Bu Blogda Ara

Türkiye'deki Yarı Kıymetli Taşların Durumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkiye'deki Yarı Kıymetli Taşların Durumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

Turkiye'de taki uretimi


TÜRKIYE’DE TAKI ÜRETIMI
 Kuyumculuk ürünleri 1990 yilina kadar enflasyona karsi paranin
degerini korumak amaciyla bir araç olarak kullanilmistir.


 Ancak sonralari
“telkari” gibi büyük ragbet gören geleneksel ürünlerle yetinmek yerine,
dünya çapinda söz sahibi olabilme yolunda, artik klasik üretim
metotlarinin degistirilmesi gerektigi kanaatine varilmistir. Bu yöndeki ilk
hareketlenme 1990 yili baslarinda görülmüstür. Önce makine parki
yenilenmis, ileri teknoloji ile çalisan makineler ithal edilmistir.
Günümüzün büyük taki isleme fabrikalarinin ilk örneklerine bu tarihlerde
görülmeye baslanmistir. 1991 yilinda döviz karsiligi altin piyasasi, 1995’de
Altin Borsasi kurulmustur. 1995 yilinda ise ilk altin ve mücevher tasarimi
yarismasi yapilmistir.


Takilarin, bir süs esyasi olmasinin yani sira, çok siklikla rastlandigi
üzere, özellikle bilezik gibi türlerinin bir ekonomik sikinti aninda kolayca
paraya çevrilebilmesi gibi özelliklerinden dolayi kisinin gelecek garantisi
olarak da tercih edilmesinin etkisiyle, ülkemizde taki imalati, büyük bir
sanayiye dönüsme yolundadir.
Taki sektörü ülkemizin zengin tarihi ve kültürel iklimi içerisinde
büyüyüp gelismektedir. Anadolu’da 5000 yillik geçmise sahip mücevher
sanatinin bugünkü temsilcileri olan üreticiler, bu muhtesem mirasi
modern üretim teknolojisi, kaliteli isçilik, rekabetçi fiyatlar ve özgün
tasarim anlayisi ile birlestirme çabasini göstermektedirler.


 Büyük üreticiler son 10 yilda dünyanin en büyük makine ithalatini
gerçeklestirerek teknolojiye yatirim yapmislardir. Bu yolla kusursuz
üretim, agirlik standardizasyonu ve üretim kayiplarinin sinirlandirilmasi
gibi global üretim standartlarina erisilmesi amaçlanmistir.
Sektörün büyük üretim kapasitesi, uluslararasi nitelikteki tasarim
ekiplerinin mükemmel isçiligi ve ileri teknoloji ile zenginlestirilmektedir.
Sektör, yüksek kalitede tasarim ve model yaratma gücü, ayrica
üretimdeki büyük potansiyel sayesinde müsterilerin taleplerine cevap
verebilecek esneklikte bir üretim anlayisi ile çalismaktadir. Üreticiler,
üretimin tüm asamalarinda kalite konusunda dünya standartlarini rehber
edinmislerdir. Hammaddeden nihai ürünün piyasaya sunulmasina dek her
asamada üstün kalite kontrol sistemleriyle hatalarin asgariye
indirilmesine çalisilmaktadir.

Hem altin taki hem de yatirim amaçli altin talebi Türkiye’de ve
dünyanin önemli piyasalarinda 2001 yilindan beri devamli olarak
artmaktadir. Türkiye’de 2005 yili tahmini altin taki üretimi bir önceki yila
göre % 5 artisla 270 ton’dur. Dünyadaki en eski medeniyetlerin besigi olan Türkiye’nin dil, din ve
kültür mozaigi ile tarihsel zenginligini daha büyük bir güce çevirip dünya
üzerinde farkli bir konuma gelmesi sektör çalisanlarinin baslica hedefidir.
Bu amaçla firmalar, taklit üretim yapmak yerine, takiyi kullanacak kisiye
özel olduklarini hissettirecek tasarimlar ortaya koymaya, bir “dünya
markasi“ yaratmaya özel önem vermektedirler.
Dünyada tasarim zenginligi açisindan Türkiye, sansli ülke
konumundadir. Rakip ülke tasarimcilari müzelerden ve tarih kitaplarindan
yararlanirken Türk tasarimcilari ayni cografyada dogduklari Hitit, Truva,
Urartu ve Roma medeniyetlerinden daha hizli bir sekilde
esinlenmektedirler. Sahip olunan bu kültürel zenginligi, aldiklari evrensel
nitelikteki egitimle birlestiren tasarimcilar, ürünlerini uluslararasi
piyasalardaki çok sayida müsterilerinin begenisine sunmaktadirlar.

 Günümüzde bilgisayar programlarinin da katkisiyla yilda binlerce
farkli model üretilmektedir. Dis pazarlardaki rekabete karsi taki üreticileri
yaygin olarak kullandiklari Osmanli desenleri, Helenistik çag dönemi
takilarinda kullanilan motiflerin günümüze uygun olarak modernize
edilmesi, ayrica Roma ve Selçuk desenleri üzerinde yapilan sentezler
sayesinde büyük basarilari yakalamislardir.
 Mücevher taki tasariminin merkezi Italya’da düzenlenen, 50 yillik
geçmise sahip Vicenzaoro Fuari, son 10 yildir uluslararasi pazarlarda
büyük bir basari gösteren Türk altin taki üreticilerinin, küresel rekabette
zorlu bir sinavdan cesaretle geçerek hakli bir üne sahip olduklarini
sergileme firsati vermistir. Türk altin üreticileri, Hititlerden Frigyalilar ve
Lidyalilara uzanan binlerce yillik tarihi mirasin, tasarimda kendilerine
sagladigi birikim ve enerji, ayrica etkin bir pazarlama ile rekabet
güçlerinin giderek daha da artmakta oldugunu göstermislerdir.
Türkiye’nin bu basarisinda, sektörün içindeki büyük potansiyel ve
dinamizm etkili olmustur.
Sektörde faaliyet gösteren firmalarin rafineri, madencilik, magaza
zincirleri ve pazarlama sirketleri olusturarak dünyada lider konumundaki
sirketler arasinda yer alma çabalari sürekli devam etmektedir.
Taki dalinda düzenlenen uluslararasi fuarlara istirak eden Türk
firmalari, bu yolla dünyada gelisen trendleri ve ülkelerin kültürleriyle
zenginlesen tasarimlari, ayrica sektörde kullanilan makine, teçhizat ve
malzemeleri çok yakindan görme firsati bulmaktadirlar.
Son yillarda takiya olan ilginin çok artmasi ile birlikte bu sektörde is
görenlerin sayisinda da bir artis izlenmistir. Üretime ve tasarima
mühendis ve mimarlarin da katkisiyla, atölyelerde üretim yaninda evlerde
kisisel zevk ve begeninin, hayal gücünün de etkisiyle çok degisik renk, malzeme, ebat ve tasarimlarda takilar piyasaya çikmaktadir. Günümüzde
taki tasarimi konusunda egitim veren yüksek okullar da devreye
sokulmustur. Bunlar arasinda Marmara Üniversitesi’nin iki yillik egitim
veren bölümü ile, Ege Üniversitesi’nin dört yillik taki tasarimi bölümü
sayilabilir.


ISTANBUL TICARET ODASI 
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
 Hazirlayan
 MUALLA BILGIN- Aralık 2006

29 Nisan 2013 Pazartesi

Türkiye'deki Yarı Kıymetli Taşların Durumu- pirlanta



Türkiye'deki Yarı Kıymetli Taşların Durumu
TÜRKİYE'DE YARI KIYMETLİ TAŞLARIN DURUMU 

Kuyumculuk sektöründe özellikle son yıllarda büyük ilgi görmeye başlayan yarı kıymetli taşların bir bölümü Türkiye’de var; jeolojik oluşum koşulları düşünüldüğünde başka türde taşların bulunma olasılığı da çok yüksek. Ancak Türkiye’de üretim potansiyeli bulunan yarı kıymetli taşların daha sağlıklı değerlendirilebilmesi için öncelikle konuyla ilgili eğitimin yaygınlaştırılması ve yatakların bulunduğu yörelerde yaşayanların bilinçlendirilmeleri gerekiyor. 

Kuyumculukta genellikle gümüş ile birlikte kullanılan mineral ve taşlar, yarı kıymetli taşlar olarak tanımlana gelmişlerdir. Yarı kıymetli taşlar kuyumculuk ve süsleme eşyası yapımında ağırlıklı olarak kullanılırlar. Altın ile kullanılan, ancak dünya çapında gelişmiş kullanılma alışkanlığı yaratılamadığı için pazarda önemli yer tutmayan özel taşlar (oltu taşı, irize opal) da yarı kıymetli taşlar grubunda yer alırlar. Bu tanımlamalar bize kıymetli ve yarı kıymetli taşların sınıflamasında kesin bir sınırın olmadığını göstermesine karşın elmas, yakut, safir ve zümrüt ün dışında kalan, kuyumculuk ve süsleme sektöründe kullanılan mineral ve taşlar yarı kıymetli taşlar sınıfında yer alırlar. 


MİNERALOJİ

Yarı kıymetli taş olarak değerlendirilen çok sayıda mineral ve kayaç vardır. Bunlardan bir kısmı yurdumuzda bulunur ve bir kısmının da bulunma olasılığı jeolojik oluşum koşulları göz önüne alındığında oldukça yüksektir.


DÜNYA’DAKİ VE TÜRKİYE’DEKİ BAŞLICA YATAKLAR 

Opal çeşitleri dünyada başlıca Avustralya, Macaristan, Meksika, ABD-Nevada ve Türkiye’de bol miktarda bulunurlar. Ateş opal Meksika ve Türkiye’de Kütahya ilinde bulunur. ateş opalleri riyodasit-riyolit olarak tanımlanabilen kayaçların boşluklarında kırmızı, sarı, beyaz şeffaf veya bu renklerin çeşitli tonlarında oluşurlar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Almanlar tarafından işletilmiştir. Günümüzde terkedilmiş ocakların aynalarından ve pasalarından 1mm-1cm boyutlarında ateş opal toplamak mümkündür. TUPRAG tarafından altın madeni olarak ruhsatlanmıştır. 

Kıymetli Opal veya diğer adıyla İrize Opal’in ana yurdu Avustralya olarak kabul edilebilir. Türkiye’de de özellikle Eskişehir, Bilecik, Kütahya ve Afyon illerinde volkanik faaliyetlerin etkin olduğu yörelerde ve serpantinleşmiş ultrabazikler üzerine gelen Eosen konglomeralarında hemen hemen her çeşit ve renkte opal oluşumlarına rastlanılır. Opal oluşumları magnezit yataklaşmaları ile yakın ilişkilidir. Eskişehir Dereyalak köyü civarından ekonomik boyutta opal çakılları, konglomeraları oluşturur. Eskişehir-Sivrihisar-Karkın süt opalleri ağsal damarlar halinde serpantinitleri kesmiş olarak gözlenirler. 
Dünyadaki jadeid yatakları Guatemala, Japonya, Rusya ve ABD’nin Kaliforniya eyaletinde ve Myanmar(Burma)’da bulunmaktadır. Kretase sonu ve Eosen yaşları arasında oluşan kristalen şist ve plutonik kayaçlarla çevrelenmiş serpantinler içinde bulunur. Ultrabazik ve bazik kayaçların zengin olduğu ülkemizde, nefrit ve jadeidin bulunma olasılığı oldukça yüksektir. Özellikle başkalaşıma uğramış ofiyolit kuşakları gözden geçirilmelidir. 
Dünyanın hemen her ülkesinde kuvars oldukça çok bulunmaktadır. Mor kuvars (ametist) Brezilya’daki zengin rezervli yataklar bulunmadan önce çok pahalı taşlar grubuna giriyordu. Türkiye kuvars ve çeşitleri değişik yörelerde bulunmaktadırlar. Balıkesir-Dursunbey-Göğü köyü civarında volkanik kayaçlar içinde çatlakları dolduran ametist kristalleri vardır. Ordu-Fatsa’da liman yapımında kullanılan taş bloklarında ametist damarları gözlenir. Yozgat-Şefaatli, Gümüşhane ve Şebinkarahisar yörelerinde bulunur. 

Balıkesir-Biga-Dikmen köyü güney doğusunda şistler içinde krizopras bulunur. Eskişehir-Sivrihisar-Dumluca köyü civarında Mihalıccık-Sazak arasında Osmanlı İmparatorluğu döneminde işlenmiş krizopras oluşumları vardır. 
Aydın-Karacasu-Damdere köyü civarında şeffaf ve hafif dumanlı kuvars kristalleri bulunur. Aydın-Koçarlı ilçesi Mersinbeleni Köyü civarında dağ kristali (şeffaf kuvars) ve dumanlı kuvars kristalleri yaygındır. Aydın-Çine ilçesi Topçam, Kırksakallar, Yeniköy, ve Ovacık köyleri civarında dağ kristalleri ve dumanlı kuvars kristalleri bulunmaktadır. Beypazarı-Kırbaşı-Aşağı Çamlar köyü civarındaki feldspat ocaklarında 10-
70 cm
 boyutlu kristal kuvarslar bulunmaktadır.

Kriptokristalin kuvars oluşumu, masif ve bantlı kalsedon oluşumları oldukça yaygındır. Balıkesir-Gönen-Alacaoluk köyü; Çanakkale-Biga Dikmen köyü; İzmir-Aliağa Güzelcehisar Barajı çevresi, Bergama Şakran bucağı, Seferhisar Doğanbey beldesi; Eskişehir-Mayıslar köyü ve Bolu-Kıbrıscık köyü civarında mavi kalsedon oluşumları bulunur. Ankara-Çubuk ilçesinde çizgili kalsedon oluşumu agat olarak değerlendirilmektedir. 
Beril ise Rusya, Kolombiya, Seylan, Madagaskar ve Brezilya’da boldur. Manisa-Gördes ilçesinde bulunan ve feldspat üretimi yapılan pegmatitlerde beril vardır. Zaman zaman açık yeşil renkli ve zümrütü andırır şeffaflıkta beril kristalleri bulunmaktadır. 

Yozgat-Doğankent-Oruklar köyü yakınlarında granitaplit ve pegmatitlere bağlı olarak rubellit (pembe turmalin) kristalleri bulunmuştur. Gelişmiş dilinimleri nedeniyle işlenememektedir. 
Diyaspor yatakları Türkiye, Urallar, Yunanistan, ABD ve Çek Cumhuriyetinde vardır. Türkiye diyasporları kalite bakımından yüksek değerlidir. Menderes masifi kenar zonlarında yer alan zımpara yataklarında gözlenir. Muğla-Milas-Mersinet-Küçükçamlıca tepe boksit-alümina ocak işletmesinde damarlar halinde, şeffaf, sarı-yeşil renkli diyaspor kristalleri bulunur.

Feldspat çeşitleri yarı kıymetli taş olarak kullanılmaktadır. Yurdumuzda Aydın-Çine feldspat işletmelerinde şeffaf feldspat kristalleri mevcuttur. Simav-Söğütcük yöresindeki pegmatitlerde, iyi kristallenmiş feldspatlar bulunur. 
Gröna çeşidi pirop, Güney Afrika ve Rusya’da boldur. Grossular, Srilanka, Madagaskar, Meksika ve Kanada’da bulunur. Yurdumuzda Aydın-Yatağan-Hacımescitlen köyü civarında şistler içinde 1-
6 cm boyutlu almandin kristalleri vardır. Eskişehir-Sarıcakaya- İğdir dere kumları içinde ufak pirop kristalleri görülür. 

Olivin, Burma ve Kızıldeniz’de St. John adasında, Mısır, Seylan ve Brezilya’da bulunur. Osmanlı sarayında Mısır’dan geldiği söylenen ve Zebercet olarak adlandırılan iri kristal olivinler vardır.


MADEN İŞLETME YÖNTEMLERİ

Yarı kıymetli taşların işletilmesi basit madencilik işlemleriyle gerçekleştirilir. Genellikle açık ocak işletmeleri olarak kazma, kürek ve kayacı kırıcı olarak el murçları ve gerektiğinde ufak benzinli kırıcı ve deliciler kullanılır. Pegmatitlerde yarı kıymetli taş cepleri, içerdikleri yarı kıymetli taşları tahrip etmeyecek şekilde dikkatli kazma işlemleriyle temizlenirler. 
Jeolojik yapının ve yarı kıymetli taşların litolojideki dağılımına göre mekanize işletmeler de şekillenebilmektedir. Bugün Avustralya Queensland’da Cragg asil opal madeninde 41 iş makinesi çalışmaktadır. Bölgede yeni bir ocak açılırken önce 
75 cm çaplı sondaj ile 20 metre derinliğe kadar kuyu açılır. Opal varlığını gösteren işaretler aranır. Şayet bir işaret bulunursa işçi ekibinden bir kişi ip ile kuyuya inerek renk kontrolü yapar. Üretim yapılabilecek bir bölge bulunmuşsa buldozerler ile opal bulunan tabakanın üstü temizlenir. Derinliği 2,5 ile 12 metre arasında 60x15 m genişliğinde bir alan açılır. Opal varlığına göre yapılacak üretim ile açık ocağın şekli belirlenir. Bulunan en büyük opal 1m x 60 cm x 25 cm boyutludur (1907). 
Myanmar (Burma) jadeidleri serpantinleşmiş peridotitler içinde dayklar halinde birincil olarak ve bunlardan türeyen ikincil blok ve çakıllardan oluşur. Jadeid dayklarını tanımak kolaydır, tarihsel boyutta üretim, dayka yakın bir yerde ateş yakıp üzerine su dökerek kayaçta çatlaklar oluşturmak şeklinde yapılmıştır. Şimdilerde basit kırıcı ve kazıcılarla jadeid daykı öncelikle temizlenir sonra patlayıcılar ve çekişli kırıcılar kullanılarak üretim sağlanır. 

Ülkemizde yarı kıymetli taş üretiminde belli yeni maden üretim yöntemleri, genellikle uygulanmamaktadır. Aydın-Koçarlı yöresinde kuvars işletmesi ve Eskişehir Mayıslar Köyü mavi kalsedon işletmesinde basit maden üretim yöntemleri kullanılır. Mayıslar’da limonitli cevherleşme zonundan delme patlatma ile üretim yapılmaktadır. Buradan çıkartılan kalsedonların işlenmesi için tesis kurma çalışmaları vardır. İşletme başvurusu bulunan Bolu-Kıbrıscık mavi kalsedon yatakları, 
1.5 m kalınlığında bir damar halinde oldukça yaygın yataklaşma gösterir. 

Bilinen diğer oluşumlardan yöre köylüleri tarafından basit kazma yöntemleriyle üretim ve stoklama yapılmakta, taş toplayıcı ve pazarlayıcılarına satılmaktadır. 
KULLANILAN ALANLAR VE PAZARLAMA

Yarı kıymetli taşlar kuyumculuk sektöründe ve çoğunlukla süslemecilikte kullanılırlar. Agatlardan laboratuar havanları yapılır. Pazarlama daha çok Almanya, İtalya, ABD, Hong Kong ve Tayvan’da yoğunlaşmıştır. Almanya’da bir zamanlar taş üretim merkezi olan Idar Oberstein bugün için bir taş işleme ve pazarlama merkezi haline gelmiştir. Dünya yarı kıymetli taş üretiminin çoğu Idar Oberstein borsasından geçer. Ancak örneğin Hong Kong da 1950’li yıllardan beri jadeid ticaretinin merkezidir. 
Yurdumuzda üretilen yarı kıymetli taşlar, genellikle yurtdışına çeşitli yollardan çeşitli adlar altında ihraç edilmektedir. Son on senede yarı kıymetli taşları işleyen tesisler için çeşitli yatırımlar yapılmak istenmiştir. Örneğin KOSGEB destekli obsidiyen taşından bijuteri üretim projesi Kars ilinde gerçekleştirilmiştir. 

Anadolu Üniversitesi bünyesinde Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen projelerle "Kıymetli ve Yarı Kıymetli Taş Atölyesi" kurulmuştur. İlk olarak Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde Buca Meslek Yüksek Okulu’nda bu konuda eğitim veren bir bölüm açılmıştır. Daha sonraları Muğla, Afyon Kocatepe ve Mersin Üniversitelerine bağlı meslek yüksek okullarında programlar açılmıştır. 
Ankara, İstanbul ve İzmir’de bulunan basit kesme, şekillendirme, tamburlama yöntemlerinin uygulandığı atölyeler ile kıymetli ve yarı kıymetli taş ve mineralleri satan hobi mağazaları yurtiçi üretimine kısmen pazar yaratmaktadır.


SEKTÖRÜN SORUNLARI
 
Sektördeki başlıca sorun belli bir üretim ve pazarlama düzeninin kurulamamış olmasıdır. Bunun nedenleri yarı kıymetli taş oluşumlarının küçük boyutta olmaları, Maden Kanunu’nda bu sektöre dönük özel koşulların yer almaması, Uzakdoğu ülkelerinden çok ucuza işlenmiş taş ithalatı yapılmasıdır. 
Küçük boyutlu taş yataklarında işletme masrafları, kalıcı tesis kurulduğu zaman kârlılığı ortadan kaldırmaktadır. Kalıcı tesis kurulmadığı durumlarda ise taş yatakları yöre köylülerince veya bölgeye gelen yöre dışı kişilerce kaçak olarak çıkarılmakta; taş toplayıcılar ve pazarlamacılar aracılığı ile değişik kılıflar altında yurtdışına çıkartılmaktadır. 
Ufak boyutlu atölyelerin dışında yapılan ve yapılmaya çalışılan fabrika yatırımları, ucuz ithalat karşısında sonuçsuz kalmaktadır. 
 
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yarı kıymetli taş oluşumlarının talanını önlemek için yataklaşmanın yakınındaki yöre köylülerinin bilinçlendirilmesi ve köye ekonomik girdilerin sağlanması gerekir. Girişimlerimiz sonucunda bu amaçla Anadolu Üniversitesi bünyesinde Devlet Planlama Teşkilatı’nca desteklenen iki proje ile bir atölye-laboratuar kurulmuş olmasına rağmen, çeşitli olumsuz gelişmeler nedeniyle köy düzeyine inilememiştir. Üniversitelerde yer alan meslek yüksek okullarında uygulanan öğretim programları ile yöre köylüleri de bilinçlendirilmelidir. Orman köylülerini meslek edindirme amacıyla kurulan Bilecik ve Düzce’de bulunan okulların benzerleri, yarı kıymetli taşların bol bulunduğu yörelerde de kurulmalıdır. 
Değiştirilme çalışmaları yapılan Maden Kanunu kapsamında küçük maden işletme koşulları tanımlanmalı, kolaylıklar sağlanmalı ve kaçak üretimler yasallaştırılmalıdır. 

Hiç değilse en az bir yarı kıymetli taş borsası kurulmalı ve çeşitli şekillerde üretilen taşlar bu borsada değerlendirilmelidir. Bugün için bile hangi cins taşın hangi yöreden ve ocaktan çıkarıldığı bilinebilmektedir. Zaman içinde bu konuda yetişmiş eksperler olacaktır ve taşlar belgelenerek yasallaşma sağlanabilecektir..
 


Türkiye'deki Yarı Kıymetli Taşların Durumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkiye'deki Yarı Kıymetli Taşların Durumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

Turkiye'de taki uretimi


TÜRKIYE’DE TAKI ÜRETIMI
 Kuyumculuk ürünleri 1990 yilina kadar enflasyona karsi paranin
degerini korumak amaciyla bir araç olarak kullanilmistir.


 Ancak sonralari
“telkari” gibi büyük ragbet gören geleneksel ürünlerle yetinmek yerine,
dünya çapinda söz sahibi olabilme yolunda, artik klasik üretim
metotlarinin degistirilmesi gerektigi kanaatine varilmistir. Bu yöndeki ilk
hareketlenme 1990 yili baslarinda görülmüstür. Önce makine parki
yenilenmis, ileri teknoloji ile çalisan makineler ithal edilmistir.
Günümüzün büyük taki isleme fabrikalarinin ilk örneklerine bu tarihlerde
görülmeye baslanmistir. 1991 yilinda döviz karsiligi altin piyasasi, 1995’de
Altin Borsasi kurulmustur. 1995 yilinda ise ilk altin ve mücevher tasarimi
yarismasi yapilmistir.


Takilarin, bir süs esyasi olmasinin yani sira, çok siklikla rastlandigi
üzere, özellikle bilezik gibi türlerinin bir ekonomik sikinti aninda kolayca
paraya çevrilebilmesi gibi özelliklerinden dolayi kisinin gelecek garantisi
olarak da tercih edilmesinin etkisiyle, ülkemizde taki imalati, büyük bir
sanayiye dönüsme yolundadir.
Taki sektörü ülkemizin zengin tarihi ve kültürel iklimi içerisinde
büyüyüp gelismektedir. Anadolu’da 5000 yillik geçmise sahip mücevher
sanatinin bugünkü temsilcileri olan üreticiler, bu muhtesem mirasi
modern üretim teknolojisi, kaliteli isçilik, rekabetçi fiyatlar ve özgün
tasarim anlayisi ile birlestirme çabasini göstermektedirler.


 Büyük üreticiler son 10 yilda dünyanin en büyük makine ithalatini
gerçeklestirerek teknolojiye yatirim yapmislardir. Bu yolla kusursuz
üretim, agirlik standardizasyonu ve üretim kayiplarinin sinirlandirilmasi
gibi global üretim standartlarina erisilmesi amaçlanmistir.
Sektörün büyük üretim kapasitesi, uluslararasi nitelikteki tasarim
ekiplerinin mükemmel isçiligi ve ileri teknoloji ile zenginlestirilmektedir.
Sektör, yüksek kalitede tasarim ve model yaratma gücü, ayrica
üretimdeki büyük potansiyel sayesinde müsterilerin taleplerine cevap
verebilecek esneklikte bir üretim anlayisi ile çalismaktadir. Üreticiler,
üretimin tüm asamalarinda kalite konusunda dünya standartlarini rehber
edinmislerdir. Hammaddeden nihai ürünün piyasaya sunulmasina dek her
asamada üstün kalite kontrol sistemleriyle hatalarin asgariye
indirilmesine çalisilmaktadir.

Hem altin taki hem de yatirim amaçli altin talebi Türkiye’de ve
dünyanin önemli piyasalarinda 2001 yilindan beri devamli olarak
artmaktadir. Türkiye’de 2005 yili tahmini altin taki üretimi bir önceki yila
göre % 5 artisla 270 ton’dur. Dünyadaki en eski medeniyetlerin besigi olan Türkiye’nin dil, din ve
kültür mozaigi ile tarihsel zenginligini daha büyük bir güce çevirip dünya
üzerinde farkli bir konuma gelmesi sektör çalisanlarinin baslica hedefidir.
Bu amaçla firmalar, taklit üretim yapmak yerine, takiyi kullanacak kisiye
özel olduklarini hissettirecek tasarimlar ortaya koymaya, bir “dünya
markasi“ yaratmaya özel önem vermektedirler.
Dünyada tasarim zenginligi açisindan Türkiye, sansli ülke
konumundadir. Rakip ülke tasarimcilari müzelerden ve tarih kitaplarindan
yararlanirken Türk tasarimcilari ayni cografyada dogduklari Hitit, Truva,
Urartu ve Roma medeniyetlerinden daha hizli bir sekilde
esinlenmektedirler. Sahip olunan bu kültürel zenginligi, aldiklari evrensel
nitelikteki egitimle birlestiren tasarimcilar, ürünlerini uluslararasi
piyasalardaki çok sayida müsterilerinin begenisine sunmaktadirlar.

 Günümüzde bilgisayar programlarinin da katkisiyla yilda binlerce
farkli model üretilmektedir. Dis pazarlardaki rekabete karsi taki üreticileri
yaygin olarak kullandiklari Osmanli desenleri, Helenistik çag dönemi
takilarinda kullanilan motiflerin günümüze uygun olarak modernize
edilmesi, ayrica Roma ve Selçuk desenleri üzerinde yapilan sentezler
sayesinde büyük basarilari yakalamislardir.
 Mücevher taki tasariminin merkezi Italya’da düzenlenen, 50 yillik
geçmise sahip Vicenzaoro Fuari, son 10 yildir uluslararasi pazarlarda
büyük bir basari gösteren Türk altin taki üreticilerinin, küresel rekabette
zorlu bir sinavdan cesaretle geçerek hakli bir üne sahip olduklarini
sergileme firsati vermistir. Türk altin üreticileri, Hititlerden Frigyalilar ve
Lidyalilara uzanan binlerce yillik tarihi mirasin, tasarimda kendilerine
sagladigi birikim ve enerji, ayrica etkin bir pazarlama ile rekabet
güçlerinin giderek daha da artmakta oldugunu göstermislerdir.
Türkiye’nin bu basarisinda, sektörün içindeki büyük potansiyel ve
dinamizm etkili olmustur.
Sektörde faaliyet gösteren firmalarin rafineri, madencilik, magaza
zincirleri ve pazarlama sirketleri olusturarak dünyada lider konumundaki
sirketler arasinda yer alma çabalari sürekli devam etmektedir.
Taki dalinda düzenlenen uluslararasi fuarlara istirak eden Türk
firmalari, bu yolla dünyada gelisen trendleri ve ülkelerin kültürleriyle
zenginlesen tasarimlari, ayrica sektörde kullanilan makine, teçhizat ve
malzemeleri çok yakindan görme firsati bulmaktadirlar.
Son yillarda takiya olan ilginin çok artmasi ile birlikte bu sektörde is
görenlerin sayisinda da bir artis izlenmistir. Üretime ve tasarima
mühendis ve mimarlarin da katkisiyla, atölyelerde üretim yaninda evlerde
kisisel zevk ve begeninin, hayal gücünün de etkisiyle çok degisik renk, malzeme, ebat ve tasarimlarda takilar piyasaya çikmaktadir. Günümüzde
taki tasarimi konusunda egitim veren yüksek okullar da devreye
sokulmustur. Bunlar arasinda Marmara Üniversitesi’nin iki yillik egitim
veren bölümü ile, Ege Üniversitesi’nin dört yillik taki tasarimi bölümü
sayilabilir.


ISTANBUL TICARET ODASI 
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
 Hazirlayan
 MUALLA BILGIN- Aralık 2006

29 Nisan 2013 Pazartesi

Türkiye'deki Yarı Kıymetli Taşların Durumu- pirlanta



Türkiye'deki Yarı Kıymetli Taşların Durumu
TÜRKİYE'DE YARI KIYMETLİ TAŞLARIN DURUMU 

Kuyumculuk sektöründe özellikle son yıllarda büyük ilgi görmeye başlayan yarı kıymetli taşların bir bölümü Türkiye’de var; jeolojik oluşum koşulları düşünüldüğünde başka türde taşların bulunma olasılığı da çok yüksek. Ancak Türkiye’de üretim potansiyeli bulunan yarı kıymetli taşların daha sağlıklı değerlendirilebilmesi için öncelikle konuyla ilgili eğitimin yaygınlaştırılması ve yatakların bulunduğu yörelerde yaşayanların bilinçlendirilmeleri gerekiyor. 

Kuyumculukta genellikle gümüş ile birlikte kullanılan mineral ve taşlar, yarı kıymetli taşlar olarak tanımlana gelmişlerdir. Yarı kıymetli taşlar kuyumculuk ve süsleme eşyası yapımında ağırlıklı olarak kullanılırlar. Altın ile kullanılan, ancak dünya çapında gelişmiş kullanılma alışkanlığı yaratılamadığı için pazarda önemli yer tutmayan özel taşlar (oltu taşı, irize opal) da yarı kıymetli taşlar grubunda yer alırlar. Bu tanımlamalar bize kıymetli ve yarı kıymetli taşların sınıflamasında kesin bir sınırın olmadığını göstermesine karşın elmas, yakut, safir ve zümrüt ün dışında kalan, kuyumculuk ve süsleme sektöründe kullanılan mineral ve taşlar yarı kıymetli taşlar sınıfında yer alırlar. 


MİNERALOJİ

Yarı kıymetli taş olarak değerlendirilen çok sayıda mineral ve kayaç vardır. Bunlardan bir kısmı yurdumuzda bulunur ve bir kısmının da bulunma olasılığı jeolojik oluşum koşulları göz önüne alındığında oldukça yüksektir.


DÜNYA’DAKİ VE TÜRKİYE’DEKİ BAŞLICA YATAKLAR 

Opal çeşitleri dünyada başlıca Avustralya, Macaristan, Meksika, ABD-Nevada ve Türkiye’de bol miktarda bulunurlar. Ateş opal Meksika ve Türkiye’de Kütahya ilinde bulunur. ateş opalleri riyodasit-riyolit olarak tanımlanabilen kayaçların boşluklarında kırmızı, sarı, beyaz şeffaf veya bu renklerin çeşitli tonlarında oluşurlar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Almanlar tarafından işletilmiştir. Günümüzde terkedilmiş ocakların aynalarından ve pasalarından 1mm-1cm boyutlarında ateş opal toplamak mümkündür. TUPRAG tarafından altın madeni olarak ruhsatlanmıştır. 

Kıymetli Opal veya diğer adıyla İrize Opal’in ana yurdu Avustralya olarak kabul edilebilir. Türkiye’de de özellikle Eskişehir, Bilecik, Kütahya ve Afyon illerinde volkanik faaliyetlerin etkin olduğu yörelerde ve serpantinleşmiş ultrabazikler üzerine gelen Eosen konglomeralarında hemen hemen her çeşit ve renkte opal oluşumlarına rastlanılır. Opal oluşumları magnezit yataklaşmaları ile yakın ilişkilidir. Eskişehir Dereyalak köyü civarından ekonomik boyutta opal çakılları, konglomeraları oluşturur. Eskişehir-Sivrihisar-Karkın süt opalleri ağsal damarlar halinde serpantinitleri kesmiş olarak gözlenirler. 
Dünyadaki jadeid yatakları Guatemala, Japonya, Rusya ve ABD’nin Kaliforniya eyaletinde ve Myanmar(Burma)’da bulunmaktadır. Kretase sonu ve Eosen yaşları arasında oluşan kristalen şist ve plutonik kayaçlarla çevrelenmiş serpantinler içinde bulunur. Ultrabazik ve bazik kayaçların zengin olduğu ülkemizde, nefrit ve jadeidin bulunma olasılığı oldukça yüksektir. Özellikle başkalaşıma uğramış ofiyolit kuşakları gözden geçirilmelidir. 
Dünyanın hemen her ülkesinde kuvars oldukça çok bulunmaktadır. Mor kuvars (ametist) Brezilya’daki zengin rezervli yataklar bulunmadan önce çok pahalı taşlar grubuna giriyordu. Türkiye kuvars ve çeşitleri değişik yörelerde bulunmaktadırlar. Balıkesir-Dursunbey-Göğü köyü civarında volkanik kayaçlar içinde çatlakları dolduran ametist kristalleri vardır. Ordu-Fatsa’da liman yapımında kullanılan taş bloklarında ametist damarları gözlenir. Yozgat-Şefaatli, Gümüşhane ve Şebinkarahisar yörelerinde bulunur. 

Balıkesir-Biga-Dikmen köyü güney doğusunda şistler içinde krizopras bulunur. Eskişehir-Sivrihisar-Dumluca köyü civarında Mihalıccık-Sazak arasında Osmanlı İmparatorluğu döneminde işlenmiş krizopras oluşumları vardır. 
Aydın-Karacasu-Damdere köyü civarında şeffaf ve hafif dumanlı kuvars kristalleri bulunur. Aydın-Koçarlı ilçesi Mersinbeleni Köyü civarında dağ kristali (şeffaf kuvars) ve dumanlı kuvars kristalleri yaygındır. Aydın-Çine ilçesi Topçam, Kırksakallar, Yeniköy, ve Ovacık köyleri civarında dağ kristalleri ve dumanlı kuvars kristalleri bulunmaktadır. Beypazarı-Kırbaşı-Aşağı Çamlar köyü civarındaki feldspat ocaklarında 10-
70 cm
 boyutlu kristal kuvarslar bulunmaktadır.

Kriptokristalin kuvars oluşumu, masif ve bantlı kalsedon oluşumları oldukça yaygındır. Balıkesir-Gönen-Alacaoluk köyü; Çanakkale-Biga Dikmen köyü; İzmir-Aliağa Güzelcehisar Barajı çevresi, Bergama Şakran bucağı, Seferhisar Doğanbey beldesi; Eskişehir-Mayıslar köyü ve Bolu-Kıbrıscık köyü civarında mavi kalsedon oluşumları bulunur. Ankara-Çubuk ilçesinde çizgili kalsedon oluşumu agat olarak değerlendirilmektedir. 
Beril ise Rusya, Kolombiya, Seylan, Madagaskar ve Brezilya’da boldur. Manisa-Gördes ilçesinde bulunan ve feldspat üretimi yapılan pegmatitlerde beril vardır. Zaman zaman açık yeşil renkli ve zümrütü andırır şeffaflıkta beril kristalleri bulunmaktadır. 

Yozgat-Doğankent-Oruklar köyü yakınlarında granitaplit ve pegmatitlere bağlı olarak rubellit (pembe turmalin) kristalleri bulunmuştur. Gelişmiş dilinimleri nedeniyle işlenememektedir. 
Diyaspor yatakları Türkiye, Urallar, Yunanistan, ABD ve Çek Cumhuriyetinde vardır. Türkiye diyasporları kalite bakımından yüksek değerlidir. Menderes masifi kenar zonlarında yer alan zımpara yataklarında gözlenir. Muğla-Milas-Mersinet-Küçükçamlıca tepe boksit-alümina ocak işletmesinde damarlar halinde, şeffaf, sarı-yeşil renkli diyaspor kristalleri bulunur.

Feldspat çeşitleri yarı kıymetli taş olarak kullanılmaktadır. Yurdumuzda Aydın-Çine feldspat işletmelerinde şeffaf feldspat kristalleri mevcuttur. Simav-Söğütcük yöresindeki pegmatitlerde, iyi kristallenmiş feldspatlar bulunur. 
Gröna çeşidi pirop, Güney Afrika ve Rusya’da boldur. Grossular, Srilanka, Madagaskar, Meksika ve Kanada’da bulunur. Yurdumuzda Aydın-Yatağan-Hacımescitlen köyü civarında şistler içinde 1-
6 cm boyutlu almandin kristalleri vardır. Eskişehir-Sarıcakaya- İğdir dere kumları içinde ufak pirop kristalleri görülür. 

Olivin, Burma ve Kızıldeniz’de St. John adasında, Mısır, Seylan ve Brezilya’da bulunur. Osmanlı sarayında Mısır’dan geldiği söylenen ve Zebercet olarak adlandırılan iri kristal olivinler vardır.


MADEN İŞLETME YÖNTEMLERİ

Yarı kıymetli taşların işletilmesi basit madencilik işlemleriyle gerçekleştirilir. Genellikle açık ocak işletmeleri olarak kazma, kürek ve kayacı kırıcı olarak el murçları ve gerektiğinde ufak benzinli kırıcı ve deliciler kullanılır. Pegmatitlerde yarı kıymetli taş cepleri, içerdikleri yarı kıymetli taşları tahrip etmeyecek şekilde dikkatli kazma işlemleriyle temizlenirler. 
Jeolojik yapının ve yarı kıymetli taşların litolojideki dağılımına göre mekanize işletmeler de şekillenebilmektedir. Bugün Avustralya Queensland’da Cragg asil opal madeninde 41 iş makinesi çalışmaktadır. Bölgede yeni bir ocak açılırken önce 
75 cm çaplı sondaj ile 20 metre derinliğe kadar kuyu açılır. Opal varlığını gösteren işaretler aranır. Şayet bir işaret bulunursa işçi ekibinden bir kişi ip ile kuyuya inerek renk kontrolü yapar. Üretim yapılabilecek bir bölge bulunmuşsa buldozerler ile opal bulunan tabakanın üstü temizlenir. Derinliği 2,5 ile 12 metre arasında 60x15 m genişliğinde bir alan açılır. Opal varlığına göre yapılacak üretim ile açık ocağın şekli belirlenir. Bulunan en büyük opal 1m x 60 cm x 25 cm boyutludur (1907). 
Myanmar (Burma) jadeidleri serpantinleşmiş peridotitler içinde dayklar halinde birincil olarak ve bunlardan türeyen ikincil blok ve çakıllardan oluşur. Jadeid dayklarını tanımak kolaydır, tarihsel boyutta üretim, dayka yakın bir yerde ateş yakıp üzerine su dökerek kayaçta çatlaklar oluşturmak şeklinde yapılmıştır. Şimdilerde basit kırıcı ve kazıcılarla jadeid daykı öncelikle temizlenir sonra patlayıcılar ve çekişli kırıcılar kullanılarak üretim sağlanır. 

Ülkemizde yarı kıymetli taş üretiminde belli yeni maden üretim yöntemleri, genellikle uygulanmamaktadır. Aydın-Koçarlı yöresinde kuvars işletmesi ve Eskişehir Mayıslar Köyü mavi kalsedon işletmesinde basit maden üretim yöntemleri kullanılır. Mayıslar’da limonitli cevherleşme zonundan delme patlatma ile üretim yapılmaktadır. Buradan çıkartılan kalsedonların işlenmesi için tesis kurma çalışmaları vardır. İşletme başvurusu bulunan Bolu-Kıbrıscık mavi kalsedon yatakları, 
1.5 m kalınlığında bir damar halinde oldukça yaygın yataklaşma gösterir. 

Bilinen diğer oluşumlardan yöre köylüleri tarafından basit kazma yöntemleriyle üretim ve stoklama yapılmakta, taş toplayıcı ve pazarlayıcılarına satılmaktadır. 
KULLANILAN ALANLAR VE PAZARLAMA

Yarı kıymetli taşlar kuyumculuk sektöründe ve çoğunlukla süslemecilikte kullanılırlar. Agatlardan laboratuar havanları yapılır. Pazarlama daha çok Almanya, İtalya, ABD, Hong Kong ve Tayvan’da yoğunlaşmıştır. Almanya’da bir zamanlar taş üretim merkezi olan Idar Oberstein bugün için bir taş işleme ve pazarlama merkezi haline gelmiştir. Dünya yarı kıymetli taş üretiminin çoğu Idar Oberstein borsasından geçer. Ancak örneğin Hong Kong da 1950’li yıllardan beri jadeid ticaretinin merkezidir. 
Yurdumuzda üretilen yarı kıymetli taşlar, genellikle yurtdışına çeşitli yollardan çeşitli adlar altında ihraç edilmektedir. Son on senede yarı kıymetli taşları işleyen tesisler için çeşitli yatırımlar yapılmak istenmiştir. Örneğin KOSGEB destekli obsidiyen taşından bijuteri üretim projesi Kars ilinde gerçekleştirilmiştir. 

Anadolu Üniversitesi bünyesinde Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen projelerle "Kıymetli ve Yarı Kıymetli Taş Atölyesi" kurulmuştur. İlk olarak Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde Buca Meslek Yüksek Okulu’nda bu konuda eğitim veren bir bölüm açılmıştır. Daha sonraları Muğla, Afyon Kocatepe ve Mersin Üniversitelerine bağlı meslek yüksek okullarında programlar açılmıştır. 
Ankara, İstanbul ve İzmir’de bulunan basit kesme, şekillendirme, tamburlama yöntemlerinin uygulandığı atölyeler ile kıymetli ve yarı kıymetli taş ve mineralleri satan hobi mağazaları yurtiçi üretimine kısmen pazar yaratmaktadır.


SEKTÖRÜN SORUNLARI
 
Sektördeki başlıca sorun belli bir üretim ve pazarlama düzeninin kurulamamış olmasıdır. Bunun nedenleri yarı kıymetli taş oluşumlarının küçük boyutta olmaları, Maden Kanunu’nda bu sektöre dönük özel koşulların yer almaması, Uzakdoğu ülkelerinden çok ucuza işlenmiş taş ithalatı yapılmasıdır. 
Küçük boyutlu taş yataklarında işletme masrafları, kalıcı tesis kurulduğu zaman kârlılığı ortadan kaldırmaktadır. Kalıcı tesis kurulmadığı durumlarda ise taş yatakları yöre köylülerince veya bölgeye gelen yöre dışı kişilerce kaçak olarak çıkarılmakta; taş toplayıcılar ve pazarlamacılar aracılığı ile değişik kılıflar altında yurtdışına çıkartılmaktadır. 
Ufak boyutlu atölyelerin dışında yapılan ve yapılmaya çalışılan fabrika yatırımları, ucuz ithalat karşısında sonuçsuz kalmaktadır. 
 
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yarı kıymetli taş oluşumlarının talanını önlemek için yataklaşmanın yakınındaki yöre köylülerinin bilinçlendirilmesi ve köye ekonomik girdilerin sağlanması gerekir. Girişimlerimiz sonucunda bu amaçla Anadolu Üniversitesi bünyesinde Devlet Planlama Teşkilatı’nca desteklenen iki proje ile bir atölye-laboratuar kurulmuş olmasına rağmen, çeşitli olumsuz gelişmeler nedeniyle köy düzeyine inilememiştir. Üniversitelerde yer alan meslek yüksek okullarında uygulanan öğretim programları ile yöre köylüleri de bilinçlendirilmelidir. Orman köylülerini meslek edindirme amacıyla kurulan Bilecik ve Düzce’de bulunan okulların benzerleri, yarı kıymetli taşların bol bulunduğu yörelerde de kurulmalıdır. 
Değiştirilme çalışmaları yapılan Maden Kanunu kapsamında küçük maden işletme koşulları tanımlanmalı, kolaylıklar sağlanmalı ve kaçak üretimler yasallaştırılmalıdır. 

Hiç değilse en az bir yarı kıymetli taş borsası kurulmalı ve çeşitli şekillerde üretilen taşlar bu borsada değerlendirilmelidir. Bugün için bile hangi cins taşın hangi yöreden ve ocaktan çıkarıldığı bilinebilmektedir. Zaman içinde bu konuda yetişmiş eksperler olacaktır ve taşlar belgelenerek yasallaşma sağlanabilecektir..
 


News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler