Bvlgari markasının kurucusu 1857 doğumlu, Yunanlı
Sotirio Boulgaris’dir. Yunan seyyar gümüşçülüğünden kalma bilinen tek
varis olan Sotirio, Yunanistan’da yaşanan eşkiyalık ve şiddet
olaylarından kaçarak ailesiyle Corfu’ya yerleşir. 1870’lerin sonunda
burada kendilerine bir dükkân açarlar ve Bvlgari’nin marka öyküsünün
filizleri de böylelikle atılır.
Corfu’da
ailesiyle birlikte hayatını sürdüren Bvlgari’nin kurucusu genç metal
işçisi Sotirio Boulgaris, 1880’lerde kendi yolunu çizmeye karar verdi ve
Roma’ya taşındı. Kısa süreli bir ortaklık girişimi deneyiminden sonra ,
1884’te “Sotorio” ismiyle kendi dükkânını açtı. Burada gümüş
kemerlerden, tokalara, bileziklere, düğmelere, sofra takımlarına ve
antikalara varan ürünler satışa sundu. 1800’lerin sonralarına doğru bu
girişimci iş adamı, St. Moritz, San Remo, Naples, Bellagio ve
Sorrento’da da satış noktaları açaçak güce ulaştı.
1880 yılında Sotirio Boulgaris aile ismini, Romanvari bir isimle,
Bulgari ile değiştirdi. Bu değişiklikten kısa bir süre sonra ise Bulgari
soyismini vereceği Eleni ile evlendi ve 1889-1890 yıllarında sırasıyla
Constantino ve Giorgio adında iki de oğlu oldu.
Sotirio Bulgari bu arada işleri iyice ilerletmişti. Gitgide büyüyen
dükkân zincirlerini, konsantrasyonunu tek bir işe, yani mücevherat ve
gümüş sektörüne, ayırmak istediği için sattı. 1905 yılında Roma’da, 20.
yüzyıl boyunca Bulgari’ye merkezlik yapacak olan dükkânı satın aldı.
Yani No: 10’daki Via Condotti’yi. Bu yeni mağazada, kabartmalı ve
işlemeli gümüş ürünlerden seramik dekorasyon malzemelerine; altın ve
gümüş mücevherattan taşlı setlere kadar çok geniş yelpazeden ürünler
satışa çıkardı. 20. yüzyılın ilk 20 yılına gelindiğinde ise Bulgari
artık kozmopolit bir hava kazanmıştı. Sotirio’nun oğulları Constantino
ve Giorgio kardeşler de bu süre içinde ilk iş deneyimlerini yaşadılar.
1. Dünya Savaşı, aynı Bulgari de olduğu gibi tüm şirketler ve markalar
üzerinde olumsuz etkisini gösteriyordu. Ancak Bulgari savaştan sonra
ortam biraz daha düzelmeye başladığında gümüşten mücevherat parçalarına
geçiş yapma kararı aldı. Ve bu kararla lüks markalar kervanına bir adım
daha yaklaştı.
1930’larda Dümeni İkinci Jenerasyon Alıyor.
Sotirio Bulgari’nin 1932 yılında vefatının ardından , oğulları iç ve
dış ilişkilerde yeni atılımlara girişti. Constantino ve Giorgio
kardeşler markayı yeniden modellendirdiler. Via Condotti mağazasının
ismini resmi olarak ve Roman alfabesine uygun olarak “BVLGARI” ile
değiştirdiler. Markanın diğer perakendeci mağazalarında da kullanılacak
olan pembe ve bej “hallmark”ını oluşturdular. Giorgio’nun mücevher satın
almak için gerçekleştirdiği geziler onu Paris orijinli mücevher
endüstrisine yönlendirirken; Constantino’nun antika gümüşlere olan
tutkusu daha sonraları şirketin klasik temalı ürünlerinin ilham kaynağı
olacaktı.
19. yüzyılın ilk yarısında Bvlgari, hem Paris etkisiyle şekillenen moda
ürünlerine bağlı kaldı hem de dünyada hakim olan mücevher eğilimlerini
takip etti. Marka bu bağlamda ,1920’lerde, Art Deco temasını benimsedi.
1930’larda Bvlgari, elmaslı platin setlere yöneldi. Refahın yavaş
yavaş sağlanmaya başladığı savaş sonrası yıllarda mücevher evleri bol
mücevherli elmas, zümrüt, safir setler üretmeye başladılar. Çiçek
motifleri bu periyotta en popüler olan tasarımlar arasındaydı.
Bvlgari Ünlülerin Gözdesi. Bvlgari’nin ünü giderek
yayılmıştı. Savaş sonrası dönemlerde Bvlgari mağazasının mermer katlı
façe kısmı dünyanın çeşitli yerinden gelen ünlülerin
paparazilere poz verdikleri bir yer haline haline geldi. Genişleyen
müşteri profilindeki, 1960’lar İtalyan sosyetesi; Güney Amerika’nın ünlü
politik figürü Evita Peron; Amerikan işadamı Nelson Rockefeller ve
Woolworth’un kurucusu Samuel Henry Kress; İtalya’daki Amerikan
büyükelçisi Clare Boothe Luce gibi isimler Bvlgari’nin mücevher
dünyasındaki ününün artmasını ve gelişmesini sağladı.
Bvlgari Stili 1960’larda Doğdu. 1960’lı yıllarda
İtalyan kuyumculuğu ve mücevherciliği yavaş yavaş Fransız etkisinden
kurtulmaya, Bvlgari kardeşlerin stili de artık kendi özgün tarzlarını
bulmaya başladı. Artık ürünler Fransız stilinden belli başlı noktalarda
ayrılıyordu. Elmaslar daha çok renk oyunlarını destekleyici bir malzeme
haline gelmeye başladı.Taşları seçerken kuyumcular geleneksel
zümrüt-yakut-safir üçlüsü yerine üreticilerin artistik yeteneklerini
sergilemeyi sağlayacak taş parçaları kullanmayı yeğlediler. Sonuç olarak
düz, hoş ana hatlar üzerine işlenmiş ve stilize edilmiş sarı altın
Bvlgari’nin klasik görünümünü tamamladı.
1967’de dümeni, ailenin üçüncü jenerasyonu, Giorgio’nun 3 oğlu, Paolo,
Gianni ve Nicola devraldı. En büyük oğul Gianni hukuk fakültesinden
mezun olduktan sonra “playboy” tarzı bir yaşamı tercih etti. Otomobil
yarışçısı olarak bir süre hayatına devam eden Gianni, 1980 yılında
Bvlgari CEO’su oldu. Üçlemenin yaratıcısı olarak da bilinen Paolo ise
dünyanın en önde gelen kuyumcusu olarak bilinmektedir. Nicola
kardeşlerin en genci olduğu halde ailedeki en işadamı kişilik olarak
bilinir. Kendisi ayrıca tasarım kısmıyla da ilgillidir. Nicola, antika
konusunda da gözü doymaz bir madeni para koleksiyoncusudur. Hatta bu
yüzden 1960’ların sonunda madeni para kullanımını Bvlgari’de yeniden
canlandırmıştır.
Uluslararası Genişleme 1970’lerde Başlıyor. Bvlgari
kardeşler ilk uluslararası mağazalarını 1970’te New York Fifth Avenue
‘deki Pierre Otel’de açtılar. 1970’li yılların sonunda Geneva’da, Monte
Carlo’da ve Paris’ te üç mağazaları daha oldu. Bvlgari’nin bu dönemdeki
tasarımlarında belirgin bir şekilde Tutankhamen ve antik Mısır etkisi
hakimdi. Yine bu dönemde Hint motifleri, özellikle de yaprak motifleri
1970’lerde tasarımlarında yaygın şekilde kullanılmaktaydı.
Bvlgari tarihi boyunca cüzdan, broş benzeri ürünler ve kol saatleri
yapmış olmasına rağmen 1970’lerin sonuna kadar piyasaya büyük bir saat
koleksiyonu sunmamıştı. Klasik tasarımıyla “BVLGARİ BVLGARİ” kol saati,
siyah yuvarlak yüzü çevreleyen sarı altından oluşan modeli en çok
bilinen ve yüksek satış rakamına ulaşan saati oldu. Diğer önemli tasarım
ise Bvlgari’nin yılan-kıvrımlı saatiydi.
1970’ler şirket için oldukça başarılı ve parlak geçmiştir. Bu yıllar
boyunca Bvlgari, çıtasını dünyanın en iyi mücevherat markasından
yenilikçi ve innovatif bir marka olarak yükseltmiştir. Müşteri portföyü
genişlemiş ve aralarında Sophia Loren, Audrey Hepburn, Kirk Douglas ve
Elizabeth Taylor gibi ünlülerin yer aldığı prestijli bir müşteri
yelpazesi oluşmuştur. Müşteri sadakati artmıştır. Bu onyılın sonunda
Bvlgari’nin yıllık satış geliri 50 milyon dolara ulaşmıştır.
Bvlgari’de 1980’li Yıllar. 1980’ler Bvlgari’nin
büyümede durağanlık yaşadığı yıllardı. Öyle ki şirket 1980’lerin son
yarısına kadar yeni bir mağaza dahi açamadı. Bazı kaynaklara göre bu
durgunluğun sebebi 3 kardeş arasındaki sürtüşmeler olarak gösterilir.
Hatta kardeşlerden Gianni 1985 yılında CEO’luk görevinden istifa eder.
Bu olaydan iki yıl sonra Nicola ve Paolo kardeşlerinin üçte birlik
hissesini satın alırlar ve Gianni’nin Bvlgari markasını kullanmasına
yasak getirirler. Bu arada kardeşler yeğenleri Francesco Trapani’ye
CEO’luk teklifinde bulunurlar. 1981 yılında CEO olan Trapani göreve
gelir gelmez, büyüme için agresif bir strateji uygular. İlk olarak
Milano, Tokyo, Hong Kong, Osaka, Singapur, ve Londra’da mağazalar açar.
80’ler henüz bitmeden Münih ve New York’a da yeni mağazalar açılır.
Şirket her ne kadar kuyumculuk sektörünün üst sıralarında yer alıyor
olsa da, Bvlgari’nin ‘’takılabilirlik’’ alanındaki ilerleme ve
gelişiminde dikkate değer rol oynayan, 1980 yılı tasarımlarıydı. Gianni
Bulgari şirketten ayrılmadan önce, 1981’deki International Daily News
röportajında: “Kaliteyi sevmek ve onu istemek için zengin olmak zorunda
değilsiniz.” diyordu. Bu iki konsept Bvlgari’nin var olan hedef
kitlesini daha da genişletirken bir yandan da yüksek kaliteli ürünler ve
tasarımlar yapan marka misyonunu da devam ettirmesini sağlamıştır.
Bvlgari 1982 yılında oldukça modüler tasarıma sahip “Parentesi” adını
verdikleri bir seri üretti. Bireysel öğeler ile istenildiği şekilde
kombine edilebilen sonsuz çeşitliliğe sahip yüzük, küpe, saat, bilezik,
kolyeler üretildi. 1980’lerde “Docio Cuore” , ‘’Boules’’, “Gancio” , ve
“Alveare” adlı tasarımlar Bvlgari’nin satışlarını üçe katladı ve 1989’da
Bvlgari’nin satış rakamı 150 milyon dolara kadar ulaştı.
1990’larda Diğer Lüks Ürünler Kategorisinde de Çeşitliliğe Gidiliyor.
Bvlgari, 1990’larda da modüler takı koleksiyonu lansmanlarına devam
etti. Bu dönemde piyasaya çıkan “Saetta”, “Naturilia”, “Celtica”,
“Doppio Passo”, “Chandra” ve “Trika” adlı koleksiyonlara ait desenler ve
motifler zamanın önemli Bvlgari parçası olarak bilinen önemli statü
sembolleriydi.
Bvlgari her ne kadar saat ve takı sektörüne ait ürünler piyasaya
sürse de, gümüş sofra takımları ve hediyelik ürünler gibi kategorilere
de giriş yaptı. 2 yıl süren araştırmalar sonunda, ilk kokuları olan ‘’
Eau Perfumme’’ adlı, yeşil çay özlü, unisex parfümü piyasaya sundu.
Bunu, 1994’te BVLGARI pour Femme ve 1995’te de BVLGARI pour
Homme adlı parfümler takip etti. 1996 yılının sonunda parfüm kategorisi
Bulgari’nin yıllık satışlarını %14 arttırdı ve 40 milyon dolar katkı
sağladı.
1996’da ipek eşarp ve kravat üretimine başladı. Aynı yıl, güneş gözlüğü
ve diğer optik ürünlerinde kullanmak üzere İtalyan şirketi Luxottica’nın
hallmark haklarını satın aldı. Bvlgari koleksiyonuna ait deri ürünler
(çantalar ve diğer aksesuarlar) de 1997’de satışa sunuldu.
Yeni açılan şubelerin artmasıyla, bugün eski Sovyetler olarak bilinen
ülkelerde, Avrupa’da, ABD’de, Asya’da çok iyi bir perakende zinciri
oluşturan Bvlgari, coğrafi ağını Orta Doğu’dan Avustralya’ya kadar
genişletti. 1990 yılından 1996’ya kadar şirket iki yüzden fazla mağaza
açtı. Temmuz 1995’te, Milan Borsası’nda halka arzı gerçekleşen şirket,
iki günde %32.1 hissesini sattı. Hisse senetlerinin performansı,
tabanındaki hızlı genişlemenin bir göstergesiydi.
Şirketin CEO’su Trapani, bu dönemin tartışılmaz lideriydi. Bu zeki
stratejist, aile şirketine yaptığı büyük katkılardan dolayı ortaklıktan
özel bir payla ödüllendirildi.1997’de henüz 39 yaşındayken, şirketin en
önemli pozisyonundaki yerine sahip olacağına emin gözüyle bakılıyordu.
Nitekim öyle de oldu.
İtalya’nın efsanevi markalarından Bvlgari, 1995 yılında her ne kadar
halka arz edilse de, Paolo kardeşler ve Nicola Bulgari şirketin %61.8
oranındaki payına sahipti. Ancak tarihler Mart 2011’i gösterdiğinde LVMH
(Louis Vuitton Moet Hennessy) grubu ünlü mücevher ve lüks tüketim
markası Bvlgari’de büyük hisse sahibi oldu. LVMH yöneticilerinin 6 Mart
2011’de ilan ettikleri bu satış, New York Times’a göre yaklaşık 3,7
milyar Euro veya 5 milyar Dolar’ın üzerinde.
thebrandage