
15 Eylül 2013 Pazar
Tek tas cok banal, baska bir şey yok mu?

1 Temmuz 2013 Pazartesi
Degerli Taslar ve Yararlari

Değerli Taşlar ve Yararları Taslar dogada bulunus biçimlerine, yerin ne kadar altindan ve ne sekilde çikartildiklarina, renklerin...
İbn Sina'ya gore, madeni cevherler

İbn Sina'ya göre, madeni cevherler , Remzi DEMİR* Mutlu KILIÇ (a) Taşlar (b) Eriyebilir cevherler, yani metaller (c) Kükürtler...
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Pirlanta Tuketim Alanlari

Pırlanta Tüketim Alanları Kıymetli taşlar herşeyden önce süs malzemesi olarak,küçük heykelciklerin yapımında,diğer sanatsal ya...
19 Mayıs 2013 Pazar
Mucevher Tasları ve Degerli Taslar

Mücevher Taşları ve Degerli Taşlar 18.Yüzyıla kadar Hindistan dünyanın tek ham elmas kaynağıydı. 19. Yüzyılın ikinci yarısında, ilk ham ...
18 Mayıs 2013 Cumartesi
2 milyon incili halı
Muhammed Peygamber'in mezarına konulmak üzere 150 yıl önce Hindistan'da yapılan inci işlemeli halı açıkartırmaya çıkıyor. Ba...
9 Mayıs 2013 Perşembe
Mihlama Hakkında Genel Bilgi

Kıymetli metal alaşımlarından yapılmış takıların(yüzük,küpe,kolye vs.) metal gövdeleri(montür) üzerine taş takma işlemine mıhlama...
15 Eylül 2013 Pazar
Tek tas cok banal, baska bir şey yok mu?
Gözünde mıcır, pırlanta, ametist, çakıl, safir, yakut ve molozun hiçbir farkı olmayan bir cinse mücevhersel anlamda hendek atlatmak kolay iş değil. Ama sevdiceğiniz er ya da geç sizden bir parça mücevher beklentisine girecek, kaçış yok. Bu yazıyı okumayı bitirdiğinizde kuyumcudan kuyumcu kıvama geleceksiniz.
İlişki uzadıkça adam elini cebine atmamakta ısrar ederse, kadın yavaştan soğumaya başlar. Kadının gözünde erkeği en berbat şekilde "reset"leyen özellik, kellik değil, fodulluk değil, cimriliktir. Ona değer verdiğinizi ve hayatta bir takım şeyleri görüp geçirdiğinizi göstermenin en etkili yolu da minik de olsa bir parça mücevherle ilişkinizi taçlandırmanızdır. Ama nasıl? Öyle "ha" deyince mücevher alınmaz. "Ha" deyince alınan mücevher bilahare alanı pişman eder.
Alacağım taşı neye göre seçeceğim?
Alacağınız mücevher ancak söz yüzüğü veya birlikteliğinizin ilk iki yılı içinde doğum günü armağanı ise; safir, yakut, zümrüt, aquamarine veya diğer taşları tercih etmelisiniz. Çünkü bu taşlar sadece çok yüksek karatlarda değerli olurlar. Küçük ve renkli bir taşla süslü bir takı aldıysanız, verirken büyük merasimler yapmayın ki, pırlanta yüzük hayaliyle kutuyu açınca hayal kırıklığına uğramasın... Eğer ilişkiniz ciddiyse pırlanta tek çıkar yol. Ne zamandır kuyumcu vitrinlerinde pırlantalara bakacağım diye yapışıp kaldığını tahmin bile edemezsiniz.
Pırlanta çok pahalı bir taştır. Sonradan pişmanlık yaşanmaması için almadan onunla ilgili önemli hususları iyice öğrenmekte yarar vardır. Öncelikle pırlantayı alacağınız yeri iyi belirlemelisiniz. Özellikle yüksek karatlı pırlanta takıları sokakta gördüğünüz herhangi bir kuyumcudan alamazsınız. Tanınmış bir müvecheratçı bulmanızda yarar var.
Kırıntı denilen, mücevherin bir bölgesi veya her yeri minicik pırlantalarla kaplı takılar tek taş pırlantaya göre çok daha ucuzdur. Bunlara fantezi takılar denir. Satın alırken parayı pırlantadan çok tasarıma vermiş olursunuz. Bunun sebebi, taşların adı üstünde, pırlantanın kırıntısı olmasıdır. Bunları iade ederken, değiştirirken veya satarken muazzam değer kaybına uğrar, eğer pırlantaya bir yatırım gözüyle bakıyorsanız, aklınızda değiştirmek, ileride onu verip daha iyisini almak varsa bu türü tercih etmeyin.
Tek taş pırlanta en akıllı tercih. Örneğin Kapalıçarşı`nın en tanınmış, özellikle sosyete mensupları tarafından tercih edilen kuyumcusu Sait Koç her taşına kefil. Banka gibi. Aldığınızdan yıllar sonra bile ihtiyaç durumunda pırlantayı iade ederken işçilik ücreti ve KDV oranını düştükten sonra paranızı iade ediyor. "Şimdiye kadar istediği anda parasını iade etmediğim müşteri hiç olmamıştır" diyor. "Gerekirse, param yoksa eşten dosttan alır yine de veririm karşılığını. İhtiyacı olmasa insan mücevherini satar mı? Ben de müşterimi hiçbir şartta zor durumda bırakmam. Bak bu yüzüğü bir kadın getirdi. (bir zarfın içinde yüzük üzerinde 750 milyon lira yazıyor). Kredi kartlarının borcu varmış, kızının söz yüzüğü. Ben onu aldım parasını iade ettim ama altı ay tutacağım geri almak ister diye..."
Pırlanta anlayana banal manal değil ama daha enteresan bir hediye ona daha uygundur derseniz; o zaman Sevan Bıçakçı`yla tanışmanızda yarar var. Bıçakçı`dan alacağınız yüzük kocaman pırlantalarla parlamayacak ama kesinlikle "wow" faktörü olan yüzük olacak. Satın alırken yine parayı daha çok tasarıma veriyorsunuz ama karşılığında aldığınız şey dikkat çekici, el emeği göz nuru minik bir sanat eseri. Güler Sabancı`nın meşhur ettiği padişahlı yüzükleri ve Osmanlı esintilerinin hakim olduğu birçok koleksiyonu dünyanın birçok noktasına gidiyor ve kapanın elinde kalıyor. Fiyat için onları aramanız gerekecek ama imkansız bir rakam duymayacaksınız, çekinmeyin 0212 520 45 16`dan arayın.


Eğer bir nişan yüzüğü alacaksanız, iki aylık maaşınıza eşit olan parayı pırlantaya harcamalısınız. Bu parayı uzun süre kenara koyarak biriktireceksiniz artık. Alacağınız nişan yüzüğü değil de sıradan bir hediyeyse pırlantaya yaklaşmasanız da olur. Ama aldığınız pahada hafif takıya ağır bir manevi anlam yüklemelisiniz ki paranız olmadığı için değil, daha anlamlı olduğu için o hediyeyi seçtiniz sansın artı o takıya baktıkça içi sevgiyle dolsun. Örneğin, üç tane iç içe geçmiş halkadan oluşan altın bir yüzük veya bilezik alıp: "Sevgilim, bunlar sonsuz aşkımızı, sonsuz arkadaşlığımızı ve sonsuz sadakatimizi simgeliyor." deyin ki, düşünüp de aldığınızı sansın, cebinizin delik olduğunu değil. (Cartier Trinity koleksiyonu)
Bir de küçük mavi kutu var. Bu özellikle mücevhere düşkün kadınlarda bir buçuk karat pırlanta etkisi yaratan sihirli bir kutu... İçinden ne çıkarsa çıksın çığlık çığlığa kabul edilen kutu... Tiffany & Co.`nun küçük mavi kutusu ve küçük mavi torbası... Tiffany`nin ürünlerini Türkiye`de Collection yapıyor. Fiyatlar Amerika Tiffany`yle aynı. Nişantaşı`nda, Ritz Carlton`da ve Çırağan Kempinski`de yerleri var. Fiyatlar 50 dolardan başlıyor, üst limit gökyüzü...
Pırlanta dört değişken sayesinde değer kazanır, bunlar İngilizce isimlerinden dolayı 4c olarak bilinir: karat (carat), kesim (cut), berraklık (clarity) ve renk (color). Bu dört özelliğin kalitesi birlikte veya tek tek yükseldikçe pırlantanın değeri de yükselir. Diğer bütün değerleri aynıysa; iki tane küçük taştan ziyade, aynı karata denk gelen tek bir pırlanta daha pahalıdır. Çünkü karatı yükseldikçe pırlanta daha nadir bulunur hale gelir. Aldığınız pırlantanın 4c`si ile ilgili olarak kuyumcuya güvenmek yerine, taşınızın uluslararası geçerliliği olan bir sertifikası olmasına dikkat edin ve bu sertifikayı taş sizde olduğu sürece saklayın.
Carat: Taşın ağırlığı karat ile ölçülür. Karat pırlantanın değerini ortaya koyan ölçütlerden yalnızca biridir. Pırlanta sadece büyük olmasıyla değerli olmaz.
Cut: Pırlantanın çakıl taşımsı ham halinden, ışık saçan parlak taş haline gelene kadar geçtiği en önemli işlem lazerlerle kesilmesidir. Kesim pırlantanın parlaklığını doğrudan etkilediği için doğru yapılması çok önemlidir ve 4c arasında amatör bir göz tarafından kontrolü en zor olanıdır.
Berraklık: Taşın kendisinden veya kesiminden dolayı üzerinde oluşabilen bazı kusurlar olabilir. Bu kusurlar ne kadar az olursa pırlanta o kadar değer kazanır. Gözle görünen kusurlara sahip bir pırlantanın değeriyse oldukça düşer.
Renk: Doğal olarak renkli pırlantalar vardır ve bunlara "Fancy" denir. Pastel pembe, canlı sarı, fıstık yeşili, mavi ve çeşitli renklerde olabilir bu taşlar ancak pırlanta oldukları için değerleri diğer renkli taşlara göre daha yüksektir. Beyaz pırlantaların renkleri de D`dan Z`ye kadar ayrılır. En beyaz olan D`dir. Ancak piyasada çoğunlukla G ve aşağısı renklerde pırlanta bulunur. K`dan itibaren pırlantanın rengi sararmaya başlar ki bu iyiye işaret değildir.
Boxer Dergisi
1 Temmuz 2013 Pazartesi
Degerli Taslar ve Yararlari
Değerli Taşlar ve Yararları
http://ufoss.com
AKUAMARIN:Akuamarinin sinirleri yatistirici özelliginin yani sira düsüncenin berraklasmasi ve yaratici gücün ortaya çikmasinda da büyük rolü vardir. Böbrek, karaciger, dalak ve tiroid bezlerini kuvvetlendirir
http://ufoss.com
http://ufoss.com
verir.
Göz agrilari, iltihap ve kirikligi giderir.
iyi yönlerini görmenize yardim eder. Sebepsiz sikintiyi alir. Sari akikle yasamdan zevk alirsiniz. Ates akigi yasadiginiz ana yogunlasma isteginizi güçlendirir. Ciddiyet, dayaniklilik ve sükunet saglar. Olumsuz duygulari çözüp iç benligi korur. Kendinize güven duymanizi saglar.
sembolüdür. Solunum problemleriyle savasir. Hafizayi güçlendirir. Strese karsi koruyucudur.
enfeksiyonu önledigi ve soguk alginligi tedavisinde rol oynadigi için genelde boyun çevresine takilir. Bogaz ve tiroid enfeksiyonlarini diger tüm taslardan daha iyi tedavi ettigi
düsünülmektedir.
http://ufoss.com
Hematit (Demir): Kan dolasimi düzeninin saglikli olmasina yardimcidir. Bu özelliginden dolayi romatizmaya iyi gelir. Enerji kaynagidir, solunum yollari üzerinde olumlu etkileri vardir.
İbn Sina'ya gore, madeni cevherler
Remzi DEMİR*
Mutlu KILIÇ
(a) Taşlar
(b) Eriyebilir cevherler, yani metaller
(c) Kükürtler
(d) Tuzlar
olmak üzere, kabaca dörde bölünebilir ve bunun nedeni şudur: Madem cevherlerden bazıları, özleri bakımından veya düzenlenişleri
ve bütünlükleri bakımından güçsüz ve diğer bazıları ise güçlüdürler. Güçlü olanlardan bazıları dövülebilir (Metaller), bazıları ise dö-
vülemez (Taşlar); ve yine güçsüz olanlardan bazıları, tuzlu bir do-
ğaya sahiptirler (Tuzlar) ve rutubette kolaylıkla eriyebilirler; diğer
bazıları ise yağlı bir doğaya sahiptirler (Kükürtler) ve rutubette kolaylıkla erimezler.
Bütün dövülebilir cevherler, yani metaller erirler; çünkü bunların maddesi abi (susal) bir cevherdir; öyle ki bu abi cevher, arzi
30. Avicennae, s.18-22.
(topraksal) cevherle öyle sıkı bir biçimde birleşmişdir ki ikisini birbirinden ayırmak olanaksızdır. Bu abi cevher, soğuk tarafından
dondurulmuş ve daha sonra sıcak tarafından pişirilmiştir. Buna rağ-
men, dövülebilir cevherler, hala diridirler ve yağlı doğaları nedeniyle donmamışlardır.
Taş türünden olan madeni cevherlere gelince, bunların maddesi yine abi cevherdir; fakat bunlar soğuk tarafından değil, kuruluk
tarafından dondurulmuşlardır, öyle ki bu kuruluk, suyu toprağa dö-
nüştürmüş ve taşları oluşturmuştur. Bunlar yağ içermezler ve bu nedenle dövülemezler.
Nişadır ise bir tuzdur. Tuzlar, arzi olmaktan çok nandir (ateş-
sel) ve bu nedenle maddenin katı halinden gaz haline geçebilirler.
Çok seyrek, ama aşın derecede ateşli olan sıcak bir dumanla karış-
mış sudan oluşmuş ve kuruluk tarafından pıhtılaştırılmışlardır.
Kükürtlere gelince, bunların abi cevherleri, ısının mayalama etkisi altında, doğaları yağlı oluncaya kadar, toprak ve havayla güçlü
bir biçimde mayalandırılırlar ve daha sonra soğuk tarafından katı-
laştınlırlar3! .
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, İbn Sina'ya aİt olan
De Mineralibus,
(a) Madeni cevherlerin oluşumunu anlatır ve tamamen Aristoteles Fiziği'ne dayanır.
(b) Değerli taşların türlerine ve özelliklerine ilişkin bilgi vermez.
Mağrib'de, yani Batı İslam Dünyası'nda da bu konuyla ilgilenen yazarlar olmuştur. Mesleme ibn Vaddah el-Kurtfibi el-Mecnti,
Ravda el-Hada'ik ve Riyad el-Haka'ik (Bahçelerin Çimeni ve Ger-
çeklerin Çayın) adlı yapıtının büyük bir bölümünü madenIere ayırmıştır. Hatta Şeyh-i Ekber Muhyiddin ibn 'Arabf, Tedbfrat el-İlahiyye fi Islah Memleket el-İnsaniyye (İnsanlık Ülkesinin Düzeltilmesinde Tanrısal Önlemler) adlı eserinde taşların gizli özelliklerine
değinmiştir.
3 ı.Avicennae. 8.33-36.
CEVAHİRNAMELER VE OSMANLıLAR DÖNEMİ'NDE YAZıLMıŞ...
Bu konuya ilişkin çalışmalar, 12. yüzyıldan sonra da sürmüş ve
Şihabüddın Ebu'l-'Abbas Ahmed ibn Yusuf el-1Haşı, Nasırüddın-i Tusı ve Ebu el-Kasım el-Kaşanf gibi araştırmacılar tarafından
önemli risaleler yazılmıştır.
Bunlardan Şihabüddın Ebu'l-'Abbas Ahmed ibn Yusuf el-llfaşı (Ölümü 1253), cevherlere ilişkin en iyi yapıtlardan biri olarak
görülen Ezhar el-Efkar fi Cevahir el-Ahcar'ında, geleneksel yönteme uygun olarak, değerli ve yarı değerli taşları ayrıntılı bir biçimde
tanıtmıştır32•
Ezhar el-Efkar fi Cevahir el-Ahcar, bir giriş ile yirmi dört bö-
lümden oluşmuştur; Giriş'te cevherlerin oluşum biçimleri, genel
özellikleri ve değerleri belirtilmiş ve bölümlerde ise sırasıyla yakut,
zümrüt, zebercet, balhaş, benefş, becadf, elmas, 'aynü'l-hirr, padzehr, firı1ze, akik, cez', mıknatıs, senbazec, dehene, laciverd, mercan, sebec, cümşüt, hammahan, yeşim, yasb, billur ve talk cevherlerine ilişkin bilgiler verilmiştir33• .
Aşağıda da görüleceği gibi, Osmanlı cevahimame geleneği
üzerinde en etkili yazarlardan birisi el-llfaşı'dir; çünkü söz konusu
yapıtı, 15. yüzyılOsmanlı bilginlerinden el-Şirvam tarafından, iki
kere Türkçe'ye uyarlanmış ve birincisi Cevhername ve ikincisi ise
Tuhfe-i Muradf adıyla Osmanlı cevherflerinin kullanımına sunulmuştur.
İslam Dünyası'nda, daha çok "Hoca Nasırüddın" veya "Nası-
rüddın-i Tusı" olarak tanınan Nasırüddfn Ebu Ca'fer Muhammed
ibn Muhammed ibn el-Hasan el-Tusı de (1201-1274)34, sonraki dö-
nemlerde Müslüman cevherfler ve yazarlar tarafından yaygın bir bi-
çimde kullanılacak bir cevahimame yazmıştır. İlhanlı Sultanı Hülagu Han'a sunulduğu için Tansuhname-i İlhanf35olarak adlandırılan
32. J. Ruska, "Tlfaşf", islemı Ansiklopedisi. Cilt 1211,İstanbul 1979, s.263-264.
33. Bu yapıt, çok sonraları, İtalyan bilginlerinden Biscia tarafından İtalyanca'ya da
çevrilmiştir; bkz., Antonio Raineri Biscia, Fior di Pensieri sulle Pietre Preziose di Ahmed
Te(fasdte. Floransa 1818; bu çalışmada 1906'da Boİogna'da yayımlanan ikinci baskısı
kullamlmıştır.
34. Daha fazla bilgi için bkz., R. Strothmann ve J. Ruska, "TGsf", islam
Aıısiklopedisi. Cilt 12/2, İstanbul 1988, s.132-134.
35. Terkipteki ilk kelime muhtelif kaynaklarda, muhtelif biçimlerde yazılmıştır;
doğrusu "TensGhname"dir; Farsça'da "TensGh", "(i) pek az bulunan güzel şey; (2) içinde,
bu eser, bir mukaddime ile dört makaleden oluşmuştur; Birinci Makale'de cevherlerin oluşumuna, İkinci Makale'de özelliklerine, yararlarına, zararlarına, değerlerine ve perdahlanmalarına, Üçüncü
Makale'de "el-Filizat el-Seb'a" (Yedi Filiz) olarak adlandırılan altın, gümüş, bakır, demir, kurşun, kalay ve har-ı sını (Çin Dikeni;
bakır-kalay alaşımı) gibi madenIerin çıkarılmalarına ve kullanılmalarına ve nihayet Dördüncü Makale'de ise misk, anber, öd, kafur,
sandal gibi ıtırların, yani hoş kokulu bitkilerin üretilmelerine ilişkin
ayrıntılı bilgiler verilmiştir.
Tansuhname-i İlhanf'nin İkinci Makale'sinde, altmış beşi aş-
kın cevherin tanıtıldığı görülmektedir; ancak bunlardan temel cevher olarak değerlendirilen yakut ve türleri dışında, zümrüt, elmas,
la'l, firuze, bıcade, mervand ve akik daha ayrıntılı, geriye kalan
cevherler ise daha yüzeysel incelenmiştir; bu durum, Müslümanlar'ın hangi cevherleri daha çok önemsedikleri hususunda bir fikir
vermektedir36 .
Eser, aşağıda da görüleceği üzere, Osmanlılar Dönemi'nde
Farsça'dan Türkçe'ye çevrilmiş ve Osmanlı cevherileri tarafından
yoğun bir biçimde kullanılmıştır.
Ayrıca el-Kazvfni', Hamdullah el-Müstevfi, Şemsüddın el-Akfanı, İbn el-Esır, İbn el-Cevzı ve Davud el-AntakI gibi kozmoğrafya ve coğrafya yazarları da, yapıtlarında bu konuya ayrıntılı olarak
yer vermişlerdir.
Bunlardan Zekeriyya ibn Muhammed ibn Mahmud el-Kazvı-
ni"nin (1203'e doğru-1283) 'Aca'ib el-MahLUkat ve Gara'ib elMevcudat adlı eserinin, Sufliyyat'tan, yani Ay-altı Evren'den bahseden İkinci Makalesi'nin Birinci Bölüm'ünde, madenler ele alınmıştır. Genel bir tanıtırnın ardından, madenler, filizler ve taşlar olmak üzere iki kısma ayrılmış ve Birinci Alt-bölüm'de yedi filiz ve
İkinci Alt-bölüm'de ise harf sırasına göre, 125 civarındaki değerli,
çeşitli güzel kokular bulunan yuvarlak kutu" anlamlarına gelmektedir; bkz., Ferit
Devellioğlu, Osmonltco- Türkçe Ansiklopedik Li"igot, i6. Baskı, Ankara 1999, s.l 081.
36. Muhammed ibn Muhammed ibn Hasan-ı TGsf. Teıısiihııame-i ithcmı, Giriş ve
Açıklamalarla Yayıma Hazırlayan: Seyyid Muhammed Takf Müderris-i Razavf, İkinci
Baskı, Tahran 136311984
yarı-değerli ve değersiz taşlar tanıtılmıştır. Oldukça geniş olan bu
son alt-bölümdeki bilgilerin büyük bir kısmının, başta Aristoteles
ve İbn Sına olmak üzere, birçok yazardan derlendiği görülmektedir3? Mesela fildişi ve laciverd hakkında şunlar yazılmıştır:
"Fildişi: İbn Sına demiştir ki fildişi, çıban ve yaralardaki kanın
akışını durdurur"38.
"Laciverd: Aristoteles demiştir ki laciverd, rehavet veren meş-
hur bir taştır. Göz pınarları onunla mühürlenirse ve gözlere onunla
sürme çekilirse yararlıdır. İbn Sına demiştir ki siğilleri düşürür; saç-
ları güzelleştirir ve çoğaltır. Başkaları ise demişlerdir ki laciverd,
uykusuzluğa ve malihulyaya iyi gelir"39.
Hamdullah el-Müstevfi de (128l-1340'tan sonra), tarihçi ve
coğrafyacıdır. İ1hanlı ve Selçuklu tarihleri açısından önem taşıyan
ve el-Kazvını'nin 'Aca'ib el-Mahlukat ve Gara'ib el-Mevcudô.t'ını
andıran Nüzhe el-KuLUb(KaIplerin Neşesi, 1340) adlı yapıtının Birinci Bölüm'ünde, Madenler Alemi, Bitkiler Alemi ve Hayvanlar
Alemi'ni tanıtırken değerli taşlar hakkında da bilgiler vermiştir40•
15. yüzyılda yaşayan Muhammed ibn Mansur el-Şırazı ise, Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan'ın isteği üzerine, Cevahirname adlı
Farsça bir eser yazmış ve bu eserinde yirmi değerli madenin oluşumundan, niteliklerinden ve kullanIlış biçimlerinden söz etmiştir.
Yapıt, Osmanlı Sultanı II. Murad Dönemi'nde (1421-1451) Türk-
çe'ye de çevrilmiş ve Osmanlı cevherfleri tarafından kullanılmış-
tır41•
tır41•
37. Ayrıntılı bilgi için bkz., el-Kazvını, 'Adi 'ib e/-MahlCtkiiı ve Gara 'ib elMevcudaı, Dördüncü Baskı, Kahire 1970, s.136-159.
38. EI-Kazvını, s.146.
39. EI-Kazvını, s.154.
40. Abdülkerim Özaydın, "Hamdullah el-Müstevfi", TDV islam Ansiklopedisi, Cilt
15, İstanbul 1997, s.454-455.
41. Cevat İzgi, Osmanlı Medreselerinde ilim, Tabii ilimier, Cilt 2, İstanbul 1997,
s.206; Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan bir nüshada, eserin adı Kiıab-ı Cevhenıa11le
olarak yazılmıştır; eser, bir mukaddime ile iki makaleden oluşmuştur; Birinci Makale'de,
sırasıyla inci, yakut, zümrüt, zebercet, elmas, 'aynü'l-hirr, lii'l, firOze, pad-zehr ve diğer
hayvanı taşlar, akik, yakuta benzeyen taşlar, cez'. mıknatıs. senbade, dehene, lftciverd,
mercan, yeşb, billur ve cemest, İkinci Makale'de ise Yedi Filiz konu edilmiştir; bkz.,
Muhammed ibn Mansfir, Kitab-ı Cev!ıenıa11le, Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli 1706.
CEVAHİRNAMELER VE OSMANLıLAR
DÖNEMİ'NDE YAZıLMıŞ İKİ CEVAHİRNAME
Remzi DEMİR*
Mutlu KILIÇ**
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Pirlanta Tuketim Alanlari
Pırlanta Tüketim Alanları
Kıymetli taşlar herşeyden önce süs malzemesi olarak,küçük heykelciklerin yapımında,diğer
sanatsal yapıtlarda ve sergilenmek amacıyla koleksiyonculukta kullanılır.
Kıymetli taşların en değerlisi ve serti olan kristal elmas, mücevher olarak kullanımının yanısıra
endüstriyel olarak da her türlü malzemeyi kesme,delme ve aşındırmada kullanılmaktadır.Elmas
düşük kalitede ve hatta toz halinde bile olsa endüstride kullanılabilir.
Korund (Alüminyum oksit) grubuna ait yakut,safir ile granat grubu minerallerin, iyi kristallileri
mücevhercilikte ve diğerleri de metal kesmede,parlatma işlerinde ve aşındırmada kullanılır.
Beril grubuna giren yakut ,akuvamarin heliodor gibi kıymetli taşlar, mücevherciliğin yanısıra
hassas terazilerin yapımında da kullanılır.
Benzer şekilde yeşil turmalin de, turmalin kaması yapımında ve polarizasyon aletlerinin
yapımında kullanılır.
Kristal kuvarsın renklileri süs taşı olarak bazı çeşitleri de telsiz ve radyolarda kullanılır.Sert
oluşu ve asitlerden etkilenmemesi nedeniyle bazı tür agatlar laboratuarlar için havan
imalatında,ayrıca terazi ve bıçak ağızlarında,tekstil silindirlerinde ve spatül olarak kullanılırlar.
Kıymetli taşların iyi pazar bulması ve ekonomisi, insanlar tarafından taklitlerinin, yani
sentetiklerinin ve imitasyonlarının yapılmasına neden olmuştur.Sentetikler gerek kimyasal
gerekse fiziksel anlamda , taklit edildikleri taşın tam bir kopyesidir. İmitasyonlar ise sadece
görünüş olarak taklit edildikleri taşa benzerler.İmitasyonlar için genellikle cam ve plastik
kullanılır.
1900'lü yıllardan itibaren doğal kıymetli taşlara benziyen sentetik maddelerin yapımı
gerçekleştirilmiştir.İmal edilen ilk sentetik taş safirdir.1902 de General Electric Firması süs taşı
olarak kullanılan elmaslar kadar temiz,fakat küçük boyda elmas yapımını
gerçekleştirmiştir .Sonradan çeşitli eritme teknikleri kullanılarak zümrüt , yakut ve aleksandrit
gibi taşların sentetikleri üretilmiştir.
Günümüzde hemen her çeşit taşın sentetiği üretilmektedir.
19 Mayıs 2013 Pazar
Mucevher Tasları ve Degerli Taslar
Mücevher Taşları ve Degerli Taşlar
18.Yüzyıla kadar Hindistan dünyanın tek ham elmas kaynağıydı. 19. Yüzyılın
ikinci yarısında, ilk ham elmas Afrika'da bulundu.
Şu anda başlıca elmas üreticisi ülkeler arasında Avusturalya, Zaire, Rusya,
Botswana, Güney Afrika sayılabilir.
Ham elmas çıkarma yöntemleri, ham elmasın kendini yerin yüzeyine ne
şekilde gösterdiğine bağlı olarak değişmektedir. Kimberlit hatlarının çıkarılması için
çukur açma yöntemi ya da "yeraltı madenciliği" gerekmektedir.
Kimberlit parçasından erozyon yoluyla kurtulan elmas kristalleri nehirlerle
taşınır. Buna "alüvyal madencilik" denir.
Kumlu kıyı katmanlarının kullanılması ise açık teras yapısıyla olmaktadır ki
buna da "deniz madenciliği" denir.
Ham elmas bulmak büyük endüstriyel operasyonların sonucu olabileceği gibi,
küçük ölçekli manuel yöntemler de mevcuttur. Bir karat pırlanta için ortalama 250 ton
kaya, kum ve çakılın çıkarılması gerekir. Dünyadaki yıllık üretim 100 milyon karata
eşittir ki bunun sadece yaklaşık %50'si mücevher kalitesindedir.
Ham elmas son şeklini ve parlaklığını alana kadar bir dizi işlemden geçer.
Hiçbir ham elmas bir diğerine benzemez. Bu yüzden ham elması en avantajlı bir
biçimde işlemek için ayrıntılı olarak incelemek ve en iyi berraklığı en az ağılırlık
kaybıyla elde etmeye çalışmak gerekir.
Oniks
Oniks veya Damarlı Akik (İngilizce karşılığı olan Onyx de sıklıkla kullanılır),
yarı değerli bir taş türüdür. Oniks ismi Asur dilinde "yüzük, halka" anlamına gelen
sözcükten türemiştir. Kuvars'ın kriptokristalin bir türü olan oniks, farklı renklerde
birçok katmana sahip olan bir taştır. Katmanların renkleri oldukça değişkendir ve
beyazdan siyaha kadar birçok farklı renkte olabilir.
Bir oniks türü olan Sardoniks (sardonyx) ise renkli şeritler kırmızının tonlarıdır.
Saf siyah oniks pek yaygın bulunsa da renkli oniksler kadar yaygın bulunmaz.
Bazen kalsit gibi faklı taşlara da hatalı bir şekilde oniks dendiği olmuştur. Oysa
örneğin kalsit, onikse oranla çok daha yumuşaktır ve daha yaygın bulunur. Kimyasal
formülü SiO2, silikon dioksit olan oniksin Mohs skalasına göre sertliği 7'dir.
Silis minerallerinden akikin bir türü olan oniks yarı-değerli bir taştır. Akik,
kalsedon olarak adlandırılan geniş bir mineraller grubunun üyesidir. Karneliyen ve
helyetrop (kantaşı) gibi değerli taşları da içeren kalsedonlar özellikle mücevher
yapımında kullanılır.
Oniksi diğer kalsedon türlerinden özelliği, birbirini izleyen siyah ve beyaz renkli
şeritlerinin olmasıdır. Aynı taşın kahverengi yada kırmızı şeritli türüne ise sardoniks
denir.
Bu ilginç renkli yapısı nedeniyle oniks çok eski zamanlardan beri
kuyumculukta ve vazo gibi küçük süs eşyalarının yapımında kullanılmaktadır. Çoğu
kez oyularak işlenir. İki tür oyma mücevher vardır; bunlar oymanın yapılış tarzına
göre adlandırılır. Kamayo yada kame denen türde, taşın zemini oyulur ve desen yada
figür taşın üzerinde kabartma halinde kalır; intaglio denen türde ise bu işlemin tersi
gerçekleştirilir ve desen yada figür oyularak hazırlanır. En nitelikli oniksler Hindistan
ve Güney Amerika'da çıkarılır.
Benzer görünümü nedeniyle zaman zaman oniksle karıştırılan bir kalsit türü
vardır. "Oniks mermeri" dene bu malzeme çok daha büyük cisimlerin yapımında
kullanılır. Eski Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar tapınaklarının yapımında oniks
mermerinden yararlanmışlardır. Cezayir, Fas ve Mısır'da zengin oniks mermeri
yatakları vardır.
Opal
Silin grubundan inorganik bir maddedir. Silisin hidratlı ve jelatinli bütün
çeşitlerini kapsar.
Opal bir koloittir; bileşiminde %3 ile %13 su bulunur.; görünümü yağsı veya
camsıdır, kırık yüzeyleri kavkıya benzer. Birçok çeşidi vardır, bunlar arasında en
tanınmışı asil opaldir. Çok güzel yanar-döner parıltılar verdiğinden mücevhercilikte
değerli taş olarak kullanılır. En güzel türleri Macaristan'da çıkarılır. Çok çeşitli ve
parlak renklerde bulunduğu için alevli opal, pullu opal, şark opali gibi adlar alır.
Meksika'da bulunan bit türü ticarette ateş opali, ballı opal, alev opali adıyla
bilinir; kırmızı, turuncu ve bazen yeşilimsi sarı renkte olan bu opal, ateş kırmızısı
tonlarında parıltılar yapar. 14
Diğer opal türleri şunlardır: saydam, yanar-döner, olmayan ve yumrulu yapıda
hiyalin, bileşimindeki hidrokarbonlar sebebiyle çeşitli renklerde bulunan çakmaktaşı;
yumru veye kabuk şeklinde bulunan kaşolon; hidrofan, menilit, gayzerit veya gayzer
silisleri gibi.
Opal önemli süs taşlarından biridir. Opaller, kesilip parlatılabilir. Opal aynı
zamanda oldukça popüler mineraller arasındadır ve müzeler en zarif ürünleri
alabilmek için rekabet halindedir.
En değerli opaller Avustralya, Amerika, Meksika ve Brezilya'da
Çıkartılmaktadır. Opal yataklarının bulunduğu diğer belli başlı ülkeler: Etiyopya, Çek
Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Türkiye, Endonezya, Brezilya, Honduras,
Guatemala ve Nikaragua. Bir süs taşı olan Opalin literatüründe çok değişik
sınıflandırmaları vardır.
Pirit
Pirit, kübik sistemde billurlaşan demir sülfürdür. Özgül ağırlığı 5-5,02 arasında,
sertliği 6-6,5 arasında değişen piritin, billurları altın parlaklığındadır.
Elektriği iletir ve ısıtıldığında zayıf bir elektrik akımı üretir. Kavrulma sonunda
kükürt dioksit verdiğinden, sülfirik asit üretiminde kullanılır. Tortul kayaçlarda ve
başkalaşma kayaçlarında bulunur. En yaygın ve en bol sülfür mineralidir. Sahip
olduğu altın renginden dolayı, çoğu zaman altınla karıştırıldığından, "aptal altını"
(fool's gold) diye de anılır.
Magmatik ayrımlaşma ile oluşabilir. Magmatik kayalarda, kontakt metaformik
yataklarda, hidrotermal damarlarda, birincil ve ikincil olarak bazı sedimanter
kayalarda bulunur. Pirit kristalleri altın gibi güzel görünümlüdür. Sahte altın olarak da
adlandırılır. En büyük pirit yataklarına kontak metamormfizmaya uğramış kayaçlarda
rastlanır.
Pirit kolaylıkla ufalanarak hidratlı demir okside, götite veya limonite dönüşür.
Bol bulunan bir mineral olan pirit serttir; çekiçle vurulduğunda kıvılcım saçar. Sülfirik
asit üretiminde ve kükürt elde edilmesinde kullanılır.
En mühim pirit cevherleri İspanya'da Rio Tinto'dadır. Diğer mühim cevherler
Çekoslovakya, Arizona, Kanada, İtalya ve Japonya'dadır. Türkiye'de pirit cevheri
Karadeniz ve Doğu Anadolu'da bulunur. Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Siirt ve
Elazığ pirit cevheri bulunan başlıca illerdir.
Üzerinde altın rengi benekler oluşmuş çok güzel ve değişik görünümde bir
taştır. Pillere esin kaynağı olduğu iddia edilir. Yeraltı su seviyesinin piriti kesmesi
durumunda demirin oksitlenmesinden dolayı doğal eksi ve artı kutuplar ve bu kutuplar
arasında elektrik alan oluşur.
Strin
Sitrin kuvarsı veya sitrin topazı olarak da anılan, amber renginde bir değerli
taştır. Sarımsı, kahverengimsi veya kırmızımsı olabilir. Şeffaf olmayan bir kuvars
çeşididir. Doğal olarak nadir bulunan bir kuvars çeşidi olan sitrinin renginin kaynağı
yapısındaki demir katışıkları; hematit veya limonittir.
Ticari kullanımdaki sitrinlerin çoğu aslında suni olarak fırınlanmış ametist veya
dumanlı kuvastır. Bu şekilde suni olarak üretilmiş olan sitrinlerin rengi, genellikle
açık/soluk sarı renginde olan doğal sitrinlerden farklı olarak, daha çok turuncu veya 15
kırmızımsıdır. Doğal sitrinin en büyük ve önemli üreticisi ise Brezilya'dır. Bu üretimin
çoğu Brezilya'nın Rio Grande do Sul eyaletinde yapılır.
Sitrin çoğu kez çok daha değerli bir taş olan topaz ile karıştırılır. Hatta bazen
sitrin ismi topazın bir başka ismi olarak da hatalı bir şekilde kullanılır. Bunun nedeni
topazın turuncu veya sarımsı örneklerinin renk olarak sitrine benzemesidir.
Sarıdan açık kahveye doğru giden bir renk yelpazesi oluşturan sitrin, birçok
hastalığın iyileştirilmesinde kullanılmaktadır.
Topaz
Topaz florlu alüminyum silikat yapısında, kıymetli taş özelliğine sahip silikat
mineralidir. Beyaz topaz buji porseleni yapımında kullanılır. Isıya dayanıklılığı oldukça
yüksektir. Katışıksız zebercet renksiz olabilir ve pırlanta kesim yoluyla traşlandığında
elmasla karıştırılabilir.
Topaz sarı, mavi veya kahverenginin çeşitli tonlarında da olabilir. Taşın rengi
ekseriya kararsızdır ve güneş ışığında renk değiştirir. Mesela Sibirya'nın kahverengi
topazı güneş ışığında beyazlaşır.
1750'lerde ilk defa bir kuyumcu Brezilya topazının hafifçe ısıtıldığında
pembeleştiğini buldu. Ardından bu yöntem yaygınlaştı. Böylesi yanık topaza Çoğu
yerde Brezilya yakutu denir ve nadir bulunan tabii kırmızı topazla aynı isimle anılır.
Zebercet granit ve pegmatit kristalleri içinde bulunur. Brezilya'nın Ouro Preto
bölgesinde çok çıkar. Sibirya, Sri Lanka ve Nijerya'da da zebercet yatakları oldukça
fazladır.
Topazın sertliği 8, özgül ağırlığı 3,5 - 3,6 ve kristal sistemi ortorombiktir.
Zeytuni renkli ve bileşimi magnezyum-demir silikat olan krizolite de yanlışlıkla topaz
denilmektedir.
Turkuaz
Turkuvaz özellikle sıcak iklimli bölgelerde, başlıca Ortadoğu, Batı Amerika ve
Meksika'da bulunur. Değişik derecelerde kaliteleri vardır. Mesala, gerek Batı
Amerika'da gerekse İran'da bulunanlar soluk açık maviden, parlak koyu maviye kadar
tonları bulunabilmektedir. Turkuazın en güzelleri Nişapur ve İran'da bulunanlardır.
Fakat bu çok güzel olanların kaynakları tükenmiş durumdadır.
Dünyadaki üretimin çoğu Batı Amerika'da yapılmaktadır. Ancak bunların çok
azı süs maksadıyla kullanılabilecek kalitededir. Turkuaz, az miktarda bakır da
bulunan, alüminyum fosfatın bir hidratıdır. Rengi, az miktardaki bakırdan ileri
gelmektedir. Daha düşük kaliteli mavimsi yeşil turluvazlarda bir miktar demir vardır.
Turkuaz mineralinin kristalleri triklinik yapıdadır. Kırılma indisleri 1,61-1,65
özgül ağırlıkları 2,3-2,8 ve sertlikleri de 5-6 değerleri arasındadır. Nişapur turkuazları
yoğunluklu ve serttir. Özgül ağırlıkları 2,75, sertlikleri de 6 civarındadır. Mısır
turkuazları bunlar kadar güzel renkli olmamakla beraber 2,8'e yakın bir yoğunluğa
sahiptir.
Orta kaliteden düşük kaliteye kadar olan turkuazlar gözenekli olup, nem ve
deri yağını çekerler. Ter, cilt yağı ve kozmetikler bunların rengini bozar.16
Parlak açık mavi renginden dolayı eskiden beri çok kıymet verilen yarı şeffaf
veya şeffaf olmayan bir süs taşıdır. Eski Mısırlıların çağında bile çoktan mücevher
yapımı için kullanılmıştır.
Günümüzde suni üretilen turkuaz taşları gerçek turkuazın değerini azaltmıştır.
Uzmanlar bile gerçek turkuazları sunilerinden ayırt etmekte zorlanırlar.
Turmalin
Tumalinin en nadir üç türü, dünyanın en kıymetli taşları arasına girmeyi
başarmıştır. Bunlar; koyu pembe-kan kırmızısı renkteki rubelit, zümrüt rengindeki
krom türmalin ve gerçek bir hazine olarak kabul edilen, elektrik mavisi (neon)
rengindeki paraiba turmalindir.
Özellikle Pakistan ve civar ülkelerden Türkiye'ye kaçak olarak da gelen
rengarenk pırılıtılı taşlardır. Çeşitli renklerde - siyah, pembe, mavi vs.- olabilir. Uzun
ve ışınsal kristalli olanlar süs taşı sektöründe ve dekoratif eşya olarak tercih edilir.
Çoğunlukla altın takılara aksesuar olarak ekleniyor, modern hoş bir görüntü
veriyor.
Eksi kutuplara sahip, elektriksel özellikleriyle çok değişik ve olağan dışı bir
taştır. Mücevher ve süs eşyasında çok kullanılmaktadır.
Yakut (Ruby)
Safirle birlikte corundum minerali ailesi üyesi olan yakut, eski dillerden olan
Sanskritçe'de taşların kralı anlamına gelen ratnaraj denirdi. En makbul renkleri canlı,
koyu kırmızılardır.
Erime noktası 2050 derce olan değerli bir taştır. Kırmızının çeşitli tonlarında
olabilmektedir. Yakuta kırmızı rengini veren, içlerindeki krom elementidir.
Doğal olmayan yakutlar da bulunmaktadır. sentetik olarak yapılanları ucuza
mal edilebilmektedir.
Yakutun sertliğin9,0'dır. Diğer bütün doğal değerli taşlar içinde daha sert olan
tek taş elmastır.
Yakutun kristal yapısı rombohedral sisteminde olup, içerisinde çatlak
gözükmemesine rağmen çok düzgün bir şekilde kesilebilir. Renkleri kırmızının tonları
ve hatta mordur. En kıymetli olanları güvercin kanı renginde olanlardır.
Yakut çok nadir olarak rastlanan bir mineraldir. En çok Burma'da bulunur.
Yakut'a kireçtaşı, granit ve yakut toprağı diye adlandırılan yerlerde rastlanır.
Burma'dan başka Afganistan, Seylan, Hindistan, Kamboçya, Tayland ve Tanzanya'da
çıkarılmaktadır.
Divan edebiyatında benzetmelere, mazmunlara konu olan yakutun en
kıymetlisine "yakut-ı Güryani" denir. Güneş ışınları nereye dik vurursa, oradaki
madenin çok kıymetli olacağı inancı vardır ki Gürhan yakutu böyledir. Mesela,
Bedehşan'da çıkarılan la'l taşına "la'l-i Bedehşan" adı verilir.
Yakut ve safir suni yoldan aslına çok yakın olan özelliklerde elde
edilebilmektedir. Yakut'un çok küçük parçalarının da sıkıştırılmasından daha büyük
parçalar elde edilebilir. Sun'i olarak elde edilen yakutların içi incelendiğinde tabi
olanda bulunmayan mikroskobik kabarcıklar ve oyuklara rastlanır. Sentetik olarak 17
elde edilen yakut ve safir ışıkla birlikte ultraviyole ışınını ve kızılötesi ışınını da
yansıtmadan geçirdiği için optik sanayinde, ısıya dayanıklı cam yapımında, çeşitli
bilimsel ve teknik cihazlarda kullanılır.
Yakutun tarihi önemi de vardır. Hindistan, Çin ve Orta Asya'da Türkler kama,
kılıç ve diğer silahlarını zümrüt ve yakutla süslemişlerdir. Osmanlı devletinde de
hanımların küpe, toka, broş, gerdanlık gibi ziynet eşyalarında yakut daima birinci
sırayı almıştır.
Safir (Sapphire)
Asalet ve sadakatı simgelediği söylenen ve yakutla bilirlikte corundum minerali
ailesi üyesi olan safir, doğada genellikle mavi renk ve tonlarında bulunur. Safir,
kırmızı hariç tüm renklerde doğada görülebilir. Sadece kırmızı renkli bulunmazlar,
kırmızı renkli olanlara yakut denir.
Persliler, dünyanın kocaman bir safir taşa dayandığını ve taştan gelen
yansımayla havanın mavi olduğunu düşünmüşlerdir.
Safir (Gökyakut), alüminyum oksitin kristal formudur. Doğal olarak bulunur
yada üretilebilir. Dünyanın en pahalı ve değerli taşları arasında bulunan safirler, sert
ısılara dayanıklı ve muhteşem mavi renkte ve beyaz damarlı olurlar.
Dünya yüzünde en değerli ve ünlü safirler Hindistan'dan çıkmıştır. Mohs
ölçeğine göre safir elmastan sonra gelen sertlik derecesine sahiptir. Safirler saf iken
renksiz bir mineral olan korindonun bir çeşididir.
Korindonun kırmızı renkli olanları hariç bütün diğer cevher çeşitlerine safir taşı
denir.
Hakim rengi yeşil olan zümrüt ve hakim rengi turkuaz olan firuzeden farklı
olarak, pırlantadan sonra en sert değerli taş olarak bilinen safirin hakim rengi mavidir.
Her ne kadar renk skalasında sarıdan, turuncudan ve yeşilimsi tonlara kadar muhtelif
renkteki örnekleri birçok diğer taşta olduğu gibi görülebilse bile, safir, öncelikle gece
göğünün renkleriyle karakterizedir. Bu nedenle de eski kültürlerde "göklerin taşı" diye
nitelendirilmiştir.
Çok değerli bir mücevher olması onları aranılan bir hale getirmiştir. Bugün
bilinen en büyük safir, 563 kıratlık Hindistan Yıldızı'dır ve New York Doğal Tarih
Müzesinde teşhir edilmektedir. 330 Kıratlık olan bir diğer safir ise Asya'nın Yıldızı adlı
taştır ve Washington'da sergilenmektedir.
Dicle Üniversitesi. S. Karadoğan
18 Mayıs 2013 Cumartesi
2 milyon incili halı
9 Mayıs 2013 Perşembe
Mihlama Hakkında Genel Bilgi
Kıymetli metal alaşımlarından yapılmış takıların(yüzük,küpe,kolye vs.) metal
gövdeleri(montür) üzerine taş takma işlemine mıhlama sanatı denir.Mıhlama takı imalatının
önemli bir aşamasıdır.
Takılara kıymetli metalden daha pahalı olan taşlar da((elmas,zümrüt,yakut,safir)
mıhlanır.Böyle takıların ismi mücevher olur.
Mücevherin albenisini arttıran, değerini ikiye katlayan ustaların çalıştığı bir alandır
mıhlama sanatı.
Kıymetli taşları montürlere mıhlayanlar, yani takıya giysilerini giydirenler,nazlı
olur,az konuşur, susarlar. Gerçekten reklamı ve konuşmayı pek sevmezler.
Haklılar. Usta'yı altın bir montüre pırlanta yerleştirirken yani mıhlarken izlemek
onlara hak vermek için yeter. Luplar, iğne deliğinden küçük boşluklardır ve toplu iğne başı
kadar küçük pırlantalar ile çalışırlar.Usta, hiç konuşmaz haklı olarak. Yaptığı işi anlatmanın
en iyi yolu bu. "Arif olan anlasın "dır.
Kıymetli bir mücevher parçası bulup taşlarını inceleyin, işte o taşları, o sizin
seçmekte, saymakta güçlük çektiğiniz taşları altın montüre mıhlama ustaları yerleştiriyor. Bu
zor iş ne kadar ustalıkla yapılırsa takının değeri o kadar artar.
Kapalıçarşı’da mücevher işiyle uğraşan esnaf söyle diyor: "Bir mıhlama ustası
küçücük bir taşı bile görkemli bir hale getirebilir”.
Bu takı işinin en gizemli yeri mıhlayıcıların tezgahıdır. Onları, taş mıhlarken izlemek
büyüleyicidir.
Elinize kıymetli bir takı geçerse onu takmadan önce uzun uzun inceleyin, onun için
dökülen emeği düşünün ve onu güzel taşıyın, bu uğurda dökülen emek bunu fazlasıyla
hakkediyor.
Mıhlama basit bir taş takma işi gibi görünebilir ancak son derece önemli görevleri
üstlenmiş olan mıhlayıcı ustaları, hem işletmeye hem de ülke turizmi ve ekonomisine büyük
katkı yapmaktadırlar.
MEGEP
(MESLEKÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)
KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ
MIHLAMA
ANKARA 2006
Top Ad 728x90
Video
Visitors
Bu Blogda Ara
Vertical2
Pırlanta Hakkında Herşey
Pages - Menu
Popüler Yayınlar
-
Pırlanta Sarrafı- Pırlanta Hakkında Herşey-Titanik Filminde adı geçen “Okyanus’un Kalbi: Mavi Elmas” II Abdülhamit hana aitti. Yıllarca sa...
-
Türk mücevherciler taş için ne diyor? SABAH- METE BOYBEYİ (Boybeyi Mücevherleri Yön. Kur. Bşk.) KALİTELİSİ NADİRDİR Siyah pırlant...
-
Mozanit pırlanta taklidi midir yoksa pırlantaya eşdeğermidir? 1. Mozanit pırlanta taklidi midir yoksa pırlantayı temsil mi eder? Ce...
-
En Saf Altin Nedir ? Ayar ve Milyem Hesabi AYAR VE MİLYEM Ayar ve Milyem Hesapları Kuyumculukta kıymetli metaller saf hâlde ...