Bu Blogda Ara

Roma küpeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Roma küpeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Haziran 2013 Pazartesi

Bizans Imparatorlugu: Roma Kuyumculugu








Bizans İmparatorluğu:
 Roma  imparatorları, siyasi ve dini nedenlerden dolayı
4.yüzyılda Romanın yanı sıra doğuda ikinci bir
başkent arayışına girmişlerdir. Bilindiği üzere
İmparator I. Constantinus çeşitli arayışlardan
sonra Byzantium’u seçmiş ve kente
Konstantinopolis adı verilerek başkent
yapılmıştır. Kendilerine 1453 yılına değin
Romalılar demişlerse de modern tarihçiler onları
Büyük Roma İmparatorluğu’ndan ayrı bir tarihi
varlık kabul etmiş ve Byzantium’dan hareketle
Bizans olarak adlandırmışlardır. Orta çağın
tümünü kaplayan Bizans İmparatorluğu doğuda
yer almasından ve Hristiyan olmasından dolayı
Roma’dan farklı bir karaktere sahiptir.


Konstantinapolis’in İmparatorluğun
kuyumculuk merkezine dönüşmesi, kendine özgü
form, desen ve teknikleri geliştirebilmesi tam
anlamıyla ancak 6. yüzyılda gerçekleşebilmiştir.
Özgün Bizans üslubundaki eserler diğer
merkezlerden farklı bir tarzda başkentte
yaratılmıştır. Bu dönemde Bizans
kuyumculuğunda Antik sanatın etkilerinin
azaldığı, bunun yerine dana çok Hristiyan inançla
ilgili kişiler (İsa, Meryem, Vaftizci Yahya,
havariler, peygamberler, din adamları, azizler ve
melekler vb) dini konular ve sembolik anlamları olan bitki, hayvan ve geometrik şekillerin
işlendiği görülmektedir.


Kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre daha çok imparator ailesi ve soylu kesime
hizmet veren, diğer ülkelere ve papaya gönderilecek değerli eşyaları hazırlayan kuyumculuk
atölyeleri, Büyük Saray’ın sınırları içinde veya çok yakınında yer almış ve darphaneye bağlı
olarak çalışmışlardır.



Bu eserler, değerli ve yarı değerli taşlar ile incilerle süslenmişlerdir. Göz alıcı renklere
sahip taşların kuyumculukta kullanılması, Bizans’ın doğuda çok geniş alanlara yayılmasını
ve özellikle Hindistan ve Seylan ile yapılan ticaretin sonucu olarak görülmektedir.

-Nihal Atakan-Yazının araştırmacısı ve yazarı


7 Haziran 2013 Cuma

Bizans'ta Küpe Asaleti

Bizans'ta Küpe Asaleti

Bizanslılarda yüzük, bir soyluluk ve güç simgesi olmuştur. Bu takı türü Bizanslı kadınların belki de en sevdikleri takı türüdür; küpelerde Roma küpelerinin formlarının devam ettirildiği gözlemlenir. Bizanslılara göre birine yüzüğünü vermek, ona kendi imzasını kullanma yetkisini verme anlamına gelir. Bizans yüzükleri bir halka ve üzerine tutturulan yuvarlak, kare, oval, dilimli veya çokgen bir kaş kısmından meydana gelir.
Zamanla değişik tipler yaratılmış olmasına rağmen, bazı formların pek de değişmediği gözlenmektedir. Küpe formları içinde en eski tip olan halka küpeler, 4. Yüzyıldan 15. Yüzyıl ortalarına kadar yaygın olarak kullanılmıştır.
Altın, gümüş ve bronzdan yapılmış, farklı büyüklüklerdeki halkalara metal kürecik veya boncuk geçirilmiştir.
7.yy – 8.yy
Özellikle Erken Bizans döneminde yaygın olan sarkaçlı küpeler genellikle bir halka ve sarkaç bölümünden meydana gelir. Sarkaç, zincir, boncuk ya da taş kakmadan oluşur.
6. yy – 7. yy sonu
Orta Bizans dönemine ait iki tanınmış resim bize o dönemin takıları hakkında bilgi verir. Biri 12. Yüzyılın sonlarında Yunanistan Kastoria’da bulunan Hagioi Anargyroi kilisesinde bulunan fresko,
bağışlayıcı Theodoros Lemniotesin karısı Anna Radine bu freskoda yer almaktadır, Radine’in kulaklarında gövdesi hilal biçimli altın küpeler gözükür. Hagioi Anargyroi’deki freskoda bulunan aynı tipteki altın küpeleri, bu sefer Bulgaristan’da Sofya’nın yakınındaki SS Nicholas ve Panteleimon kilisesinde Sebastokrator Kalojan’ın karısının portresinde de rastlıyoruz.
MÖ 2000’li yılların ortasında beliren hilal şeklindeki küpeler hakkında arabrtısız şunu söyleyebiliriz; bu form Roma’dan Bizans’a, Bizans’tan İslam ve Slav ülkelerine geçmiştir, orta Bizans dönemine ait kurtulan bir çok örnekten anlaşılacağı gibi bu küpeler orta Bizans döneminin en popüler şekliydiler. Aristokratların kullandığı altın ve gümüş kullanımının dışında, bakır ve ince bronz kaplama örneklerine de rastlanırdı bu şekilde daha düşük sosyal statüse sahip insanların alım gücü sağlanıyordu.
Atina’daki Kanellopoulos Müze’sinde bulunan tek altın küpe;
ve Washington Dumbarton Oaks koleksiyonunda bulunan çift küpe hilal şeklindeki küpelerin;
karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır.
Hilal biçimli altın küpelerin düğün armağanı olarak gelinlere verildiği bir çok kaynakta belirtilmiştir. Bu küpelerin yaygın olarak 7.-8. yüzyıllarda başkentteki atölyelerde üretilmiş olabileceği mümkündür. Hilal formu, Anadolu ve Yakındoğu’da Artemis, Astarte gibi ana tanrıça kültlerinin simgesidir. Amuletik anlamları da (kötülükleri uzaklaştırdığına, uğur getirdiğine, hastalıkları iyileştirdiği gibi…) vardır. Bu bağlamda Bizans’ta yeniden ortaya çıkması ve bunların düğün armağanı olarak gelinlere verilmesi, Hristiyanlık bünyesinde sürdürülen bir ana tanrıça geleneği olabileceği düşündürmektedir.
Ajur tekniğiyle yapılmış hilal biçimli küpelerde sık sık hayat ağacının yanında kanatlarını aşmış tavus kuşu, bereket boynuzu ve bitki motifleri kullanılmış.

Yassı hilal formlu küpelerin bir diğer grubunu gümüş ve bronzdan nadir olarak da altından yapılmış granüle ve filigre tekniğindeki küpeler oluşturur. Bu türde yapılmış küpeler özellikle 7.-12. yüzyıllar arasında halk arasında yaygın biçimde kullanılmıştır.
Nihan ATAKAN
Roma küpeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Roma küpeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Haziran 2013 Pazartesi

Bizans Imparatorlugu: Roma Kuyumculugu








Bizans İmparatorluğu:
 Roma  imparatorları, siyasi ve dini nedenlerden dolayı
4.yüzyılda Romanın yanı sıra doğuda ikinci bir
başkent arayışına girmişlerdir. Bilindiği üzere
İmparator I. Constantinus çeşitli arayışlardan
sonra Byzantium’u seçmiş ve kente
Konstantinopolis adı verilerek başkent
yapılmıştır. Kendilerine 1453 yılına değin
Romalılar demişlerse de modern tarihçiler onları
Büyük Roma İmparatorluğu’ndan ayrı bir tarihi
varlık kabul etmiş ve Byzantium’dan hareketle
Bizans olarak adlandırmışlardır. Orta çağın
tümünü kaplayan Bizans İmparatorluğu doğuda
yer almasından ve Hristiyan olmasından dolayı
Roma’dan farklı bir karaktere sahiptir.


Konstantinapolis’in İmparatorluğun
kuyumculuk merkezine dönüşmesi, kendine özgü
form, desen ve teknikleri geliştirebilmesi tam
anlamıyla ancak 6. yüzyılda gerçekleşebilmiştir.
Özgün Bizans üslubundaki eserler diğer
merkezlerden farklı bir tarzda başkentte
yaratılmıştır. Bu dönemde Bizans
kuyumculuğunda Antik sanatın etkilerinin
azaldığı, bunun yerine dana çok Hristiyan inançla
ilgili kişiler (İsa, Meryem, Vaftizci Yahya,
havariler, peygamberler, din adamları, azizler ve
melekler vb) dini konular ve sembolik anlamları olan bitki, hayvan ve geometrik şekillerin
işlendiği görülmektedir.


Kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre daha çok imparator ailesi ve soylu kesime
hizmet veren, diğer ülkelere ve papaya gönderilecek değerli eşyaları hazırlayan kuyumculuk
atölyeleri, Büyük Saray’ın sınırları içinde veya çok yakınında yer almış ve darphaneye bağlı
olarak çalışmışlardır.



Bu eserler, değerli ve yarı değerli taşlar ile incilerle süslenmişlerdir. Göz alıcı renklere
sahip taşların kuyumculukta kullanılması, Bizans’ın doğuda çok geniş alanlara yayılmasını
ve özellikle Hindistan ve Seylan ile yapılan ticaretin sonucu olarak görülmektedir.

-Nihal Atakan-Yazının araştırmacısı ve yazarı


7 Haziran 2013 Cuma

Bizans'ta Küpe Asaleti

Bizans'ta Küpe Asaleti

Bizanslılarda yüzük, bir soyluluk ve güç simgesi olmuştur. Bu takı türü Bizanslı kadınların belki de en sevdikleri takı türüdür; küpelerde Roma küpelerinin formlarının devam ettirildiği gözlemlenir. Bizanslılara göre birine yüzüğünü vermek, ona kendi imzasını kullanma yetkisini verme anlamına gelir. Bizans yüzükleri bir halka ve üzerine tutturulan yuvarlak, kare, oval, dilimli veya çokgen bir kaş kısmından meydana gelir.
Zamanla değişik tipler yaratılmış olmasına rağmen, bazı formların pek de değişmediği gözlenmektedir. Küpe formları içinde en eski tip olan halka küpeler, 4. Yüzyıldan 15. Yüzyıl ortalarına kadar yaygın olarak kullanılmıştır.
Altın, gümüş ve bronzdan yapılmış, farklı büyüklüklerdeki halkalara metal kürecik veya boncuk geçirilmiştir.
7.yy – 8.yy
Özellikle Erken Bizans döneminde yaygın olan sarkaçlı küpeler genellikle bir halka ve sarkaç bölümünden meydana gelir. Sarkaç, zincir, boncuk ya da taş kakmadan oluşur.
6. yy – 7. yy sonu
Orta Bizans dönemine ait iki tanınmış resim bize o dönemin takıları hakkında bilgi verir. Biri 12. Yüzyılın sonlarında Yunanistan Kastoria’da bulunan Hagioi Anargyroi kilisesinde bulunan fresko,
bağışlayıcı Theodoros Lemniotesin karısı Anna Radine bu freskoda yer almaktadır, Radine’in kulaklarında gövdesi hilal biçimli altın küpeler gözükür. Hagioi Anargyroi’deki freskoda bulunan aynı tipteki altın küpeleri, bu sefer Bulgaristan’da Sofya’nın yakınındaki SS Nicholas ve Panteleimon kilisesinde Sebastokrator Kalojan’ın karısının portresinde de rastlıyoruz.
MÖ 2000’li yılların ortasında beliren hilal şeklindeki küpeler hakkında arabrtısız şunu söyleyebiliriz; bu form Roma’dan Bizans’a, Bizans’tan İslam ve Slav ülkelerine geçmiştir, orta Bizans dönemine ait kurtulan bir çok örnekten anlaşılacağı gibi bu küpeler orta Bizans döneminin en popüler şekliydiler. Aristokratların kullandığı altın ve gümüş kullanımının dışında, bakır ve ince bronz kaplama örneklerine de rastlanırdı bu şekilde daha düşük sosyal statüse sahip insanların alım gücü sağlanıyordu.
Atina’daki Kanellopoulos Müze’sinde bulunan tek altın küpe;
ve Washington Dumbarton Oaks koleksiyonunda bulunan çift küpe hilal şeklindeki küpelerin;
karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır.
Hilal biçimli altın küpelerin düğün armağanı olarak gelinlere verildiği bir çok kaynakta belirtilmiştir. Bu küpelerin yaygın olarak 7.-8. yüzyıllarda başkentteki atölyelerde üretilmiş olabileceği mümkündür. Hilal formu, Anadolu ve Yakındoğu’da Artemis, Astarte gibi ana tanrıça kültlerinin simgesidir. Amuletik anlamları da (kötülükleri uzaklaştırdığına, uğur getirdiğine, hastalıkları iyileştirdiği gibi…) vardır. Bu bağlamda Bizans’ta yeniden ortaya çıkması ve bunların düğün armağanı olarak gelinlere verilmesi, Hristiyanlık bünyesinde sürdürülen bir ana tanrıça geleneği olabileceği düşündürmektedir.
Ajur tekniğiyle yapılmış hilal biçimli küpelerde sık sık hayat ağacının yanında kanatlarını aşmış tavus kuşu, bereket boynuzu ve bitki motifleri kullanılmış.

Yassı hilal formlu küpelerin bir diğer grubunu gümüş ve bronzdan nadir olarak da altından yapılmış granüle ve filigre tekniğindeki küpeler oluşturur. Bu türde yapılmış küpeler özellikle 7.-12. yüzyıllar arasında halk arasında yaygın biçimde kullanılmıştır.
Nihan ATAKAN

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler