
TASARIMCILAR VE EKONOMİYE KATKILARI Türk mücevher sektörü, üretim geleneği çok eskilere dayanan, köklü bir sektördür. Orta Asya’dan Osmanlılara, oradan da günümüze ulaşan binlerce yıllık zaman yelpazesinde hâkimiyet ve soyluluk sembolü olan mücevherat ile ilgili gelenek ve görenekler nesillere aktarılmıştır. Önemli boyutta bir bilgi birikimi mevcut olan sektör, günümüzde ürün geliştirme, ürün tasarımı ve teknolojik açıdan oldukça iyi bir durumdadır. Ayrıca kendine has üretim teknikleri ve ürün çeşitliliği gibi avantajlarını da dünya pazarlarında önemli bir yere gelmek kullanmaktadır. Yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda gerçekleştirilen tanıtım çalışmaları, ihracata yönelik seri üretim, fuarlara katılımlar yoluyla önemli markalar yaratan Türkiye Değerli Maden ve Mücevherat Sektörü ihracatında, yaşanan gelişmeler aşağıda incelenmektedir.Her geçen yıl bir önceki yıla göre artış görülen değerli maden ve mücevherat ihracatımız, Türkiye toplam ihracatında önemli bir payı vardır. İhracat değerlendirmelerine bakıldığında görülebileceği gibi, sektörün toplam ihracatının üçte birlik bir bölümü ABD’ye yapılmaktadır. Bununla birlikte, toplam ihracatımızı artırırken farklı pazarlara da ulaşmamız gerektiğinin bilincindeyiz. İstanbul Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği, kurulduğu 2003 yılından beri sektör ihracatını artırmak için çalışmalar yürütmektedir. Amaçları arasında; mücevherde Türk markası yaratmak, sektöre bir kalite belgesi, bir kurumsal kimlik kazandırmak, hedef ve potansiyel pazarlarda Türkiye’nin payını arttırmak bulunmaktadır. Bu çerçevede, tanıtım çalışmaları süratle ilerlemektedir. Ayrıca, fiyatlarla rekabet etmek yerine, tasarım ve markalaşmaya yoğunlaşmak gerektiği düşünülmekte ve bunun için Birlikçe üyelerimize bilgisayar destekli tasarım eğitimleri verilmesi planlanmaktadır. Sektörün günümüze kadar kaydettiği gelişmelere bakacak olursak, gelecekte bu rakamların çok daha büyümesini ve Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl içinde 5 milyar dolar olarak belirlenen ihracat hedefini tutturmasını beklemekteyiz. Sokak ve cadde kültüründen tutun tarihi yapılara kadar tasarımcının beslendiği birçok konu ve obje var. Hayallerini betimleyen mücevher tasarımcısı, çizimde farklılığı ve özgünlüğü yakalayabilmesi için özgür olması gerekiyor. Tasarımcı özgür bırakılırsa sektörde birçok değişim görülür. Türk kuyumculuk sektöründe tasarım olgusu, eğitim kurumlarıyla birlikte başlamadı. Sektörün ihtiyaçları doğrultusunda başladı, talebi bir taraftan da sektör oluşturdu. Ancak sektör, AB süreci ve markalaşma olgusuyla birlikte özgün tasarımlara yönelmeye başladı. Sektörün bu ihtiyacına yanıt verecek eğitim kurumları oluşmaya başladı. Türk kuyumculuk sektörü, yeni politikalarla çok açık ve net bir şekilde dünyada adını duyurdu. Şu anda sektör, ihracatta dünya ikincisidir. Bu doğrultuda biz ancak özgün tasarımlarla diğer ülkelerin önene geçebiliriz. Taklit bir ürünle ancak bir-iki yıl iş yapabilir, ikinci yılın sonunda sizden farklı tasarımlar beklenir. Eğer kendi markamızı ve ürünlerimizi oluşturmazsa ve bu olguyu bir ülke politikası haline getirmezseniz hiçbir şekilde başarılı olmamıza imkan yoktur. Bir mücevher tasarımcısının başarılı olması için öncelikle iyi bir eğitim alması gereklidir.Tasarım sadece çizmekle bitmiyor, üretim yöntemlerini, taşı, mıhlama vs. bilmesi gereklidir. Bir mücevher tasarımcısı, mücevherle ilgili her şeyi bilmek zorundadır. Bu konuyla ilgili teknik bir altyapıya ve bunun yanında kültürel bir altyapıya da sahip olması gereklidir. Moda ile birlikte, mücevher tasarımında da trendler sürekli değişmektedir. Klasik mücevherler her zaman var ve var olmaya devam edecektir. Günün modasına uygun tasarımlar yapmak için bu günden başlayarak 2 yıl sonraki trendleri tahmin ederek tasarımlarınızı oluşturmanız gerekir. Bugünün trendleriyle bir şeyler tasarlarsanız geç kalınır. Mücevher tasarımını da moda ve mobilya tasarımından ayrı oluşturulmaz. Tüm tasarım alanlarında trend nereye gidiyorsa, mücevher tasarımında onu yakalamak gereklidir. Tasarımlarınızda sizden istenenler doğrultusunda, kendi tarzınızı ortaya koyacak şekilde tasarım oluşturun. Tasarımda daima hep ileriye bakmayı tercih edin. Sadece ürün tasarlamak yetmez, söz konusu ürüne bir kimlik oluşturmanız da gerekir. Bu kimlik doğrultusunda yapacağınız grafik çalışmalarından, ambalaj tasarımına kadar olayı tamamen bir bütün olarak ele almanız ve düşünmeniz gerekir. Talepler doğrultusunda tasarım yapmanın yanı sıra; talep oluşturmak için de tasarım yapabilmelisiniz. Koleksiyon hazırlayan bir tasarımcının; sadece o ürünü tasarlaması yetmez, aynı zamanda da satılabilir- pazarlanabilir bir ürün tasarlaması gerekir. Öncelikle firmalar kendi konseptlerini oluştururken, hedef kitleyi de belirlemelidirler. Eğer üst düzey elit bir gruba yönelecekseniz, mağazanızdan tutun, logonuza, ambleminize, antetli kağıdınıza kadar ürünün sunulacağı kutulara kadar her şeyi o doğrultuda yapmalısınız....