Bu Blogda Ara

2013 pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2013 pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

Uretilebilir Yuzuk Cizimi ve Tasarim Asamasinda Dikkat Edilecek Hususlar


Üretilebilir Yüzük Çizimi ve Tasarım Aşamasında Dikkat 
Edilecek Hususlar

Yüzük tasarımı yapılırken Etüd Ve Takıda Detay Modülü ile Temel Sanat Eğitimi
Modülündeki bilgiler ışığı altında çizimler yapılır. Tasarımlar yapılırken çeşitli dergi, broşür
ve modellerden faydalanılır. Tasarımlar yapılırken üretim aşaması da düşünülerek tasarlanan
yüzüğün üretilebilir olmasına dikkat edilmelidir.


Aynı zamanda bir yüzük üretilirken ekonomik olmasına da özen gösterilmelidir.
Estetik yönden güzel görünümlü, kullanabilirlik gibi özellikleri olmalıdır.


Yüzük ölçüleri belirli ölçüler içerisinde üretilir. Bu ölçü normal parmak ölçüsü + 40
mm dir. Yüzük tasarımı yapılırken tasarlanan yüzüğün kenarları, taş yuvaları ve yüzük
üzerindeki diğer detaylar dikkatli tasarlanmalıdır.

 Üretilen yüzük, insan sağlığına zarar
vermeyecek malzemelerden yapılmalı, sivri ve keskin uçlar yuvarlatılmalı, yüzük üzerindeki
açık taş tırnakları kapatılmalıdır.

MEGEP

Taki Sektoru ile ilgili Oneriler (ITO Dis Ticaret Sb.- MUALLA BILGIN )




TAKI SEKTÖRÜ ILE ILGILI ÖNERILER 

Ülkemizde dar zamanlarinda satmak üzere, bir güvence olarak ziynet 
esyasi satin alan müsteri grubu, satis sirasinda deger kaybina ugrayacagi 
endisesi ile klasik taki çesitlerini tercih etmektedir. 

Bu nedenle taki
konusunda iç piyasada iki farkli müsteri tipi mevcuttur. Geleneksel
müsteri, altin takinin yatirim degerine daha fazla önem vermektedir.
Dügün, nisan vb. sosyal gerekleri yerine getirmek amaciyla taki satin
alirken, ihtiyaç nedeniyle bozdurabilecegi ihtimalini gözden uzak
tutmamakta ve en az deger kaybina ugrayacak çesitleri tercih
etmektedir. Takiyi süslenme amaciyla alan, bir itibar araci olarak gören,
tasarim zevkini ön planda tutan tüketiciler ise markali ürünlere
yönelmeye baslamistir. Bu da önemli bir potansiyel yaratmistir.
Tasarim ve markalasma üzerine yatirim yapilmasi, uluslararasi taki
piyasalarinda fiyatlarla rekabet etmek yerine, Türk taki sektörünün
gelecegi açisindan da yararli görülmektedir.
Türkiye geneline yayginlastirilmak üzere, üretici firmalar tarafindan
üretimde standardizasyon, müsteri odakli tasarim, Türkiye ve firma
markasi saglanmasi amaciyla firmalarin bu yöndeki eksiklerini
tamamlamalarina ihtiyaç bulunmaktadir.
Özgün tasarimdaki takilarin katma degerleri artmakta olup, bunlarin
maden degeri ile satis degeri arasindaki fark on hatta yirmi kat
olabilmektedir. Anilan nedenle hayal gücünün etkili oldugu tasarimda uluslararasi basarinin devamliligi için sürekli arastirma, egitim, yurt
disindaki yayinlarin ve yeniliklerin takip edilmesi, uluslararasi fuar ve
sergilere istirak ve müzelerin gezilmesi gibi faaliyetlerin ihmal edilmeden
yürütülmesi sektör çalisanlarina büyük katkilar saglayacaktir.
 Öte yandan yaklasik 250 bine yakin insanin çalistigi, emek- yogun bir
sektör olan kuyumculukta, istihdam üzerindeki vergi yükünün fazla
oldugu görüsünü tasiyan firmalar tarafindan üretimin maliyetlerin daha
düsük oldugu Bulgaristan, Arnavutluk, Çin, Türk Cumhuriyetleri ve
Malezya gibi ülkelere kaydirilmak istenmesi de bu sektöre maliyetleri
düsürücü desteklerin saglanmasinin gerekli oldugunu göstermektedir.
Günümüzün bir pazarlama araci olarak internet üzerinden satis
yolunun tercih edilmesi için markalasmanin getirdigi standartlasma ve
markaya olan güvenin tam saglanmasi önerilebilir. Markali takilarin satisi
konusunda önemli bir diger pazarlama stratejisi ise, gözde tatil
yörelerindeki turistik otellerde satis magazalari açmak suretiyle ünlü
markalarin dünyaca taninmasini ve tercih edilmesini saglamaktir.
 Ayrica Türkiye, cografi konumu ile Avrupa’dan Orta Dogu’ya kadar
dünyanin her tarafindaki mücevher tüketim merkezlerine ulasim kolayligi
bakimindan en yakin üretim merkezi konumundadir. Sektör, Dubai’den
Italya’ya ABD’den Bahamalar’a kadar dünyanin hemen çogu yerindeki
alicilarina en kisa sürede teslimat yapma basarisini gösterebilmektedir.
Türkiye’nin bu özelliginden yararlanilarak ve yogun tanitim kampanyalari
ile sektördeki ihracatini daha ileriye götürmek mümkündür.

ISTANBUL TICARET ODASI 
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
 Hazirlayan
 MUALLA BILGIN- Aralık 2006



16 Mayıs 2013 Perşembe

Pırlanta sertifikaları nedir? ve Pırlanta sertifikaları nasıl hazırlanır?




Pırlanta sertifikalarını daha basit anlatmak istersek pırlantanın nüfus cüzdanı özelliğini taşır. Nasıl ki nüfus cüzdanımızda adımız soyadımız ve diğer bilgilerimiz var ise, sertifikada da aldığımız pırlantanın tüm özellikleri vardır. Pırlantanın özellikleri ise mikroskop vb. teknik ekipman yardımıyla dikkatle incelenerek renk, berraklık, cila, simetri, ağırlık ve florasans başlıkları
altında belirlenir. Yuvarlak kesimli pırlantaların sertifikalarında ayrıca kesim kalitesine dair de bir bilgi bulunur. Ama şunu özellikle belirtmeliyiz ki, laboratuvardan alınan sertifika yani derecelendirme raporu taşınıza bir değer biçmez, sadece onun teknik tanımını yapar.


Pırlanta sertifikaları, bağımsız bir taşbilim enstitüsü tarafından deneyimli taşbilimcilerin (gemologların) çeşitli teknik aletler yardımı ile pırlantaları incelemeleri sonucu, pırlanta ile ilgili oluşturdukları rapora verilen addır. Kısaca laboratuvarların verdiği pırlanta derecelendirme raporudur.


Pırlanta sertifika çeşitleri :
Pırlanta sertifikaları ile ilgili ayrıca bilmeniz gereken sertifika çeşitlerinin olduğudur. Eğer takınız üstünde tek başına 0.30 karat pırlanta dan küçük taşlar kullanılmış ise üreticinin kendi verdiği sertifikanın hiç bir mahsuru yoktur. Ancak pırlantanın büyüklüğü 0.30 karat ve üzeri ise bağımsız bir laboratuvarın sertifikasına ihtiyacınız olabilir. Bunun içinde size önerebileceğimiz güvenilir iyi pırlanta laboratuvarları GIA ve HRD ‘dir. Tabii ki alışveriş yaptığınız firmaya duyduğunuz güvende bazen sizin için yeterli gelebilir. Firmanın sadece pırlanta ürünler satmasını ve pırlanta uzmanlarını içinde bulundurmasını göz ardı etmemekte kesinlikle fayda var.
Derecelendirme raporu, pırlanta kalite belgesi veya pırlanta sertifikası ismi verilen belgelerin satın aldığı üründen kuşku duyan son tüketicinin endişelerini ortadan kaldırdığı bir gerçektir. Ayrıca tüketici, satın aldığı ürünün uluslararası geçerliliği olan sertifikaya sahip olup olmadığını bağımsız laboratuvarlardan öğrenebilir ya da sertifikası olmayan taşına sertifikada alabilir.
Dünyanın en tanınmış ve güvenilir uluslararası pırlanta sertifikaları arasında yer alan GIA (Gemological Institute of America) kapılarını sizler için aralayarak, bir pırlantanın sertifikalandırılırken geçirdiği aşamaları tek tek sizlere anlatıyor.
Her ne kadar ingilizce olarak hazırlanmış olsa da sadece görsellerinin sayesinde, pırlanta 4C özellikleri olan kesim (cut), karat (carat), berraklık (clarity) ve renk (color) tayinleri hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayacak güzel bir video.
yıl dönümü, doğum günü, anneler günü gibi günlerde değer verdiğimiz insanlar için iyi bir hediye seçmek istediğimiz zamanlarda ya da evlilik teklifi, nişan gibi özel bir sebeple ihtiyaç duyulana kadar birçoğumuzun özelliklerinden pekte haberdar olmadığımız pırlantalar, oldukça incelikli bir alışveriş gerektirir.
Pırlantaların kalitesini belli eden özelliklerin anlaşılması kolay ve basit birkaç kriterden ibarettir. Bu bilgilerle bir pırlanta uzmanı olamasanız da en azından bilinçli bir alışveriş yapmak için gerekli bilgilere sahip olabilirsiniz.
Pırlanta 4C özellikleri, pırlantanızı seçerken göz önünüzde bulundurmanız gereken 4 ana özelliktir.
Kesim (Cut)
Renk (Colour)
Berraklık (Clarity)
Karat Ağırlığı (Carat Weight)
Gönderen İsim/Mail: Volkan E.

Kasikci elmasi: Kac karat, nereden geldi?


Kaşıkçı elması diyince aklımızda “Bu elmas adını nerden almış?”, ”Osmanlı Hazinesine nasıl girmiş?”, ”Kaç karattır?” gibi birçok soru gelir.Sizlere;

Kaşıkçı elması nedir, Kaşıkçı elması kaç karattır, Osmanlı hazinesine nereden ve nasıl gelmiştir? Bu değerli elmasın özellikleri nelerdir? İşte Kaşıkçı elması hakkında merak ettiklerinizin cevaplarını açıklıyoruz.


Topkapı müzesinde bulunan bu ünlü elmasa neden “Kaşıkçı elması” denildiğine dair birçok rivayetler bulunmasına rağmen, bize göre en doğru olanı bu elmasın kemsinin oval olmasından dolayı bu adın verilmesidir. Osmanlı Hazinesine nasıl girdiği sorusuna ise verilen şu cevap doğru gelmektedir. 1774 yılında bir Fransız subayının bu elması Hindistan’dan satın alarak Fransa’ya götürmesiyle olaylar döngüsü başlar. Fransız subayın bu elması satılığa çıkarması üzerine Napolyon’un annesi bu elması satın alarak, uzun süre takı olarak kullanır fakat Napolyon’un sürgüne yollanmasının ardından oğlunu kurtarmak için, elması satılığı çıkarır ve bu sırada Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamı, paşanın adına 150 bin altın vererek elması satın alır. Tepedelenli Ali Paşa devlete ayaklandığı gerekçesiyle öldürülüp tüm mal varlığına el konulur. Böylelikle ‘Kaşıkçı Elması” Osmanlı Hazinesine girmiş olur.Kaşıkçı elmasının çevresi iki sıra şeklinde ve 49 pırlanta ile çevrilidir. Bunu da yıldızların ortasında pırıl pırıl parlayıp gökyüzünü aydınlatan, bir dolunaya benzetebiliriz. Pırlantalar sonradan güzellik vermesi amacıyla II.Mahmud tarafından dizdirilmiştir.
Kaşıkçı elması 86 karattır ve Dünya’da tanınan 22 elmas arasında yer almaktadır. Dünyanın en büyük elması 191 karat ve İngiltere Krallık Hazinesinde bulunmaktadır. Diğer en büyük elmas ise 185 karat ağırlığında ve İran Milli Bankasında bulunmaktadır. Uçuk pembe ve yassı bir taş görünümüne sahiptir. İsmi ise Derya-i Nur’dur. Ayrıca 1853 yılında Brezilya’da bulunan ve Güney Yıldızı ismiyle tanınan 128 karatlık Büyük Moğol Elması ve Kaşıkçı Elması dünyanın en büyük ve değerli elmasları arasında yer almaktadır.

14 Mayıs 2013 Salı

Yabanci ziyaretcilerin gelis amaci ve Turkiye'yi tercih nedenleri... (C.U.I.I.B. Dergisi)


resim:yenisafak.com.tr

YABANCI ZİYARETÇİLERİN GELİŞ AMACI VE 
TÜRKİYE’Yİ TERCİH NEDENLERİ

 2001-2008 yılları arasında, geliş amaçlarına göre çıkış yapan yabancı
ziyaretçilerin oranları Tablo 2’de görülmektedir. Tabloya göre, son sekiz yılda
gezi-eğlence amacıyla ülkemize gelen yabancıların oranı %44,3 ile %49,7 arasında
değişmektedir. 2006 yılında özellikle Türk turizmini olumsuz etkileyen gelişmeler
nedeniyle bu oran %44,3’e kadar düşmüştür. Bu veri, gezi-eğlence amacıyla
ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin olumsuz haberlere karşı daha hassas
olduklarının bir kanıtı sayılabilir. İkinci sırada bulunan yakınları ziyaret amacı,
2001 yılında gelen yabancıların %7’lik kısmının ülkeye gelmesini sağlamış, bu
oran 2003 ve 2004 yıllarında azalsa da daha sonra yükselerek 2008 yılında %9,1’e
ulaşmıştır.


C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2009 99

 Kaynak: TÜİK, 2009c: 399.

 Kültürel amaçla Türkiye’ye gelen yabancıların oranı 2001’de %8,1 iken
giderek azalmış ve 2008 yılında %5,2 olarak gerçekleşmiştir. Kültürel açıdan
zengin bir çeşitliliğe sahip olan ülkemize, bu amaçla gelen yabancıların sayısı
giderek azalmaktadır. Alışveriş yapmak amacıyla gelen ziyaretçilerin oranı da son
yıllarda azalma eğilimindedir. 2001 yılında ülkemizi ziyaret eden yabancıların
%7,4’ü alışveriş yapmayı amaçlarken, bu oran dalgalı ve azalan bir seyir izlemiş,
2008 yılında %4 olarak gerçekleşmiştir. Ticari ilişkiler ve fuar gibi amaçlar için
gelen ziyaretçilerin oranı 2001’de %4,5 iken, daha sonra dalgalı bir seyir izleyerek
2008 yılında %3,5’a düşmüştür. Toplantı, konferans, kurs vb. faaliyetlere katılmak
amacıyla ülkemizi ziyaret eden yabancılar 2001 yılında %2,1 iken, 2007 yılında
%2,9’a kadar yükselmiş, 2008’de %2,4 olarak gerçekleşmiştir. Görevli gelenlerin
oranı ise sekiz yıl içinde %4,4’ten %2,2’ye gerilemiştir. Türkiye’yi ziyaret
amaçları bakımından çok küçük oranlarda bulunan sportif ve dinsel ziyaretler
küçük miktarlarda artmış, eğitim ve sağlık çok küçük azalmalar göstermiştir.
 2008 yılında yapılan bir “turist profili” araştırmasına göre, Türkiye denince
yabancı turistlerin akıllarına ilk olarak (%12’lik oranla) güneş ve güneşlenmek
gelmektedir. Söz konusu araştırmaya göre turistlerin %44,5’i Türkiye’ye ilk kez,
%21,7’si ise en az dördüncü kez gelmiştir (ilk gelişi %44,5 - ikinci gelişi %22,7 -
üçüncü gelişi % 11,1 - dört ve üzeri % 21,7). Turistlerin Türkiye’ye geliş nedenleri
ise %58,7 ile doğal güzellikler, %24,9 ile ucuzluk, %21,4 ile kültürel zenginlik ve
%16,9 ile arkadaş tavsiyesi üst sıraları paylaşmaktadır. Yabancı ziyaretçilerin
alışverişlerde %47,7 oranında tekstil ürünleri, %42,4 oranında hediyelik eşya
aldıkları belirlenmiştir (Turizm Manşet, 2008)

KAYNAK :
2000'Lİ YILLARDA TÜRKİYE'YE GELEN YABANCI ZİYARETÇİ
PROFİLİ
Onur GÜLBAHAR
C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2009 


13 Mayıs 2013 Pazartesi

Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması



Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması
Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması, sektörün geçmişten bugüne başardıkları arasında en fazla tekrar sayısına sahip bir diğer tespittir. Yurt içi ve yurt
dışı pazarın gereksinimlerine göre farklılıklar arz eden tüketici beklentileri ve
sunulabilecek farklı ürün ve tasarım çeşitlilikleri, özellikle sektörün ihracattaki
başarısına katkı sağlamaktadır. Günümüzde birey ve toplumların görselliğe artan eğiliminin ve farklılık kazanma isteklerinin yakalanmasına da imkân sağlayan ürün/tasarım çeşitlilikleri, tüketicinin birkaç ürünü tercih etmesi yerine çok
sayıda ürüne talep göstermesine neden olmakta, böylece sektörün toplam ciro
ve karlılık artışı gelişim göstermektedir. Söz konusu gelişimin devamlılığının ve
sektör aktörlerinin global piyasalarda daha fazla yer almasının sağlanması için
firmaların tasarıma yönelik aktivitelerinin desteklenmesi gerekmektedir. Bu desteğin sadece finansal olması firmaların daha yüksek maliyetli iş gücünün dışarıdan temin edilmesini sağlayacak ve desteğin sektöre olan faydasının sürdürü-
lebilir olmasını engelleyecektir. Bu kapsamda sektöre, finansal desteğin yanı sıra
nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi noktasında destek verilmesi gerekmektedir.
YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde sektöre yönelik tasarım bölümlerinin
kurulması sektörün gelecek dönemlere daha güvenle hazırlanmasına yardımcı
olacaktır. Ayrıca bu konu başlığı altında kamu otoritesine düşen bir diğer görev
ise söz konusu tasarımların taklit edilebilirliğinin önüne geçecek yasal imkanların sağlanmasıdır. Tasarımın önemini bilen ve bu nedenle tasarım ekiplerine
sahip olan firmalar, yüksek maliyetlere katlanmaktadır. Ancak ortaya çıkartılan
tasarımların çok hızlı bir sürede taklidinin yapılabilmesi ve bunun yasal olarak
satışının önünde engel olmaması söz konusu firmaların rekabette zarar görmesine neden olmaktadır. Söz konusu bu yapı mevcut tasarım yapan firmaların
motivasyonlarını kaybetmelerine neden olmaktadır. Bu ise tüm sektörün ileriye
giderek dünyada marka olma hedefine engel olmaktadır.

TEB KOBİ AKADEMİ

Markalaşmak



Markalaşmak 
Konferans katılımcıları tarafından en fazla tekrar alan markalaşma; 5 grup tarafından ortaya konulmuştur. Global rekabet koşulları altında tüketicinin tercih
noktasında var olabilmek için bir kimlik yaratma çabası olan markalaşma, altın, takı ve mücevherat sektörüne de önemli katkılar sağlayacaktır. Markalaşma,
küresel rekabette tanınmanın beraberinde, sektörde uzmanlaşma ve segmentasyonun daha belirgin biçime dönüştürülmesine, aynı zamanda firmaların dahakurumsal bir kimlik kazanmaları noktasında önemli faydalar sağlamaktadır.
Markalaşma sürecinde, kurumsal olmayan bir yapıdan kurumsallaşmaya geçiş
yolunda; sektörde ürün standardizasyonunun ve kalite kontrol proseslerinin gelişimi de beraberinde gelmektedir.
Markalaşmanın gelişimi sürecinde, gerek yurt içi gerekse yurt dışı pazarlarda
temsilcilikler verme fırsatını yakalayan sektör firmaları, ihracatta daha fazla söz
sahibi haline gelmişlerdir. Söz sahibi olmanın meydana getirdiği bu güçlü yön
şüphesiz sektördeki bu marka firmaların dünya pazarlarında da önemli bir konuma gelmesine neden olmaktadır. Ancak söz konusu bu markaların sayısı ve
küresel çaptaki etkileri, konferans katılımcıları tarafından sektör adına yeterli
görülmemiş, sektörün başarması gerekenler arasında yurt dışındaki marka bilinirliğinin yakalanması noktası üzerinde özellikle durulmuştur.
Bu noktada sektörün mevcut yapısı gereği yaşanılan zorluklar bulunmaktadır.
Özellikle sektör işletmelerinde profesyonel yönetim yapısının kurulamamış
olmasından kaynaklı güvene dayalı çalışan istihdam etme anlayışı yüksek bulunmaktadır. Söz konusu yapı sonucunda ise firma sahipleri işletmelerindeki bu
noktaların kontrolüne odaklanmakta dolayısıyla diğer işletme yönetimi faaliyetlerine yeterli zamanı ayıramamaktadır. Bu, işletmelerin yurt dışı marka olma
yolunda ilerlemesini engellemektedir. Bu kapsamda sektör firmalarının öncelikle
içsel süreçlerini iyileştirerek kontrol edilebilir yönetim yapısını kurmaları gerekmektedir. Sonrasında ise firmalarda nitelikli profesyonel yönetici istihdamı sağ-
lanarak, gerekli marka yatırımlarının söz konusu profesyonellerce yapılmasına
yönelik yapının hazırlanması gerekmektedir.

TEB KOBİ AKADEMİ

Marka yönetimi ve markalaşmanın sağlanması- TEB



“Marka yönetimi ve markalaşmanın sağlanması”

Sektörde yer alan firmaların en önemli eksiklerinden biri ise marka yönetiminin
etkin gerçekleştirilememesidir. Sektörde yurt dışına kıyasla yurt içinde markalaşma sağlanmış durumdadır. Ancak söz konusu markalaşma, reklam ve/veya
çeşitli programlara sponsor olma şeklinde algılanması nedeniyle doğru yönetilememektedir. Oysaki marka yönetimi sektörde bulunan mevcut geleneksel iş-
letme yönetimi modeli ile gerçekleştirilemeyecek bir kapsamdadır. Bu nedenle
öncelikle işletmelerde markalaşma ve marka yönetim bilinci oluşturulmalıdır.
Sonrasında ise işletmeler bünyelerinde, marka yönetiminin yapılabilmesine yö-
nelik profesyonel destek alarak, kurumsal iletişim departmanlarını kurmaları
gerekmektedir.
Ülkemizde ve dünyada değişen kültürel yapılar, altın takı ve mücevheratın talebini de değiştirmektedir. Bu kapsamda sektörün ürünleri, geçmiş dönemdeki gibi
sadece yatırım aracı olmaktan çıkmakta ve artık gündelik aksesuar kullanımına
dönüşmektedir. Bu nedenle katma değerli ürünlerin üretimi ve bunların tüketici
ile buluşturulması daha fazla önem arz etmektedir. Tüketicinin tercih edilebilirliği ise marka ile sağlanabilmektedir. Bu nedenle gelecek dönem içerisinde sektör
işletmelerinin, tasarımın yanında geliştirmesi gereken en önemli özelliklerden
birisi de markalaşma olarak ortaya çıkmaktadır.

TEB KOBİ AKADEMİ

11 Mayıs 2013 Cumartesi

En Pahali Anneler Günü Hediyesi




Hediyeteyze.com- Küçükken özellikle maddiyat açısından annelerimize almak isteyipte alamadığımız sonucunda ellerimizle çiçeklerle annemizin anneler gününü kutladığımız epey günler olmuştur. Çocukluk döneminden kalan ukteler kişilerin gelecek zamandan daha çok şey beklemesine sebep oluyor. Hayallerin büyümesiyle birlikte geleceğe dair eylemlerimiz de o derece artış gösteriyor. Çocukken annemiz için topladığımız rengarenk çiçekler bile annemizi sanki ona dünyaları vermişçesine mutlu ederdi. Eee dönemsel olarak insan her an istediği şeyleri alamayabiliyor dolayısıyla ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız icap eden durumlarda oluyor. Annenizin hakkınızdaki fikirleri kadar güzel ve renkli çiçekleri uzatan ellerinizin bir gün annenize hediyelerin en değerlisini de vereceğini düşünmeniz bile sizi o günlere ulaştırmak için yeterli.. Belki de o günlere ulaştınız ve dolayısıyla şu an sayfamızı bu sebepten inceliyorsunuz o zaman size çok hoşunuza gideceğini düşündüğümüz annelerin beğenisini kazanacak en pahalı anneler günü hediyelerini sunuyoruz..

En Şık ve Pahalı Anneler Günü Hediyeleri


en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-1
Bayanların yüreğini hoplatan hediye seçeneklerinden birisi de pırlantalardır. Yükte hafif pahada ağır bir hediye almak istiyorsanız ilk tercihiniz pırlantalardan yana olsun. Örgü desenli bu pırlanta modeli annenizin çok hoşuna gidecek.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-2
Annelik duygusu gördüğümüz kadarıyla insanın sahip olabileceği en huzur dolu duygulardan birisi. Anne olduktan sonra tüm öfkesinden kurtulan insanlar tanıyoruz. Nasıl bir sihirli dokunuştur bu öyle değil mi? Nasıl bir hissiyat ve nasıl bir sahipleniş? Annelik içgüdüsünü görsel olarak ifade edebilecek en özel kolyeyi sizin için seçtik. Anneler evlatlarını yaşama sebebi olarak görürler. Çünkü dünyaya gelen çocukla annenin hayatında mutlu bir sayfa açılmıştır ve bu sayfa da anneler için unutulmaz bir dönemdir. Anne karnındaki bebeği pırlanta taş ile sembolize eden bu şık kolye anneler gününde annelere alınabilecek en pahalı ve ideal hediyelerden..
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-3
Araba tutkusunun sadece beylerde mi olduğunu zannediyorsunuz? Hıhh hiçte bile. Bayanların araba tutkusu daha başkadır hatta ve hatta annelik içgüdüsüyle yaklaşırlar araçlarına.. Bağlılıklarını tahmin bile etmeniz imkânsız dolayısıyla. Annenize yükte de pahada da ağır bir hediye almak istiyorsanız arabadan daha güzel bir öneri mi olur? İmkânınız varsa düşünmenize bile gerek yok. Annenizin içinden geçenlere nokta atışı yaparak şaşırmasına sebep olmak sizin elinizde.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-4
Evinize bir misafir teşrif edecek olsa annenizin eli ayağı birbirine karışıyor öyle değil mi? Çünkü misafir demek tüm bayanlar için saygıyı çağrıştırıyor. Hemen misafirlere sunulacak ikramlar hazırlanmaya başlanıyor.. Günlük kullandığınız yemek setiniz kalkıyor ve onun yerine misafirlere özel olarak alınmış yemek takımı geliyor. Ve son noktada böylece konmuş oluyor. Annenizin misafirler geldiği zaman imdadına yetişen yemek takımını yenilemeniz annenizi eminiz çok mutlu edecek.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-5
Bayanların morali bozuk olduğunda ya görsel açıdan kendilerinde bir değişiklik yaparlar ya da kendilerini tamamen ev işlerine verirler. Bu arada bayanların ev düzenini değiştirmeleri bile onları mutlu ediyormuş. Bilimsel açıdan kanıtlanmış bu gerçeği anneniz üzerinde denemeye ne dersiniz? Nasıl mı? Anneler gününde annenize koltuk takımı alarak tabii.. Mor düşkünü bir anneniz varsa bu sürpriziniz karşısında gözyaşlarını tutamayabilir söylemiş olalım.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-6
Kendi gözlemlerimize göre annelerin de artık bilgisayarda epey vakit geçirdiğini bilgisayarlara bayağı aşina olduklarını gördük. “Annelerin hoşuna gidecek pahalı nasıl bir hediye alınır? ” diye düşünürken aklımıza  laptop geldi. Eee madem bilgisayarda fazla oyalanmamıza kızan annemizde bilgisayar kurdu o zaman ona hediye edebileceğimiz laptop makbul bir sürpriz olur. Siz ne dersiniz? Bilgisayarınızı annenizle ortaklaşa kullanmak istemiyorsunuz bu hediye fikri sizin de işinize yarayacak demektir.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-7
Samsung Galaxy S4 son teknoloji harikaları arasında en çok ses getirenlerden.. Teknolojiye meraklı olan annenize değerli bir armağan sunmak istiyorsanız size kesinlikle bu telefon modelini öneririz. Eğer anneniz dokunmatik telefon teknolojisine alışkın değilse ilk dönemler siz de annenize telefonu öğretme bahanesiyle bu telefonun tadını çıkarabilirsiniz. :) Bu ürün kuşkusuz, annenizin unutamayacağı hediyelerden biri olacak.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-8
Bayanların takıntıları arasında yer alan parfüm kokularının beğeni kazanması kişiden kişiye değişen bir durumdur. Ancak yakından tanıdığınız annenizin hangi kokulardan hoşlanacağını bilirsiniz. Etkileyici kokular kategorisinde yer alan bu pahalı parfüm annenize sizi hatırlatıcak ve parfümü her kullanışında sizi yanında hissedecek.

en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-9
Bir bayana ne kadar şık olduğunu, güzel göründüğünü söylediğinizde bilin ki sizden iyisi olmayacaktır. Görünüşe önem veren hanımlar kusursuz olmaya özen gösterirler. Bunu da aksesuarları, kıyafetleri, ayakkabıları aracılığıyla gerçekleştirirler. Annenize kendisini daima iyi hissettirecek bir hediye almak istiyorsanız tercihinizi görünüş açısından oldukça ilgi çeken bu topuklu ayakkabıdan yana kullanabilirsiniz. Annenizin özgüvenini daha da sağlamlaştıracak bu savarovski taşlarla süslü ayakkabı görenlerin içine işleyecek.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-10
Zamanının çoğunu mutfakta geçiren annenize yapabileceğiniz en büyük iyilik ortamına renk katmanızdır. :) ” Bu nasıl olacak peki?” diye meraklananlar için hemen açıklayalım.. Mutfakta en çok yer kaplayan gereçler arasında bulunan tencere setlerini yenilemenin vakti geldi de geçiyor bizce.. Annenizin göz zevkine hitap edeceğini düşündüğümüz bu tencere takımı anneler gününde hediye edilebilecek en kullanışlı hediyeler arasında yer alacak.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-11
Kol saati alışkanlığı olan kişinin derdini bir tek aynı sorunu yaşayan bilir. Saatiniz olmadığı zaman kendinizi ayrı bir boşlukta hissedersiniz. Hani bazen kafanızda sorular döner ” Ya ben bir şey yapacaktım ama neydi? ” şeklindeki unutkanlığın hissettirdiklerine benzer saatsiz dolaşmak. Annenize duyduğunuz sevgiyi temsil edecek bu kalpli altın saat göz alıcı şıklığıyla annenizin vazgeçilmezi olacak.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-12
Hem spor hem klasik kısacası ortamına göre giyinen annenize kolundan çıkarmasına gerek kalmayacak bir bileklik hediye etmek nasıl fikir sizce? ” Basit kaçmaz mı? ” diye düşünmeyin. Çünkü savarowski taşlarla döşeli minik topçukları olan bu bileklik direkt göze hitap ediyor. Annenizin narin bileklerinde eminiz daha da güzel duracaktır.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-13
Ayakkabıdan, aksesuarlardan bahsettik şık bir el çantasından bahsetmezsek olmaz. Özel günlerde güzel olmaya özen gösteren bayanların gözü gibi korudukları eşyaları arasında yer alan şık çantalar oldukça rağbet görüyor. Annenize kendisini daha iyi hissettirecek özel mi özel, güzel mi güzel bu çanta annenizin kombinine ayrı bir hava katacak..

en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-14
Yeryüzünün görünen melekleri olan annelere alınabilecek en uygun hediyelerden birisi özel taşlardan yapılmış kanatlara sahip olan bu melek bibloyu hediye etmek.. Koruyucu meleğimiz olan annemize bundan daha yakışır hediye bulabilir miyiz ki!  Anlam derinliğine önem veren anneniz bu hediyenizde şimdiye kadar karşılaşmadığı derinliği yakalayacak.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-15
Anneniz şatafatta abartıya kaçmayı sevmiyorsa bu topuklu ayakkabı tam içine sinecek bir modele sahip o zaman. Tamamen sade bir ayakkabıya bayan gözüyle bakıldığında sıradanlaşmasına sebep olur. Ancak taşlı görüntüsüyle dikkat çeken ( en azından göze hoş gözüken ) bir ayakkabı bayanların daha çok içine sinecektir. Annenizi bu şık ayakkabıyla mutlu etmenin keyfini çıkarın..
Kaynak: HEDİYE TEYZE


9 Mayıs 2013 Perşembe

Pırlanta'daki karat nedir ? pirlanta ve mucevher



Pırlanta'daki karat nedir ?


Karat Ağırlığı

Karat pırlantanın ağırlığını ifade eden ölçü birimidir. Elmas’ın ilk bulunduğu yer olan Hindistan’da keçiboynuzunun çekirdeği esas olarak alınır ve 1 karat 200 miligram ağırlığındadır (yani 1 gramın beşte biri kadar hafif).





Mücevher sektöründe genellikle 1 karattan daha düşük ağırlıkta taşlar satılmaktadır. 1 karat 100 puan olarak belirlenir. Yarım karat 50 puandır ve 0.50 ct şeklinde yazılır. Yandaki resimde pırlantaların birebir büyüklükleri ve karat numaraları gösterilmiştir.

Bir taşın ağırlığı ile büyüklüğünü karıştırmamak gerekir. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatı diğer 3C özelliğine göre (berraklık, renk ve kesim) aynı olmayacaktır.



Ağır ve büyük pırlantalar zor bulunduğu için pırlantanın değeri de karat ağırlığıyla orantılı olarak artmaktadır. Ancak pırlanta alırken en büyük pırlantanın en iyisi olacağı düşüncesinden kesinlikle kurtulmanız gerekir. Bir pırlantanın değeri büyüklüğüne göre değil rehberimizde detaylarıyla anlattığımız 4C özelliğine göre belirlenir.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

PIRLANTA TERCİH ETMEMİZ İÇİN BEŞ NEDEN- pirlanta

Pırlanta  Sarrafı… Türkiyenin Online Pırlanta danışmanı .

PIRLANTA TERCİH ETMEMİZ İÇİN BEŞ NEDEN
Pırlantayı Tercih Etmemiz İçin 5 Neden

Bu gün, pırlantalı bir mücevher övünmemize sebep olan eşsiz güzelliği ve ışıltısı ile bizlere çok değişik duygular yaşatabilir.Pırlantanın yanında kullanılan başka yarı değerli taşların bir çok çeşidi olmasına rağmen bazıları daha fazla öne çıkmaktadır. Tarihimizde de bu yarı değerli taşlar büyük ilgi görmüşdür . Ancak günümüzde son derece popüler olanlar mücevher de değerli taşlarla, pırlantanın birlikteliğinden geçmektedir.
İnsanlar mücevher seçerken pek çok nedeni olabilir biz bu nedenlerden bazılarını aşağıda sıralayacağız.Bu nedenlerin kişiden kişiye değişebileceğini  bazılarını katıldığımız gibi bazılarına katılmayabiliriz bu beğeni nedenleri çoğaltabilir, azaltabiliriz de.

Güzellik ve parlaklık: Pırlanta veya elmaslı ürünler ışığı o kadar güzel yansıtırlar ki o parlaklıktan gözünüzü alamazsınız. Bu benzersiz ışık oyunu mücevheri eşsiz hale getirir. Bu değerli taşlar son derece zarif olmasının yanında son derece de güzeldir. Tüm zamanlar da Elmas onlara sahip olanlara sonsuz güzellik verir, elmas pırlanta evrensel bir klasiktir.

Duygu: Pırlanta masumiyet, sevgi, sonsuzluk, saflık, güç ve romantizmi temsil eden duygusallığın en fazla öne çıktığı bütün anlarda pırlantadan üretilmiş değerli taşlarla süslenmiş bir mücevher o anı ölümsüzleştirir duyguların daha iyi aktarılmasına sebep olur. Karşımızdakine ne kadar değer verdiğimizi gösterir.
 Onlar hediye için ideal seçimdir ister evlilik teklifi ister nişan ister düğün olsun.
Yaşadığımız diğer özel anları da ölümsüzleştirir. Doğum gününü, yıldönümünü, sevgililer gününü, anneler gününü ne daha yakışan, duygularımızı coşkularımızı bu günlerde daha arttıran  pırlantadan değerli ne olabilir ki?

Çok yönlülük: Pırlantanın harika yanlarından biri de kendinizi ifade edecek pek çok mücevher tasarlayabilirsiniz o çıkan ürünler o kadar çok yönlüdür ki ne ifade etmek neyi hatırlamak yada neyi unutturmamak istiyorsanız bu özel ürünlerle gösterebilirsiniz.. Elmasa zarafeti ekleyerek sosyal hayattaki yerimizi, stilimizi, kıyafet ile kullanabileceğimiz aksesuarlarımızı renk ve şekillerle ifade edebiliriz. Bu değerli taşlarla metal ve kıymetli eşyalara çok yönlü bir bakış açısı geliştirilebilir. Sonsuz aşkın ve sevginin sembol u olarak daima kullanılacaktır.

Dayanıklılık: pırlanta gibi değerli bir taşın mücevher olarak anılabilmesi için çok uzun süre, zamana karşı meydan okuyup nesillerden nesil e aktarılması gerekir.
Pırlantanın en sert taş olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Pırlanta mücevherler zümrüt, safir ve yakuttan daha serttir. Bu nedenle, pırlanta mücevherler çizilmeye, çatlamaya, aşınmaya ve ısıya karşı son derece dayanıklıdır.
Binlerce yıldır parlaklığını kaybetmemiş bir mücevher olan pırlanta, nesiller boyu parlaklığını sürdürecektir.
Etrafına daha fazla beyaz ışığı yayma özelliği ile pırlanta mücevherleri, dünyadaki kadınların bir numaralı tercihi olmaya devam edecektir.

Popülerlik: Bir güzel mücevher parçası hakkında söylenecek en önemli şey daima popüler olacağıdır. Medeniyetlerin ortaya çıkışından beri mücevherler kültürün, kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak gelmiştir. Bu bakımdan mücevherler bize pek çok şey söyler. Zevkler, tarzlar ve durumlar değişe gelmiştir, ancak bizim bu parlak, değerli objelere olan sevgimiz ilgimiz hiçbir zaman azalmamıştır. Pırlanta Uzun zaman önce giyim moda içinde gelişmiş, bu nadir ve değerli mücevherlere itibar ve güzellik sembolünün simgesi olarak değer verilmiştir. Zamanla mücevher paganların mistik dinsel sembollerinden ve kraliyetin zenginliğinden ve gücün nesneleri olmaktan çıkıp herkesin değer verebildiği evrensel modaya doğru gelişmiştir. 

TEKVİN PIRLANTA

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Pirlanta Alirken Dikkat!!!



Bütün kadınların rüyalarını süsleyen, vazgeçilmez takılarından olan pırlantanın değerinin, ne denli nadir bulunduğu ile kesim renk, berraklık ve karat ağırlığına bağlı olduğu bildirildi.

Orijinal Kuyumculuk Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Güven,  güzellik anlayışının kişiye göre değiştiğini, bunun doğanın en değerli armağanı olan pırlantanın parıltısı ve güzelliği için de geçerli olduğunu söyledi.

Pırlanta seçiminde duygular kadar bir takım özelliklere de dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Güven, şu bilgileri verdi:

''Pırlantanızı kalbinizin sesini dinleyerek seçebilirsiniz ancak, '4C' olarak adlandırılan kesim (cut), renk (color), berraklık (clarity) ve karat ağırlığına (carat weight) dikkat etmelisiniz. Çünkü, bir pırlantanın değeri, ne denli nadir bulunduğuna, fiyatı da bu dört özelliğine bağlıdır. Çıplak gözle bakıldığında aynı görünse de hiçbir pırlanta bir diğerinin aynı değildir. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatının neden farklı olduğu 4C özelliğine ve bunların bileşimine bağlıdır.''

KESİMİN ÖNEMİ

Kesimin 4C özelliklerinin en önemlisi olduğuna işaret eden Güven, pırlantanın göz alıcı ışıltısı kesimin kalitesi sayesinde ortaya çıktığını anlattı.

Zeki Güven, kesim özelliğinin pırlanta üzerinde insan eliyle yaratılan tek özellik olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: ''Faset (ışığı yansıtan açılı yüzey) orantılarının doğru olduğu iyi bir kesim, pırlantanın ateşini ve parlaklığını ortaya çıkarır. Çok teknik bir konu olan pırlanta kesimiyle, pırlanta şeklini karıştırmamak gerekir. Şekil kişinin zevkine bağlıdır. Yuvarlak kesim, bilinen kesimler içinde en popüler olanıdır. Diğer kesimler arasında; zümrüt (dikdörtgen pırlanta kesimi), damla, markiz (iki ucu sivri kesim), prenses (üzeri kare yuvarlak kesim), oval ve kalp kesim sayılabilir.''

Pırlantanın renginin beyazın çeşitli tonlarından oluştuğunu ifade eden Güven, pırlantaların renksize ne kadar yakın olduklarına bakılarak sınıflandırıldıklarını kaydetti. Güven, en nadir bulunan ve en beyaz olan pırlantaların ''D, E, F,
ve G' olarak sınıflandırıldıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ancak, pırlantaların büyük çoğunluğu beyaz ve çok hafif renkli beyaz olarak adlandırılan H-L renkleri arasındadır. M rengi ve altındakilerde gözle görülebilir sarımtırak bir renk tonu vardır. Öte yandan çok nadir bulunan belirgin renklerde pırlantalar da vardır. Bunlara fantezi adı verilir. Bunlar pembe, mavi, sarı ve pek çok başka renkte görülebilir.''

Bir pırlantanın berraklığının ''doğanın parmak izleri'' olarak adlandırılan lekelerine bakılarak belirlendiğini kaydeden Güven, ''Hemen hemen bütün pırlantalarda, pırlantayı oluşturan karbon kristallerinin küçük izlerine rastlanır. Ancak, bu lekelerin çoğu mikroskobik olduklarından çıplak gözle görülemez. Lekeler ancak çok kuvvetli mercek altında seçilebilir. Bir pırlantanın lekeleri ne denli az ise, taş da o kadar nadir bulunur'' diye konuştu.

Güven, karatın pırlantanın ağırlık ölçüsü birimi olduğunu ve bir karatın 100 eşit puana bölündüğünü kaydederek, aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatının, kesim, renk ve berraklık özelliklerinin farklı bileşimi nedeniyle aynı olmayabileceğini bildirdi.
Kaynak: Haber Kaynağı

Pirlanta Satin Alirken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?




Pırlanta; evlilik teklifi, nişan gibi bir sebeple ihtiyaç duyulana kadar bihaber olunan bir konu. Araştırdığınız mücevher tektaş, alyans yüzük yahut küpe vb. bir takı ise haberdar olmanız icap eden birkaç temel konu şunlardır:

Pırlanta Mücevher Işıltısı

Öncelikle kuyumcularda gördüğünüz ışıklandırmalar oldukça yanıltıcı olabilmektedir. Seçtiğiniz pırlanta mücevheri spot ışığın altından kurtararak dikkatle inceleyin. Pırlantanın içi lekesiz mi? Gün ışığında parlıyor mu? Bunu teyit etmek çok önemlidir, çünkü pırlanta değerinin birinci önem taşıyan özellik parlaklığıdır. Renk ve pırlanta berraklığı gibi çok bilinen kalite özelliklerinden önce, pırlanta kesiminin kalitesine odaklanmanız salık verilir.


Pırlanta Laboratuar Sertifikası

Pırlanta kalitesini bilmenin en kolay, güvenli metodu, bahsi geçen tek taş, pırlanta alyans, küpe ya da mücevheratın, uluslararası bir pırlanta laboratuarının hazırladığı bağımsız pırlanta sertifikasına sahip olmasıdır. Özellikle pırlanta başına ağırlığı 0.35 carat'ın üstündeki pırlantalar söz konusu olduğunda sertifika elzemdir, zira pırlanta fiyatındaki değişimler ciddi büyüklükler oluşturmaya yüz tutar. Bunun yanı sıra, söz konusu tek taş veya pırlanta yüzük kesim kalitesine sertifikada pırlanta ile ilgili söz konusu bilgi de verilir. Sertifikada “Cut Quality” (Kesim Kalitesi) olarak belirtilen bu özelliğin iyi (good) ve üstü olmasına dikkat etmenizi öneriyoruz. Özel laboratuar belgesinin birinci kazanımı, pırlanta pazarlamasından para kazanmayan bir pırlanta uzmanının seçtiğiniz pırlanta mücevheri incelemesidir. 2. bir kazanım, söz konusu pırlanta mücevherin pırlanta konusunda son derece bilgili bir kişi tarafından değerlendirilmesi, sertifikanın düzenlenmesidir. Ayrıca, özel laboratuar kalite belgesi, tüm dünyada tanınır. Bu geçerlilik derecesi pırlanta laboratuarının ünü ile doğru orantılıdır. Dünyadaki en prestijli laboratuarlar, GIA (Gemology Institute of America) ve HRD (Hoge Raad voor Diamant) laboratuarlarıdır.

Pırlanta Fiyatları

Serbest pazar ekonomilerinde fiyat bazında rekabet birçok alanda aktif olduğu halde, pırlantanın pahalı bir mücevher olarak algılanması sebebiyle inanılmaz fiyat farkları oluşabilmektedir. İki ürünü karşılaştırırken iki mücevherin aynı tipte olduğuna, ikisinin de özel bir pırlanta laboratuar sertifikası olduğundan emin olduğunuz sürece zarar etme olasılığınız nerdeyse sıfırdır. Örnek olarak, 0.50 carat ağırlığa sahip, benzer özelliklere sahip pırlanta tektaş bir yüzüğü, bir kuyum mağazasında 3000 TL'ye, bir alışveriş merkezinde yer alan bir mücevher dükkanında 5.800TL'ye, ünlü bir markanın mağazasında 8.500TL'ye görmeniz olasıdır.

Ümidimiz odur ki, okumuş olduğunuz bu yazı, pırlanta mücevher ile ilgili hazırlık seviyesinde ön bilgiye haiz olmanız için kafidir.

Bahsi geçen bütün kriterleri yerine getiren, tüm pırlanta ve mücevherat ürünlerin bağımsız laboratuar kalite belgesi, kapıda ödeme, 1 hafta iade opsiyonu gibi inanılmaz avantajlar içeren, Türkiye'nin öncü pırlanta alışveriş sitesi pirlanta.net, sayısız mücevherat ile hizmetinizdedir.

Yazar Hakkında
Pırlanta konusunda uzman olan yazar çeşitli internet projeleri ile meşgul olmaktadır. Pırlanta dışında fotoğraf, internet, futbol ve Türk Sanat Müziği ile ilgilenmektedir. Tektaş, alyans, mücevherat

Yazar: Hamit Tümer

5 Mayıs 2013 Pazar

2013 mücevherleri,pırlanta ve elmaslar,- pirlanta


Mücevherler

2013 mücevherleri,pırlanta ve elmaslar,
 Mücevherler pırlanta ve elmaslar, takilar taki modasi
 Mücevherler pırlanta ve elmaslar, takilar taki modasi
 Mücevherler pırlanta ve elmaslar, takilar taki modasi
008fullscreen Mücevherler pırlanta ve elmaslar, takilar taki modasi
Moda Trendim

3 Mayıs 2013 Cuma

Kutsal Mücevher Taşları- Pırlanta Türk- pirlanta


Kutsal Mücevher Taşları

Fulya Kılıçerli
Taşlar altın yuvalara kakılacak.
On iki taş olacak. Üzerlerine mühür oyar gibi İsrailoğulları’nın adları bir bir oyulacak.
Bu taşlar İsrail’in on iki oymağını simgeleyecek.
Çıkış 28: 17-21

İnsan yaratıcı tarafından en donanımlı canlı olarak addedilse de kendisinden daha güçlü ve önemli olana ihtiyaç duymuştur her zaman… Bunun içindir ki yaratıcıyı simgelerken sağlamlığından ve gücünden endişe etmeyeceği taşı kullanmıştır. Bunun sebebi ise taşın, insanoğluna sağlamlık, güç ve saygınlığı ifade etmesidir.

12 Kutsal Taş ve 12 Kabile…

Tarihi boyunca insan, Yaratanı özel kılmak istemiştir. Belki de asıl amaç Yaratandan çok onun karşısında kendilerini özel hissedebilmektir… Bunun için Yaratana atfen tapınaklar inşa etmişlerdir. Bu tapınaklardan biride hiç kuşkusuz üç semavi din içinde önem arz eden Süleyman Mabedi’dir   (Beit HaMikdash). Yapımına Hz. Davud zamanında başlanmıştır. Hz. Süleyman’ın idaresinde birleşen on iki İsrail kabilesinin çalışmalarıyla tamamlanmıştır. Kudüs’te yapılmış olan ilk Musevi tapınağı olarak bilinen Süleyman Mabedi (Kudüs Tapınağı) tarih boyunca birçok defa yıkılmış ve yerine yenisi yapılmıştır.

Çeşitli tarihi kaynaklardan edinilen bilgilere göre ilk yapılan mabet yüksek duvarlar üzerine inşa edilmiştir. Doğu-Batı, Kuzey-Güney yönünde üçer kapısı bulunan tapınağın her kapısı İsrailoğullarından üç kabileyi temsil etmiştir. Mabedin yapımı sırasında her kapı için yapılan yüksek duvar temellerine bu kabileleri temsilen üzerine kabile işaretlerinin kazındığı mücevher taşları yerleştirilmiştir. Eski ve Yeni Ahit’te sıkça bahsedilen bu taşlar Yehova Rahiplerinin göğüslüklerini aynı inançla süslemiştir.

12 Kutsal Taş ve 12 Havari…

Eski Ahit’te adı geçen ve 12 kabileyle ilişkilendirilen bu taşlar aynı şekilde Yeni Ahit’te de yer almış ve 12 Havari ile birlikte anılmıştır. Bunun sebebi Hz. İsa’nın öğretisinin kendisinden sonrada sürdürülmesi ve benimsenmesi için görevlendireceği havarilerini İsrailoğulları’nın on iki kabilesinden seçmiş olduğu inancıdır. Tevrat ve İncil’de kullanılan farklı diller ve birçok farklı sürüm sebebiyle taş isimleri çeşitlilik göstermektedir. Bazen aynı taş değişik kabile ve havari isimlerini işaret edebilmektedir. Yine de farklı kaynaklardan yapılan araştırmalar sonucunda genel bir kanıya varmanın mümkün olduğunu düşünebiliriz.

12 Kutsal Taş…

ODEM


Yüksek Rahip göğüslüklerinde ilk sırada bulunan ve Reuben kabilesini simgeleyen bu taş bir tür Kuvars olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamayla birlikte çevirilerde “Sardion”, “Sardonyx” isimleri yer alır. Günümüz de Odem, birçok kaynakta Yakut olarak belirtilmiş olsa da tanımlamaya pek uymamaktadır. Yakut Korundum gurubunun kırmızı renkli taşıdır, oysa bu taş bir tür Kuvars olarak tanımlanmıştır. Bu durumda Yakut elenir ve geriye Sard ya da Sardoniks kalır… Bu iki taş Kuvars mineralinin Mikrokristalin türlerinden Kalsedon’un türevleridir. Bu iki isim birbirine çok yakın görünse de aslında farklı mücevher taşlarıdır ve Karnelyan ile karıştırılmaktadır. Sard, -şeffaf- kahverengiden, -opak- koyu kahverengiye kadar değişen renklere sahip Kalsedonlara verilen isimdir. Sardoniks ise kahverengi ve beyaz renkte düz bant geçişleri olan Kalsedon çeşididir. Bu iki taştan ise Odem’in günümüzdeki karşılığı Sard olacaktır. İsmini Lidya medeniyetinin başkenti Sardes şehrinden alan bu taş kimi dini kaynaklara göre Hz. İsa’nın halifesi olarak tanımlanan havari Peter’ı (Simon) simgeleyen mücevher taşıdır. Kimi kaynaklara göre Havari Peter’ın Reuben kabilesinden geldiği inancı yaygındır… Ancak yine de günümüz Yeni Ahit sürümlerinde göğüslükteki ilk sırada yer alan Odem için Mikrokristalin Kuvars grubundan bir başka taş Jasper’ın adı geçmektedir.

PİTDAH

Eski Ahit’te Yüksek Rahip göğüslüklerinin ikinci sırasında yer alan Pitdah İbranice sarı anlamına gelmektedir. Yunanca çevirilerde “Topazion-Topazos”, Latince çevirilerde ise Topazius isimleriyle yer almıştır. Yeni Ahit’te ikici sıradaki süs taşı Safir olarak yer alsa da, çevirilerde geçen isimlerden de anlaşılacağı üzere Pitdah taşının zamanımızdaki ismi Topaz’dır. Alüminyum Silikat Florürün geniş renk dağılımı içinde genellikle sarı rengi ile dikkat çeken bir taştır Topaz. İlk defa Mısır’da rastlanmıştır. Mısırlıların “Güneşin Taşı” olarak adlandırdıkları Topaz, Cleopatra’nın da en sevdiği taşlar arasında yer almıştır. Eski Ahit’te Mısırdan Çıkış bölümünde ismi geçen Topaz’ın İsrailoğulları içinde önem arz etmesi doğal bir sonuçtur sanırım… Kaynaklarda Topazın simgelediği kabile Simeon (Şimon) olarak belirtilmiştir. Pitdah, kaynaklarda iki farklı Havari ismi birlikte yer alır. Adrew ve James… Bunun sebebi ise Yeni Ahit’tin ilk dört bölümünü kapsayan İncil’in Matta, Markos, Luka ve Yuhanna gibi dört farklı isim tarafından yorumlanmış olmasıdır. Genel kanı ise Pitdah isimli mücevher taşının sembolize ettiği Havarinin Andrew olduğu yönündedir.

BAREKETH

Bareketh için birçok değerli taşın adı olarak geçmektedir. Çevirilerde yoğun olarak Zümrüt adı yer alsa da Zebercet (Peridot) , Krizolit (Cyrosolite), Krizopras (Chrysoprase) gibi değerli taşların isimleri ile ilişkilendirilmiştir. Bareketh Yunancaya “Smaragdos” , Latinceye “Smaragdus” olarak çevrilmiştir. Beril mineral grubundan Zümrüt Yunanca Smaragdos’un karşılığıdır. M.Ö 300 yılından bu yana tarih sahnesinde yerini alan Zümrüt, İsrailoğuları’ndan Levi kabilesini simgelemektedir. Eski Ahit’te göğüslükte yer alan üçüncü taş olarak belirtilmiştir ancak Yeni Ahit’te aynı sırada Kalsedon ismiyle yer alır. Bu şaşırtıcı değildir çünkü çevirilerde geçen isimlerden biride Krizopras (Chrysoprase)… Ve Krizopras Kuvars gurubundan bir yeşil renkli Kalsedon çeşididir. Bareketh için kaynaklarda iki farklı Havari ismi geçmektedir. James (Zebede’nin oğlu) ve kardeşi John… Genel kanı ise Havari James’i olduğu yönündedir…

NOPHEK

İsrailoğularından Yahuda Kabilesini simgeleyen bu taş göğüslükte dördüncü sırada yer alır. Nophek Yunanca çevirilerde “Anthrax”, Latince çevirilerde ise “Carbunculus” isimleriyle karşılık bulmuştur. İki isim de kanda “Bacillus Anthracis” bakterisinin yol açtığı hastalığı işaret eder. “Şarbon”… Diğer bir ismiyle “Şirpençe”… Kanın koyu bir renk aldığı ve pıhtılaşmadığı bu hastalık ismi ile kadim zamanlarda kanamalı hastalıkların tedavisinde kullanılmış olan Garnet’in bir arada telaffuz edilmiş olması şaşırtıcı değildir sanırım. Halk arasında daha çok “Lal Taşı” olarak bilinen Garnet türleri “Şirpençe”, “Süleyman Taşı” gibi farklı isimlerle de anılmaktadır. Kırmızı, turuncu, yeşil gibi birçok farklı renge sahip Garnet çeşitlerinden koyu kırmızı renge sahip Almandin Garnet, Nophek ismindeki mücevher taşının günümüzdeki tam karşılığı olacaktır. Yeni Ahit’te Zümrüt adıyla yer alan Nophek için bu seçenek uzak bir ihtimal olsa da, Garnet’in yeşil renklerinin olduğu düşünüldüğünde – bence-  bir alternatif olarak kullanılmıştır… Nophek için Hz. İsa’nın havarilerinden iki isim yer alır yine, Havari James’in kardeşi John ve Andrew... Bu isimler üzerinde ikilemde kalınsa da John’un,  Nophek adındaki mücevher taşının simgelediği Havari olduğu düşünülür…

SAPPIR

Göğüslükte beşinci sırada olan bu taş tüm eski sürümlerde “Sapphirus” adıyla yer almıştır. Antik dönemlerde “Sapphirus” mavi renkli taşların geneli için kullanılan bir isim olmuştur. Kelime olarak Korundum mineral gurubunun mavi renkli taşı “safir”i akla getirse de aslında Ortaçağa kadar bu adla anılmış olan taş Lapis Lazuli’dir. 700 yıldır tanınan Lapis, “Cenet Taşı”, “Gök Taşı” gibi farklı isimlerle de anılmıştır. Eski Mısır’da çok değerli bir taş olan Lapis Lazuli, Yunan ve Roma kültüründe de aynı değere sahip olmuş; Asur ve Babilliler döneminde mühür olarak kullanılmış, Sümer ve Akad yazılarında “Krallara layık, zenginlik ve ihtişam veren” bir taş olarak belirtilmiştir. İsrailoğullarından Dan’ın kabile taşı olan Lapis, günümüz Yeni Ahit sürümlerinde, göğüslükte beşinci sıradaki taş Akik olarak yer almaktadır. Farklı isimlere rağmen Sappir adlı mücevher taşının Havari Philip’i simgelediğine inanılır…
YAHALOM

Midraş’da açık ya da beyaz renkli bir taş olarak belirtilmiş olan Yahalom, Naftali kabilesini simgeleyen taştır. Kabilenin bayrak rengiyle aynı renge sahip taşın ismi günümüz İbranicesinde mücevher dünyasının bir numaralı taşı Elmas olarak geçmektedir. Ancak genel kanı Elmas’ın o dönemlerde taş oymacılığında aşındırıcı olarak kullanıldığı yönündendir. Taş oymacılığı denildiğinde ilk akla gelen Cameo yapımıdır. Yahalom adındaki bu taşı yalnızca berrak rengi nedeniyle Elmas olarak tanımlamak ise yanlış olacaktır… Yahalom adıyla birlikte aslında İnci gibi organik süs taşlarının yanı sıra kuvars gurubundan açık renkli taşlarda anılmıştır. Bunlar arasında en dikkat çekici olan Cameo yapımında sıkça kullanılan, kahverengi ve beyaz renkte düz bant geçişlerine sahip Kalsedon olarak tanımlanan Sardoniks taşıdır. Cameo yapımında genellikle tek renk yerine ardalanmalı renk geçişlerine sahip taşların seçilmiş olması Yahalom isminin karşısında Sardoniks taşının yer almasını sağlamıştır. Yine, Yeni Ahit’te benzer bir taş olan Karnelyan (Carnellian) isminin geçmesi bu savı doğrular niteliktedir. Bu taşın Cameo için özel olmasının nedeni farklı renk tabakalarının bir arada olmasıdır. Böylece açık renkli figürler koyu renkteki ikinci bir tabakada rahatlıkla gösterilebilinir. Yahalom aynı zamanda Hz. İsa’nın havarilerinden Bartholomew’i de sembolize eden mücevher taşıdır.

LESHEM
Göğüslükte yedinci sırada yer alan bu taş için genel bir kanı olduğunu söylemek oldukça güç… Leshem, Yunanca çevirilerde “Lugurius”, Latince çevirilerde ise “Ligure” olarak karşılık bulmuştur. Liguria İtalya’da bulunan özerk bir bölgenin adıdır ve bu bölge geçmişte limanlarıyla ticaretin merkezlerinden biri olmuştur. Buradan dünyaya yayılan çoğu ürün bu limanın adıyla anılmıştır. Bunlardan biride sanırım Ligurius adıyla anılan bir mücevher taşı olmuş… Bu isim için kaynaklara “Hyacinthus”  olarak geçmiştir. Ruhu günahlardan ve korkudan arındırdığına inanılan Sümbül… Günümüzde ise Zirkon (Jacinth- Sümbül) ya da Kehribar, Leshem isminin karşısında yer alan mücevher taşı isimleridir. “Jacinth” Dünya süs taşı piyasasında Sarı, Turuncu bazen Kırmızımsı-Kahverengi Zirkonlara verilen genel bir addır. Hemen belirtelim Zirkon, Nesoslikat mineral gurubuna dahil olan ve zirkonyum-silikat bileşiminden oluşan doğal bir mineraldir. Kısacası kuyum sektöründe Elmasa alternatif olarak kullanılan Kübik Zirkon ile karıştırılmamalıdır. Leshem, günümüz ismiyle Zirkon, İsrailoğullarından Gad aşiretinin simgesi olan mücevher taşıdır. Yeni Ahit’te ise Zebercet (Peridot) olarak geçmektedir. Leshem, oniki Havariden Havari Matthew ya da Havari Thomas ile sembolize etmektedir ama genel kanı Havari Thomas olduğu yönündedir…

SHEBO

İsrailoğullarından Aşer’in kabile taşı olan Shebo için çevirilerde “Amethystos” ve “Achates” isimleri yer almıştır. Ve son olarak günümüz çevirilerinde yer alan “Agate” ismi… Bu isim hiçbirimize yabancı gelmeyecektir… Agat, Sicilya’daki Achates Nehri’nde Yunan filozof Theophrastus tarafından keşfedilmiştir ve nehrin ismiyle adlandırılmıştır. Mikrokristalin Kuvars grubundan düzensiz ve dikey bant geçişlerine sahip Kalsedon olarak tanımlanan Agat, birçok renge sahiptir. Yeşil ve mavi renkteki Agat’lara doğada nadiren rastlanır ancak en bilinen rengi kahverengimsi kırmızıdır. Bu renkteki Agatlar halk arasında Akik olarak adlandırılmıştır. Benzer renklerdeki Sardoniks, Sard ve Karnelyan’dan Agat’ı farklı kılan ise diğerlerinin düzenli ve yatay bant geçişlerine sahipken Agat’ın düzensiz ve dikey bant geçişlerinin oluşudur. Agat genellikle yüzük taşı olarak tercih edilmiştir. Tarih boyunca takı dışında mühür olarak da kullanılan Agat ve yine aynı amaç doğrultusunda İsrailoğulları tarafından da seçilmiştir. İslam dininde Hz. Muhammed’in Agat taşlı bir yüzük taşıdığı inancı nedeniyle Müslümanlar açısından da özel bir mücevher taşı olan Agat sırf bu özelliği nedeniyle göğüslükteki diğer taşlardan daha önemli kılınabilir… Çünkü üç semavi dinde kabul görmüş bir taştır. Yeni Ahit’te “beril” olarak yer alan Shebo, dünyada gerçek sevgiyi sembolize eden mücevher taşıdır. Shebo için kaynaklarda oniki Havariden iki isim yer alır, Thomas ve Mathew… Genel kanı ise Mathew olduğu yönündedir…

AHLAMAH

Ahlamah, Yeni Ahit sürümlerinde Topaz olarak yer almıştır ancak bu çok düşük bir ihtimaldir çünkü tüm çevirilerde “Amethystos” veya “Amethyst” olarak yer almıştır. Ametist… Rengini Demir (Fe) ve Manganez (Mn) elementlerine borçlu olan Kuvarsın mor renkli hali… Ametist tarih boyunca birçok din ve kültür tarafından özel kılınan bir mücevher taşı olmuştur. Tibet’te bilgeliğin simgesi haline gelmiş ve Budaya ithaf edilmiştir. Mısır kültüründe ölüler kitabında bahsedilen Ametist, Yunan ve Roma dönemlerinde güzelliğin ve gücün simgesi olmuştur. İbranice Ahlamah, “rüya” anlamına gelmektedir. Bu yüzden Ametist hayallerin ve rüyaların taşı olarak anılmıştır. Yunanca kelime anlamı “sarhoş etmek” olan bu mücevher taşı Olympos tanrılarından şarap tanrısı Dionysos ile birlikte mitolojideki yerini de almıştır. Tanah’ta Hz. Musa’nın “tanrının ruhu” olarak simgelediğine inanılan Ametist, Katolik piskoposlar tarafından takvanın simgesi olarak kullanılmıştır. Tarihi serüveninde hep özel bir yere sahip olan Ahlamah, göğüslükte dokuzuncu sıradaki mücevher taşıdır ve İsrailoğullarından İssacar kabilesini, Hz. İsa’nın Havarilerinden; kimi dini kaynaklarda anne adı Meryem olduğu için Hz. İsa’nın kardeşi olarak geçen ama gerçekte Hz. İsa’nın kuzeni olan James’i (Alfay’ın oğlu) simgelemiştir.

TARSHIH

Göğüslükte onuncu sırada yer alan Tarshih günümüze Beril ve beril gurubu taşlar ya da Krizolit (Chrysolite) olarak çevrilmiştir. Yeni Ahit sürümlerinde ise Krizopras (Chrysoprase)… Kaynaklardaki bilgiler Tarshih isminin daha çok taşın kaynağını belirttiği yönündedir ki o zaman Krizolit taşını elemek zorunda kalırız. Tabi yeşil renkteki Kalsedon Krizopras’ı da… Beril, Berilyum Aliminyum Siklosilikat (Be3Al2(SiO3)6) kimyasal formülüne sahip mineral gurubunun adıdır. Beril grubunun en çok tanınan süs taşları arasında Zümrüt ve Akuamarin yer alır. Çeviriler de Tarshih için “altın taş” nitelemesi yapılmıştır. Beril gurubu içinde bu nitelemeye en yakın taş “altın beril” olarak adlandırılan Helidor (Heliodor) olacaktır. Demir (Fe) iyonlarının sebep olduğu sarı rengi dışında yeşil renkleri de bulunabilmektedir. Bu nedenledir ki çevirilerde çoğunlukla Krizolit ve beril gurubunun diğer yeşil renkli taşlarının isimleri de yer almıştır. İsrailoğullarından Zebulun kabilesini simgeleyen Tarshıh, aynı zamanda Havari Thaddeus’un (Jude) simgesi olan mücevher taşıdır.

SHOHAM

Shoham İsraiioğullarından Yosef’in kabile taşıdır. Çevirilerde “Onychinnus” yada “Onyx” ismi ile tercüme edilmiştir. Hemen anlaşılacağı gibi Shoham taşının günümüzde ki ismi Oniks… Mikrokristalin Kuvars grubunda yer alan Oniks farklı renk katmanlarının düzenli  ve paralel olarak bir araya gelişiyle oluşmuştur. Genellikle siyah rengiyle bilinir ancak farklı renk katmanlarının siyah yerine kırmızı renklerle yoğunlaştığında bu sefer adı Sardoniks olur… Aslında Siyah renkteki Oniks mücevher piyasasında nadir bulunur ve pahalıdır. Günümüzde Oniks olarak satın aldığımız birçok taş Agat’ın işlem görmüş halleridir. Onyx Yunanca “pençe veya tırnak” anlamına gelmektedir. Bu tanım sanırım açık renkli bant geçişlerine sahip Oniksler için kullanılmıştır. Asur dilinde “halka” anlamına gelen Oniks siyah rengi dolayısıyla ayrılığı simgeleyen taş olarak anılmıştır. Antik dönemde Cameo yapımında sıkça kullanılan Oniks Eski Ahit’teki adıyla Shoham, Hz.İsa’nın havarilerinden Simon’u (Zealot) simgeleyen taştır. Shoham, Yeni Ahit sürümlerinde “sümbül”(Jacinth) adıyla yer almıştır. Sümbül (Jacinth), daha öncede açıkladığım üzere Kırmızımsı-Kahverengi Zirkonlara verilen genel bir addır. Ancak, siyaha yakın renginden dolayı Shoham’ın Yeni Ahit sürümlerinde bu ad ile yer aldığı düşünülebilinir.

YASHFE

Çevirilerde “Beryllos”, “Onychion” ya da “Jasper” olarak yer alan Yashfe “çok renkli taş” olarak tanımlanmıştır. Onychon ve Jasper isimlerinin anılması Yashfe adlı taşın yine bir Kuvars grubu taşı olduğunu düşündürmektedir. Jasper, genellikle kırmızı, kahverengi, sarı, yeşil ve nadiren mavi renklere sahip -opak- Kalsedon olarak tanımlanabilinir. Kırmızı rengini içinde barındırdığı Demir (Fe) elementine borçlu olan Jasper’ın özelliği farklı renkleri bir arada bulundurmasıdır. Fransızcadan gelen isminin, “benekli taş” anlamında olmasının nedeni sanırım bu özelliği… Jasper ‘ın Demir oksit (FeO) kapanımlara sahip yeşil renkli olanları Heliotrop (Heliotrope) olarak adlandırılır. Yeşil renk üzerine kırmızı rengin serpiştirildiği Heliotrop halk arasında “kantaşı” olarak bilinir. Bu nedenlerdir ki bazı çevirilerde Heliotrop ismi de yer almıştır. Yeni Ahit’te Yashfe, Ametist adıyla yer alır. Ametist aslında yine bir kuvars türü olsa da “was a multicolored stone” tanımı Jasper’ı doğrular niteliktedir. İsrailoğullarından Benjamin’in kabile taşı olan Jasper, başka kültürlerde de aynı değeri görmüş müdür bilinmez ama mühür olarak sıkça kullanılan bir taştır. Yashfe, Yeni Ahit’te Hz. İsa’nın havarilerinden Judas’ın (Iscariot) simgesi olan mücevher taşıdır. Havari Judas konusunda bir ekleme yapmadan geçmeyelim… Bilindiği üzere İncil’de Havari Judas’ın, Hz. İsa’nın yerini 30 Gümüş sikke karşılığında Romalı askerlere söylediği inancı yer alır. Bu yüzden Tanrı’nın cezalandırdığı Judas, Romalı askerler tarafından Hz. İsa sanılarak çarmıha gerilmiştir. Kimi tarihi ve dini kaynaklara göre bu hala bir tartışma konusu olsa da bazı kaynaklarda Yashfe için bir isim daha yer alır, Matthias…



12 Kutsal taşın günümüzdeki isimlerini belirlemeye ve anlamaya çalışırken oldukça zorlandığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Kitab-ı Mukaddes’i oluşturan Eski ve Yeni Ahit’in farklı dillerde yer alan çevirileri ve yine Yeni Ahit’in ilk 27 bölümünü oluşturan İncil’in dört farklı yorumu, taşların günümüzdeki isimleri konusunda kesin kanıya varmanızı güçleştiriyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri de yüksek rahip göğüslüğünde yer alan bu taşların farklı kültürlerde renkleri nedeniyle birbirlerine alternatif olarak seçilmesidir. Konuya biliminin ışığında baktığınızda ikileme düştüğünüz konular biraz daha aydınlanıyor ama belirsizlikler kabile ve özellikle Havari isimleri konunda devam ediyor. Yine de, 12 ile sınırlandırılan taş isimlerinin semavi dinlerde de yer alması ve insanın yine taşın tılsımından, gücünden uzak durmamış olması dikkat çekici ve düşünülmesi gereken bir konudur…
Farklı inançlarda ve farklı dillerde ama aynı kutsallıkta yer alan bu 12 Kutsal Mücevher Taşı; isimleri, simgelendikleri kabile ve havari isimleri zaman zaman değişiklik arz etse de aslında insanın doğayla olan ayrılmaz bütünlüğünü tarihe taşımıştır.

pirlantaturk.com
2013 pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2013 pırlanta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

Uretilebilir Yuzuk Cizimi ve Tasarim Asamasinda Dikkat Edilecek Hususlar


Üretilebilir Yüzük Çizimi ve Tasarım Aşamasında Dikkat 
Edilecek Hususlar

Yüzük tasarımı yapılırken Etüd Ve Takıda Detay Modülü ile Temel Sanat Eğitimi
Modülündeki bilgiler ışığı altında çizimler yapılır. Tasarımlar yapılırken çeşitli dergi, broşür
ve modellerden faydalanılır. Tasarımlar yapılırken üretim aşaması da düşünülerek tasarlanan
yüzüğün üretilebilir olmasına dikkat edilmelidir.


Aynı zamanda bir yüzük üretilirken ekonomik olmasına da özen gösterilmelidir.
Estetik yönden güzel görünümlü, kullanabilirlik gibi özellikleri olmalıdır.


Yüzük ölçüleri belirli ölçüler içerisinde üretilir. Bu ölçü normal parmak ölçüsü + 40
mm dir. Yüzük tasarımı yapılırken tasarlanan yüzüğün kenarları, taş yuvaları ve yüzük
üzerindeki diğer detaylar dikkatli tasarlanmalıdır.

 Üretilen yüzük, insan sağlığına zarar
vermeyecek malzemelerden yapılmalı, sivri ve keskin uçlar yuvarlatılmalı, yüzük üzerindeki
açık taş tırnakları kapatılmalıdır.

MEGEP

Taki Sektoru ile ilgili Oneriler (ITO Dis Ticaret Sb.- MUALLA BILGIN )




TAKI SEKTÖRÜ ILE ILGILI ÖNERILER 

Ülkemizde dar zamanlarinda satmak üzere, bir güvence olarak ziynet 
esyasi satin alan müsteri grubu, satis sirasinda deger kaybina ugrayacagi 
endisesi ile klasik taki çesitlerini tercih etmektedir. 

Bu nedenle taki
konusunda iç piyasada iki farkli müsteri tipi mevcuttur. Geleneksel
müsteri, altin takinin yatirim degerine daha fazla önem vermektedir.
Dügün, nisan vb. sosyal gerekleri yerine getirmek amaciyla taki satin
alirken, ihtiyaç nedeniyle bozdurabilecegi ihtimalini gözden uzak
tutmamakta ve en az deger kaybina ugrayacak çesitleri tercih
etmektedir. Takiyi süslenme amaciyla alan, bir itibar araci olarak gören,
tasarim zevkini ön planda tutan tüketiciler ise markali ürünlere
yönelmeye baslamistir. Bu da önemli bir potansiyel yaratmistir.
Tasarim ve markalasma üzerine yatirim yapilmasi, uluslararasi taki
piyasalarinda fiyatlarla rekabet etmek yerine, Türk taki sektörünün
gelecegi açisindan da yararli görülmektedir.
Türkiye geneline yayginlastirilmak üzere, üretici firmalar tarafindan
üretimde standardizasyon, müsteri odakli tasarim, Türkiye ve firma
markasi saglanmasi amaciyla firmalarin bu yöndeki eksiklerini
tamamlamalarina ihtiyaç bulunmaktadir.
Özgün tasarimdaki takilarin katma degerleri artmakta olup, bunlarin
maden degeri ile satis degeri arasindaki fark on hatta yirmi kat
olabilmektedir. Anilan nedenle hayal gücünün etkili oldugu tasarimda uluslararasi basarinin devamliligi için sürekli arastirma, egitim, yurt
disindaki yayinlarin ve yeniliklerin takip edilmesi, uluslararasi fuar ve
sergilere istirak ve müzelerin gezilmesi gibi faaliyetlerin ihmal edilmeden
yürütülmesi sektör çalisanlarina büyük katkilar saglayacaktir.
 Öte yandan yaklasik 250 bine yakin insanin çalistigi, emek- yogun bir
sektör olan kuyumculukta, istihdam üzerindeki vergi yükünün fazla
oldugu görüsünü tasiyan firmalar tarafindan üretimin maliyetlerin daha
düsük oldugu Bulgaristan, Arnavutluk, Çin, Türk Cumhuriyetleri ve
Malezya gibi ülkelere kaydirilmak istenmesi de bu sektöre maliyetleri
düsürücü desteklerin saglanmasinin gerekli oldugunu göstermektedir.
Günümüzün bir pazarlama araci olarak internet üzerinden satis
yolunun tercih edilmesi için markalasmanin getirdigi standartlasma ve
markaya olan güvenin tam saglanmasi önerilebilir. Markali takilarin satisi
konusunda önemli bir diger pazarlama stratejisi ise, gözde tatil
yörelerindeki turistik otellerde satis magazalari açmak suretiyle ünlü
markalarin dünyaca taninmasini ve tercih edilmesini saglamaktir.
 Ayrica Türkiye, cografi konumu ile Avrupa’dan Orta Dogu’ya kadar
dünyanin her tarafindaki mücevher tüketim merkezlerine ulasim kolayligi
bakimindan en yakin üretim merkezi konumundadir. Sektör, Dubai’den
Italya’ya ABD’den Bahamalar’a kadar dünyanin hemen çogu yerindeki
alicilarina en kisa sürede teslimat yapma basarisini gösterebilmektedir.
Türkiye’nin bu özelliginden yararlanilarak ve yogun tanitim kampanyalari
ile sektördeki ihracatini daha ileriye götürmek mümkündür.

ISTANBUL TICARET ODASI 
Dis Ticaret Subesi
Uygulama Servisi
TAKI
SEKTÖR PROFILI
 Hazirlayan
 MUALLA BILGIN- Aralık 2006



16 Mayıs 2013 Perşembe

Pırlanta sertifikaları nedir? ve Pırlanta sertifikaları nasıl hazırlanır?




Pırlanta sertifikalarını daha basit anlatmak istersek pırlantanın nüfus cüzdanı özelliğini taşır. Nasıl ki nüfus cüzdanımızda adımız soyadımız ve diğer bilgilerimiz var ise, sertifikada da aldığımız pırlantanın tüm özellikleri vardır. Pırlantanın özellikleri ise mikroskop vb. teknik ekipman yardımıyla dikkatle incelenerek renk, berraklık, cila, simetri, ağırlık ve florasans başlıkları
altında belirlenir. Yuvarlak kesimli pırlantaların sertifikalarında ayrıca kesim kalitesine dair de bir bilgi bulunur. Ama şunu özellikle belirtmeliyiz ki, laboratuvardan alınan sertifika yani derecelendirme raporu taşınıza bir değer biçmez, sadece onun teknik tanımını yapar.


Pırlanta sertifikaları, bağımsız bir taşbilim enstitüsü tarafından deneyimli taşbilimcilerin (gemologların) çeşitli teknik aletler yardımı ile pırlantaları incelemeleri sonucu, pırlanta ile ilgili oluşturdukları rapora verilen addır. Kısaca laboratuvarların verdiği pırlanta derecelendirme raporudur.


Pırlanta sertifika çeşitleri :
Pırlanta sertifikaları ile ilgili ayrıca bilmeniz gereken sertifika çeşitlerinin olduğudur. Eğer takınız üstünde tek başına 0.30 karat pırlanta dan küçük taşlar kullanılmış ise üreticinin kendi verdiği sertifikanın hiç bir mahsuru yoktur. Ancak pırlantanın büyüklüğü 0.30 karat ve üzeri ise bağımsız bir laboratuvarın sertifikasına ihtiyacınız olabilir. Bunun içinde size önerebileceğimiz güvenilir iyi pırlanta laboratuvarları GIA ve HRD ‘dir. Tabii ki alışveriş yaptığınız firmaya duyduğunuz güvende bazen sizin için yeterli gelebilir. Firmanın sadece pırlanta ürünler satmasını ve pırlanta uzmanlarını içinde bulundurmasını göz ardı etmemekte kesinlikle fayda var.
Derecelendirme raporu, pırlanta kalite belgesi veya pırlanta sertifikası ismi verilen belgelerin satın aldığı üründen kuşku duyan son tüketicinin endişelerini ortadan kaldırdığı bir gerçektir. Ayrıca tüketici, satın aldığı ürünün uluslararası geçerliliği olan sertifikaya sahip olup olmadığını bağımsız laboratuvarlardan öğrenebilir ya da sertifikası olmayan taşına sertifikada alabilir.
Dünyanın en tanınmış ve güvenilir uluslararası pırlanta sertifikaları arasında yer alan GIA (Gemological Institute of America) kapılarını sizler için aralayarak, bir pırlantanın sertifikalandırılırken geçirdiği aşamaları tek tek sizlere anlatıyor.
Her ne kadar ingilizce olarak hazırlanmış olsa da sadece görsellerinin sayesinde, pırlanta 4C özellikleri olan kesim (cut), karat (carat), berraklık (clarity) ve renk (color) tayinleri hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayacak güzel bir video.
yıl dönümü, doğum günü, anneler günü gibi günlerde değer verdiğimiz insanlar için iyi bir hediye seçmek istediğimiz zamanlarda ya da evlilik teklifi, nişan gibi özel bir sebeple ihtiyaç duyulana kadar birçoğumuzun özelliklerinden pekte haberdar olmadığımız pırlantalar, oldukça incelikli bir alışveriş gerektirir.
Pırlantaların kalitesini belli eden özelliklerin anlaşılması kolay ve basit birkaç kriterden ibarettir. Bu bilgilerle bir pırlanta uzmanı olamasanız da en azından bilinçli bir alışveriş yapmak için gerekli bilgilere sahip olabilirsiniz.
Pırlanta 4C özellikleri, pırlantanızı seçerken göz önünüzde bulundurmanız gereken 4 ana özelliktir.
Kesim (Cut)
Renk (Colour)
Berraklık (Clarity)
Karat Ağırlığı (Carat Weight)
Gönderen İsim/Mail: Volkan E.

Kasikci elmasi: Kac karat, nereden geldi?


Kaşıkçı elması diyince aklımızda “Bu elmas adını nerden almış?”, ”Osmanlı Hazinesine nasıl girmiş?”, ”Kaç karattır?” gibi birçok soru gelir.Sizlere;

Kaşıkçı elması nedir, Kaşıkçı elması kaç karattır, Osmanlı hazinesine nereden ve nasıl gelmiştir? Bu değerli elmasın özellikleri nelerdir? İşte Kaşıkçı elması hakkında merak ettiklerinizin cevaplarını açıklıyoruz.


Topkapı müzesinde bulunan bu ünlü elmasa neden “Kaşıkçı elması” denildiğine dair birçok rivayetler bulunmasına rağmen, bize göre en doğru olanı bu elmasın kemsinin oval olmasından dolayı bu adın verilmesidir. Osmanlı Hazinesine nasıl girdiği sorusuna ise verilen şu cevap doğru gelmektedir. 1774 yılında bir Fransız subayının bu elması Hindistan’dan satın alarak Fransa’ya götürmesiyle olaylar döngüsü başlar. Fransız subayın bu elması satılığa çıkarması üzerine Napolyon’un annesi bu elması satın alarak, uzun süre takı olarak kullanır fakat Napolyon’un sürgüne yollanmasının ardından oğlunu kurtarmak için, elması satılığı çıkarır ve bu sırada Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamı, paşanın adına 150 bin altın vererek elması satın alır. Tepedelenli Ali Paşa devlete ayaklandığı gerekçesiyle öldürülüp tüm mal varlığına el konulur. Böylelikle ‘Kaşıkçı Elması” Osmanlı Hazinesine girmiş olur.Kaşıkçı elmasının çevresi iki sıra şeklinde ve 49 pırlanta ile çevrilidir. Bunu da yıldızların ortasında pırıl pırıl parlayıp gökyüzünü aydınlatan, bir dolunaya benzetebiliriz. Pırlantalar sonradan güzellik vermesi amacıyla II.Mahmud tarafından dizdirilmiştir.
Kaşıkçı elması 86 karattır ve Dünya’da tanınan 22 elmas arasında yer almaktadır. Dünyanın en büyük elması 191 karat ve İngiltere Krallık Hazinesinde bulunmaktadır. Diğer en büyük elmas ise 185 karat ağırlığında ve İran Milli Bankasında bulunmaktadır. Uçuk pembe ve yassı bir taş görünümüne sahiptir. İsmi ise Derya-i Nur’dur. Ayrıca 1853 yılında Brezilya’da bulunan ve Güney Yıldızı ismiyle tanınan 128 karatlık Büyük Moğol Elması ve Kaşıkçı Elması dünyanın en büyük ve değerli elmasları arasında yer almaktadır.

14 Mayıs 2013 Salı

Yabanci ziyaretcilerin gelis amaci ve Turkiye'yi tercih nedenleri... (C.U.I.I.B. Dergisi)


resim:yenisafak.com.tr

YABANCI ZİYARETÇİLERİN GELİŞ AMACI VE 
TÜRKİYE’Yİ TERCİH NEDENLERİ

 2001-2008 yılları arasında, geliş amaçlarına göre çıkış yapan yabancı
ziyaretçilerin oranları Tablo 2’de görülmektedir. Tabloya göre, son sekiz yılda
gezi-eğlence amacıyla ülkemize gelen yabancıların oranı %44,3 ile %49,7 arasında
değişmektedir. 2006 yılında özellikle Türk turizmini olumsuz etkileyen gelişmeler
nedeniyle bu oran %44,3’e kadar düşmüştür. Bu veri, gezi-eğlence amacıyla
ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin olumsuz haberlere karşı daha hassas
olduklarının bir kanıtı sayılabilir. İkinci sırada bulunan yakınları ziyaret amacı,
2001 yılında gelen yabancıların %7’lik kısmının ülkeye gelmesini sağlamış, bu
oran 2003 ve 2004 yıllarında azalsa da daha sonra yükselerek 2008 yılında %9,1’e
ulaşmıştır.


C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2009 99

 Kaynak: TÜİK, 2009c: 399.

 Kültürel amaçla Türkiye’ye gelen yabancıların oranı 2001’de %8,1 iken
giderek azalmış ve 2008 yılında %5,2 olarak gerçekleşmiştir. Kültürel açıdan
zengin bir çeşitliliğe sahip olan ülkemize, bu amaçla gelen yabancıların sayısı
giderek azalmaktadır. Alışveriş yapmak amacıyla gelen ziyaretçilerin oranı da son
yıllarda azalma eğilimindedir. 2001 yılında ülkemizi ziyaret eden yabancıların
%7,4’ü alışveriş yapmayı amaçlarken, bu oran dalgalı ve azalan bir seyir izlemiş,
2008 yılında %4 olarak gerçekleşmiştir. Ticari ilişkiler ve fuar gibi amaçlar için
gelen ziyaretçilerin oranı 2001’de %4,5 iken, daha sonra dalgalı bir seyir izleyerek
2008 yılında %3,5’a düşmüştür. Toplantı, konferans, kurs vb. faaliyetlere katılmak
amacıyla ülkemizi ziyaret eden yabancılar 2001 yılında %2,1 iken, 2007 yılında
%2,9’a kadar yükselmiş, 2008’de %2,4 olarak gerçekleşmiştir. Görevli gelenlerin
oranı ise sekiz yıl içinde %4,4’ten %2,2’ye gerilemiştir. Türkiye’yi ziyaret
amaçları bakımından çok küçük oranlarda bulunan sportif ve dinsel ziyaretler
küçük miktarlarda artmış, eğitim ve sağlık çok küçük azalmalar göstermiştir.
 2008 yılında yapılan bir “turist profili” araştırmasına göre, Türkiye denince
yabancı turistlerin akıllarına ilk olarak (%12’lik oranla) güneş ve güneşlenmek
gelmektedir. Söz konusu araştırmaya göre turistlerin %44,5’i Türkiye’ye ilk kez,
%21,7’si ise en az dördüncü kez gelmiştir (ilk gelişi %44,5 - ikinci gelişi %22,7 -
üçüncü gelişi % 11,1 - dört ve üzeri % 21,7). Turistlerin Türkiye’ye geliş nedenleri
ise %58,7 ile doğal güzellikler, %24,9 ile ucuzluk, %21,4 ile kültürel zenginlik ve
%16,9 ile arkadaş tavsiyesi üst sıraları paylaşmaktadır. Yabancı ziyaretçilerin
alışverişlerde %47,7 oranında tekstil ürünleri, %42,4 oranında hediyelik eşya
aldıkları belirlenmiştir (Turizm Manşet, 2008)

KAYNAK :
2000'Lİ YILLARDA TÜRKİYE'YE GELEN YABANCI ZİYARETÇİ
PROFİLİ
Onur GÜLBAHAR
C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2009 


13 Mayıs 2013 Pazartesi

Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması



Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması
Ürün ve tasarım çeşitliliğinin yakalanması, sektörün geçmişten bugüne başardıkları arasında en fazla tekrar sayısına sahip bir diğer tespittir. Yurt içi ve yurt
dışı pazarın gereksinimlerine göre farklılıklar arz eden tüketici beklentileri ve
sunulabilecek farklı ürün ve tasarım çeşitlilikleri, özellikle sektörün ihracattaki
başarısına katkı sağlamaktadır. Günümüzde birey ve toplumların görselliğe artan eğiliminin ve farklılık kazanma isteklerinin yakalanmasına da imkân sağlayan ürün/tasarım çeşitlilikleri, tüketicinin birkaç ürünü tercih etmesi yerine çok
sayıda ürüne talep göstermesine neden olmakta, böylece sektörün toplam ciro
ve karlılık artışı gelişim göstermektedir. Söz konusu gelişimin devamlılığının ve
sektör aktörlerinin global piyasalarda daha fazla yer almasının sağlanması için
firmaların tasarıma yönelik aktivitelerinin desteklenmesi gerekmektedir. Bu desteğin sadece finansal olması firmaların daha yüksek maliyetli iş gücünün dışarıdan temin edilmesini sağlayacak ve desteğin sektöre olan faydasının sürdürü-
lebilir olmasını engelleyecektir. Bu kapsamda sektöre, finansal desteğin yanı sıra
nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi noktasında destek verilmesi gerekmektedir.
YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde sektöre yönelik tasarım bölümlerinin
kurulması sektörün gelecek dönemlere daha güvenle hazırlanmasına yardımcı
olacaktır. Ayrıca bu konu başlığı altında kamu otoritesine düşen bir diğer görev
ise söz konusu tasarımların taklit edilebilirliğinin önüne geçecek yasal imkanların sağlanmasıdır. Tasarımın önemini bilen ve bu nedenle tasarım ekiplerine
sahip olan firmalar, yüksek maliyetlere katlanmaktadır. Ancak ortaya çıkartılan
tasarımların çok hızlı bir sürede taklidinin yapılabilmesi ve bunun yasal olarak
satışının önünde engel olmaması söz konusu firmaların rekabette zarar görmesine neden olmaktadır. Söz konusu bu yapı mevcut tasarım yapan firmaların
motivasyonlarını kaybetmelerine neden olmaktadır. Bu ise tüm sektörün ileriye
giderek dünyada marka olma hedefine engel olmaktadır.

TEB KOBİ AKADEMİ

Markalaşmak



Markalaşmak 
Konferans katılımcıları tarafından en fazla tekrar alan markalaşma; 5 grup tarafından ortaya konulmuştur. Global rekabet koşulları altında tüketicinin tercih
noktasında var olabilmek için bir kimlik yaratma çabası olan markalaşma, altın, takı ve mücevherat sektörüne de önemli katkılar sağlayacaktır. Markalaşma,
küresel rekabette tanınmanın beraberinde, sektörde uzmanlaşma ve segmentasyonun daha belirgin biçime dönüştürülmesine, aynı zamanda firmaların dahakurumsal bir kimlik kazanmaları noktasında önemli faydalar sağlamaktadır.
Markalaşma sürecinde, kurumsal olmayan bir yapıdan kurumsallaşmaya geçiş
yolunda; sektörde ürün standardizasyonunun ve kalite kontrol proseslerinin gelişimi de beraberinde gelmektedir.
Markalaşmanın gelişimi sürecinde, gerek yurt içi gerekse yurt dışı pazarlarda
temsilcilikler verme fırsatını yakalayan sektör firmaları, ihracatta daha fazla söz
sahibi haline gelmişlerdir. Söz sahibi olmanın meydana getirdiği bu güçlü yön
şüphesiz sektördeki bu marka firmaların dünya pazarlarında da önemli bir konuma gelmesine neden olmaktadır. Ancak söz konusu bu markaların sayısı ve
küresel çaptaki etkileri, konferans katılımcıları tarafından sektör adına yeterli
görülmemiş, sektörün başarması gerekenler arasında yurt dışındaki marka bilinirliğinin yakalanması noktası üzerinde özellikle durulmuştur.
Bu noktada sektörün mevcut yapısı gereği yaşanılan zorluklar bulunmaktadır.
Özellikle sektör işletmelerinde profesyonel yönetim yapısının kurulamamış
olmasından kaynaklı güvene dayalı çalışan istihdam etme anlayışı yüksek bulunmaktadır. Söz konusu yapı sonucunda ise firma sahipleri işletmelerindeki bu
noktaların kontrolüne odaklanmakta dolayısıyla diğer işletme yönetimi faaliyetlerine yeterli zamanı ayıramamaktadır. Bu, işletmelerin yurt dışı marka olma
yolunda ilerlemesini engellemektedir. Bu kapsamda sektör firmalarının öncelikle
içsel süreçlerini iyileştirerek kontrol edilebilir yönetim yapısını kurmaları gerekmektedir. Sonrasında ise firmalarda nitelikli profesyonel yönetici istihdamı sağ-
lanarak, gerekli marka yatırımlarının söz konusu profesyonellerce yapılmasına
yönelik yapının hazırlanması gerekmektedir.

TEB KOBİ AKADEMİ

Marka yönetimi ve markalaşmanın sağlanması- TEB



“Marka yönetimi ve markalaşmanın sağlanması”

Sektörde yer alan firmaların en önemli eksiklerinden biri ise marka yönetiminin
etkin gerçekleştirilememesidir. Sektörde yurt dışına kıyasla yurt içinde markalaşma sağlanmış durumdadır. Ancak söz konusu markalaşma, reklam ve/veya
çeşitli programlara sponsor olma şeklinde algılanması nedeniyle doğru yönetilememektedir. Oysaki marka yönetimi sektörde bulunan mevcut geleneksel iş-
letme yönetimi modeli ile gerçekleştirilemeyecek bir kapsamdadır. Bu nedenle
öncelikle işletmelerde markalaşma ve marka yönetim bilinci oluşturulmalıdır.
Sonrasında ise işletmeler bünyelerinde, marka yönetiminin yapılabilmesine yö-
nelik profesyonel destek alarak, kurumsal iletişim departmanlarını kurmaları
gerekmektedir.
Ülkemizde ve dünyada değişen kültürel yapılar, altın takı ve mücevheratın talebini de değiştirmektedir. Bu kapsamda sektörün ürünleri, geçmiş dönemdeki gibi
sadece yatırım aracı olmaktan çıkmakta ve artık gündelik aksesuar kullanımına
dönüşmektedir. Bu nedenle katma değerli ürünlerin üretimi ve bunların tüketici
ile buluşturulması daha fazla önem arz etmektedir. Tüketicinin tercih edilebilirliği ise marka ile sağlanabilmektedir. Bu nedenle gelecek dönem içerisinde sektör
işletmelerinin, tasarımın yanında geliştirmesi gereken en önemli özelliklerden
birisi de markalaşma olarak ortaya çıkmaktadır.

TEB KOBİ AKADEMİ

11 Mayıs 2013 Cumartesi

En Pahali Anneler Günü Hediyesi




Hediyeteyze.com- Küçükken özellikle maddiyat açısından annelerimize almak isteyipte alamadığımız sonucunda ellerimizle çiçeklerle annemizin anneler gününü kutladığımız epey günler olmuştur. Çocukluk döneminden kalan ukteler kişilerin gelecek zamandan daha çok şey beklemesine sebep oluyor. Hayallerin büyümesiyle birlikte geleceğe dair eylemlerimiz de o derece artış gösteriyor. Çocukken annemiz için topladığımız rengarenk çiçekler bile annemizi sanki ona dünyaları vermişçesine mutlu ederdi. Eee dönemsel olarak insan her an istediği şeyleri alamayabiliyor dolayısıyla ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız icap eden durumlarda oluyor. Annenizin hakkınızdaki fikirleri kadar güzel ve renkli çiçekleri uzatan ellerinizin bir gün annenize hediyelerin en değerlisini de vereceğini düşünmeniz bile sizi o günlere ulaştırmak için yeterli.. Belki de o günlere ulaştınız ve dolayısıyla şu an sayfamızı bu sebepten inceliyorsunuz o zaman size çok hoşunuza gideceğini düşündüğümüz annelerin beğenisini kazanacak en pahalı anneler günü hediyelerini sunuyoruz..

En Şık ve Pahalı Anneler Günü Hediyeleri


en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-1
Bayanların yüreğini hoplatan hediye seçeneklerinden birisi de pırlantalardır. Yükte hafif pahada ağır bir hediye almak istiyorsanız ilk tercihiniz pırlantalardan yana olsun. Örgü desenli bu pırlanta modeli annenizin çok hoşuna gidecek.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-2
Annelik duygusu gördüğümüz kadarıyla insanın sahip olabileceği en huzur dolu duygulardan birisi. Anne olduktan sonra tüm öfkesinden kurtulan insanlar tanıyoruz. Nasıl bir sihirli dokunuştur bu öyle değil mi? Nasıl bir hissiyat ve nasıl bir sahipleniş? Annelik içgüdüsünü görsel olarak ifade edebilecek en özel kolyeyi sizin için seçtik. Anneler evlatlarını yaşama sebebi olarak görürler. Çünkü dünyaya gelen çocukla annenin hayatında mutlu bir sayfa açılmıştır ve bu sayfa da anneler için unutulmaz bir dönemdir. Anne karnındaki bebeği pırlanta taş ile sembolize eden bu şık kolye anneler gününde annelere alınabilecek en pahalı ve ideal hediyelerden..
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-3
Araba tutkusunun sadece beylerde mi olduğunu zannediyorsunuz? Hıhh hiçte bile. Bayanların araba tutkusu daha başkadır hatta ve hatta annelik içgüdüsüyle yaklaşırlar araçlarına.. Bağlılıklarını tahmin bile etmeniz imkânsız dolayısıyla. Annenize yükte de pahada da ağır bir hediye almak istiyorsanız arabadan daha güzel bir öneri mi olur? İmkânınız varsa düşünmenize bile gerek yok. Annenizin içinden geçenlere nokta atışı yaparak şaşırmasına sebep olmak sizin elinizde.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-4
Evinize bir misafir teşrif edecek olsa annenizin eli ayağı birbirine karışıyor öyle değil mi? Çünkü misafir demek tüm bayanlar için saygıyı çağrıştırıyor. Hemen misafirlere sunulacak ikramlar hazırlanmaya başlanıyor.. Günlük kullandığınız yemek setiniz kalkıyor ve onun yerine misafirlere özel olarak alınmış yemek takımı geliyor. Ve son noktada böylece konmuş oluyor. Annenizin misafirler geldiği zaman imdadına yetişen yemek takımını yenilemeniz annenizi eminiz çok mutlu edecek.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-5
Bayanların morali bozuk olduğunda ya görsel açıdan kendilerinde bir değişiklik yaparlar ya da kendilerini tamamen ev işlerine verirler. Bu arada bayanların ev düzenini değiştirmeleri bile onları mutlu ediyormuş. Bilimsel açıdan kanıtlanmış bu gerçeği anneniz üzerinde denemeye ne dersiniz? Nasıl mı? Anneler gününde annenize koltuk takımı alarak tabii.. Mor düşkünü bir anneniz varsa bu sürpriziniz karşısında gözyaşlarını tutamayabilir söylemiş olalım.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-6
Kendi gözlemlerimize göre annelerin de artık bilgisayarda epey vakit geçirdiğini bilgisayarlara bayağı aşina olduklarını gördük. “Annelerin hoşuna gidecek pahalı nasıl bir hediye alınır? ” diye düşünürken aklımıza  laptop geldi. Eee madem bilgisayarda fazla oyalanmamıza kızan annemizde bilgisayar kurdu o zaman ona hediye edebileceğimiz laptop makbul bir sürpriz olur. Siz ne dersiniz? Bilgisayarınızı annenizle ortaklaşa kullanmak istemiyorsunuz bu hediye fikri sizin de işinize yarayacak demektir.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-7
Samsung Galaxy S4 son teknoloji harikaları arasında en çok ses getirenlerden.. Teknolojiye meraklı olan annenize değerli bir armağan sunmak istiyorsanız size kesinlikle bu telefon modelini öneririz. Eğer anneniz dokunmatik telefon teknolojisine alışkın değilse ilk dönemler siz de annenize telefonu öğretme bahanesiyle bu telefonun tadını çıkarabilirsiniz. :) Bu ürün kuşkusuz, annenizin unutamayacağı hediyelerden biri olacak.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-8
Bayanların takıntıları arasında yer alan parfüm kokularının beğeni kazanması kişiden kişiye değişen bir durumdur. Ancak yakından tanıdığınız annenizin hangi kokulardan hoşlanacağını bilirsiniz. Etkileyici kokular kategorisinde yer alan bu pahalı parfüm annenize sizi hatırlatıcak ve parfümü her kullanışında sizi yanında hissedecek.

en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-9
Bir bayana ne kadar şık olduğunu, güzel göründüğünü söylediğinizde bilin ki sizden iyisi olmayacaktır. Görünüşe önem veren hanımlar kusursuz olmaya özen gösterirler. Bunu da aksesuarları, kıyafetleri, ayakkabıları aracılığıyla gerçekleştirirler. Annenize kendisini daima iyi hissettirecek bir hediye almak istiyorsanız tercihinizi görünüş açısından oldukça ilgi çeken bu topuklu ayakkabıdan yana kullanabilirsiniz. Annenizin özgüvenini daha da sağlamlaştıracak bu savarovski taşlarla süslü ayakkabı görenlerin içine işleyecek.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-10
Zamanının çoğunu mutfakta geçiren annenize yapabileceğiniz en büyük iyilik ortamına renk katmanızdır. :) ” Bu nasıl olacak peki?” diye meraklananlar için hemen açıklayalım.. Mutfakta en çok yer kaplayan gereçler arasında bulunan tencere setlerini yenilemenin vakti geldi de geçiyor bizce.. Annenizin göz zevkine hitap edeceğini düşündüğümüz bu tencere takımı anneler gününde hediye edilebilecek en kullanışlı hediyeler arasında yer alacak.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-11
Kol saati alışkanlığı olan kişinin derdini bir tek aynı sorunu yaşayan bilir. Saatiniz olmadığı zaman kendinizi ayrı bir boşlukta hissedersiniz. Hani bazen kafanızda sorular döner ” Ya ben bir şey yapacaktım ama neydi? ” şeklindeki unutkanlığın hissettirdiklerine benzer saatsiz dolaşmak. Annenize duyduğunuz sevgiyi temsil edecek bu kalpli altın saat göz alıcı şıklığıyla annenizin vazgeçilmezi olacak.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-12
Hem spor hem klasik kısacası ortamına göre giyinen annenize kolundan çıkarmasına gerek kalmayacak bir bileklik hediye etmek nasıl fikir sizce? ” Basit kaçmaz mı? ” diye düşünmeyin. Çünkü savarowski taşlarla döşeli minik topçukları olan bu bileklik direkt göze hitap ediyor. Annenizin narin bileklerinde eminiz daha da güzel duracaktır.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-13
Ayakkabıdan, aksesuarlardan bahsettik şık bir el çantasından bahsetmezsek olmaz. Özel günlerde güzel olmaya özen gösteren bayanların gözü gibi korudukları eşyaları arasında yer alan şık çantalar oldukça rağbet görüyor. Annenize kendisini daha iyi hissettirecek özel mi özel, güzel mi güzel bu çanta annenizin kombinine ayrı bir hava katacak..

en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-14
Yeryüzünün görünen melekleri olan annelere alınabilecek en uygun hediyelerden birisi özel taşlardan yapılmış kanatlara sahip olan bu melek bibloyu hediye etmek.. Koruyucu meleğimiz olan annemize bundan daha yakışır hediye bulabilir miyiz ki!  Anlam derinliğine önem veren anneniz bu hediyenizde şimdiye kadar karşılaşmadığı derinliği yakalayacak.
en-pahali-anneler-gunu-hediyesi-15
Anneniz şatafatta abartıya kaçmayı sevmiyorsa bu topuklu ayakkabı tam içine sinecek bir modele sahip o zaman. Tamamen sade bir ayakkabıya bayan gözüyle bakıldığında sıradanlaşmasına sebep olur. Ancak taşlı görüntüsüyle dikkat çeken ( en azından göze hoş gözüken ) bir ayakkabı bayanların daha çok içine sinecektir. Annenizi bu şık ayakkabıyla mutlu etmenin keyfini çıkarın..
Kaynak: HEDİYE TEYZE


9 Mayıs 2013 Perşembe

Pırlanta'daki karat nedir ? pirlanta ve mucevher



Pırlanta'daki karat nedir ?


Karat Ağırlığı

Karat pırlantanın ağırlığını ifade eden ölçü birimidir. Elmas’ın ilk bulunduğu yer olan Hindistan’da keçiboynuzunun çekirdeği esas olarak alınır ve 1 karat 200 miligram ağırlığındadır (yani 1 gramın beşte biri kadar hafif).





Mücevher sektöründe genellikle 1 karattan daha düşük ağırlıkta taşlar satılmaktadır. 1 karat 100 puan olarak belirlenir. Yarım karat 50 puandır ve 0.50 ct şeklinde yazılır. Yandaki resimde pırlantaların birebir büyüklükleri ve karat numaraları gösterilmiştir.

Bir taşın ağırlığı ile büyüklüğünü karıştırmamak gerekir. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatı diğer 3C özelliğine göre (berraklık, renk ve kesim) aynı olmayacaktır.



Ağır ve büyük pırlantalar zor bulunduğu için pırlantanın değeri de karat ağırlığıyla orantılı olarak artmaktadır. Ancak pırlanta alırken en büyük pırlantanın en iyisi olacağı düşüncesinden kesinlikle kurtulmanız gerekir. Bir pırlantanın değeri büyüklüğüne göre değil rehberimizde detaylarıyla anlattığımız 4C özelliğine göre belirlenir.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

PIRLANTA TERCİH ETMEMİZ İÇİN BEŞ NEDEN- pirlanta

Pırlanta  Sarrafı… Türkiyenin Online Pırlanta danışmanı .

PIRLANTA TERCİH ETMEMİZ İÇİN BEŞ NEDEN
Pırlantayı Tercih Etmemiz İçin 5 Neden

Bu gün, pırlantalı bir mücevher övünmemize sebep olan eşsiz güzelliği ve ışıltısı ile bizlere çok değişik duygular yaşatabilir.Pırlantanın yanında kullanılan başka yarı değerli taşların bir çok çeşidi olmasına rağmen bazıları daha fazla öne çıkmaktadır. Tarihimizde de bu yarı değerli taşlar büyük ilgi görmüşdür . Ancak günümüzde son derece popüler olanlar mücevher de değerli taşlarla, pırlantanın birlikteliğinden geçmektedir.
İnsanlar mücevher seçerken pek çok nedeni olabilir biz bu nedenlerden bazılarını aşağıda sıralayacağız.Bu nedenlerin kişiden kişiye değişebileceğini  bazılarını katıldığımız gibi bazılarına katılmayabiliriz bu beğeni nedenleri çoğaltabilir, azaltabiliriz de.

Güzellik ve parlaklık: Pırlanta veya elmaslı ürünler ışığı o kadar güzel yansıtırlar ki o parlaklıktan gözünüzü alamazsınız. Bu benzersiz ışık oyunu mücevheri eşsiz hale getirir. Bu değerli taşlar son derece zarif olmasının yanında son derece de güzeldir. Tüm zamanlar da Elmas onlara sahip olanlara sonsuz güzellik verir, elmas pırlanta evrensel bir klasiktir.

Duygu: Pırlanta masumiyet, sevgi, sonsuzluk, saflık, güç ve romantizmi temsil eden duygusallığın en fazla öne çıktığı bütün anlarda pırlantadan üretilmiş değerli taşlarla süslenmiş bir mücevher o anı ölümsüzleştirir duyguların daha iyi aktarılmasına sebep olur. Karşımızdakine ne kadar değer verdiğimizi gösterir.
 Onlar hediye için ideal seçimdir ister evlilik teklifi ister nişan ister düğün olsun.
Yaşadığımız diğer özel anları da ölümsüzleştirir. Doğum gününü, yıldönümünü, sevgililer gününü, anneler gününü ne daha yakışan, duygularımızı coşkularımızı bu günlerde daha arttıran  pırlantadan değerli ne olabilir ki?

Çok yönlülük: Pırlantanın harika yanlarından biri de kendinizi ifade edecek pek çok mücevher tasarlayabilirsiniz o çıkan ürünler o kadar çok yönlüdür ki ne ifade etmek neyi hatırlamak yada neyi unutturmamak istiyorsanız bu özel ürünlerle gösterebilirsiniz.. Elmasa zarafeti ekleyerek sosyal hayattaki yerimizi, stilimizi, kıyafet ile kullanabileceğimiz aksesuarlarımızı renk ve şekillerle ifade edebiliriz. Bu değerli taşlarla metal ve kıymetli eşyalara çok yönlü bir bakış açısı geliştirilebilir. Sonsuz aşkın ve sevginin sembol u olarak daima kullanılacaktır.

Dayanıklılık: pırlanta gibi değerli bir taşın mücevher olarak anılabilmesi için çok uzun süre, zamana karşı meydan okuyup nesillerden nesil e aktarılması gerekir.
Pırlantanın en sert taş olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Pırlanta mücevherler zümrüt, safir ve yakuttan daha serttir. Bu nedenle, pırlanta mücevherler çizilmeye, çatlamaya, aşınmaya ve ısıya karşı son derece dayanıklıdır.
Binlerce yıldır parlaklığını kaybetmemiş bir mücevher olan pırlanta, nesiller boyu parlaklığını sürdürecektir.
Etrafına daha fazla beyaz ışığı yayma özelliği ile pırlanta mücevherleri, dünyadaki kadınların bir numaralı tercihi olmaya devam edecektir.

Popülerlik: Bir güzel mücevher parçası hakkında söylenecek en önemli şey daima popüler olacağıdır. Medeniyetlerin ortaya çıkışından beri mücevherler kültürün, kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak gelmiştir. Bu bakımdan mücevherler bize pek çok şey söyler. Zevkler, tarzlar ve durumlar değişe gelmiştir, ancak bizim bu parlak, değerli objelere olan sevgimiz ilgimiz hiçbir zaman azalmamıştır. Pırlanta Uzun zaman önce giyim moda içinde gelişmiş, bu nadir ve değerli mücevherlere itibar ve güzellik sembolünün simgesi olarak değer verilmiştir. Zamanla mücevher paganların mistik dinsel sembollerinden ve kraliyetin zenginliğinden ve gücün nesneleri olmaktan çıkıp herkesin değer verebildiği evrensel modaya doğru gelişmiştir. 

TEKVİN PIRLANTA

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Pirlanta Alirken Dikkat!!!



Bütün kadınların rüyalarını süsleyen, vazgeçilmez takılarından olan pırlantanın değerinin, ne denli nadir bulunduğu ile kesim renk, berraklık ve karat ağırlığına bağlı olduğu bildirildi.

Orijinal Kuyumculuk Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Güven,  güzellik anlayışının kişiye göre değiştiğini, bunun doğanın en değerli armağanı olan pırlantanın parıltısı ve güzelliği için de geçerli olduğunu söyledi.

Pırlanta seçiminde duygular kadar bir takım özelliklere de dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Güven, şu bilgileri verdi:

''Pırlantanızı kalbinizin sesini dinleyerek seçebilirsiniz ancak, '4C' olarak adlandırılan kesim (cut), renk (color), berraklık (clarity) ve karat ağırlığına (carat weight) dikkat etmelisiniz. Çünkü, bir pırlantanın değeri, ne denli nadir bulunduğuna, fiyatı da bu dört özelliğine bağlıdır. Çıplak gözle bakıldığında aynı görünse de hiçbir pırlanta bir diğerinin aynı değildir. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatının neden farklı olduğu 4C özelliğine ve bunların bileşimine bağlıdır.''

KESİMİN ÖNEMİ

Kesimin 4C özelliklerinin en önemlisi olduğuna işaret eden Güven, pırlantanın göz alıcı ışıltısı kesimin kalitesi sayesinde ortaya çıktığını anlattı.

Zeki Güven, kesim özelliğinin pırlanta üzerinde insan eliyle yaratılan tek özellik olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: ''Faset (ışığı yansıtan açılı yüzey) orantılarının doğru olduğu iyi bir kesim, pırlantanın ateşini ve parlaklığını ortaya çıkarır. Çok teknik bir konu olan pırlanta kesimiyle, pırlanta şeklini karıştırmamak gerekir. Şekil kişinin zevkine bağlıdır. Yuvarlak kesim, bilinen kesimler içinde en popüler olanıdır. Diğer kesimler arasında; zümrüt (dikdörtgen pırlanta kesimi), damla, markiz (iki ucu sivri kesim), prenses (üzeri kare yuvarlak kesim), oval ve kalp kesim sayılabilir.''

Pırlantanın renginin beyazın çeşitli tonlarından oluştuğunu ifade eden Güven, pırlantaların renksize ne kadar yakın olduklarına bakılarak sınıflandırıldıklarını kaydetti. Güven, en nadir bulunan ve en beyaz olan pırlantaların ''D, E, F,
ve G' olarak sınıflandırıldıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ancak, pırlantaların büyük çoğunluğu beyaz ve çok hafif renkli beyaz olarak adlandırılan H-L renkleri arasındadır. M rengi ve altındakilerde gözle görülebilir sarımtırak bir renk tonu vardır. Öte yandan çok nadir bulunan belirgin renklerde pırlantalar da vardır. Bunlara fantezi adı verilir. Bunlar pembe, mavi, sarı ve pek çok başka renkte görülebilir.''

Bir pırlantanın berraklığının ''doğanın parmak izleri'' olarak adlandırılan lekelerine bakılarak belirlendiğini kaydeden Güven, ''Hemen hemen bütün pırlantalarda, pırlantayı oluşturan karbon kristallerinin küçük izlerine rastlanır. Ancak, bu lekelerin çoğu mikroskobik olduklarından çıplak gözle görülemez. Lekeler ancak çok kuvvetli mercek altında seçilebilir. Bir pırlantanın lekeleri ne denli az ise, taş da o kadar nadir bulunur'' diye konuştu.

Güven, karatın pırlantanın ağırlık ölçüsü birimi olduğunu ve bir karatın 100 eşit puana bölündüğünü kaydederek, aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatının, kesim, renk ve berraklık özelliklerinin farklı bileşimi nedeniyle aynı olmayabileceğini bildirdi.
Kaynak: Haber Kaynağı

Pirlanta Satin Alirken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?




Pırlanta; evlilik teklifi, nişan gibi bir sebeple ihtiyaç duyulana kadar bihaber olunan bir konu. Araştırdığınız mücevher tektaş, alyans yüzük yahut küpe vb. bir takı ise haberdar olmanız icap eden birkaç temel konu şunlardır:

Pırlanta Mücevher Işıltısı

Öncelikle kuyumcularda gördüğünüz ışıklandırmalar oldukça yanıltıcı olabilmektedir. Seçtiğiniz pırlanta mücevheri spot ışığın altından kurtararak dikkatle inceleyin. Pırlantanın içi lekesiz mi? Gün ışığında parlıyor mu? Bunu teyit etmek çok önemlidir, çünkü pırlanta değerinin birinci önem taşıyan özellik parlaklığıdır. Renk ve pırlanta berraklığı gibi çok bilinen kalite özelliklerinden önce, pırlanta kesiminin kalitesine odaklanmanız salık verilir.


Pırlanta Laboratuar Sertifikası

Pırlanta kalitesini bilmenin en kolay, güvenli metodu, bahsi geçen tek taş, pırlanta alyans, küpe ya da mücevheratın, uluslararası bir pırlanta laboratuarının hazırladığı bağımsız pırlanta sertifikasına sahip olmasıdır. Özellikle pırlanta başına ağırlığı 0.35 carat'ın üstündeki pırlantalar söz konusu olduğunda sertifika elzemdir, zira pırlanta fiyatındaki değişimler ciddi büyüklükler oluşturmaya yüz tutar. Bunun yanı sıra, söz konusu tek taş veya pırlanta yüzük kesim kalitesine sertifikada pırlanta ile ilgili söz konusu bilgi de verilir. Sertifikada “Cut Quality” (Kesim Kalitesi) olarak belirtilen bu özelliğin iyi (good) ve üstü olmasına dikkat etmenizi öneriyoruz. Özel laboratuar belgesinin birinci kazanımı, pırlanta pazarlamasından para kazanmayan bir pırlanta uzmanının seçtiğiniz pırlanta mücevheri incelemesidir. 2. bir kazanım, söz konusu pırlanta mücevherin pırlanta konusunda son derece bilgili bir kişi tarafından değerlendirilmesi, sertifikanın düzenlenmesidir. Ayrıca, özel laboratuar kalite belgesi, tüm dünyada tanınır. Bu geçerlilik derecesi pırlanta laboratuarının ünü ile doğru orantılıdır. Dünyadaki en prestijli laboratuarlar, GIA (Gemology Institute of America) ve HRD (Hoge Raad voor Diamant) laboratuarlarıdır.

Pırlanta Fiyatları

Serbest pazar ekonomilerinde fiyat bazında rekabet birçok alanda aktif olduğu halde, pırlantanın pahalı bir mücevher olarak algılanması sebebiyle inanılmaz fiyat farkları oluşabilmektedir. İki ürünü karşılaştırırken iki mücevherin aynı tipte olduğuna, ikisinin de özel bir pırlanta laboratuar sertifikası olduğundan emin olduğunuz sürece zarar etme olasılığınız nerdeyse sıfırdır. Örnek olarak, 0.50 carat ağırlığa sahip, benzer özelliklere sahip pırlanta tektaş bir yüzüğü, bir kuyum mağazasında 3000 TL'ye, bir alışveriş merkezinde yer alan bir mücevher dükkanında 5.800TL'ye, ünlü bir markanın mağazasında 8.500TL'ye görmeniz olasıdır.

Ümidimiz odur ki, okumuş olduğunuz bu yazı, pırlanta mücevher ile ilgili hazırlık seviyesinde ön bilgiye haiz olmanız için kafidir.

Bahsi geçen bütün kriterleri yerine getiren, tüm pırlanta ve mücevherat ürünlerin bağımsız laboratuar kalite belgesi, kapıda ödeme, 1 hafta iade opsiyonu gibi inanılmaz avantajlar içeren, Türkiye'nin öncü pırlanta alışveriş sitesi pirlanta.net, sayısız mücevherat ile hizmetinizdedir.

Yazar Hakkında
Pırlanta konusunda uzman olan yazar çeşitli internet projeleri ile meşgul olmaktadır. Pırlanta dışında fotoğraf, internet, futbol ve Türk Sanat Müziği ile ilgilenmektedir. Tektaş, alyans, mücevherat

Yazar: Hamit Tümer

5 Mayıs 2013 Pazar

3 Mayıs 2013 Cuma

Kutsal Mücevher Taşları- Pırlanta Türk- pirlanta


Kutsal Mücevher Taşları

Fulya Kılıçerli
Taşlar altın yuvalara kakılacak.
On iki taş olacak. Üzerlerine mühür oyar gibi İsrailoğulları’nın adları bir bir oyulacak.
Bu taşlar İsrail’in on iki oymağını simgeleyecek.
Çıkış 28: 17-21

İnsan yaratıcı tarafından en donanımlı canlı olarak addedilse de kendisinden daha güçlü ve önemli olana ihtiyaç duymuştur her zaman… Bunun içindir ki yaratıcıyı simgelerken sağlamlığından ve gücünden endişe etmeyeceği taşı kullanmıştır. Bunun sebebi ise taşın, insanoğluna sağlamlık, güç ve saygınlığı ifade etmesidir.

12 Kutsal Taş ve 12 Kabile…

Tarihi boyunca insan, Yaratanı özel kılmak istemiştir. Belki de asıl amaç Yaratandan çok onun karşısında kendilerini özel hissedebilmektir… Bunun için Yaratana atfen tapınaklar inşa etmişlerdir. Bu tapınaklardan biride hiç kuşkusuz üç semavi din içinde önem arz eden Süleyman Mabedi’dir   (Beit HaMikdash). Yapımına Hz. Davud zamanında başlanmıştır. Hz. Süleyman’ın idaresinde birleşen on iki İsrail kabilesinin çalışmalarıyla tamamlanmıştır. Kudüs’te yapılmış olan ilk Musevi tapınağı olarak bilinen Süleyman Mabedi (Kudüs Tapınağı) tarih boyunca birçok defa yıkılmış ve yerine yenisi yapılmıştır.

Çeşitli tarihi kaynaklardan edinilen bilgilere göre ilk yapılan mabet yüksek duvarlar üzerine inşa edilmiştir. Doğu-Batı, Kuzey-Güney yönünde üçer kapısı bulunan tapınağın her kapısı İsrailoğullarından üç kabileyi temsil etmiştir. Mabedin yapımı sırasında her kapı için yapılan yüksek duvar temellerine bu kabileleri temsilen üzerine kabile işaretlerinin kazındığı mücevher taşları yerleştirilmiştir. Eski ve Yeni Ahit’te sıkça bahsedilen bu taşlar Yehova Rahiplerinin göğüslüklerini aynı inançla süslemiştir.

12 Kutsal Taş ve 12 Havari…

Eski Ahit’te adı geçen ve 12 kabileyle ilişkilendirilen bu taşlar aynı şekilde Yeni Ahit’te de yer almış ve 12 Havari ile birlikte anılmıştır. Bunun sebebi Hz. İsa’nın öğretisinin kendisinden sonrada sürdürülmesi ve benimsenmesi için görevlendireceği havarilerini İsrailoğulları’nın on iki kabilesinden seçmiş olduğu inancıdır. Tevrat ve İncil’de kullanılan farklı diller ve birçok farklı sürüm sebebiyle taş isimleri çeşitlilik göstermektedir. Bazen aynı taş değişik kabile ve havari isimlerini işaret edebilmektedir. Yine de farklı kaynaklardan yapılan araştırmalar sonucunda genel bir kanıya varmanın mümkün olduğunu düşünebiliriz.

12 Kutsal Taş…

ODEM


Yüksek Rahip göğüslüklerinde ilk sırada bulunan ve Reuben kabilesini simgeleyen bu taş bir tür Kuvars olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamayla birlikte çevirilerde “Sardion”, “Sardonyx” isimleri yer alır. Günümüz de Odem, birçok kaynakta Yakut olarak belirtilmiş olsa da tanımlamaya pek uymamaktadır. Yakut Korundum gurubunun kırmızı renkli taşıdır, oysa bu taş bir tür Kuvars olarak tanımlanmıştır. Bu durumda Yakut elenir ve geriye Sard ya da Sardoniks kalır… Bu iki taş Kuvars mineralinin Mikrokristalin türlerinden Kalsedon’un türevleridir. Bu iki isim birbirine çok yakın görünse de aslında farklı mücevher taşlarıdır ve Karnelyan ile karıştırılmaktadır. Sard, -şeffaf- kahverengiden, -opak- koyu kahverengiye kadar değişen renklere sahip Kalsedonlara verilen isimdir. Sardoniks ise kahverengi ve beyaz renkte düz bant geçişleri olan Kalsedon çeşididir. Bu iki taştan ise Odem’in günümüzdeki karşılığı Sard olacaktır. İsmini Lidya medeniyetinin başkenti Sardes şehrinden alan bu taş kimi dini kaynaklara göre Hz. İsa’nın halifesi olarak tanımlanan havari Peter’ı (Simon) simgeleyen mücevher taşıdır. Kimi kaynaklara göre Havari Peter’ın Reuben kabilesinden geldiği inancı yaygındır… Ancak yine de günümüz Yeni Ahit sürümlerinde göğüslükteki ilk sırada yer alan Odem için Mikrokristalin Kuvars grubundan bir başka taş Jasper’ın adı geçmektedir.

PİTDAH

Eski Ahit’te Yüksek Rahip göğüslüklerinin ikinci sırasında yer alan Pitdah İbranice sarı anlamına gelmektedir. Yunanca çevirilerde “Topazion-Topazos”, Latince çevirilerde ise Topazius isimleriyle yer almıştır. Yeni Ahit’te ikici sıradaki süs taşı Safir olarak yer alsa da, çevirilerde geçen isimlerden de anlaşılacağı üzere Pitdah taşının zamanımızdaki ismi Topaz’dır. Alüminyum Silikat Florürün geniş renk dağılımı içinde genellikle sarı rengi ile dikkat çeken bir taştır Topaz. İlk defa Mısır’da rastlanmıştır. Mısırlıların “Güneşin Taşı” olarak adlandırdıkları Topaz, Cleopatra’nın da en sevdiği taşlar arasında yer almıştır. Eski Ahit’te Mısırdan Çıkış bölümünde ismi geçen Topaz’ın İsrailoğulları içinde önem arz etmesi doğal bir sonuçtur sanırım… Kaynaklarda Topazın simgelediği kabile Simeon (Şimon) olarak belirtilmiştir. Pitdah, kaynaklarda iki farklı Havari ismi birlikte yer alır. Adrew ve James… Bunun sebebi ise Yeni Ahit’tin ilk dört bölümünü kapsayan İncil’in Matta, Markos, Luka ve Yuhanna gibi dört farklı isim tarafından yorumlanmış olmasıdır. Genel kanı ise Pitdah isimli mücevher taşının sembolize ettiği Havarinin Andrew olduğu yönündedir.

BAREKETH

Bareketh için birçok değerli taşın adı olarak geçmektedir. Çevirilerde yoğun olarak Zümrüt adı yer alsa da Zebercet (Peridot) , Krizolit (Cyrosolite), Krizopras (Chrysoprase) gibi değerli taşların isimleri ile ilişkilendirilmiştir. Bareketh Yunancaya “Smaragdos” , Latinceye “Smaragdus” olarak çevrilmiştir. Beril mineral grubundan Zümrüt Yunanca Smaragdos’un karşılığıdır. M.Ö 300 yılından bu yana tarih sahnesinde yerini alan Zümrüt, İsrailoğuları’ndan Levi kabilesini simgelemektedir. Eski Ahit’te göğüslükte yer alan üçüncü taş olarak belirtilmiştir ancak Yeni Ahit’te aynı sırada Kalsedon ismiyle yer alır. Bu şaşırtıcı değildir çünkü çevirilerde geçen isimlerden biride Krizopras (Chrysoprase)… Ve Krizopras Kuvars gurubundan bir yeşil renkli Kalsedon çeşididir. Bareketh için kaynaklarda iki farklı Havari ismi geçmektedir. James (Zebede’nin oğlu) ve kardeşi John… Genel kanı ise Havari James’i olduğu yönündedir…

NOPHEK

İsrailoğularından Yahuda Kabilesini simgeleyen bu taş göğüslükte dördüncü sırada yer alır. Nophek Yunanca çevirilerde “Anthrax”, Latince çevirilerde ise “Carbunculus” isimleriyle karşılık bulmuştur. İki isim de kanda “Bacillus Anthracis” bakterisinin yol açtığı hastalığı işaret eder. “Şarbon”… Diğer bir ismiyle “Şirpençe”… Kanın koyu bir renk aldığı ve pıhtılaşmadığı bu hastalık ismi ile kadim zamanlarda kanamalı hastalıkların tedavisinde kullanılmış olan Garnet’in bir arada telaffuz edilmiş olması şaşırtıcı değildir sanırım. Halk arasında daha çok “Lal Taşı” olarak bilinen Garnet türleri “Şirpençe”, “Süleyman Taşı” gibi farklı isimlerle de anılmaktadır. Kırmızı, turuncu, yeşil gibi birçok farklı renge sahip Garnet çeşitlerinden koyu kırmızı renge sahip Almandin Garnet, Nophek ismindeki mücevher taşının günümüzdeki tam karşılığı olacaktır. Yeni Ahit’te Zümrüt adıyla yer alan Nophek için bu seçenek uzak bir ihtimal olsa da, Garnet’in yeşil renklerinin olduğu düşünüldüğünde – bence-  bir alternatif olarak kullanılmıştır… Nophek için Hz. İsa’nın havarilerinden iki isim yer alır yine, Havari James’in kardeşi John ve Andrew... Bu isimler üzerinde ikilemde kalınsa da John’un,  Nophek adındaki mücevher taşının simgelediği Havari olduğu düşünülür…

SAPPIR

Göğüslükte beşinci sırada olan bu taş tüm eski sürümlerde “Sapphirus” adıyla yer almıştır. Antik dönemlerde “Sapphirus” mavi renkli taşların geneli için kullanılan bir isim olmuştur. Kelime olarak Korundum mineral gurubunun mavi renkli taşı “safir”i akla getirse de aslında Ortaçağa kadar bu adla anılmış olan taş Lapis Lazuli’dir. 700 yıldır tanınan Lapis, “Cenet Taşı”, “Gök Taşı” gibi farklı isimlerle de anılmıştır. Eski Mısır’da çok değerli bir taş olan Lapis Lazuli, Yunan ve Roma kültüründe de aynı değere sahip olmuş; Asur ve Babilliler döneminde mühür olarak kullanılmış, Sümer ve Akad yazılarında “Krallara layık, zenginlik ve ihtişam veren” bir taş olarak belirtilmiştir. İsrailoğullarından Dan’ın kabile taşı olan Lapis, günümüz Yeni Ahit sürümlerinde, göğüslükte beşinci sıradaki taş Akik olarak yer almaktadır. Farklı isimlere rağmen Sappir adlı mücevher taşının Havari Philip’i simgelediğine inanılır…
YAHALOM

Midraş’da açık ya da beyaz renkli bir taş olarak belirtilmiş olan Yahalom, Naftali kabilesini simgeleyen taştır. Kabilenin bayrak rengiyle aynı renge sahip taşın ismi günümüz İbranicesinde mücevher dünyasının bir numaralı taşı Elmas olarak geçmektedir. Ancak genel kanı Elmas’ın o dönemlerde taş oymacılığında aşındırıcı olarak kullanıldığı yönündendir. Taş oymacılığı denildiğinde ilk akla gelen Cameo yapımıdır. Yahalom adındaki bu taşı yalnızca berrak rengi nedeniyle Elmas olarak tanımlamak ise yanlış olacaktır… Yahalom adıyla birlikte aslında İnci gibi organik süs taşlarının yanı sıra kuvars gurubundan açık renkli taşlarda anılmıştır. Bunlar arasında en dikkat çekici olan Cameo yapımında sıkça kullanılan, kahverengi ve beyaz renkte düz bant geçişlerine sahip Kalsedon olarak tanımlanan Sardoniks taşıdır. Cameo yapımında genellikle tek renk yerine ardalanmalı renk geçişlerine sahip taşların seçilmiş olması Yahalom isminin karşısında Sardoniks taşının yer almasını sağlamıştır. Yine, Yeni Ahit’te benzer bir taş olan Karnelyan (Carnellian) isminin geçmesi bu savı doğrular niteliktedir. Bu taşın Cameo için özel olmasının nedeni farklı renk tabakalarının bir arada olmasıdır. Böylece açık renkli figürler koyu renkteki ikinci bir tabakada rahatlıkla gösterilebilinir. Yahalom aynı zamanda Hz. İsa’nın havarilerinden Bartholomew’i de sembolize eden mücevher taşıdır.

LESHEM
Göğüslükte yedinci sırada yer alan bu taş için genel bir kanı olduğunu söylemek oldukça güç… Leshem, Yunanca çevirilerde “Lugurius”, Latince çevirilerde ise “Ligure” olarak karşılık bulmuştur. Liguria İtalya’da bulunan özerk bir bölgenin adıdır ve bu bölge geçmişte limanlarıyla ticaretin merkezlerinden biri olmuştur. Buradan dünyaya yayılan çoğu ürün bu limanın adıyla anılmıştır. Bunlardan biride sanırım Ligurius adıyla anılan bir mücevher taşı olmuş… Bu isim için kaynaklara “Hyacinthus”  olarak geçmiştir. Ruhu günahlardan ve korkudan arındırdığına inanılan Sümbül… Günümüzde ise Zirkon (Jacinth- Sümbül) ya da Kehribar, Leshem isminin karşısında yer alan mücevher taşı isimleridir. “Jacinth” Dünya süs taşı piyasasında Sarı, Turuncu bazen Kırmızımsı-Kahverengi Zirkonlara verilen genel bir addır. Hemen belirtelim Zirkon, Nesoslikat mineral gurubuna dahil olan ve zirkonyum-silikat bileşiminden oluşan doğal bir mineraldir. Kısacası kuyum sektöründe Elmasa alternatif olarak kullanılan Kübik Zirkon ile karıştırılmamalıdır. Leshem, günümüz ismiyle Zirkon, İsrailoğullarından Gad aşiretinin simgesi olan mücevher taşıdır. Yeni Ahit’te ise Zebercet (Peridot) olarak geçmektedir. Leshem, oniki Havariden Havari Matthew ya da Havari Thomas ile sembolize etmektedir ama genel kanı Havari Thomas olduğu yönündedir…

SHEBO

İsrailoğullarından Aşer’in kabile taşı olan Shebo için çevirilerde “Amethystos” ve “Achates” isimleri yer almıştır. Ve son olarak günümüz çevirilerinde yer alan “Agate” ismi… Bu isim hiçbirimize yabancı gelmeyecektir… Agat, Sicilya’daki Achates Nehri’nde Yunan filozof Theophrastus tarafından keşfedilmiştir ve nehrin ismiyle adlandırılmıştır. Mikrokristalin Kuvars grubundan düzensiz ve dikey bant geçişlerine sahip Kalsedon olarak tanımlanan Agat, birçok renge sahiptir. Yeşil ve mavi renkteki Agat’lara doğada nadiren rastlanır ancak en bilinen rengi kahverengimsi kırmızıdır. Bu renkteki Agatlar halk arasında Akik olarak adlandırılmıştır. Benzer renklerdeki Sardoniks, Sard ve Karnelyan’dan Agat’ı farklı kılan ise diğerlerinin düzenli ve yatay bant geçişlerine sahipken Agat’ın düzensiz ve dikey bant geçişlerinin oluşudur. Agat genellikle yüzük taşı olarak tercih edilmiştir. Tarih boyunca takı dışında mühür olarak da kullanılan Agat ve yine aynı amaç doğrultusunda İsrailoğulları tarafından da seçilmiştir. İslam dininde Hz. Muhammed’in Agat taşlı bir yüzük taşıdığı inancı nedeniyle Müslümanlar açısından da özel bir mücevher taşı olan Agat sırf bu özelliği nedeniyle göğüslükteki diğer taşlardan daha önemli kılınabilir… Çünkü üç semavi dinde kabul görmüş bir taştır. Yeni Ahit’te “beril” olarak yer alan Shebo, dünyada gerçek sevgiyi sembolize eden mücevher taşıdır. Shebo için kaynaklarda oniki Havariden iki isim yer alır, Thomas ve Mathew… Genel kanı ise Mathew olduğu yönündedir…

AHLAMAH

Ahlamah, Yeni Ahit sürümlerinde Topaz olarak yer almıştır ancak bu çok düşük bir ihtimaldir çünkü tüm çevirilerde “Amethystos” veya “Amethyst” olarak yer almıştır. Ametist… Rengini Demir (Fe) ve Manganez (Mn) elementlerine borçlu olan Kuvarsın mor renkli hali… Ametist tarih boyunca birçok din ve kültür tarafından özel kılınan bir mücevher taşı olmuştur. Tibet’te bilgeliğin simgesi haline gelmiş ve Budaya ithaf edilmiştir. Mısır kültüründe ölüler kitabında bahsedilen Ametist, Yunan ve Roma dönemlerinde güzelliğin ve gücün simgesi olmuştur. İbranice Ahlamah, “rüya” anlamına gelmektedir. Bu yüzden Ametist hayallerin ve rüyaların taşı olarak anılmıştır. Yunanca kelime anlamı “sarhoş etmek” olan bu mücevher taşı Olympos tanrılarından şarap tanrısı Dionysos ile birlikte mitolojideki yerini de almıştır. Tanah’ta Hz. Musa’nın “tanrının ruhu” olarak simgelediğine inanılan Ametist, Katolik piskoposlar tarafından takvanın simgesi olarak kullanılmıştır. Tarihi serüveninde hep özel bir yere sahip olan Ahlamah, göğüslükte dokuzuncu sıradaki mücevher taşıdır ve İsrailoğullarından İssacar kabilesini, Hz. İsa’nın Havarilerinden; kimi dini kaynaklarda anne adı Meryem olduğu için Hz. İsa’nın kardeşi olarak geçen ama gerçekte Hz. İsa’nın kuzeni olan James’i (Alfay’ın oğlu) simgelemiştir.

TARSHIH

Göğüslükte onuncu sırada yer alan Tarshih günümüze Beril ve beril gurubu taşlar ya da Krizolit (Chrysolite) olarak çevrilmiştir. Yeni Ahit sürümlerinde ise Krizopras (Chrysoprase)… Kaynaklardaki bilgiler Tarshih isminin daha çok taşın kaynağını belirttiği yönündedir ki o zaman Krizolit taşını elemek zorunda kalırız. Tabi yeşil renkteki Kalsedon Krizopras’ı da… Beril, Berilyum Aliminyum Siklosilikat (Be3Al2(SiO3)6) kimyasal formülüne sahip mineral gurubunun adıdır. Beril grubunun en çok tanınan süs taşları arasında Zümrüt ve Akuamarin yer alır. Çeviriler de Tarshih için “altın taş” nitelemesi yapılmıştır. Beril gurubu içinde bu nitelemeye en yakın taş “altın beril” olarak adlandırılan Helidor (Heliodor) olacaktır. Demir (Fe) iyonlarının sebep olduğu sarı rengi dışında yeşil renkleri de bulunabilmektedir. Bu nedenledir ki çevirilerde çoğunlukla Krizolit ve beril gurubunun diğer yeşil renkli taşlarının isimleri de yer almıştır. İsrailoğullarından Zebulun kabilesini simgeleyen Tarshıh, aynı zamanda Havari Thaddeus’un (Jude) simgesi olan mücevher taşıdır.

SHOHAM

Shoham İsraiioğullarından Yosef’in kabile taşıdır. Çevirilerde “Onychinnus” yada “Onyx” ismi ile tercüme edilmiştir. Hemen anlaşılacağı gibi Shoham taşının günümüzde ki ismi Oniks… Mikrokristalin Kuvars grubunda yer alan Oniks farklı renk katmanlarının düzenli  ve paralel olarak bir araya gelişiyle oluşmuştur. Genellikle siyah rengiyle bilinir ancak farklı renk katmanlarının siyah yerine kırmızı renklerle yoğunlaştığında bu sefer adı Sardoniks olur… Aslında Siyah renkteki Oniks mücevher piyasasında nadir bulunur ve pahalıdır. Günümüzde Oniks olarak satın aldığımız birçok taş Agat’ın işlem görmüş halleridir. Onyx Yunanca “pençe veya tırnak” anlamına gelmektedir. Bu tanım sanırım açık renkli bant geçişlerine sahip Oniksler için kullanılmıştır. Asur dilinde “halka” anlamına gelen Oniks siyah rengi dolayısıyla ayrılığı simgeleyen taş olarak anılmıştır. Antik dönemde Cameo yapımında sıkça kullanılan Oniks Eski Ahit’teki adıyla Shoham, Hz.İsa’nın havarilerinden Simon’u (Zealot) simgeleyen taştır. Shoham, Yeni Ahit sürümlerinde “sümbül”(Jacinth) adıyla yer almıştır. Sümbül (Jacinth), daha öncede açıkladığım üzere Kırmızımsı-Kahverengi Zirkonlara verilen genel bir addır. Ancak, siyaha yakın renginden dolayı Shoham’ın Yeni Ahit sürümlerinde bu ad ile yer aldığı düşünülebilinir.

YASHFE

Çevirilerde “Beryllos”, “Onychion” ya da “Jasper” olarak yer alan Yashfe “çok renkli taş” olarak tanımlanmıştır. Onychon ve Jasper isimlerinin anılması Yashfe adlı taşın yine bir Kuvars grubu taşı olduğunu düşündürmektedir. Jasper, genellikle kırmızı, kahverengi, sarı, yeşil ve nadiren mavi renklere sahip -opak- Kalsedon olarak tanımlanabilinir. Kırmızı rengini içinde barındırdığı Demir (Fe) elementine borçlu olan Jasper’ın özelliği farklı renkleri bir arada bulundurmasıdır. Fransızcadan gelen isminin, “benekli taş” anlamında olmasının nedeni sanırım bu özelliği… Jasper ‘ın Demir oksit (FeO) kapanımlara sahip yeşil renkli olanları Heliotrop (Heliotrope) olarak adlandırılır. Yeşil renk üzerine kırmızı rengin serpiştirildiği Heliotrop halk arasında “kantaşı” olarak bilinir. Bu nedenlerdir ki bazı çevirilerde Heliotrop ismi de yer almıştır. Yeni Ahit’te Yashfe, Ametist adıyla yer alır. Ametist aslında yine bir kuvars türü olsa da “was a multicolored stone” tanımı Jasper’ı doğrular niteliktedir. İsrailoğullarından Benjamin’in kabile taşı olan Jasper, başka kültürlerde de aynı değeri görmüş müdür bilinmez ama mühür olarak sıkça kullanılan bir taştır. Yashfe, Yeni Ahit’te Hz. İsa’nın havarilerinden Judas’ın (Iscariot) simgesi olan mücevher taşıdır. Havari Judas konusunda bir ekleme yapmadan geçmeyelim… Bilindiği üzere İncil’de Havari Judas’ın, Hz. İsa’nın yerini 30 Gümüş sikke karşılığında Romalı askerlere söylediği inancı yer alır. Bu yüzden Tanrı’nın cezalandırdığı Judas, Romalı askerler tarafından Hz. İsa sanılarak çarmıha gerilmiştir. Kimi tarihi ve dini kaynaklara göre bu hala bir tartışma konusu olsa da bazı kaynaklarda Yashfe için bir isim daha yer alır, Matthias…



12 Kutsal taşın günümüzdeki isimlerini belirlemeye ve anlamaya çalışırken oldukça zorlandığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Kitab-ı Mukaddes’i oluşturan Eski ve Yeni Ahit’in farklı dillerde yer alan çevirileri ve yine Yeni Ahit’in ilk 27 bölümünü oluşturan İncil’in dört farklı yorumu, taşların günümüzdeki isimleri konusunda kesin kanıya varmanızı güçleştiriyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri de yüksek rahip göğüslüğünde yer alan bu taşların farklı kültürlerde renkleri nedeniyle birbirlerine alternatif olarak seçilmesidir. Konuya biliminin ışığında baktığınızda ikileme düştüğünüz konular biraz daha aydınlanıyor ama belirsizlikler kabile ve özellikle Havari isimleri konunda devam ediyor. Yine de, 12 ile sınırlandırılan taş isimlerinin semavi dinlerde de yer alması ve insanın yine taşın tılsımından, gücünden uzak durmamış olması dikkat çekici ve düşünülmesi gereken bir konudur…
Farklı inançlarda ve farklı dillerde ama aynı kutsallıkta yer alan bu 12 Kutsal Mücevher Taşı; isimleri, simgelendikleri kabile ve havari isimleri zaman zaman değişiklik arz etse de aslında insanın doğayla olan ayrılmaz bütünlüğünü tarihe taşımıştır.

pirlantaturk.com

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler