Bu Blogda Ara

Kapalıçarşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kapalıçarşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Kasım 2013 Pazar

Kapali Carsi Kira Fiyatlari


Kapalı Çarşı Fiyatları




Emlak Kulisi aracılığı ile...Kapalıçarşı dükkan kiraları ile kriz döneminde metrekare fiyatlarının 80-100 euroya kadar gerilediği alışveriş merkezlerini solladı. çarşının ana caddesinde yer alan 25 metrekarelik bir dükkanın yıllık kirası 5 kilo altın. Yani 300 bin TL. Perakende Günleri"nin ikinci gününde Kapalıçarşı Esnafları Derneği Başkanı Hasan Fırat, ˜Kapalıçarşı kapalı kutu" başlıklı oturumda Kapalıçarşı"yı anlattı. çok para kazanmak isteyen perakendecileri Kapalıçarşı"ya davet eden Fırat, œSize burada mağaza açmayı tavsiye ederim. Ama mağazaların metrekareleri size çok uymuyor dedi.


Yazın 500 bin kişi geliyor
Kapalıçarşı"daki kira rakamları hakkında bilgi veren Fırat, œKapalıçarşı"da 68 cadde ve sokak var. Her yere göre kira rakamı farklı. Ama merkezi caddede olan dükkanlar altınla veriliyor. Örneğin ana caddede yeralan 25 metrekarelik bir dükkanın yıllık kirası 5 kilo altın. Metrekareye vurunca 480 euroya geliyor. Burdan bakıldığında rakam yüksek gibi geliyor ama satışlar da yüksek dedi. Kapalıçarşı"nın en büyük sıkıntılarından birisinin de sahte mal olduğunu belirten Fırat, şunları söyledi: œBugün Kapalıçarşı"dan birçok sahte mal toplanıyor. Devlet bu mallara el koyuyor. Sonra bu malları devlet ihaleye çıkarıyor. İhaleyle bu malı alanlar malı tekrar Kapalıçarşı esnafına satıyor. Bir diğer sıkıntımız da taklit Hereke halıları. çünkü Kapalıçarşı"nın en büyük geliri Hereke halılarından. Birileri çin"de bunun taklidini yaptırıyor ve çok ucuza satıyor.
Kapalıçarşı"nın yaz kış giriş sayısının değiştiğini kaydeden Fırat, œYaptığımız istatistiklere göre kış döneminde çarşıya 200-300 bin arasında ziyaretçi girerken yazın bu sayı 500 bine kadar çıkıyor dedi. Fırat, œDüşük sezonda girenlerin yüzde 30"u alışverişe dönerken yüksek sezonda bu oran yüzde 60"a ulaşıyor diye konuştu.

çamlıca"ya timsah, tramvay getirecek
Emaar , sadece arsasına 403 milyon dolar ödediği çamlıca"daki arazisine ˜dört mevsim" temalı penguenlerinin kutuplardan, timsahlarının Afrika"dan geleceği bir alışveriş merkezi yapacak. Grup bünyesindeki 5 yıldızlı otel markası The Adress"i de ilk kez Türkiye"ye getirecek . AVM, konut, ofis alanları ve otelden oluşacak ve adının ˜Yeni İstanbul" olması beklenen milyar dolarlık projenin konutları 2012"de, AVM"si ise 2013 yılında tamamlanacak. Projenin 2014-2015 yılında tamamıyla bitirileceğini söyleyen Emaar Türkiye Genel Müdürü Ozan Balaban, œProjenin içinde ulaşım da İstiklal Caddesi"ndeki gibi tramvayla sağlanacak dedi.


Radikal/SEVGİ SAYAR BAşžARAN

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Takının agirligi ve sekli degisse de taki âdeti yasiyor.

 Takının ağırlığı ve şekli değişse de takı âdeti yaşıyor.




Düğün mevsimi satılır
Altının bizim yaşamımızda önemli bir yeri vardır.
Bazılarımız için tasarruf aracı, bazılarımız için takı, bazılarımız için “güvence”dir. Bazıları dolara güvenmez. Faizden hoşlanmaz. Tasarrufuyla altın satın alır. Kadınlarımızın çoğu, erkeklerimizin azı altın takıdan hoşlanır. Kadınlarımız, özellikle Anadolu kadını için altın güvencedir. Hem kendi için hem ailesi için. Kocasından ayrılırsa, sahip olduğu altın ona destek olur. Kocasının işi bozulur ise, altınlarını satarak kocasına destek olur.
Temmuz - ağustos altın ayıdır. Bu aylar Anadolu"da ve özellikle Karadeniz"de düğün ayıdır. Alamancılar bu aylarda Türkiye"ye gelir düğün yapar. Köy düğünleri genelde bu aylarda yapılır.
Türkiye"de altın da en cok düğün mevsimi satılır.

Takı âdeti yaşıyor
Takının ağırlığı ve şekli değişse de takı âdeti yaşıyor. Eskiden altın zincir, takının olmaz ise olmazı idi. Şimdi altın zincir yok. Yavaş yavaş tek taş pırlanta yüzük modası başlıyor.
Anadolu"da kız için söz kesilirken takı pazarlığı yapılır. Sarraflardan, kuyumculardan öğrendiğime göre şimdilerde gelir düzeyine göre takı faturası şöyle imiş:
Alt gelir grubu ailelerde: En az 2.500-3.000 YTL"lik altın takı.
Orta gelir grubu ailelerde: En az 7.000-10.000 YTL"lik altın takı. Ve de bir adet tektaş pırlanta yüzük.
Üst gelir grubu ailelerde: En az 30.000 YTL"lik altın takı.
Aşiret düğünlerinde:  En az 3-4 kg. ortalama 100 bin dolar değerinde altın takı.
Pırlanta gümrüksüz ithal edilmeye başlayalı beri tektaş yüzük talebi artmış. Sadece düğünler için değil, gençler karılarına ve sevgililerine hediye için de tektaş yüzük alıyormuş. 25-35 santi-karat gerçek pırlantalı bir tektaş yüzük 1.000-1.250 dolar arasında satılıyor.


125 YTL"ye bilezik 
Takı denilince akla bilezik gelir. Kapalıçarşı"da bilezik fiyatlarını sordum, öğrendim.
İçi boş, 14 ayar altın bileziğin gramı 25 YTL, 5 gramlık bilezik 125 YTL.
22 ayar bileziğin gramı 36.30 YTL, 10 gramlık bir bilezik 360 YTL.
50 gramlık, eni 4 cm olan mega bileziğin gramı 39.00 YTL. Bir bilezik 2.000 YTL.
13-14 gramlık 2"li burma 500 YTL, 20-25 gramlık 3"lü burma 900 YTL.
Bu fiyatlar işçilik dahil satış fiyatları. Bilezikleri bozdurmaya gittiğinizde hem işçilik ücreti kaybediliyor, hem de alım-satım farkı fiyattan düşülüyor.
Satılırken, 22 ayar bileziklerde altın fiyatının üzerine yüzde 10 işçilik ücreti ekleniyor. İşçilik payı 14 ayar altınlarda yüzde 20 oranında. Satarken gramda 0.30 YTL de alım-satım farkı isteniyor.
Açık anlatımıyla, 360 YTL"ye alınan 22 ayar 10 gr. bileziği ertesi gün satmaya kalkan, (yüzde 10) 36 YTL işçilikten (0.40x10) alım-satım farkından 40 YTL kaybediyor.
Kuyumcular geri verilen bilezikleri eritip yeni bilezik yapıyor.

En iyisi Cumhuriyet
İlla da altın alacaksanız Cumhuriyet alacaksınız. Çünkü Cumhuriyet fiyatı dünya altın fiyatıyla dövize bağlı değişiyor. İşçilik ve alım-satım farkı olmadan paraya çevrilebiliyor.
Şimdilerde çeyrek Cumhuriyet 62 YTL, tam Cumhuriyet 250 YTL. En çok satılan altın çeyrek ve tam Cumhuriyet altını. Halkımızın hediye için en çok aldığı çeyrek Cumhuriyet altını. Bu altınları bozduran da az kaybediyor. Sarraf ve kuyumcular 250 YTL"lik tam altını 245 YTL"den, 62 YTL"lik çeyreği 60 YTL"den geri alıyor.
Dünyada altın fiyatları ABD dolarının faiz oranına, dolar/euro paritesine, petrol fiyatlarına ve altının arz ve talep değişimine göre iniyor, çıkıyor.
Son bir haftada Cumhuriyet altını 235 YTL"den 250 YTL"ye, çeyrek altın 58 YTL"den 62 YTL"ye yükseldi.
24 ayar altının 1 gramının fiyatı 35.00 YTL"den 37.10 YTL"ye tırmandı.
Kiloyla altın satın almak isteyenlere de bilgi vereyim. 24 ayar altının kilosu 29.700 dolara satılıyor.
Tekrarda yarar var. Halkımız tasarruflarını bağlanmak için eskisi kadar altın satın almıyor. Alamıyor. Çünkü: (1) Tasarruflarını dolara bağlamışlar. Dolar ucuz. Satıp kurtulamıyorlar. (2) Faiz yüksek. Faize para yatırmak gelir getiriyor. (3) Halk da para yok. Çoğu borçlu. 


Yazar: Güngör Uras
EKO AYRINTI'dan alıntıdır.

6 Haziran 2013 Perşembe

Altin ve Pirlanta Satin Alirken... UluAgac






ALTIN VE PIRLANTA SATIN ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ ?


Aksesuarlar, özellikle son yıllarda kadınların vazgecemedikleri arasında yer almaya devam ediyor.

İmitasyon ürünler tercih edilsede, altın ve pırlanta hala saltanatını koruyor. Yatırım aracı olarakta görülen altın, ülkemizde son yıllarda enflasyonun duraklamasına rağmen, en sağlam yatırım aracı olması dolayısıyla hala rağbet görüyor. Aksesuar olarakta hala kadınların gözdesi durumunda. Böylesine yüzyıllardır önemini kaybetmeyen altın ve pırlanta, ülkemizde yatırım amaclı olsun veya takı amaclı olsun, bir süre sonra satılmak üzere kuyumcuya götürülür. Buna sebep, takının yıpranması veya demode duruma gelmesi, kırılıp bozulması ile yatırımcı için ise ev araba veya iş kurmak için gibi nedenlerle satılmak istenir.



İşte günümüzde artık tasarruf ve bilinçli alışveriş yapmak en önemli sartlardan biri olduğu için, bu emtiaların satışı esnasında bazı şeyleri bir kuyumcu kadar olmasada bilmek gerekiyor.
Bunları şöyle sıralayabiliriz.

Öncelikle almış olduğunuz altın pırlanta ve gümüş gibi değerli şeylerin fatura fişi veya aldığınız kuyumcunun size satarken vermiş olduğu belgeleri kartı muhafaza etmeniz. Satarken size tutarı hakkında ön bilgi vermesi için gereklidir.

Güvendiğiniz bir kuyumcu mutlaka olmalı ve bir tanede danışabileceğiniz kuyumcu olmalıdır.

Takı satarken genelde bu işin merkezi konumunda olan Kapalıçarşı yı tercih etmeniz size ekonomik olarak faydalar sağlayacaktır.

Sadece çeyreğin veya cumhuriyet atanın fiyatını baz alarak fiyat mukayesi yapmamalısınız. Aldığınız altınları takımı yoksa tasarruf amaçlı olmasına dikkat ederseniz, satarken tasarruf için aldığınızda işçilik olmayacağı için takı amaçlı aldığınız altın veya pırlantayı uzun süre kullanacağınız için zaman içinde yükselişler sİzin kaybınızı azaltacaktır.

Takıda en az altı ay yada bir sene kadar dan önce satmamaya dikkat edilmesi gerekmektadir sadece satan ve alan kuyumcunun cüzi karları nı kaybedersiniz.


Uluağaç Kuyumculuk : Reisoğlu sk. No:28 Kapalıçarşı / İSTANBUL

4 Haziran 2013 Salı

Osmanli’da Mucevher; Bir İmparatorlugun İhtisami


Önemli bir diğer özelliği, mücevherlerin, ait oldukları dönemin sanatsal üslubunu en sofistike biçimde yansıtmasıdır.

Mücevher, her şeyden önce onu taşıyanın toplumsal durumunu sergilemenin bir aracıdır; ancak aynı zamanda aşkı ve bağlılığı da simgeler.

Sanat tarihçileri için önemli bir diğer özelliği, mücevherlerin, ait oldukları dönemin sanatsal üslubunu en sofistike biçimde yansıtmasıdır.
Kuzeyli bir ressam olan Petrus Christus’un 1449 tarihli tablosunda, kuyumcuları himaye eden Aziz Eligius’u atölyesinde görürüz. Atölyeye bir nişanlı çift gelmiş ve kendilerine yüzük seçmektedir. Bu konu aracılığıyla o dönemde ne gibi takıların var olduğu görülebilir. Dolayısıyla sanat yapıtları, tablolar, minyatürler yalnızca birer sanat yapıtı değil belgesel niteliği olan eserler olarak da kullanılabilmektedir.

Alessandro Fei imzalı bir diğer örnekte, ünlü Medici ailesinin mücevherlerini üreten atölyeyi görürüz. Resimde ön planda Medici dükalığının tacı hazırlanmakta, bir yandan tamamlanmış olanlar sergilenmekte ve diğer yanda maden işleri yapılmaktayken, Dük Medici atölyeyi ziyarete gelmiştir. Bu 16. yüzyıl tablosu, o zamanın Floransa’sında bu işlerin nasıl yürüdüğünü göstermektedir.



Rönesans döneminde, antik dünya tekrar gündeme gelir, antik dünyanın formları tekrar yorumlanır ve sanatın pek çok dalına uygulanır. Tabloların konusu ister o güne ait olsun, isterse mitolojik bir konu işlensin, tam anlamıyla o günün mücevherine dair bilgi verir izleyiciye.
Ünlü Rönesans ressamı Albrecht Dürer, kutsal Roma Germen İmparatorluğu’ nun tacını tasarlar. Sanatçılara takı ısmarlamak son derece önemli bir olaydır; mücevheri vetakıyı desteklemek anlamına gelmektedir. Hans Holbein da pek çok takı tasarlamış ve ressamın bu tasarımları uygulanmıştır.
Rönesans takısı deyince çoğunlukla gözümüzün önüne, heykel tadında takılar olarak tanımlayabileceğimiz, zincirlerin ucundaki pandantifler gelir. O dönemde son derece renkli bir mine işçiliği görülür. Pandantiflerin

tasarımları da tam anlamıyla o dönemin meraklarıyla paralel gider. Bu ilgi, mitolojik konulara dairdir ve dolayısıyla takılarda antik dünyaya ait unsurlar yer alır. İncilerin doğal formuna uygun, heykel tadındaki biçimlerin ortaya konduğu bu takılarda anlatımcı bir üslup söz konusudur.
Bildiğimiz gibi, Rönesans’ ın düşünce akımı Hümanizm’ dir ve insanın kendisine, tek tek kişilere değer vermek, bu dünyaya

değer vermek esastır. Bu düşünce biçimi takılara da yansır. Ancak diğer yandan dini konular da tamamen göz ardı edilmiş değildir. Bu dönemde örneğin İsa portreli bir pandantife, İncil’den kimi konulara yer veren takılara da rastlayabiliriz, ancak yine de bu tür konuların fazla olmadığını söyleyebiliriz.

Rönesans döneminde, antik dünyayı temsil edenkameoya da rastlarız. Küçük oval taşlar üzerine kazılı ya da kabartma portrelerin yer aldığı bu takılar Rönesans döneminde tekrar moda haline gelir ve kullanılır. Dönemin bir diğer özelliği, günlük yaşama ait birtakım eşyaların takıyadönüştürülerek kullanılmasıdır. Yaşamı yansıtan bu takılar arasında bir kürdana bile rastlayabiliriz. Bu örnek elbette dönemin yeme içme alışkanlıklarının, gündelik hayatının farklılığı çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Hükümdarların takılarını gözlemlediğimizde, hükümdarlık alameti olarak yüzyıllar boyunca geçerliliğini koruyan takılara rastlarız. Örneğin burada görülen VIII. Henry ve III. Richard’ ın ortak takıları, omuzlarına attıkları, taşlarla bezeli geniş zincirleridir.



Bu dönemde giysilerin üzerine mücevher dikilmeye de başlar; mücevher düğmeler, şapkaların kenarına yerleştirilen rozetler ve fibulalar Rönesans’ ın son derece revaçta olantakılarıdır. Şapkalarla birlikte kullanılan takılar genellikle erkek takısı olmakla birlikte, kadın takısı olarak kullanıldığı da görülür. Şapka rozetlerinden bir örnekte, İncil’ den alınmış bir konu olan Aziz Paul’ un öyküsü müthiş bir mine işçiliğiyle aktarılmıştır.

Bir İmparatorluğun İhtişamı; Osmanlı’da Mücevher…
Bu mirasın peşinde, rotanızı belirleyip Eminönü istikametine yönelirseniz, Osmanlı Dönemi’nin tüm ihtişamını gözler önüne seren Topkapı Sarayı’na ulaşırsınız. Müze haline gelmiş bu saray, dönemin en zengin hazinelerini, göz alıcı büyüklükteki elmas  ve zümrütlerden yapılmış mücevherleri barındırır.
Hazine Dairesi, Saray’ın en fazla ilgi uyandıran bölümlerindendir. Yavuz Sultan Selim’in “Benim altınla doldurduğum hazineyi (iç hazine) bundan sonra gelenlerden her kim mangır ile doldurursa hazine anın mührüyle mühürlensin ve illa benim mührümle mühürlenmekte devam olunsun” şeklindeki vasiyetine göre, Cumhuriyet’e kadar Hazine’nin kapısı her zaman onun mührüyle kapanmıştır.
Sarayda kuyumcular, bir ustanın yanında çıraklıktan başlayarak zaman içinde kalfa ve usta olarak yetişirdi. Topkapı Sarayı’nın Orta Kapısı ile Akağalar kapısı arasında kalan, Bîrun denilen bölümde yaşamaktaydılar. En kıdemlilerine “kuyumcu başı” denirdi.
Hazine dairesindeki her bir mücevherin de, sizi o dönemlere götüren farklı bir hikayesi vardır.      

Usta mücevher markalarından Adler’in kurucusu Jacques Adler, firmasını 1886 yılında İstanbul’da açmıştır. Oğlu Osmanlı İmparatorluğunun mücevhercilerinden biri olmuş ve 1955 yılında ikinci mağazasını İstanbul’da açmıştır. Bu da Osmanlı’nın, bu dönemdeki mücevher konusundaki öncülüğünün başka bir göstergesidir.     
                                  
Dünyanın en eski alış veriş merkezi; Kapalıçarşı… 

Topkapı Sarayı’nın görkeminden kendinizi kurtarıp Kapalıçarşı’ya doğru uzandığınızda ise, Nuru-u Osmaniye Caddesi ve civarında, Çarşı’nın etrafını çevreleyen küçüklü büyüklü kuyumcular, sadekarlar, tasarımcılardan oluşan büyülü bir dünyaya adım atarsınız.
Geçmişle günümüzü birbirine bağlayan bir köprü görünümündeki Kapalıçarşı’nın, bazı binalarının Bizans zamanında yapılmış olduğu söylenmesine rağmen, ilk olarak Fatih zamanında inşaata başlandığı daha ağırlıkla belgelenmiştir. Yapılan ilk bölümleri Sandal Bedesteni ve Cevahir Bedesteni`dir. Bunların ikisi de çarşı içinde ayrı birer çarşı gibidir. Bütün dükkânların genişliği aynı olacak şekilde inşa edilmiştir ve her sokak ayrı meslek gruplarındaki ustalara ayrılmıştır. Sonraki yüzyıllarda, bu eski iki yapının etrafındaki sokakların üzerleri örtülerek, ekler yapılarak daha büyük bir merkez haline gelmiştir.

Bu haliyle dünyanın en eski alış veriş merkezi Kapalıçarşı, labirent gibi karmaşık yapısıyla, içinde 60 kadar sokağı, ve dört bine yakın dükkânı barındırır.

1 Haziran 2013 Cumartesi

Kapaliçarsi'da kiralar altindan dolara ...




Kapalıçarşı'da 3 bin 600 dükkan olduğunu ifade eden Fırat bu dükkanlar arasında en pahalı olanının 20 metrekare büyüklüğünde ve yıllık 270 bin dolara kiralanan dükkanlar olduğunu söylüyor.

Kapalıçarşı'da kiralar altından dolara ...
Yılbaşından bu yana yükselen dolar ve değer kaybeden altın fiyatları Kapalıçarşı'ya da yansıdı. Altın'ın mabedinde daha önce altın ile ödenen kiralar artık dolar ile ödeniyor.
Kapalıçarşı Esnaf Derneği Başkanı Hasan Fırat, "Talep hem kiracıdan hem dükkan sahiplerinden geldi. Herkes hem alacağı hem de vereceği altın konusunda daha istikrarlı bir durum oluşsun istedi. Bu yüzden bir süredir çarşıda kiralar dolara döndü" dedi. Bu karar ile kazanan yine kiracı değil, dükkan sahibi oldu.
Yılbaşından bu yana altın ve doların değerine baktığımızda doların TL karşısındaki yükselişi göze çarpıyor. Yılbaşından bu yana bakıldığında TL şu an dolara karşı en değersiz noktada. Aynı dönemde doların TL karşısında kazandığı değer yüzde 5'e yakın. Buna karşın 31 Aralık 2012'de onsu 1675 dolar olan altın bugün 1400 dolardan alıcı buluyor.
The Wall Street Journal Türkiye
Altındaki düşüş sonrası Kapalıçarşı'daki dükkan fiyatları dolarla ödenmeye başladı.
Kapalıçarşı'da 3 bin 600 dükkan olduğunu ifade eden Fırat bu dükkanlar arasında en pahalı olanının 20 metrekare büyüklüğünde ve yıllık 270 bin dolara kiralanan dükkanlar olduğunu söylüyor. Ana caddede fiyat artarken ara sokaklarda düştüğüne dikkat çeken Fırat, "Daha küçük olan ve ara sokaklardaki dükkanların kirası 1500 dolara kadar düşebiliyor. Ana caddede ise kira dükkan büyüklüğüne ve yerine göre 150 bin dolara kadar düşebiliyor" diyor.

Vakko 2 yılın sonunda dükkanı kapattı

Bu arada Kapalıçarşı'da önemli bir gelişme daha oldu. Vakko iki yıl önce "Kapalıçarşı'da moda Vakko'dur" sloganıyla girdiği çarşıdan ayrılmak zorunda kaldı. "Biz o dükkanın sahibine franchise vermiştik. Ancak, dükkan sahibi sözleşmemiz bitince yenilemem istemedi. Biz belki devam ederdik ama talep gelmeyince o dükkanı kapattık" açıklaması yapan Vakko yetkilileri Kapalıçarşı'nın kendilerini hiç hayal kırıklığına uğratmadığını ifade ettiler. Bu arada Kapalıçarşı'da Vakko'nun çıktığı dükkana Stefanel girdi.
Aslında perakende temsilcileri pahalı kiralardan dolayı Kapalıçarşı'nın hazır giyim dükkanı açmak için iyi bir yer olmadığını söylüyor. Bunu da oraya gelen turistin alım yaparken beklentisini halı, mücevher, deri gibi belirli ürünlerde yoğunlaşmasına bağlıyor. "Aylık 20 bin dolar olan kiralar ile Bağdat Caddesi, İstinye Park'tan dükkan tutmak Kapalıçarşı'dan daha fazla satış getirir" deniliyor.
Ancak, Kapalıçarşı'da mutlu olanlar da var. Çarşıda mağazası olan Silk &Cashmere'in kurucusu Ayşen Zamapur "Çarşının daha kaliteli turiste de hitap etmesi gerek. Ama oraya özgün ve kaliteli ürünlerle. Çarşı ınn dokusuna dokunmadan bunu hassasiyetle yapmalı. Turist kaşmir ya daPaşabahçe gibi ürün ve markalara ilgi gösteriyor. Önemli olan kandırmamak. Bir kere geliyor diye bakmamak. Mağazamız diğer Silk & Cashmere mağazaları ile aynı konsept ve ürün gamına sahip. Ancak koleksiyonu özel olarak seçiliyor" diyor.

3 Mayıs 2013 Cuma

3 dolarlık camı yakut, zümrüt diye satıyorlar. pirlanta



3 dolarlık camı yakut, zümrüt diye satıyorlar

Mücevherde pırlantadan sonra renkli değerli taşlar da moda olmaya başladı. Sektörün deneyimli ismi, Zela’nın sahibi Norayr İşler uyarıyor: “Maliyeti 3 dolar bile olmayan camları zümrüt, yakut, safir diye binlerce dolara satıyorlar. Renkli taşlı mücevher alırken uluslararası sertifikası sorulmalı”


SONGÜL HATISARU / SON BİR EKİP
Zela Mücevher, mücevher sektöründe hızla yükselen bir marka... Sahibi Kapalıçarşı’da işe çıraklıktan başlayan birçok Ermeni erkek çocuğu gibi ustalıktan geliyor. Norayr İşler, markalaşmaya tersten başlamış. Dubai başta olmak üzere özellikle zengin Ortadoğu ülkelerinde markasıyla tanındıktan sonra Amerika pazarına uzanmış. Zümrüt, safir, yakut gibi renkli taşlar ondan soruluyor. Versace’nin, Abu Dabi şeyhinin, şeyhaların, Monakolu zenginlerin evinde istek üzerine mücevher servisi yapıyor.
Zamanında arazi toplar gibi değerli taşlar toplamış. Artık madenlerin tükenip taş fiyatlarının çok yükseldiği bu günlerde Nişantaşı ve Kanyon mağazalarıyla boy gösteriyor.
Zela’nın Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Kuyumcular Odası Başkan Vekili olan Norayr İşler’le sohbetimize marka için ‘Siren Ertan ISTANBUL for Zela’ koleksiyonunu hazırlayan ve 8 aydır markanın tasarım danışmanlığını da üstlenen modacı Siren Ertan Çarmıklı da katıldı.
Hürrem out, Çariçe in
Böylece sektörel rakamlar ve sorunlarla başlayan sohbetimiz bu yılın trendlerine, vizyondaki filmlerin estirdiği akımlara yönlendi. Sohbetten anladığım mücevherde Hürrem Sultan’la esen Osmanlı trendi hafifliyor. Geçenlerde vizyona giren ve mücevherlerini Chanel’in hazırladığı Anna Karenina filminin ardından bir çariçe modası esiyor; taçlar, değerli taşlar...
Şimdi beklenen ise Mayıs’da vizyona girecek Muhteşem Gatsby filmi ile esmesi beklenen art deco akımı... 1920’lerin o ışıltılı trendi geri dönüyor. Mücevher dünyasında altının geri çekildiği, 1920’lerin art-deco akımının öne çıktığı yeni dönemi Norayr İşler ve Siren Ertan ile konuştum...
Kuyumculuk dediğimizde ne kadarlık bir sektörden bahsediyoruz?

Türkiye’de kuyumculuk geleneksel bir sanat olmasının yanı sıra çok önemli bir sanayi dalı veihracat kalemi. 2012’de yaklaşık 2 milyar dolarlık ihracat yapıldı.
 Ama değerli taş ithalinde devlet yüzde 20 ÖTV alıyor. Hiçbir ülkede  olmayan bu vergi sektörün mücevher branşında uluslararası rekabette geriye düşmesine neden oluyor.
 Yolculuğunuz nasıl başladı?

Birçok erkek Ermeni çocuğu gibi mesleğe çırak olarak başladım. Dubai’ye ilk mücevher ihracatını yapan firmalardanız. Basel ve Doha gibi dünyanın en prestijli mücevher fuarlarına uzun yıllardır katılıyoruz. Dubai ve Newyork-Manhattan’da satış ofislerimiz var. Türkiye mücevherciliğinin dünyada tanınmasında büyük katkımız oldu.

25 yıl taş topladı
 Mücevherlerinizde farklılığı nerede yakalıyorsunuz?

Kendine değer veren kadınlar için zamansız mücevherler tasarlıyoruz. Tümüyle kendi ürettiklerini satan tek firmayız. Üstün kalitedeki hammadde ve işçiliğimizle fark yaratıyoruz.  Mücevherlerimizi mikro mıhlama tekniğiyle yapıyoruz.  
 Kilolarca tanzanitiniz varmış, doğru mu?

Dünya’da Burma’dan çıkan büyük boy yakutlar tükenmek üzere. Kaliteli zümrüt, safir ve tanzanitler de zor bulunuyor. Türkiye’deki mücevherciler renkli taşa önem vermezken, arazi toplar gibi 25 yıldan bu yana değerli taş topladım.  
 Renkli taşlı mücevherler mi almalıyız bu sezon?

Halen alınabilir fiyatlardayken evet. Ama alırken dikkat edin.
 Neye? Niye?

Türkiye’de renkli taşı tanıyan kuyumcu sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ben bunlardan biriyim. Renkli taşta çok büyük oyunlar da vardır. Türkiye’deki renkli taşın yüzde 80’i sentetiktir. Adam karatını 3 dolardan aldığı camı, sentetik taşı allıyor, pulluyor, natürel diye satıyor. Ürünü oradan daha ucuza alan müşteri ise size gelip ‘Ben bu fiyata aldım, siz pahalısınız’ diyor. Biz daha az kârla gerçek mücevher satarken, işini sadece maddiyat için yapanlar ise uyduruk bir üründen çok daha yüksek kâr sağlıyor.
 Tüketici olarak neye dikkat etmeliyiz?

Mücevherlerinizi HRD, GIA, GRS, Gubelin gibi uluslararası geçerliliği olan en iyi taş sertifikaları ile almaya özen göstermelisiniz.
 Aldığım taşın natürel olmadığını öğrendiğimde ne yapmalıyım?

Kuyumcular Odası’na başvurup ekspertiz yaptırmanızı öneririm.
Türk kadını alırken satmayı düşünüyor
 Türk kadını ile Avrupalı kadının mücevher alışkanlıkları desem...

Avrupalı mücevher kadını bir şeyi beğenir ve alır. Türk kadını ise kendine takı alırken ‘geri getirirsem kaç para eder’ diye düşünür. Mücevher alıyorsunuz, kendinize katacağınız değer birinci, kaça satacağınız ikinci planda olmalıdır.
 Sezonun popüler taşları ve takıları arasında neler var?

Renkli mücevher daha da önem kazanıyor. Pırlanta, yakut ve zümrütün fiyatının gittikçe artması sonucu tanzanit, peridot, spinel, garnet gibi taşlar gittikçe popülerleşiyor. Beyaz taşlardan opalinin krallığının yanında ay taşı ve agat da yükseliyor. Küpe ve bilezik ise mücevherlerin lokomotifi bu dönem.
Plastik fuarı gibi güvenlik!
 2011’deki İstanbul Mücevher Fuarı’nda bir gerdanlığınız çalınmıştı.

O günden sonra Türkiye’de fuara katılmıyorum. Bir mücevher fuarını plastik fuarıymış gibi düzenleyemezsiniz. Çok ciddi bir güvenlik zafiyeti vardı. Bugünkü fiyatlarla 2 milyon dolara yakın bir kolyeydi. Sigortası da yoktu.
 Mücevher hırsızlığı ne boyutta?

Bugün Kapalıçarşı’da ikinci el ürün alan firmalar var. İkinci el ürün tabii ki alınır ama menşei belli olmayan ürünlerin alınmasını doğru bulmuyorum.
 Türkiye dünya çapında mücevherler çıkarabilir mi?

Olağanüstü mücevherler yaratabilmek için işçilik açısından çok iyiyiz. Ancak ülkemizin tasarım, pazarlama ve tanıtım konusunda eksiği olur. Biz Zela olarak inandığımız tasarımcılarla risk alıyor ve ortak tasarımlara imza atıyoruz. Siren Ertan Çarmıklı bunların başında yer alıyor. Çok zevklidir, dünyayı takip eder. Bizim görmediğimiz noktaları görerek bizi her zaman şaşırtır.
Mücevhere çariçelerin ihtişamı geliyor
Siren Hanım, işbirliği nasıl başladı?

Bir tasarımcı olarak mesleğim olan tekstilin dışındaki alanlarda da tasarımlar yapar, bunun keyfini ve başarısını yaşarım. Zela’dan teklif geldiğinde firmayı ve ürünlerini inceledim. Doğru bir birliktelik olacağına inandım. Yaklaşık sekiz aydır Zela’ya tasarım danışmanlığı yapıyor, kadınların mücevher tercihleri ve beklentileri konusunda bilgilendiriyorum. Haftanın bir gününü Zela’nın Nuruosmaniye’deki merkezinde geçiriyorum. Çalışmamızı ‘Siren Ertan ISTANBUL for ZELA’ özel mücevher koleksiyonuyla da taçlandırdık.
 2013 mücevher trendlerini bize anlatır mısınız?

Taş kalitesi, işçiliği ve tasarımı ile yüksek mücevher dönemindeyiz. Tasarımlarda doğa mücevher dünyasını ele geçirmiş durumda. Yeni popüler olan taşlar tasarımcıların gösterişli mücevherler yaratmasına izin verirken fiyatların da ulaşılabilir olmasını sağlıyor. 19. yüzyılın gözdesi çok kullanımlı mücevherler öne çıkıyor. Bir kolyenin ucu, broş olarak kullanılabiliyor ya da iki bilezik birleştirilerek  bir gerdanlığa dönüşebiliyor.
Küpelerde de bir eskiye dönüş görülüyor. Fiyonklar, kurdeleler, püsküller yeniden gözde. Viktorya dönemine ait kolyeler geleceğin trendi denilebilir. Film ve dizi endüstrisi mücevher dünyasını etkilemeye devam ediyor. Hürrem Sultan yüzüklerinin ardından, Anna Karenina filminde yer alan çariçe tarzı ihtişamlı mücevherlere talep çok. Art-deco mücevherler ise zamansız tasarımlar. Özellikle önümüzdeki ay vizyona girecek Muhteşem Gatsby filminin etkisiyle 1920’lerin mücevherleri geri gelecek, uzun kolyeler, püsküller, saç bantları ve bilezikler daha da popüler olacak.
Norayr İşler, bana ve Siren Ertan Çarmıklı’ya, zümrüt kolye üzerinde, değerli renkli taşları sahtesinden ayırt etmenin inceliklerini gösterdi. 
Gelinler taçlanacak

Düğün mevsimi başlamışken gelin takısı konusunda neler önerirsiniz?

Gösterişli ve bol nakışlı gelinliklerde aşırı mücevher kullanımını önermiyorum. Hem taç, hem kolye, hem küpe, hem bilezik, hem yüzük takmak, karmaşık ve iddialı olmaktan öte zorlama bir görüntü veriyor. Artık tam takım mücevher kullanmanın modası da yok zaten. Taç ise çok ama çok moda. Eğer taç takılmak istenmiyorsa, saça pırlanta ya da elmas bir broş yerleştirilebilir. Çok da güzel görüntü verir.

Kapalıçarşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kapalıçarşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Kasım 2013 Pazar

Kapali Carsi Kira Fiyatlari


Kapalı Çarşı Fiyatları




Emlak Kulisi aracılığı ile...Kapalıçarşı dükkan kiraları ile kriz döneminde metrekare fiyatlarının 80-100 euroya kadar gerilediği alışveriş merkezlerini solladı. çarşının ana caddesinde yer alan 25 metrekarelik bir dükkanın yıllık kirası 5 kilo altın. Yani 300 bin TL. Perakende Günleri"nin ikinci gününde Kapalıçarşı Esnafları Derneği Başkanı Hasan Fırat, ˜Kapalıçarşı kapalı kutu" başlıklı oturumda Kapalıçarşı"yı anlattı. çok para kazanmak isteyen perakendecileri Kapalıçarşı"ya davet eden Fırat, œSize burada mağaza açmayı tavsiye ederim. Ama mağazaların metrekareleri size çok uymuyor dedi.


Yazın 500 bin kişi geliyor
Kapalıçarşı"daki kira rakamları hakkında bilgi veren Fırat, œKapalıçarşı"da 68 cadde ve sokak var. Her yere göre kira rakamı farklı. Ama merkezi caddede olan dükkanlar altınla veriliyor. Örneğin ana caddede yeralan 25 metrekarelik bir dükkanın yıllık kirası 5 kilo altın. Metrekareye vurunca 480 euroya geliyor. Burdan bakıldığında rakam yüksek gibi geliyor ama satışlar da yüksek dedi. Kapalıçarşı"nın en büyük sıkıntılarından birisinin de sahte mal olduğunu belirten Fırat, şunları söyledi: œBugün Kapalıçarşı"dan birçok sahte mal toplanıyor. Devlet bu mallara el koyuyor. Sonra bu malları devlet ihaleye çıkarıyor. İhaleyle bu malı alanlar malı tekrar Kapalıçarşı esnafına satıyor. Bir diğer sıkıntımız da taklit Hereke halıları. çünkü Kapalıçarşı"nın en büyük geliri Hereke halılarından. Birileri çin"de bunun taklidini yaptırıyor ve çok ucuza satıyor.
Kapalıçarşı"nın yaz kış giriş sayısının değiştiğini kaydeden Fırat, œYaptığımız istatistiklere göre kış döneminde çarşıya 200-300 bin arasında ziyaretçi girerken yazın bu sayı 500 bine kadar çıkıyor dedi. Fırat, œDüşük sezonda girenlerin yüzde 30"u alışverişe dönerken yüksek sezonda bu oran yüzde 60"a ulaşıyor diye konuştu.

çamlıca"ya timsah, tramvay getirecek
Emaar , sadece arsasına 403 milyon dolar ödediği çamlıca"daki arazisine ˜dört mevsim" temalı penguenlerinin kutuplardan, timsahlarının Afrika"dan geleceği bir alışveriş merkezi yapacak. Grup bünyesindeki 5 yıldızlı otel markası The Adress"i de ilk kez Türkiye"ye getirecek . AVM, konut, ofis alanları ve otelden oluşacak ve adının ˜Yeni İstanbul" olması beklenen milyar dolarlık projenin konutları 2012"de, AVM"si ise 2013 yılında tamamlanacak. Projenin 2014-2015 yılında tamamıyla bitirileceğini söyleyen Emaar Türkiye Genel Müdürü Ozan Balaban, œProjenin içinde ulaşım da İstiklal Caddesi"ndeki gibi tramvayla sağlanacak dedi.


Radikal/SEVGİ SAYAR BAşžARAN

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Takının agirligi ve sekli degisse de taki âdeti yasiyor.

 Takının ağırlığı ve şekli değişse de takı âdeti yaşıyor.




Düğün mevsimi satılır
Altının bizim yaşamımızda önemli bir yeri vardır.
Bazılarımız için tasarruf aracı, bazılarımız için takı, bazılarımız için “güvence”dir. Bazıları dolara güvenmez. Faizden hoşlanmaz. Tasarrufuyla altın satın alır. Kadınlarımızın çoğu, erkeklerimizin azı altın takıdan hoşlanır. Kadınlarımız, özellikle Anadolu kadını için altın güvencedir. Hem kendi için hem ailesi için. Kocasından ayrılırsa, sahip olduğu altın ona destek olur. Kocasının işi bozulur ise, altınlarını satarak kocasına destek olur.
Temmuz - ağustos altın ayıdır. Bu aylar Anadolu"da ve özellikle Karadeniz"de düğün ayıdır. Alamancılar bu aylarda Türkiye"ye gelir düğün yapar. Köy düğünleri genelde bu aylarda yapılır.
Türkiye"de altın da en cok düğün mevsimi satılır.

Takı âdeti yaşıyor
Takının ağırlığı ve şekli değişse de takı âdeti yaşıyor. Eskiden altın zincir, takının olmaz ise olmazı idi. Şimdi altın zincir yok. Yavaş yavaş tek taş pırlanta yüzük modası başlıyor.
Anadolu"da kız için söz kesilirken takı pazarlığı yapılır. Sarraflardan, kuyumculardan öğrendiğime göre şimdilerde gelir düzeyine göre takı faturası şöyle imiş:
Alt gelir grubu ailelerde: En az 2.500-3.000 YTL"lik altın takı.
Orta gelir grubu ailelerde: En az 7.000-10.000 YTL"lik altın takı. Ve de bir adet tektaş pırlanta yüzük.
Üst gelir grubu ailelerde: En az 30.000 YTL"lik altın takı.
Aşiret düğünlerinde:  En az 3-4 kg. ortalama 100 bin dolar değerinde altın takı.
Pırlanta gümrüksüz ithal edilmeye başlayalı beri tektaş yüzük talebi artmış. Sadece düğünler için değil, gençler karılarına ve sevgililerine hediye için de tektaş yüzük alıyormuş. 25-35 santi-karat gerçek pırlantalı bir tektaş yüzük 1.000-1.250 dolar arasında satılıyor.


125 YTL"ye bilezik 
Takı denilince akla bilezik gelir. Kapalıçarşı"da bilezik fiyatlarını sordum, öğrendim.
İçi boş, 14 ayar altın bileziğin gramı 25 YTL, 5 gramlık bilezik 125 YTL.
22 ayar bileziğin gramı 36.30 YTL, 10 gramlık bir bilezik 360 YTL.
50 gramlık, eni 4 cm olan mega bileziğin gramı 39.00 YTL. Bir bilezik 2.000 YTL.
13-14 gramlık 2"li burma 500 YTL, 20-25 gramlık 3"lü burma 900 YTL.
Bu fiyatlar işçilik dahil satış fiyatları. Bilezikleri bozdurmaya gittiğinizde hem işçilik ücreti kaybediliyor, hem de alım-satım farkı fiyattan düşülüyor.
Satılırken, 22 ayar bileziklerde altın fiyatının üzerine yüzde 10 işçilik ücreti ekleniyor. İşçilik payı 14 ayar altınlarda yüzde 20 oranında. Satarken gramda 0.30 YTL de alım-satım farkı isteniyor.
Açık anlatımıyla, 360 YTL"ye alınan 22 ayar 10 gr. bileziği ertesi gün satmaya kalkan, (yüzde 10) 36 YTL işçilikten (0.40x10) alım-satım farkından 40 YTL kaybediyor.
Kuyumcular geri verilen bilezikleri eritip yeni bilezik yapıyor.

En iyisi Cumhuriyet
İlla da altın alacaksanız Cumhuriyet alacaksınız. Çünkü Cumhuriyet fiyatı dünya altın fiyatıyla dövize bağlı değişiyor. İşçilik ve alım-satım farkı olmadan paraya çevrilebiliyor.
Şimdilerde çeyrek Cumhuriyet 62 YTL, tam Cumhuriyet 250 YTL. En çok satılan altın çeyrek ve tam Cumhuriyet altını. Halkımızın hediye için en çok aldığı çeyrek Cumhuriyet altını. Bu altınları bozduran da az kaybediyor. Sarraf ve kuyumcular 250 YTL"lik tam altını 245 YTL"den, 62 YTL"lik çeyreği 60 YTL"den geri alıyor.
Dünyada altın fiyatları ABD dolarının faiz oranına, dolar/euro paritesine, petrol fiyatlarına ve altının arz ve talep değişimine göre iniyor, çıkıyor.
Son bir haftada Cumhuriyet altını 235 YTL"den 250 YTL"ye, çeyrek altın 58 YTL"den 62 YTL"ye yükseldi.
24 ayar altının 1 gramının fiyatı 35.00 YTL"den 37.10 YTL"ye tırmandı.
Kiloyla altın satın almak isteyenlere de bilgi vereyim. 24 ayar altının kilosu 29.700 dolara satılıyor.
Tekrarda yarar var. Halkımız tasarruflarını bağlanmak için eskisi kadar altın satın almıyor. Alamıyor. Çünkü: (1) Tasarruflarını dolara bağlamışlar. Dolar ucuz. Satıp kurtulamıyorlar. (2) Faiz yüksek. Faize para yatırmak gelir getiriyor. (3) Halk da para yok. Çoğu borçlu. 


Yazar: Güngör Uras
EKO AYRINTI'dan alıntıdır.

6 Haziran 2013 Perşembe

Altin ve Pirlanta Satin Alirken... UluAgac






ALTIN VE PIRLANTA SATIN ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ ?


Aksesuarlar, özellikle son yıllarda kadınların vazgecemedikleri arasında yer almaya devam ediyor.

İmitasyon ürünler tercih edilsede, altın ve pırlanta hala saltanatını koruyor. Yatırım aracı olarakta görülen altın, ülkemizde son yıllarda enflasyonun duraklamasına rağmen, en sağlam yatırım aracı olması dolayısıyla hala rağbet görüyor. Aksesuar olarakta hala kadınların gözdesi durumunda. Böylesine yüzyıllardır önemini kaybetmeyen altın ve pırlanta, ülkemizde yatırım amaclı olsun veya takı amaclı olsun, bir süre sonra satılmak üzere kuyumcuya götürülür. Buna sebep, takının yıpranması veya demode duruma gelmesi, kırılıp bozulması ile yatırımcı için ise ev araba veya iş kurmak için gibi nedenlerle satılmak istenir.



İşte günümüzde artık tasarruf ve bilinçli alışveriş yapmak en önemli sartlardan biri olduğu için, bu emtiaların satışı esnasında bazı şeyleri bir kuyumcu kadar olmasada bilmek gerekiyor.
Bunları şöyle sıralayabiliriz.

Öncelikle almış olduğunuz altın pırlanta ve gümüş gibi değerli şeylerin fatura fişi veya aldığınız kuyumcunun size satarken vermiş olduğu belgeleri kartı muhafaza etmeniz. Satarken size tutarı hakkında ön bilgi vermesi için gereklidir.

Güvendiğiniz bir kuyumcu mutlaka olmalı ve bir tanede danışabileceğiniz kuyumcu olmalıdır.

Takı satarken genelde bu işin merkezi konumunda olan Kapalıçarşı yı tercih etmeniz size ekonomik olarak faydalar sağlayacaktır.

Sadece çeyreğin veya cumhuriyet atanın fiyatını baz alarak fiyat mukayesi yapmamalısınız. Aldığınız altınları takımı yoksa tasarruf amaçlı olmasına dikkat ederseniz, satarken tasarruf için aldığınızda işçilik olmayacağı için takı amaçlı aldığınız altın veya pırlantayı uzun süre kullanacağınız için zaman içinde yükselişler sİzin kaybınızı azaltacaktır.

Takıda en az altı ay yada bir sene kadar dan önce satmamaya dikkat edilmesi gerekmektadir sadece satan ve alan kuyumcunun cüzi karları nı kaybedersiniz.


Uluağaç Kuyumculuk : Reisoğlu sk. No:28 Kapalıçarşı / İSTANBUL

4 Haziran 2013 Salı

Osmanli’da Mucevher; Bir İmparatorlugun İhtisami


Önemli bir diğer özelliği, mücevherlerin, ait oldukları dönemin sanatsal üslubunu en sofistike biçimde yansıtmasıdır.

Mücevher, her şeyden önce onu taşıyanın toplumsal durumunu sergilemenin bir aracıdır; ancak aynı zamanda aşkı ve bağlılığı da simgeler.

Sanat tarihçileri için önemli bir diğer özelliği, mücevherlerin, ait oldukları dönemin sanatsal üslubunu en sofistike biçimde yansıtmasıdır.
Kuzeyli bir ressam olan Petrus Christus’un 1449 tarihli tablosunda, kuyumcuları himaye eden Aziz Eligius’u atölyesinde görürüz. Atölyeye bir nişanlı çift gelmiş ve kendilerine yüzük seçmektedir. Bu konu aracılığıyla o dönemde ne gibi takıların var olduğu görülebilir. Dolayısıyla sanat yapıtları, tablolar, minyatürler yalnızca birer sanat yapıtı değil belgesel niteliği olan eserler olarak da kullanılabilmektedir.

Alessandro Fei imzalı bir diğer örnekte, ünlü Medici ailesinin mücevherlerini üreten atölyeyi görürüz. Resimde ön planda Medici dükalığının tacı hazırlanmakta, bir yandan tamamlanmış olanlar sergilenmekte ve diğer yanda maden işleri yapılmaktayken, Dük Medici atölyeyi ziyarete gelmiştir. Bu 16. yüzyıl tablosu, o zamanın Floransa’sında bu işlerin nasıl yürüdüğünü göstermektedir.



Rönesans döneminde, antik dünya tekrar gündeme gelir, antik dünyanın formları tekrar yorumlanır ve sanatın pek çok dalına uygulanır. Tabloların konusu ister o güne ait olsun, isterse mitolojik bir konu işlensin, tam anlamıyla o günün mücevherine dair bilgi verir izleyiciye.
Ünlü Rönesans ressamı Albrecht Dürer, kutsal Roma Germen İmparatorluğu’ nun tacını tasarlar. Sanatçılara takı ısmarlamak son derece önemli bir olaydır; mücevheri vetakıyı desteklemek anlamına gelmektedir. Hans Holbein da pek çok takı tasarlamış ve ressamın bu tasarımları uygulanmıştır.
Rönesans takısı deyince çoğunlukla gözümüzün önüne, heykel tadında takılar olarak tanımlayabileceğimiz, zincirlerin ucundaki pandantifler gelir. O dönemde son derece renkli bir mine işçiliği görülür. Pandantiflerin

tasarımları da tam anlamıyla o dönemin meraklarıyla paralel gider. Bu ilgi, mitolojik konulara dairdir ve dolayısıyla takılarda antik dünyaya ait unsurlar yer alır. İncilerin doğal formuna uygun, heykel tadındaki biçimlerin ortaya konduğu bu takılarda anlatımcı bir üslup söz konusudur.
Bildiğimiz gibi, Rönesans’ ın düşünce akımı Hümanizm’ dir ve insanın kendisine, tek tek kişilere değer vermek, bu dünyaya

değer vermek esastır. Bu düşünce biçimi takılara da yansır. Ancak diğer yandan dini konular da tamamen göz ardı edilmiş değildir. Bu dönemde örneğin İsa portreli bir pandantife, İncil’den kimi konulara yer veren takılara da rastlayabiliriz, ancak yine de bu tür konuların fazla olmadığını söyleyebiliriz.

Rönesans döneminde, antik dünyayı temsil edenkameoya da rastlarız. Küçük oval taşlar üzerine kazılı ya da kabartma portrelerin yer aldığı bu takılar Rönesans döneminde tekrar moda haline gelir ve kullanılır. Dönemin bir diğer özelliği, günlük yaşama ait birtakım eşyaların takıyadönüştürülerek kullanılmasıdır. Yaşamı yansıtan bu takılar arasında bir kürdana bile rastlayabiliriz. Bu örnek elbette dönemin yeme içme alışkanlıklarının, gündelik hayatının farklılığı çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Hükümdarların takılarını gözlemlediğimizde, hükümdarlık alameti olarak yüzyıllar boyunca geçerliliğini koruyan takılara rastlarız. Örneğin burada görülen VIII. Henry ve III. Richard’ ın ortak takıları, omuzlarına attıkları, taşlarla bezeli geniş zincirleridir.



Bu dönemde giysilerin üzerine mücevher dikilmeye de başlar; mücevher düğmeler, şapkaların kenarına yerleştirilen rozetler ve fibulalar Rönesans’ ın son derece revaçta olantakılarıdır. Şapkalarla birlikte kullanılan takılar genellikle erkek takısı olmakla birlikte, kadın takısı olarak kullanıldığı da görülür. Şapka rozetlerinden bir örnekte, İncil’ den alınmış bir konu olan Aziz Paul’ un öyküsü müthiş bir mine işçiliğiyle aktarılmıştır.

Bir İmparatorluğun İhtişamı; Osmanlı’da Mücevher…
Bu mirasın peşinde, rotanızı belirleyip Eminönü istikametine yönelirseniz, Osmanlı Dönemi’nin tüm ihtişamını gözler önüne seren Topkapı Sarayı’na ulaşırsınız. Müze haline gelmiş bu saray, dönemin en zengin hazinelerini, göz alıcı büyüklükteki elmas  ve zümrütlerden yapılmış mücevherleri barındırır.
Hazine Dairesi, Saray’ın en fazla ilgi uyandıran bölümlerindendir. Yavuz Sultan Selim’in “Benim altınla doldurduğum hazineyi (iç hazine) bundan sonra gelenlerden her kim mangır ile doldurursa hazine anın mührüyle mühürlensin ve illa benim mührümle mühürlenmekte devam olunsun” şeklindeki vasiyetine göre, Cumhuriyet’e kadar Hazine’nin kapısı her zaman onun mührüyle kapanmıştır.
Sarayda kuyumcular, bir ustanın yanında çıraklıktan başlayarak zaman içinde kalfa ve usta olarak yetişirdi. Topkapı Sarayı’nın Orta Kapısı ile Akağalar kapısı arasında kalan, Bîrun denilen bölümde yaşamaktaydılar. En kıdemlilerine “kuyumcu başı” denirdi.
Hazine dairesindeki her bir mücevherin de, sizi o dönemlere götüren farklı bir hikayesi vardır.      

Usta mücevher markalarından Adler’in kurucusu Jacques Adler, firmasını 1886 yılında İstanbul’da açmıştır. Oğlu Osmanlı İmparatorluğunun mücevhercilerinden biri olmuş ve 1955 yılında ikinci mağazasını İstanbul’da açmıştır. Bu da Osmanlı’nın, bu dönemdeki mücevher konusundaki öncülüğünün başka bir göstergesidir.     
                                  
Dünyanın en eski alış veriş merkezi; Kapalıçarşı… 

Topkapı Sarayı’nın görkeminden kendinizi kurtarıp Kapalıçarşı’ya doğru uzandığınızda ise, Nuru-u Osmaniye Caddesi ve civarında, Çarşı’nın etrafını çevreleyen küçüklü büyüklü kuyumcular, sadekarlar, tasarımcılardan oluşan büyülü bir dünyaya adım atarsınız.
Geçmişle günümüzü birbirine bağlayan bir köprü görünümündeki Kapalıçarşı’nın, bazı binalarının Bizans zamanında yapılmış olduğu söylenmesine rağmen, ilk olarak Fatih zamanında inşaata başlandığı daha ağırlıkla belgelenmiştir. Yapılan ilk bölümleri Sandal Bedesteni ve Cevahir Bedesteni`dir. Bunların ikisi de çarşı içinde ayrı birer çarşı gibidir. Bütün dükkânların genişliği aynı olacak şekilde inşa edilmiştir ve her sokak ayrı meslek gruplarındaki ustalara ayrılmıştır. Sonraki yüzyıllarda, bu eski iki yapının etrafındaki sokakların üzerleri örtülerek, ekler yapılarak daha büyük bir merkez haline gelmiştir.

Bu haliyle dünyanın en eski alış veriş merkezi Kapalıçarşı, labirent gibi karmaşık yapısıyla, içinde 60 kadar sokağı, ve dört bine yakın dükkânı barındırır.

1 Haziran 2013 Cumartesi

Kapaliçarsi'da kiralar altindan dolara ...




Kapalıçarşı'da 3 bin 600 dükkan olduğunu ifade eden Fırat bu dükkanlar arasında en pahalı olanının 20 metrekare büyüklüğünde ve yıllık 270 bin dolara kiralanan dükkanlar olduğunu söylüyor.

Kapalıçarşı'da kiralar altından dolara ...
Yılbaşından bu yana yükselen dolar ve değer kaybeden altın fiyatları Kapalıçarşı'ya da yansıdı. Altın'ın mabedinde daha önce altın ile ödenen kiralar artık dolar ile ödeniyor.
Kapalıçarşı Esnaf Derneği Başkanı Hasan Fırat, "Talep hem kiracıdan hem dükkan sahiplerinden geldi. Herkes hem alacağı hem de vereceği altın konusunda daha istikrarlı bir durum oluşsun istedi. Bu yüzden bir süredir çarşıda kiralar dolara döndü" dedi. Bu karar ile kazanan yine kiracı değil, dükkan sahibi oldu.
Yılbaşından bu yana altın ve doların değerine baktığımızda doların TL karşısındaki yükselişi göze çarpıyor. Yılbaşından bu yana bakıldığında TL şu an dolara karşı en değersiz noktada. Aynı dönemde doların TL karşısında kazandığı değer yüzde 5'e yakın. Buna karşın 31 Aralık 2012'de onsu 1675 dolar olan altın bugün 1400 dolardan alıcı buluyor.
The Wall Street Journal Türkiye
Altındaki düşüş sonrası Kapalıçarşı'daki dükkan fiyatları dolarla ödenmeye başladı.
Kapalıçarşı'da 3 bin 600 dükkan olduğunu ifade eden Fırat bu dükkanlar arasında en pahalı olanının 20 metrekare büyüklüğünde ve yıllık 270 bin dolara kiralanan dükkanlar olduğunu söylüyor. Ana caddede fiyat artarken ara sokaklarda düştüğüne dikkat çeken Fırat, "Daha küçük olan ve ara sokaklardaki dükkanların kirası 1500 dolara kadar düşebiliyor. Ana caddede ise kira dükkan büyüklüğüne ve yerine göre 150 bin dolara kadar düşebiliyor" diyor.

Vakko 2 yılın sonunda dükkanı kapattı

Bu arada Kapalıçarşı'da önemli bir gelişme daha oldu. Vakko iki yıl önce "Kapalıçarşı'da moda Vakko'dur" sloganıyla girdiği çarşıdan ayrılmak zorunda kaldı. "Biz o dükkanın sahibine franchise vermiştik. Ancak, dükkan sahibi sözleşmemiz bitince yenilemem istemedi. Biz belki devam ederdik ama talep gelmeyince o dükkanı kapattık" açıklaması yapan Vakko yetkilileri Kapalıçarşı'nın kendilerini hiç hayal kırıklığına uğratmadığını ifade ettiler. Bu arada Kapalıçarşı'da Vakko'nun çıktığı dükkana Stefanel girdi.
Aslında perakende temsilcileri pahalı kiralardan dolayı Kapalıçarşı'nın hazır giyim dükkanı açmak için iyi bir yer olmadığını söylüyor. Bunu da oraya gelen turistin alım yaparken beklentisini halı, mücevher, deri gibi belirli ürünlerde yoğunlaşmasına bağlıyor. "Aylık 20 bin dolar olan kiralar ile Bağdat Caddesi, İstinye Park'tan dükkan tutmak Kapalıçarşı'dan daha fazla satış getirir" deniliyor.
Ancak, Kapalıçarşı'da mutlu olanlar da var. Çarşıda mağazası olan Silk &Cashmere'in kurucusu Ayşen Zamapur "Çarşının daha kaliteli turiste de hitap etmesi gerek. Ama oraya özgün ve kaliteli ürünlerle. Çarşı ınn dokusuna dokunmadan bunu hassasiyetle yapmalı. Turist kaşmir ya daPaşabahçe gibi ürün ve markalara ilgi gösteriyor. Önemli olan kandırmamak. Bir kere geliyor diye bakmamak. Mağazamız diğer Silk & Cashmere mağazaları ile aynı konsept ve ürün gamına sahip. Ancak koleksiyonu özel olarak seçiliyor" diyor.

3 Mayıs 2013 Cuma

3 dolarlık camı yakut, zümrüt diye satıyorlar. pirlanta



3 dolarlık camı yakut, zümrüt diye satıyorlar

Mücevherde pırlantadan sonra renkli değerli taşlar da moda olmaya başladı. Sektörün deneyimli ismi, Zela’nın sahibi Norayr İşler uyarıyor: “Maliyeti 3 dolar bile olmayan camları zümrüt, yakut, safir diye binlerce dolara satıyorlar. Renkli taşlı mücevher alırken uluslararası sertifikası sorulmalı”


SONGÜL HATISARU / SON BİR EKİP
Zela Mücevher, mücevher sektöründe hızla yükselen bir marka... Sahibi Kapalıçarşı’da işe çıraklıktan başlayan birçok Ermeni erkek çocuğu gibi ustalıktan geliyor. Norayr İşler, markalaşmaya tersten başlamış. Dubai başta olmak üzere özellikle zengin Ortadoğu ülkelerinde markasıyla tanındıktan sonra Amerika pazarına uzanmış. Zümrüt, safir, yakut gibi renkli taşlar ondan soruluyor. Versace’nin, Abu Dabi şeyhinin, şeyhaların, Monakolu zenginlerin evinde istek üzerine mücevher servisi yapıyor.
Zamanında arazi toplar gibi değerli taşlar toplamış. Artık madenlerin tükenip taş fiyatlarının çok yükseldiği bu günlerde Nişantaşı ve Kanyon mağazalarıyla boy gösteriyor.
Zela’nın Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Kuyumcular Odası Başkan Vekili olan Norayr İşler’le sohbetimize marka için ‘Siren Ertan ISTANBUL for Zela’ koleksiyonunu hazırlayan ve 8 aydır markanın tasarım danışmanlığını da üstlenen modacı Siren Ertan Çarmıklı da katıldı.
Hürrem out, Çariçe in
Böylece sektörel rakamlar ve sorunlarla başlayan sohbetimiz bu yılın trendlerine, vizyondaki filmlerin estirdiği akımlara yönlendi. Sohbetten anladığım mücevherde Hürrem Sultan’la esen Osmanlı trendi hafifliyor. Geçenlerde vizyona giren ve mücevherlerini Chanel’in hazırladığı Anna Karenina filminin ardından bir çariçe modası esiyor; taçlar, değerli taşlar...
Şimdi beklenen ise Mayıs’da vizyona girecek Muhteşem Gatsby filmi ile esmesi beklenen art deco akımı... 1920’lerin o ışıltılı trendi geri dönüyor. Mücevher dünyasında altının geri çekildiği, 1920’lerin art-deco akımının öne çıktığı yeni dönemi Norayr İşler ve Siren Ertan ile konuştum...
Kuyumculuk dediğimizde ne kadarlık bir sektörden bahsediyoruz?

Türkiye’de kuyumculuk geleneksel bir sanat olmasının yanı sıra çok önemli bir sanayi dalı veihracat kalemi. 2012’de yaklaşık 2 milyar dolarlık ihracat yapıldı.
 Ama değerli taş ithalinde devlet yüzde 20 ÖTV alıyor. Hiçbir ülkede  olmayan bu vergi sektörün mücevher branşında uluslararası rekabette geriye düşmesine neden oluyor.
 Yolculuğunuz nasıl başladı?

Birçok erkek Ermeni çocuğu gibi mesleğe çırak olarak başladım. Dubai’ye ilk mücevher ihracatını yapan firmalardanız. Basel ve Doha gibi dünyanın en prestijli mücevher fuarlarına uzun yıllardır katılıyoruz. Dubai ve Newyork-Manhattan’da satış ofislerimiz var. Türkiye mücevherciliğinin dünyada tanınmasında büyük katkımız oldu.

25 yıl taş topladı
 Mücevherlerinizde farklılığı nerede yakalıyorsunuz?

Kendine değer veren kadınlar için zamansız mücevherler tasarlıyoruz. Tümüyle kendi ürettiklerini satan tek firmayız. Üstün kalitedeki hammadde ve işçiliğimizle fark yaratıyoruz.  Mücevherlerimizi mikro mıhlama tekniğiyle yapıyoruz.  
 Kilolarca tanzanitiniz varmış, doğru mu?

Dünya’da Burma’dan çıkan büyük boy yakutlar tükenmek üzere. Kaliteli zümrüt, safir ve tanzanitler de zor bulunuyor. Türkiye’deki mücevherciler renkli taşa önem vermezken, arazi toplar gibi 25 yıldan bu yana değerli taş topladım.  
 Renkli taşlı mücevherler mi almalıyız bu sezon?

Halen alınabilir fiyatlardayken evet. Ama alırken dikkat edin.
 Neye? Niye?

Türkiye’de renkli taşı tanıyan kuyumcu sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ben bunlardan biriyim. Renkli taşta çok büyük oyunlar da vardır. Türkiye’deki renkli taşın yüzde 80’i sentetiktir. Adam karatını 3 dolardan aldığı camı, sentetik taşı allıyor, pulluyor, natürel diye satıyor. Ürünü oradan daha ucuza alan müşteri ise size gelip ‘Ben bu fiyata aldım, siz pahalısınız’ diyor. Biz daha az kârla gerçek mücevher satarken, işini sadece maddiyat için yapanlar ise uyduruk bir üründen çok daha yüksek kâr sağlıyor.
 Tüketici olarak neye dikkat etmeliyiz?

Mücevherlerinizi HRD, GIA, GRS, Gubelin gibi uluslararası geçerliliği olan en iyi taş sertifikaları ile almaya özen göstermelisiniz.
 Aldığım taşın natürel olmadığını öğrendiğimde ne yapmalıyım?

Kuyumcular Odası’na başvurup ekspertiz yaptırmanızı öneririm.
Türk kadını alırken satmayı düşünüyor
 Türk kadını ile Avrupalı kadının mücevher alışkanlıkları desem...

Avrupalı mücevher kadını bir şeyi beğenir ve alır. Türk kadını ise kendine takı alırken ‘geri getirirsem kaç para eder’ diye düşünür. Mücevher alıyorsunuz, kendinize katacağınız değer birinci, kaça satacağınız ikinci planda olmalıdır.
 Sezonun popüler taşları ve takıları arasında neler var?

Renkli mücevher daha da önem kazanıyor. Pırlanta, yakut ve zümrütün fiyatının gittikçe artması sonucu tanzanit, peridot, spinel, garnet gibi taşlar gittikçe popülerleşiyor. Beyaz taşlardan opalinin krallığının yanında ay taşı ve agat da yükseliyor. Küpe ve bilezik ise mücevherlerin lokomotifi bu dönem.
Plastik fuarı gibi güvenlik!
 2011’deki İstanbul Mücevher Fuarı’nda bir gerdanlığınız çalınmıştı.

O günden sonra Türkiye’de fuara katılmıyorum. Bir mücevher fuarını plastik fuarıymış gibi düzenleyemezsiniz. Çok ciddi bir güvenlik zafiyeti vardı. Bugünkü fiyatlarla 2 milyon dolara yakın bir kolyeydi. Sigortası da yoktu.
 Mücevher hırsızlığı ne boyutta?

Bugün Kapalıçarşı’da ikinci el ürün alan firmalar var. İkinci el ürün tabii ki alınır ama menşei belli olmayan ürünlerin alınmasını doğru bulmuyorum.
 Türkiye dünya çapında mücevherler çıkarabilir mi?

Olağanüstü mücevherler yaratabilmek için işçilik açısından çok iyiyiz. Ancak ülkemizin tasarım, pazarlama ve tanıtım konusunda eksiği olur. Biz Zela olarak inandığımız tasarımcılarla risk alıyor ve ortak tasarımlara imza atıyoruz. Siren Ertan Çarmıklı bunların başında yer alıyor. Çok zevklidir, dünyayı takip eder. Bizim görmediğimiz noktaları görerek bizi her zaman şaşırtır.
Mücevhere çariçelerin ihtişamı geliyor
Siren Hanım, işbirliği nasıl başladı?

Bir tasarımcı olarak mesleğim olan tekstilin dışındaki alanlarda da tasarımlar yapar, bunun keyfini ve başarısını yaşarım. Zela’dan teklif geldiğinde firmayı ve ürünlerini inceledim. Doğru bir birliktelik olacağına inandım. Yaklaşık sekiz aydır Zela’ya tasarım danışmanlığı yapıyor, kadınların mücevher tercihleri ve beklentileri konusunda bilgilendiriyorum. Haftanın bir gününü Zela’nın Nuruosmaniye’deki merkezinde geçiriyorum. Çalışmamızı ‘Siren Ertan ISTANBUL for ZELA’ özel mücevher koleksiyonuyla da taçlandırdık.
 2013 mücevher trendlerini bize anlatır mısınız?

Taş kalitesi, işçiliği ve tasarımı ile yüksek mücevher dönemindeyiz. Tasarımlarda doğa mücevher dünyasını ele geçirmiş durumda. Yeni popüler olan taşlar tasarımcıların gösterişli mücevherler yaratmasına izin verirken fiyatların da ulaşılabilir olmasını sağlıyor. 19. yüzyılın gözdesi çok kullanımlı mücevherler öne çıkıyor. Bir kolyenin ucu, broş olarak kullanılabiliyor ya da iki bilezik birleştirilerek  bir gerdanlığa dönüşebiliyor.
Küpelerde de bir eskiye dönüş görülüyor. Fiyonklar, kurdeleler, püsküller yeniden gözde. Viktorya dönemine ait kolyeler geleceğin trendi denilebilir. Film ve dizi endüstrisi mücevher dünyasını etkilemeye devam ediyor. Hürrem Sultan yüzüklerinin ardından, Anna Karenina filminde yer alan çariçe tarzı ihtişamlı mücevherlere talep çok. Art-deco mücevherler ise zamansız tasarımlar. Özellikle önümüzdeki ay vizyona girecek Muhteşem Gatsby filminin etkisiyle 1920’lerin mücevherleri geri gelecek, uzun kolyeler, püsküller, saç bantları ve bilezikler daha da popüler olacak.
Norayr İşler, bana ve Siren Ertan Çarmıklı’ya, zümrüt kolye üzerinde, değerli renkli taşları sahtesinden ayırt etmenin inceliklerini gösterdi. 
Gelinler taçlanacak

Düğün mevsimi başlamışken gelin takısı konusunda neler önerirsiniz?

Gösterişli ve bol nakışlı gelinliklerde aşırı mücevher kullanımını önermiyorum. Hem taç, hem kolye, hem küpe, hem bilezik, hem yüzük takmak, karmaşık ve iddialı olmaktan öte zorlama bir görüntü veriyor. Artık tam takım mücevher kullanmanın modası da yok zaten. Taç ise çok ama çok moda. Eğer taç takılmak istenmiyorsa, saça pırlanta ya da elmas bir broş yerleştirilebilir. Çok da güzel görüntü verir.

News

Latest News
Pırlanta Sarrafı Mücevherat Grubu. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Top Ad 728x90

Video

Visitors

Bu Blogda Ara

Vertical2

Pırlanta Hakkında Herşey

script type="text/javascript"> //form tags to omit in NS6+: var omitformtags=["input", "textarea", "select"] omitformtags=omitformtags.join("|") function disableselect(e){ if (omitformtags.indexOf(e.target.tagName.toLowerCase())==-1) return false } function reEnable(){ return true } if (typeof document.onselectstart!="undefined") document.onselectstart=new Function ("return false") else{ document.onmousedown=disableselect document.onmouseup=reEnable }

Slider

Recent Post

Games

Popüler Yayınlar

Tweetler