Bu Blogda Ara

İstanbul’da Kültür Ekonomisini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul’da Kültür Ekonomisini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mayıs 2013 Perşembe

Mucevher Tasarımı ve Yaratici Akım Profili


Yaratıcı Kapasite ve Yeni Tasarımcı Profili 


Yrd.Doç.Dr. Yiğit EVREN -Mücevher tasarımı, her ne kadar geniş bir hayal gücü ve yaratıcılık gerektirse de, fikir
ürüne dönüştüğünde ticari bir niteliğe bürünerek piyasada satılan bir meta haline
gelmektedir. Mücevher tasarlayan kişi, Meltem Kurtulan’ın deyişi ile,
“…bir ürünün doğmasına aracılık eden, ekonomik değer, ergonomi ve
satılabilirlik ölçütlerini doğru birleştiren, bunun yanında özgünlüğü elden
bırakmayan kişidir; bu nedenle sanatçı kadar özgür değildir. Kendi istediğinden
çok, alıcının istemesi olası ürünü yaratmak durumunda olan kişidir…”
(Kurtulan, 2010: 92).
Dolayısıyla kuyumculuk bir sanat değil, zenaattir. Bu çerçeveden ele alındığında,
kuyumculuk sektöründe üretim ölçeği, tasarımcının kendisi ile tasarladığı ürün arasındaki
ilişkinin düzeyini ve yaratıcılığının sınırlarını belirleyen en temel faktör olarak karşımıza
çıkmaktadır.

Şekil 5 bu araştırma kapsamında üretici firmalar ile yapılan yüzyüze görüşmelerden yola
çıkılarak İstanbul’da üretim ölçeğine ve yaratılan tasarımın marka gücüne bağlı olarak
oluşturulmuş bir tasarım tipolojisini göstermektedir. Bu tipolojide üretim ölçeğine ilişkin
yelpazenin bir ucunda “butik” olarak da adlandırılan, tek ve özgün ürünler yer alırken,
yelpazenin diğer ucunda seri üretime uygun tasarımlar bulunmaktadır. Bu iki kategorinin
arasında kalan tasarımları ise sınırlı sayıda veya siparişler doğrultusunda hazırlanan
tasarımlar olarak adlandırabiliriz. Bu üç grup tasarımın marka gücüne göre bir
değerlendirme yapıldığında ise marka gücü yüksek ve düşük olmak üzere iki alt
kategorinin olduğunu, dolayısıyla İstanbul kuyumculuk sektöründe, kabaca altı farklı
tasarım sürecinin bulunduğunu söyleyebiliriz.
Buna göre butik tasarım, genellikle tasarımcının ürünü tasarlamakla kalmayıp aynı
zamanda onu ürettiği, deyim yerindeyse yarattığı tasarım ile “bütünleştiği” bir sürece işaret
etmektedir. Butik tasarımlar seri üretime yönelik tasarımlar ile karşılaştırılamayacak kadar
uzun bir ürün ömrüne sahiptir; modası kolay kolay geçmez, tersine yıllar geçtikçe
klasiklaşir. Emek yoğun bir üretim sürecinin sonunda ortaya çıkan butik mücevherlerin,
kullanılan malzemenin ve el işçiliğinin doğası gereği, aynısının bir kez daha yapılması ve
çoğaltılması mümkün değildir. Bu yönüyle tasarımcısının elinden çıkan butik tasarımın
piyasa değeri, kullanılan madenin veya taşın değerinin çok üzerine çıkmakta, dolayısıyla 14
bu sürecin sonunda ürün başına yüksek bir katma değer elde edilmektedir. Ancak her butik
tasarımın aynı ölçüde piyasa ile buluşabildiğini söylemek mümkün değildir. Zaten sınırlı
bir alıcı kitlesi bulunan butik mücevher, tasarımcısının marka gücü oranında kendi içinde
ikiye ayrılmaktadır. Marka gücü düşük (veya henüz yeterince güçlenmemiş) olan
tasarımlar genellikle bağımsız çalışan mücevher tasarımcıları tarafından geliştirilirken,
marka gücü yüksek butik mücevherlerin sektörde ün yapmış az sayıda kuyumcu elinden
çıktığını ve bu kuyumcuların pek çoğunun kendi firmalarına sahip olduklarını
görmekteyiz



İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri 2010 
İstanbul’da Kültür Ekonomisini Döndüren Çarklardan biri: 
MÜCEVHER TASARIMI VE 
KUYUMCULUK 
Temel Yapısal Özellikler, Fırsat ve Tehditler, Politika Önerileri 
Sektörel Araştırma Raporu 
Yrd.Doç.Dr. Yiğit EVREN 
Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 
Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi 




Seri üretime yönelik “konfeksiyon tasarım” süreci ise, butik üretimin aksine, genellikle
büyük ölçekli fabrikalarda üretilen ürünleri içermektedir. Burada temel amaç, farklı gelir
düzeylerinden oluşan geniş bir yelpazenin taleplerine, alım güçlerine ve beyenilerine
yönelik çeşitli alt kategorilerde ürünler üretmek ve kuyumu geniş kitleler tarafından satın
alınabilir bir meta haline getirmektir. Konfeksiyon mücevherler, büyük firmalar için
çalışan tasarımcılar ve tasarım ekipleri tarafından hazırlanmakta, ortaya çıkan iki boyutlu
çizimler bilgisayar yardımı ile kalıbı çıkartılarak kitle üretimine hazır hale getirilmektedir.
Üretim tamamen makineler ile gerçekleştirilebileceği gibi, tasarımın özelliğine göre el
emeğinin kullanıldığı bir üretim bandı ile de yapılabilmektedir. Pres ve döküm olmak
üzere iki temel tekniğin kullanıldığı kitlesel mücevher üretiminde tasarımların ömrü kalıp
maliyetine göre altı ay ile iki yıl arasında değişmektedir12. Bu süreçte önemli olan,
tasarımcının ürün ile olan ilişkisidir; konfeksiyon üretimde tasarımcının rolü, çoğunlukla
çizimleri oluşturmanın ötesine geçememekte, bir başka anlatımla ürün tasarımcının
“elinden çıkmamaktadır”. Diğer taraftan, tasarımcılar firma yönetimi tarafından belirlenen
fiyat aralıklarına ve piyasa eğilimlerine uymak durumundadırlar. Mücevher
tasarımcısından kısa süre içerisinde çok sayıda ürün tasarlaması beklenmekte, dolayısıyla
 Döküm ürünlerin kalıp maliyeti yaklaşık 500 dolarken, pres ürünlerin kalıp mailyeti 3000 dolara kadar
çıkabilmektedir.


tasarımcının
 hareket alanı oldukça kısıtlanmaktadır. Sonuç olarak ortaya, geniş bir
piyasaya hitap eden ve çoğunlukla düşük gramajlı takılar çıkmaktadır.
Sektörde bir başka tasarım süreci ise, çok sayıda küçük ve orta ölçekli atölye tarafından
gerçekleştirilen sipariş esaslı kitle üretimine yöneliktir. Taklit tasarım olarak
adlandırabileceğimiz bu üretim biçimi, alınan siparişin büyüklüğüne göre bir üründen çok
sayıda kopya üretmeye temellenmektedir. Bu grupta yer alan firmalar, piyasada “tutulan”
tasarımların çok benzerlerini üretip çeşitli toptan ve perakendecilere satabildikleri gibi,
büyük ölçekli firmaların siparişleri doğrultusunda düşük katma değerli ara mamül (montür)
veya nihai ürün de üretebilmektedirler. Çoğunlukla varoş kökenli ailelerden yetişen ve
mesleki donanımlarını genç yaşta içine girdikleri sektörde usta-çırak ilişkisi yolu ile elde
etmiş “alaylı” ustalara ait bu atölyeler kendi özgün tasarımlarını oluşturacak yaratıcı
kapasiteden yoksundurlar. Buna karşılık mevcut bir tasarımı büyük bir ustalıkla taklit
edebilecek beceriye, dinamizme ve girişimci ruha sahiptirler. Bu yönüyle bu grupta yer
alan atölyeler piyasada bir marka olarak değil, ancak fiyat, güvenilirlik, teslimat süresi ve 
kalite açısından rekabet edebilmektedir.

İşporta tasarım, konfeksiyon ile taklit mücevher üretimine dışarıdan destek olan
(çoğunlukla okullu) tasarımcıları kapsamaktadır. Bu tasarımcılar herhangi bir nihai ürün
veya prototip üretmeksizin, genellikle sadece hazırladıkları çizimleri üreticilerin
beyenisine sunarlar. Bu grupta yer alan tasarımcılar, çoğunlukla herhangi bir markaya
sahip olmayan ve genellikle evden çalışan, bağımsız kişilerden oluşabileceği gibi,
kendilerine ait bir firma üzerinden düzenli olarak firmalara tasarım da çizebilmektedirler.
İşporta tasarımcılar, çeşitli açılardan bir ölçüde bağımsız butik tasarımcılara benzese de,
yapılan tasarımın niteliği bu grubu butik tasarımcıdan ayırır; yapılan iş çoğunlukla kitlesel
üretime yöneliktir.
Son kategoride ise butik tasarımcılar kadar yaratıcı kapasitesiye ve geniş bir rekabetçi
vizyona sahip olan “ayrıcalıklı tasarımcılar” gelmektedir. Bu grup, genellikle sipariş esaslı
kitle üretimine yönelik çalışan, ancak taklit tasarımcılardan farklı olarak, kendi özgün
tasarımlarını yaratabilen ve bu tasarımları bünyelerinde barındırdıkları nitelikli sadekarlar
ile kusursuz bir biçimde ürüne dönüştürebilen orta ölçekli atölyelerden oluşmaktadır.
Burada kritik olan nokta tasarımcının en az butik tasarımda olduğu kadar işin mutfak
kısmını da çok iyi bilmesi, diğer bir deyişle üretim ile tasarım arasındaki mesafeyi
kısaltabilmesidir. Alaylı, okullu ve/veya bu sektöre sonradan ilgi duyarak kendi kendilerini
yetiştirmiş tasarımcıları bünyesinde barındıran bu firmalar, kendi markalarıyla ihracat
yapabilme becerisine ulaşmış ve markalarının gücünü korumak için niş pazarlara yönelik
sınırlı sayıda ürünler üretmeyi temel strateji olarak benimsemişlerdir. Meslekiçi eğitimin
öneminin bilincinde olan bu atölyeler (az sayıdaki kurumsallaşmış butik tasarımcı ile
birlikte) kuyumculuk mesleğinde giderek kaybolmaya başlayan usta-çırak ilişkisinin
devamlılığı yönünde önemli bir boşluğu doldurmaktadırlar.
Hiç şüphe yok ki İstanbul kuyumculuk sektöründe bu altı farklı tipin dışında, hatta birden
fazla kategorinin özelliklerini barındıran tasarım süreçlerine ve tasarımcı profillerine
rastlayabilmek olasıdır. Bağımsız bir butik mücevher tasarımcısı, yeri geldiğinde seri
13 İstisnai durumlarla karşılaşılmakla birlikte bu grupta genellikle üniversite ve yüksek okulların tasarım ile
ilgili bölümlerinden mezun olarak meslek yaşamlarını bu yönde devam ettiren “okullu” tasarımcılar istihdam
edilmektedir. Bu grupta yer alan tasarımcılar, takı tasarım ve endüstri ürünleri tasarımı gibi doğrudan sektör
ile ilgili bölümlerden veya mimarlık, seramik, heykel gibi kuyumculuk sektörüne “yakın” bölümlerden
mezun kişilerden oluşmaktadır. 16
üretim yapan bir firmanın tasarım danışmanlığını üstlenebilmekte veya taklit tasarım yapan
bir üretici portföyüne ayrıcalıklı bir tasarım ürününü ekleyebilmektedir. Dolayısıyla,
yukarıda sunulan tipolojiyi, mücevher tasarımının karmaşık yapısını daha kolay
anlamamıza ve sektör için başarı şansı yüksek bir politika çerçevesi geliştirmemize
yardımcı olabilecek bir şablon olarak değerlendirmek mümkündür.
Bu tipoloji ışığında ele alındığında, İstanbul’da kuyumculuk sektörünün marka gücü
yüksek üç kategori olan “kurumsallaşmış butik tasarım”, “ayrıcalıklı tasarım” ve
“konfeksiyon tasarım” kulvarlarında kayda değer bir başarı yakaladığını ve uluslar arası
işlenmiş altın piyasasında kendini kabul ettirecek ölçüde bir rekabet gücüne erişmiş
olduğunu görmekteyiz14. Ancak sektörün firma sayısı bakımından büyük bir kesiminin
taklit tasarım yapan atölyelerden oluştuğu ve marka gücü düşük diğer iki kategoride
(bağımsız butik tasarım ve işporta tasarım) hazırlanan ürün/tasarımların piyasa ile buluşma
kanallarının yetersiz olduğu göz önüne alındığında, İstanbul kuyumculuk endüstrisinin
genel anlamda, düşük katma değerli taklit tasarımlar yapan ve ne yazık ki ara malı (veya
montür) üreten bir sektör görüntüsü çizdiğini görmekteyiz.

http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/files/yayinlar


MÜCEVHER TASARIMI VE 
KUYUMCULUK 
Temel Yapısal Özellikler, Fırsat ve Tehditler, Politika Önerileri 
Sektörel Araştırma Raporu 
Yrd.Doç.Dr. Yiğit EVREN 
Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 
Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi 




İstanbul’da Kültür Ekonomisini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul’da Kültür Ekonomisini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mayıs 2013 Perşembe

Mucevher Tasarımı ve Yaratici Akım Profili


Yaratıcı Kapasite ve Yeni Tasarımcı Profili 


Yrd.Doç.Dr. Yiğit EVREN -Mücevher tasarımı, her ne kadar geniş bir hayal gücü ve yaratıcılık gerektirse de, fikir
ürüne dönüştüğünde ticari bir niteliğe bürünerek piyasada satılan bir meta haline
gelmektedir. Mücevher tasarlayan kişi, Meltem Kurtulan’ın deyişi ile,
“…bir ürünün doğmasına aracılık eden, ekonomik değer, ergonomi ve
satılabilirlik ölçütlerini doğru birleştiren, bunun yanında özgünlüğü elden
bırakmayan kişidir; bu nedenle sanatçı kadar özgür değildir. Kendi istediğinden
çok, alıcının istemesi olası ürünü yaratmak durumunda olan kişidir…”
(Kurtulan, 2010: 92).
Dolayısıyla kuyumculuk bir sanat değil, zenaattir. Bu çerçeveden ele alındığında,
kuyumculuk sektöründe üretim ölçeği, tasarımcının kendisi ile tasarladığı ürün arasındaki
ilişkinin düzeyini ve yaratıcılığının sınırlarını belirleyen en temel faktör olarak karşımıza
çıkmaktadır.

Şekil 5 bu araştırma kapsamında üretici firmalar ile yapılan yüzyüze görüşmelerden yola
çıkılarak İstanbul’da üretim ölçeğine ve yaratılan tasarımın marka gücüne bağlı olarak
oluşturulmuş bir tasarım tipolojisini göstermektedir. Bu tipolojide üretim ölçeğine ilişkin
yelpazenin bir ucunda “butik” olarak da adlandırılan, tek ve özgün ürünler yer alırken,
yelpazenin diğer ucunda seri üretime uygun tasarımlar bulunmaktadır. Bu iki kategorinin
arasında kalan tasarımları ise sınırlı sayıda veya siparişler doğrultusunda hazırlanan
tasarımlar olarak adlandırabiliriz. Bu üç grup tasarımın marka gücüne göre bir
değerlendirme yapıldığında ise marka gücü yüksek ve düşük olmak üzere iki alt
kategorinin olduğunu, dolayısıyla İstanbul kuyumculuk sektöründe, kabaca altı farklı
tasarım sürecinin bulunduğunu söyleyebiliriz.
Buna göre butik tasarım, genellikle tasarımcının ürünü tasarlamakla kalmayıp aynı
zamanda onu ürettiği, deyim yerindeyse yarattığı tasarım ile “bütünleştiği” bir sürece işaret
etmektedir. Butik tasarımlar seri üretime yönelik tasarımlar ile karşılaştırılamayacak kadar
uzun bir ürün ömrüne sahiptir; modası kolay kolay geçmez, tersine yıllar geçtikçe
klasiklaşir. Emek yoğun bir üretim sürecinin sonunda ortaya çıkan butik mücevherlerin,
kullanılan malzemenin ve el işçiliğinin doğası gereği, aynısının bir kez daha yapılması ve
çoğaltılması mümkün değildir. Bu yönüyle tasarımcısının elinden çıkan butik tasarımın
piyasa değeri, kullanılan madenin veya taşın değerinin çok üzerine çıkmakta, dolayısıyla 14
bu sürecin sonunda ürün başına yüksek bir katma değer elde edilmektedir. Ancak her butik
tasarımın aynı ölçüde piyasa ile buluşabildiğini söylemek mümkün değildir. Zaten sınırlı
bir alıcı kitlesi bulunan butik mücevher, tasarımcısının marka gücü oranında kendi içinde
ikiye ayrılmaktadır. Marka gücü düşük (veya henüz yeterince güçlenmemiş) olan
tasarımlar genellikle bağımsız çalışan mücevher tasarımcıları tarafından geliştirilirken,
marka gücü yüksek butik mücevherlerin sektörde ün yapmış az sayıda kuyumcu elinden
çıktığını ve bu kuyumcuların pek çoğunun kendi firmalarına sahip olduklarını
görmekteyiz



İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri 2010 
İstanbul’da Kültür Ekonomisini Döndüren Çarklardan biri: 
MÜCEVHER TASARIMI VE 
KUYUMCULUK 
Temel Yapısal Özellikler, Fırsat ve Tehditler, Politika Önerileri 
Sektörel Araştırma Raporu 
Yrd.Doç.Dr. Yiğit EVREN 
Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 
Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi 




Seri üretime yönelik “konfeksiyon tasarım” süreci ise, butik üretimin aksine, genellikle
büyük ölçekli fabrikalarda üretilen ürünleri içermektedir. Burada temel amaç, farklı gelir
düzeylerinden oluşan geniş bir yelpazenin taleplerine, alım güçlerine ve beyenilerine
yönelik çeşitli alt kategorilerde ürünler üretmek ve kuyumu geniş kitleler tarafından satın
alınabilir bir meta haline getirmektir. Konfeksiyon mücevherler, büyük firmalar için
çalışan tasarımcılar ve tasarım ekipleri tarafından hazırlanmakta, ortaya çıkan iki boyutlu
çizimler bilgisayar yardımı ile kalıbı çıkartılarak kitle üretimine hazır hale getirilmektedir.
Üretim tamamen makineler ile gerçekleştirilebileceği gibi, tasarımın özelliğine göre el
emeğinin kullanıldığı bir üretim bandı ile de yapılabilmektedir. Pres ve döküm olmak
üzere iki temel tekniğin kullanıldığı kitlesel mücevher üretiminde tasarımların ömrü kalıp
maliyetine göre altı ay ile iki yıl arasında değişmektedir12. Bu süreçte önemli olan,
tasarımcının ürün ile olan ilişkisidir; konfeksiyon üretimde tasarımcının rolü, çoğunlukla
çizimleri oluşturmanın ötesine geçememekte, bir başka anlatımla ürün tasarımcının
“elinden çıkmamaktadır”. Diğer taraftan, tasarımcılar firma yönetimi tarafından belirlenen
fiyat aralıklarına ve piyasa eğilimlerine uymak durumundadırlar. Mücevher
tasarımcısından kısa süre içerisinde çok sayıda ürün tasarlaması beklenmekte, dolayısıyla
 Döküm ürünlerin kalıp maliyeti yaklaşık 500 dolarken, pres ürünlerin kalıp mailyeti 3000 dolara kadar
çıkabilmektedir.


tasarımcının
 hareket alanı oldukça kısıtlanmaktadır. Sonuç olarak ortaya, geniş bir
piyasaya hitap eden ve çoğunlukla düşük gramajlı takılar çıkmaktadır.
Sektörde bir başka tasarım süreci ise, çok sayıda küçük ve orta ölçekli atölye tarafından
gerçekleştirilen sipariş esaslı kitle üretimine yöneliktir. Taklit tasarım olarak
adlandırabileceğimiz bu üretim biçimi, alınan siparişin büyüklüğüne göre bir üründen çok
sayıda kopya üretmeye temellenmektedir. Bu grupta yer alan firmalar, piyasada “tutulan”
tasarımların çok benzerlerini üretip çeşitli toptan ve perakendecilere satabildikleri gibi,
büyük ölçekli firmaların siparişleri doğrultusunda düşük katma değerli ara mamül (montür)
veya nihai ürün de üretebilmektedirler. Çoğunlukla varoş kökenli ailelerden yetişen ve
mesleki donanımlarını genç yaşta içine girdikleri sektörde usta-çırak ilişkisi yolu ile elde
etmiş “alaylı” ustalara ait bu atölyeler kendi özgün tasarımlarını oluşturacak yaratıcı
kapasiteden yoksundurlar. Buna karşılık mevcut bir tasarımı büyük bir ustalıkla taklit
edebilecek beceriye, dinamizme ve girişimci ruha sahiptirler. Bu yönüyle bu grupta yer
alan atölyeler piyasada bir marka olarak değil, ancak fiyat, güvenilirlik, teslimat süresi ve 
kalite açısından rekabet edebilmektedir.

İşporta tasarım, konfeksiyon ile taklit mücevher üretimine dışarıdan destek olan
(çoğunlukla okullu) tasarımcıları kapsamaktadır. Bu tasarımcılar herhangi bir nihai ürün
veya prototip üretmeksizin, genellikle sadece hazırladıkları çizimleri üreticilerin
beyenisine sunarlar. Bu grupta yer alan tasarımcılar, çoğunlukla herhangi bir markaya
sahip olmayan ve genellikle evden çalışan, bağımsız kişilerden oluşabileceği gibi,
kendilerine ait bir firma üzerinden düzenli olarak firmalara tasarım da çizebilmektedirler.
İşporta tasarımcılar, çeşitli açılardan bir ölçüde bağımsız butik tasarımcılara benzese de,
yapılan tasarımın niteliği bu grubu butik tasarımcıdan ayırır; yapılan iş çoğunlukla kitlesel
üretime yöneliktir.
Son kategoride ise butik tasarımcılar kadar yaratıcı kapasitesiye ve geniş bir rekabetçi
vizyona sahip olan “ayrıcalıklı tasarımcılar” gelmektedir. Bu grup, genellikle sipariş esaslı
kitle üretimine yönelik çalışan, ancak taklit tasarımcılardan farklı olarak, kendi özgün
tasarımlarını yaratabilen ve bu tasarımları bünyelerinde barındırdıkları nitelikli sadekarlar
ile kusursuz bir biçimde ürüne dönüştürebilen orta ölçekli atölyelerden oluşmaktadır.
Burada kritik olan nokta tasarımcının en az butik tasarımda olduğu kadar işin mutfak
kısmını da çok iyi bilmesi, diğer bir deyişle üretim ile tasarım arasındaki mesafeyi
kısaltabilmesidir. Alaylı, okullu ve/veya bu sektöre sonradan ilgi duyarak kendi kendilerini
yetiştirmiş tasarımcıları bünyesinde barındıran bu firmalar, kendi markalarıyla ihracat
yapabilme becerisine ulaşmış ve markalarının gücünü korumak için niş pazarlara yönelik
sınırlı sayıda ürünler üretmeyi temel strateji olarak benimsemişlerdir. Meslekiçi eğitimin
öneminin bilincinde olan bu atölyeler (az sayıdaki kurumsallaşmış butik tasarımcı ile
birlikte) kuyumculuk mesleğinde giderek kaybolmaya başlayan usta-çırak ilişkisinin
devamlılığı yönünde önemli bir boşluğu doldurmaktadırlar.
Hiç şüphe yok ki İstanbul kuyumculuk sektöründe bu altı farklı tipin dışında, hatta birden
fazla kategorinin özelliklerini barındıran tasarım süreçlerine ve tasarımcı profillerine
rastlayabilmek olasıdır. Bağımsız bir butik mücevher tasarımcısı, yeri geldiğinde seri
13 İstisnai durumlarla karşılaşılmakla birlikte bu grupta genellikle üniversite ve yüksek okulların tasarım ile
ilgili bölümlerinden mezun olarak meslek yaşamlarını bu yönde devam ettiren “okullu” tasarımcılar istihdam
edilmektedir. Bu grupta yer alan tasarımcılar, takı tasarım ve endüstri ürünleri tasarımı gibi doğrudan sektör
ile ilgili bölümlerden veya mimarlık, seramik, heykel gibi kuyumculuk sektörüne “yakın” bölümlerden
mezun kişilerden oluşmaktadır. 16
üretim yapan bir firmanın tasarım danışmanlığını üstlenebilmekte veya taklit tasarım yapan
bir üretici portföyüne ayrıcalıklı bir tasarım ürününü ekleyebilmektedir. Dolayısıyla,
yukarıda sunulan tipolojiyi, mücevher tasarımının karmaşık yapısını daha kolay
anlamamıza ve sektör için başarı şansı yüksek bir politika çerçevesi geliştirmemize
yardımcı olabilecek bir şablon olarak değerlendirmek mümkündür.
Bu tipoloji ışığında ele alındığında, İstanbul’da kuyumculuk sektörünün marka gücü
yüksek üç kategori olan “kurumsallaşmış butik tasarım”, “ayrıcalıklı tasarım” ve
“konfeksiyon tasarım” kulvarlarında kayda değer bir başarı yakaladığını ve uluslar arası
işlenmiş altın piyasasında kendini kabul ettirecek ölçüde bir rekabet gücüne erişmiş
olduğunu görmekteyiz14. Ancak sektörün firma sayısı bakımından büyük bir kesiminin
taklit tasarım yapan atölyelerden oluştuğu ve marka gücü düşük diğer iki kategoride
(bağımsız butik tasarım ve işporta tasarım) hazırlanan ürün/tasarımların piyasa ile buluşma
kanallarının yetersiz olduğu göz önüne alındığında, İstanbul kuyumculuk endüstrisinin
genel anlamda, düşük katma değerli taklit tasarımlar yapan ve ne yazık ki ara malı (veya
montür) üreten bir sektör görüntüsü çizdiğini görmekteyiz.

http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/files/yayinlar


MÜCEVHER TASARIMI VE 
KUYUMCULUK 
Temel Yapısal Özellikler, Fırsat ve Tehditler, Politika Önerileri 
Sektörel Araştırma Raporu 
Yrd.Doç.Dr. Yiğit EVREN 
Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 
Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi 




News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler