Bu Blogda Ara

2013 pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2013 pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

Uretilebilir Yuzuk Cizimi ve Tasarim Asamasinda Dikkat Edilecek Hususlar


Üretilebilir Yüzük Çizimi ve Tasarım Aşamasında Dikkat 
Edilecek Hususlar

Yüzük tasarımı yapılırken Etüd Ve Takıda Detay Modülü ile Temel Sanat Eğitimi
Modülündeki bilgiler ışığı altında çizimler yapılır. Tasarımlar yapılırken çeşitli dergi, broşür
ve modellerden faydalanılır. Tasarımlar yapılırken üretim aşaması da düşünülerek tasarlanan
yüzüğün üretilebilir olmasına dikkat edilmelidir.


Aynı zamanda bir yüzük üretilirken ekonomik olmasına da özen gösterilmelidir.
Estetik yönden güzel görünümlü, kullanabilirlik gibi özellikleri olmalıdır.


Yüzük ölçüleri belirli ölçüler içerisinde üretilir. Bu ölçü normal parmak ölçüsü + 40
mm dir. Yüzük tasarımı yapılırken tasarlanan yüzüğün kenarları, taş yuvaları ve yüzük
üzerindeki diğer detaylar dikkatli tasarlanmalıdır.

 Üretilen yüzük, insan sağlığına zarar
vermeyecek malzemelerden yapılmalı, sivri ve keskin uçlar yuvarlatılmalı, yüzük üzerindeki
açık taş tırnakları kapatılmalıdır.

MEGEP

Taki Sektoru ile ilgili Oneriler (ITO Dis Ticaret Sb.- MUALLA BILGIN )




TAKI SEKTÖRÜ ILE ILGILI ÖNERILER 

Ülkemizde dar zamanlarinda satmak üzere, bir güvence olarak ziynet 
esyasi satin alan müsteri grubu, satis sirasinda deger kaybina ugrayacagi 
endisesi ile klasik taki çesitlerini tercih etmektedir. 

Bu nedenle taki
konusunda iç piyasada iki farkli müsteri tipi mevcuttur. Geleneksel
müsteri, altin takinin yatirim degerine daha fazla önem vermektedir.
Dügün, nisan vb. sosyal gerekleri yerine getirmek amaciyla taki satin
alirken, ihtiyaç nedeniyle bozdurabilecegi ihtimalini gözden uzak
tutmamakta ve en az deger kaybina ugrayacak çesitleri tercih
etmektedir. Takiyi süslenme amaciyla alan, bir itibar araci olarak gören,
tasarim zevkini ön planda tutan tüketiciler ise markali ürünlere
yönelmeye baslamistir. Bu da önemli bir potansiyel yaratmistir.
Tasarim ve markalasma üzerine yatirim yapilmasi, uluslararasi taki
piyasalarinda fiyatlarla rekabet etmek yerine, Türk taki sektörünün
gelecegi açisindan da yararli görülmektedir.
Türkiye geneline yayginlastirilmak üzere, üretici firmalar tarafindan
üretimde standardizasyon, müsteri odakli tasarim, Türkiye ve firma
markasi saglanmasi amaciyla firmalarin bu yöndeki eksiklerini
tamamlamalarina ihtiyaç bulunmaktadir.
Özgün tasarimdaki takilarin katma degerleri artmakta olup, bunlarin
maden degeri ile satis degeri arasindaki fark on hatta yirmi kat
olabilmektedir. Anilan nedenle hayal gücünün etkili oldugu tasarimda uluslararasi basarinin devamliligi için sürekli arastirma, egitim, yurt
disindaki yayinlarin ve yeniliklerin takip edilmesi, uluslararasi fuar ve
sergilere istirak ve müzelerin gezilmesi gibi faaliyetlerin ihmal edilmeden
yürütülmesi sektör çalisanlarina büyük katkilar saglayacaktir.
 Öte yandan yaklasik 250 bine yakin insanin çalistigi, emek- yogun bir
sektör olan kuyumculukta, istihdam üzerindeki vergi yükünün fazla
oldugu görüsünü tasiyan firmalar tarafindan üretimin maliyetlerin daha
düsük oldugu Bulgaristan, Arnavutluk, Çin, Türk Cumhuriyetleri ve
Malezya gibi ülkelere kaydirilmak istenmesi de bu sektöre maliyetleri
düsürücü desteklerin saglanmasinin gerekli oldugunu göstermektedir.
Günümüzün bir pazarlama araci olarak internet üzerinden satis
yolunun tercih edilmesi için markalasmanin getirdigi standartlasma ve
markaya olan güvenin tam saglanmasi önerilebilir. Markali takilarin satisi
konusunda önemli bir diger pazarlama stratejisi ise, gözde tatil
yörelerindeki turistik otellerde satis magazalari açmak suretiyle ünlü
markalarin dünyaca taninmasini ve tercih edilmesini saglamaktir.
 Ayrica Türkiye, cografi konumu ile Avrupa’dan Orta Dogu’ya kadar
dünyanin her tarafindaki mücevher tüketim merkezlerine ulasim kolayligi
bakimindan en yakin üretim merkezi konumundadir. Sektör, Dubai’den
Italya’ya ABD’den Bahamalar’a kadar dünyanin hemen çogu yerindeki
alicilarina en kisa sürede teslimat yapma basarisini gösterebilmektedir.
Türkiye’nin bu özelliginden yararlanilarak ve yogun tanitim kampanyalari
ile sektördeki ihracatini daha ileriye götürmek mümkündür.

ISTANBUL TICARET ODASI 
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
 Hazirlayan
 MUALLA BILGIN- Aralık 2006



16 Mayıs 2013 Perşembe

Pırlanta sertifikaları nedir? ve Pırlanta sertifikaları nasıl hazırlanır?




Pırlanta sertifikalarını daha basit anlatmak istersek pırlantanın nüfus cüzdanı özelliğini taşır. Nasıl ki nüfus cüzdanımızda adımız soyadımız ve diğer bilgilerimiz var ise, sertifikada da aldığımız pırlantanın tüm özellikleri vardır. Pırlantanın özellikleri ise mikroskop vb. teknik ekipman yardımıyla dikkatle incelenerek renk, berraklık, cila, simetri, ağırlık ve florasans başlıkları
altında belirlenir. Yuvarlak kesimli pırlantaların sertifikalarında ayrıca kesim kalitesine dair de bir bilgi bulunur. Ama şunu özellikle belirtmeliyiz ki, laboratuvardan alınan sertifika yani derecelendirme raporu taşınıza bir değer biçmez, sadece onun teknik tanımını yapar.


Pırlanta sertifikaları, bağımsız bir taşbilim enstitüsü tarafından deneyimli taşbilimcilerin (gemologların) çeşitli teknik aletler yardımı ile pırlantaları incelemeleri sonucu, pırlanta ile ilgili oluşturdukları rapora verilen addır. Kısaca laboratuvarların verdiği pırlanta derecelendirme raporudur.


Pırlanta sertifika çeşitleri :
Pırlanta sertifikaları ile ilgili ayrıca bilmeniz gereken sertifika çeşitlerinin olduğudur. Eğer takınız üstünde tek başına 0.30 karat pırlanta dan küçük taşlar kullanılmış ise üreticinin kendi verdiği sertifikanın hiç bir mahsuru yoktur. Ancak pırlantanın büyüklüğü 0.30 karat ve üzeri ise bağımsız bir laboratuvarın sertifikasına ihtiyacınız olabilir. Bunun içinde size önerebileceğimiz güvenilir iyi pırlanta laboratuvarları GIA ve HRD ‘dir. Tabii ki alışveriş yaptığınız firmaya duyduğunuz güvende bazen sizin için yeterli gelebilir. Firmanın sadece pırlanta ürünler satmasını ve pırlanta uzmanlarını içinde bulundurmasını göz ardı etmemekte kesinlikle fayda var.
Derecelendirme raporu, pırlanta kalite belgesi veya pırlanta sertifikası ismi verilen belgelerin satın aldığı üründen kuşku duyan son tüketicinin endişelerini ortadan kaldırdığı bir gerçektir. Ayrıca tüketici, satın aldığı ürünün uluslararası geçerliliği olan sertifikaya sahip olup olmadığını bağımsız laboratuvarlardan öğrenebilir ya da sertifikası olmayan taşına sertifikada alabilir.
Dünyanın en tanınmış ve güvenilir uluslararası pırlanta sertifikaları arasında yer alan GIA (Gemological Institute of America) kapılarını sizler için aralayarak, bir pırlantanın sertifikalandırılırken geçirdiği aşamaları tek tek sizlere anlatıyor.
Her ne kadar ingilizce olarak hazırlanmış olsa da sadece görsellerinin sayesinde, pırlanta 4C özellikleri olan kesim (cut), karat (carat), berraklık (clarity) ve renk (color) tayinleri hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayacak güzel bir video.
yıl dönümü, doğum günü, anneler günü gibi günlerde değer verdiğimiz insanlar için iyi bir hediye seçmek istediğimiz zamanlarda ya da evlilik teklifi, nişan gibi özel bir sebeple ihtiyaç duyulana kadar birçoğumuzun özelliklerinden pekte haberdar olmadığımız pırlantalar, oldukça incelikli bir alışveriş gerektirir.
Pırlantaların kalitesini belli eden özelliklerin anlaşılması kolay ve basit birkaç kriterden ibarettir. Bu bilgilerle bir pırlanta uzmanı olamasanız da en azından bilinçli bir alışveriş yapmak için gerekli bilgilere sahip olabilirsiniz.
Pırlanta 4C özellikleri, pırlantanızı seçerken göz önünüzde bulundurmanız gereken 4 ana özelliktir.
Kesim (Cut)
Renk (Colour)
Berraklık (Clarity)
Karat Ağırlığı (Carat Weight)
Gönderen İsim/Mail: Volkan E.

Kasikci elmasi: Kac karat, nereden geldi?


Kaşıkçı elması diyince aklımızda “Bu elmas adını nerden almış?”, ”Osmanlı Hazinesine nasıl girmiş?”, ”Kaç karattır?” gibi birçok soru gelir.Sizlere;

Kaşıkçı elması nedir, Kaşıkçı elması kaç karattır, Osmanlı hazinesine nereden ve nasıl gelmiştir? Bu değerli elmasın özellikleri nelerdir? İşte Kaşıkçı elması hakkında merak ettiklerinizin cevaplarını açıklıyoruz.


Topkapı müzesinde bulunan bu ünlü elmasa neden “Kaşıkçı elması” denildiğine dair birçok rivayetler bulunmasına rağmen, bize göre en doğru olanı bu elmasın kemsinin oval olmasından dolayı bu adın verilmesidir. Osmanlı Hazinesine nasıl girdiği sorusuna ise verilen şu cevap doğru gelmektedir. 1774 yılında bir Fransız subayının bu elması Hindistan’dan satın alarak Fransa’ya götürmesiyle olaylar döngüsü başlar. Fransız subayın bu elması satılığa çıkarması üzerine Napolyon’un annesi bu elması satın alarak, uzun süre takı olarak kullanır fakat Napolyon’un sürgüne yollanmasının ardından oğlunu kurtarmak için, elması satılığı çıkarır ve bu sırada Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamı, paşanın adına 150 bin altın vererek elması satın alır. Tepedelenli Ali Paşa devlete ayaklandığı gerekçesiyle öldürülüp tüm mal varlığına el konulur. Böylelikle ‘Kaşıkçı Elması” Osmanlı Hazinesine girmiş olur.Kaşıkçı elmasının çevresi iki sıra şeklinde ve 49 pırlanta ile çevrilidir. Bunu da yıldızların ortasında pırıl pırıl parlayıp gökyüzünü aydınlatan, bir dolunaya benzetebiliriz. Pırlantalar sonradan güzellik vermesi amacıyla II.Mahmud tarafından dizdirilmiştir.
Kaşıkçı elması 86 karattır ve Dünya’da tanınan 22 elmas arasında yer almaktadır. Dünyanın en büyük elması 191 karat ve İngiltere Krallık Hazinesinde bulunmaktadır. Diğer en büyük elmas ise 185 karat ağırlığında ve İran Milli Bankasında bulunmaktadır. Uçuk pembe ve yassı bir taş görünümüne sahiptir. İsmi ise Derya-i Nur’dur. Ayrıca 1853 yılında Brezilya’da bulunan ve Güney Yıldızı ismiyle tanınan 128 karatlık Büyük Moğol Elması ve Kaşıkçı Elması dünyanın en büyük ve değerli elmasları arasında yer almaktadır.

14 Mayıs 2013 Salı

Yabanci ziyaretcilerin gelis amaci ve Turkiye'yi tercih nedenleri... (C.U.I.I.B. Dergisi)


resim:yenisafak.com.tr

YABANCI ZİYARETÇİLERİN GELİŞ AMACI VE 
TÜRKİYE’Yİ TERCİH NEDENLERİ

 2001-2008 yılları arasında, geliş amaçlarına göre çıkış yapan yabancı
ziyaretçilerin oranları Tablo 2’de görülmektedir. Tabloya göre, son sekiz yılda
gezi-eğlence amacıyla ülkemize gelen yabancıların oranı %44,3 ile %49,7 arasında
değişmektedir. 2006 yılında özellikle Türk turizmini olumsuz etkileyen gelişmeler
nedeniyle bu oran %44,3’e kadar düşmüştür. Bu veri, gezi-eğlence amacıyla
ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin olumsuz haberlere karşı daha hassas
olduklarının bir kanıtı sayılabilir. İkinci sırada bulunan yakınları ziyaret amacı,
2001 yılında gelen yabancıların %7’lik kısmının ülkeye gelmesini sağlamış, bu
oran 2003 ve 2004 yıllarında azalsa da daha sonra yükselerek 2008 yılında %9,1’e
ulaşmıştır.


C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2009 99

 Kaynak: TÜİK, 2009c: 399.

 Kültürel amaçla Türkiye’ye gelen yabancıların oranı 2001’de %8,1 iken
giderek azalmış ve 2008 yılında %5,2 olarak gerçekleşmiştir. Kültürel açıdan
zengin bir çeşitliliğe sahip olan ülkemize, bu amaçla gelen yabancıların sayısı
giderek azalmaktadır. Alışveriş yapmak amacıyla gelen ziyaretçilerin oranı da son
yıllarda azalma eğilimindedir. 2001 yılında ülkemizi ziyaret eden yabancıların
%7,4’ü alışveriş yapmayı amaçlarken, bu oran dalgalı ve azalan bir seyir izlemiş,
2008 yılında %4 olarak gerçekleşmiştir. Ticari ilişkiler ve fuar gibi amaçlar için
gelen ziyaretçilerin oranı 2001’de %4,5 iken, daha sonra dalgalı bir seyir izleyerek
2008 yılında %3,5’a düşmüştür. Toplantı, konferans, kurs vb. faaliyetlere katılmak
amacıyla ülkemizi ziyaret eden yabancılar 2001 yılında %2,1 iken, 2007 yılında
%2,9’a kadar yükselmiş, 2008’de %2,4 olarak gerçekleşmiştir. Görevli gelenlerin
oranı ise sekiz yıl içinde %4,4’ten %2,2’ye gerilemiştir. Türkiye’yi ziyaret
amaçları bakımından çok küçük oranlarda bulunan sportif ve dinsel ziyaretler
küçük miktarlarda artmış, eğitim ve sağlık çok küçük azalmalar göstermiştir.
 2008 yılında yapılan bir “turist profili” araştırmasına göre, Türkiye denince
yabancı turistlerin akıllarına ilk olarak (%12’lik oranla) güneş ve güneşlenmek
gelmektedir. Söz konusu araştırmaya göre turistlerin %44,5’i Türkiye’ye ilk kez,
%21,7’si ise en az dördüncü kez gelmiştir (ilk gelişi %44,5 - ikinci gelişi %22,7 -
üçüncü gelişi % 11,1 - dört ve üzeri % 21,7). Turistlerin Türkiye’ye geliş nedenleri
ise %58,7 ile doğal güzellikler, %24,9 ile ucuzluk, %21,4 ile kültürel zenginlik ve
%16,9 ile arkadaş tavsiyesi üst sıraları paylaşmaktadır. Yabancı ziyaretçilerin
alışverişlerde %47,7 oranında tekstil ürünleri, %42,4 oranında hediyelik eşya
aldıkları belirlenmiştir (Turizm Manşet, 2008)

KAYNAK :
2000'Lİ YILLARDA TÜRKİYE'YE GELEN YABANCI ZİYARETÇİ
PROFİLİ
Onur GÜLBAHAR
C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2009 


13 Mayıs 2013 Pazartesi

Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması



Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması
Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması, sektörün geçmişten bugüne başardıkları arasında en fazla tekrar sayısına sahip bir diğer tespittir. Yurt içi ve yurt
dışı pazarın gereksinimlerine göre farklılıklar arz eden tüketici beklentileri ve
sunulabilecek farklı ürün ve tasarım çeşitlilikleri, özellikle sektörün ihracattaki
başarısına katkı sağlamaktadır. Günümüzde birey ve toplumların görselliğe artan eğiliminin ve farklılık kazanma isteklerinin yakalanmasına da imkân sağlayan ürün/tasarım çeşitlilikleri, tüketicinin birkaç ürünü tercih etmesi yerine çok
sayıda ürüne talep göstermesine neden olmakta, böylece sektörün toplam ciro
ve karlılık artışı gelişim göstermektedir. Söz konusu gelişimin devamlılığının ve
sektör aktörlerinin global piyasalarda daha fazla yer almasının sağlanması için
firmaların tasarıma yönelik aktivitelerinin desteklenmesi gerekmektedir. Bu desteğin sadece finansal olması firmaların daha yüksek maliyetli iş gücünün dışarıdan temin edilmesini sağlayacak ve desteğin sektöre olan faydasının sürdürü-
lebilir olmasını engelleyecektir. Bu kapsamda sektöre, finansal desteğin yanı sıra
nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi noktasında destek verilmesi gerekmektedir.
YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde sektöre yönelik tasarım bölümlerinin
kurulması sektörün gelecek dönemlere daha güvenle hazırlanmasına yardımcı
olacaktır. Ayrıca bu konu başlığı altında kamu otoritesine düşen bir diğer görev
ise söz konusu tasarımların taklit edilebilirliğinin önüne geçecek yasal imkanların sağlanmasıdır. Tasarımın önemini bilen ve bu nedenle tasarım ekiplerine
sahip olan firmalar, yüksek maliyetlere katlanmaktadır. Ancak ortaya çıkartılan
tasarımların çok hızlı bir sürede taklidinin yapılabilmesi ve bunun yasal olarak
satışının önünde engel olmaması söz konusu firmaların rekabette zarar görmesine neden olmaktadır. Söz konusu bu yapı mevcut tasarım yapan firmaların
motivasyonlarını kaybetmelerine neden olmaktadır. Bu ise tüm sektörün ileriye
giderek dünyada marka olma hedefine engel olmaktadır.

TEB KOBİ AKADEMİ

Markalaşmak



Markalaşmak 
Konferans katılımcıları tarafından en fazla tekrar alan markalaşma; 5 grup tarafından ortaya konulmuştur. Global rekabet koşulları altında tüketicinin tercih
noktasında var olabilmek için bir kimlik yaratma çabası olan markalaşma, altın, takı ve mücevherat sektörüne de önemli katkılar sağlayacaktır. Markalaşma,
küresel rekabette tanınmanın beraberinde, sektörde uzmanlaşma ve segmentasyonun daha belirgin biçime dönüştürülmesine, aynı zamanda firmaların dahakurumsal bir kimlik kazanmaları noktasında önemli faydalar sağlamaktadır.
Markalaşma sürecinde, kurumsal olmayan bir yapıdan kurumsallaşmaya geçiş
yolunda; sektörde ürün standardizasyonunun ve kalite kontrol proseslerinin gelişimi de beraberinde gelmektedir.
Markalaşmanın gelişimi sürecinde, gerek yurt içi gerekse yurt dışı pazarlarda
temsilcilikler verme fırsatını yakalayan sektör firmaları, ihracatta daha fazla söz
sahibi haline gelmişlerdir. Söz sahibi olmanın meydana getirdiği bu güçlü yön
şüphesiz sektördeki bu marka firmaların dünya pazarlarında da önemli bir konuma gelmesine neden olmaktadır. Ancak söz konusu bu markaların sayısı ve
küresel çaptaki etkileri, konferans katılımcıları tarafından sektör adına yeterli
görülmemiş, sektörün başarması gerekenler arasında yurt dışındaki marka bilinirliğinin yakalanması noktası üzerinde özellikle durulmuştur.
Bu noktada sektörün mevcut yapısı gereği yaşanılan zorluklar bulunmaktadır.
Özellikle sektör işletmelerinde profesyonel yönetim yapısının kurulamamış
olmasından kaynaklı güvene dayalı çalışan istihdam etme anlayışı yüksek bulunmaktadır. Söz konusu yapı sonucunda ise firma sahipleri işletmelerindeki bu
noktaların kontrolüne odaklanmakta dolayısıyla diğer işletme yönetimi faaliyetlerine yeterli zamanı ayıramamaktadır. Bu, işletmelerin yurt dışı marka olma
yolunda ilerlemesini engellemektedir. Bu kapsamda sektör firmalarının öncelikle
içsel süreçlerini iyileştirerek kontrol edilebilir yönetim yapısını kurmaları gerekmektedir. Sonrasında ise firmalarda nitelikli profesyonel yönetici istihdamı sağ-
lanarak, gerekli marka yatırımlarının söz konusu profesyonellerce yapılmasına
yönelik yapının hazırlanması gerekmektedir.

TEB KOBİ AKADEMİ

Marka yönetimi ve markalaşmanın sağlanması- TEB



“Marka yönetimi ve markalaşmanın sağlanması”

Sektörde yer alan firmaların en önemli eksiklerinden biri ise marka yönetiminin
etkin gerçekleştirilememesidir. Sektörde yurt dışına kıyasla yurt içinde markalaşma sağlanmış durumdadır. Ancak söz konusu markalaşma, reklam ve/veya
çeşitli programlara sponsor olma şeklinde algılanması nedeniyle doğru yönetilememektedir. Oysaki marka yönetimi sektörde bulunan mevcut geleneksel iş-
letme yönetimi modeli ile gerçekleştirilemeyecek bir kapsamdadır. Bu nedenle
öncelikle işletmelerde markalaşma ve marka yönetim bilinci oluşturulmalıdır.
Sonrasında ise işletmeler bünyelerinde, marka yönetiminin yapılabilmesine yö-
nelik profesyonel destek alarak, kurumsal iletişim departmanlarını kurmaları
gerekmektedir.
Ülkemizde ve dünyada değişen kültürel yapılar, altın takı ve mücevheratın talebini de değiştirmektedir. Bu kapsamda sektörün ürünleri, geçmiş dönemdeki gibi
sadece yatırım aracı olmaktan çıkmakta ve artık gündelik aksesuar kullanımına
dönüşmektedir. Bu nedenle katma değerli ürünlerin üretimi ve bunların tüketici
ile buluşturulması daha fazla önem arz etmektedir. Tüketicinin tercih edilebilirliği ise marka ile sağlanabilmektedir. Bu nedenle gelecek dönem içerisinde sektör
işletmelerinin, tasarımın yanında geliştirmesi gereken en önemli özelliklerden
birisi de markalaşma olarak ortaya çıkmaktadır.

TEB KOBİ AKADEMİ
2013 pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2013 pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

Uretilebilir Yuzuk Cizimi ve Tasarim Asamasinda Dikkat Edilecek Hususlar


Üretilebilir Yüzük Çizimi ve Tasarım Aşamasında Dikkat 
Edilecek Hususlar

Yüzük tasarımı yapılırken Etüd Ve Takıda Detay Modülü ile Temel Sanat Eğitimi
Modülündeki bilgiler ışığı altında çizimler yapılır. Tasarımlar yapılırken çeşitli dergi, broşür
ve modellerden faydalanılır. Tasarımlar yapılırken üretim aşaması da düşünülerek tasarlanan
yüzüğün üretilebilir olmasına dikkat edilmelidir.


Aynı zamanda bir yüzük üretilirken ekonomik olmasına da özen gösterilmelidir.
Estetik yönden güzel görünümlü, kullanabilirlik gibi özellikleri olmalıdır.


Yüzük ölçüleri belirli ölçüler içerisinde üretilir. Bu ölçü normal parmak ölçüsü + 40
mm dir. Yüzük tasarımı yapılırken tasarlanan yüzüğün kenarları, taş yuvaları ve yüzük
üzerindeki diğer detaylar dikkatli tasarlanmalıdır.

 Üretilen yüzük, insan sağlığına zarar
vermeyecek malzemelerden yapılmalı, sivri ve keskin uçlar yuvarlatılmalı, yüzük üzerindeki
açık taş tırnakları kapatılmalıdır.

MEGEP

Taki Sektoru ile ilgili Oneriler (ITO Dis Ticaret Sb.- MUALLA BILGIN )




TAKI SEKTÖRÜ ILE ILGILI ÖNERILER 

Ülkemizde dar zamanlarinda satmak üzere, bir güvence olarak ziynet 
esyasi satin alan müsteri grubu, satis sirasinda deger kaybina ugrayacagi 
endisesi ile klasik taki çesitlerini tercih etmektedir. 

Bu nedenle taki
konusunda iç piyasada iki farkli müsteri tipi mevcuttur. Geleneksel
müsteri, altin takinin yatirim degerine daha fazla önem vermektedir.
Dügün, nisan vb. sosyal gerekleri yerine getirmek amaciyla taki satin
alirken, ihtiyaç nedeniyle bozdurabilecegi ihtimalini gözden uzak
tutmamakta ve en az deger kaybina ugrayacak çesitleri tercih
etmektedir. Takiyi süslenme amaciyla alan, bir itibar araci olarak gören,
tasarim zevkini ön planda tutan tüketiciler ise markali ürünlere
yönelmeye baslamistir. Bu da önemli bir potansiyel yaratmistir.
Tasarim ve markalasma üzerine yatirim yapilmasi, uluslararasi taki
piyasalarinda fiyatlarla rekabet etmek yerine, Türk taki sektörünün
gelecegi açisindan da yararli görülmektedir.
Türkiye geneline yayginlastirilmak üzere, üretici firmalar tarafindan
üretimde standardizasyon, müsteri odakli tasarim, Türkiye ve firma
markasi saglanmasi amaciyla firmalarin bu yöndeki eksiklerini
tamamlamalarina ihtiyaç bulunmaktadir.
Özgün tasarimdaki takilarin katma degerleri artmakta olup, bunlarin
maden degeri ile satis degeri arasindaki fark on hatta yirmi kat
olabilmektedir. Anilan nedenle hayal gücünün etkili oldugu tasarimda uluslararasi basarinin devamliligi için sürekli arastirma, egitim, yurt
disindaki yayinlarin ve yeniliklerin takip edilmesi, uluslararasi fuar ve
sergilere istirak ve müzelerin gezilmesi gibi faaliyetlerin ihmal edilmeden
yürütülmesi sektör çalisanlarina büyük katkilar saglayacaktir.
 Öte yandan yaklasik 250 bine yakin insanin çalistigi, emek- yogun bir
sektör olan kuyumculukta, istihdam üzerindeki vergi yükünün fazla
oldugu görüsünü tasiyan firmalar tarafindan üretimin maliyetlerin daha
düsük oldugu Bulgaristan, Arnavutluk, Çin, Türk Cumhuriyetleri ve
Malezya gibi ülkelere kaydirilmak istenmesi de bu sektöre maliyetleri
düsürücü desteklerin saglanmasinin gerekli oldugunu göstermektedir.
Günümüzün bir pazarlama araci olarak internet üzerinden satis
yolunun tercih edilmesi için markalasmanin getirdigi standartlasma ve
markaya olan güvenin tam saglanmasi önerilebilir. Markali takilarin satisi
konusunda önemli bir diger pazarlama stratejisi ise, gözde tatil
yörelerindeki turistik otellerde satis magazalari açmak suretiyle ünlü
markalarin dünyaca taninmasini ve tercih edilmesini saglamaktir.
 Ayrica Türkiye, cografi konumu ile Avrupa’dan Orta Dogu’ya kadar
dünyanin her tarafindaki mücevher tüketim merkezlerine ulasim kolayligi
bakimindan en yakin üretim merkezi konumundadir. Sektör, Dubai’den
Italya’ya ABD’den Bahamalar’a kadar dünyanin hemen çogu yerindeki
alicilarina en kisa sürede teslimat yapma basarisini gösterebilmektedir.
Türkiye’nin bu özelliginden yararlanilarak ve yogun tanitim kampanyalari
ile sektördeki ihracatini daha ileriye götürmek mümkündür.

ISTANBUL TICARET ODASI 
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
 Hazirlayan
 MUALLA BILGIN- Aralık 2006



16 Mayıs 2013 Perşembe

Pırlanta sertifikaları nedir? ve Pırlanta sertifikaları nasıl hazırlanır?




Pırlanta sertifikalarını daha basit anlatmak istersek pırlantanın nüfus cüzdanı özelliğini taşır. Nasıl ki nüfus cüzdanımızda adımız soyadımız ve diğer bilgilerimiz var ise, sertifikada da aldığımız pırlantanın tüm özellikleri vardır. Pırlantanın özellikleri ise mikroskop vb. teknik ekipman yardımıyla dikkatle incelenerek renk, berraklık, cila, simetri, ağırlık ve florasans başlıkları
altında belirlenir. Yuvarlak kesimli pırlantaların sertifikalarında ayrıca kesim kalitesine dair de bir bilgi bulunur. Ama şunu özellikle belirtmeliyiz ki, laboratuvardan alınan sertifika yani derecelendirme raporu taşınıza bir değer biçmez, sadece onun teknik tanımını yapar.


Pırlanta sertifikaları, bağımsız bir taşbilim enstitüsü tarafından deneyimli taşbilimcilerin (gemologların) çeşitli teknik aletler yardımı ile pırlantaları incelemeleri sonucu, pırlanta ile ilgili oluşturdukları rapora verilen addır. Kısaca laboratuvarların verdiği pırlanta derecelendirme raporudur.


Pırlanta sertifika çeşitleri :
Pırlanta sertifikaları ile ilgili ayrıca bilmeniz gereken sertifika çeşitlerinin olduğudur. Eğer takınız üstünde tek başına 0.30 karat pırlanta dan küçük taşlar kullanılmış ise üreticinin kendi verdiği sertifikanın hiç bir mahsuru yoktur. Ancak pırlantanın büyüklüğü 0.30 karat ve üzeri ise bağımsız bir laboratuvarın sertifikasına ihtiyacınız olabilir. Bunun içinde size önerebileceğimiz güvenilir iyi pırlanta laboratuvarları GIA ve HRD ‘dir. Tabii ki alışveriş yaptığınız firmaya duyduğunuz güvende bazen sizin için yeterli gelebilir. Firmanın sadece pırlanta ürünler satmasını ve pırlanta uzmanlarını içinde bulundurmasını göz ardı etmemekte kesinlikle fayda var.
Derecelendirme raporu, pırlanta kalite belgesi veya pırlanta sertifikası ismi verilen belgelerin satın aldığı üründen kuşku duyan son tüketicinin endişelerini ortadan kaldırdığı bir gerçektir. Ayrıca tüketici, satın aldığı ürünün uluslararası geçerliliği olan sertifikaya sahip olup olmadığını bağımsız laboratuvarlardan öğrenebilir ya da sertifikası olmayan taşına sertifikada alabilir.
Dünyanın en tanınmış ve güvenilir uluslararası pırlanta sertifikaları arasında yer alan GIA (Gemological Institute of America) kapılarını sizler için aralayarak, bir pırlantanın sertifikalandırılırken geçirdiği aşamaları tek tek sizlere anlatıyor.
Her ne kadar ingilizce olarak hazırlanmış olsa da sadece görsellerinin sayesinde, pırlanta 4C özellikleri olan kesim (cut), karat (carat), berraklık (clarity) ve renk (color) tayinleri hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayacak güzel bir video.
yıl dönümü, doğum günü, anneler günü gibi günlerde değer verdiğimiz insanlar için iyi bir hediye seçmek istediğimiz zamanlarda ya da evlilik teklifi, nişan gibi özel bir sebeple ihtiyaç duyulana kadar birçoğumuzun özelliklerinden pekte haberdar olmadığımız pırlantalar, oldukça incelikli bir alışveriş gerektirir.
Pırlantaların kalitesini belli eden özelliklerin anlaşılması kolay ve basit birkaç kriterden ibarettir. Bu bilgilerle bir pırlanta uzmanı olamasanız da en azından bilinçli bir alışveriş yapmak için gerekli bilgilere sahip olabilirsiniz.
Pırlanta 4C özellikleri, pırlantanızı seçerken göz önünüzde bulundurmanız gereken 4 ana özelliktir.
Kesim (Cut)
Renk (Colour)
Berraklık (Clarity)
Karat Ağırlığı (Carat Weight)
Gönderen İsim/Mail: Volkan E.

Kasikci elmasi: Kac karat, nereden geldi?


Kaşıkçı elması diyince aklımızda “Bu elmas adını nerden almış?”, ”Osmanlı Hazinesine nasıl girmiş?”, ”Kaç karattır?” gibi birçok soru gelir.Sizlere;

Kaşıkçı elması nedir, Kaşıkçı elması kaç karattır, Osmanlı hazinesine nereden ve nasıl gelmiştir? Bu değerli elmasın özellikleri nelerdir? İşte Kaşıkçı elması hakkında merak ettiklerinizin cevaplarını açıklıyoruz.


Topkapı müzesinde bulunan bu ünlü elmasa neden “Kaşıkçı elması” denildiğine dair birçok rivayetler bulunmasına rağmen, bize göre en doğru olanı bu elmasın kemsinin oval olmasından dolayı bu adın verilmesidir. Osmanlı Hazinesine nasıl girdiği sorusuna ise verilen şu cevap doğru gelmektedir. 1774 yılında bir Fransız subayının bu elması Hindistan’dan satın alarak Fransa’ya götürmesiyle olaylar döngüsü başlar. Fransız subayın bu elması satılığa çıkarması üzerine Napolyon’un annesi bu elması satın alarak, uzun süre takı olarak kullanır fakat Napolyon’un sürgüne yollanmasının ardından oğlunu kurtarmak için, elması satılığı çıkarır ve bu sırada Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamı, paşanın adına 150 bin altın vererek elması satın alır. Tepedelenli Ali Paşa devlete ayaklandığı gerekçesiyle öldürülüp tüm mal varlığına el konulur. Böylelikle ‘Kaşıkçı Elması” Osmanlı Hazinesine girmiş olur.Kaşıkçı elmasının çevresi iki sıra şeklinde ve 49 pırlanta ile çevrilidir. Bunu da yıldızların ortasında pırıl pırıl parlayıp gökyüzünü aydınlatan, bir dolunaya benzetebiliriz. Pırlantalar sonradan güzellik vermesi amacıyla II.Mahmud tarafından dizdirilmiştir.
Kaşıkçı elması 86 karattır ve Dünya’da tanınan 22 elmas arasında yer almaktadır. Dünyanın en büyük elması 191 karat ve İngiltere Krallık Hazinesinde bulunmaktadır. Diğer en büyük elmas ise 185 karat ağırlığında ve İran Milli Bankasında bulunmaktadır. Uçuk pembe ve yassı bir taş görünümüne sahiptir. İsmi ise Derya-i Nur’dur. Ayrıca 1853 yılında Brezilya’da bulunan ve Güney Yıldızı ismiyle tanınan 128 karatlık Büyük Moğol Elması ve Kaşıkçı Elması dünyanın en büyük ve değerli elmasları arasında yer almaktadır.

14 Mayıs 2013 Salı

Yabanci ziyaretcilerin gelis amaci ve Turkiye'yi tercih nedenleri... (C.U.I.I.B. Dergisi)


resim:yenisafak.com.tr

YABANCI ZİYARETÇİLERİN GELİŞ AMACI VE 
TÜRKİYE’Yİ TERCİH NEDENLERİ

 2001-2008 yılları arasında, geliş amaçlarına göre çıkış yapan yabancı
ziyaretçilerin oranları Tablo 2’de görülmektedir. Tabloya göre, son sekiz yılda
gezi-eğlence amacıyla ülkemize gelen yabancıların oranı %44,3 ile %49,7 arasında
değişmektedir. 2006 yılında özellikle Türk turizmini olumsuz etkileyen gelişmeler
nedeniyle bu oran %44,3’e kadar düşmüştür. Bu veri, gezi-eğlence amacıyla
ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin olumsuz haberlere karşı daha hassas
olduklarının bir kanıtı sayılabilir. İkinci sırada bulunan yakınları ziyaret amacı,
2001 yılında gelen yabancıların %7’lik kısmının ülkeye gelmesini sağlamış, bu
oran 2003 ve 2004 yıllarında azalsa da daha sonra yükselerek 2008 yılında %9,1’e
ulaşmıştır.


C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2009 99

 Kaynak: TÜİK, 2009c: 399.

 Kültürel amaçla Türkiye’ye gelen yabancıların oranı 2001’de %8,1 iken
giderek azalmış ve 2008 yılında %5,2 olarak gerçekleşmiştir. Kültürel açıdan
zengin bir çeşitliliğe sahip olan ülkemize, bu amaçla gelen yabancıların sayısı
giderek azalmaktadır. Alışveriş yapmak amacıyla gelen ziyaretçilerin oranı da son
yıllarda azalma eğilimindedir. 2001 yılında ülkemizi ziyaret eden yabancıların
%7,4’ü alışveriş yapmayı amaçlarken, bu oran dalgalı ve azalan bir seyir izlemiş,
2008 yılında %4 olarak gerçekleşmiştir. Ticari ilişkiler ve fuar gibi amaçlar için
gelen ziyaretçilerin oranı 2001’de %4,5 iken, daha sonra dalgalı bir seyir izleyerek
2008 yılında %3,5’a düşmüştür. Toplantı, konferans, kurs vb. faaliyetlere katılmak
amacıyla ülkemizi ziyaret eden yabancılar 2001 yılında %2,1 iken, 2007 yılında
%2,9’a kadar yükselmiş, 2008’de %2,4 olarak gerçekleşmiştir. Görevli gelenlerin
oranı ise sekiz yıl içinde %4,4’ten %2,2’ye gerilemiştir. Türkiye’yi ziyaret
amaçları bakımından çok küçük oranlarda bulunan sportif ve dinsel ziyaretler
küçük miktarlarda artmış, eğitim ve sağlık çok küçük azalmalar göstermiştir.
 2008 yılında yapılan bir “turist profili” araştırmasına göre, Türkiye denince
yabancı turistlerin akıllarına ilk olarak (%12’lik oranla) güneş ve güneşlenmek
gelmektedir. Söz konusu araştırmaya göre turistlerin %44,5’i Türkiye’ye ilk kez,
%21,7’si ise en az dördüncü kez gelmiştir (ilk gelişi %44,5 - ikinci gelişi %22,7 -
üçüncü gelişi % 11,1 - dört ve üzeri % 21,7). Turistlerin Türkiye’ye geliş nedenleri
ise %58,7 ile doğal güzellikler, %24,9 ile ucuzluk, %21,4 ile kültürel zenginlik ve
%16,9 ile arkadaş tavsiyesi üst sıraları paylaşmaktadır. Yabancı ziyaretçilerin
alışverişlerde %47,7 oranında tekstil ürünleri, %42,4 oranında hediyelik eşya
aldıkları belirlenmiştir (Turizm Manşet, 2008)

KAYNAK :
2000'Lİ YILLARDA TÜRKİYE'YE GELEN YABANCI ZİYARETÇİ
PROFİLİ
Onur GÜLBAHAR
C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2009 


13 Mayıs 2013 Pazartesi

Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması



Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması
Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması, sektörün geçmişten bugüne başardıkları arasında en fazla tekrar sayısına sahip bir diğer tespittir. Yurt içi ve yurt
dışı pazarın gereksinimlerine göre farklılıklar arz eden tüketici beklentileri ve
sunulabilecek farklı ürün ve tasarım çeşitlilikleri, özellikle sektörün ihracattaki
başarısına katkı sağlamaktadır. Günümüzde birey ve toplumların görselliğe artan eğiliminin ve farklılık kazanma isteklerinin yakalanmasına da imkân sağlayan ürün/tasarım çeşitlilikleri, tüketicinin birkaç ürünü tercih etmesi yerine çok
sayıda ürüne talep göstermesine neden olmakta, böylece sektörün toplam ciro
ve karlılık artışı gelişim göstermektedir. Söz konusu gelişimin devamlılığının ve
sektör aktörlerinin global piyasalarda daha fazla yer almasının sağlanması için
firmaların tasarıma yönelik aktivitelerinin desteklenmesi gerekmektedir. Bu desteğin sadece finansal olması firmaların daha yüksek maliyetli iş gücünün dışarıdan temin edilmesini sağlayacak ve desteğin sektöre olan faydasının sürdürü-
lebilir olmasını engelleyecektir. Bu kapsamda sektöre, finansal desteğin yanı sıra
nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi noktasında destek verilmesi gerekmektedir.
YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde sektöre yönelik tasarım bölümlerinin
kurulması sektörün gelecek dönemlere daha güvenle hazırlanmasına yardımcı
olacaktır. Ayrıca bu konu başlığı altında kamu otoritesine düşen bir diğer görev
ise söz konusu tasarımların taklit edilebilirliğinin önüne geçecek yasal imkanların sağlanmasıdır. Tasarımın önemini bilen ve bu nedenle tasarım ekiplerine
sahip olan firmalar, yüksek maliyetlere katlanmaktadır. Ancak ortaya çıkartılan
tasarımların çok hızlı bir sürede taklidinin yapılabilmesi ve bunun yasal olarak
satışının önünde engel olmaması söz konusu firmaların rekabette zarar görmesine neden olmaktadır. Söz konusu bu yapı mevcut tasarım yapan firmaların
motivasyonlarını kaybetmelerine neden olmaktadır. Bu ise tüm sektörün ileriye
giderek dünyada marka olma hedefine engel olmaktadır.

TEB KOBİ AKADEMİ

Markalaşmak



Markalaşmak 
Konferans katılımcıları tarafından en fazla tekrar alan markalaşma; 5 grup tarafından ortaya konulmuştur. Global rekabet koşulları altında tüketicinin tercih
noktasında var olabilmek için bir kimlik yaratma çabası olan markalaşma, altın, takı ve mücevherat sektörüne de önemli katkılar sağlayacaktır. Markalaşma,
küresel rekabette tanınmanın beraberinde, sektörde uzmanlaşma ve segmentasyonun daha belirgin biçime dönüştürülmesine, aynı zamanda firmaların dahakurumsal bir kimlik kazanmaları noktasında önemli faydalar sağlamaktadır.
Markalaşma sürecinde, kurumsal olmayan bir yapıdan kurumsallaşmaya geçiş
yolunda; sektörde ürün standardizasyonunun ve kalite kontrol proseslerinin gelişimi de beraberinde gelmektedir.
Markalaşmanın gelişimi sürecinde, gerek yurt içi gerekse yurt dışı pazarlarda
temsilcilikler verme fırsatını yakalayan sektör firmaları, ihracatta daha fazla söz
sahibi haline gelmişlerdir. Söz sahibi olmanın meydana getirdiği bu güçlü yön
şüphesiz sektördeki bu marka firmaların dünya pazarlarında da önemli bir konuma gelmesine neden olmaktadır. Ancak söz konusu bu markaların sayısı ve
küresel çaptaki etkileri, konferans katılımcıları tarafından sektör adına yeterli
görülmemiş, sektörün başarması gerekenler arasında yurt dışındaki marka bilinirliğinin yakalanması noktası üzerinde özellikle durulmuştur.
Bu noktada sektörün mevcut yapısı gereği yaşanılan zorluklar bulunmaktadır.
Özellikle sektör işletmelerinde profesyonel yönetim yapısının kurulamamış
olmasından kaynaklı güvene dayalı çalışan istihdam etme anlayışı yüksek bulunmaktadır. Söz konusu yapı sonucunda ise firma sahipleri işletmelerindeki bu
noktaların kontrolüne odaklanmakta dolayısıyla diğer işletme yönetimi faaliyetlerine yeterli zamanı ayıramamaktadır. Bu, işletmelerin yurt dışı marka olma
yolunda ilerlemesini engellemektedir. Bu kapsamda sektör firmalarının öncelikle
içsel süreçlerini iyileştirerek kontrol edilebilir yönetim yapısını kurmaları gerekmektedir. Sonrasında ise firmalarda nitelikli profesyonel yönetici istihdamı sağ-
lanarak, gerekli marka yatırımlarının söz konusu profesyonellerce yapılmasına
yönelik yapının hazırlanması gerekmektedir.

TEB KOBİ AKADEMİ

Marka yönetimi ve markalaşmanın sağlanması- TEB



“Marka yönetimi ve markalaşmanın sağlanması”

Sektörde yer alan firmaların en önemli eksiklerinden biri ise marka yönetiminin
etkin gerçekleştirilememesidir. Sektörde yurt dışına kıyasla yurt içinde markalaşma sağlanmış durumdadır. Ancak söz konusu markalaşma, reklam ve/veya
çeşitli programlara sponsor olma şeklinde algılanması nedeniyle doğru yönetilememektedir. Oysaki marka yönetimi sektörde bulunan mevcut geleneksel iş-
letme yönetimi modeli ile gerçekleştirilemeyecek bir kapsamdadır. Bu nedenle
öncelikle işletmelerde markalaşma ve marka yönetim bilinci oluşturulmalıdır.
Sonrasında ise işletmeler bünyelerinde, marka yönetiminin yapılabilmesine yö-
nelik profesyonel destek alarak, kurumsal iletişim departmanlarını kurmaları
gerekmektedir.
Ülkemizde ve dünyada değişen kültürel yapılar, altın takı ve mücevheratın talebini de değiştirmektedir. Bu kapsamda sektörün ürünleri, geçmiş dönemdeki gibi
sadece yatırım aracı olmaktan çıkmakta ve artık gündelik aksesuar kullanımına
dönüşmektedir. Bu nedenle katma değerli ürünlerin üretimi ve bunların tüketici
ile buluşturulması daha fazla önem arz etmektedir. Tüketicinin tercih edilebilirliği ise marka ile sağlanabilmektedir. Bu nedenle gelecek dönem içerisinde sektör
işletmelerinin, tasarımın yanında geliştirmesi gereken en önemli özelliklerden
birisi de markalaşma olarak ortaya çıkmaktadır.

TEB KOBİ AKADEMİ

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler