'nin tek Gemoloji (süstaşı bilimi) ve Mücevher Uzmanı Doç. Dr. Murat Hatipoğlu, pırlantanın mutlaka sertifikalı olması gerektiğine dikkat çekerek, elmas yerine antrasit veya grafitten kesilen 'dönme' pırlantaya karşı vatandaşları uyardı.
ÇIPLAK GÖZLE ANLAŞILMAZ
Türkiye'deki tek resmi, değerli taş analiz laboratuvarının bulunduğu Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Gemoloji ve Mücevher Uzmanı Doç. Dr. Murat Hatipoğlu, piyasada grafit ve antrasit gibi taşlardan kesilen sahte pırlantaların çok yaygın olduğunu söyledi.
Pırlanta olarak satılan bir mücevherin, gerçek mi yoksa sahte mi olduğunun çıplak gözle uzmanlar tarafından bile anlaşılamayacağını anlatan Doç. Dr. Hatipoğlu,
"Mücevheri alırken yapılması gereken, firmanın ciddi bir marka olmasına dikkat etmektir. Çünkü aldığınız pırlantada bir sorun çıkarsa karşınızda kurumsal bir firmayı görmeniz, sorunun çözümünü kolaylaştırır. Ayrıca, mutlaka aldığınız pırlantanın sertifikası olmalı. Bu sertifika o pırlantanın kimliği gibidir" diye konuştu.
İyi bir pırlanta nasıl olmalı?
Vatandaşların da pırlantanın iyi ya da kötü olduğu konusunda fikir sahibi olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Hatipoğlu, "Pırlantayı cımbız gibi bir aletle tuttuktan sonra büyüteçle tabla kısmına bakın. İç içe geçmiş iki kare görmeniz gerekiyor.
Pırlantanın en önemli özelliği bu iki karenin düzgün olup olmadığıdır. Bu bize kesimi hakkında bilgi verir. Eğer her ikisi de tam kareyse kesim mükemmeldir" dedi.

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler